04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ekonomi Ekonomi • •• Ekonomi Ekonomi ... Ekonomi Ekonoml ••• ^Ekonomi Ekonomi» ... Ekonomi Ekonomi TT) Yeni bütçenin 200 milyara ulaşması bekleniyor Füstm ÖZBiLGEN üksek Planlama Kurulu'nda görüşülmeğe başlanan 1977 yılı bütçesinin de, 1976 yılı bütçesi gibi enflasyonist ejhlimi ağır basan bir bütçe oldu*u bildiriîmektedir. llgililer, 200 milyar lira civarında bağlanması düşünülen 1977 yılı bütçesinin giderlerinin gelirlerinden fazla olduğu, yeni mall yıl içir.de belirecek kaynak açığının çeşitli borçlanmalar ve «para basma» yollanyla kapatılmak istsr.eceğıni belirtmektedirler. 153 milyar lira olarak baflanan 1976 yılı konsolıde bütçesinin yıl içinde ekleneh ödentilerle 160 milyar liraya yükseldiği, 1976 yılı için tahmin edilen bütçe gelirlerinin ise tahminler oranmda gerçekleşmediği içtn özellikle kamu iktisadi teşebbüslerinin fınansmar.ı için genış ölçüde Merkez Bankası kaynaklannın kullanıldığı bildirümektedir. Cephe Hükümeti, Kamu îktisadi Teşebbüslerinin kaynak açığını ikl yıldır Merkez Bankası kaynaklanndan karşılayacak yeni bir uygulamaya girışmiş ve KİTlerın çıkardıklan bonolara Hazine kefaleti vermiştir. 1976 mali yıhnda bu yolla KİT'lere Merkez Bankasından 12 milyar lira sağlandığı bildirilmektedir. Y YORUM Yalçm DOĞAN B ir ayak fanayide. Çatlamış ve de topallamayı başlamış. Bir ayak ticarette. Geri geri adım atıyor son aylarda. Üçüncüsü de feodal kalınlılarda. agalarda bilincn devimiyle. İşte, o dik ve sağlam gözüküyor. En azından günümüzdeld görüntüJÜ bu. Cephe Hükümetinin bileşlml bu üçlü'drn kaynaklanıvor. Bileşimdeki çelişkinin özü yine anılan iiçli1' nün yapısında belirjinleşiyor. Gürültüyle geçiştirilmek istenen, halk deyişiyle «uyutulnuk» istenen bir haftayla karşı karşıyaydı Türkiye kasunın ilk günlerimle. 1 kasım 1976 tarihl Türkiye için önemli bir gündü. Toprak bekleven, yıllardır toprağa susamış binlerce topraksız köylü için daha çok önemliydi. Sanavici için önemliydi dolaylı olarak. Aydını için, olaylara halk çıkan açısından bakanlar için önemliydi. L'rfa'da iiç yıldır çirişilcn kamulaştırma işlemleri son buluyor ve birbuçuk milyon döniim arazi toprak reformunun dışuıda kabyordu 1 kasım giinü. Yıllarcljr toprak refoımu dive diye, her hükümet programında mutlaka, ama mutlaka yer verilen, ne var ki hiçbir zaman Kcıçekleşmeyen bir reform siyasal Lktidar tarafından yeniden yozlaştınldı. Topraksızlar bir kez daha aldatıldı. Cumhuriyet'in açıklanmasından bugüne değin felismeler, toprak reformu öykiisiinü bilinen kılmıştır artık. 1961 Anayasası ile yeniden gündeme getirilen, son on vılda on ayrı tasan ile eöz boyanan toprak reformunun bugün uygulamaya temel olan yasasınuı 12 Mart döneminde çıkanlması, bu gelişmelerin bir baska dönüm noktasıdır kuşkusuz. Aslında yasanın kendisi buRÜnkü yozlaştırmanın en büyük davanağını oluşturmaktadır. Toprak reformu adı alttnda, reformu yapmamak için neler olası ise, hepsi vasada yrr almıştır. Toprak reformundan amaç, topraktaki mülkiyet dağılınunı değistirmektir önceljkle. Topraksız köylüler yönündeki bu sosyal amaç>, bir de «ekonomik amacı» içermektedir bilimsel açıdan. Mülknrt dağıhmııu değiştirerek sosyal adalet saglamak btenirken, gelir dağılımı da etkllenmek istenmektedir. Tarımdan sanayie artıkürün aktarılarak iıalkU bütünlesmekte ve reform gelistnemlş üJkelerin ekonomik (lzilgücii tpotansiyel; olarak değeTİendirilmektedir. Bu noktada mülkiyet dagılımııu değistirmek tsterenlerle, bu dağılımın nltcliği ile hiç ilgilenmeyen, ancak sonuçlarındaki yararı bckleyen sanayiciler aynı düşünceyi paylaşmaktadırlar. Mülkiyet dağıldıkça, kooperatifieşme ile desteklendikçe, sanayiden tanma daha çok makina. daha çok jrübre, kısası daha çok »anayi ürünü girmesi hesaplanmaktadır. Toprak reformu sonuçları bir anlamda sanayiciler için bir pazardır, onların kârlannı arttıran, teknolojilerini geliştirmeye yaravan. Aynı zamanda tarih.se 1 rekabete, toprak ağası sanavici rekabetine de siyasal iktidarlar aracılıği İle darbe vuran bir araçtır. Günömüıde sanayiciler tek başına iktidar olmak istpmektedirler. Hangi sınıf tek başına iktidara gelmek istemez ki. onJar btı ereği tasımasınlar! Yapılacak bir rrformla kendi siyasal ortaklannı ortadan kaldırmayı dört gözle beklemektedirler. Son on yılda on ayn tasırı hazırlanması bu sirişimln. hızlandınlmak istenen bu sürerin baska bir görüntüsüdür. Ne var ki, güniimüz iktidan kaynagmı aynı zamanda topraktaki egemen giiçlerden almaktadır. S ı nayi ve ticaret burjuvazist ile Içiçe görnnen cephe nrtaklığının ayakta durmastnı sağlayan bir bakıma hu cüçlerdir. Toprak ağalığı kunımudırr. Demlrel. cephesini masa ba.şında oluşturduğu ve meclisten rüvenojn aradıgi gunıerde CHP'den ve milletvekiUI ğinden blr istifa olayı durumu kanıtlanuşbr. Toprak reformunun uygulama bölgesl olan Lrtadan bir milletvekili, bağli bulunduğu siyasal partinin aldığı karara uymanvak ve kendi siyasal partisinin dışuda oluşan hükümete güvenoyu vermek amacıyla, defil partisinden milletvekilJiğinden bile istifa etmeyi göze almıçtır. Herhangi bir hükümetin kurulusunda karşüaşüan bir olay gibi değerlendirilebiUr bu Uk anda. Oysa, miUitvekilinin reformun uygulandığı L'rfa'dan geunesi, hükümete L'rfa'dan da bir güvenoyu gelmesi, cephenin dayandığı güçlerden birini ortaya koymaktadır tüm açıklığıyla. Çünkü, L'rfa Oemlrel'e bir neyet göndermi$ ve reformu savsaklamasını istemistir. Demire) de güvenoyu karşıiığında söz vermjş, sonraki uygulamasıyla da sözünü tuttuğunu göstermistir. Vasaya göre, üç yılı doünuş bulunan kamulastırma işlemleri 1 kasım 1976 tarihinde sona ermiştir. Tüm toprakların kamulaştırıldığına Uişkin yapılan açıklamalar Vüksek Uenetleme Kurulu'nurı raporlarıyla çeiişir ve hükümetin dogru söylemediği kanıtlanırken, reforma ilişkin dünyadan verilen örnekler de hükümetin bu konudaki tutumunu beliriemektedir. Geçen hafta içinde ilgili devlet bakanının vaptığı açıklamada kullandığı bir cümle bu açıdan can alıct bir anlam taşımaktadır: »İspanya ve Ital>a'nın toprak ve tanm reformu ile ligiii prensiplerinde. toprak kamulaştırması ve dağıtımi amaç değil, araç olarak düşünülmüş, Urımsal gelişmeyi gerçekleftirecek alt yapı ön plaDa alınmış, üretim girdileri kredi, konut ve sosyal yapılar, kamulaştırma ve dagıtım ikinei plana Itilmiştlr.. Önce. örnek verilen tspanya ve Italya. örnek verilen dönemlerinde faşizm altında inlemektedirler. Toprak reformunu dünyada çerçekleştirmis başka ülke yokmus gibi. ısrarla bu ülkelerle karşılaştırma yapılmaktadır. Jkincisi ve daha önemlisi, kamulaştırmayı ve toprak dağıtınunı ikincl planda» gören bir siyasal iktldardan artık bu koııuda bir şey beklemenin yersiz oldugu açığa çıkmıştır. Toprak reformunun özünde kamulaştırma ve dağıtımın bulunduğunu bilmeyen yoktur. Cephecilerin toprak reformuna bakış açısı, aslında dayandıkları güçlerie tanı bir tuUrlılık içindedir. Sözleri ve eylemleri de bu tutarlığın doğrııltusundadır. Gerçekte yapılması gereken kamulaştırmanın yarısını bile bitirmemiş bir iktidar. yaptığım daha da budamakta köylüye toprak dagitmamakta ve bunun için olmadık oyunUra uaşvurmaktadır. Kendini işte bu oyunlarında ele vermektedir. Toprak ağalığını reformu yozlaştırmakla koruyan cephe, bu yönde tutarlı davranmıştır. Ancak, bu siyasal Iktidannm tümü için geçerll deglldir. Tek vanlı tutarlılık, gerçekte tümündeki tutarsızlığı vurgulamaktadır. Anılan yozlaştırmaya önce kendi iktidar dayanakları ve ortakları kazan kaldırmıştır. Özellikle sanayiciler vayınladıklan bildirilerde reformun IOrunluluğuna> değlnmekte ve kapltalizmin çelişmesine çağnda bulunmaktadırlar. Bu çağrılarda Demirel tam anlanuyla köşeye sıkışmıştır. Cephenin bozulması ne F.rbakan'ın hırçınlıklarry1a. ne Türkes'in komandolarıyla, ne de Feyzioğla'nun •iktidar elden gidiyor» korkusundan kaynaklanan girtşimleriyle olasıdır. Cephenin bozulması sanayicilerin sabnna bağlıdır. Demirel ilk raundu toprak ağaları yönünden sonuçlandırmış, bu arada da binlerce köylüyii topraksız bırakmıştır. Artık önemli oUn sanayl keslminin bıından sonraki giıişimleri ve İç pazar bunalmudır. Bunaiıma Demlrel'in nasıl blr çözüm bulacağı ilglyle beklenmeUdlr TÜRKİYE'DE BÜYÜK SERMAYE NEDEN TARIM REFORMU İSTİYOR? Kenan MORTAN 1977 mal! yılı bütçe tasansında da aynı yöntemin uygulanacağı belirtilmektedir. KİT'lerin çıkardığı ve «Hazine kefalsti» verilen bu karşılıksız bonolann piyasaya fcarşılıksız para sürülm?sine ve fiyat artışlarmın kamçılanmasına neden olduğunu ifade eden ilgililer. Meliye Bakanına 1976 yılında bu kaynaktan 14 milyar lira kullandırma yetkisi verildig;ini, 1977 yılı bütçe tasansında iss bu miktarm arttınlmakta oldugunu bildirmişlerdir. 1977 yılı bütçesinde devlet tahvilleri gelir tahminimn yüksek tutulduğu ve böylece denklik sağlanmaya çalışıldığı öğrenilmistir. öte yandan, bankalann daha fazla tahvil alımını baglamak için geçen hafta yeni bir uygulamaya gidilmiştir. Bankalann tahvil alımında kııllandıklan mevduatları için Merkez Bankası'nda tuttuklan munzam karşılık oraıüarım szaltmalarını saŞlayan bu uygulama ile iç istikraz mıktannın yükseltilmesi amaçlanmıştır. Ancak bu uygulamanın yeni bazı sorunlar doğurdufu belirtiimiştir Alınan biljiy? göre, bankalann Merkez Bankası'ndaki mevduat munzam karşılıklan 32.7 milyar liradır. Bu karşılıklann 13 mılyar liralık bir bölürnü ise Merkez Bankası'nca kullanılmış durumdadır. Merkez Bankası Kanımuna göre, banka, mevduat munzam karşılıklannın en fazla vüzde 20'sini zirai finansmar. karşılığı kullanabilmektedir. Şu anda ise Merkez Bankası, mevduat munzam karşılıklarından zirai finansmana ayrılan 6,5 milyar liralık bölümün t>,4 milyar lirasını kullanmış durumdadır. Mevduat munzam karsılıklanndan zirai finansmana ayrılan 6,5 milyar liraak bölümün 6,4 milyar lirasını kullanmış dunımdadır. Mevduat munzam karşılıklarını azaltacak venı uygulama sonucu Merkez Bankası Toprak Mahsulleri Ofisi ve Zirai Kooperatiflere açtıgı kredilerın bir böîümünü gerı almak zorunda kalacaktır. MC'nin enflasyoniüt mal! politikasının devamlı yeni yeni sorunlar yarattığını belirten mali teknisyenler ve Maliye Bakanhğı ilgılileri. 1977 m^lt yıhnda bu politikanın etkilerlnin daha ağır bir şekılde ciuyulacağını ifade etmektedirler. y 1111111311 bu yana Türkiye'de büyük sermaye bir tanm reformunun yapılması konusunu kamuoyura sunmakta, bir başka deyişle gündeme getırrnektedir. Büyük sermayenin bugüne dek sıınduğu reıormun niteliklerini ve nedenlerini şu ana başlıklarda degerlendirmek olasıdır. f 0*7 A J H f II • Büyük sermaye toprak reformu değil ancak bir tanm reformunun gerekli olduğunu savunmaktadır. Sorun, tarım reformu olunca ana hedef. toprak dağıtımı olmamakta, mevcut topraklarda verimliliği artırmak için toprağuı büyük ölçeklerde islenmesi düşünülmektedir. • Tarım reformuyla sanayi, halen Türkiyc' de çofu yerde pazara açılmamış, aile ekonomisi karakterini koruyan tanmsal yapıyı değiştirmeyl ve bunun sonucu pazara açılmasını sağlayarak kendi ürünlerine talep jaratacaktır. • Tarımda yapılacak olan reform »onucu tanmda elde edilen ürün artacak ve bu yoldan artan getiri sanayiye kaynak yaratacaktır. Büyük sermaye bütün ana nedenlerin dışmda tanm reformuna bazı «sosyal patlamalan» önlemek için gerekli görmektedir. Çünkü. • Tanmda geri üretim tekniği ve hızla artın nufus yüzünden tanm kesiminde gizli işsiz olarak nitelendiren bir isgücü fazlası oluşmaktadır. Bu gizli içsiz kitlesi büyük şehirlere göç ederek iş aramaktadır. • Geri Üretim tekniğinde !ş bulamayan issiz büyük şehre göç etmekte bu durum ise milli gelir içinde kamu harcamalan pavmı doğal olarak artirmaktadır. Oysa tanmın düzenlenmesi ?o nucu milli gelir içinden kaynaklar sanayiye yöneltilebilecektir. • Türkiye'de tarım ilkel şartlanndan ötürü ihraoat içindek! nisbi büyüklüğü yitinnekte. milli gelir içindeki paymı kaybetmektedir. Oysa vük sek oranlı ithal gerekleri için döviz ana ihtiyaç olmakta ve bunun çözümü bir ölçüde tanrom Urün katkısının artınlmasmdan geçmektedir. • Türkiye'de tanmdan alınan vergi her yer de olduğu gibi bir kapital katkısı olayıdır. Bu ka pital katkısı ise cebri tasarruf denilen vergilerle ssğlanacaktır. Oysa, Cumhuriyet döneminde asa n n kaldınlması sonucu bu kesimin vergi katkısı giderek azalmıştır. Bir yektin iktisatçının deyişiy le «Arazi vergisinin arkaik olmuş arazi değerlert üzerinden alınması» sonucu bu gelirlerin devlet gelirleri içindeki payı % Ve kadar diLşmüşrür. Oysa tanmda yaratılacak olan değişim ile vergı gelirlerinin de artınlması sağlar.acaktır. Şimdi olaym önemli diğer yanı gelmektedir. özel kesimdeki büyük sanayicilerin Talu döneminde çıkarılan toprak reformu yasası ve Urfa'daki pilot böl^e uyg\ılamasmı nasıl değerlendirdikleri konusudur, Bu konuda TÜSİAD Genel Sekreteri Güngör Uras. «Reform uygulamasını bu güne delt sadece toprak dağıtımından ibaret kaldığını» söylemektedir. Aynı çevreler. «toprak dağıtımının ürün katkısı yaraup yaratmadığının belli olmadığmı» söylemekte ve genel hatlanyla MC uygulamasını «yetersız» olarak değerlendirmektedirler. Çünkü yu kanda değindiSimiz biçimde sanayi tanm reformuhu bir genel bütün içinde deferlendirmekta yine Genel Sekreter Uras'ın deyişiyle «Tanm reformunda bir paket dUzenlemesi gerektiğine» lsaret etmektedirler. Bir diğer sorun da sanayinln konuyu 1970 yılından beri kamuoyunda tartışmasına ve Vehbl Koç 1976 yeni yıl yazısında tanm reformunun altmı çızmesine rağmen bu konuda neden sıçrama görülrnediğidir. ÇUnkü sanayinin kendi içinde bü tünlük saflanmamıştır. Bir kısım Anadolu küçük sanayicisi olayı «tapuyu deldlrmek» olarak değer lendirirken, tanmla bağı süren sanayici ise ge lişecek olan pazar ilişkilerinde eski siyasi nüfuzunun kınlacağını sanmaktadır. Bu iki nedenle ken di içinde ittifakmı sağlamayan sanayiciler bir süre daha bu konuyu «rafa kaldırmış» gözükmektedir. Büyük sermaye bu süre içinde finansman olanaklannı daha çok uluslararası piyasalarda arayacaktır. Belki de kamuoyuna keskin tanm refonnu sÖKriikleri yerine «taban fij'atlan politikası» yoluyla kırsal alandaki sosyal yapı daha uzun süreli bır gündemJe değiştirilecektir. Toprak Reformu ile topraksızı aldatmak Merkez Bankası, özel kesime 1.3 milyar liralık yeni kredi olanağı sağfadı Petrol ithalatı için 198O'de 2 mifyar dpjar ödeneçek Uluç GÜRKAN ephe yetkililerinln akaryakıt ve elektrik fiyatlarının arttırümayacağını ısrarla öne »Urmelerıne rağmen zamiar kaçınılmaz görünmektedir. Aynca, akaryakıt ve elektrik kjsıtlamaları giderek yoğunlaşacağa benzemektedir. Akaryakıt ve elektriğe ilisldn bu bekleyişlerls C M erkez Bankası özel kesime 1 mllyar 318 mllyon liralık yeni kredi olanağı sağlamıştır. Böylece, 15 milyar 471 milyon liraya çıkan özel ıtesim kredileri yılın en yüksek değerine ulaşmıştır. özel kesimin Merkez Bankası kıedileriyle beslenmesi ekim ayı basında hızianmıştır. Bu gelişme piyasalarda etkisini göstermiştir. Verilen bılgiye göre, ekim ayında özel kesim hiç bir tahvil ihracında bulunmamıştır. Oysa ağustos ve eylul aylarında yogun bir biçimde tahvil ihraçlan izlenmişti. Banka ve Ekonomik Yonımlar dergısi, tahvil ihraçlarının hızlandığı ağustos ve eylul aylarını, «Işletmelerin fon ihtiyaçlarırun, likidite rahatlığı içinde bulunulması gereken bir mevsime rağmen, gittikçe artması» biçimlnde değerlendirmişti. Ancak, tahvil ihracı suretiyle fon talebinin artmasına rağmen, tahvil sataşlannın oldukça ağır gittiğl izlenmekteydi. Bugün ise özel kesimin fon lhtlyacı Merkes Bankası kaynağından karşılanmı? bulunmaktadır. Bu arada, tahvil satışlarmı canlandıracak yeni bir uygulama da başlatılmıştır. Buna göre, banlcalar topladıkları vadeli ya da vadesiz mevduatın tahvil alımında kullandıklan tasmı için Merkez Bankasına, munzam karşılık olarak yüzde 25 yenne yüzde 10 yatıracaklardır. Yeni uygulamanın bir baska etkisi de, özel bankalann Merkez Bankasına ithalât karşılıklarından olan borçlannın tasfiyesinde görülecektir. özel bankalann mevduatlaımdan devlet tahvili alımı yaptıklan kısım için yüzde 15 oranmda daha az yatıracaklan munzam karşılıklar, borçlannın tasfiyesinde kullanılacaktır. Merkez Bankası kaynakları, özel kesimin fon lhtiyacı için çok taraflı olarak zorlanırken, *on haftada emisyon hacmi yeniden yüzde 1,2 oranmda arttınlarak 53 milyar 298 milyon liraya çıkmıştır. Emisyon hacmindeki artışın sınırlı ölçüde olması, Merkez Bankasınm kamu kesimi kredilerindekl daralmadan etkilenmiştir. Kamu kredilerinin kasım ayı başında arttınlacağı kesin olduğu için, emisyon hacminin önümüzdeki hafta 55 milyarı bulması beklenmektedir. günlük yasamda yadsınmaz etkileri olacağı kuşkusuzdur. Bekleyişlerin temelinde ise, önemli «oıular gündeminde yeniden üst sıralara yükselen «petrol sorunu» yatmaktadır. Günümüzde ham petrol, toplam ithalat ödemelerinin tek başma beşte birini yutan dev bir ge reksinim haline gelmiştir. Bu yılın ilk sekiz ayını kapsayan ocakağustos döneminde ham petrol öd«meleri, geçen yılın eş döneminden yüzde 45 orarunda daha fazla olarak, 630 milyon 550 bin doları HAM PETROL ÜRETiMi VE İTHALATI Tıllar 1973/1 1974/1 1975 1975 (Ocak Agustos) 1976 (Ocak Agusto») Üretim (Bin Ton) 3.504 3.312 3.095 3.086 1.825 t T H A L A T (Bin Dolar) (Bin Ton) 7.827 10.464 8.920 5.413 7.367 199.891 693.633 718.088 436.334 630.550 (Tablo 1) lthalâtu Yüzde Pay »6 18,4 15,2 13.8 19,0 1' tthalâttald artış genlş çapta Kıbns çıkartmasından etkilenmiştir. Karnak: Türklve Petrollerl Anonim Ortaklıgı ve Ticaret Bakanbğı. PETROL TÜREVLERi TÜKETiMi Ürta Beozin 1/ Gazyagı Motorin Puel Oil 2/ Madeni yag DiSer 3/ 1/ 2/ 3/ 1 > 7 • Mlktar ytode Pay 1.843 548 2.735 5.549 176 1.045 12^ 4,8 23,7 48,0 1,5 9,1 1 9 7 4 Tfizde Pay Mlktar 1.578 468 2.895 5.666 137 1.112,9 13,3 3,9 24,4 47,8 (Tablo 2) 1 • 75 TU7.de Pap Mlktar IJ13 460 3.211 5.M7 177 UfTS 14,3 3,6 24,7 45,8 1,4 9» (Bin Ton) U 9,4 Cçak, sftper, nonnal betufaı re rprajet dahüdlr. Hkflrt •« otel mfistah Puel OU 4 S • Raftoerl yatat gan, LPG, n ı f t ı , solventler, aafsH, parafto, Tazeltn, zarUr dahUdlr. Kjt.mak: Akaryakıt Dafıtnn Anonim Şirketi (ADAŞ) Bütçe tinansmanına ilişkin güçlükler büyüyor Hüseyin MERTOĞLU y l ı içinde izlenen politikalar nedeniyle beş yıldan bu yana ilk kez Hazine durumu açık vermsye başlamıştır. GelirHarcama arasmdaki marjın küçüldüğü, Dalgalı Borçların arttığı ve Bütçe Emanetlerinin büyüdüğü 1976 mall yılırun ilk yansında, Hazine büyük güçlükJerle karşı karşıya kalmıştır. Bu yıl içinde, özellikle Kamu İktisadi Teşebbüslerınin ürettiği mal ve hizmetterin fiyatlarımn baskı altında tutulması için uygulanan politikalar, Hazine'nin Bütçe finansmanını karşılayamaz hale gelmesine neden olmuştur. tthal fıyatlannm gittikçe büyümesine rağmen, MC iktidarının bu artışlan kamu üretiminde fiyatlara yansıtmama konusunda gösterdiğı inanılmaz tutum nedeniyle dalgalı borçlar büyük ölçüde artış göîtermiştir. Özellikle ham petrol ve diğer nammadde fiyatlannda ortaya çıkmış olan fiyat artıslarının zamanmda yansıtılmamış olmaa Harine'nın bu yükünü giderek arttırmıştır. Beklenenin aksine 1978 yılı Bütçe gslirleri, tahminler yönünde gelişme göstermemiştir ilk altı aylık bütçe uygulaması sonuçlanndan anlaşıldıjına göre, GelirHarcama arasındaki ilk altı aylık marj son beş yılın en düşük mar]ı olmuştur. GelirHarcfema arasuıdaki bu marjm diişük olmasınm yarusıra, Bütçe emanetlerinde yılm bu ilk altı aylık döneminde normal olarak aıalma olması gerekirken, aksine artıs olduğu görülmektedir. Bütçe emanetlerinde görülen bu eğüimde son beş yıldan berı ilk kez ortaya çıkmaktadır. İlk altı ayılık bütçe verilerinin ortaya koyduğu bir başka nokta da; Hazine'nin borçlanma ve erteleme olanaklannı sonuna dek Kullandığmı gösfermektedir. Bu gelişime karşın. Hazine son beş yüdp.n beri en kötü duruma düşmüştür. Yüksek PlAnlama Kurulunda 1977 dengesinin ve bütçesinin göruşüldüğu bugüiılerde en büyük sorunun yeni yatınmlann finansm2nı değil, 1976 ve 1977 bütçesinin asg3rî finansmanının nasıl karşılanacagı sorunu olduğu anlaşılmaktadır. KİT'lerin yeni yatınmlan değil, maliyetleri nedeni ile ortaya çıfcan açıklann finansmanı giderek yığmalı olarak büyümçktedir. Bu maliyet artışlannm fiyatlara yansıtılmayıp Hazine'den finansmamna gidilmesi yolundaki MC iktidarının inatlı tutumunıın Hazine Uzerindeki etkileri 1976 ynlmın ilk altı aylık uygulaması sonucunda açık olarak ortaya çıkmıştır. Kaldı ki, Merkez Bankası tarafmdan kamu kesimine açılan kamu kredilerinin yılbaşın3 Röre, yüzde 60 oranmda gçnişleme göstermesi de Hazine'nin içinde bulunduğu güçlüg^i gösîermektedir. 1976 yılı içinde tüm kaynaklan tüketerek ekonomiyi idare etmeye çalısan MC iktidarı bu girişimlerine karşın seçım yılı olan 1977'de daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Bunlarm başında öncelikle 1976 yılı bütçesinin finansmanı sorunu gelmektedir. Kamu fiyatlannın Hazine'den subvanse edi'.ejek baskı sltında tutulması olanaksızlaşmıştır. Bu durumda zaten kısılmış olan kamu ithalatının daha da kısılması gerekecektir ki, bu kaçınılmaz olarak üretim düşüşü demektir. Aksi takdirde MC iktidan seçim yılına kaçınümaz zamlan yaporak girecektir. bulmuştur. Böylece ham petrol, ülkemiz dış alımlannın en büyük kalemi olarak ağırlığını giderek arttırırken, ihracattan elde edilen döviz gelirlerinin yarısına yakın bir değere ulaşmıştır. Bu arada, ham petrol harcamalan yurt dışında çalışsn Türk işçilerinin gönderdikleri dövizlerin toplamı ile para piyasalarından yüksek faizler üstlenilerek yapılan Dovize Çevrilebilir Mevduat hesap'.an borçlanmalan toplamını aşmıştır. Ham petrol ithalatının, fiyatlann hızla yükselmeye başladığı 1973 yılından bu yana seyri tabîo l'de gösterilmiştir. Tabloda ayrıca, yurt içi üreliiB değerleri de verilmiştir. Tablonun incelenmesi, ithalatın yıldan yıla miktar olarak büyümesi yanında, deger olarak bunu aşan bir hızda arttığını ortaya koymaktadır. Bunun nedeni ham petrol fiyatlanndaki yüfcselmedir. İthaiât gereksinimi büyürken ve fiyatlar fükselirken, yurt içi Üretim azalma göstermektedir. Bugünkü koşullarda ve mevcut rezervlere göre üretim olanaklan belirli bir düzeyin üzerine çkaımamaktadır. Bu durumda ham petrol gereksinirnimizin yer11 ham petrol ile karşılanması oranı düsme eğilimi taşîmaktadır. 1973 yılında yüzde 45 olan bu oraa, halen yüzde 25 dolayında bulunmaktadır. Yurt içi ham petrol üretimindeki azalma Jnemli olmakla birlikte, ithalâttaki artışı gerçekte ç o i küçük ölçüde etkilemektedir. Örneğin, 1975 yılı ocakağustos döneminde yurt içi üretim 2 milyon 86 bin ton iken, bu yıl 1 milyon 825 bin tona düserek 261 bin ton azalırken, ithalat 5 milyon 413 bin tondan 7 milyon 367 bin tona çıkarak 1 milyon 954 bin ton artmıştır. Ham petrol ithalâtındaki artışın gerçekt« sır olmayan nedenleri, petrol türevleri tüketimindekı geüşmeler ızlenerek somutlastınlabilecektir. Petrol türevleri tüketiminin seyri »on Uç yıl itlberiyle tablo 2'de verilmiştir. Tablodaki bilgiler, benzin tüketiminin yılda ortalama yüzde 14'lik bir hızla arttığını, bunu FuelOil ve motorinin izlediğini göstermektedir. FuelOil ve motorin tüketimindeki artıslar isa. ülkemizde halen enerji üretiminin yarısına yak'ımşan kısmının bunlar kullanıîarak karsılanmasından doğmaktadır. Bu olgu ağırlığını önümüzdeki yülarda da bütün şiddetiyle duyuracak nitelüc*»dir. Çünkü enerji darboğazma çözüm aranıricen, yerli kömür ve su kaynaklan, bunlara dayanan elektrik enerjisi santrallannın «uzun sürede gerçekleştiği» gerekçesiyle, atü bekletilirken, FuelOU santrallan ve gaz turbinleri tesvik edilmektedir. öte yandan, ülkemizin ham petrol gereksımmtnin yıldan yüa hızla artacağı hesaplanmaktadır. Beş Yıllık Kalkınma Plfinı dönemine ilişkin tahminler, ham petrol için 1980'den itibaren 2 milyar doların üzerinde ödeme yapılmak zorunda kalınacağını belirlemektedir. Gerçekte döviz olanaklannın bu düzeyde nam petrol ithaline olanak vermesi güçtür. Nitekıra güçlükler bugitaden başlamış bulunmaktadır. Halen ham petrol için ithalâtm yapıldığı ülkeye H) günlük senetler verilmektedir. Borç ise, geneilikle süresinde ödenmemekte, bu nedenle yükleme durmaktadır. Son gürüerde sık sık karşılaşılan akaryakıt ve FuelOil sıkıntısının nedenini, rafinerilerde yogunlaştığı öne sürülen işçi eylemlerinden çok, bu ödeme güçlüklerinde aramak daha doğru olacaktır. Tarımdaki gelir dağılımımn adaletsizliği de toprak reformunu zorunlu kılı/or T ürkiye'de gelir dağılımında büyük blr eşitsizliğin yanısıra. tarımdaki gelir dağılmunın da tarım dışı gelirlere göre, daha da «dengesiz ve ada)etsiz> oldugu saptanmıştır. Tanmsaî gelir elde eden aılelerden en düşük geliri alan yüz de 13'ü. tanmsal gelirin ancak yüzde l'ini alırken, tanmda en yüksek geliri elde eden ailelerin binde 8'i, tanmsal gelirin yüzde 13'ünü almaktadır. DPT'nin araştırmasında ortaya çıkan bulgular Türkiye'de bir toprak reformunun zorunluluğunu dile getirmekte ve bu konuda gerçekleri gözönüne sermektediı. Buna göre. Türkiye'de toplam hanelerin yansına vakın bölümü tanmsal gelir el de etmektedir. Toplam hanelerin yüzde 33.1'i tanmsal gelir elde etmekte ve bunların toplam gelirden aldıkları pay yüzde 39,9 oranmda bulunmaktadır. Tanmsal gelir alanlar içinde en düşük gelir sahıbı olanlar, ba$ka bir deyişle yıllık geliri 25C0 liradan az oianlar, tanmsal nüfusun jüzde 13'ünü oluşturmaktadır. Buna karşılık yıllık geliri 200 bin liradan yüksek olan aileler, yani tanmsal geHr elde eden en yüksek gelirli binde 8 aile, tarım sal gelirin yüzde 13'ünü almaktadır. Bütçe dengesi ve Hazine ilişkisi (31 AĞUSTOS İTİBARİYLE) 1972 Gelir Harcama Farkı 105 Dalgalı Borçlarda Değişme 1R7 Hazine Durumunda Değişme (x) 2294 BUtçe Emanetlerinde Değişme (xx) 289 (x) (xx) 3759 426 3864 584 (Milyon TL . olarak) 1974 6144 1795 2505 2961 1975 7408 70 6028 3341 1976 3175 6648 380 Hazine dururaundaki ( ) kötülesmerl gösterlr. Bütçe emanetlerindeki (+ ) emanetlerin ödenemediğinl aksine giderek arthgını göstennektedlr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle