Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUfORIYET 11 ARAUK 1976 SANAT EDEBIYAT ÇEVffiEN : Bertan ONARAN 1956 sonbahannda, Sovyet tanklannın Badapeyte'ye gırmesinden sonra, butun dunya gıbı Pans de şaşırmış, turlu tartıştnaiara sahne olmuştur. öteden ben içten bır ozgTirluk, banş \e eşitlık vanlısı olan Yves Montand, o gunlerde Arthtır Mıller'in unlfi oyunu «Cadı KazBnı»m eşl Simone Signoret ile birlikte film haline getirmektedır Aylarca öncesinden bir Doğu gezisi İçın sfeleşme imzabuniftır. Budapeşte dramnun tepkisiyle, Moskova'ya fitmesi buyuk bir Mrnn olmuştur. Arafon mutlaka gitmeleri gerektiğini soylemekte (ama bir dost toplantısında bu gezınin «tam anlanuyla zamansız oldugunu* ' belirtmekte), Sartre'sa gitmeyin demektedir. Çok zor Kararsızlık gunlerinden sonra gıderler. Aşağıda, Le Nouvel Obsenateur dergısınin 6Î7. sayısında çıkan bu gezıvle Ujill uzun anlatuiın küçuk bir bolumfinü okuyacaksuıız. Anınm kendisiyse, Le Seuil yayrne\1nln bastığı La nostalgie n'est p!us ce qu'elle 6taH (Yurt Öziemi Artık Eski Gunlerdeki Gıbi Değil) adlı kitaptan alınmıştır. M u a dar ve uzundu Nadla masanın bır ucuna, cBay Kültür»le Malenkof'un arasına oturmuştu. öbür uçta, Molotofla benun aramda, Mıkoyan vardı. MontandTa ıkımız Molotof, Kruşçef, Bulgaoffi ve Malenkof'un tam karşmma dUşüyorduk. tlk beç dakikanın gergınlıkten uzak oldugunu »öyleyemem doğrusu. Ilkın Mikojan konuştu. Na4» çevırdl. Masadaki herkes az dnceki resıtalın çok güzel olduğunda birleştı Montand tesekkür •ttl, ben gülümsedım 1lık bölgelerden gelmiş bitim glbl lnsanlar içın ıklimin sertliğfnden söz edildi azıcık... Sıra borç çorbasına gelmiştı Mıkoyan, gecenın ılk kadehinı kaldırdı. Sanınm, halklar aramndaki dostluğa içılıyordu. Ya da dünyada banşın kurulmasına Her neyse, ne olduysa ışt© bu kadehten sonra oldu. Her şey o kadehle başladı ve tam üç saat sürdu. Üç saat boyunca, yalnız Kruşçefı'n, Mon tand'm, ozellıkle motor gıbi bütun konuşulanlan çevıren Nadla'nın sesi duvuldu Obur dordü tam bır kararlılıkta sustulsr Zaman zaman Kruşçefın blr sozünU baslanyla onayladılar, onun ya da bızım yaptığımız şakalara gulduler. Ama pek çok şaka yapılmadı. Tartışmayı Kruşçef başlattı«Bursya gelisiniz pek kolay olmadı gallbft? Şu anda yurdunuza gelmek pek kolay değfl. Sayın Kruşçef! Faşist basküardan ötürü mtt? Hayır, Budapestede olup bitenlerden Stflrfl, Sayın Kruşçef Olup bitenler faşistleri zeıkten uçurdu . Ama bırakaüm şimdl blı buyurganları . Ve bes Sovyet yöneticlsıne baskalanndan söz ettık Varlıklarından habersızmiş gıbi durduklan başkalanndan Once kendımızı anlattık Gıysılenmle, lncik boncugum ışte o an ışe yaradı Tam bir dürüstlükle kendlmızı tanımlamaya çalıştık Doğru buldugumua zaman ortaklaşmacı (komünıst) seçmelere gdsterdığımız duvgudaşlığın bütunujle ıçten geldığtni, kışısel çıkara dayanmadığını anlattık Bizler duygusal insanlardık, ince siyaset uzmanlan değıl Duygusal lnsanlar olduğumuz ıçın de, Budapeşte'de saga sola ateş eden Kızıl Ordu ılkin bızlerı şaşırtıp sarsmıştı Bızi ve bızım gıbı buyurganhkla uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, aslmda pekâla erteleyebileceğimız şu gezlyı anlamakta güçllüc çeken bir sıirü insanı şaşırtrtustı olup bitenler Nıtekım, kenculert Sovyet sanatçılannın dış gezılerını ertelemişlerdi «Hayır, şu and» yurdunuza gelmek hlç de kolay olmadı, Sayın Kruşçef • Eunun üzerıne, Kruş^ci bize durumu açıklamak ıstedi Ve «bilmem kunden alınan» durum bilaırıs;nı aktardı Toplumcu Cumhurıyetler'ın, ozelliKİe Macanstan'm durumunu anlayabılmek ıçın, Stalın donemıne uzannrak gereklıydı Sta lın'cı yanügılan anlattı Sonra sozu Polonya'ya getırdı, Stalm'ın Polonya Komunıst Partısı'nı ve Moskova'da surgunde bulunan kımı îspanyolları nasıl temizlettığinı anlattı Bena'ja oykundü. Toplama kamplarından sdz ettı <on altı milyon olu» dıye bağırarak masaya vuruvordu , S.S C B. dekı Yahudılerin toplamp ayrı bır Devlet'ın sınırları ıçıne kapatılm»sı tasansından dem vurdu Nadıa bunları çevırdı Çevırırken çocukluguyla gençlıgını yenıden yaşıyordu Ben Krujçefe, bır de hıç kımseye bakmayan Molotof'a bakıyordum Bakışlarımda şu sonıyu okuyabılırdınız «Pekl j» slz, ne japıvordunuz o sırada?» Kruşçef, ben bu soruvu dıle dokmezden önce karşılık verdr «Ne duşunduğunuzu bilıjorum, dedı, peki sız ne yapıyordunuz o sırad» dlye sonijorsunuz. Hıç bir şey yapamazdım, çunku o sırada Staün'e karsı bir şey yapmak, toplumculuğa karşı çıkmak olurdu.» Bunun üzenrıe, Mıkoyan gecenin ikıncı kade hinı, toplumculuğun iyılıgı içın bütün dunyaya doğruyu açıklama jrürekhligiru gosteren Kruççel'ın onuruna kaldırdı. Dedıkleri hıç kuskusuz dogruydu, ama acaba S*yın Krusçef Kızıl Orduyu Budapeşte'ye gdndermekle toplumculuğa hızmet mi etmış oiuyordu? Evet, dedı Kruşçef, toplumculutu karfi dcrrimüı pençestnden kurtanyoruz. tyi araa, dedı Montand, bir ramanlar Titoyn da karşı devrımcl saymıstunz. Geçmişteld blr yanılgıjdı o, dıye yanıtlsdl Kruşçef. Pekl, şn anda yamlgıye döşülemez mi? Macarlar bizi yardnoa çağırdıkları içın ordmnuz Budapeşte'de. Yani halk nu çağırdı slri' Evet, Maear buynrçunlanna ve bfiyük d«r!et buynruculuğunun ğizli gorevlenne karşı konuımak Uteyen halk çafırdı bizi. Peki, ya halk soz verdıfıniz yenl toplumcuInk içersinde bıraz daha ozçurluk isteme hakkını kendınde gordu de sız bunu anla\ anıadıj sanız, Sayın Kruşçef? Asü siz anlayamazsuıız halkui UteUerinı, dıye karşılık verdi Kruşçef gulumsejerek öyleyse, bütün bunları anlayamayan epeyce kişiyiz'» Ve onlara, 1956 Kasımındaki Pans'l anlattık ( ) Nadıa anlattıklanmızı çenrdl. En küçüi bır vurgulama yapümaksızın. Yemin edenm, kulak kesılmıs dinlıyorlardı Bıze hamre «Sovyet duşmanlıgı yapamam» dıyen Fransız ortaklaşmacılarına boşu boşuna anlatma ya çalıştığımız seylen dünyanın en buyuk Ortak laşmacı Partısı'run temsılcılen onunde söyle>e bümış olmak sırtunızdakı bujoık yukıi kalaır mıştı. Boyle bır konuşmayı doğrudan doğruya Yüksek Başkanlık Dıvanı uyelenyle yapabılmek çok daha sağlıklıydı Dınleyışlen, bırbınyle çelışen ild şey dıişundüruyordu bıze Ya o anda kendılerıne luç duymadıklan bılgl ler verıjorduK, kı bakışlan bunu gostenyordu Buysa, resmi habercılennın gorevlerıni savsakladıklarını belgelıyordu. Ve bu, çok cıddi bır şeydi. Örneğın Parıs buyukelçısı Bay Vmogradof, Sartre'ın sozlerıyle Grenelle Sokagı'ndakı buyukelçılık duvarlarına bırtakım lâflar karalayan kuçuk gerıcılerın da\ranısım bırbınnden ayırmak gerektıfını bal gıbı bıhyordu. Ancak S S C B ' d e yetenekleri, durüstluklen ve ıçten buyurgan jonetım duşmanlıklanyla tanınan kjnı uniu adlan cr.du:ça, şaşırmış gozukuvorlrıaı F=r"cn rrir ıoa eoru«'nevp b'^h yorlardı G^rard Phılıppe, \rercors, Claude Roy, iîoger Vaılland, feartrt (\a da Loadraa a orapıii Greene, Bertrand Russell ıa. t n) Sovvyetlenn Macanstan'ın ıçışlerıne karışmasına karşı çıkrnışlardı. Adlannı anmakla onları ıabar etmıyorduk. Elçılık çantalarmda yıtıp gıtrruş bırtakım bıldırıleri kendılerıne Ueöyorduk. Neden onlan bu ışe yalnız buyurganlann karşı çıktıgına, ınsanlığın gerı kalan bolumünun yaptıklannı onayladığına inandırmak ısten~jslerdı9 Beşı de dmlıyordu. Gerıye ikıncı varsayım kalıyordu. Butun bunlan bılııor, ama aldırmıyorlardı. Ikı yuz mılyonu aşkın Sovyet yurttaşmın yaşadığı bır ulkeyi çekıp çevırmekte yükumlüyduler Ağır bır ıştı bu. Batıdakı ülkudaşların duş kırıklıgı da, Dogudakı joldaslann umut kırıklıgı da onlan ılgılendırmıyordu Belki de hakettığımız cumleyı soyleme yüreklüığınl gösteremedıler «Ee, ama, sız solcu aydın lar epey kafa afnttuuz!» Pariste bu lâfı sık sık ışıtmıstık. Ortaklasmacı Partı'je uye olanlarla yaptığırnız tartışmalar hep bu cumleyle bıtmıştı Ardmdan şunu eklerlerdı «Yolun bir bölfimunu birlıKte \urüduk. ama sizsız de devam edebüiriz.» Hajır, Kruççef bize bu cümıeyı sbylemedı. Nadıa da çevırmek zorbnda kalmadu Buna karşılık, Montand''n süzünu çevırmesi gerektı. Montand, dıstan oyle gorurse de, Moskova'ya gelışınin ekmeklerıne j'ağ sürme anlamına çekilemeyeceğını behrttı. Kruşcsf gülümsedı, lçtenlığınden otüru Montand'a te<;ekkur etti O günlerde deger taşıyan bıncık erdeme, açıksözlüluğe duyduğu hayranlıgı arkadaş'annm tanıklığıvla pekiştirdi, bır suıe ortada hep spıssiba ve pravda sozcükleri dolaştı. Krusçef dogruldu, kadehlnl havaya kaldırrh Soranca ortadan kalkâcagına inandığı görüş Ünlü sanatçı Signoret'nin "Bır Moskova Tartışması,,ndan beileğinde kalanlar "TÜRK ROMANI BIR DÖNEMECİ YAŞIYOR, OKUR DEĞIŞMEYEN ROMANDAN BIKMISTIR,, SİMONE SİGNORET «TÜRK ROMANININ VAROIGI YER VE GELECEGı» SORUJÎURMASINI BU HAFTA DA AYSEL ÖZAKIN YANITUDI aynlıklannm toplantı saionlarında ya da bırtakım resmi kişıler aracılıgnla değıl, doğrudan dı le getırılmis oln asından du>tfugu sevmce icıyordu Ikımıze de teşekkur edıvordu Ardından Montand kalktı Ozur düedi, kadeh kalaırma konusurda uzman degıldı Yalnız, esıyle kendmne, başka;erde sovlendıklen zaman kotuje kullanılabılecek se\lcrı burada cııle getırme fırsa tını verdıklerı ıçın hepsme teşekkur etmek ıstı yoıdu S S C B ' n e gelmıştı, baş'a da belırttığı gıbi, bu hiç kolay olmamıştı Şundl gelmekle lyl ettığıne emindı, salt ıçındekıleri dıle getırmejT» yaramış olsa bıle, bu gezı ışe yaramıştı Artık tartışmalı bır vemek sona enyordu.. Sayın Kruşçef'in öne surdugü kanıtlar kendısını pek ınandırmamıştı Bızımkılerın onlara bırkaç şey ofretmi$ olmasuıı dılerdı Montand şarkıiırmı dınlemeye geldıklen ıçln teşekkur ettı, kadehinı Sovyet halkına ve seyırclsne kaldırdı. Konukların hepsı alkışladı bu sozJerı. Mikoyan bana küçük bir kadeh Ermeni konyağı uzattı, herhangı bır şeyln onuruna ıçmemi nca etti Kalktım, kocamın benım adıma da konuştuğunu, kadehımi Pravda'nm onuruna, «Pravda» gazetesınin degil, asıl Pravda'nın fdoğru'nun) onu runa kaldırdığımı soyledun. Mlithış gülduler Dogru'y* kadeh kaldırmıstık aynldık, saat sabahın dorduydü. Bırbınmızden T Melih Cevdet AXDAY Ozanımızı, sanatçımızı çok çabuk unutuyoruz BİR ostum Recep Bılginer, bir zamandan beri Polıtika gazetesinde, birtakım ozanlarla, yazarlarla yaptığı konuşmalan yayımlıyor, ıçlerınde be nim de bulundugum o oeanlara, yazarlara en son neler yazdıklannı, neler yaptıklannı soruyor Ilgınç bır yazı dızısı' Geçen hafta, unlu ozarumız Ercument Behzat Lav'la konuşması çıktı, merakla % e sevınçle okudum Ancak Recep Bılgıner, bu kez bır tiegişijilık yaptı sorulannda, Ercument Behzat Lav a, son olarak ne yaptıgını değıl de, jazınımıza tumu ıle nejı getırdığını sordu, daha dogrusu, bunu onun agzından dınlemek ısteğını ortaya koydu îyı de etti, çünku Ercument Behzat Lâv'ı tanıyanlar, sessız ce bır yana çekılmış olan bu ozanımızın her gece sabahlara dek şıırle uğraştığını bıhrler Bunu Recep Bılginer de bıhyordu elbet, onun ıçın degıştırmışti sorusunu O da, ben de Ercument Behzat Liv'ın ozanlığına daıma büyuk onem vernusızdır ögrenim içın gıttığı Almanya'dan 1925 yılında yurda donen bu çok yonlu sanatçımız (Çunku tıyatromuzun ve sınemamızın da unutulmaz adlanndandır), Nazım Hıkmet ile bırhkte o \akıtkı şıınmızın temellerını sarsan ikı çıgırbaşı ozanımızdan bırıdır Yalnız şıırde değıl resimde \e yonutta da Avrupa'yı şaşırtan yenı akımlara bızım toplumumuz uzak ve kapahydı o zaman Ercument Behzat Lav ılk şıırlennı yayımlayınca, bu tUr jııre ahşık olmayanlar ne dıyeceklerını bılemedıler, gulumsedıler, alaya aldılar, ama sarsıldılar D kapalı açık hecelerin sıralanışındaki düzeni aradığı nı söylerken, yaptıgı ışin «serbest nazım» olmadığını da belırtmek gereğıni dujuyordu Bu şıırlerde Putunzm'ın etkisi vardı elbet, ama ondan aynlan yanlan, ona sağlam bır ıçenk kazandırmalarıydı Bugun bu konular üzennde neden durulmuvor «a şıjorum Bılgıner'm Lav'la vaptıftı konuma\ı ılsri ıle ve sevınçle okudum tlgl ıle, çunku gerçekten ılgmç bır ozanıa yapılmıstı SeMnerek "eden sevı nerek9 Bıraz da bunun uzennde durajım Bır toplumda sanat yaşamının \ar olması ıçın, sanatçılar yetmez, ona kosut başka bır sanat etkın1 ğımn daha bulunması gerekır Sanat yapıları akımları boyuna ıncelenecek, onlardan yenı yorum larla yeni anlamlar çıkanlacak felsefe, yazın ve sanat arasında uyumlu koşutluklar kurulacaktır kı, orada bir kültür yaşamının varlıgına ınanılabılsm Biz ozanlarımızı, sanatcüanmızı çok çabuk unutuyoruz, bakmayın sız Nazım Hıkmet ıçın, Orhan Velı, Cahıt Sıtkı Tarancı ıçın yaz'lar yazılmasuıa, onlann dlum yıldönümlerınde anılmalarına, dennlıftı ne hlç bir ıncelem» yapılmıs degildır bın ıçın O lenler içın boyle de, yaşayanlar içın başka türlü rau' Ahmet Muhip Dranas bütün şıırlermi topladı, bastırdı da ne oldu sankı' O giızel şurler ıçın hangi unutulmaz incelemeyi, yorumu okuduk7 Orpekleri sıralamavı gereksız buluyorum. 1925'lenn çıiırbaşı, şaşırtıcı ozanı Ercument Behzat Lâv da elbet unutulmuş degil, unutulmasına olanak yoktur onun; ama ınceleyicılennı, yazın bılımcılerını bekliyor onun yapıtı Şünmızin bu hem en yaşlı, hem en genç ustası ıçın degerbilırlığumzi gostermelıyız. Kaoc adlı kıtabının başında bunlara janıt veren Lâv, şıınn esınle yazılmayacagını soylemıştır Bunu belkı bugun olağan karşüayabıliriz, ama o zaman için bu soz şaşırtıcıydı, çok şaşırtıcıydı Ercument Behzat Lâv, sıirde Unlulenn ve unsuzlenn uyumunu. ürk romanı bugun nerede sorusuyla karşıla :jinca şu düşunce belirıyor kafamda «Türk ıomanı bugun bır koşejı donüyor Bir taşıt a racı bır koşeyı donerken, bır donemecı geçerken nasıl zorlanır \e dıkkat kesılırse Turk romanı da dık^at Kesılıjor \e zorlanıjor » Bu donemeç nasıl bır donemeç'' Gerıde bı raktıgı \e bu noktaya gelmek ıçm aştığı yol nas 1 9 bır yoldu Şımdı hangı jola atıjor kendmı'' Bu soruların karşıüğmı aramaja başladıgımız an da, kaçınılmaz olarak «Türkıye'dekı hajat ha;a tı behrleyen maddı temel bu maddı temelı oluş turan ınsanların üretım ilışkıleri nereden gelıp ne reye doğru gidıyor'» sonısu kuşatıyor bizı çünku roman hayattan başka neyı anlatabilir' Hayat değışıyorsa roman da değişıyordur Hayat \e insanlar ko>de de kentte de yavaş değışıyor Bu değışımi yakalayamayan, değışımde yerını alamayan roman eskır, nkuyanları bıktırır Bu tehllke köy romanı için dp kent roromanı içın de sozkonusudur Işte Türk romanı bu donemecı yaşıjor Okurlar değişmeyen degiş tıremıyen romandan bıkmış, değışen jenı romanı gormek ıstıyorlar Kerdılerı de^ışivor çunkü Bov lece «Turk romanı nerede11» sorusuna karşııık a rarken «Türk okuru neredc» sorusu ustunde d° duşunmek gerekır Roman bence hayatı kavramanın yollarından bındır Hayat nasıl kavranır' Hayat yaşanarak, bılgılenerek ve duyarak kavranır Üçunden bıfı eksık olunca kavrama da eksık olur Yalnız yasa ma deneyiyle yazılan roman, yalnız bılgiyle yazı lan roman, yalnız duyguyla yazılan roman eksik olur Ojleyse yazar bu uç kaynaktan da beslenmelıdır Okur, yazardan hayatı kavramada kendısine yardımcı olmasını bekler Ona yaşadığı hayattan daha genış, daha genel bır hayat gostermesını, haya tını degıştırme, gelışürme jolunda onu destekle mesını, yureklendirmesını bekler. Çağımızda azgınlaşan kapıtalıst sıstem ınsanları yalnızlaştırmak, bezdırmek, bağlandıkları msanca değerleri, ınsanca mutlulukları yokedıp onları guçsuzleştirmek, ınsanlıklanndan çıkarıp kolayca bıçımlendırebıleceğı metalar haline geürmek ıçın elınden gelenı yapıyor. Oyleyse günümüzün yazan kapıtalızme karşı ınsanın değerlerını savunma gorevını vuklenmeU, bezgınlığın, tutuculuğun, dar gdrüş lUluğun, sapmalann yerleşmemesı içın kendı araçlanyla savasmalıdır. «Turk romanı nerede7 sorusunu «Evrensel roman nerede'» sorusundan ayn düşünemedığımı de belırtmek ısterım. Burada evrensellik ve ulusallık sorununun baglantısı çıkıyor karşımıza. Konuyu daha genış bır duzlemde düşünmek ıçın bu gun dunyada yaşanan ve yasanacak olan sosyo ekonomık sıstemlerın evrensellığını gozonunde bu lundurmak gerekıyor Kapıtalıst sıstem evrensel bır sıstem olmuştnr Sosvalızm de evrensel bır sıstem olacaktır. Ama eşıtsız gelışım olgusundan \e coğrafı tarklılıklardan otürü kapıtalızm dünyasmın çeşıtlı bolgelerınde ozgul, yerel ozellıkler gosterıvor Işte ulusallık ozelhklennden soz ederken gerçek gozden kaçırılmamalıdır Dünyanın farklı bolgelennde hem farklı hem de ortak özel lıkler gosteren bır geçmis yaşanmıştır. Ulusallık ozellığinde bu geçmışın toplumsal ve kulturel olarak da payı vardır Evrensellik de geçerlıdır, ulusallık da Ama baskın çıkmaya başlamış olan hangısıdır' Tekelcı kapıtahzmle bırhkte evrensellik baskın çıkmıştır. Sosyalizmde ıse evrensellik dahd da baskın çıkacaktır. Romana gelelım Roman da evrensele doğru açılıyor ama, hayat geçmışın ozehıklennı ıçınden atamadığı ve mekânla, zamanla belırlendiği içın onu anlatan roman da ulusal ozellıkler banndınyor Sınıf mücadelesı evreııseldır Çeşıtlı ülkelerdeki suuflar. ulusal, ozgul ozellıkler taşıyabilırler. öyleyse hayatı ve msanlan sınıf gerçeğı açısından kavrayacak roman da evrenselhkle ulusallığm bu tur bağıntısun gozden kaçırmamahdır Ulkemizde edebıyatm bır küçük burjuva edeb'yatı oldugu ve proleter edebıyatına doğru açılamadığı soylenıyor Evet bu doğrudur ama bunun nedenleri nedırT Çozüm yolu nedır7 Konuya basıt bır soruyla yaklaşalım. Yazrnak kulturel bır bınkımı ve çok yonlu bır yetışmeyı gerektırir Ulkemizde ve otekı kapıtalist ve az gelışmiş kapi talıst ülkelerde hangı sınrf ve tabakalar bu bınkimı edınebüme ve sanatla uğraşabılme olanağına kavuşuyorlarr Herhalde ısçıler değıl Burjuvalar ve kuçuk burjuvalar öyleyse onlar kendı sınıf gerçeklıklerıyle yaşadıkları hayatı anlatma eğılimmde olacaklardır. Ama bağland'klan dunya gonışu onlan burjuva yazan ya da sosaylıst yazar olmaya gotürebılır Bu yazarlar ışçılenn hayatını ve gerçeklığıni de anlatabılırler. Ama kendilenne kulturel olanakları ardına kadar açacak olan, onlara yeteneklennı gehştırme fırsatı ve zamanı verecek olan tODİum bıçımınde ışçı yazarlar da yetışecek ve kendı hayatlannı burjuva va da kuçuk burjuva vazarlardan daha doğru anlatabıle ceklerdır. 7 SANATÇININ 24 SAATi: MELİKE DEMİRAĞ 'Arkadaş,, filminden sonra kamuoyunun ilgisini çeken sanatçı şarkılarında bir mesaj iletmeye çalışıyor yor. Oysa plak her an elinızin altmda Yüîar geçse de sevdıgıniz plağı tekrar dınleme olanağı var » Melıke Demlrağ plak, orkestra ve gazıno çalış malannın yani sıra çeşitli kuruluslann düzenledıklen ozel gecelere de katılmaktadır. Genç sanatçı DİSK'ın düzenledığı Banş Günune, Yılmaz Guney \e Tum Siyası Tutuklularla Dayanışma Gecesme ve CHP Gençlık Kollannın duzen ledıklerı gecelere katılmıştı Melıke Demırağ'm tum şarkılarının sozlerıni nışarüısı Şanar Yurdatapan yazıyor. ŞAT plak yapım şırketuun ortaklanndan Şa lk uzun çalan «Merhaba Arkadaş»ı tamamlayan genç sanatçı Melıke Demirağ son günlerde sürdürduğu yogun plak, gazıno ve orkestra çalışmalanndan kendine pek zaman ayıramamaktan şıkâyetçı. «G«celen geç yattıgım İçın sabah saat 10 dolaylarında uyanıyorum, tabıi kahvaltı ediyorum. Sonra gazetecılerle gorüsmem varsa ŞAT plak yapım şırketıne gelıyorum. Burası evime gbre daha merkezi bır yer. Üstelık bugunlerde yoğun olarak orkestra çalışmamı da ŞAT'ta sürdürüyorum. Bılıyorsunuz ben darbuk&nın dışında muzik aletı çalamıyorum. Oysa saz çalmak ısterdim. Süreklı bır orkestramız olsun ıstıyoruz. Bir yerde konser vermeye gidiyorsunuz, orkestranız otaıadıgı içın çeşıtlı sakıncalar doguyor Melıke Demirağ çevırdıği tek filmi «Arkadaş» tan sonra birçok fılm teklıflen almasına rağmen yenl bır film çalışmasma gırmek istemıyor Saıt Faık Abasıyanık'ın bır hıkâyesınde oynaması içın onerı alan Meüke Demirağ, hıkâyenın ıçeriğı değistınlıp «mutlu son»a bağlandıgı ıçin, onenyi kabul etmemış. «Yani, bana oynamam ıçın onerüen fılmlenn senaryolanna bakıyorum, hep «Türk filmi sonu»na, yani «mutlu sona» bağlıyorlar. Hayattan kopuk içenkler. Bılıyorsunuz, Yümaz Güney'm senaryosunu yazdığı ve yonettiğı «Arkadaş» fılmınde tesadufen oynadım. Daha sonra da Yılmaz Bey, fümın fon mUziğini seslendırmemı istedi Şanar Yurdatap'ın sozlerını yazdığı «Arkadaş» plağı benım ılk müzık çalışmamdı » Yönelttığımız bır sonıyu yanıtlayan Melıke Demirağ «Aslında plak çalışmasını fılm çevırmekten daha çok sevıyorum, bır fılm çe\ırı>orsunuz, bakıyorsunuz ve sonucu beğenmıyorsunuz. Ama o begenmedığımz f'lm oynujor Oysa plak farklı plağı begenmezsenız pıyasaya surmuyorsunuz ve plakla verebıleceğınızı çok daha rahatbkla halka ıletebüiyorsunuz. Bir plağın evde kalması da daha kolay Üstelık plak, fılme göre çok daha kalıcı Bır fılm, en ıyı dıyebıleceğımız bır fılm en çok üç, bılemediruz dort hafta oynuyor. Sonra bıti İ UEUKE DEMÎHAĞ nar Yurdatapan De genç şarkıcı Melıke Demirağ ısleri hafifleyınce evlenecekler Genç sanatçı, sorduğumuz bir sonıyu yanıt larken, «9 aydır TV programlanna çıkartılmıyorum, Belki seçımlerden sonra beni yeniden TV'dan lzleyebilirsiniz. Ancak bıliyor musunuz Ismail Cem TV'sinde de «Arkadaş» piağım üç aya yakın çahnmadı. Yılmaz Güney «Arkadaş» fılmını tamamladıktan sonra tutuklanmıştı «Arkadaş.ı Yılmaz Guney propagandası yaptıgı gerekcesıyle TV'de soyletmenuşlerdı Şımdıki TV ambargosu nun lcapumı tabu kı çok daha farklı» Erdinç BAKLA Sanatçı basından yakınıyor on haftalann en güncel olayı Şilıii sanatçıların sınırdışı edılmelerıydı Hemen butun basm ken di goriişlerı doğrultusunda bu haben verdıler Kıymetli birçok yazanıruz ıse, duyulan uzuntüyu dıle getıriD olayı yerdıler Hatta olaya yer ayıran dış basından aktarmalar bazı gazetelerde yer aldı Ger çekten çırkm bır olaydı yaşaaan Demokrasi ile yö netilen bır ülkede bır partinin davethsi olarak gelen konuk sanatçılara boyle davranılmaması gerektığı bır yana, üstelık bu yapılan Türk mısafirseverliğıne yatajmazdı. Ama ne var ki önc« denıokrasiden artık bahsetmenın gereği olmadığı, nele konukseverlığı^ bıle gelen kısıye gore değişitı^ı artik bir gerçektl Ajnu tanhlerde bır Amerıkan sei vıldızı ajm koşut larda yurdumuzda bulunraydı a'nı soruların sorul mayacağını, aynı ızınlerm aranmıyaraginı bılmek pe4 zor olmazdı. Bu olay faşıst baskıların belırgln bi'ornegiydi. Yalnız ne var kı bu olay smperyaltzme kar şı dırenişlen sındırememıs, aksıne llu ulke sanatçı S larını, devrimcılerinl daha bir yaklaştırrruştır birblrlerıne Basm Şılıii sanatçıların dayanışma konser lerıne ne kadar onem verdı Ise, benzerı bır dayanışma sergısınden o kadar habersız kaldı Ancak bır ıkı gazetede birkaç satırdan başka naber çıkmadı. D G M Here karşı direnısleri sırasmda ışsız bırakılan ışçiler içın sekiz devrimcl kuruluş Gorsel sanatçıları mızdan bıle yapıtlannı bağışlamalannı ısteyerek lstanbul Görsel Sanatlar Merkezınde bır sergı duzen ledi Yapıtlann satısmdan elde edılecek gelır daha önce açılmıs bulunan yardımlasma fonuna aktarıla caktı Bütün devnmcı sanatçılar seve seve bırer yapıtlarını hemen bagısiadılar. BUyük bır daveth kıtle^ onünde c°k güzel, çok heyecanlı bır açıhş yapıldı Sergıye 75 sanatçı katıldı. Evet, bu gr zel gırışımın haberleri bir ıkı satır dışında çıkmadı gazetelerde Şıh'lı sanatçılara bas sayfada resımlı haber çıkaran oasın, bu sanat olayını duymadı, duyamadı. Bu satırlanmla gazetelerde sanatcılara sayfa dılenmıyorum Yalnız bu hakları degil mı acaba' Uzerınde bıraz duşunehm Belkı bazı 7azetelenn bu konudakı mazeretlen, halkın çok saytalı spor haberi okumak ıstedikleridır Kesmlikle boyle bır goruşe katılınamaz. Esasta halkı bu yonde şartlayan o kadar sayfayı hazırlavan çazetelerdır Daha ıyı bır duzen leme yapülar da halk beğenmedı mı kı 7 Soruyorum, gdrsel sanatlar, yani resım, hev kel, seramık, grafık, tekstil mımarı ve halk el sanatlarma gerekli satırlar, gereklı sayfalar ne zaman ve rılecek? Boyle bır olanaktan sanatçıların mahrum olması bır meşın yuvarlağın peşınde koşmayıp haltmın yasantısuıı heyecamnı, nefes alışmı yansıtmalanndan, halkına ınsanca koşullan ?osterme çabasın dan, onlann sonınlarına sahıp çıkmalarından halkının ne denli somüruldugünu anlatan sanatçılar olma larından dolayı mıdır' Sanatçılara ne zaman sahıp çıkacaksınız ey gazeteler?