16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 10 Ağustos 1975 EMÎItLEüÎNÎl JOfcfalLAfcı MUA12AM m DîU' AMft Li Hlr lODOilL Ç {N{ANlAWı.. PEVLtfi AL İJTANÖULDA ABDULCANBAZ TURHAN SELÇUK tfîff HMHftf«... 3EVLET YOKUŞU Ali Nejat ÖLÇEN 9 m ikl yana sallayıp gitti. Bu efrilere kaldığını anlarmştun. Demek ki farkıladan o güne dek kimsenin yapmadıSı ek başıma yapmıs, ülkenin tüketim kade etmiştim. Örgütün özüydü bu eğünlerde yabancı uyruklu Başdanışmaceği haberi örgütiin odslannı dolaştı. jman. kavak agacı kadar uzun bir Dizlerine kadar sarkıyordu kolları. Belan diş fırçasına benziyordu. Bizlerle ken fazla bilgili olmaktan çekinen bir dı. Ülkemize geldiği zaman, bütün ga3 mutlu haberler yer alırdı: «Basdakalkmacagımızı söylüyor.» îyiki boyle du. Ulusça kalkınacağımıza inanmıya itık. Kalkınma ateşıyle bu denli kavrubaşka ülke yeryüzünde yoktur besbelli. damdı Başdanışman. Toplumun umursmamak için ellnden geleni yapıyordu. da ayaga kalkar, karatahtaya formülırdı. Mutlu, hemen not defterini çıkaını iki yana sallıyarak tahtadakileri »tmiye çabalardı. Bu yabancılar, bir anlatılanları sessiz sedasız dinliyenlerle k ilgilenirler nedense. O gün de böyle . Başdanışman karatahtaya formülleri n sonra yanıma gelip elindekl kâğıdı sterdi. Sonra ne oldu bilmiyorum. Kaîlimde buldum. O mu vermişti, ben ıştım, hatırlamıyorum. Yalnız hatırla)ir şey varsa graflklerlmle ilgilenenlesı birden bire artıvermisti. ianışman gittikten sonra bir gün bizim Mutlu ile telâş içinde odamdan içerl Mutlu daha geride ıtalmıştı. Masama i başkan: >enin grafiklerini görmek lstiyor, dedı. Lım diye fısıldadun, »essizce. ını saga doğru çevirdl. :ok önerali, Basbakan görmak lstiyor, fiklerin hepsinl üstüste yığıp, kartonlaborusu gibt kıvırdım. Elimden kurturar açılıverdller. Katlanmak, kıvrılmak ıa gitmemişti. Blri kendlni yere atar ısadan aşağıya düştü. Oltadan kurtulan rnefi kaçıp gitmek lstiyordu, belki de. tekrar list üste yerleştirip kıvırdım. iple bağladım. Benlm isim bitmişti. ileri atıldı. Karton yığınını, kundaklan:uk örneği kucağına aldı. Bir süre baviasam birdenbire bosahvermisti. Muttorüarı goğsünün üzerinde tutuyordu. •akamlann kartonlann içinden sıyrüıp ıkülmesine engel oluyordu. Grafiklerice çizgileri iplik iplilc kartonlardan dö: ne iyi olurdu. Başkan suçluymus gibt ;ıkamadı bir süre. «Çok önemli» diye fı«Başbakan» diye mınldandı tekrar. kapı ardına kadar açıldı. Sarsak adımışarı çıktılar. ıfiklerimi elimden almışlardı. Havuz gımuştu oda. İ'.k konuşan uzman Ramiz ılasasındaki kâçıtları elinin tersiyle ya«Kahve içelim» dedi. Hademe içeri gltledl. ki kahve, dedi. Benimkl orta sekerll Hademe bana baktı. Benimki acı olsun, dedim. HVE TASl irinden sonra masarnın gerisüıde sessiz oturdum. Elime ne kalem alabiliyore de hesap makinesinin kolunu çevinne kalmıştı. 485 numarah odada uzman in renksiz gözlerinden başka bir şey kal"1. Suratıma acır çibi bakıyor. sonra da tomarının içinde kayboluyordu. • gün kartonl&rımı geri dönmüs buldum. ım üzerine bırakılıvermişti. Bazılan eskırışmıştı. Bir bölümü benlm tanıyamaduruma gelmişti. Tüketim eğrtleri bölük olmııştu. Kimbilir belki de bir yere ırdı onu. Bir duvara asmıslarsa ne denli süslerdl duvan. Elimle hepsini bir yana lttim. Yere düşenlerin üzerine basmakta bir sakınca görmemistim. Örgiltün mermer salonunu yıldınm hızıyla geçtiğlmi natırlarun. Ağır bronz kapıyı vargücümle itip dışarı çıktım. Bahar gelmiş, eriyen kar birikintileri Ankarayı çınlçıplak açıkta bırakrruştı. Ankara üsüyordu. Kızılay meydamndaki saat bozulmuî, üzerine beyaz kocaman bir kâğıt yapışürmışlardı. Bu kâgıt ölü gibi duran akreple yelkovanı gizlemeye çalışıyordu. Saatin diregine sarıldun. Kurnazhk edip altdan yelkovanı görmek istiyordum. Beceremedim. Trafik polisi, kollarını iki yana açmış, hareketslz dunayordu. Siyah arabalan kargalara benzettim. Trafik polisinden kaçıyorlardı. Hızlı adımlarla karşı kaldırıma geçtım. Aşagı yöne yürümeye başladım. Dükkânlarm vitrinlerinde mankenler vardı. Kendimi okuldan kaçan öğrencilere benzettim, Nereye gitrneliydim. ögrenciler kaçınca nereye giderler. Aklıma şeytanca bir düşünce geldi. Kendi kendime güldüm. Toplamı tek sayı olan tek rakamlı dükkânlann vitrinlerini seyretm» karan aldım. Çalıştıgım odanın numarasının tek oluşu içime su serpti. Derin bir nefes âldım. Bir rakam, benzer sayılardan olu?ursa bana sıkmtı verir. 33 gibi, 333 daha korkunçtur benim indlmde. Köşede tahta perdelerle çevriH arsanın yanında durdum. Burada durmam gerekiyordu. Aldıgım kararın dojal bir sonucuydu. Çünkil ilerde bir yapı bu arsaya, kondurulursa, rakamlann toplamı ve de kendisi fek sayı olacaktı. Hem de kişiligi olan tek sayı. 133. Hiç bir sayıyle bölünmeyen böyle sayılara saygım vardır. Bölünmemek daima saygıdeğer bir özelliktlr. Arsanın t&hta perdelerlnl saygıyle seyretmeye koyuldum. Ortada vitrin falan yoktıı, olmasmdı. Olmıyan bir vitrlni fimdiden seyretmenln ne sakıncası olabilir. ilerde zengirun birl buraya bir y»pı kondurur, zenginm öteki de vitrin açar lçtal alçıdan çıplak kadınlarla doldururdu. Çenesi lnce, dudaklan etli, gozleri süzgün alçıdan mankenler. Ankara'da manken mi bol, insan mı? Mankenlerin artışı nüfus çofalmasmdan az mı, çok mu acaba. Tahta perdenin dibine kitaplar, gazetelst dizmiş biri. «Başdanışman geldi, bir demeç verdi.» «Başdanışman hükümet başkanıyla görüştü.» «Hesaplann çok bilimsel oldugu» gerisini okuyarnadınv Hpsapların bilimselliği benl ilgilendirmlyordu. Hızıa yürümeye başladım. Kendimi Ulusal Piyango bayiinin önünde buldum. Camın geristae s a n bir kartonda rakamlar piramit gibi y8züıvermişti. Tabana doğru rakamların sıfırları artıyordu. Daha geride yağlıboya tablolar diziliydi. Parlak kristal camda hayal meyal kendi çehremi farkettim. Bana bakıyordu. Kımıldayınca kaçıp kayboldu. Tablolann birinde bir köylü kadın gördüm, sırtmda bir çıkın asılıydı. Çıkında da başı yana eğik bir çocuk, kadının elleri sarkmıştı. Uzakta bir çadır görünüyordu. Sivri tepeli bir çadır. «Yoo. olmaz» dedim kendi kendime. Yönik çadın böyle olmaz. Resmin köşesinde bir Kâgıt parçası eözüme iliştı: «Resim dersi verüir.» Adresi kirnseye belli etmeden cep detterime kopya ettim. Oradan uzaklaştım. Beş katlı bir yapmın karanlık merdivenlerini tırmanırken kalbim, küt küt atıyordu. Ne demeye buraya gelmiştim. Ama resmi yapan adaıru görmek duygusu beni altüst etmişti. Bu adamın kim oldugunu öğrenmek İstiyordum. Zile bastım, içeriden gelen t«rlik sesleri kapıya yaklaştı. Tokmak çevrildi. tri kıyım, kırmın burnu şişmiş. uykulu bir adamla karşılaştım. Elleri ve yüzü kabuk kabuktu. Egzama galiba diye düşündüm. «Ne istiyorsun» diye sordu kabaca. Kapıyı kapatmaya yeltendi. Engel oldum. Adam korktu, geri geri çekildi. tRe5ün dersi» dedim. Ne dersı? R«sim dersi. Kapıyı ardına kadar açtı. G^l içeri, dedi. (DEVAMI VAR) ECEVÎT KIBRIS'I ANLATIYOR RöpurtaJ: Altan ÛYMEN Ecevit Başbakanhk görevini fiilen bıraktığı günün gecesi Bade sokaktaki evinde oturdu ve bir şiir yazdı.. Ecevit re yaa hazırlayıcısı Altan ÖY^IEN, diziyl oiuşturan birinde.. Başbakanhktan ayrıldıktan sonra vakti daha da azalmıştı.. bir üslupla anlatılanlardan şikâyetçidir. «Bazısını açıp bakmays bile ceBülent Ecevit'in Başbakanhk saret edemiyorum» diyordu. «Mugörevini Sadi Irmak'a devredip, hayyile» eseri anlatımlardan örBade Sokakta, Bade Apartmanı nekler veriyordu. nın çatı katındaki dairesine giOrada aklıma geldi ve kendisidince yaptıgı şey şudur: ne önerdim: Bir şür yazmıştır. «Kendi hayatınızı siz anlatın» Bunu yarm anlatacağım, bugün dedim, «Ben sorayım, siz cevap ise, bu yazı dizisini düzenleyen verin. Bunları, banda alalım, gazeteci olarak birkaç «son söz» bantlar yazılsın.. gene okuyun.. söylemek istiyorum. sizin anlatışınızın dogrusu ortaDizinin artık sonuna geldik. İz ya çıksın.» leyenler hatırlayacaklardır, bir Sonra arakere daha anlatmıştım, aralıklar daÖnce tereddüt etti. bu denemesırada la beş bolüm halinde yayınlanan yi yapmayıbuluşarak kabul etti. bu ropörtaja gcçen yılın kasım Aradan dokuzon ay geçtikten ayında başlamıştık. Ecevit'in Baş bakanlığının son günleriydi. Isti ve bugün dizinin sonuna geldikfa eden hükümet dönemi de so ten sonra, bu işin hayli zor oldjna ermişti, Başbakanlığa Sadi gunu belirteyirn. Tahminimin akIrmak getirilmişti, hükümeti kur sıne. vakti Basbakanlıktan ayrıldıktan sonra belki daha da damak üzereydi. «Cumhuriyet» benden. artık raJdı. (Hiç olmazsa bana öyle hükümet dönemi sona eren Baş geliyor). bakandan bu dönemle ilgüi genel Parti çalışmaları. . Güncel kobir demeç almamı istemişti. Ya nularda demeç hazırlamalar... Kobır yazıda bıtecek, ya da en çok nuşma hazırlamalar... Parlamento ikiüç yazı sürecek bir demeç. çalışmalan... Siyasal randevuEcevit beni Başbakanlıkta özel lar. . Geziler... eşyasmı, kitaplannı toplarkeıı Son vakit kabul etti. Sorulanmdan biri, Başbakanhğının özellikle o son Öyle oluyor ki, gazetede bir döneminde, hakkında çıkan pek bölüm başlamıs, devam ediyor., çok kitap için ne düşündüğü idi. Ertesi gün çıkacak yazı yok. Bunu sorunca anlaşıldı ki, bu Ecevit «Bugün vakit ayırmaya kitapların pek çogunda, bazen çalışıyorum», «Yarın ayıracağım» kendisini konuşturuyormuş gibi derken, araya güncel konular girmiş, bunu son dakikaya kadar yapamamış.. Gazeteye dördüncü sayfa yazüan iki gün önceden verilir.. Yazı işlerindeki arkadaşlar ondan da vaz geçip mürettiphanenin çalışma düzenici değiştirmişler.. Ama bir gün öncesinin öğle vakti, artık son vakit.. Ona da yetişrnezse, gazete. basılıp dağıtıcüara yetiştirilemeyecek... Bazı bantların, Ece\it'in okuyup onaylaması gereken metni, İşte o öğle vakti, saniyeleri saymaya başlamışken yetişmiştir te lekse... Bu yazı dizisi sürerken. sağdaki bazı gazetelerde Ecevit 'i kendisini anlatmaya meraklı imiş gibi göstermek isteyen yazılar çıktığı oldu. Gelsinler onu bir de bana sorsunlar.. Merak asıl bendeydi. Eğer inat derecesine varan bir israrla, bazen günde beş altı yerden, hatta galiba usandıracak kadar aramasaydım, bu anlattıklarınm yirmide biri, banda ve yazıya geçmezdi.. özel büro ve Oran'daki evden baska, bazen iç ve dış gezilerl sırasında da, uçak ve otobusler ve kaldıgı oteller de, bu yazı dizisiyle ilgili görüşmelerinin yapıldıgı yerler olmuştur. Ama sanıyorum ki, daha çok bu bendekı hadi inat demeyip kendime iltifat edeyim «fikri takip»in sonucunda, ortaya siyasi hayatımız bakımından oldukça ilginç bir belge çıkmıştır. r Sij asi hayatta rol ojTiayanlar, anüarmı yayırüamaya vakit bulurlarsa, bunu genellikle siyasi hayatlarını bitirdikten sonra ya parlar.. O zaman da orüann, gazetelerdeki, televizyonlardaki res mi demeçlerinin ve görüntüleri nin dışındaki yaşantıları, olaylar karşısındaki düşünceleri, izlenım leri, siyasi hayatlan boyunca ka muoyunun, büyük ölçüde bilgisi dışında kalır. Hiç değllse, bunlar hakkındaki bUgiler, sadece baskalannın tanıklıgma dayana bilir.(Kaldı ki, başkalarının tanık lığına dayanan, ama bunlan kar şılaştınp değerlendirerek doğnı ya en yakını saptamaya yönelen ciddi incelemeler de, bizde pek yapılmıyor.) Siyaset adamlarımn siyasi hayatları bittikten sonra yazdıkları anılar ise, okuyanlara geçmişe dönük tahliller yapma, değer yar gıları oluşturma olanağı verir ama, bu değer yargılarınm siyasi hayatın o günkü akışını etjcileye cek bir yanı, artık yoktur. Örne gın, anıyı yazanın, kendi açıkladığı düşüncelerini, davranışlarını beğenmisseniz, onu artık seçemezsiniz, ya da beğenmemiîSBniz, ona karşı oy veremezsimz. O artık defterini kapaünış, köşaainde oturuyordur. Ecevit'in çocukluk günlerinden itibaren anlatUkları ise, onun siyasi hayauna hem de en harekeüi dönemlerınden birındedevam ettigi bir sırada yaymlan dı. Ve tabii eksiklerı, tekrarlan oldu ama, sanıyorum, sorularm büyük çogunluguna verdigi cevap larla Ecevit, bu yazı dizisinde kendisini, siyasi hayatını bitırmiş çoğu polıtikacıdan daha da açık anlattı. Benim meslek alanım dışın da kitap halinde de yayınianacak olan bu diziyi okuvanlar, Bülent Ecevit'i eski Ankara'nın bir mahallesınce «tavşan kaç» oyunu oynadıgı gün lerden, Kıbrıs harekâtına karar verdigi geceye, ve biraz sonra ge lecegımız basbakanlıktan aynlış saatine kadar hayli yakından ta nımış olacakjardır; çeşitli yanla rı halckında, kendi açüanndan verecekleri değer yargüannı, üçüncü kişilerin kulaktan dolma anlatımlanna göre değil, doğradan doğruya edindikleri verilere göre oluşturabileceklerdir. Gerçi ınsanlann kendileri hakkınd&ki objektiflik derecesınin ideal noktaya ulaşacagı öne suru iemez, ama sanıyorum ki, Ecevit'in anlattıklan benim okudugum yerli • yabancı siyasetçi anıları arasmda bu noktaya galiba en fazla vaklaşabilenlerinden biridir. lerl Wr g&»tecly«, Etevit'ta açık lıgıyla anlataınlar. Demirel, Bozbeyli, Erbakan, Feyzioglu, Türkeş... küçükken hangl oyunu oynanuslar, gençliklerinde nelere ilgi duymuşlar, eşleriyle nasıl tanısıp nasıl evlenmisler, politikaya niçin atılmışlar, bir makam» geldiklerinde akıUarından neler gecmis, Kıbns harekâtı gecesi ne düsünmüsler.. Kendüerinin tabıl mümkün olduğu kadar samimi anlatımlanndan onlan da ögrenelim. Ki demokrasinin en bastakl gereUerinden biri, kamuoyunun olaylar hakkında da, kişiler hakkında da dogruya en yakın varileri edinme olanagına sahlp olması gereği, bu açıdan da yerine gelebilsin. Bana ve sayın okuyuculara bu olanağı saglamayı kabul eden sayuı Bülent Ecevit'e ve baa zaman darlıgı sıralannda yardımlarınj esirgemeyen sayın Rahsan Ecevit'e, bu dizinin sonuna geldieimlz sırada teşekkUrleriml sunmak isterim. • Simdi kaldıgımız yere gelelim. Bülent Ecevit Basbakanlıktan fiilen aynldıgı gece. o zaman Bade sokaktaki Bade apartmanının çatı katındaki evine gitti.. Ve Mr şiir vazdı. O günden 10 yıl 6nce. 1964 yılında da bir şiir vazmıştı. B u şiirleri ve onun şiirleri hakkındaki düşüncelerini yarın verecegiz BOND 4EX fSTİVOBUM Kf O s e c E X f ouvy. CkuN SONHA SE.NİN Diğerleri de yapmalı Gönül ister ki, öteki siyasî liderler de, kendllerini, güvendis Y A R I N: SONDA BİR GÜN AĞARIYOUU... t • # • • • • • • • # • • •» • • # • • •» • • • • • • • • • # • »• • • # • • » ANY JONES Nikâh masasında Bir keresinde Ecevit'i hiç bir yerde bulamadım.. Bir CHP milletvekilinin nikâhında tanıkhk edeceğini, son anda öğrendim. Oraya yetişen bir foto muhabiri arkadas, resmini çekecekmiş gibi yanına yaklaşıp. eline, «Hiç yazı kalmadı» diye bir alârm pu sulasıru nikâh salonunda tutuşturdu. . Başbakanlık makam odas:ndan başlayarak. Meçlis'teki, partide DENEME SERÎSİNİN yeni kitabı DAHA GUZEL BIR DÜNYA Sadun Tanıu Tükenmek üzere olan kitaplar: SOKAKTA GURILTO VAR Nadır NADİ INSA.NCA ¥AŞAMAK Seha L. MERAY YENİ TANRILAR Melih Cevdet ANDAY ÖLÜMSLZ OYUN Oktay AKBAL K4HRAAIANLAR DOGMAL1YD1 Şevket Süreyya AYDEMİR Her kitap 15 lıra Yenı bır seri: TARİH • AN1 GEZI OLAY serisı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanh£ından Fakültemizin Aşağıda belirtilen Kürsülennde açık Asıstanlık, Uzmanlık Öğrenciliği ve Uzman kadroları mevcuttur. tsteklilerin yabancı dil imtihanlan 2 EylUl 1975 günü (Salı) saat 10.00'da. Bilim dalı imtihanlan da 9 Eylül 1975 Salı günü aynı saatte Fakültemiz Kurul odasında yapılaraktır. îsteklilerin 25 Ağustos 1975 günü saat 17.00've ıtadar bir dilekçe, dört fotoğral, mezun olduklan Fakülteden almış olduklan ders notları ile birlikte Dekanlığa müracaatlan. 1) Açık Asistanlık kadrosu bulunan kürsfiler: Anatoml, Fizyoloji, ve Biofizik, Mikrobiyolojt, Tropikal Hastalıklar ve Parazitoloii. Adli Tıp, İç Hastalıklan, Cerrahi, Çocuk Saglığı ve Hastalıklan, Üroloji, Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Ortopedi ve Traumatoloji. 2) Uzmanlık Ötrenclliğl badrosa bulunan kürsüler: Histolojl ve Embrtvoloji, Fizyoloji ve Biofizik, Biokimva, Mikrobiyoloji, Tropika) Hastalıklan ve Parazitolojl, İç Hastaiıklan, PnömoFtizvokıjl, Cerrahi. Psiklvatri. Ftzik Tedavi ve Rehabiiitasyon. Anesteziyoloii ve Reanimasyon, RadTOİoii. Ortopedi ve Traumstoloji. 3) Uzman kadrosn bulunan körsfllen Farmakolou. 4> Çeşltlı kurumlardan maaslılzinli sayılmak üzere burs ve kadro getirenler tiim kürsülerimize burslu U«manlık Ögrencisi olarak alınacaktır. ^ r BALKANLAKDA BtR GERtLLACI CRESNELİ NIVAZI BEYtN ANILARI) çıkti. Fiyatı 20 lira Isteme adresi: Halkert Sok No 39.41 Cafalo|In • İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle