Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 10 Ağustos 1975 YEDl SORUNLAR Emeğin Kaynağı: Işçi Sahir GiRİTLiOGLU erek sanay! gerek tarım ve Hearet alanında olsun üretimin oluşmasııu ıeden olan faktörlerin başında ernek yer almaktadır. Emek sözcüğü genel olarak bir iş için har canan güç, ınsan gücü anlammda kullamlır. Bu kabule göre eroeği, bir isçinin üretimin türlü oluşma dönemlerinde gösterdiği, daha doğrusu, hareamak zonında kaldığı çabalar toplamı olarak tanımlamak gerekir. Bu tanım, bir maddenin kullanılacak, tüketilecek hale gelinceye kadar geçirdiği bütün evreleri içerisine alır. Hammaddenin çıkarılması ya da toplanıp taşınması, onu belirli bir biçim y* da nitelik kazandınlması olduğu gibi herhangi bir maddenin bir değişme aracı olarak kullanı!ması ve bu amaca yönelik her türlü çabalar da bu evreler içinde kabul edilir. Bütün bu evreler süresince emek etkili olmakta devam eder. Ham, dogal haldeki maddenin kullanılmaya hazır biçime sokulabilmesi. önce o maddenin bulundugu yerden kazılıp çıkanlması, toplanması ya da yetiştirilmesi gibi ilkel bir takım işlemlerl gerektirir ki emek bu dönemde en basit tanrmı ile adale kuvveti olarak tanımlanır. Adale gücü olarak ortaya çıkan emek, hammaddenin kazüması, toplanması, koparılmasmda olduğu kadar, şeklini değiştinnesinde, bazı nitelikler kazanmasında etken olabilir. Fakat emeğin üretim üzerindeki rolü sadece adale kuvveti olarak kalmakta devam etmez. Şayet böyle olsaydı hiç bir toplumun, üretimindeki ilkel düzeyden kurtulamaması, teknık gelişmeye erişememesi, sonuç olarak da ileri bir yasam duzeyine ulaşamaması gerekirdi. Bireylerin. toplumun ve uluslann uygarlıSa dofru gidişinde üretimin de ister ticari, ister ekonomik alanda ya da lsterse tanmsal alanda olsun, ileri duzeye ulaşmış olmasının büyuk katkısı vardır. Bu da ancak emeğin, adale gücü olarak kalmaktan kurtulup düşünsel ve yaratıcı bir nitelik kazanması ile olanak kazanabilir. G Filıyacak üretimin sağlanması konusunda büyük görev düşmektedir. Kökeni adale gücü olan emeğin yanında yer alan akla dayalı emek, dogada mevcut her türlü maddenin tüketüne yararlı bir duruma getirilmesi için bir takım çabalar göstermek zorunda kalacagı gibi. bunların dogada bulunduklan biçimde başka bir biçime sokulmalan, değiştirilmeleri, birbirleri ile kanştınlmalan. bu kanşımlardan yeni yeni ögelerin elde edilmesi, hatta insanlarca gerek sinildiği halde dogada mevcut olmayan bir ta kım maddelerin işe yarar nitelik ve nicelikte yaratılmalan gibi sorunlann çözümlerirı ce yüklenmek zorunluluğu ile karşı karşıya k".'maktadır. Bu türlü emeğin yer aldığı alan gav Senij, hatta sınırsız derülebüecek kadar gen s bir alandır. Nitekim insan gereksinmeleri de bu denli sınırsızdır ve emeğin görevi bu gereksinmelen karsılamak olduğuna göre onun çalışma alanı da bu sınırsız gereksinmelera paralel bir yol takip ed»r olmahdır. Emek ancak bu gereksinmeleri karşılayacak üretim oianaklarmı sağlayıp yürütebilecek yeteneği kazan dığı sürece bir anlam taşıyabüir. Bundan da anlasılıyor ki, emek iiretimin dofumunda etken olan ilk ve dogal bir faktör olduğu gibi onun artmasında ve geliszneye yönelmesinde de en önemli rolü ovnamak durumundadır. Üretimin bütün evrelerinde anun varlığı gereklldir ve yukarıda da işaret ettiğlmiz gibi Üretimin üsrün bir düzeye kavyşabilmesi ancak emegin buna yetenekli olmasına baglı kalacaktır. Yukanaa emeğl insanın üretimin geçirdigi bütün dönemlerde göstermek zorunda kaldıgı çabalar olarak kabul etmiştik. Buna göre ilk amaç Uretimdir. Bu üretim hangi çeşit olursa olsun dogumu ve gelişmesi için insan envgi bekler. O halde bundan çıkanlabilecek dogal sonuç da şu olabilir ki, üretimin istenilen nitelik ve niceliğe ulaşabilmesi için alınabilecek tedbirler arasında, doğal kaynaklardan yararlanma, gerekli araçlann sağlanması hammaddenin yeteri kadar elde edilmiş olması v.s. gibi üretim çeşidine göre değişiklikler gösteren faktörlerin yanısıra, ayru derecede önemle cle ahnması gerekli bir sorun daha vardır ki o da, emeğin, amaç olan üretime gerekli olduğu kadar lyi nitelik kazanmış olmasıdır. Bunun içindir ki, emegi, üretime doğrudan doğruya etkin olabılecek bir faktör olarak kabul etmiş, emeğin üretime verilecek hedsf Ü7erindeki rolünü stnırlandırabilmiş toplumlarda çalışma hayatını düzenleyen yasaların hazırlanması sırasında emegin kaynağı olan işçiyi büyük bir önemle ele alıp. onun meslekî bakımdan ileri düzeye ulasabilmesini sağlayacak tedbirler alımrken bir yandan da sosyal koşulltnnın daha da iyileştirilmesine çalışılmıştır. Üretimin yapıcısı ve yaratıcısı olan smekçl, ne kadar ileri bir düzeye kavuşfurulursa ekonomik çalışmaların mükemmel bir duzen altına sokulabilmelerinde de o derece başanlı olunabüinir. Tüccarm, aracının yani sıra, çerçiler de göçerleri sömürmenin yolunu bulmuş «... Yücende buzul ve kar. Maviş dağ tavşanlan Gün vnıranda alaran Zemheri yılanları, Ve yakut bir oyma gibi gökte balkıyan Sonsuzluğun yakışığı kartallar Yurdum benim, Şahdamanm > AHMED ARİF Sabahlan yayık dövülür Jol çadırlar önünde, yağlar aunır. bir başka köylü kadmın pazardaa 14.00 lira verip aldıgı plastiklastik ayakkabıyı 39.00 liraya almaktadır!. Bir Beritan bebesl kaça ylyor leblebiyı, oturup vurduk kaleme, Kahverengi yün, Şerafettin dağlarında, yani Beritan göçerlerinin karakıl çadırlannın dibinde parakende 20 liradır, beyaa yün ise 25 liradır, küosu.. 250 gram beyaz yün 5.00 lira eder, karşılığındaki leblebi de 5.00 lira 250 gramı Yani.. Oysa kasabada aynı paraya, beş liraya yani, yarim kilo leblebi alınabilir Öte yandan, diyelim, Şerafettin dağının, yüıe diyelim Avgenl yaylağında bu kokulu su anlamına gelir çadırlarm dibinde kilosu 2(1.00 liraya satılan kahverengi yün, Bingöl'de 30.00 liradır. Beya» yün ise 35.00 lira.. Bu sömürü duzeni sürer gider!. Psynır alıcılan, öğlene doğru gelirler yaylaklara, terazüeriyle!. Geçen yıl peynirin kilosu 9.00 lira imiş.. Artmış bu yıl.. Alıcı 15 kilo peyniri 14 kilo olarak hesabediyor, bir kilo fire düşüyor:.. Şerafettin dağındakl çeşitli yaylaklarda, Beritan aşiretinin ürettiği peynirin kilosu 12.50 15. İ ) iira arasmdaydı. Temmuz ayıK nın yansında.. Şerafettin dağlannın çeşitli yaylaklanna baharın gelen Beritan aşiretinin insanlan, kendilerınden ürünlerini alacak Istanbullu, İzrr.irli tüccarlarm yerli işbirlikçilerinden 3.000 liradan, gü vene göre 10.000 liraya kadar avans alırlar, yaylak parası öda mek için.. Sonra karakıl çadırlaruı içinde pazarlık başlar Istaa bullu yahut İzmirli parababalarının yerîi adamlan, hemen sıcağı sıcağına, alacaklan peynirin fiyatım da saptarlar, kendilerl biçer fiyatı, boynu büküktür Beritan aşiretinin Şerafettin daglanndakı insanlarınm, nitsinler başka Mandıralar gördUm obalann yörelerinde, ak çadırlı mandıralar.. Beritan aşiretinin garibanlan analannm ak sütü gibi helâl, hilesiz hurdasız sütlerin litreslni 3.00 liradan satıyorlar bu mandıralara!. Beritanlılar ürettikleri yağlan kendi tüketimleri için kullanıyorlar, yetmiyor kimi kez, dışardan alıyorlar nebati yağ!. Yağlan yaylakta yiyorlar, geri kalan tuzlanıp tuluklara dolduruluyor, iki ay kalıyor tuluklarda.. Sonra kara kara kazanlara boca ediyorlar bunlan, kaynatıyorlar.. Üsten üste alınan yağlar yeniden konuluyor tuluklara, bunun adı erimiş tereyağdır.. Sonra elbette kış gelecektir. Beritan aşiretinin insanlan hayvanlanna yulaf alacaktır, yem alacaktır; samandır, arpadır.. Paralan yoktur.. Haberler salımr, yetiş diye, gelirler verirler para tefeciler, aracılar, kredidir bu açılmış, her yani sivri kazıklı.. N'itsinler almayıp acep? «TC Tanm Bakanlığı Diyarbakır lli Teknik Ziraat Müdürlüğü Dosya: 217, Konu: Yem Yard> mı Hk. 18.1.1974 ...Başbakanlığa sunulan ve Tanm Bakanlığı kanaüyla Vilâyetimize intikal eden Yem Yardımı yapılması hakkındaki dilekçeniz ve ekleri incelendi. Göçebe olduğunuz ve kuraklıktan zarar gören mahsulünüz olmadığı için size Vilâyetimizce yem yardımı yapılması mümkün olamamaktadır. Bilginizi rica ederim. Ali Namık TÜZÜN Vali Muavini.» Berıtan Aşıretmin Düekçesı Röportaj: Fikret OTYAM Her ne kadar üretime etkin olan adale gücünün, akıl ve muhakeme yardımı ils yönetilmesi gerekli ise de, burada akla ve muhakemeye düşen iş, çalışmalann genel gereklerine kıyasla pek küçük bir yer alabilir. İlkel bir şekilde sürdürülen üretim çalışmaian ve bu konuda harcanan emek sonuç olarak topluraun ancak pek düşük düzeyde gereksinmelerini karşılayabilir ve birçok alanda bu gereksinmeleri cevaplandırmakta yetersız kalır. Oysa insanlar pek çok şeye ihtiyaç duyarlar. Toplumun gelişme düzeyi yükseldikçe bu ihtijaçlar da ona orantılı olarak artar. Önce salt karnımn doymasını düşünen insan, bu olanagı sağlayınca başka şeyler aramaya, beklemeye başlar. Bugün için modern yaşamm gerekleri insanlan pek çok şeye karşı gereksinme duyar bir duruma getirmiştir. Kısa bir süre önce buz dolabı, televizyon gibi şeyler daha akla bile gelmezken bugün için birer gerekli araç. ihtiyaç konusu oluvermişlerdir. îşt« akla ve yaratıçılıga dayanan emeğe, gereksinmeleri pek çok olan bu düzeyin istekierini kar OKUYUCU MEKTÜPLARI Universitelerarası Seçme Sınavı Komisyonu Başkanlığı'na Bizler Lise son sınıfta geçen senelerden beklemeli olan öğrencUeriz. Bu sene Eylül ayındaki bütünleme imtihanlan kalktığı için Haziran ayında bütünleme imtihanlanna tabi olduk. Daha önceleri yaptıgımız müracaat üzerine müktesap hak lanmıza zarar gelmemesini, büyük bir anlayışla kabul eden Millt Eğitim Bakanhğı; beklemeli öğrencilere her seneki gibi Eylülde bir bütünleme hakkı daha tanıdı. Fakat ne yazık ki; aynl anlayişı göstermeyen Üniversiteler Arası lmtihan Ko mısyonu, Eylüle kalan ögrencilerüı Üniversite giriş imtihan kâğıtlannı degerlendirmemekte; dolayısıyle; bizleri Eylül'de liseyi bitirsek büe açıkta kalma ya peşinen mahkum etmiş bulunmaktadır. Yani Milli Eğitim Bakanlığının verdiği bir hakkı Üni\iersiteler Arası tmtihan Komisyonu keyfi bir tasarrufla işe yaramaz hale getirmis olmaktadır. Eylül hakkı verilmeden önce yapılmış olan Üniversiteler Arası Giriş Yönetmeliği bir ihmal yüzünden buna göre değiştirilmediği için bu duruma düşmüs bulunmaktayız. Her sene olduğu gibi Üniversiteye giriş imtihan kâğıtlarının bilgisayar makjnelerinde değerlendirilmesini, bütünleme imtihanı sonunda smıf geçtiğimizde kazanmıs oldugumuz yüksek okula devamımızın sağlanmasını, şayet Eylül ayı geç olduğu için buna mecbur olunduğu kanaati varsa bütünleme imtihanlannın daha öne alınmasımn temini fle bizlerin mağduriyetimize meydan verümemesini rica ederiz. Mehmet ÖNDER Mektupla öğretim öğrencileri bir sınav hakkı daha istiyor îsparta Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümü öğrencisiyim. 4 dersten 2'sini başan ile verip 2 dersten 44 le sınıfta kalmış durumdayım. Bunlardan biri ek, biri de branş dersidir. Acaba mektupla öğretim yetkilileri bizim içinde bulundugumuz şartlan hiç düşünmüyorlar mı? Diğer emsali okullarda bir kaç kez sınav hakkı varken; biz leri tek sınavla baştan savmak kıyım değil de neyin ifadesidir? Tek sınav sistemi ile her seyin o gün için rahatsız, ruhsal buna lım içinde olanlan hiç mi he saba katmıyorlar. Mektupla öğretim gibi yetersiz bir sistemde kendi çalışma ve araştırmaları ile yüzde 80 başarı elde eden, yüzde 20 gibi basarısızlıkla sınıfta bırakılan öğrencinin durumu içler acısıdır. Mektupla öğretimin sayın yet kililerini biraz düşünmeye davet eder, hiç olmazsa göz nuru döküp emek veren bizlerin çahşmalarını daha gerçekçi değerlendirmeleri için tereddütsüz bir sınav hakkı daha vermelerıni düeriz. Mansur Şentürk • Îsparta Sonra el ayak çpkildi. Bir kaç it ürüdü., uzaklardan.. Bir kaç Uıtiyann nikotınli öksürügü.. Ağlayan bir kaç bebe.. Kadmla nn «Yavooo.. Yavooo» deyişleri.. Yavrum, yavrum.. Karakıl çadırlaruı, kilündi, çuldu serilmeyen yerlerine yani topraga, toz kalkmasm diye pen çeli Kinkör otlan yayılır.. Hayvanlar da bayılır Kinkör otunı.. Kinkör'ün yaradığı başka iş'.er de var, sütlerin süzümünde. iuninin içine konuluyor, Kinkıir alıyor kıldı, ottu, pislikti ne gelirse diğer kaptan.. Gün batanda ocaklar yaküdı, çadınn öbür ucunda.. Kadınlar, bizim kadmlanmız bu kelli OCHğm başına oturdular.. Hamurlar yoğruldu, ince ekmekler açıldı, saçta pişirildi, ısıcak ısıcak.. Bir başka ocakta kuzu kavruluyordu, bir diğerinde pirinç pila\n.. Kız bebeler ayran çalkalıyorlar.. Kimi, taze peynir dilimliyor.. Sini peydahlanıyor burnumun dibinde. peşkirler uzatılıyor ve sininin üzerine koca bir kap iç'n de yayık yağlı misk kokulu pirtn0 •pilavı, üzerinde kavrulmuş kuzu, parçalanmış.. Bir tas soğuk su ve ayran bir tas.. Dolanıyor tas eleden ele, bir büyük bu yur ediyor yemeğe.. Sonra, konukseverlik gereği parçalıyor e'i eliyle, en iyi taraflannı yığıyor önümüze.. Yufka ekmeğini çaul edip ahyoruz pilavı. arasına biraz et koyarak.. Söyleşiler yemekte de sürüyor, salt topra<c, özlemle, umutla.. Beritan aşiretinin yemekleri püav ve çoğunluk, hayvan hsstalandığı zaman, ettir.. Üzümden yapılan bastık. tereyağmda kavrulur, bu da sevilen, tutulan bir yemek.. Bulgur ve pirinç pilavı, kayısı ve kuru üzüm hoşafı, yoğurtlu çorba, çiriş otunun başından yapılan gülük.. Gülük' ü suda iyice kaynaf.yorlar sonra elle sıkıştınp, yağda kavurııyorlar.. Kinkörlerin dibinden toplanan mantarlar da goçerlenn ana gıdası arasında. Pek iyi bilıyorlar, yararhsını, zararlısını . İnce ince kıydıkları mantan bul gur pilavına karıştmyorlar.. Yine kıyılmış mantan suda haşlayıp, elle sıkıştınp yağda kavuruyorlar, üzerine sanmsaklı yoğurt döküp yiyorlar. Kıs için tuzladıklan eti kurutuyorlar, sonra ya kojoın derisine ya da beze sa np sakhyorlar.. Sofrada yogurt. peynir, ayran eksik olmuyor.. Yemekten sonra muhakkak çay geliyor, ardından kahve.. Ali Yazıcı dostluk olsun diye, ikram olsun diye bir ufak fcavanoz Nestcafe almış! Karakıl çadırların dokuması. Toros yörüklerinin, göçerlerinin çadırlan gibi sık dokuma deg:l, yağmur olduğu gibi inryor üzerinize!. Yıldızlar, ay ^ılıyor dokumalann arasmdan Tertemiz yün yataklan serdiler, yün yastık lar kocaman.. İki yorgan, bir battaniye. anca yatabiliyor insan \. Uyku tulumuna hoş bakmadüar, •Yorganimia yoktir, ha karet olmaz bunda yatarsan"1» Yatmadım, hakaret olmasın diye. Günle birlikte kalkıp, topladım yatağımı, sonra kadınlar gelip süpürdüler çadırı.. Güm güm sesler geliyordu. yayık başındaydı kacunlar. çoktan kalkmışlar. silip süpürmüşler ortalığı. bebeler uykuda.. Hayvanlan yaylaya çıkarmışlar, yakmışlar ateşleri, yoğurmuşlar hamurlan ve açmış lar hamurlan. ekmek ediyorlar sabahın köründe.. «Su dökme» işi. zor biraz.. Göz den ırak bır yer bulmak için on onbeş dakika yürümek gerekiyorl. Sofıık suyu \oırunca yüzünüze, bir yaşama kıvancı geliyor yüreğinize.. Sonra taze süt taze peynir, taze yagla kocaman Dir «dürüm.. sonra koyu keyif çayı! îkram biter mi Türk'te? Ardından kahve!. Varsanız. koca bır tas ayran!. Kızıyorlar az yedığim için!. «Kocca adamsin, bu kadar yersin» Maktnalan yüklenip uzaklaşıyorum çadırlardan.. Elvan elvan çiçekli otlar Kari.. Ylylyorlar bunu insanlar da.. Uzun. upuzım çiçekl) Çiriş.. Yirml büyük karpuz büyüklüğünde örümcek ağı gibi Klnkörner.. Sahlepier mor çiçekli.. Şu san çiçekli bitki Merik.. Çavişik ise sütlü.. Kesince gövdesini ak ak süt bırakıyor.. Koyunlar pek yiyorlar Çavisik'i.. Sonra adını bilemedikle Çerçiler göçerlerin yaşamında da önemli bir yer tutar. Kadınlar, bebı Bir sömürüdür başlar. ri pespembe toplu bir çiçek yeşillerin arasında, çılgm gibi, doğan güne karşı.. Basınca çizmemle otlara, yatıyorlar yere, sonra çekince çizmeyi kendilerine geliyorlar, dikiliyorlar.. Çok ötelerde, tepeler de sürüler yayılıyor.. Mavi üstüne ak bulutlu gökyüzü. öğlcden sonra karanyor, iniyor yağmur. .gtirüHülerle... Gunler izliyor birbirinl.. Sabahtır.. Sağılıyor koyunlar, sütler kaplara konuyor.. Ertesi günü kaduılar sabahın erinde yayık yayıyorlar, gümbürtülerle. çadırların önünde yayık çatalları.. Yağlar alınıyor, ayranı alıyorlar ken di gıdaları için.. Sonra geri kalanı kazanlara dökülüyor, kaynıyor k^ra kazanlar, çökelek japıyor kadmlar. bizim kadınlanmız.. Sonra bez bir süzgeçten sü züyorlar, üç çatallı agaçlara asıyorlar. Kalıyor burada iki gün.. Sonra tuzhıyorlar, eritiyorlar elle riyle tuzu, iyice . Tüysüz tuluklara boca «âdiyorlar, tüysüz tuluk suyu emiyor da.. Peynlr lyice sertleşiyor, alıyorlar bunu, ayran, yahut jogurtla iyice kanştınyorlar, hamur gibi oluyor peynir. Bu sefer tüylü tuluğa iyi ce basıyorlar, basıyorlar iyice, hava almasm diye, tüylü tuluk sızıntı yapmaz, kalır kısa kadar. loplaşır Çerçi'nin başına... Beyaz peynirin öyküsti Sürüler gelir öğleye dogru.. Memeleri sütlüdür, kimi yerde erkekler de sağar hayvanlan, ka dmlarla.. Be>az peynir. çogunlıık öğle üzeri alınan sütlerle yapılıyor.. Akşam sütü az oluyor hayvanlarda.. Akşam sütünden yoğurt yapılıyor.. Eğer sürü bü>Tikse mesele yok. ama kalmamış öyle eski büyük sürüler göçebelerde.. Sütler. sagmalda tuluk lara dolduruluyor, bu tüysüz tu oluyor.. Bir tahtanın üzerinde lukların ağızlarını deli bağlar gi tuzluyorlar ve yoguruyorlar sobi bağhyor kadınlar, bizim ka nunda, Ijte tçcekf pe^niri bçfdınlanmız.. Taşıyıp getiriyorlar le oluyor, tulum {teynirinl de çadırlara.. Gelirken bos kalma bundan yapıyorlar.. Bu hale dönıak için. bir yandan da vün nüştürülmüş peyniri yine yoğuruyorlar bir kaba döküp, çökelek eğiriyorlar!. Kinkör otunu döşü hâline getiriyorlar, sonra tüysü* yorlar hunilere, süzüyorlar sütü tuluğa koyuyorlar. Birbuçuk ay bir güzel.. Kazanlara dökerken, kahyormuş bu tüysüz tulukta.. bu kelli bezden geçiriyorlar, an Tüysüz tuluk içerde kalan suyu ycrlar bir güzel Eger bir atıyor dısan, sonra kesiliyorkoyun kesildiyse. yahut öldüyse muş tüysüz tuluk, içinden alınan alıyorlar kalm bağırsağım, ba peynir; yogurt, yahut taze peygırsağın kenannda «şüaf« dedîk nirle yoğrulup yumuşatılıyor, leri bir kesecik var.. Alıyorlar bu sonra tuluklara konuluyormuş, şilaf denen keseciği. temizliyor iyice sıkıştırılıp.. Taştan yaptıklalar iyice, kurutuyorlar.. Kıvnm rı bannakların zemini tuzlanıyor güzelce, tuluklar bu tuzkıvnm bir nesne bu şilaf dedik lann üzerine yerleştiriliyor.. Kaleri, yuvarlak da.. Koyuyorlar bir dınlar, bizim kadmlanmız günşişenin içine, üzerine boca edi de bir kez bu taştan yapılmış yorlar peynir suyunu. bir ay ka tuzlu bannaklara gidip tüysüz dar bekletip ekşittiriyorlar.. Bu, tuluklann üzerini bıçakla temizbizim halkımızın icadı, halis ve liyorlar, yeniden tuz koyuyorlar, de muhlis peynır mayasıdır ken gürüerce sürüyor bu çaba, kurt di olanaklanyla yarattıklan!. Ka düşmesin, kokmasın diye!.. zandaki sütün içine, işte bu şilaf'tan iki kaşık dökülüyor, besAlıcı kuş gibidir çerçiler, alıliyorum kazanın basmda, yırml cılar!. Alıcı kuş gibi!. Onemlidir dakika mı ne, süt peynlre kesi çerçiler göçerlerin yaşamında.. yor... Eğer süt, sağrnaldan ge Az geüşmiş ülkenin az geUştirilcıncık bonlirken ısısını yltlrmlşse kazanda miş ürünlerini, bu ısıya eriştiriliyor hafifçe altı cuklan, pırtılan, lastik ayakkanı yakıp... Sonra temiz bezlerle büan, iğneleri, sonra üzümdü, örtüyorlar kazanıntizerinl..Son leblebiydı, tokaydı atıp atm sırra bezden yapılmış süzgeçlerle tına vanyorlar çadırlann yanına.. birer iklşer kiloluk parçalar ah Çolukçocuk, kadınlar kızlar topyorlar, ellerle bir güzel sıkıştı laşıyorlar çerçinin sergisl etrafın da.. Geçmiyor para pelt Çocuknyorlar. yuvarlak ekmek gibi olu lar yün veriyorlar çerçiye, ne kayor biçimi.. Bunlan yıgıyorlar dar ağırhktaysa yün, o kadar üstüste, suyu iyice alınıyor, pey üzüm leblebi veriyor çerçü. Tanir hazırdır yenmeye ve satılma kas yöntemi geçiyor.. Bir çift ya.. Give peynir deniyor buna, plastikiastik ayakkabı pazarda bir başka adı da damlama, giva 14 lira.. Çerçi bu ayakkabı karşıdamlaması, en taze peynirlığında iki kilo peynir alıyor. İki kilo peynir Beritan aşiretinin Sonra bir başka işleme geçili «son rayicine göre» 25.00 lira, yeyor.. Dilim dilim kesilen bu pey rinde.. Bu peynir Bingöl'de 39.00 nir kaynatılmış peynir suyunun liradır!. Yani bir Beritanlı kadm, içine atılınca, sakız gibi bisey YARIN: GÖÇERLER KAR GİBİ ERÎYOR bittigi amacını taşıyan mektup KAElfri IDI A la öğretimin sa>ın yetkilileri. I V I t M U r L A VI II^CCI^" YUlNOCİN. ÖĞRETİMDE DEĞİŞİKLİK GEREK hakkı taninmalıdır. 2 Mektupla Yüksek öğrstim de başan gösteren öğrencilerin kayıtlı bulunduklan okullarda kontenjan açığı yok ise kontenjan açığı bulunan başka bir Eğitim Enstitüsüne gündüzlü veya gece bölümlerine de\ramh öğrencı olarak kabul edilmelidir. 3 Her öğrencinin kontenjan oranında bölgesindeki en yakın Eğitim Enstii üsür./JI (Gündüzlü, geceli veya mektupla) kapsamına almmasını istemekteyız. Mektupla Yüksek öğertim örencileri olarali yönetmeliğin en kısa zamanda çıkanlıp okullara gönderilmesi, bizleri tedirgin eden sorunlanmızı bir an önce çö7ümlendirilmesini arzederiz. Saygüaruruzla. îsparta Efltlm Enstitfisfi Mektupla Yüksek Öğretim ÖğrencUerl Adına. Sınrf Baskanlan Ali Balıtatlı, Lâtif Uçan, Süleyman Erten, Abdülkadir Yaşir, Muzaffer Bağlan, 7Afer Dumlupınar, Ahmet M. Tııtar, Nazml Yılmazer, Ali Hasan Erdal, Casim Gören. BAKIRKÖY İCRA MEMURLUĞUNDAN GAYRİMENKUL SATIŞ İI.ÂNI (Sayı: 1915/854 TS) Ipotekll olup paraya çevrilmesine karar verilen Bakırköy, Güngören, Haznedar Çiftliğl Mevkiinde kain 15 pafta, 1621 parsel sayılı 300 M2. arsa üzerinde 21 kapı No.iu kârgır apartmanının 150/200 hissesi açık arttırma suretiyle satılacaktır İMAR DURUMU: Güngören Beledııesi Fer Şefliğtnin 5.3.1975 tanh ve 75/105 sayılı imar dunımu belgesinden: Bina yüksekliği 9^0+300= 12,50 M. ön bahçe mesafesi 5.00 M. yan bahçe mesafesi 2.95 m. arka bahçe mesafesi 3.00 M. ve aynk nizamda inşaata müsaade edildiği bildinlmiştir. GAYRtMENKULÜN EVS^F VE KIYMETİ: Yukanda sözü edilen kârgir apartman Haznedar mevkiinde Ege Sokağında 1621 parsel sayılı arsa üzerinde 21 sokak kapı No.'lu olup zemin ve birinci kat olmak ürere iki kat, üç daireden ibarettir. Zemin kat takriben 95 M2. olup, 15 M2. civarında geniş bir hol ve bu holün etrafında 3 oda, bir mutfak, bir banyo ve alaturka WC'den ibarettir. Odalann zemini marley, diğer bütün zeminler karo mozaiktlr. Binada su ve elektrik mevcut olup içinde borçlu Hatice Şenay oturmaktadır. Birinci kat: İki daire olup lnsaat sahası takriben 120 M2. dir. Her iki dairede 2 oda, bir hol, blr mutfak ve lçinde WCsi bulunan blr banyo bulunmaktadır. Bu dairelerde borçlunun tazlan ıkâmet etmektedir Dairelertn tnsaat tarzı ve kullanılan malzeme, isçiliği aynen zemin kat gibidir. Dalrelerin inşaat tarzı ve kullanılan malzeme cinsi, lşçlliği ve bahçede bulunan su kuyusu ve motorunun mevcudiyeö ve binaya aynca su ohnadığı zaman su vermesi nazara alınarak arsa ve bınanın tamamma (420.000.00 TL.) borçlunun 150/200 hissesine (315.000.00 TL) kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: Satış 16.9.1975 salı günü saat 10ll'e kadar Bakırköy îora Dairesinde açık arttırma suretiyle j'apılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 26.9. 1975 cuma günü saat 10'dan ll'e kadar aynı yerde ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklılarm alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartiyle en çok arttırana ihale olunur. 2) Arttınııaya iştirak edeceklerm tahmin edilen kıymetin yüzde 10'u nisbeünde pey akçesi veya bu tnıktar Kadar milli bir bankanın teminat mestubunu vermeieri lâzunciır. Satış peşin para iledır, alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye r^smi. ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Binkmiş vergiler satış bedelinaen ödenir 3) Ipotek sahiDi alacakhlarla diğer ügılılerın (4) bu gayrimenkul üzenndekl hakıannı nususıyle laız ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildırmeleri lâzımrtır; aksı takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4) Satış bedel: hemen veya verilen mühlet ıçmde ödenme7,se lcra ve İflâs Kanununun 133 maddesi gereğınce ihale feshedilir Ik; ihale arasmdaki farktan ve vüzde 10 faızden alıcı ve kefıllen mesul tuuılacak ve hiç dir hükme hacet kalmactan kendilerinden tahsil edılecektir. 5) Sartname, ilân tanhinden itıbaren nerkesin gnrebilmesı için daireden açık olup masrafı verüdiğinde ıstıyen alıcjya bır örneğı gönderilebilir. 6) Satışa lştırak edenlerin sartnameyi göımüş ve münderecatıru kabul etmiş sayılacaklnn baskaca bilgi almak istiyenlerin 975/854 T. sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurrtıaifin İlân olımur. ( + ) tlgililer tabtrine irtirak hakkı sahipleri de dahildir. (Basm: 6019/6278) Bizler Mektupla Yüksek öğretim Îsparta Eğitim Enstitüsü öğrencileri olarak aşağıdaki sorunlarımızı belirtmekte yarar buluyoruz. 1 Testte başan göstererek yaz uygulamasma hak kazandıBen Cşak'ın ülubey üçesinin ğımıza göre: tnan köyünden tsmail Kazanır, a) Uygulama sonunda tekrar çiftçiyim. Sekiz nüfusa bakıyo smıf geçme sınavı yapıimamalırum. Tozla. toprakla tıergün dır. yazın yakıcı sıcağmda boğuşub) Dygulamanın amacı öğren yorum. Çocuklanm aç ve açık. ciye öğretmenlik fonksiyonu ka Yıl'ık kazancırn briit 78 bin lira zandırmak olmalı, uygulamada civarında. Emeğimiz dışındaki gösterilecek dersler bu amaca masraflan çıkarırsam gelirim yönelik yü içJnde öğrenilen yıüık 34 bın liradır. Yannımız derslerin gozlem ve tacelemeledan umutlu ve yaşayışımızdan rine dayalı, pratigini Içermelimutlu değiuz. Yarın için hiçbir dir. güvencemiz yok. c) Başanlı sayüdığımız dersOysa siz aylıklannızı bir an lerden 4 haftaiife yaz uygulamada 28 bin liraya çıkanverdiniz. sı sonunda aynı derslerden tekYani yaklaşık gelirinM benden rar sınava tabi tutulmayı anlam yüz feat arttırdınız. Şimdi so siz bulmaktayiz. ruyorum: Si? benim 8 Uraya d) Uygulama sonunda yalnız aldığım seken 8(X) liraya mı alısınamalı derslerden smav yayorsunuz. Benim bir liraya içtiğim sigarayı siz 100 liraya mı pılmah başan derecesinl gösteren not, test sonucuna bakıliçiyorsunuz. Ya da 25 liraya maksızın geçer not olarak degiydiğim lâstik ayakkabıyı 2500 ğe rlendrrilmelidir. liraya mı giyiyorsunuz?» e) Sınamalı ders sonunda ba şansız olan öğrencilere aynı Ismail KAZANIR lnan Köyü, tnubeyÜŞAK yü içerisinde Udnd bir imtihan Parlâmenterlere açık mektup