23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURİYET 23 Agustos 1975 6u İL^!L ÎMAMLAMN DÎLIBİ titi Dir&£fti[>f AYJU Mbi ıPİ... Öip. D»M**« MfMîUfLARl, DİN M£MİÜ?LARjNıM lEHfcNNtMDt YANA^AkURjMA JrtANffMjlRDf. İÛÛÛ 1!L .ÛN&t ı LLCUZAY H t lOOd YILONCfj/ ÎMSANıNlN *)OS YAt Vc Af^A^LA )AL VAUr4TlLA 0NlAfcu<N... HfPî/ M ' Z p i vf tEffENNEMf 6/T IKifiiMYtLlİAKİLfAi'M ATAUfi/ iDi'Ln*. ATALAf* YfvYıNiNA D \ 'AMEPEf E< fclMl2| [ \ I oimı. i?u Ko OZtTfi ABDULCANBAZ « i > ?® ,ııi||i ıft'l *v ( A t ( Z . . . ^T ftli»ıı nı i! lll jk/17 | DEVLET YOKUŞU Ali Nejat ÖLÇEN 21 Nerde kalmıstık, dlye «orardı Nesim Artık hesap yapmaya, lstatlstiklerl kan?tınnaya, fiyaüa Istek arasındald lliskllerl tırmaya gerek kairaamışU. Nesim Bey okumaiina deram ediyordu: «Dengeli kalkuunanın sorunlu kıldıgı k o fullar altında ıöa konusu fiyat »rtışının yapılabtlmesl, piyaaada mal darlığı yaratmayackk tedbirlerln aJınmasını gerektirdlginden...» ZUhtü burayı biras daha açık yazalım. Anlajılma•ına anlajıLıyor ama ilerde sorumlu olmay»lun. HUkUmetç* aJınacsk tedbirler diyelim. Fiyatla istok arasındald lllşkl miT Bunu sonra hes&plarsınu.. Alo.. benim beyefendi. Bittl, bittl. Hemen geöriyorum. Evet. Evet beyefendi, hes&bft dayalı. Fakat hesaplar çok kanşık, bunlan getürmeyelim. îşin teknigine sayın Basbakanıraız tnmezler sanıyomm. Bllımsel hesaplar sonucunda biı «adece alınması gereken tedbirleri belirttik, Hemen geliyorum.. ZUhtU kalnn canım. Nerde altıncı sayfa. Hay akai seytan, burda mıT Aferin ZUhtU. Hepsi tamam mı. Aman bir yere aynlmayın.. Zühtü, elinden kSğıtlsr almınc* canı sıkılmif, Nesim Beyin arkasından bir stire sessis •edasız bakakalmıstı. Dlnçer ağzır.da bisküvıtiyle geldi. Kllerini alnmda gezdirdikten sonra Zührü'ye acır glbl baktı: Üzme canım dedi.. KORtDORDA KALAN MASA Arad&n hayli raman geçtiği halde Nesim Bey, benim yerlesme konusunda gösterdigim dırenci unutmamıştı. Nitekim blr gUn yenl yerlesme düıeninin yapılacagı bildirildi. Herkaa kitaplanru paket edeoek, masasının Ustüna kigıt jrapısbnp isminl yazacaktı. Ikl gün ürgüte kimse uğramayacaktı. Herkese dağıtı]an önergede böyle yazılıydı. Hademeler ıçlerinda kitaplar olduğu halde büttln çellk maaalan, dolaplan iki ucundan rutup koridora laçıdılar. Odalar tüm boşaltıldı. Sonr» Nesim Bey, elinde bir kâğıtl* bos odalara girip çıfcmaya başladı. Peşinden gelen hademelere emirler verdi. Yeni yerlesme düzenini tasarlamıs, kimin klmlerle hangi odada oturacagını saptamıştı. Odalar ekonomik konulara göre bolünecekti. Ayni konuda çalışmalann hepsi ayni odada oturmalıydı ki, bütünleşme daha kolay olsundu. N'esim Bey'in bu düşUnoesinl müsteşar da uygun bulmuştu. «îyi dUsUndün, Nesim! Örgüt tam bir bütün olmalı» demlstl. örgüte düzen Terümeliydi. Iki gün sürdU yenl yerlesme. Tam lkl gün. Koridordaki masalar azaldıkça kımin hangi odada oturacagı anla»üdı. Yerlesme sonuçlamnca bu kez bir masa koridorda kaldı. Unutulmustu. Hangl odaya gireceği belli olmayan bu masanın üzerind* banim adım yazılıydı. örgütun bütün masalan dısan çıkanlmadan yeni yerlesme düzeni uygulanamaz mı diye düşünüp adamlan yeteneksizlikle nitelemenin ne denli yanlış olduğunu o raman anladım. Masalann tümü dısan çıkartümasaydı, benim masamın dışarda bırakılması olasılık kazanamazdı. Yani, artık bu örgütte senin işin yok, seninle çalışmak istemiyoruz demek olanağı nasıl bulurlardı? Ben de ne denli anlayışsıı adamım. Hayır bu örgütte kalacağım, beni »öküp atamazsınıa karşılığmı veriyordum. Hem de büyük bir beceriyle. Bürokrasinin dişli çarklarına eliml kaptırmadan üstesinden gelmeye çalıçıyordum. Masam, günlerce koridorda kaldı. Umursamadım. Inadına umursamadım. Ama görevinl aksatmayan biri olarak her gün örgüte geldim. Sadece koridordaki mesamı riyaret etmek için. Ömeğuı sabah 9'da gelıp aynlıyordum. 12'de gene geliyordum. örgüte tam saatinde gelmeyi hiç aksatmıyordum. Oturup çabşma olanağrm olmaması ise onlann sorumluluğımu ilgilendiren bir konuj'du. Bu eylemimle görevine düşkün akıllı bir bürokrattım artık. (DEVAMI VAR) Flyat mekanizması, derdi, ZUhtU. resim Beyin disleri görünürdü. Gülerdl. Silah mekanlzması. ruktestai anlaytp anlamadığımua denetls» istercesine surstınuza bakardı. FJyal deylp geçmeyin. Enflasyonda fl• yükselir. KyaUann en kötüsu karaborratıdır. Ben flvat deyince aluınna fiy»r a otomobtl gelmesln. Her seyin blr fiyatı r. Ekonomi demek fiyat demektir. Paele alalım. Nedir paranın fiyatı. Faranın faizdır. ZUhtU »en blr dahaki toplantıda f&izi anlat... (rlardan berl bu toplantılar boyle rUrüp ırdu. Çimento fiyatlan serbest bırakılsın ırakılmasın mı konusunu tartışmaya sıra pordu. O gün de fiyatın ne anlama geldisrinde Nesim Beyın gürüp giden konusı dinliyorduk. önümüzdeld kAgıda lrl rdek resral çlzmiştim. Upuzun gagası, . gözleri vardı. O denli uzunduki gaga, n ötekl ucunda ıon buluyordu. Ayakla«asaaın altında alablldigine ucattım. Paıtnın içlnde parmak uçlarun kanncalalu. Fiyatların olağanüstü artısına engel o\çin ekonotninin en etken aracı... lerimi masanın Uzerine bıraktım. ördejgaaı ezlliverdi. Ellerimi kaldırdun. Kaüıp Amiral Misen diye yazdım. Kartscasamanında blr kumandan mıydı bu GeMisen. KartacaUJnrda fiyat mekaninnam çahşıyordu acab*. Elçln'e bsktım. Elleıtagına dayamı?, gözlüklerlnl yukan do( ldırmıştı. HUkümetln fıyatlara eam yapmasınıa nik nedenleri Uzerinde... nçer. bisküvl yiyordu. Gö* göze geldik. ı kımıldadı. Zühtü, Nesim Beyin soyleni yazma çabasındaydı. Salonda pek as kalmı?tı. Banlan duyurmadan çekip lerdi. Biraz sonra kapı açıldı. Ell pantoın sağ cebinde Müateşar lçerl plrdi. Neîey kımıldadı. Müsteşann çukura batjzleri ateş püskürüyordu. Bir karara rardınır mı, diye sordu. Şündi varacaktık efendim. dedi Nesim slmdeîd ördeğin gagasmı karaladım. Başbakan bekliyor, yarın kurul toplanr, biliyorsun fiyat zamlan görüylilecek, steledi Müsteşar. sim Bey şaşırmış glbi etraftna bakındı: Kararı yanna yetıştirırız beyefendi d«Nasü olur, nasıl olur diye mınldandı, ar. Geldıği gıbi kapıyı açıp eli pantolo cebinde dışan çıktı. Onun gidişiyle N»y ayaga kalku. Zühtu, Dinçer'le birlikte açıkladıfım a. göre kararı yazarsınız. Yann »abah sn burada buluşahm. Jıtlannı toplayıp salondan çıkıp gittlgl Zühtü, elini masaya vurdu: Kepazelik yahu, ne kararı yazacagız, dlnurdandı. Karaz veren olmadı kl yazaıçer: Hep böyledlr bu. Fakültede de böyledir. ıtü dertli dertli: Olmaz. Vallahi olmaz. Kim karar verdl. arar verdi. Yazmak kolay mı? ıtüyü teselli etmek olanaksızdı. Soylene kâgıtlarım toplayıp çaüştıgı odays öyle bir karar yazacagım ki kendisi bimayacak» diye mınldandı. esi gün Nesim Bey her lamanki gibl m sallayarak gelip, Zühtü'nün masasııktığı kâgıtlan kanştırmaya başlamıştj. na olmamış Zühtü» dedi. YAŞAMIMDAN ACI DlLİMLER Harun KARADENİZ KARARDAN TAM ÎKİ GÜN SONRA SALIVERÎLDÎM. Eylttl aytm yanlarmstık, fskat benim sıiçtan hAla haber filan yoktu. Otus agustosta ordu kademeleri yenllenmişti. Bir gün dediler M yeni Kara Kuvvetleri Komutanı tutukevlerini ayaret edecek, her taraf temlzlensin. Koguşta blr fikir attılar ortaya, yenl komutana dururaumuzu du yuralım. Duyurulacak başlıca iki durum tesbit edildi. Birincisi oruı günü geçen gözaltı sürelcrl. Özelükle Kalaba mahallesi sakin lerinin gözalta süresi lark güne jaklaşmıştı. Mahkemeye filan çık tıklan da yoktu.. O günlerde Anayasa Mahkemesl gözaltı süresi ni onbeş güne indirmiş, fakat he men yürürlüge konmarmş ve halen otuz günlük gözalta yürurlük teydi.. Yani bir adamı mahkeme huzuruna çıkarmadan en faı.a otuz gün gözaltında tutulabilirdi. Fakat kimsenin otuz güne aldırdığı yoktu. Bir bu husus duyunı lacaktı, bir de benim saglık durumum. Klm konuşacak, kim konusacak derken ihale benim Ustümde kaldı. Ben konusabile ceğiml, ancak bu iki durumu bi raz içiçe söyleyeblleoegimi D«Urt tlm, anlastık. Blx, Kara Kuvvetleri Komuta nını beklerken, askerl hapishane ler komutanı • Kemal Saldır&ner ^eldi. . Saldıraner, Ank&ra'dakl tüm askerî hapishaneierin k'imu tam, koğuşları teftiş edivor ki biraz sonra Kara Kuvvetleri Komutanına gösterirken sürpriz bir durum olmasm. Kemal Saldıraner köşeyl buca gı incelerken bazı arkadaslar: «Buna da bl söyleyelim belld öbürü buraya girmez. Girerse ona da söyleriz> dediler. Ben de olur deyip beklemeye basladım. Saldıraner teftişini bitirip gitmeye yöneldiği anda ben çok alçak bir sesle söze baçladım: «Efendim izin verırseniz size bir iki durumu arzetmek Istiyo rum.> «Söyle bakalım.» «Burada bir çoğumuzun g57altı süresi otuz günü geçtigi halde mahkemeye çıkarılmıyoruz. Bir de benim durumum var. Ben kan serliyim ve hakkımda sağlık ku ralu raporu var. Saflıgım iötü, gözaltına almalı bir aya yaklası yor hakkımda hiç bir işlem ya pılmadı henüz. Eğer benim eiraıl tı sürem de bir ayı geçer »e urarsa ne olacak diye endişeleiiyo rum.» «Burada kimse bir aydan istla kalmaz.. «Şunlar gözaltına alınalı otuı sekiz gün oldu.» • Buraya geleli kaç gün oldu önemli olan o?. «Buraya geleli olur mu. daha önce emniyette kalmışlar^ «Oradaküer sayılmaz.» •Nasıl sayılmaz?» «Emniyettekiler filan sayılmaa.» «Bız Sıkıyönetimin emriyle em niyete ahnıyoruz ve bilıyorsunuz emniyet te.şkilâtı da Sıkıyönetırae bağlıdır. Sayılmaz olur mu?» «Ben, buradakıleri sayarutı.» «ölsün istiyoruz» demiş Adlî Müşavir. «O eline silâh almadı. Eğer eline silâh alsaydı işini bitirmek çok kolaydı. O bizim için eline silâh alanlardan daha tehlikeli ve onun için ölsün istiyoruz» Bu sözler 1972 yılı sonbaharında söylendi. Şu an yıl 1975 ve aylardan şubat. Benim sağ kolum kesildi ve fakat ölmedim. «Ne hürriyetinden bahsediyorsun sen? Kanunlara karşı gelirsiniz, sonra da kanundan, hürriyetten bahsedersiniz» «Kanunları çiğneyen sizsiniz» «Çok konuştun sen sus bakayım» «Ne susacağım, benim hayatım tehlikede, böyle gider se zaten öleceğim. Daha ne susacağım» «ölürsen öl, zaten hergün bir kaçınızölüyor» Mahkeme kesin delil olmadığı için tevkif isteğini reddetti «Mahkeme karan olmaddn hiç klmse hürriyetinden yoksun bıra kılamay. Kanun açık.» «Ne hürriyetinden bahsediyorsun sen? Kanunlara karşı gelirsınijj sonra da kanundan, hürriyetten bahsedersiniz.» «Kanunlan çiğneyen slzsiniz.» «Çok konuştun sen sus bakayım.» • Ne susacağım, benim hayatım tehlikede, böyle gıderse zaten 6lecegim. Daha ne susacağım?» •ölürsen öl zaten her gün bır kaçınız ölüyor.» «Ben ölürsem, kim olacak sorumlusu?» «Benim sorumlusu.» «Sorumlunun sız olduğunura ve emniyette geçen günlerin göz altı süresıne dahıl olmadığma yazılı belge verebılir misıniz?» «Yazüı belge mi?» «Evet, hayatımdan sorumlu oldugunuzu soylüyorsunuz, bunu yazılı olarak verm lütfen.» «Ben kanşmam böyle şeylere. Bana buraya adam getirirler, sonra da alır götürürler. Ben ötesine kansmam.» Ve gitti. Konuşmanın basuıda son derece sakindim. FaKat, insanın tahammülü bir yere kadar oluyor. Sonra sinirlendım ve artık nereden inceyse kopar deyip başladım tartısmaya. Tartışma sadece ikimiz arasında geçmişti ama herkes sesıni kısmış dinliyordu. Ben, hayli kızmışım koguştakiler de biraz heyecanlanmışlar ama yine onlar yatıştırdılar beni. olurdu. Zaten Ankara'ya geldlgim günlerden beri her gün bir baska inarulmaz olaya tanık oluyordum. Kafama iyice koydum mahkemede ne yapıp yapıp suçumu öğrenecektim. Tepem iyice attı Aradan kısa bir süre geçmişti ki beni adını hâlâ bilmedigim Dir kız ile birlikte çağırdılar ve süngülü nöbetçilerin arasında bir mahkeme salonuna götürüp oturt tular. Bu kız dava arkadasımmış. Meger yanlış salona oturtulmuşuz, bizi oradan kaldınp bir başka salona oturttular. Birkaç dakika sonra mahkeme heyeti (üç subay) kürsüdeki yerlenni aldılar. Hüviyet tesbiti yapıldı. Duraşma yargıcı konuştu: «Ankara Sıkıyönetim Komu yan sesll btr halde gozden teçirtneye basladı. tfadeler soru cevap sekiindeydi ve sorulardan anlaşıldı ki bana suç ısnadı yapılmamıştı. Sonra bana o tanımadıgım isim leri tekrar sordular. Tanımadı^J mı söyledim ve: • Ben tam otuz üç gündür suç isnadı yapılmadan gözaltındayım. Ben eskiden birçok olaya fcatıldım. Bu olaylann bazılanudan da yargılandım ve suçsua görJl düm. Son birkaç yıldır ise hasta yım ve hiç bir olayla ilgim olma dı. Halen yurt dışında tedavırrı gerektiğıne dair sağlık kuruu ra porıım var. Ben, kanunsuz olarak otuzüç gündür gözaltında tu tuluyorum. Hürriyetlerim, is du rumum bır yana, hayati r«M:ke içındejnm. Bu sözlerimın ayııer «...Yol boyu düşündüm Ankara'yı, An kara'da tanık olduğum olayları ve beni neden tutukladıklarını. Suç isnadı bile yapmadan yatırdıkları otuzbeş günü düşündüm. Güneş görmeyen odaları, su içtiğimiz tuvaletleri ve başkalarım...» «Bir Mslnln tevldfi fçjn kanunen suç islediğıne dair «uvveüı belirtiler bulunması gerekır. Biz, dosya tizerinde yaptığımi2 ıncelemeye göre suç islendıgıne dair kuvvetU belirtiler bulamaaıjımuj için adll müşavirlik ve savcılıgın tevkif taleplerinin reddine karar verdik» dedi. Duruşmadan sonra tekrar gozal tı evine getirildik ve bekienıeye başladık. Ankara'da adet Oyıeydi. Tahliye karan alsalar bile tiır haf ta on gün yine de bekletivorlardı adamı. Kalaba Mahallesi sakinien. tah liye kararından bir nafta kadar sonra tahliye olup gitmiştı. Tahliye karannı alıp koguşa döndüğüm zaman. birkaç gün evvel tahliye karan alrmş olan rEK Ge nel Müdürll Mehmet Bey, orada bekliyordu. Tahliye nararından iki gün iki gece sonra bir ak şam saat 120 8.00 sulannda be nl bıraktılar. Ben de önce tahliye karan almış olan Mehmet Erdemır hâlâ oradaydı. Doğru garajlara gittim ve bır otobüsle Istanbul'a... Ölsün istiyorus Gece saat dörde doğru îstanbul'da evimdeydım. Kanm da benden naber aimak için Ankara ya gelmışü. Fakat görusmemız yasaktı. O da başka bir arabayla ayni akşam donmuş Ankara dan. Yol boyu düşündüm Ankara' yı, Ankara'da tanık oldugum olaylan ve beni neden tutukladıklannı. Suç ısnadı Dıle yapmadao yaurdıkları otuz beş gunü düşündüm. Güneş gormej'en odalan, su içtığınuz tuvaletleri ve başkalannı. Istanbula geldıkten sonra 6ğrenıyorum kı ben ıçerdeyken Karım Istanbul Sıkıyönetim Adli Müşavıri Turgut Akan'a çıkmış ve. «Kocamı rıangl suçla tutuyorsunuz? Sağlıgı ıyı aeğıl hayati tehlıke söz Konusu. Sağlık kurullan ve Klınık raporlan bu durumu belırtıyor» demiş. Adli Muşavınn ce\rabı ise benim Ankara öykümün ıçyüzünü açıklamaya yeter de artar bile: «Olsün istiyoruz» demiş Adii Müşavır. «O eiıne silâh almadı eger eline sılân alsaydı ışını bitırmek çok kolaydı. O bızım için eline silâh alanlardan uaha tehlıkelı ve onun için de ölsün istiyoruz.» Bu sözler 1972 yılı sonbaharında söylendı. Şu an yıi 1975 ve aylardan şubat. Benim sağ Kolum kesıldı ve fakat ölmedim.. Sorgu ve mahkeme Gözaltına almdığımın otuz (1çüncü günüydü. •Harun Karadeniz, hazırlan savcılığa gideceksin» dediler. On dakika kadar sonra da beni alıp bir arabaya bindirdüer ve mahkemelerin oraya göturdüler. Beni önce bir bekleme salonur.a koydular. Ben bir yandan sevıniyordum, hele şükür savcıya bari çıkıyoruz, diye bir yandan da meraklanıyordum, acaba r.e suç isnat edecekler diye. Çok bekletmediler ve beni alıp bir savcınm karşısma götürdüler. Savcı ifademi almava başladı. önce hüviyet tespitini yaptı ve peşinden: «Bu ifade senin mi?» diye poliste alınan ifadeyi gösterdi. Bak tım, «Evet benim» dedim. «Burdaki isimleri tanımıyor musun?» «Hayır tanımıyorum.» «Başka bir diyeceğin var mı?» «Benim diyeceğim yok. ama gözaltı sürem otuz günü geçti.» «Tamam ifade bitti. Şurayı Imzala.» Kâgıtlan daktilodan çıkardı. BUtün ifade beş altı satır tutmuştur, çoŞu da kimlik tespitiydi. îmzaladım. Dışan seslendi ve nöbetçilere: «Hadi pötürün» dedi. Ben, iylce meraklandım ve: «Peki ne olacak simdi?» dedim. «Orasını mahkeme bilir» dedi. Dedi ama. SPS tonu hiç de ivisine degildi. Ve nöbetçiler ben tekrar bekleme odasına eetirip bıraktılar. Doğrusu kafam ıvice bozuldu. E«kiden iyı kötü bir suç adı ııvdurup tutukluyorinrdı Şımdi ise suç adı bile sövieme den otuz üç grün cöza'Mnda rut'Jvorlardı. İster misin sııç adı BOND ,NY JONES tanhgı adll müsavirligi ve sıkıydnetim savcılıgı tevkifınizi ıstıyor ne dıyorsunuz?» Ben daha yargıcın söz bitmeden: «O niye?» demişim. Bir tevkifımiz eksikti zaten. Tepem iyice attı. «Daha evvel bu konuda ifade vermişsinız.» «Hangi konuda ifade vermişiz?» «Poliste ve savcılıkta verdiğiniz ifadelerde suçunuz sıze söylenmıştir.» «Bana kimse suçumun ne oldugunu söylemedi. Bu tevkif nerden çıktı anlamadım. Ben, suçumun ne olduğunu öğrenmek ıstıyQrum.» «Suçunuz 141». «Suçumun 141 olduğunu şu anda öğrenmiş bulunuyorum. Kanuna göre bana suçumun tam olarak söylenmesi gerekır. Ben öğrenmek istiyorum ben ne var> mışım da 141 olmus? Hangi fıılımdir 141'e giren?» Benim zaten tepem atmıştı. Yargıç da sinirlendi ve dosyavı kaldınp bana göstererek: «Buradaki ifadeleri inkâr mı edivors'm vani?» «Hayır etmiyorum o ifadeler benim. Fakat o ifadelerde suç yok. Hayat hikâveni anlat dedıler, ben de anlattım.» «Yani sen 141 ile ılgıli herhangı bır suç işiemedın mı?» «Ben 141 ile ılgıli herhangi bır suç ışlemesıne ışlemedım. Fakat bana suç ışledın dîven de olmadı. Hakkımda hiçhır sııç Isnadı vok. Ifaaeler okunsvın.ttanaS C M ısnadı bile vaDilmariı Bu tevkif talebı nerden böyle zapta geçilmesinl ve rahli yemi istiyorum» deyip sozümü bi tırdım. Hakım zapU geçmesı ıçm benim sözlerimi zabıt kâtibıne tekrar ederken: «Ben otuz gündür gözaltındayım» diyordu to ben ltiraz ettim: «Otuzüç gündur, diye zapta ay nen geçmesüu istijorum» dsdim. • Otuz günü geçkin bir süre» diye zapta geçirildi sözlerım. Ben de, artık sustum. Tahliye karan Sonra yanındaki kız arkada şın sorgusu yapıldı. O sencuz^e sorulan isimleri tanıdı. O'ns ys pılan suç ısnadı Denız Geznıış vc Yusuf Aslanla ilgılı bir o'ldın dagıtmak filandı. O işe bıidınvı bir masada gördüğünü, okuauğu nu ve ayni masada bıraKıp gittı ğini söyleyip tahliyesini Istedı. «Salondan dışan çıkın» dedi. ler. İki yanunızdaki nöbetçtlpr bl zi salonun dışına çıkardılar ve orada on dakika kadar beKledik Sonra tekrar içerı aldılaı. Duru? ma yargıcı: YARIN: İngiltere'ye gidiş BAK1RKÖY KAYMAKAMLIĞINDAN tiçemıze oaglı Halkalı Köyünde Beledıye kurulması 23.5.1973 sün 14794 sayılı kararla uygun sorüldugü tçısıeri Bakan!;eının V2.b 1H75 gun Man ta. Un. Md. 2. D. Bşk. Mua. 5b Ma 45'17038 savılı vazılar! ı!e Oildirilmiştir. 15SC sayılı Vasanın 12'ncı maddrs: tıvarınca ılân oıunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle