26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1x1 CUMHURİTET 21 Ocak 1974 H aztne araziieri, yanl mnietfn malı olnn ar»zilerın tamamı iyi bir sekilde korunrr.alıdır. Bu arazileri korumak ve gelecek kuşaklara eksiksiz olarak devretmek, önce devlete, sonra da vatandaş olarak hepimize diişen büyük bir görevdir. Bu görevi etkili bir şekilde yapmadığımız takdirde, gelecek yeni kuşaklar çok zor Koşullar içine girecek ve bizleri asla iJfetmiyeceklerdir. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Devlet dairelerindeki demirbaş eşyaiarın bir sorumlusu vardır. Demirbaşlar, her sene yılbaçında kontrol edilir, sayılır ve yerlerincie durup durmadığı bir raporla üst makama bıldirıhr Bulunamıyan eşyalann nerelerde olduğu araştırılır. Ayrıca, demirbaşiardan sorumlu memur. her hangi bir sebeple yer değiştirdiği takdirde, kontrolünde bulunan eşyaları, yerine gelene oır bir teslim eder. Böylelikle sorumluluk yeni gelens u devredilmış olur. Devlet dairelerindeki ütün odalarda, o odada bulunan eşyaları gbstert>n bir liste asılıdır. Her eşyaya bir numara verilmiştir ve bu numara hem eşyanın üzerine hem ds listeye yazılmıştır. Numaralardan ve listeden faydalanılarak eşyalar her an kontrol edilebiiir, bir eksilmenin veya değişmenin olup olmad'.ğı k o laylıkla meydana çıkanlır. Taşmabilir maıların korunması için bu kadar itina gösteren devietin, aynı ilgiyi hazine arazilerine de sröstermesi gerekir. Dairedeki 2 liralık açacağın kaybolmaması için birçok kontrol sistemlerı kuran devlet, 2 milyon liralık hazine arazisinın yağına eoildiğinden haberdar olmazsa, görevini yapmış sayılamaz. Aşağıda hazine arazilerinin ne kadar korunduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Hazine arazilerinin korunması, büyük v» karmaşık bir görev oldugu için, çeşitli devlet kuruluşları, bu görevi aralannda bölüşmüşlerdir. Orman alanlarını Orman Bakanhğı, yerleşim elanlanm İmar ve İskân Bakanlığı, turistik tesis kurulabilecek yerleri Turizm ve Tanıtma Bakanlığı korumakla görevlendlrilmişlerdir Beledlye sınırları içersinde bulunan ve millete ait olan erazileri de, yine birer kamu kuruluşu ulan Belediyeler ve özel idareler korumaktadıriar. Aynı çekilde, Evkafa ait arazileri de Vakıflar Genel Müdürlüğü korumaktadır. Bütün bu kuruluşların yetkilerinin dışında fcalan arazileri de, Maliye Bakanlığmın bir kolu olan «Milli Emlak» korumakla görevlidir. Görüldüğü üzere, çok çeşitH kamu kuruluşu, hazine arazilerini korumak için gayret arfetmektedir. Aynı gayreti gerçekleştirecek olan bu kuruluşlar arasında, bir metot birliğinln ve karşınklı bir anlaşmanın bulunması da gerekir. Her biri, ayrı bir metot uygulayarak, sorumluluğunu ytiklenmiş olduğu araziyi koruyacak olursa, araîarında bir çok çelişkiler ortaya çıkabilir. Çeiişkilerin bertaraf edilebilmesi için, uygulanan metotlann aynı olması, hiç olmazsa bırbirine yakın metotlar olması gerekir. Hazine Arazileri Korunmalı Prof. Dr. Tahsin TOKMANOÖLU l.Ü. Orman Fakülteainde ögretim uyesi likte korunması önem Irazanmakta, fcontroîîerin «ıklaştınlması ve cezaların artırılması yoüarı araştırılmaktadır. Kıyılar, orman arazileri, meralar ve özel şahıs malı olmıyan diğer bütün araziler, milletimizin ortak malıdır, önemle korunması gerekir. Bugün az kıymetli veya kıymetsiz olan bir arazi, yarın çok kıymetli hale gelebilir. Bu sebeple, koruma metotlannın devamlı olarak uygulanması ve millet malını haksız olarak ele geçiıen'erin, laman geçilmeden bulunması ve cezalanması gerekir. Ne yazık ki bir çok yöremizde böyle olmamaktadır. Kanunlann boşluklarından ve kamu kuruluşlannm görevlerini yeterli şekilde yapamamasından faydalanan bazı vatandaşlar, kısa zamanda zengin olmaktadır. Bu durumu gören namuslu vatandaşlann huzurlan kaçmakta ve aynı yollardan yürümeyi düşünmeye başlamaktadırlar. Ülkemizde adaleti yerleştirmenin en emin yolu, aykırı harekette bulunanların kârlı çıkmamasını sağlamaktır. Küçük kazancı ile gecinmeye çalışan sade vatandaş, kendi durumundaki komşusunun, hazine arazisini ele geçirereh birden zengin olduğunu görürse, haklı olaraıc isyan eder. Bu durum ahlâk kurallannın da ait Ust olmasına sebep olur. Bütün bu nedenler, hazine arazilerinin çok iyl bir şekilde korunmasını gerektirmektedir. Ülkemizin 0,20'sini oluşturan orman arazilerinin kadastrosunun yapılması ve korunması, görev olarak Orman Bakanlığına verilmiştir. Orman Bakanlığının bu görevi iyi bir şekilde yaptığını söyleyemeyiz. Fakat, Orman Bakanlıgımn bu görevi geniş hazine arazilerinin korunmasından sorumlu olan diğer kamu kuruluşlarından daha başarılı şekilde yaptığım iddia edebiliriz. Bu iddiamızı, orman ve mera arazilertnin korunmasını birbiriyle kıyaslamak suretiyle ispatlıyabiliriz. Mera ile kıyaslamamızın sebebi. orman arazileri gibi geniş alanlara yayılmıs olmasıdır. Türkiye'de orman alanı yaklaşık olarak 20 milyon hektar, mera alanı ise 26 milyon hektardır. Orman alanını. herhangi bir turistik tesisin arfızisiyle kıyaslayamayız, çünkü büyüklükleri çok farklıdır. Küçük arazilerin korunması, öoemli bir problem değildir. Maliye Bakanlığının dışında, meralan korumakla görevli bir kamu kuruluşu bulunmamaktadır. Tanm Bakanlığının mera ile olan ilgisi, veriminin nasıl arttırılacağını araştırmak ve ilgililere göstermekten ileri gitmemektedir. Hazineye terdiği yeri, tanıklnrdan faydalanarak degıştlrme olanağı vardır. Vatandaşlarımız, bu şekı'.de birkaç defa yer değiştiren tapulara «TekerleKü Tapu» demektedirler. Halkımızın içten gelen uzüntülerini açıklayan ve bir çok haksızlıklara dayanak olan «Tekerlekli Tapu» deyimi, «Gecekondu» kadar yerlidir ve kökleri çok derinlerde bulunan millî bir yaramızdır. Kadastronun tamamlanmasile tekerlekli tapular tarihi kanşacaktır. Fakat henüz bu noktaya ulaşmış değiliz. Kadastro, arazinin korunması içm sarttır fakat yeterli değildir. Zaman zaman da kontrol edilmesi gerekir. Bu kontrollar yapılmazsa, gene arazi elden gidebilir. Kadastro Genel Müdürluğünün görevi, kamuya ve özel kişilere ait arazilerin kadastrosunu yapmaktır. Bundan sonraki koruma işleri, arazi sahiplerine düsmektedir. ArHzi sahipleri arasmda bir sınır anUşmazhğı doğarsa, yapılan kadastro ölçmelerinden taydalanılarak eski sınınn yeri meydana çıkanlır. Bir arazi sahibi, arazisini kontrol etmediği sürece, komşularının sınırlarına sataşıp sataşmadığını bilemez. Kadastrodan sonra, hazine arazilerinin kontrolünü yapmak, ısimlerini yukarda sır&ladığımız kamu kuruluşlarına düşmekted r. Aynen, bürolarda ve ambarlarda bulunan taşınabilir malların kontrol edilmesi gibi arazilerin ae kontrolu gerekir. Prensip olarak hazine arazilerinin hepsi korunmalıdır, ancak, gösterilecek itinanın derecesi, arazinin kıymetine bağlı olarak, biraz değişebilir. Kadastro yapılırken de bu fark dikkate alınır. Çok kıymetli arazinin kadastro haritası 1/300 ölçekli yapıhrken, az kıymetli arazininki 1/2000 veya 1/5000 ölçekli yapılır. Kadaâtrodan sonra yapılacak kontrollerin çok kıymetli arazide daha seyrek yapılması normaldir. Fakat hiç kontrol etmemek asla doğru defildir. Kadastrosu yapılmamış arazilerin de kontrolu gerekir, hatta bu kontrol daha fazla yapılmalıdır. Zaman zaman hazine arazilerinin bir tasmına, digerlerinden daha fazla bnem verilmesi ve buna göre korunması düsüncesi ileri sürülmrkte bir takım çahşmalar, yasa ve yönetmelık hazırlıklan yapılmaktadır. örneğin son yıllarda, kıyıların korunmasına önem verilmesi isterunekte, deniz ve göllerin kıyılarile birlikte anayasanın garantisi altında bulunduğu, korunması gtrektiği bildirilmektedir. Kıyıların korunmasıle ilgili çeşitli yayınlar ve yasa hazırlıkları yapılmaktadır. Bazı yıllarda da, ormanlann arazılenle bir •lt olan bir mera arazisfnl korumak Maliye Bakanlıjma ve bıı Daknrhp.ın ilcelerdeki tpmsiicisi olan Mal Müdürleri ile Kaymakamlara düşmektedir. Bazı ılçelerde ve Ulerde. Du konularla ılgılenmek ve Mal Müdürlerine yardımcı olmak üzere, Hazine Avukatlan bulunmaktadır. Meralan korumak için evvela kadastrosunu yapmak gerekmektedir. Bu görev Kadastro Genel Müdürlüğiine aittir. Kadastro Genel Müdürlüjü ise, şehirlerde, kıymetli tanm arazilerinde ve toprak reformunun uvsıılanmakta olduğu arazilerde çalışmaktadır. Meralara yetişememektedir. Meralann hem kadastrosu yapılmalı. hem de senede en az bir defa kontrol edilmelidir. Bu kontrolün de, bir kadastro mühendisi veya bir topoğraf tarafından yapılması gerekir. Mal Müdürunün ve Hazine Avukatmın çalışma konulan bu ışın dışında kalmaktadır. Hazineye ait bir mera, veya diger bir arazi, herhangi bir şahıs tarafından ele geçirilirse ve diğer bir vatandaş da bunu şikâyet ederse, o zaman Hazine Avukatının veja Mal Müdürünün haberi olmakta ve mahkemeye müracaat ederek hazinenin hakkını aramaktadır. Şikâyet olmazsa, kamu görevlileri. durumdan haberdar olmamaktadırlar. Ancak Kadastro Komisyonlan araziye geldikleri zaman, mevcut taouları kontrolden geçirmekte ve kapsadıklan arazileri araştırmaktadırlar. O zamana kadar, çalınan minarelere kılıflar hazırlanmakta, zilyete dayanılarak tapular çıkartılmakta veyahut noter senediyle başka kimselere satılmaktadır. Kadastro Komisyonlan ara7.iye seldikleri zaman. karsılanna parselleri para ile satın almış olan saf \atandaşlar çıkmaktadır. Bir Babanın Mektubu K aradeniz kıyısında bir ilimizden gelen şu asağıdatd mektubu birlikte okuyalım: «Saygı değer îlhan Selçuk ağabeyimiz, sütunlarında benim yazıma da bir yer ayıracağını umarun. 7 ocak 1976 günü Kadıköy Fikirtepe Eğitim Enstitüsünun ışgal olayıru gazetelerde okudum; ve bir şok geçirdim. Sebebi şu: Ben de oraya bir evlât verdim; ama vurulmaya değil, okumaya... îstedim ki devletine, milletine faydaU bir üısan olsun; yannlara hizmet etsin... Ben oğlumun hiçbir olaya kanşmayacağına eminim. Ama bir baba bir ana olarak yine de uykulanmız kaçıyor bu olaylan duydukça .. Nedir tabanca taşıroak, atmak, öldürmek, yaralamak... Dağdakı eşkiya şehire mi indi? Devietin koruma gücü yok mu? MC yanlısı yayın organlan, sözcüleri, her gün «memlekette istikrarı sağladık» dıyorlar. İstikrar dedikleri bu mu yoksa? Ben de yanıma adam toplayıp tasarladıgım yeri basayım mı? Bu eylemleri yapanlar neden ceza görmezler? Anlayabildiğim kadanyla demokrasl bu ise, biz de evimizde mavzeri başucumuza koyup öyle yatalım. Çünkü kendi vatanımızda korku içindeyiz. Can güvenliği kalmadı. Bu topraklar için kan ve can veren babalanmız dedelerimiz başlarım kaldırsalar, mezarlarından baksalar, bugünkü ortamı görseler; kemıkleri sızlayacaklan muhakkaktır. Allah korusun, benim çocuğuma bir hal olursa ben de vuracağım mu. hatabı bilmeliyim. Sonuç BUtün bu aksaklıklann önlenmesi için, Hazineye ait arazilerin kadastroları bir an önce yapılmalı ve bu arazileri korumakla görevli kamu kuruluşlan daha etkili hale getirilmelidir. Kadastro Genel Müdürlüğü. eskiye kıyasla gücünü bir hayli artırmıştır. Genel Kadastro çalışmalan yapılırken bir çok hazine arazisi de ortava çıkmaktadır, fakat bu araziler periyodik olarak kontrol edilmedifiı ıcin na?ınpnın elınden gitmektedir. Bir hazine arazisinin fakir vatandaşlara dağıtılarak konut yapmalarım sağlamak, olumlu bir harekettir. Ker vatandaş bu hareketl takdirle karşılar. Fakat, hazine arazisinin bir açıkgöz tarafından ele geçirilmesine ve parsellenerek fakir vatandaşlara satılmasına vicdanının sesini dinleyen hiç kimse razı olmaz. Ne yazık kı, gecekondu mahallerimizin hemen hepsi bu şekilde kurulmus ve bir çok açıkgöz zengin olmuştur. Bundan sonra, bu konuya çok daha fazla önem verilmeli ve hazine arazilerinin, açıkgözlerin özel mülkü haline gelmesi muhakkak önlenmelidir. Ormanlar, meralar, kıyılar, turistik alan lar ve tarihi kıymett olan yerler, gelecek yıllarda da milletin ortak malı olarak kalmalı ve bütün vatandaşlar bu yerlerden favdalanmalıdır. Aksi halde gelecek kuşaklann yüzüne bakamayız. Bugünkü devlet gücü ile, hazine arazilerinin bu gun künden çok daha iyi korunabileceğine inanıyoruz. Yeter ki, konuya gerektiği şekilde önem verilsin. Anayasamızın 127. maddesi gereğince. Sayıştayın bu önemli konuyu ele almasını ve Sayış tay Ğenel Kunılunun 11.3.1969 günü aldığı kararı eksiksiz olaralc uygulamasını bekliyoruz. Hükümet başında ve dışında bulunan büyüklere, hem de çok büyüklere sesleniyorum: Öldüren ve öldürülen gençlerin sorumlusu kim olacak? Buna bir çözüm yolu bulamadınız mı? Sizler de analar nabalarsınız. Sizlerin de benim gibi okuyan evlâtlannız vardır. Sizlere sesleniyorum: Geceleri sabaha kadar düşünüp de; acaba yarın vurulanlar, ya da öbürgün vurulacaklar listesinde benim çocuğumun da adı var mı? diye uykularınız kaçmıyor mu? Ben oğlumu ve de çocuklanmı dişimden tırnağımdan artırdıklanmla büyüten bir işçi babayım. Herşeye rağmen onlan okutmak zorundayım. Artık sajnn Cumhurbaşkanımızın da bu işlere eğilip «dur» deme zamamdır. Evet, evlât ölecek, benden. senden. ondan; ama yurt topraklannı korumak için ve zama. nuıda .. Böyle hiç uğruna değil.» Evlât sevgisiyle titreyen bir emekçintn içtenltkll mek> tubu bu... Durumu, herkesten daha açıkça ortaya koyuyor. Biliyoruz ki; ülkenln her yanında silâhlı saldırganlık eylemlerine girişimler, öğrencl öldürrnler, gençleri avlayanlar, si> yasal iktidarın bir kanadına dayanan komando çetelerldir. Böyle çetelerin soluğunu kesmek gerçckte bir tek cün işldir. Tam yetkilerinl kullanabilen bir Emniyet Genel Müdürü, 24 saatte bu çetelerin çanına ot tıkayabilir. Çünkü eeçmisten geleceğe tüm dünya ülkelerinde yaşanan deneyler, hal. ka dayanmıvan çetelerin, ancak devlet içindeki bazı odak* lann desteklemeslnden güç alarak yaşayabildiklerini «östermektedir. Bugün Türkiye'de komando çetelerinin nerelerde yuvalandıklan, örgütlendikleri, nereden güç aldıklan artık sır değildir. Hükümetin Başbakan Yardımcısı, Çekov lovak yapısı silâhlarla Ege Üniversitesini basıp adam öl. dürmeye yönelen saldırganlan kuşatıp kıskıvrak yakalayan jandarma yüzbaşısı için basın toplantısi yapıps Aşın solcudur... divor. Bu kisi hükümetin içindedir; Millî Güvenlik Kurulu toplantılarına katılmaktadır. Böyle bir ortamda çocuklann öldürulmesine, eğitim kuruluşlarının basılmasına şasüır mı? Başkentte oturan büyükler, Karadeniz'den mektup yazan babanın çarpan yüreğini, vuran nabzını duysuniar. Adamcağu «Kendi vatanımızda korku içinde yasıyoruz. Allah korusun benim çocuğuma bir hal olursa ben de vuracağun kişlyi bümeUyim» diyor. Türkiye'nin insanını bu hale düşürmekten utanmazlar mı büyüklerimiz? Devlet ada. mı pozlan atıp, her gün ağız dalaşına girişenlerimiz, feceleri nasıl uyuyorlar? t s l ü n e basarak yinelivorum: Halk yığmlanna dayanmıyan küçük saldııran çetelerin işini bitirmek için 24 saat yeter... Yeter ki, Devietin Emniyet örgütünün başına tarafsı* ve yetldyle Cumhuriyet kanunlannı uygulayan birisi bilsin... Kadastro Gerekli Bir arazinin korunabilmesi için her Bnce kadastrosunun yani, ölçünün yapılması gerekir. Arazi ister özel şahsa, isterse dev:et« ait olsun, kadastrosu yapılmadan korunamaz. Kadastro, evvelâ arazinin nerede olduğunu eösterir, sonra da şeklini ve boyutlarını belli eder. Kadastrosu yapılmamış arazüerde, bir tapunun çös "Müthiş Bir Tren,, Üzerine.. OKTAY AKBAL Evet Hayır Vergi Denetiminde Son Uygulama on günlerde, basının «Yıldırım Harekâtı» olarak adlandırdığı, Istanbul'daki vergi denetimi, basında haber olarak, kamuoyunda da kulakun dolma ve dedikodu türünden söylentiler ile. yankısını buldu. Bu jrazunızda amaç, «Olaynı, kamuoyuna tanıtmak ve Yasal dayanaklan iis değerlendirilmesini yapmaktır. Ancak bundan önce, Istanbul'daki Gelir Vergisi mükellefivetlerinin dağılımına ve gelir sahiplsrinin ödedikleri vergilere kısaca bakmak yararlı olacaktır. Eunun için, 1973 yüı esas aluımıstır. S İSTANBUL'DAKi VERGİ DENETİM 0UY1NA KAR}I 8ASININ VE KAMUOYUNUN DUYARUĞI, iLGiSi SEViNOiRiCj BiR 0LGUDUR İ ANCAK, BUGÜNKÜ YASALAR "* DEĞiLDiR. iSTENiLEN ETKiNLiKTE tenilen etkinlikte olabllmesl icln yeterli değildir. özellikle bu incelemeler, vergi denetim organlannm önceden, ve sıhhatli bügi alabilRerinin sağlanması ile desteklenirse etkin olabilir. 2 tncelemeler, bir dereceye kadar öngörülen psikolojik etkiyi sağlamış, mükellefiyet dışı kalan bazı şahıs ve olaylar saptanmıştır. 3 Basının ve Kamuoyunun bu olaya karşı duyarlığı ve ilgisi, vergi denetimi bakımından sevindirici bir sonuçtur. Kanımızca böylece, vergi kaçakçıhğının suç olduğrma ilişkin toplumsal inancın psikolojik olarak verlesimi, yayüması ve baskısı sağlanabilecektir. Bu ise, vergi sistemi ve denetimindeki önemli prensip değişikliklerinin yozlaştırılmadan yasalaştınlması bakımından, Yasama Orgamnın sorumluluğunu ortaya çıkarmıştır. 4 Bu uygulama, vergi inceleme elemanlarmın verimliliği yönünden. işgücü kaybına neden olduğu gibi, konunun sayın Maliye Bakanı tarafından vergi inceleme elemanlarına sunuluş şekli de, en azından gönül kıncı olmuştur. «Müthls Bir Tren» müthiş bfr gHrfiltfl kopardı sanat dünyanuzda:.. Erksan'ın TV'ye yaptığı filnıf beçcnenler de oldu, hiç mi hiç beğenmeyenler de... Erksan'ı kimi sağcı basın «antikomünisttir» diye övdü, kimi «Filml Kızıltoprak'ta çekti. kızılcür» diye yerdi. Sonunda Sabahattin Ali ile Tanpınar'm öykülerine ait filmler yasaklandı. Bunca yasaklama arasında doğaldır. Erksan sağcı mı, solcu mu, nasıl belll değilse, Türkiye'nin İşleri de öyle, nerdeyiz, nereye gidiyoruz, ne olacağız, hiç biri belli değü!.. Her gun dalgalanan bir denizde baU çıka cidiyoruz, ne pusla var elde, ne de dümenl tutan kişl bu işi bilen biri, tayfalarsa ordan burdan derleme, femideld yolcular kendilerini yazgıya bırakmışlar! «Müthiş Bir Tren» Sait Faik'ln bir öyküsü diye oynandı TV'de. Oysa değildi, Sait Faik'in bir çevirisiydl bu öykü. Daha doğrusu bir adaptesi... Yani bu öyküyü alnus Türkçeleştirmiş, adları, yerleri «bizim» yaparak... Kimse farkında değildi bunun. Edebiyat tarihçilerimiz bile!... TV'ciler nerden bilsin? Dostum Sami özerdim «Milliyet»e yaptığı bir açıklamada «MÜU hiş Bir Trcn»in Macar yazarı Ferenç Hertzeck'in öyküsü olduğunu bildiriyor. 1 Mayıs 1933'te bu öyküyü «Göçen Hatıralar» adıyle çevirip bir dergide yayunlamış. İki öykü arasında benzerlik şaşırtıcı. İki yazarın «aynı» öyküyü yaımaları olanaksızdır elbet. Burada akla gelen, Sait Faik'in bu öyküyü yabancı bir kitapta okuyup yeniden yazmıs oldupıdur. Sait Faik 1948'de, yeni çıkmaya başlayan «Hürriyet» gazetesine 1 mayıs'la 25 mayıs arasında on bir öykü yayıniamıstır. Bunların içinde kendi yazdıkları olduğu gibi, çevirileri de vardır. «Müthiş Bir Tren» de bunlardan biridir. Sait Faik bu «öykü»yü, 194854 arasında yayınladığı «Lüzumsuz Adam», «Mahalle Kahvesi», «Kumpanya», «Havuz Başı», «Son Kuşlar», «Alem Dağında Var Bir Yılan» adlı Htaplarına almamıştır. Bu da gösteriyor ki «Müthiş Bir Tren» Sait Faik'in «yazdığı» bir öykü değildi, bir çeviriydi. Tazann ölümünden sonra gazetelerde, dergilerde kalmış öyküleri «Tüncldeki Çocuk», «Mahkerae Kapısı», «Az Şekerli» adlı kitaplarında bir araya gttirilnıiştir. «Müthiş Bir Tren» öyküsü de «Az Sekerü»dedir. Bu kitapta yazarın son öyküleri olan «Battaniye», «Az Şekerli», «G...», «Hikâye Pe.şinde», «Kalinikhta»nın yanı sıra eski öykülerindcn hirkaçı ve iki röportajı bulunmaktadır. Bu «esld öyküler» Sait Faik'in «Hürriyet»te çıkan jan teüf, yarı çeviri niteliği taşıyan yazılarıdır. «Müthiş Bir Tren», ayrıca «Fındık», «Gümüş Saat», «Bardaklar», «Bir Aşk Hikâyesi» adlı öyküJerin de Sait Faik'e ait olmadığını söylemek mürakündur. Nitekim 1948 mayısında Hürriyet gazetesinde çıkan öteld öyküler kitaplanna girmemiştir. Bunların üstünde «çeviren» sözcüğünün bulunduğunu sanıyorum. «Müthiş Bir Tren»in üstüne «çeviren» sözcüğünün eklenmemiş olması bu yanusuğa yol açmıştır. «Müthfs Bîr Tren»m Sait Faik'in bir «adapte»si oldnğıına ben 1965 yılında «Varlık» dergisinde yazmıştım. 196Tde vayımlanan «Günlerde» adlı kitabımm 102. sayfasında yer alan «37 ocak perşembe: Bir Yanlışlık» başlıklı parçayı okurlanma olduğu gibi sunmak isterim. Edebiyat tarihimize incelcmecilerimize yararlı olacağı umuduyle... «Sait Faikin bütün yapıtlan «Varlık Yaymlann»da tamamlandı. Son kitapta Sait'in bütün yazılarının adları, nerde, ne zaman çıktıkları yer almış. Yazar için dergilerde, gazetelerrie yayınlanan yazılar, eleştlrilerin başlıkları. Benhn de birkaç yazım var. Ama hepsi değil. Sait Faik için inceleme yapacak kimselerin ötcki yazılarımı da arayıp bulmasını isterdim. Sonra Sait Faik'in öyküleri, arasına karışmış bazı «çeviri»ler de var. Bunu önce de yazmıştun. Etkilememi.ş hiç. «Korkunç Bir Tren» öyküsü Sait'in bir «çevirisi»dir. Hürriyet'te çıkan bir öykü. Bir zamanlar Sait, Hürriyet gazetesinde hemen her gün bir öykü yayınlardı. Hürriyet'in ilk çıktığı yıl... Her gün bir öykü yazüır mı? Çoğunun üstünde «çeviren» sözcüğü vardı, ama bazılarında unutulmuş, yalnızca «Sait Faik» adı kalmış. Gazetelerde olur böyle şcyler! Ölümünden sonra da bir derleyici, o öyküleri Sait'in sanmış. Ben «Korkunç Bir Tren»in bir Amerikan yazaruun öyküsü olduğu kanısındayım. Çevirisi de yayınlanmıştı. SaK'in yapıtı arasına karışan böyle başka «çeviri»ler de var mı? İncelemeye değer. İşe bakın ki Sabri Esat da bu «Korkunç Bir Tren»i Fransızcaya çevirip yayınlamış! Küçük bir yanlışlık nasıl sonuçlar açıyor!» Yanlışlıktan kaçmak olanaksız!... Bakın ben de «Müthls Bir Tren»i «Korkunç Bir Tren» diye yazmışım! Öykünün de bir Amerikalı yazara ait olduğunu söylemişim! Gerçek edebiyatsever inceleyicüer, «sahici» edebiyat tarihçileri nerde? Herşeyin başında edebiyata tutkuyla bağlı olanlar, edebiyatı sevenler!... Kendilerini değil, ün kazanmayı. caka satmayı değil, edebiyatı, sanatı sevenler!... özerdim, «Bu öyküyü ben çevirdim» diye ortaya çıkmasa kimse farkına vamıayacaktı bu yanlışlığın... Bu, bir tek örnek, bir tek... Ömer GÖREN Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı • Defterlerde boş mtır Dırakılmamış olmalıdır. • Muameleler defterlar* 2«ma nında kaydedilmiş olmalıdır. Kammızda bu denetimin, hesap döneminin son günlerinde yapılmasının asıl amacı, muamelelerin defterlere zamanında /cay^ledilip edilmedüinin arastıniınasıdır. Vergi Usul Kanununun 219,'ab maddesi. kayıt zamanını KC, S.O olarak. İşin hacim ve icabına uy gun zaman. olarak tarif etmektedir. Ancak kayıtlar, mazeretsiz ve geciktirilemez. Yasa, bu mazeret ve sebepleri saymamak vsv* tarif etmemek ile bir boşlıık yaratmıştır. Karumızca bu mazeretleri. V.U.K. 13 maddesinde sajalan «Mücbir sebepler» çerçev»sinde düşünmek gerekir. Ayrıca, yine Yasaya ?öre, t^yıtlann muhasebe fişleri. crimanota ve bordro gibi yetkili âmirlerin imza veya parafını 'a»ıyan vesikalara geçirilmesi, rtefterlere işlenmesi hükmündedir. Hu vesikalardaki kayıtlarda engeç 3 ay içinde defterlere geçirümeüc'.ir. Kanımızca, bu hüküm de yolsuzluğa (suiistimale) ve iıunasece tekniği bakımından «gerive cıönüş»e pek elverişlidir. çiin'rj, yetkili âmir, mükellefin kendisi veya emrindeki şahıstır. Yukarıda açıkladığımız esas!aa aykm da\ranış, V.U.K. 352 maddesine göre üçüncü derece usulsüzlük suçu olup cezası J0200 TL. arasmda değişmekteılir. Eu cezanın yetersizliği bir yana, V. U.K. 370 maddesine göre bu d;>vranışın ilk olması veya düzelt':rrilmesinin olanak içinde bıı'.unması halinde, ceza uygulamaya da olanak yoktur. Böylece sonuç olarak, bu denetimin yasal etkinliği, hemen hiç yoktur. Bu etkinliği sağlayabilmek ancak, bu davranışlann, V.U.K 30 maddesine yapılacak bir ekleme ile re'sen vergi tarhiyatı nedeni sayılmasıyle sözkonusu olabilir. bu görüsümüzü destekler lçerilttedir. Toklama Ay sayısı Kadr* Vergi D*l. Ocak 122 1 Galata Kadıköy Nisan 2a 1 Hocapaşa Haziran 55 3 Mercan Ağusı. 2467 5 Mecidiyeköy Aralık 235 7 Ancak, yoklamada yalnızca mü kellef olması gerekenleri saptamanın değil, «Vergiyi doğuran olay^lan amnda ve fiilen saptamanuı daha da faydalı olacağını düşünmekteyiz. Bunu gerçekleştirmek için, mükelleflerin Mâli İdare'ye bilgi vermeleri ile ilgili V.U.K. 148152 maddelerinin yeniden düzenlenmesi gerek mektedir. VEFAT ve TEŞEKKÜR çok Fedakarlık ve lnsarüık örneği, unutulmaz Ustün tns&n, kıymetli babamız; SERVER HANAYLI' nın Beyan Kazanç Mükellef «Milyon TXJ kaynaklan sayısı Ticari kazanç sahipleri 138.734 5.125 Zıraî kazanç sahipleri 1.572 87 Serbest meslek 14.001 234 sahipleri Gayrimenkul ser ir. sanipleri 29.474 403 Menkul sermaya ir. sahipleri 4.385 94 399.912 15.297 Ücretliler Beyanneme veren mükelleflerin (ücretliler hariç) gelir bölümleri ne göre sayısal durumu şöyledir: GeUr bölümleri (TL.) 1 10.000 10.001 55.000 55.001 265.000 265.001 715.000 715.001 1.000.000 1.000.000'dan çok Toplam Mükellef sayısı 113.622 53.456 17.915 3.501 521 366 189.381 ani olarak aramızdan aynlmasından doğan, sonsuz üzuntümüzü paylaşan, merhurnun cenaze törenine katılan ve telefon, telgrafla veya bizzat gelerek başsağlıŞı dileyen tüm akraba, dost ve yakınlanmıza. CEBRAHPAŞA TİP FAKÜLTESİ MlKROBÎOLOJİ KÜRSÜSÜNE, başta çok değerlt hocalanm olmak üzere tüm arkadaşlarıma candan teşekkürü bir borç biliriz. Kızı ve Eşi: ESER ve SENİYE HANAYLI (Gürol reklam: /581) KARA VE DENİZİ ANCAK GÖKLER TAMAMLAR. HAVA KÜVVETLEEINİ GOÇUENDlKME 7AKPT 2. Grup Bu grupta sözünü edeceğimiz Vergi Denetim şekilleri ve bunların yasal dayanakları Gelir Ver gisi Kanununun (G.V.K.) 113. maddesinde «Gider bildirimi» ve 114116 maddelerinde •Servet beyanı» adı altında düzenlenmistir. Yeni olan, Vergi inceleme elemanlannın, mükellef ile bir anda karşı karşıya gelmesinin yaratığı psikolojik tesirle. bu yasa maddelerinin gereği olan, gider ve servetlerin doğru veya doğru ya yakın beyanlarının saptanma sının öngörülmüş olmasıdır. 1 >Gider Esası» denetimi: Sözü edilen incelemelerde mükel lefin mesken ve sayfiye için ödediği kiralar, özel arabasının giderleri ile ailesinin geçim ve çocuklannın öğrenim giderleri sap tanmaktadır. G.V.K. 113. maddesine göre, mü kellefin geliri, bu tip giderlerinin (G.V.K. 91) toplamından az olur sa, aradaki fark, o yılın kazancı sayılarak, cezasız vergi tarhiyatı na esas olur. Bu fark maddi delillere dayanılarak saptanabilecs ği gibi, Takdir Komisyonlannca ca da takdir edilebiiir. 2 «Servet Beyanı» denetimi: Yine bu incelemeierde. mükelleflerin «Servet unsurlan». «Gayrimenkulleri, menkul kıymet ve nakitleri, alacak borçları» da saptanmaktadır. G.V.K.'nun 115. maddesine göre, saptanan toplam servet artışı mükellefin gelir beyanından fazla ise, aradaki fark vergi tarhiyatına esas olur. Her iki denetim mekanizmasının etkinliği, önceden saglanmış, pediodik ve sıhhatli bilginin değerlendirilmesinden sonra bu tip incelemelerin önsörülmesiyle sağlanabilir. Bu haliyle her iki inceleme tekrr"i, inceleme eleman larının psikolojik baskısı dışmda, bir anket araştırmasından öteye gidememlştir. Vergi inceleme elemanlarınm elinde. mükelleflerin verecekleri cevaplan yanıtlayıcı veya zorlayıcı yasal bir yetki yoktur. CAGDAS VAYIHLARI Görüldüğü gibi Istanbul'daki mü.elleflerin 'o 6O'ı, yüda en fazla 10.000 lira, "b 30'a yakım 10.000 lira ile 55.000 lira arasmda gelir elde ettiklerini beyan etmişlerdir. Buna göre şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: 1 Mükellef sayısı, Istanbul'un nüfus ve iş hacmine göre çok azdır. 2 Beyana bağlı mükelleflerin beyanları çok düşüktür. 3 Vergi yükü, Türk Vergi Sis teminin genel yapısma uygun olarak Istanbul'da da, vergisi kaynakta kesilen ücretlilerds daha fazladır. Bu sonuçlar bir anlamda, son vergi incelemeleri bakımından niçin Istanbul'un seçildiğini de açıt.lamaktadır. Şimdi gelelim ana kotıumuzs: Öncelikle şunu açıklamdKta yarar görmekteyiz, son denetim, ikisi ötedenberi yapılagelen öbürü de yeni uygulamaya b^lanan, alışılmamış iki ayn grııp denetim tekniğinden oluşmaktadır. ÇIKTI OKTAY AKBAL Hiroşinıa'lar Olmaüin Bu kitap. 200 bin insanı bir snda yok eden atom bombası dramım. Hiroşima'nın o acılı günlerini size yeniden yasatacak. «Hiroşima'lar Olmasın»da aynca Sovyetler Birliği ve Yugoslavja f özlemleri, izlenimleri de yer almaktadır. «Yoklama» denefimi Bu denetim, özellikle Vergi Dai relerince (Vergi Dairesi Müdür ve Memurları ile yoklama memurlannca) ötedenberi uygulanmaktadır. Ancak bu defa, Vergi inceleme elemanlan (Hesap Uzmanlan, Maliye Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri) Istanbul'da fiilen ve yerel olarak işyerlerine gitmişler, mükelleflerle veya mü kellef olması gerekenlerle ilişki kurmuşlardır. Bu uygulama V. U.K 127. maddesindeki tarifiyle bir yoklamadır. (V.UİC. 127 maddesine göre yoklama,... mükellef leri, ve mükellefiyetle ilgili maddi olaylan, kayıtlan ve mevzula n araştırmak ve tesbit etmektir.) Son uygulama, bu açıdan yararlı olmuştur denebilir. Gerçek ten. îstanbul'dakl bazı büyük Vergi Dairelerinin, ömekleme yoluyla sectieimiz, 1974 yılma ait 1. Gnıp 1 >Kayıt Nizamı» Denetimi: Bu denetim şeklinin çeşitli uygulamaları ötedenberi vergi denetim organlannca (Özelliiîe Delterdarlık Kontrol Memurlannca) vapılmaktadır. Bu denetimde aranan, miikellefin defter kayıtlarının \'ergi Vsul Kanununun (V.U.K.) k.nıt nizamı ile ilgili 215219 madrieierine uygun olup olma.^ıgıdır. V.ÜJC. 215219 maddelerine göre: • Defter ve kayıtlar Türkçe turulmuş olmalıdır. • Defter ve kayıtlar mürek fceple veya makineyls yazıîmış olmalıdır. • Defter kayıtlan kazıntı, çii ve silnıe suretivla okura riyatı: 20 Lira Isteme adresi: ÇAGDAŞ YAYINLARI Cağaloğlu Halkevi Sok. no: 3941 İSTANBUL SONUÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle