Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ankara Ankara ..» Ankara Ankara ... Ankara Anka J ENFLASYON KONTROL ALTINA ALINDI Ml? Cephe Hükumeti, geçen yıl yüzde 14 olan fiyat artışlannın bu yıl yüzde 4 seviyesinde donduruldugunu, enflasyonun kontrol altına alındıgını ilân etti. tşadamlannın bir kesimi ile Maliye Bakanlığı ve Devlet Plan lama Teşkilâtı uzmanları enflasyonun kontrol altına alındığı iddiasuıı pek ciddiye almıyorlar. Gerekçeleri şöyle: Cephe Hükümetinin üaerinde Avrops Ekonomik Toplıüuğunun büyük putronİMi birarada (ortadaki üçlü: Ingiltere Başbakanı Schmidt ve Fransa Bafkanı d'Estaing..) Wilson, Federai Almanya Şansölyesi konuştuğu rakamlar, toptan esya fiyatlanyla ilgili, toptan eşya fiyatlanndaki değişiklikler enflasyon hızını değerlendirmekte, hele bizim ülkemizde hiç de geçer akçe degil. Bir kere, toptan eşya (iyatlan endeksine fiyat kontrol komisyonu kararlanyla düşük düzeyde giren fiyatlar var. Perakende düzeyde fiyat kontrolü yapılamadığı için, bunların perakende fiyatlan pazar koşullarına göre alabildiğine yükselmekte. Toptan eşya fiyatlan endeksine bir de hükümetçe imalâtçı düzeyinde düşürülmüş olan fiyatlar girmekte. Endeks rakamları hesaplanırken bu düşük rakamlar esas alınmak ta. Bu iki nedenle, toptan eşya fi yatlanna bakıp enflasyon hızı konusunda ahkâm kesmek doğru degil. tşadamalan ve uzmanlar, enf lasyon sorununu böyle değerlendirdikten sonra, «Asıl üzerinde konuşulması gereken halkın yaşam kavgasını yansıtan tü ketici fiyatlarıdır» diyorlar. Tüketici fiyatlarının manzarası ise, Cephe iktidarının hoşuna gidecek gibi degil. Tüketici fiyatlan 1974 yılınm ilk altı ayında yüzde 9,5 orarunda artarken, 1975'in ilk altı ayında vüzde 11,6 oranmda arrmış.. AET ile pazarlıklar haziran ayından beri kesilmiş durumda Federal Almanya dikkatli tutumuna rağmen AET içinde Türkiye'ye karşı bir tavır alma eğiliminde görülüyor; ayrıca Bonn, işçilerin «serbest dolaşımı» sorununu «damoklesin kılıcı» gibi de kullanabilecek. Dışardan dönen işçiler mesleksei alet getirirse Yurda kesin dönüş yapan, git tikçe çok sayıdaki Almanya işçilerimizden biri, altı ay kadar önce beraberinde küçük bir traktör getirdi. Ülkenin en çoK ihtiyaç duyduğu araçlardan bi ri.. Kendisi Çorumlu olduğu ıçin traktör Ankara gümriigüne geldi. Önce bedelsiz ithal ıznı almak gerekiyordu, Merkez Ban kası Ankara Şubesine üaşvıırdu. Yanra saatlik bir işterrü olan bedelsiz ithal izni buradan genellikie üç ile altı haftada çıkıyordu. Birkaç hafta bekledikten sonra haber çıkmaymca Ankara'ya geldi, Bankada sıraya girdi. Bir gün bekledi ve kendısine bir belgenin eksik ol duğunu söylediler. Istenilen bel geyi yeniden sağlayıncaya kadar zaman geçti ve belge gelince kendisinin işini yeniden sıraya soktular. Birkaç hafta daha bekledi ve gene sordu, gene bir eksik çıktı ve gene aynı sü reler geçti. Bu gecikme boylece iki üç kez tekrarlandı. Derken aylar geçti ve tarımda is mev simi sona erdi.. İki gün önce Çorumlu Almanya işçisi Gümrük Bakanlığı önünde beklıyor du ve traktörünü hâlâ daha gümrükten çekememişü. Türkiye Ortakpazar llışkılermın Içyüzü Kosta DAPONTE BKÜKSEt Türkiye Topluluktan isteklerine bir cevap beklerken, AET"nin önce Kıbns'H Rumlarla görüşmesi, arkasından da Tunanistan'ın tam üyelik için müracaatı gelecekti. AET'ciler, Türkiye'ye bir yerde. Kusura bakmayın, hazırhğımızı yapamadık, •vet size söz vermiştik, ancak bugün durum değişti» diyeceklerdi. Brüksel'deki Türk çevreleri AET'cilerin çekinmeden yalan söylediklerini de bu arada belirtiyorlar. «Yavuz hırsız» gibi Ortakpazarcılar, Türk diplomatlarımn direnmelerine karşı da, «Şimdi kavga çıkarmayın» demeğe getirdikten sonra, «pazarlıklam 27 hazirandan beri kesilmiş durumda. Türkiye bugün tarım ıhraç ürünierinde avantajını koruyamadığı gibi Akdeniz ülkelerine göre de geride kalmış durumda. Ayrıca Türkiye'nin AET ile imzaladıgı anlaşmalarda gereken «esnekük» bulunmadığmdan, ya da koydurulamadıgından gelişmeler giderek olumsuz oluyor. örnegin, İngiltere ile gümrüğü sıfır olan mallarda bile İngiltere'nin AET'ye girmesi sonucunda durum aleyhimizde gelişiyor. Belki şurasmı da belirtmek gerekir ki, Türkiye ile AET arasındaki ilişkiler diizeyinde, son olarak ortaya çıkan Yunan unsuru olmasa bile, durum yine Türkiye'nin aleyhinde gelişebilecekti. Bir diplomata göre, «Türkiye, AET karşısında karşılıksız yükümlülük altında...» Federal Alroanya da, dikkatli tutumuna rağmen AET içinde Türkiye'ye karşı bir tavır alma eğiliminde görülüyor. Türkiye bugünlerde bazı gelişmeleri karşı tedbirlerle önlemek çabasında. Ancak bu girisimleri sınırlandırmak da giderek zorlaşabilir. Almanlann, hele işçilerin AET ülkelerinde «serbest dolaşım» sorununu «damoklesin kılıcı» gibi kullanmak isteyecekleri de anlaşılıyor. Ortakpazar çevrelerine göre Türkiye. ödemeler dengesinde büytiyen açıgı kapatmak için ithalâtmı kısmalı ve korunma tedbirlerine basvurmalı Ancak katma protokoldeki bükümler nedeniyle AET'ye tanınan avantajlar yüzürtden ithalâtı kısmak olanağı da hemen hemen yok gibi... Bu olan&gı da Türkiye'nin elinden aimaya çalışacaklar kaygısı var. Gözlemciler, «Türkiye buna boyun eğmek lorunda bırakılabılir» dıyor. rülen ve giderek artan Amerikan düşmanhğı Washington'u tedirgin ediyordu. Ankara ile Atina, Amerikalılar için başkaldıran «iki asi çocuk» olmuştu. Yunanistan'ın göstermekte olduğu etki ve tepkiler bir yerde Atlantifc ilişkilerine de gelip dayanıyordu, Ttirkiye için olduğu gibi. ABD, bu nedenlerle de olacak, etkili ve kolay bir yol anyordu. Ekonomik baskı yollan kalkınma yolunda bu yoksul iki iilke için en iyi yoldu. İşe Yunanistan'dan başlarsak. bu ülke tarihsel çizgisinde, ondokuzuncu yüzyıldan bu yana Batı'dan kopmamış, kopmamağa, kopanlmamaga çahşmış. Amerika şımdi Yunanistan konusunda kendi çıkarlarmm uzantısındaki Avrupayı kullanmak çabasına girişti. Böylece iki asi çocuktan birinin sesini keserek uslandırma metodu uygulanmış oluyor, şu ana kadar Amerika'nm Batı Avrupa'daki çıkarlan uzantısında bulunan Federal Almanya da örneğin, işçi sorunları nedeniyle pek tarafsu kalmağa istekli görünmüyor. Alman]ar, Türkiye'yı Yunanistan'ı ve İtalya'yı Güney Avrupa'nm beslenmesi gereken «üç aç ağzı» gibi görüyorlar. Bu nedenle Bonn, finansman konularında bugüne dek çekingen davranıyordu. Ancak ABD ıınsuru araya girinre durum degişecekti. Almanlar şimdi hem Türkiye'yi, hem de Yunanistan'ı «idare etme» çabasında. Bonn'a, Dr. Kissinger den sonra giden Karamanlis'in Alman yöneticileriyle görüşmeleri sonunda Bonn Atına ilişkileri yeni bir düzene girecekti. Bir süre daha işbaşında kalırsa Cephe îktidan bir süre daha işbaşında kalırsa memlekette şir ketten geçilmeyecek: Uçak SPnayii mi kunüacak, hemen bir şirket; Motor sanayii mi Kuru laeak, Dizel motoru için bir şir ket; benzin motoru için ayn bir şirket; aktarma organlan İçin başka şirket; dişli kutulan için daha başka bir şirket... Cephecilerin özeUikle MSP ks nadı her iş kolunda hemen bir şirket kurulmasmı öneriyormı#;. Sadece motor sanayii için fc<ırul masını önerdiği şirket sayrsı 15'i bulmuş. Şimdi ülkeyi şirketlerle donat manın ne gereği var? diye dü?ü nenler olabilir. Ama işin ıçtnde iş varmış meğer. Her şirkete bol üyeli bir yönetim kurulu olusturuluyormuş. Hemen, yöne'im kurulu üyeliklerine de milletperver, dinî bütün yönetieiler gerekiyor tabiî. Eh, ülkede de dinî bütün milliyetperver MR*» li vatan evlâtlan görev bekleşip duruyorlar. Peki bu yönetim kurulu üyeleri vatan ve millet aşkına gece gündüz çalışıyor da ne karşılık buluyor diyeceksiniz? öncelikıe manevi kalkınma ve miilî görüş le Türk sanayiini gerçekleştirme yolunda manevi tatmin buluyorlar. Bir de aynca yönetim kurulu üyelerinin en düşük öde negi ayda 10 binden başhyormuş. Ama ne gam! Memleket kalkınıyor ya..» Döviz rezervleri Önce Başbakan Süleyman De mirel, Merkez Bankası'nda ı müyar 200 milyon dolarlık dövız rezervi bulunduğunu söyledi. Sonra Maliye Bakanı Yümaz Er genekon döviz rezervlerinm 1 milyar 354 milyon dolar oldugunu öne sürdü. Merkez Bankası hesaplanna göre ise, döviz rezervleri 1 milyar 18* milyon do lar idi. Gerçekte, hangi raknnı dogru olursa olsun, 1 milyar do larm üstündeki döviz rezervleri bir muhasebe oyunundan ibaret. Eskiden. bütün dunyada olduğu gibi, ithalâtçılara açılan akreditifler döviz mevcudundsn düşürülürdü. Hesap adamı D«mirel'in ilk Başbakanlık <üıtlerinde ise. döviz kullanıluıcara dek mevcut sayılmaya başiadı. Böylece. transfer yapümadıkça döviz rezervlerinin kâğıt üzerinde yüksek görülmesi sağlar.mış oldu.. Uzmanlar, ithalât işlemlerinin tamamlanmasına ve afcreditiflerin açılmasına rağmen henüz kesin transferi yapümamış taahhütler hesaba katılmadığında döviz mevcudunun • sıfır» oldugunu bildiriyorlar. Yakın zamanda ödenmesi gereken dış borçlann da dikkate alınması halinde döviz rezervlerinin eksi 477 milyon dolar oldu ğu hesaplanıyor. AET ABD Türkiye Denge AET bugüne dek Türkiye için beklenilenl vermediği gibi Yunanlılarla aramızda dengeyi bile sağlayamadı. Ve de giderek Türkiye'nin aleyhine işlemege devam edeceği anlaşılıyor. Gerçekte varlıgı bile tartışılabilecek «siyasal avantaj» yoklugu bugün bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıyor. Ortaklık ilişkilerinın eşit bir ilişki olmadıfından. «Batüılaşarak» günün birinde bütünleşmek yerine bu rejim bugün Türkiye'nin aleyhine çalışır bir nitelik taşıyor. Yunan unsuru aslında Kıbrıs sorunu ile çıktı. Bir de yapıda olan bozukluk üzerinde durulabilir. Kıbrıs ve Yunan sorunu ve unsurlan olmasa bile, bu çıkmazlar eninde sonunda yine ortaya çıkacaktı. Türkiye'nin yükümlülükleri belii bir takvime bağlanmıştı. Katma protokol de kanun kuvvetinde. Türkiye'nin bu kanunları uygulamaması olanaksız. Tarım alanındaki revizyon hükümleri ise ertelenmiş. Sosyal alanda da ilgili ülkelerin Türkiye'ye karşı vaatlerden ileri gidemeyecekleri bugünkü tutumlarından anlaşılıyor. Gerek Türkiye'de, gerekse Yunanistan'da son bir yıl içinde gö ABD şimdi Türkiye'yi de «yola getirmek» istiyor. Ancak yukarıda da anlatmağa çalıştığımız nedenlerle ve iki ülke arasuıdaki yapısal fark ve benzerlikJer yüzünden Batılılar Türkiye'nin, Yunanistan gibi topluluğa kolaylıkla entegre olabileceğine de pek inanmıyorlar. İşte bu nedenle ABD ve AET tarafından Türkiye'ye uygulanmak istenen «metot» aynı olamazdı. Kıbrıs sorunu belli bir noktaya gelmişti. Taraflardan birinin ödün vermesi ile sonuca, uzlaşmah DİT sonuca baglanabilecekti. Yunanistan bugün ödün verecek durumda değil diyorlar. Karamanlis rejiminin Atina'daki siyasal duruşmalarda giderek artan sıkmtıları ile cunta artık'annın şaşırtıcı gücü ve yeni bir darbe tehdidi nedenieriyle Atina'nın bir adım gerileyecek durumda olmadığı Batılı kançılaryada ve diplomatik kulislerde tekrarlanıp duruyor. Bu yüzden ödünü, 1esti. daha güçlü görünen Türkiye verecek, deniliyor. Ancak, Kıbns'm (AET) Ortaklık Konseyine almması, topluluğun Türkiye ile ilişkilerinde oluşan defişiklik ile son Helsinki «zirvesinde» Türkiye'ye baskı amacıyle girişilen tesebbüsler Türkiye'yı de, AET ile ilişkilerinde daha da sıkışik bir duruma sokarken Ankara, Amerikan silâb ambargosu kalmadıkça ödün verilmesinin söz konusu olmadığını da tekrarlayacaktı. Sonuç olarak, silâh ambargosunu şu veya bu şekilde sürdürrnekle Amerika. Türkiye üzerindeki baskılarda başrolü oynarken, son haftalarda da AET (Ortakpazar) dolaylı olarak ama aynı yönde Washington'a eşlik etmeye baslayacaktı. AET ile ilişkiler Türkiye için (bir) numaralı sorun oimuştu. Maksat vatan kurtarmak mı ? Başbakan Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali bir ya bancı firmaya «mobilya ihraç ediyorum» diyerek devletten 20 milyoncuk vergi iadesi aldığı meydana çıkalı epeyce zaman oldu. Meydana çıktı da ne oldu diyeceksiniz? Neler oldu neler: önce bu olayı ortaya çıkaran Ticaret Bakanlığı eski müsteşan Şeref Durugönül işinden alın dı. Sonra Durugönül'ün evi dinamitlendi. Ertesi gün de kurşun yagmuruna tutuldu. Daha sonra konuyla ilgili olarak Ticaret Bakanma soru önergesi verildi. Ticaret Bakanı sonunda soruşturma açılacağına dair bazı şeyler geveledi. Konu. basın organlarında oldukça dillendi. Fıkra yazarları çeşitli yazılar yazdılar. Bu süre içinde bu kurnaz yeğenin sayın amcası ne yaptı diyeceksiniz, suspus.. Ne duydu ne gördü, ne konuştu! En sonunda geçen gün yaptığı basın toplantısında bir cümle ile güya iddiaları yarutladı. N'eymiş efendim? Mobilya ihracatında vergi iadesini kendileri vermemişlermiş. Eger mobilya ihracatına vergi iadesı tanındıysa, bu Türkiye'den dışanya hakikaten ihracat yapan firmalar için tanmmışrır. Peki Yahya Demirel, ihracat yap madı mı? Yaptı, yaptı ama arada bir fark var: Mobilyalan nereye, hangi firmaya ihraç ettiği belli değil. Belki de sınır kapılanndan dışan çıkınca denizde yüzmeye başiadı bu mobilyalar. Mobilya ihracatında vergi iadesi tanındıysa ihracat gelirlerini artırmak için tanınmıştt. Yanl dış ticaret dengesini düzenlemek için. Ama maksat vatan fcurtar mak olmayıp, keseyi doldurmak olunca işler tersine yürüyor, ucuz mobilyalar toplanıp ihraç ediliyormuscasma dışan gönderiliyor. Sonra bunlann değeri 1020 misli gösterilip gelsin verei iadeleri... Hazırlayanlar: Uluç GÜRKAN Ahmet TAN Füsun ÖZBİLEN B İ T T t DÜZELTME: tlk yaunın «Yunanistan. İngiltere eibi bes yıllık geçiş dfvresi müzakereleri sonunda 1984de tam iiye olıcaktır» cümlesi. «Yunanistan, tngiltere Ribi bes yıllık ffçiş devresi mürakereleri yapılmadan 1979 da tam üye olacaktır» şeklinde olacaktı. Düzeltiriz. Çok uluslu iiâç şirketlerinin Lâtin Amerjka'daki faaliyetlerı sert biçimde eleştiriliyor »ASHİNGTON Amerikan Tü ketici Birliği tarafından hazırlanan bir raporda, çok uluslu ilâç firmalannın Lâtin Amerika' daki satış teknikleri ve faaüyetleri sert biçimde eleştirümektedir Sakıncah olarak nitelenen reklâm kampanyalarında çok uluslu ilâç şirketlerinin, ilâçlann tedavi edici niteliklerinin çok abarttıklan ve kullanılmaları halinde ortaya çıkabilecek tehlike ve yan etkileri ise çok azımsadıkian raporda belirtilmektedir. Bu durumun, Lâtin Amerika ülkelerindeki resmi düzenlemenin noksanlığı ve gevşekliğinden doğduğu belirtilmekte, oysa aynı ilâç şirketlerinin Amerika Birleşik Devletlerinde benzer biçimde bir refclâm politikası izlemelerinin olanaksızlığma işaret edil mektedir. Amerikan Tüketici Birliği'nce hazırianan raporda. Amerika'da reçete karşılığı satılan ilâçlann Lâtin Amerika ülkelerinde genel likle serbestçe satıldığı ifade edil mekte, çok uluslu şirketlerin ise bundan hiçbir rahatsızlık duymadıkları öne sürülmektedir. Bir diğer ilginç nokta da, bir ilâcın, imal edildiği ülkede yasaklanmasına rağmen, azgelişmiş ülkelere ihraç edilebümesidir. Birleşmiş Milletler Sağlık Örgütü Başkanı Dr. Halftan Mahler, bu durumu, <Ahlâki temelden yoksun ve sağlığa zararh» bir faaliyet olarak nitelemiştir. Raporda yer alan bilgilere göre, Amerikan ve Avrupa kaynaklı çok uluslu ilâç şirketleri, Bresilya'da ilâç sanayiinin yüzde 84' ünü, Venezüella'da ise daha büyük bir oranını denetimleri altm da tutmaktadırlar. (Dıs Haberler Servisi) AFRİKA KITASI FOKUR FOKUR Halen 400 milyon olan Afrika'nm nüfusu 2000 yılmda 800 milyona ulaşacak; Nijerya'da General Gowon'u îktidardan uzaklaştıran darbe dünya'nm gözlerini bir kez daha bu kıtaya çevîrttî ISP. SAHARASI KAYNIYOR SUDAN (Dıs Haberler Servisi) Nijerya'da General Yakubu Gowon'u iş başmdan uzaklaştıran darbe. dünyanın gözlerini bir kez daha siyah derililerin kıtasına çevirdi. Gerçekten Afrika kıtası bir bastan bir basa fokur fokur kaynamakta, yeni bağımsızlığa ka\iışmuş küçük ülkelerde kabıle çatışmalan toplumsal huzursuzluk, iktisadî dengesizlik gibi sonınlar başbaşa gitmektedir. Bu sorunlarm çözümlenememesi de kanlı iç savaşlara, hükümet darbelerine ve rakip kabileler arasında katliâmlara yol açmaktadır. Dünyamızın bu en fazla kaynayan kıtasına bir göz atmak ilginç olabilir. Afrika'da 1960larda esmeye başlayan özgürlük rüzgârları bu gün Portekiz'in eski sömürgelerinde kendini güçlü biçimde duyurmaktadır. Mozambik, bağımsızlığına kavusmuş olup, tek par ti sistemine dayanan sosyalist bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Fakat Angola'da üç rakip grup arasında süregelen kanlı çarışmaların bir iç savaşa yol açması olasılığı giderek güçlenmektedir. Angola'nın hemen kuzeyindeki ufacık petrol ülkesi Cabinda'nın bile bugünlerde bir iç savaşa sah ne olması ya da komşusu Zaire (eski Belçika Kongosu) tarafından yutulması beklenmektedir. Bağımsızlığa kavusan birçok Afrika ülkesinde iktidara batıda eğitim görrnüş azınlık grupları gelmiştir. Ancak bu gruplar iktidarda kendileri ve yakınları için büyük servetler yapmışlar ve yoksul halkı unutmuşlardır. Örneğin îngütere'de yayınlanan «The Sunday Times» gazetesinde, Kenya lideri 82 yaşındaki Jomo Kenyatta'nın ailesi ile dostlannm ülkenin tüm zenginliğini kontrol ettikleri açıklanmıştır. Afrika'nm en namuslu liderleri olan Zambia Cumhurbaşkanı Keneth Kaunda ile Tanzanya Cumhurbaşkanı Nyerere gerçi kendi ülkelerinde «mutlu azınlığın» gücünü sınırlamaya çalışmışlardır. Ama iki lider de bu yolda büyük direnme ile karşılaşmışlardır. Afrika ülkelerinin cogTafl sınırları ise, batılı müstemlekecilerın keyfine göre saptanmıstır. ETYOPYA BAĞIMSIZLIĞA YENİ KAVUSMUŞ GENÇ ÜLKELER, KARMAŞIK SORUNLARLA BOĞUŞUYOR Bundan ötürü bugün birçok Afrika ülkesinin birbirinin toprağmda gözü vardır. Örneğin Sovj'etlerle çok yakın ilişkisi olan Somali, Etyopj'a ve Kenya'nın bazı topraklarında hak iddia etmektedir. Öte yandan Fas, Cezayir, Moritanya ise, zengin fosfat maden lerine sahip olan İspanyol Saharası yüzünden bîrbirine düşman olmuşlardır. Afrika ülkelerinde iç savaş ve kanlı hükümet darbeleri ise günlük oluşumlar haline gelmiştir. Nimeyri'nin Sudan'ındaki kanlı iç savaş yıllarıa sürmüş ve bınlerce insarun hayatına malolmuştur. NiJERYA KABiNDA ANGOLA ^ İSVEÇ'TE REFAH DÜZEYİNİ 1NDIRME YOLUNDA ÇALIŞMALAR YAP1LIYOR Dünyanın dördüncü zengin ülkesi olan Isveçte araştırmacılann toplumun bugünkü refah düzeyini gelecekte büyük ölçüde azaltmak üzere çalışmalar yaptıklan bildirilmektedir. DEK SPİEGEL dergisinin konuyla ügül naberinde özetle şöyle denmektedir: «Stockholm'deki iki araştırmacı bilim adamınm hazırladıklan tasanva göre, îsveçliler gelecekte istedikleri kadar çok biftek yiyemeyecekler, büyük bahçeli geniş evlerde yasayamayacaklar. İsveçHerin gelecekte özel otolan da olarnayacak ve çslışanlar bisikletle işlerine giımek zorunda kalacaklar. Gayri safi ulusal gelir sıralamasında dunyada birinci dururnda olan fsveç; Kuveyt, Abu Dabi ve Katar EmirlikJerinin ardından dünyanın dördüncü zengin ülkesidir. Ancak İsveç' te tüketimin de bu zengtnliğe paralel olarak çok fazla olma S! ve hızlı bir artaş göstermesi, fsveçli araştırmacılan kara kara duşündürmektedir. İsveç bugüne değin Üçüncü Dünya ülkelerinin bağımsız lıgı ve kalkınması için de önemli harcamalar vapmıçtır. Birleşmiş Milletler tarafından yıllar önce düzenlenen ve Uçüncü Dünya ülkelerine maddi yardımı önKÖren Dir kalkınma fonuna İsveç her yıl yüklü miktarlarda öder..eier yapmaktadır Örneğin tüketimin azaltılmasıyla ilaili olarak önerilen tedbirlerin başmda, hiç bir İsvecünin ePİecekte özel otoya sahip olmaması gelmektedir. Buna karşılık kpnt ve kasabalarda otomobil kiralayan kamu isletmelerinin acılması ve ge rektiğinde bu otolann kiralanm!xn önerilmektedir. Araştırmacılar, Isveç'te kisJ basma düsen konut alanının da % 20 oranmda azaltılmasmı istpmektedirler. 8 milyon İsveçli'den her biri. busün îsvec'te ortalama olarak 2 metrekare alan üzerinde vaşamaktadır. Bu alan azaJtıldıgi takdirde, kaloriferlerde kullanılacak vakıftan da büyük ölçüde tasarruf edilecefi belirtilmektedir. Araştırmacılar. kisi başına konut alanı % 20 oranında azaltıldıgı takdirde. tsveç'in petrol tüketirninin 1970 yıhndakl rakamlara vı!da kisi başına 3,5 ton indirilpbilecegini ac'klfmıolardır lsveçli araştırroactlar, ülkedeki et tüketimin de % >0 oranında azaltılmasmı ıstemektedirler B'igün Îsvec'te bir kişi oıtalama olarak yılda 58,4 Kilogram et tüketmektedir. Araştırmaeılar kişi başına yıllık et tüketlmtnin 48.1 kilova düşürülmesini istemektedirler. Yapılan h^saplara îröre. bir irilo sıfrr eti ürfitiimpsi tçin ödenen para ile 2,5 kilo tahıl üretüebilmeKtedir İsveç'te.» (Dış Haberler Servisi) UHANDA R0DF7YA NAMiBiA. Harltada, Afrika'dald buhran bölseleri frörülmektedir. İSPAN'YOL SAHARASI: Pas, Ceıayir ve Maoritanya arasında rekabet alanı.. NİJERYA: Askeri darbeler ve kabile çatışmaları flkesi.. CABİNDA: Eski Portekiz sömnrgesi, zengin petrol yaUklan. Zaire taralıadan tebdit edüiyor.. ANGOLA: KanU bir İç savasın eşiğinde.. NAMİBLA: Güney Afrika'nın sömiirgesi. Gerilla hareketi yayılıyor.. SIDAN: Gnney'deki Afrika'lılarla Kuzeydeki Araplar arasında çekisme var. ETVOPYA: Eritre'deki »ynlıkçılar kanlı bir savas veriyorUrIGANDA: tdi Amin'e karsı ölkedekl muhalefet artıyorRODEZYA: Gerilla harekâti giderek büvüyor.. olan Libya ve Cezayir'dir. Doğum oranı ise dunyada en yüksekler arasındadır. BM istatis tiklerine göre halen 400 milyon olan Afrika kıtasının nüfusu 2000 yılında iki misli artarak 800 milyona ulaşacaktır. Bu arada 1980 yılına kadar Afrikalıların •• 25' / üıin kent ve kasabalarda vasayacakları hesaplanmıştır. Oysa kent ve kasabalarda Işsizlik oranı za ten çok yüksektir. 1974 yıhnda petrol üretmeyen siyah Afrika ülkelerinin ihracatı 2İ milyar dolar (35 milyar lira) artmıştır. Oysa aynı sürede bu ülkelerin ithalâtlan 5 milyar dolar (75 milyar lira) artıs kaydet mistır. Hemen tüm siyah Afrika Ülkelerinin uyuştuklan bir nokta ise, Güney Afrika ile Rodezya'da beyaz azınlıklann boyunduru&unda vaşayan siyah Afrikalıların özgürlüge kavuşması gerektigidir. Bazı Afrika Ülkeleri. bu hedefin ancak savaşla eerçekleşebileceğine inanmaktadırlar. Tanzanya. Zambia ve Botsvana gibi ülkeler ise bu hedefe siyasal vollardan ulaşılması tezinl savunmaktadırlar. Ne var ki Tanzanva'nın ılım h lideri Nyerere'nin son zamanlarda lisanını degistirdigi ve Ro | dezya'nın bevaz azınhktan kur ; tanlması için gerilla savasının j gerekli oldnşımu söyledifi göze ! carDmakfadır. ' Nijerya'daki iç savaş ise 3U ;ıy sürmüş ve sonunda Bialra'daki ayrılıkçı hareket ezilmiştir. Afrika'daki huzursuzluğun kökeninde yatan en önemli sorunun ise ıktisadi dengesizlik olduğuna kuşku yoktur. Yoksulluk, geri kalmışlık, işsizlik ve enflasyon aşağı yukarı tüm siyah Afrika ülkelerinin ortak sorunlandır. Servet dağıhmı ise son derece adaletsizdir. Tanzanya ile Somali büyük çap ta millilestirmelere giderek Du adaletsizliğe karşı bir derece mücadele etmişlerse de, bu ülkelerde de halkın büyük bir kesimi yoksuldur. Arap ülkeleri arasında en taiirüıleri petrol zengini