19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİm 17 Ocak 1975 Anadolu Destanı Sabahattin BATUR Sabahattin Eyuboğlu kendıni butün yasamı fle ınsanlanr ve doğanın guzellıklerıne adamıştı Ta ılk kaynaklardan gunumuze değin, ozgun ve güçlti düşunürlerden, sanatçılardan çeurıler yapmış jakmlarına, dostlarına yolladığı mektuplarda şurler yarmış, resimler, «hat.lar çizmışü Kımı roektupları lse, günün sorunları uzerine deneme nıteligındeydı Koy Ensütulerıru yaparken ofretme ve öğrenme ımecesı ıçınde bulmuştu kendısını O kadar severek tutulmustu kt lşlne başdondürücu bır uğraş, sevgılı ve saygılı yaşamm tek anlamı olmuştu Tarıh bılmçi doğa ve lnsan sevgısi nerelerden, hangı uzak Kaynaklardan beslendığimiai bıl mek değildır sadece, Onlara herkesm egıllp yak laşmasuu sağlamaktır belkı de Sabahattin Eyub oğluna uygun düşen tutum ve davramştır bu Sezdıgı doğruya yaklaşma, güzele varma yollarını, yakınlanna uzaklanna çbmertçesıne açıp gostermek ıster Sınema bunun lçın en elverışli bır araçtır Üstelık vıtırdıklenni bır başka açıdan, bır başka yönden kazanmak çabası ugraşı na kalkışır böjlelıkle Nıce hazırlık aşamalarmdan sonra bügısıne ve beğenısıne gmendlği arkadaşı Mazhar Şevket Ipşıroğlu ıle bırlıkte yola çıkarlar. Kendı deyıml ile, «kader birliğı» ederler Anadolu*nun geçırdlği çeşıtlı uygarlık devirlerinı göstermek Isterler Ve 1954 1955 yıllannda yogun bır biçımde çalışmaya baslarlar. Sabahattin Fvuboğlu, «Anadolu Destanı» diyerek adlandırdığı bu sanat tarıhı konulannı siirsel bır biçimde, sınema dıll ile ışlemeyi koy muştu aklına Yepyeni ve olanakları alabildiğine elverişlı bir anlamda çahşmak sevmct vttregini ısıtıyor, içinl atdınlatıyordu. Anadolu'nun türkülerine smmiş kılimlerine renk ve bıçım vermış, duygusuna, dLşüncesine girmiş, uygarlıklanydı üzennde çalışılacak alan Akla gelmez zorluklarla karşüaştfsa bile böyle bir işin ıçınde olma sevinci, mutlu'uğu hepsini yeniyordu Sanat tarirunln çerçevesinde, üstunde ytşadığımız toprakların geçirdiği çevreler japrak yap rak, dillm dılım verilmeye başlandı 1955 1956 yıUannda yapımı bıten ilk filmin adı «Hıtit GUneşİHİir O güne gelınceye kadar kısa stlrelı, belgesel film denemelen olmasına karşılık sonuç umulanlann bile üstıine oldu Nıtekım, 19D6 yılında bu filme katıldıklan «Berlin Film Festıvalı»nde «Gümüs Madalya» bdulünü kaundılar Bundan sonra, 1958 1959 vıllarırta degın M Ş Ipşirog.u ıle çevırdıklerı «Sıyah Kalem», •Surname», «Goreme • Karanlıkta Renklar» ve «Anadolu'da Eoms Mozaıkleri» adlı fılmlerinya pılmaları bıtırilerek seyirci onune çıkanldı 1960 gürüerinde ulusça alkışlanan sevınçle karşılanan bir «Ak Devrım» gerçekleştı memleketimızde özellıkle aydın kesımi çoşkudan kanatlarup uçmakta mutluluklar içinde vuzmekteydı Hele Sabahattln Evuboglu"nun sevınctni. coş kusunu anlatmak guçtü. Coşkunlar ıçınde geleceğın kapüarı çelenklerle suslenedursun, mutlulule turküleri birbırini susturakosun bırdenbıre varasa gıbi bır sövlenti dolaştı dillerde Sabahattin Eyupoğlu da 1471er içmdedir Bu da ne demektı' Nasü olurdu"» Neydı ellenndekı dlçuf Herkes suspus olmuştu Buluıuunad: bu sorulann karsılığı Artık tarihin karanlıklanna kansmıj bitmfş tü kenmış sandıÇımız yaşama bıçımlerı, ındnçlar, begenıler ve ujgulamaların bugun uzerınde ya şajanlarca hala saklanmakta oldugu vurgulan ıruştır Geçmışın dennlıklerınden aktanlagelen bu benzer davranışlar filmlerln akışı içinde en güzel bır biçimde vertlmiştır Öyle, başına kakarcasına «bılmıyorsan öğren» dercesme degıl Usulcacık ve sözü uzatmadan Kırda bayırda, yan toprak üstünde, van toprak altında yapıtlarda kalınülarda göste nlenlerden o yörenın doğası dogal güzelliklerı bitkl örtüsü, tirünlen ve hayvanlan arasmda ki uyuma, benzerlıklere geçılerek ıçten ve dış tan bir devmgenhk (dınamızm) saglanmış olur BoyleUkle tasa sürelı belgeseı filmlenrj çoğunlukla düştükleri bır donukluğa ve du nıkluğa düşülmemış olur Butün bu çalışmalara bakarak Sabahattin Eyuboğlu'nun bir sınema ustası olup olrnadığı konusunda tartışmaya gıreı,ekler bulunabı lır Biz de saygı ile eğılır bakanz bu arada soylenenlere Ama, daha kimsecıklerin denemedigı, ornekler vermediği bır alanda şaşıla cak bır anlayış ve sezgi ıle bu denh yaklaşım lara vardıgını, ustalık düzeyınde yapıtlar ver dıgıni de kimse yadsıyamaz Bir olanak bula bılse, salt sinema dJlını kullanarak bır kaç film denemek niyetındeydl Düşüncelerim dost toplantılannda oluşturup duruyordu Bun lardan birisi «Hamalm Sırtındakı Ayna», öteki de «Sırtındakı Kufesi ıle Gezınen bir Fırıldakçı» idi Bunlar onun gerçekleşmemış leri olarak kaldı. / Eyuboğlu'nun Düşüncesi «EYUBOĞLU DOŞÜNCESIMI SAPINA KADAR YA$AMI$ VE YAJATMIJTIR ÖIÜMÜNDEN 3 YIL SONRA BUGÜN DE. DAHA BıR ÇOK YIILAR SONRAKı YARINLARDA DA BU DL'ŞÜNCENıN YAJAYACAGINA İNANIYORUM ONUN OUŞUNCESı OYlt DOGAL, OYLESıNE CANDAN. GÖNÜLDEN KOPMX OGELERLE YOGURULMUJÎUR Kı, BıR SEVGı MERHABASINDAN OTEYE GıTMEZ GıBı GÛRUNUR. BU NEDENLE 1Ç1M1ZE YAINIZCA ıNSAN, OZGÜR MUTLU OIMAMIZI SAGLARDI. Düşüncesinin jlk aşamasında genel kültür sorunları ön plandaydı ERHAT Sonra Anadolu insanına eğildi ve düşüncesi sıyasaltoplumsal bir içerik aldı lu'nun eslne pek rastlamadığımız özgünlügi ıle Anadolu nun krtylu gelenegıne olan etjlim ne ışık tutmuş oldu. Bu tarumiann ikisl de dogrudur Eyuboj lu duşüncesını sapma kadar vaşamış ve ys şatmıştır Ölumünden Uç yı) sonra bugiln de daba bırçok yıllar sonraki yannlarda da bi düsünrenin yasavacaffına inanıvorum Biz do« ları EyubogJu'nu sağlığmda vaşadıfımız gıt bugun de vaşıvoruz Her birimiz yaşayaral duşünmenm ne oldugunu silrtl ile ömekler il« vererek anlatabilırız, ama Eyuboflu, bugür dunyadan goçmüş düşünUrün an ve mutlı yaşamını «.ürdurmektedir Geçmişln bellegi mızde az çok tozlanmı^ va da çarpıtılmış anı ları ile onu tanımlamak incelemek yakıjıl almaz artık Kendi dili kendl sözü. kendı edt miyle kendısıni konuşturmak zamanı srelmış tır Düşüneesını en ufak aynntılanna dek dui gusunu tum renkleriyle ortava sermiş, insaı yaşamınm turiU çesitlt hallen karşısında tutum ve davranışım tam bılinç ve amaçla saptamış bu düşunurtl elbette K] bırkaç savtalık bır vazıda kapsamak olanagı voktur Sabahattin Eyuboğlu Ustüne çok kitaplar yazılacagım bıhyorum. Punun bugün değil. varm olacagı da şurdan bellı ki bu yıllık arusına hazirlanması düşunulen kitap serceklesememıştir. Bır kıtaba sığnıaz çünkü Sabahattin Evuboglu Benım burada yapabılecegım ılerdeki incelemelere kaynak olabılecek yazılanna parmaJc basmaktır. Karşımızda iki toplu yapıt duruyor birl yaşamı sırasında ŞUkran Kurdakul eliyle hazırlanmış «Mavı ve Kara», lkmcisi ölumllnden sonra eşl Mapdi Rufer ve dostıı Vedat GUnvol emeğıyle düzenlenml? .Sanat Üzerıne Denema ler» adlı kjtabı. Bu iki kıtabı gözden (reçlrirken şöyle bir gelisim çizgisi «aptanabilir. 1 Yazımsal . düsünsel dönem 19351939/40 3 Edimsel . egıtsel dönem: 19401947 3 Sıyasal toplumsal dönem: 1947.1973. Eyuboğlu'nun düşüncesindekl bu Üç aşa. ma yasantısma koşut olarak ızienebillr. Birincisı yazusal duşunsel diye nlteledlgım evr« Pransadan ddndtlgU 1935 yıllannda ba«lar. !*• tanbul Üniversitesl Edebiyat Fakültestade d o çenttir ve aldıgım kuruşu kuruşuna vermele çabasındadır Genel kültur sonınlannı ınsancı bir görüşle inceler, batılaşma ve baülasma sureci içinde ulusal degerlert koruma, degerlendlrme ve işlemeyi dil, edebiyet ve sanat konulannda gerçekiestirir. Özellıkle eski • yenl çelışkisini tartışarak, şiirin çelişmesine ışık tutar, Atac'la bırlikte ve ondan daha olumlu bır davrsnışla yenl TUrk slırinin dogurfluna bncü olur. Sabahattin Eyupoğlu"nun düşüncesi çok yönlu oldugu kadar ozgun kökenlere davanan ve bu kokenler üstunde tutariı bir gelışme \aşamış bir duşuncedır EiTibo*lu'yu andığınuz bırıncı olüm >ıl donumünde Vaşar Kemal «va şayarak duşunmek» kavramını ortaya atmış bu tanımı bırden aydınlığa ermıs ınsanın coşkusunu ıçınde Eyuboğlu nun vaşamındakı bır. çok alanlara uygula>ıp sermıştl gozümuzun onune Lçuncu anma yılı olan 13 ocak 1976 ?ıi nıi Yaşar Kemal bu kez «Kovlü Kokenll Duşun ce» dıje ıkıncı bır kavram dile getırdr «Sabahattin Evtıbo^lu Batı dusuncesinı ovkuntneden benimsevrn Turk koylusüne ozgu bas kai dınrı \e atıhmcı tutumu hatılı alnlcılıkla btrle$tiren bır duşuuurdu» dedı Boylece Eyuboğ O Bir Köy Enstitüsüdür Hom«r»« yüılü halk oğullarını lanımı«lı çecuk lufiunda; Kurtulu» S»v«»ı yaralılarını... Mektupiannı okumuş, yanıtlarını yazmıştı analarına bacılarına, okumaıız, yazmasız brrakılmi}lıklarının acııını duymujtu yureflinde... Sonra bln yıl otel«rden t a ı veren Hltlt kağnıları, Gordiyat'ın sabanı ardında glden Asur çarıklı adamlar .. Aziziyed* evlerlna gellp gı den, O«dem Korkut'a, Turkmen kocası Yunus a banıar, yanık yüılö, derln töılu Avjarlar, Çerkeşler Bereket tanrıtını andıran analar... Deği|lk gbruntu lerl, boyutlarıyle kafasına gonlune oyulmıntu Anadolu çok Şöyle dıyaeakti «Bızim sonra. Anadolu» adlı yaziıında yozluktan, Inıanı zarlukian, hayvanlan bakımsızlık» tan, barınakları ılkellikten kurtarmak; daha bol ur«tilen, daha haklı bolütülen yasamı kurma yolunda ilerlemek degıl mıydı? Koy Enstıtulerı otuz yıl once yıkılmıs olsa da, klml sa$, kimi sol adına hali onlara saldırsa da, Eyubojlu nun saptadıöı fu gerçek deglşmlyeeektlr: «Köy Enstllülerl bu memlekette kurulmuş kurulacak halkçı, gerçekçl, llerlcl, kellmenln tam anlamlyla milll eâıflm kurumlarmın başında gellr. llkin bu kurumlarda taklitçlllklen kurtulup çağdas diınya gSrüsüyle kendl kosullarına uygun, varlığımızın keklarlne glden bir yol bulmusuz. TOketlcl okuldan, Oretlcl okula geçmisiz, ezbareilığln yerine, yasayan, yasatan bilglyl koymusuz. Insanoğlunun seve t*vt, »»vlna savlna çalttacağını, Işe kosacağını kanıllamıtız; Isçilikle oârenclliğı birlestirerek, her iklslnl de angarya olmaktan kurlarmı<ız.> (17 Nisan Bir Curbet Bayramı) 194*'dan sonra, «yasayan, yasatan bllglden», coflrencılıkie I}çilı6im bırlestlrilmesinden korkanlar, Enstıtuler, Enstıtuler üzerinde bir 12 Mart uygulamasına girlstı Kıtaplıklara kllıt vuruldu, oyunlar, tuzaklar kuruldu. Binlar suruldü kıyıldı. Eyübojlu da kıyılanlar arajındaydı. Hasanoğlan'dan, Talim Terbiye üytlifllnden, Tercume bürotundan, daha sonra Bakanlık MufeHlfliiindan ayrıldı Oğrotım üyaliğlna M. BAŞARAN yenlden ClrlstlJI fmeceler, çalısmalarına kazandırdığı boyutlarla baslıbasma bır koy enjtllüjüydu gayri Evi tercume burosuna donmüı, sanat tarlhçlliğl, belgesel flilmclliğl, mavl yolculuklar Anadoluyu kucaklamııtı Gene de «Buyuk Dost» dedıği TONGUÇ'a soyle yazıyordu bir mektubunda' «En llerl Avrupa'yı en kısır toprağımıza goturmenln yolunu bulmus olan slzi dusundüm ve ofkcmden tekrar ağladım. Her seye rağmen yanınızda kalamadığım Içln kendlme kızdım Acemlllkl» de olsa bfrllkte çalı$acağımız o bOyuk kervana katılacağtm gOnb nasıl bekllyorum bll»enlz...» Yapıtları, yasantısı, eylemlyle hep aynı kervandaydı oysa: O bir Koy En.lllüıüdür har yerda Bllge toprağı Anadolu'mun Erdırir ba$akları uzümlerl sevlncl HiHt günesfnde Bakarsın Montalgne'dlr kendlnl açıklar Nazım'dtr sovler ylfl" »lırlnl Rakı Içar Tonguç'la aksamlan Tas kırar yel doser sabahlara dek Isır karanlıg'ın dlblnde Roma Moraiklerl Dlllnda türküsü halk ananın Bal peteğine döndurür gunıi tBlz bu »oprakları yoöurmujur, bu lopraklar da blzl Onun Içln en »ıklden en yanlya na var»a yurdumuıda bz malımızdır bizim. Halkımızın »arlhi, Ana dolunun larlhidlr • Yalpalamaları bir yana Itlp, dSrt «lle va derinlemasine «anlmaktı bu Anadolu'ya, halka... Kaynaflından bağlanmaklı çajd«> uygarlıja, Intanlıga Boyle temellendlreblllrdlk eğltlm anlayifimızı, dünyaya bakışımızı. Unlvertlteyl bitir«nl«rln, Bursa'va gltmayı bılı goze alamadıklarını gorunce, 1739 da kursııyu bıra kıp, seve seve kojuyor Anadolu ya. Talim Terbıye üyesldlr, Tercüme Burosu'nun etkin kışitidlr, buyuk ejltlmci TONGUÇ'un coşkunlu omuzdaşıdır bundan sonra Hasanoğlan Yuksek Koy Enıtitusunde verdljı, «Mettnlerle Batı Edebiyatı» derslerlyle, saglam bir anlayısla yürutulen klaıik yapıllar (evırıleriyle, sanatçıları çevresmde loplayan klsıliğiyle o yılların dusun ve sanal yaşamı onun yoresinde oluşmaktadır Tomellnden Roma asmalannın küfMclerl çikSâ Hasanoğltuı'm b(n kışıiik «çık hava Hyalrosu coşturur onu. Bir melrtubunda şoyle yazar kardeiTna: «Tlyatro Içln bir vagon heykel ve frlıle geleceğim. Venus'le Samatrak Zafer abıdesı dokuluysr. Nujret'le beraber gelecegiz. Hıdayet e soyle çamur hazırla»ın..» Evet, ejjitım kafanın, kolun zlnclrlerlnl kırmak, örgurlejmek eylemldir Sabahattin Eyuboğlu'na grire. Aktarmacılıgı, oykunmecılıgi aşarak yaratıcılığa ula?maktır; yeni bır çalışma, yaşama blçlmlnl gerçekleştırmektlr; kok salmak, gurleşmek, gümrahlasmaktır topraflımızda... Giderek Venus un, Samatrak Zafer Abidesının yanında, yasamımızı yenl uretlm asamalarına ulajtıracak Tohum Saçan Koylu heykeli da gorunecektir... «Sokrates, Musa, Brahma, Isa, Muhammed, Oanle, Montaıgne, Galıle, Shakespeare Descartts, Spınoza, Rouıseau, Marx, Freud, Pastor, Darvin, Einsteın gıbı insan buyuklerının getırdiklerı ortak gerçek, butun grrçeklerın asılması gerektlji, klmsenln kimseyı ezmeye hakkı olmadıgı, lyılığin de, guzelllğın de, doğruluğun da yalnız çalısan, arayan, zinclrıni kıran, sınırlarını aşan, kolelıklenn her ttırlutünden, bır dının bile kolelıgınden kurtulmaıını bllen in»anlara vergı olduğudur...» (Iş ve Eğltim). O halda kara lahla, dort duvar, donmus programlar bir yana ıtılmelı, yenı bır yajama ortamına donusmelı egitım alanı Kısilcr yeteneklerln» gore davranış düzeyınde bılgiler edınmelı burada. Korkulardan, baskılardan, alıskanlıklardan kuriulmalı kafası; beynın uzantısı olan el de, kendl yaşamını toplumun yasamını lyilestmcı etkinlıge, yetklnlijje ulaşmalı. Boyle bır ortamda kıtap ekmekle bir tutulmalı, okunmaklan «yıllanmıs koylu çarıgına» donmeli... Dusunduklerlnın gerçeklesmesını görnjenln mulluluju içındeydı Hasanoğlan'da Dersllkler, Ijlikler tarım alanları, açık hava hyalrosu gtırul gürül çalışıyordu. Oğrenciler universıtelerde bugun bile g«rçekleştlrılemıyen bır duzeyde ve biçimde yonttime kalılıyordu. Oergı Kolu her hafta, benzerlerlnin ancak 19*0'tan sonra yapılabıldiğını gordüğümuz açık olurumlar, konferanslar, kitap tanıtma toplanhları duzenliyordu. Koy Enslltulerı Dergısinln hazırlandığı oda, yırmı koy enstıtusunun beyni glbl çalısıyordu. Gerçek egitim, öğrenilenı uygulayarak toprafiı EYUBOĞLU'NUN MUTLU DONEMf 1939 yıl! sonlannda Talim ve Terbiye UyesJ olarak Ankara'ya gelir. Köy Enstltüleri glrisıminde duşbnce birildminl kendi topragı usttmde kendi insanına nygulamak fırsaönı bu> lur Aynı camanda ulusal geleneği yasayarak fılız verrne vollannı arar ve bulur Bu dönem Sabahattln Eyuboflu"nun yasadığı en rnutlu dönemdir, kendl kışillglnin ve kendl halkının özüne, bilincine vanr, batılı yöntemlen uygu» layarak Anadolu Insanını egıtme ve özgün bir gehşmeye itelemeyı başanr. Yaşayarak egitms nın uvfruiamasını da felsefesini da o dönemde gerçeklestırir. Mutlu dönemdir çünkü kanınv ca Eyuboğlu omrunun sonuna kadar bu dönemln özlemınl çekmlş, başka vollardan o mutlu uygulamayı denemeden hiçbir zaman vazgeçemerruştir: «Mavl lolculuk, «Pazarte*! Toplantılan» da gerçek uyguUmadan kopmus insanm daba dar çevrede de olsa gerçekleştırmeğe çalıştıgı bu eğitsel ugraşm oelirtileri sayılmahdır Film gıbi genlş kitlelere seslenen bır sanata gonul vermesi de ondandır. Ölümünün 3* yılında Sabahattin Eyuboğlu An» yılmadı, yıkılmaeü bıtımki Ulus kor• n bır uçurumdan kurtulnıuştu ya, sen ona uç lak Olsa olsa bunda bir yanhslık vardı. Gün lur, eğriler de düselir înanılmas bir şeydı bu Sabahattln Eyuboğı kendısıne bu oyunu oynayanlan nerede ise avunuyordu Aslında ıkıncı kez bütün varlıgı e tutunduğu dal elıne gelmıştı tçınde ta derın'rde yenıden bir yerleri kınlmış, kopmuştu ma hiçbır biçimde yenılgînin uydusu, tutsağı ollak ıstemezdı Sonsuz alçak gonullulüğu ıçindei kendlne güvenl ile vuıe o bıtmez tükenmez irkülertni söyledi, fmldaklarını yaptl, yaptı, ye ı tuttu. Elbet o gunler de geçti Anlaşıldı bır yanlışk yapıldıgı ve yenıden kursusunün, işlermın aşına çağırüdı Fakat, uymadı bu çagınya, dbn ıedl eskı yerine Yalnız Teknik Ümversıtedekı Srevi başında kaldı öyleyken başlanmış ışlen irdürmeye çalıştı Bu deîa Macit Gökberk'ın estegı ve Azız Albek'in yarduncılığı ile bırakılıış yerden başladı ıse 19621963'den 1972 yılına eğin sürdürulen çalışmalarla dbrt lnsa süreh elge filmı daba kazandırdı Turk kültürüne femrut Dagı Tanrıları», «Eskl Antalyannı Surrı». «Ana Tannça., «Karagoztln DUnyası» bu •adakı çalışmarun ürünüdurler Bunlardan «o uncu film olan «Karagozun IXınyasıı» 1972 yııda Madrıd Film Festıvahnde «Gümüş Kuğu» iulünü kazanmıştır Eczmcıbaşı tlaç Fabriltasının hazırladıgı «Ya ımak lçın», «Renk Duvarları» adlı fılmlenn yamında da yarduncı oldu. Bütun belgesellerde işulebüecek bır açmaza elden geldıgince duılmemıştır bu fCmle'Tie O da kor gözün parağına, öğretici (dıdaktik) olma açmazı ve korasudur Ünıversıtenın çalışma alanı içinde olup ı bundan kaçınmak büsbutun güçtur Alçak gpıllu, uysal bash, yumuşak bır davranış biçımi • bu güçlukler yenılebılmıştır Yoksa, buyuk ırflerle yazılmış ders kıtaplan, kalın gozluklu, ıvudı seslı of retim üyelen, müzelerin tozlu vb ıranlık camekânlan arasında öğretımsel çapzlara gınlebılırdı. Bereket versın ımece sıhır zımız, beğerusını çalıştığı herkesle boluşmesıbılen ustamız, bdtun bu olumsuz etkenlerı ordan kaldırmasıru bılmiştır. Fılmler, Anadolunun kimi kır kıraç, kimi r tutamlık çalı çırpı diplertne gizlenmış yapıtrm çevresmde, oldukları yerlerde çekılmıştır. TURK DÜJUNCESi 1947'de kara ve gerld güçlerin bir taçalc vuruşuyla sona erdırdikleri bu dönemden son ra Eyuboglu'nun düşüncesi sıvasal toplumsal nitelige bürünür: kültürün, sanatın, edebiyatın ve eğıtımin siyasal • toplumsal içeriği. değeri, mavi ve karası Ustünde durup düşünür Eyuboflu Bır kavram onun UlkusünOn odaie noktaaıdır HALK Ama yukarda saydıgım yazm ve sanatla ilgili çabalan durmus degildır, asıl venmll evrelerini yasar. TUrk aydınınm ilk görevi bıldigi Baö dUşUncesinl ektarma, düşün yöntemlerini uygulama, ugra?ı çevıri çalışmalannda doruguna ermlştlr bu dönemde Egıtsel gırişimleri de tutarlı bir geli?me içinde yetkınleşip fıUzlenmektedir. Bizl şa şırtan • ve çogumuzun bugün bile anlayamadığı • fınldak yapmaya kadar varan yarabcılığı, lnsana mutlu olmayı el becertstyle öğretme, sanatla şiiri her dUzeyde, her yaşta, her ınanıştaki toplumsal güçlere yayma çabası ıle ortaya çıkmaktadır Bu ülküstl sapasağlam solcu, özgürlükçü, halkçı ve evrensel oldugu kadar ulusal bir taban tistüne kuruludur. Ben ce Sabahattln Eyuboğlu'nun dilşüncesi bu ögeleriyle Atatürk devrimierinden dogma Cumhunyet döneminin aynası olan Turk düsüneesinın ta kendlsidir. SÎVASTAN BÎR MANZARA A ARAD Eyuboğlu'nun Şiir Çevirileri Sabahattin Eyıiboğlu, 1940 . 50 jnllannda aynı kuşa^tan sayabılecegımızAhmet Muhıp, Ca hıt SıtJu, Orhan Veıı Melıh Cevdet gıbı, çağdaş ve klasık yapıtları dılımıze kazandınrken şaırlera ozgu kaygıların, beğenı olçulerının, sıınn ıç yapı ozellıklerıne baglı sorunıann sorumunu duymuş tur Daha ılk şırisımlerırde bile kendı içinde şiirle uzun hesaplaşma yılları geçirmış bır şairin klmliği ortaya çıkar. Turkçe sozcuklere rerdiği görevln yapısal olarak ışlevlermı goz onlınde tutarak seçtıgı uyaklarda bzgünluk anjarak, kullaııdıgJ olçunün tek auzelığınden alaturka ses uyumlanndan bılmçle kaçınarak yeni bır şur ortamı varatmaya çalıştıgı bellıdır llkın Tercume Dergısi'nın Şıır özel Sayısında (mayıs 194i) yajımlanan Rımbaud'nun 25 dortlukten oluşan yapıtı (Bateau Ivre) «Şarhoş Gemınae gorebüinz bu büıncı Şaırın ulaştığı aşamaya çıkma coşkusuyie, dılımizın butun olanaklarından yararlanma hesabı dogal bır blrhktelık ıçınde gelışır durur şıırde Bugtln bile dıpdıri, etkısınden, çarpıcılıgından bır şey yiürmeyen söyleyış ustalıklanyle, tamlamalarla, tek tük kullanmaz oldugumuz sozcuklere karşın, saglamlığını korur. Kıssca sojliyeh»n: Eyuboğlu yapıtm gorkemını şaınn vazgeçilmez yasalarına bağlayarak saglamıştır çunkü. Baudelaıre'den cevnlm'ş şıirlerden oluştur. duğum derleme kjtabm (Içe Kapanış, 1959) önyazjsında şöyle dıyordu E^rüboğlu «Paul Valery, şıır bır dılden başka bir dıle çevrılmeyen şeydır, der, ama kendisı Vergilıusu Fransızcaya çevırmiş. Bizım Cahit Sıtfcı bir şiın kepaze etmek istıyor musun, bır eaşka dıle çevır derdı, ama kendisı Baudelalre'ın, Verlaine'in en sevdıği ştirlennı bal gıbı çevirdı Türkçeye BaudelaırP, kendi şurlenni Ingılızreye çeviren bir delıkanlıva kızmış ama kendısı Edgar Allan Poe"nun şur saydıgı hıkâvelerinı çevırmek tçin akla kara. yı seçmış ustelık onunlale'e benzer rukâyeler yazıp şıir dıye yayımlamış. Sairlerin bu iş ve soz tutmazlıgını hoş görelım Şiır çevrilmez derken de haklı, şur çevirirken de naklıdırlar Şıır çevrüınce bozului bozulmasına rartı rla anlami rto Şükran KURDAKUL 06RET!N!N KURUCUSU Bu düşüncenm eenglnliği Içlnde bir nttellgıne daha parmak basmak lsterlm: Sabahattin Eyuboğlu bır öğreti adamı değildir, ya da sıkı kalıplar asan yalnız uiusal ve toplumsal gerçeklere davanan gerçek, özgür ve özgün dğretınin kurucusudur. Herkesin boca blldigi bunca kuşaklara yaşamm her alanmda aydm kışi olmanın sımnı açtıgı bu büyuk lnsan öğreticibkten kaçınır, tıksinir, derslerinden hıçbırinm «ders» nitellği taşımamasına önem venrdı. Onun düşüncesi dyle dogal, öylesine can dan. gönülden kopma ogelerle yoğurulrfluştu ki, bır sevgi merhabasmdan öteye gıtmez gıbi gorünür, bu nedenle içimize lşler, yalnızca ınsan, özgur, mutlu olmamızı sağlardı. Sevdiğime Türkü: 1 sevdlğim menevseler kueaklayıp genzime getlre» bayır yeli ılık bir koklik oluyor damarlarım doluyor kızıleık taylarla kekıklerınden avuç avuç koklayıp donuyorken cığerlerlme sabırla gokyuninu emziren sevdiğlm Sınır bilmeı değişmenln gelml sevdığim dere tepe «enliklerle koltuklarında çıçekler koşturar. arılardan, mumkun değil aynı balı almak aynı çıçeğl sagmak aynı a n kovanına mumkun değıl aynı elmayı ısırmak dudaklanndan bır daha Dudaklarından çllekler aldığım yeryuzu Tk sN E e mo M z Sevdlğim, taze cevız soymus kınadan seher vakti sepetiyle ellerl allı turnam bir gelln Mevsimleri Iklimlerı dolar bellne. Dağlar gelınlıgini sergıledı mı. baharı hazırlar kısdan ırmağınan sel Iner Bun doner • devran degışır. Sevdiğlm seninle olan degişmemizden «ınemlz gellncık emzirir nazlı becerıkll, uveyık kanatlı zaman bır o yana bır bu yana halayını çekerek değıstırlp de bızlerı yaman akıp gıderken içımızda hangl kelepçe, baskm kıtar sana kendlnt. şuri çevirene gbre değişir. Ama şıır zaten insandan ınsand hatta gunden güne tad ve anlam değıştiren bır soz degıl mı'» Nedır ki, bu degışme içinde kaç kuşağın şıır eğıtımınde büyuk yeri ve katkısı olan sonuçlar aldı Eytboflu Baudelaıre Ronsard, Eluard, Aragon v b çeiınlenyle şur tezgahlanna yeni deney ufuklan açtı, yenı bileşım olanaklannm yollarını gosterdı Yaptığı her işe lnanç ve sevecenlıkle sokulan Eyuboğlu, deneme yazarken duşunurluğünden, fı lım yaparken sanat tarıhçılığınden vun yonetimı konularında halk adamlığından guç kazanması gıbi, şiır çevmrken de bılir kişılığının yanısıra gızll şaır kışılığınden, ışlevine içtenlikle ınanmasından yararlandı. 1960 sonrasının toplumsal de\ınımine katılan şıir çevırilermden blnnden dızeler okuyarak Eyuboğlu ya «Merhaba..» dıyelım. «Şu suslu puslü zlbidilerin lsi ne Yaldızh tahtlar üstunde' Nedir o Kasıimaian, bobürlenmeleri? Besledığınlz bu karınca beylen Sözde benden kutsal haklar almışlar Benım inayeUmle kıral olmuşiar Seytan canımı alsın, dedj Fanrı Alsm vallahl, benden geldıyse eğer Sızleri boyle kbtü yönetenler Bır de o Dticürieı var benden eecinen Burnum Ulallah dedi tütsulerınden Yaşamayı oruca çevirmış bu softalar Benım artıma lânet yağdırmalar VerdtkJen parlak vaazlara gelınce Bunlar benim için karanlık ib»ranıce Şeytan sanımı alsın, dedi Tann Alsın vallahi damla inancım varsa ANIT Halkm nlnra, ruzgânn kardesivdi onlar ateşın öfünduğu uc alınteri nebisl bir safak vakti zulınun drhliziade viğıtllk aıutını susledi bedenlen Biri engin denizlerte arkadas bıri lnancın römert deftnesl blri sabnn korkusuz aslanıvdi onurun raescidl fiındl cesetlen Halkın ulusn, rnzfârın fcardeşiydl enbtr ölume taviz vermedi hiç blri • Refik DURBAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle