Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKÎ CUMHURtYET 28 Temmuz 1975 alen giincel blr konu haline gelen ve hukute dışı biigilerle «hukuki beyanlarda» bulunma ya kendilerini yetkiü gören kişiler karşısın da, Damştay kararlarımn yerine getirilmesi konusunu hukuki ve yasal açıdan ele almakta yarar görmekteylm. H OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Tarihsel Gelişim 1868 yüında kurulan Danıştay, Osmanlı Imparatorluğu döneminde yargısal denetimden çok hukuksal denetim yapmakta, başka bir deyimle kendisine havale edilen idari işler ve eylemler hakkın da hukuksal görüşünü büdirmekte, verdiği kararların geçerlilik kazanrnası ise Sadaret makamının onayma bağlı kalmakta idi. tdare hukukunda buna cbağlı adalet» veya «tutuk adalet» denilmektedir. O dönemde. Danıştay'm bir yargı organı olduğunu ve yargısal denetim yaptığını söyleyebilmekte güçlük vardır. Çünkü yargı kararı, uyuşmazlıklan kesin nitelikte çözümleyen, sonuca bağlayan ve herkesce uyulmasmda zorunluluk bulunan kararlardır. Bu tür kararlann oto matik hükum ifade edeceği ve herkesce uyulma sı gerekeceği hususunda kusku bulunmamak eerekir. Cumhuriyet döneminde idari işlem ve eylem lerinin denetiminde baglı yetkiden veya tutuk adaletten bağımsız yetki veya tam adalete (güçlü adalete) geçüdiğini görmekteyiz (1). Bu dönemde, Danıştay'ın belirli bir konuda karar verebilmesi için o işta kendisine havale edilmesine gerek olmadığı gibi, verdigi kararlann geçerlilik kazanması için de herhangi bir makamın onayma gereksinme duyulmamaktadır. Nitekim Cumhuriyet döneminde Danıştay'ın kuruluşuna dair 669 sayılı kanunun 48. maddesinde «îdari da valar hakkında şurayı devletten sadır olan hükümler hiç bir makamın tasdikine muhtaç olmaksızın lâzımülinfaz olup icra dairelerince alelusul tenfiz olunur» denmiş, bu hüküm daha son ra 5346 sayılı kanunla «idari davalar hakkında Devlet Şurasından sadır olan ilâmlar umumi hükümler dairesinde infaz ve icra olunur» şeklinde değiştirilmiştir. Böylece Danıştay'm Cumhuriyet döneminde yargı organı niteliğini kazandıgını ve idarenin yargısal denetimi üe yetkili kılındığını görmekteyiz. 1961 Anayasasında, Yüksek Mahkemeler ara sında yer alan Danıştay, idari uyuşmazlıklan ve davalan görmekle ve çözümlemekle görevlendirilmiştir (2). öte yandan Anayasamn 114. madde sinin değişiklikten önceki şeklinde «îdarenin hiç bir eylem ve işlemi, hiç bir halde, yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz» denmek suretiyle idarenia bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine uyruk kıhnmıstır. Her ne kadar 114. madde 20/9/1SV1 güu \e i**i aayılı kanunla «idarenin ber türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır» şeklinde değiştirilmiş ise de, bu madde Anayasanın 132. maddesi ile ele alındığın da bir değişiklik olmadığı, aynı şeyin değişik bir söyleyişle ifade edildiği görülmektedir. DANIŞTAY KARARLARI Pr. Yılmaz ALiEFENDiOĞLU DANIŞTAY ÜYESÎ kuya yer bırakmayacak şekilde Anayasal ve yasal hükümlerle belirlenmiştir. 521 sayılı Danıştay Kanumınun 1740 sayılı kanunla değişik 95. maddesinın birinci fıkrasmda, «dava daireleri ile dava daireleri kurulu karar ları kesin olup muhkem kaziyenin bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder» denmekte olması, bu kararlann kesin vargı kararı niteliğinde bulunduğunu ve kendiliğinden herkes için otomatikman hüküm ifade ettiğini gösterir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında «idare, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 132. maddesi gereğince, Danış tay ilâmlannm icaplarma göre işlem veya eylem te sıs etmeye mecburdur» denmekte; Anayasanın 132. maddesinde ise, «.. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorun dadırlar; bu organlar ve idare, mahkeme karar larını hiç bir surette değiştlremez ve bunlann yerine getirilmesini geciktlremez» hükmü bulunmaktadır. Bu iki madde birlikte dikkate alındığı zaman. idarenin. Danıştay kararlanna uymak zo runluluğu ana çerçevesi içersinde. Danıştay kararlanna göre islem veya eylem tesis etmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Maddede sö zü edilen «işlem veya eylem» sözcukleri üzerinde durmak gerekecektir. İşlem, bir karar almayı, bir hukuki tasamıfta bulunmayı; eylem ise belirli bir davranış içersine girmeyi veya belirli bir tutum takınmayı gerektirir. Buradaki eylem sözcüğünün tazminat ödeme ile alâkası yoktur. Tam yargı davalan ile ilgill kararlann ne şekil de yenne getirileceği aynı maddenin 3. fıkrasın da diizenlenmıştir. «İdare Danıştay kararlarına göre işlem veya eylem tesis edecektir»in anlamı şudur: Danıştay'ca iptal edilen olumsuz (başka bir deyimle bir sey yapmamak veya hukuki tasarrufta bulunmamak) şeklinde, bir işlem ise, bu halde idare Danıştay kararına göre işlem tesis etmek zorundadır. örnefin, bir bina inşaatı için vaki ruhsat isteginin Belediyece reddi şeklindeki olumsuz bir işlemin iptali halinde davacı, Damştay karanna dayanarak ruhsatı varmış gibl kendiliğinden inşaata başlayamaz, belediyeye başvurarak Danıştay kararına göre işlem tesisini. (başka bir deyimle ruhsat verilmesini) isteyebilir. İptal edilen işleminin olumsuz olması idareve Danıştay kanununıın flî. maddesi uyann da yeni bir işlem tesisi yükümlülüğünü getirmeMedir. İptal edilen karar olumlu, yani hukuki tasarruf doğuran bir işlem ise, bu durumda idarerin yeni bir işlem tesis etmesine gerek yok tur. tptal kararı, o işlemin tesisinden önceki hukuki dunımu kendiliğinden geri getirir. Bu halde idarenin. Danıştay kanununun 95. maddesi uyannca, Danıştay kararmffi uygulanmasmı ve yerine getirilmesini mümkün kılaeak ve kolaylaşüracak bir davranış, (başka bir deyimle) içine girmesi ve fiili durumu Danıştay kara rına göre düzeltrr.esi gerekir. Örneğin, iptal edilen; «emekliye sevk» «görevden alma», «başka bir göreve atama», gibi işlemler ise. lehinde karar verilen me murun göreve başlaması için yeni blr atama 1* lemine gerek yoktur. Danıştay iptal kararı sonucunda, ortadan kaldırılan işlemden önceki du ruma kendiliğinden dönülür. Bu durumda idare, Danıştay kararımn uygulanmasmı ve yerine getirilmesini kolaylaştıracak bir tutum ve davranış içine girmesi, memurun eski görevine baş laması gerekir. 95. maddede işlem veya eylem te sisinden söz edilmekle güdülen amaç budur. îrtal kararına kadar memurun yeri doldurulmuş ise, bu halde idare davayı kazanan kişinin görev yeri nin boşaltılması için işlem ve bu kişinin eski görevine devamı için uygun bir davranış veya tutum içine girmekle de eylem tesis etmesi gerekir. Davacının kendisi hakkında tesis edilen işlem ile birlikte. yerine atama yapılan kişiye ait işlemin de dava konusu edilmesi ve her iki ışlemin iptali halinde. işlemlerin tesisinden öm?eki hukuk sal durum kendiliginden gertye ftelir. Bu durumda Danıştay, idarenin yerine geçerelt işlem tesis etmemekte, ancak hulnika aytan islem veya islem leri iptal ederek. bu işiemlerden önceki statüye veya hukuki duruma geçilmeyi sağlamaktadır. Olumlu işleralerin iptalinden önceki hııkuksal duruma geçilmesi için idarenin yeni bir işlemi ne veya onayına gerek yoktur. Danıştay karan tebliğ terihinden itibaren kesin yargı kararımn bütün hukuki sonuçlannı doğurur ve herkesçe uyulması gerekir. Aksi görüş. Danıştay kararlan karşısmda idareyi keyfiliğe sürükler ve Osmanlı İmparatorluğu devrindeki tutuk (veya bağlı) adalete dönüşü sağlar. Bu anlayış Anayasanm 114., 132., 140. ve Danıştay kanununun 95. maddelerine açıkça aykın düşer Bu arada. yürütmenin durdurulması kararlann dan da söz etmek gerekir. Yüriitmenin durdurul ması kararlan, iptalden farklı olarak tesis edilen islemleri ortadan kaldırrnamakta, ancak işlemlerin yürütülmesini astaya almaktadır. Haklannda yürütülmenin durdurulmasına karar verilen İdari işîemler, Danıştay'ın uyuşmazhğa kesin çözüm getiren karanna kadar sanki hiç tesis edilmemiş gibi askıya almırlar ve bu kararlardan önceki hu kuksal durum kendiliğinden geri gelir. Yerine ge tirilmesindeki zorunluluk yönünden Danıştay'm iptal kararlan ile yürütrnenln durdurulması kararlan arasında fark yoktur. İdare, yürütmenin durdurulması kararİBnmn Eereklerine de nymak ve bu kararlara uygun işlem veiB evlem tesis etmek zorundadır. riyeti İçin hukuk devleti olma niteliği, Anayasanın ikinci maddesinde. vaıgeçilemeyen, kimsenın ihlâl etmemesi gereken bir temel unsur olarak hükme bağlanmıstır. Hukuk devletinin en belirgin özelliği ise, hukukla bağlı olmak ve kaynagım hukuk kurallarından almayan bir yetkiyi kulîanma maktır. Anayasanın 7. maddesine «öre. Türk milletı adına yargı yetkisini taşıyan ve 140. maddesincîe idari uyuşmazlıklan ve davalan görmek ve çozümlemekle görevü olduğu belirtilen Danıştay'ın kararlanna Anayasanın 132. ve Danıştay yasasınm açık hükümlerine rağmen uyulmaması hukuk devleti olma niteliğini ciddi bir şekilde eölgeler. Anayasa ihlâl edilmis olur. Örneğin A kuru'ıı şunun başındaki «B.nin. görevden alınma. ve yerine «C»nin atanmasına ilişkin işlemler hakkında Danıştay'ca yürütmenin durdunılması karan vorildiği halde idare, Danıştay karannm verine setirümesi yönünde olumlu bir davranış icir.e eirmez, aksine ters bir eylemle «B»nin göreve başlamasmı önlerse. bu durumda. hukuksal statünün devamı engellenmiş olur. Danıştay karına uymayanlar hakkında görevi kötüye kulîanma, Danıştay karanna ve yürütülmesi durdurulmuş ata ma işlemine rağmen fiili durumla görevine devam eden hakkında sebepsiz işgal gibi suçlann işlenmesinin ve bu suçlardan doîayı sorumlu kişiîer hakkında ceza ve tazminat davalannın yürütülmesi söz konusu olur. Fiili durumla görevde kalmakta devam eden kişinin tasarruflarıriin ve ita amiri olarak verdifi «verile» emirlerinin (ıukuken geçerli sayılmaması gerekir. Aynca Danıştay kararının yerir.e getirilmemesi nedeniyle Danıştay yasasının 95. maddesine göre idare aleyhine mad di ve manevi tazminat davalan açılabilir. Bu arada şu hususu da belirtmek gerekir: Danıştay yasasının 95. maddesinin son fıkrasındaki «Danıştay ilâmlanmn icaplanna göre, eylem ve ya işlem tesis etmeyen idare aleyhine. Damştay'da maddi ve manevi tazminat davası açılabilir» hükmü dava konusu şeyin yıkılması, ortadan kalması gibi nedenlerle Danıştay karannın verine getirilmesine fiilen olanak bulunamaması halleri ne ilişkindir. Anavasanın 132. ve Danıştay Kanu nunun 95. maddesinin öbür fıkralan hükmü karşısında t>u maddenin başka türlü yorumlanmasına, hele bu fıkra ile idarenin takdir hakkına sahip olduğu. tazminat ödemek koşulu ile Danıştay kararlannın verine getirilmesi zomnlueundan kur tulma olanağinın bulunduğu ileri sürülemez. Bu görüş yukanda belirtilen Anayasal ve yasal hiikümler nedeni Ue savunulamaz ve tutarlı olamaz. Tjjaışmazlıklann çözümünde. hukuka ve vic dani kanaatlarına göre karar veren hakimlerin, konuyu her yönü ile incelediklerinden kuşku duymamak. Türk milleti adına verdikleri karara saygılı olmak eerekir. Yargı organmca hata yapıldıgınm düşünülmesi halinde kanun yollanna başvurulması ve varsa hatanın düzelttirilmesi yolu açıktır. Bazı Jdsiierin yasalara kendi yönİerinden anlam vermelert, uyuşmazlığm çftzüm şeküni yüksek mahkeme karanna göre değil, kendi gdrüşleri uyannca düzenlemeleri. «Kayna ğını Anayasa'dan almıyan bir devlet yetkisini» (3) kullanmak olur ve hukuk devleti niteliği üe çelisir. Hukuk, hukuka a»*ın işlemler için gerekçe hazırlamakta kullanılamaz. ünutulmamalıdır ki hukuka karşı çıkanlar dahi hukukun sağladığı güvenceye gereksinme duyarlar. Hukuk devletinde kişiler, hukukun yalnız istedikleri kuralla ra değil, hoşlanmadıklan kurallanna da uymak zorunluğundadırlar. (1) DanışUy'ın kurulması gereği 1924 Anavasasının 51. maddesinde ypr almıştır. (2) 1961 Anayasası, mad. 140. (3) Anayasa, mad. 4. Büyüklerimize Düşen Görev.. H ayırriır inşallah. diin gece bir düş gördüm. (.erçeîe vakın bir düş... Siz de: Hayırdır, deyin. Onsekiz ylrml vaşlannda jençler bir Atatürk anıtı çevresinde toplanmışlardı. Istanbul'ıın Taksim mevdanı mı Ank:ıra'nın Zafer meydanı mı. neresi? Cıkaramadım. Kalabalıktı sençler. Ellertnde bavraklar, döviıler: Kahrolsun Amerika.. Go home.. Amerika defol.. Türkiye'deki Amerikan ösleri kaldınlmalı.. Amerikan emperyalizmine paydos Rasımsız Tfirkive.. Gençler heyecanlıydılar. Gözleri çakmak çakmak, yüzleri terüydi. Kızlı oğlanlı. yanyana elele, birlîkte marslar söylüycrlardı. tçlerinden biri vüksekçe bir yere fırladı: Arkadaşlar! Clkemizin her yanında Amerika'ya baglı üsler hem egemenlirimize gölı:e düşürmekte, hem halkımızın yaşamını tehdit etmektedir. Amerikan emperyaliznıinin ve Amerikan çıkarlannın kaleleridir bunlar... İsteğimiz kesin ve açık: Türkiye'de hiç bir vahanrı devletin üssiinü istetniyoruz. Amerikan emperyalizmine paydos!. Yaşasm bagımsız lürkive!Kalabalık çılfinca alkışlamaya ve bir ağizdan bağırmaya başladı: Bafımsız Türkiye.. bagımsız Tiirkiye» bağımsu TürHye... Tam o sırada. nereden çıktıjı helli olmayan bir takım kansık adamlar gençiere hücum ettiler ellerinde sopalar, bırnklar. taşlarla... Kıyasıya bir kavga başladı. Çığlıklar küfürler birbirine kansti. Gençlorden yaralanan, bıçaklanan; I.i7İardan yerlerde sürüklenen: derken polis arabalannm sirenlerl nrtalıei kanladı. Yetişmîstl eüvenlîk kuvvetleri; ve hon'pn cenc öğrencilerin Sstüne atıldılar. yakaladıklarım dövüvoılar. sille tokat arahalara riolduruyorlardı. Arada hınçla soıenler de vardı: ITIan komünist köpekleri.. Vatan hainlerl» MiiltyetsİKİer... Cocuklar »rabalara viiklrnirken. daha önre «lald'ınva eeçen eli «lopalılar ynh çeklvorlardı. Oençlpri, kızlı. ojianlı. döve dSve EmntvetV çötiirdüler. Muamele aynı blçlmde süreteldi. En ucuTunrtan dayak ve küfürle hepsi föıaltına alıochlar. Ertesi (rün gazeteler razıyorlardı: Solcnlar yfne olay çikardılar . Halk, Amerika'ya Irüfreden komnnlstleri dövdü .. Komunistler, müttefikimlz Amerika'ya saygısızlık ediyorlar... Sert tedblrler alınmalıdır Ve zamanın Cumhurbaşkanı riemeç veriyordn: Amerikalılar dostunıtız müttefikimiz, misafirimizdir. Gfnıileri limanlanmızı knllanacak, erleri şehlrlerimizde tabii ihtiyaçlannı «rldereceklerdlr. Tam o dakikada siçrayarak nyandım. Terlemlşim. Saate haktını: Sabah nlmuş. Kapalı perdelerin arasından eün ışıklan sınyor. Kalktım eazeteleri aldım, manşetlere baktım, başyanlan okndum, kıç yazüara göz atiım... Ohoooo... Neler olmamış ki? Amerikan üslerine el koymuşuz. Bn Amerika, Uzlm dnşmanunızmış meçer... Amerika yokmnş artık TOrktye için... Amerikalı denen yaratık, bizim için artık hainmif... Türkiye kendi kendine yetertniş.. Şanlı bayrağimu artık Amerikan üslerinde dalealanıyonnus... ânadoln toprmtdtv rındald Amerikan üslerine yaman bir çıkarma yapmışu... Bir çimdik attim kendime: Düş mfi eörfiyornm? • Hiç dü«j görmedlm şindiye dek... Dün gençlerf edp, dövüp, yok etmek isteyenler; bllinçü bilinçsiz nydulufcun, onursazluğun, emperyaUzmin maşalanydılar. Tarih vürümüş, eenç çocuklanmızın haklı olduğn meydana çıkmıstır. Şimdi bir görevimiz vart Büyüklerimiz, gidiniz. çocuklann karşısmda eğüinlz, onlann genç ellerird 5pfinfiz. hepsinden af dileyiniı toplnca, ve deyinh td: Bağışlayın bizi çocnklar; blz yaıulmısiz, slı haklıymışsmız; biz görememişiz, siz sörmöşsünüz. Yerine Getirme Zorunluluğu 1961 Anayasası uyannca çıkanlan 521 sayılı Danıştay yasasınm 1. maddesindeki «Danıştay, Tiirkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş yüksek idare mahkemesi. danışma % in' e celeme merciidir.; 29. maddesindeki «Danıştay, (A\ idari uyuşmazlıklan ve davaları görür ve çözümler»; 95. maddesindeki «Dava daireleri ile dava daireleri kurulu kararları kesin olup muhkem kaziyenin bütün hukuki sonuçlannı hâsıl eder İdare, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasımn 132. maddesi gereğince, Danıştay llâmlarının icaplanna göre işlem veya eylem tesis etmeye mecburdur» hükümleri üe Danıştay'ın yüksek idare mahkemesi olduğu hususlan en küçük kuş Uyulmaması Halinde Bu soruyu gunümUzde birçok kişi sormaktadır. Bu durumda soran hukukla bağlı olmak veya olmamaktır. Hukuku ve hukukla oağlıhğı kabul etmeyen bir idare, kendi hukuksal statüsünü ve güç kaynağtnı reddediyor. başka bir deyişle bindiği dah kesiyor deroektit. Insan haklanna ve Anayasanm başlangıç bölümündeki temel ilkelere dayalı Türkiye Cumhu O Günlere özlem Rüştü ÖZAL irinci Dünya Savaşı'nm fçine doğmuş, ikinci Dünya Savası'nda bir kaç kez askerlik yapmış olan bizim kuşak için, «40 yıl önce Cumhuriyet» köşesi ne kadar ilginç şündilerde. Yülann aritmetiğindeki burukluk, mayhoşiuK bir yana, gençlik günlerimizdir. amlanmızdır, heyecanlanmızdır, her sabah gün ışırken önümüze getirilen «40 yıl öncenin Cumhuriyet»!. bizim kuşağın. Bellefimizin derinliklerinde kiiflenmiş, bugulanmış değil, donuklaşmamış yaşamımızdır, çogu keı bu 40 yıl öncenin bize getirdikleri. 40 yıl öncenin şimdi bize getirilen hemen her olayı üstüne abanıp tartıştıgımız, yargıladıgımız, algüandığımız, yüreklerimizin çarptığı, içlerinde yaşadıgımız, ya da lçlerinde oldugumuzu sandığımız, saydığımız, öylece üzUlüp mutlu oldugumuz olaylardır. Ahlâk ve Manevıyat Masal m nsanlann ahlâk bakımından I soysuzlaştığı dönemlerle bölgeierde halkı erdeme çagıran ermişler ve peygamberler türemişti. Bunlar, açıktan açığa insanlara: «Siz ahl&ksızsınız, birbirinizin mutluluğunu baltalamaktan çekinmeyen dinsiz, imansız, insanlarsınız bu gidişi degiştirmezseniz, dünya ve ahrette Tanrınm türlü belâlanyla cezalanacaksınız!.» diyerek toplumları uyarmaya çalışırlardı. Daha çok Sâmi kavimlerde görünen o dönemin bu devrimcüeri, kendi adlanna değil, Tann adına konuşur, kendilerinin, kutsal buyruklan bildirmekle görevlendirilmiş olduklanm anlatırlardı. Şu son zamanlarda da yurdumuzda, bazı ahlâk ve maneviyat havarilerinin din ve ahlâk önderliği yanşına çıktıkları görülmektedir. Bunlar, halkımızın ahlâksız ve dinsiz olduğuna inanmamış olsalardı, böyle önemli ve tehlikeli bir girişimi göze alamazlardı. Acaba onlar da peygamberler gibi bu görevi Tanndan mı almışlardır? Acaba onlara, insanlık ve uygarlığm çağdaş değerlerini küçümseme yetkisini kim esinletmiştir? Dillerinden düşurmedikleri Haktaâlâ, Cenabıhak... gibi deyimlerle güvenlerini kazanmaya çalıştıklan Türk halkının din ve ahlâkmdan kuskulanmalannm nedeni nedir? Her şeyden önce belirtelim ki, halkımız dinsiz ve ahlâksız değildir ve tarihinin hiç bir döneminde, kendisini böyle suçlamış olan kişiler çıkmarruştır. Türk halkı, siyasal bir güc olarak varlığını, bugüne dek ahlâk ve din yobazlan aracıhğıyle değil, kendi ruhunun, yaratılışmın doğuştan sahip olduğu yüce yetenekleriyle korumuş, kapılan tüm insanlara asla kapatılmamış olan camilerimizde, evlerinde ve diledikleri yerlerde ibadetlerini yaparak dinlerine de bağlı kalnuşlardır. Öyle sanıyoruz ki, bu dünyaâa insanlan din ve ahlâktan yoksun bırakacak hiç bir güç yoktur. Zira Çin filozofu Konfüçyüs'ün dediği gibi, «Doğa ve >'asa, herkese istediği seyi yemek gibi. istediği şeye ınanmaya da izin vermistir.» B TÜRK ULUSUNU «MANEVİYAT» MASAL. LARIYLA UYUYACAK BİR ÇOCUK SAN. MAK, BU MASALLARLA BESLENMEYEN. LERİNSE, AHLÂKSIZ, İMANSIZ VE KOR. KAK OLACAĞINI SANMAK YANLIŞTIR. Cemil SENA bunlar bugün, sahiplerine onur veren edimlerdir. Çağdas uygarlığm kültür ve yaşamını paylsşmakta olan uluslar,. bilim, teknik, sanat ve lelsefede olduğu gibi, ahlâkta ve hatta ftdetlerde de birbirinin etkisi altındadır ve bir toplumun özgür olarak yaşamım sürdUrebilmesi için, bu etkilenme zorunludur. Şu halde ahlâk, ulusal olmaktan çok msel ve uygarsal erdemler toplamıdır. Yani insanlıktan kopuk ve her ulusa özgü ayrı bir ahlâk j'ostur. Bu erdemler nelerdir? İn&anlann az çok tarihleri boyunca erdem saydıklan bazı değişmez ilkeler vardır. Örneğin: Yalan söylememek, sözünde durmak. öldürmemek, çalmamak, kendi çıkanm baskasının zararında aramamak, iftira etmemek, aldatmamak, yapamayacağı şeyiPri vaadetmemek, kıskanmamak, km lenmemek, hoşgörmek, insanian sevmek, vb. davramşlar, aklın, vicdanın ve dinlerin de beğendiği ve önerdigi iyüiklerdır ki, hepsinin amacı, insanın mutluluk ve esenliğini sağlamastır. Ahlâksızlıkla nitelenenler, ou türden erdemleri benimsememiş, bunlan başkalanndan bekledikleri halde, kendileri bunlardsn herhangi birini uygulamaktan çekinen, bencil, onursuz, i ö vtizlü ve utanmaz kişüerdir. değil, şeflerin, kahraman ya da krallann ahlâksal gidişlerini yansıtan somut belgelerdir. 40 yıl öncesinde on sekizlerimizde, Üniversitelerin eşiklerinde idik. tstanbul'u yeni tanıyacaktık. Ömürboyu tanıyamadığumz bu kentte Cumhuriyet yönetlmimizin Onuncu yüını kutlannşüfc. Ulusumuzun varlığında kendimizi yitirmişçesine coskuluyduk. Kaç kez, belki elli, belki yüz komutsuz, buynıksuz fakat öylesine bir sesten öylesine özden yerlere göklere, evrene duyurmak için tüm gücümuzle söylemiş, gürlemis, haykırmıştık: «On yılda her savaştan açık alınla çıktıgımızı», «Göğsümüzün Cumhuriyete tunç siper olduğunu» duyurmuş, inandırmıştık varlığımıza, güçlülüğümüze, inanmışhğımıza. Sesleniyorduk yücelere taze nefes, temiz ciğerlerimizle, varlığımızdan ne bulduksa katarak. Pınarlar gıbiydık, coşkun, gürül güriil, bulut buluttu sesimiz, dalga dalgaydı ve bız gümbür gümbürdük, öyleydik, ya da bize öyle geliyordu. Bu hızla, bu coşku ile istiyorduk, ha bire istiyorduk. «Vatandaş Türkçe konuş» diyorduk, Türkçe olmayan iş yeri adlanmn değiştirilmesini istiyorduk, yerli malı kullan diyorduk, yabancı imtiyazlı ortaklıklann tutumlanm kınryorduk, bilmıyorduk sosyal adaleti, fırsat eşitliğini, sosyal devlet kavramım, yaptığımızın «eylem» olduğunu. Cumhuriyetin yaktıgı bir ateş vardı içlerimizde alev alev. Başımızda Ata, bakışlan çakmak çakmak. Anadolu'ya bir şeyler götürmekti amaçlar. Aydınlıktı içimiz, düşüncemiz, umutla mutlanıyorduk. Smıflanmızda kendi arkadaşlanmızın şözü, sesi ile doluyor, taşıyorduk şarkılarda, marşlarda: Yurdu şen edecektik. Tozlr. yol, srsuz ova bırakmıyacaktiK. Yokluğu, fukaralığı bilgimiz ve inancımızla yele verip savuracaktık, Bir Atamız vardı ışık ışık başımızda ve de sayılan tüm evrende Devletimiz. Dostunda, düşmanmda. Oluşan blr Ulusun bayrak bayrakü mutluluğu. Dzak ülkelerde umuttuk öylesine. O yıllar, ekonomik kalkınmamn planlanıp yürütüldüğü ve başarıldığına inanıldığı yıllar. Devrimler, devrimler... İlenye yürüyen bir Türkiye!. 40 yıl öncenin Cumhuriyet köşesi gün ışırken her sabah bunlan getiriyor şimdilerde önümüze, o yıllann on sekizındekilere. Oysa şimdi?. 40 yıl öncenin Cumhuriyetiyle gün ağanrken önümüze bu getirilenlere karsın 1975lerde dalga dalga yayüan gerilik, ilkellik, düşmanlık!.. Şükür 40 yıl öncenin tutkusu var içimızde, yânıyor. Yitire yitire tüketemediğimiz inancınuz yine de destek bizlere, bizim kuşaklara. Nasıl Düzelir? Ahlâk korkutmakla, gidiş ve davranış çemberlerini daraltmak la, öğüt ve ders vermekle, vaazlar ve telkinlerle düzeltilemez. Herşeyden önce ahlâksızlığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, erdeme aykın olan eylemlerin neler olduğunu gerçekçi bir gözle ve çağın anlayışına göre belirlemek gerektir. Bizde genellikle ahlâksızlık seks Uişkileri üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Kısa etek, mayo giymek. başaçık gezmek, kadın ve erkeğin elele dolaşması, içki içmesi, öpüşmesi.. gibi davranışlan din ve ahlâka aykın bulanlar, güzel sanatlarda yaşamın içyüzünü aydınlatan çıplak konulan ahlâksızlık ve dinsizlik sayan bilgisiz ve yetkin sanılan kişiler, zaran tüm topluma dokunan öteki rezillikler üstünde pek de durmamakta TEŞEKKÜR Nnran ŞElfi EŞÎM ve AN>TEMİZ Ahlâk Neden Bozulur? Bütün bir toplumun değil. bazı bireylerin ahlâkı bozulabilir. Bunun da başlıca nedeni. içinde bulunduklan yaşam koşullannm bozukluğudur. Çogu zanıan ahlâksızlığı, azçok bilgili ve yetkili yöneticilerle bilgisiz ahlâk ve din vaızlan beslerler. Bireyler, bunlann özel ve genel davranışianru taklid eder, bunlann baskılarından korunmak için onlara benzemeye ve uymaya çalısırlar. Geçim darlığı, yanna güvensizlik, sosyal adaletin yokluğu, işsizlik... gibi dirimsel (hayati) koşullar, vicdan ve iradeleri törpüler. TJssal dengesi yerinde ve geçimi yolunda olan sağlıklı bir insan, kendini yetiştiren çevrenin olumsuz baskılan yüzünden ahlâksızhğa itilebilir Toplumu onurlu ve onursuz sınıflara bölen, aristokrat ve kapitalist ^üm relerin taşkmlık ve azgınlığı. ezik ve sömürülmüş sınıflara, korunma amacını da güden bir aşağılık duygusu, ikiyüzlülüpn, dalkavukluk ve yalancüığın kölesi eder. Paganizma dönemlerinde Tannlara vakıştmlmış olan nıtelıkler, o dönemdeki halkın Ahlâk Nedir? Klâsik tanımlarla metafizik lcuramlan bir vana ataras diyebiliriz ki, ahlak, imanların »om ilişkilerinden birbirine zarar vermeyen, karşılıklı sevgi ve saygrlannın dayandığı ortaklaşa edim (iş, fül, amel) ve tasanmlardır. Bu, adına erdem denilen bazı temel değerleri benimsemek, yani başkalanndan beklediğimiz davranışlara kendimizin de içten uymamız demektir. Fakat türlü toplumlarda ve dönemlerde erdem sayılan davramşlar değişmekte olduğu İçin, ahlâkın dayandığı değer yargılan da bir evrim geçirir ve bu yargılar, toplumlara göre bağıntılı olurlar. Örneğin. eskiden bir Türk kadınınm sahnelerde şarkı söylemesi, çarşafsız gezmesi, ahlâk ve din dışı bir gırışim sayıürken, VEFAT Değeril büyügümüz, essiz insan Dr. Mediha Eldem'i 27.7.1975 günü kaybetmış bulunuyoruz. Cenazesi 30.7.1975 çarsamba günü, saat 12'de Yardım Sevenler Demegi GeneJ Merkez binası önünde yapılacak törerü takiben, Hacıbayram Camiınde küınacak öğle namazından sonra kaldınlarak Cebeci asri mesarhgına defnedilecektir. A t LES t 21 temmuz 1975 günü Biga ya kınlannda meydana gelen kendi yönetimindeki bir otomobil kazasmda ebediyen kaybetmiş bulunuyoruz. Henüz genç ve hayata en çok bağlı olduğu bir zamanda aramızdan ayrılmakla bizi ve dostlarımızı büyük acılara gark eden değerli insanm ve aynı kazada yaralanan ve sıh hatleri düzelen evlâtlanm ile benim acılarımızı paylaşan eş, dost, akraba ve Bandırma Şehir gazetesine şükranlanmızı sunarız. Aynca gerekli bütün tıbbl lmkânlarını özenle ve cömert çe yerine getiren Biga Devlet Hastanesi doktoru Ali Rıza Bey ile hastane persor.eline ve gerekse Bandmna Devlet Hastanesi Başhekimi Necati üranüs ile hastane personeline en halis duygulanmızla teşekkür ederiz. Eşi: Emekli Albay Pevzi ŞEN Evlâtlan: Sevda, Oğuz ve Alptekin ŞEN (Cumhuriyet: ) dırlar. Kimseye zaran olmayan bireysel özgürlüklere sataşmaya kimsenin hakkı olmadığı gibi, dinsel görevlert yerine getirmeyenlere de kimsenin dinsiz demeye hakkı yoktur. Bunlan yola getirme ve azarlama yetkisi peygamberlere bile verilmemiştir. Kur'andaki şu ayetler, dikkatle okunursa bu gerçek açıkça anlaşüır: Nisa: 88. 143; Yunüs: 99; Bakara: 272; Ra'd: 31, 33, Maide: 41; Gaşiye: 2122; Tev. be: 80, 114; Araf: 186; Kehf: 17... Yalnız çağımızda değil, pek eski çağlarda da, bazı din simsarlanyle güçlü insanlann toplum üzerindeki olumsuz etkileri fark edildiği içindir ki, din aleyhinde protestolar başlamıştı: örneğin, Kritias, M.Ö. IV. yüzyüda, «Din, halkı Tann cezalanyle korkutarak hükümdara daha çok baş eğen bir köle haline getirtnek için icad edilmiştir» diyecek kadar gerçekçi olmuştu. Ahlâk dışı sayılan davranışlarla yüklü olan Batı âlemi, binbir çeşit buluşlar, icatlar ve araştırmalarla insanlığın mutluluğuna hizmet etmektedirler ve oralarda ahlâk ve maneviyat softalan yoktur. Ahlâk ve maneviyattan yoksun sanılan komünist toplumlann bi le uygarlık yanşımında gösterdikleri başanlan görüp durmaktayız. Bugün artık anlaşılmıştır ki, dinlerin ulusal Ulküleri temsil ettikleri dönemler geçmiştir. Bugün artık insanlar, dinlerini yaymak veya korumak için değil, özgürlüklerini ve bağımsızlıklannı korumak için savaşmaktadırlar. Dünya demokTasilerinin ilk kunıcusu, Solon, der ki, «Bir kenti yönetmek için yalınız din ve yasalar yeüşmez; en büyük rol, halîa ardardına gelen ve kendi iradeleriyle yöneten insanlardadır.» Şu halde her şeyden önce yOneticileT, güvenüir ve erdemli msanlar olduklanna halkı inandırmak için kendilerini eğitmelidirler. Dinler, genellikle halkın ulusal kişiliğmi öldürüp ümmet haline getirmeye çahşırlar; oysa uluslar, dinlerinin. dondurulmuş buy ruklanndan çok. kendi tarihsel ve siyasal çıkarlannın dinamik buyruklarına bağlıdırlar ve kendilerini, insanlığın ulaştığı ve ulaşmak Istedigi uygarlıklar dog rultusunda ilerletmek zorundadırlar. Ne yazık ki baska ulusların birkaç yüz yıl evvel çözdükleri bu sorunîaT. hllâ toplumumuzun ana savlan olmaktan kurtulamamıştır. Sonuç olarak derim ki, TürR halkını maneviyat masallanyle uyuyacak bir çocuk sanmak ve bu masallarla beslenmeyenlerin ahlâksız. imansız ve korkak Olacaklarmı düşünmek, yanlıştır; ahlâk ve uygarlık dışı bir girişimdir. Halkımıza gerçekten hizmet etmek isteyenleri, her şeyden önce, öteki islâm uluslannın da kurtulmaya çalıştıklan eöl ahlâk ve kafas:yle değil, tüm uyanmak isteyen ve uyanmış olan dünya uluslanna ışık tutan AUtürk Ukelerini gerçeklendirmeye ve beyinleri bu ükelerle Deslemeya çalışmalıdırlar. FLOKYA'ÜA KIKAL1K AÇIK MANZARALJ MÖBLELİ YAZLIK DAÎRE i ODA 1 SALON GENÎŞ BALKONtJVK KOLAYLIKT.ARI Tpl.r fl «S «3 KLAJ Cumhuriyet 5972 i LÂN Yurtdışı Master Bursları Türkiye Demir ve Çelik işletmeleri Genel Müdürlüğünden: KARABÜK Genel Mudürlügürnüzce Metallurjl, Maden, Maklna, Elektrik, Pizik, Endüstri Mühendisliği ve Ticaret ile tlgili konuJarda MASTER seviyesinde öğrenim yapmak tlzere (35) Oniversite mezunu yurt dışına gönderilecekttr. Adaylanrr 1 30 yaşını geçmemiş re Pakülte mezurra olmalan, 2 Bitirdildert Pakültedeki başan derecelerirJn Peklyl veya iyl olrnası şarttır. 3 Yurt lçinde Yüksek MühendisliS yapmıs elemanlardan arzu edenler de MASTER ögrenimine gönderilebllecektir. 4 Bu öğrenlmlertnl başan üe bitirenlere dış Ulkelerde 6 ilâ 9 ay burslu staj lmkânı da sağlanacaktır. 5 îsteklilerin Millî Egitim Bakanlığmdan, Üniversiteler Ue, Millî Eğitim Mudürlüklerinden ve aşağıda yazüı adreslerden temin edecekleri dilekçe fonrnmu doldurarafe en geç 8 agustos 1975 tarihine kadar MilM Egitim Bakanhgı Yüksek öğrenim Genel Müdürlüğü Ankara adresine lnOkal edecelt şekilde göndermeleri icabetmektedir. 6 Adaylann secme imtihanlan 15 eylül 1975 tarihleri arasında tstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fafcültesınde yapılacaktır. A D R E S L E R : 1 Türkiye Demir ve Çelft tşlettnelerl Genel Müdürlüğü Karabük 2 îskenderun Demir ve Çelfk Pabrikalan Müesseses: Müdürlüğü. Payas/lsfcendenın 3 Türkiye Demir ve Çelik îşletmelert İstanbul MihnessiUiği Müdürlüğü Lamartin Caddesi, Dogn Palas Kat 4 Taksim /lstanbu) 4 Türkiye Demir ve Çelik Işletrneleri Ankara tr.tbat Bürosu Şefliği Karanfü Sokak Akasya Apt. 30/78 Yenisehir/Ankara Cumhuriyet 5975 (Basın: 2U163> 5966