09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKÎ u Anadolu topraklari tizerinde kuruîmuş o'an Kültür sanat ve devrine göre endüstri kentlerinin sayısım tam olarak kesınkes bilmiyoruz, bilinenlerinse adlarını yan yana dizecek olursak bu sütunu doldurur. O dönemlerrn olanaklan gözönüne alınırsa insanlannın ne derecede üeri olduklan, geliştirdikleri «site»lerin örenlerinden (harabelerindeki) tiyatro, konser salonu, gimnazyum (lise), stadyum ve yasalı yapıtlan ile saptanmaktadır. Hititlerin Hatuşaşı'ndan Truva, Sardes, îzmir, Efes, Müetos, Side, Bergama (Kitaplığı meşhur) Knidos, Perge, Hiyerapolis. Filadelfiya'ya kadar pek çoğunu herkes bilir. Yalnız Antalya yöresinde 21 kadar 1015 btn kişilik tiyatro amfisi bulunduğunu belirtmemiz yeter. Bu kentlerden Karyalı Herodotus (Yunanh değildir), başta olmak üzere Yunanca yazmalanndan eski Yunanlı sayılan, aslen Anadolu halkından olan yüzlerce biüm ve kültür adamı yetişmiştir. Şimdl hemen bir soru gelir akla? Peki bu kentler neden yok olmuş?.. Bizans zihniyeti her şeyi lstanbul'a toplamı«s, hatta Ayasofya'yı yapmak içın Efesten mermer direkleri bile! Ekonomik tedbirler, dinsel baskılar küitiir baskıları v.s.ier şehirlerin birer birer sönmesine yol açmıştır. Osnıanhlardan önce Selçukların 50 yıl için bir o kadar, devrin üniversiteleri olan. Nizamiye Medreselerini kurmaları tesadüfi defüdir. Osraanlüar resmen Sultanı İklimi Rum (Roma Imparatoru) dur ve paraları (Kostantiniye) de basılmıştır. Aşın merkezci siyasetleri sonucu bu şehirlerin çökmesi Bizans ile başlamış, Bizansın ikonklast (putkırma) hareketi ile hızlanmış. Selçuklar dönemi Haçlılar sefer lerinde tamamlanmıştır. Osmanlılar döneminde hepsi ören olmuşlardır. Bunları yazmanın nedeni, 20 mart 1974 günlü Cumhuriyet'te Şükrsn Ketenci'nın «Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekan!» yazısı içinde Prof. Demiroğlu'nun «Sadece sayısım arttırmak için illerde yeni fakültclcr ve üniversiteler açmak pahalı ve yanlıştır!» ve «sadece bizim fakültenin kapasitesl İle Istanbul'da 45 fakülte açüabillr!» dlye olan beyanlarının doğruluk derecesini eleştirmek istiyorum. Zira bu demeç yanlışlığına örenlerin tanık olduğu Bizans siyasetinin yeniden ileri sürülmesidir sanmm. O örenlerin kültilr hazinelerini şimdl turistlere gösteriyoruz ve sözde iftihar ediyoruz. Oysa deseler ki, «Evet bunlar iyi, gürel, 2500 yü iince tiyatro, gimnazyıun. hastane. kütüphane yapnuşlar. atom trorisi dahll, tıp, matematik, felsefe kitaplan vazmışlar bu kentlerde... Hanl sizin, 2500 yıl sonrakl yapıtlannız, üniversltelerinlz, tlyatrolannır?» Siz onlardan çok aptal raısınız ki. avnı topraldarda 2300 yü teknolo.lisi ve bilimi ile daba üsrnnlerinl yapmaktan âciz kalıyorsunuz?» Bu soruya r.e cevap verilir, merak ediyoruın. CTJMHURİYET 23 Temmuz 1975 B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER eaktır. Bu tür düsünceler Erzurum, Trabzon, Elazığ, Adana üniversiteleri içın de ayuen geçerlidir. Ucuzluk Savı Gelelim büyük şehirlerde ucuz fakülte Iddia sınm do*rulıığuna: Ankara ve tstanbul Tıp Fakültelerinin eski binalanna ne kadar para hareandıfı ve simdi neye benzedikleri keşke açıklansa!.. Ankara'da yeni kuruîan Hacettepe Tıp Fakültesinin maliyeti ise ortadadır ve yalnız arsasınm DivarbaVır Tıp Fakültesinin insa edilmekte olan veni binasmdan (1000 yataklı hastanes' ile) daha pahahya mal olup olmadıgım devlet bütçelerine bakın hesaplamak yeter. Kaldı ki, Ankara. tstanbul ve H*ceffeoe Tro FaküUeierinde vıkılan binalarını bir çok 11. modern hastane olarak kabule çok tan raa idiler. TOrkiye'nin yUıeyine en az 20 Üniversite yayılrnadan kalkmabilmesi hayalden öte pecemez, dejil endüîtri, tarımı bile modernîeçtirilemez. Denenmiş olan 400 • 500 kişflik sınıflarda doktor, mühendis yetiştirme yönetiminin maliyeti hesap edîlmls v« ne kadar pahalıya real oldugu anlasılmıştır... Aync^ ezberci. atölve ve laboraruvar calışmast noksan mezımlar yetistirilmiştir. Tıpta. endüstride araştırma yapılmaması sadece parasıılıklarla açıklanamaz. L:selerde. her tarafta hurda motor bulunması. oku; la kolayca tretirilmesi mümkün iken motor b lgisi olmayan ögrenci yetişmesi. fizik ve fen öfretmenlerinin motoru ö*rewmemiş olmasındandır. Kobay tutmadan mezun olanrtfrre*sıl olur da sonra ha^ an deneyi ile bilimsel araş tırma vapabilir ve Türk Tıbbmı temelinden kurabilir? Yeni üniversitelere öğretim üyesi bulunmasına gelince: a) Temel bilimlerle ilgili dallara (matematik, fizik kimya, biyolo.ü, jeoloii. anatomi. histolo.ii, mekanik v.s.) ö&retim üyeîeri için aynealı bir ücret, lojman verip, plSnlı olarak asistan yetiştirme ile bu sağlanabllir. Antalya Tın Fakültesi'ni fcurma karart alan Ankara Tıp Fakültesinde şimdiden 35 ki'inin görev isteğinde bulun duğunu da hatırlatmalıyız. Bursa Tıp Fakültesi hâlâ gereji gibi faaliyete gecemedi ise. istanbul'dan aynlmak istemeyen kisilerin biraz: olsun vurt severliklerinin kıpırdanmasını beklemektedir de ondan. Halka dayanan kuvvetli bir hükümet, kadro şişmelerini önlerse, bir cerrah dalmda 30 öğretim üyesi (bes on yatağa bir profesör) birikmez ve yurdun sağlık hizrnetine susamıs yörelerini bu hizmete kavnstururlar. Cesaretli adımlaria yurtta yeni üniversiteler kurulursa, 15 • 20 yıl sonra bu illerin çehresi ile yurdun yaptsı değişecektir. (Tabil siyas! ve yerel dar. geri düşüncelerin etkisinden korumak koşuluyle). Bizans etkisinden kurtularak Türkiye, ilk çağlann mamur sitelerine kavuşacak ve ruristlere örenleri degil, eumhuriyetin Urıiversite, tiyatro, stadyum ve bilim enstitülerini konser tiyatro, müze binalarını iftaharla gösterebilecektir. KEPAZKLtK !.. Yeni Üniversiteler Gerekli Prof. Dr. Sabahattin PAYZIN A.Ü. Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Y olarak yapmayan Osmanlı voneticileri yurdumuzu geri bırakmıs yurdun parçalanmasına yol açmışlardır. Şimdi: «Yalnız Cerrahpaşa Tıp Fakültesi kadrosu ile 45 fakülte kurulabilir» önerisinı ele alalım. Bu doğrudur artıa uygulanamaz. Denemesi yapıldı: Çıkar Engeli I. Beş Yıllüc Planda Haydarpaşa, Diyarbakır Tıp Fakültelerinln kurulması öngöriilmüştür. Sağlık Bakanhğı Meslekl Eğitim Genel MüdürlüŞünü kurmakla eörevli genel müdür olarak !ki fakülteyi kurma ıle ilgili onayı o zaman Millî Eğitim Bakanı Dr. î. Öktem'den almış. Prof. Do5 ramacı, Prof. V. Göksel ve benden kurulu komisyon rapcrunda şimdiki Haydarpaşa Lisesi olan eski Istanbul Tıp Fakültesi binasmı gezmiş ve 56 milyon sarfı ile binanın onanlacağını. Nümune ve Zeynep Kâmil Hastanesı ile Tıp Fakültesi kurulabileceğinl belirtmiştik. tkl yenl lise binası için 7,5 milyon lira öngörülmüştü. Bu yapılamadı. Zlra, Tıp Fakültesi öfretlm üyeleri ile Zeynep Kâmil ve Nümune Hastsneleri azmanlan klinikler için uzlaşamadılar ve Havdarpa$a Tıp Fakültesi kurnlamadt Şimdi anla^abUeceklcrl neylr temin olunabilir?.. Zira büyük çıkarlar meselesldir. C. D^miroflu'nnn dedifi ffibi yüzde 3 oranında olan idealistlerin sayısı az olduçundan borann karsı vakasmda İ SKtDAR Ü1NÎVERSİTESİ kurulamam.?tır. îstanbul Tıp Fakültesince gecekondu Tıp Fa kültesi diye veya merhum Prof. Neşet ömer lrdelp hocamızın deyimiyle «Ankara Mektebi Tıbbiye idadisi» diye adlandınlan Ankara Tıp Fakültesinln yardımı ile îstanbul'dan 1500 km. doğuda Diyarbakır Tıp Fakültesini kurabildim. (Hazirarıda üçüncü yıl mezunlannı verdi). Dekanı îstanbul'dan oldugu halde Ege Tıp Pakültesine de öğretim üyesi yardımı Ankara'dan yapılmıştı. İstanbul buna da ayni Bizans ve Ösmanlı görüşü ile seyirci kalmıştır. Şimdi ilerde kurulacak üniversitelerin pahalı, tstanbul'da kurulacak olanlann ucuz olduSu savını eleştirelim ve buna örnek olarak kurucu dekanı oldugum Diyarbakır Tıp Fakültesini (Şimdi Üniversite oldui ele alalım: Almanya yükseldi jse, bizlm Istanbul'u aldığımız sırada dojnıda (Tjeimi*) T^ypzig, Batıda Heidelberg (Haydelberg), Bonn, güneyde Tübingen Halle, üniversitelerini kurmuş ve bugün bun ların 500. yıllannı doldurmuş olmalarıdır. İngütere, Fransa, ABD'nin de (Harvard Üniv. 1637) ve Iskandinavya'da (Kopenhag Üniv. 1452) durum aynıdır. Üniversitelerini zamanında yurda yaymayan uluslar geri kalmışlar, Üniversitelerini hızln açan ve yayan uluslar (Jnponya, SSCB) açıgı kapatmışlardır. Bunu yapamayan veya bilinçll 1 Orada mevcut olan Abdülhamit döneminın yıkılmaya bırakolmıs Sultanı (Lise) ve Darülmuallimin (ögr. okulu) binalarını modemize etmek (Kalorifer, su, elektrik dahili ve bir kaç laboratuar ve barakası için S milyon TL. sarf olun du. Aynca 27.000 dönüm arazi Üniversite konuıtı yeri için m2 si 50 kuruştan ortalama fiyata alındı. Şimdi iki yıldır mezun veren fakültenin binm maliyetine Nümune Haatanesi onanmını da katınca 6 milyonu geçmedi. 3 Halen orada asli kadroda 6 profesör, 11 doçent, 18 öğretim görevlisi, 15 uzman, 9 bilim doktoru, 139 asistanîık öğretim kadrosu var. Bazı derslere Ankara'dan öğretim üyesi yardımı yapılıyor. Ama ilk alınan asistanlar doktora ve uzmanlık sınavlarını verdiler. 3 Fakülte açılmasa idi Diyarbakır şehri daha yüz yıl sürc ile 170 180 doktoru bir arada göremezdi. Bu seçilmiş ekip şimdi her yıl 118.079'dan fazla hastaya bakmakta, 20.721 hasta yatınlmakta, 17İM0 dvannda ameliyat, 108. 889 laboratuvar muayenesi yapmaktadır (1972). 4 Bu hizmetlerden parası olmadığı için Ankara T« lstanbul'a gidemeyenlere yapıldığı gibi, bundan parası olanlar da yararlanmakta, Diyarbakır'da kazanılan para orada kalmaktadır. Yani saghk ybnünden EKONOMİK EROZYOV önlenmektedir. 5 D. Üniversitesi mahalli haika da hem in?aat, hem hizmetler sektöründe is alanı saglamış, sehir girdileri de artmıstır. Şöyle ki 350.000 TL. ile başlayarak bugün 219 milyon TL. Diyarbakır Üniversitesi bütçesi haline gelmiştir. Bunun yüzde 80'i orada sarf olunuyor. 6 Üniversiteye çesitli illerden öğrenci memur, öğretim üyesi ve aileleri gelmiştir. Kente yeni gelenek, görüş, moda, kültür ve bilim hareketleri getirmislerdir. İstanbul'da okuyanlar Anadolu'ya gitmiyorlar. Oysa öğrenciler oranın kosullannı tanıyarak, ona uyarak vet'^rrte ve orada çalısırken artık bölgeyi bilerek, yadırgamadaı., seve seve hizmet edeceklerdir. 7 Modern hastaneleri, okullan. Üniversitesi, asfalt yollan, kültür hareketleri olan her yere memur gönderme olanagının artacagı da açıktır; iller sürgün memur yeri olmaktan çıka a7inın başlığını bazı kişüer ağır bulabilirler. Sözgelişl, dilimize yerleşmiş görünen «skandal» kavramını da kullanabilirdim. Ama skandal Frenkçe'den »ktanldıtı için. hafalarda kibarlik vurpusunu olu'turuyor. Oysa olanbitenler alafranea skandalı aşmış. alaturka kepazelik düzeyine ulaşmıstır. Nedir olanbltenler? Kisisel yaşayişta bazı davranıslar karakterleri simgeler. Verdifi sörü tutmayan. söylediRİni vapmayan, yalan sövllyen. sörümlen dönrn kimse: (riivenilmez damfasını hak eder. İki kıza birden rvlenme vaadinde bulunan çapkın: yeminl billah ettikten sonra borrıınu zamanında öriemeyen esnaf; bonosu protestn edilmiş töccar: ikiüç erkeçi birden Idarere çalışan finto?. bir süre sonra toplumda saTfinhfinı vitirnıiş kişi olarak raşamak zorınıdadır. Cünkü ereeç fovasn çıkar meydana... Sörînün eri nlmaran insan. eninde sonıında yargıyı yer: Bırak canım suntı. zora selincek Kivınr. Göbek dsnsı sarkın urünndfir. simd! Amerikan kadınlan arasında saljnnlaştı. Gazetelerde okııdutumnza çörf. Amerikan kadınlan eBbek dansı derslerine ciddiyetle devam ediyorlarmış: i>i kıvırniasını 5jrenmek için .. Ünlü Samiye Gamal, ya da meşhur Zenmıbeyi kıvirırken seyretmek. kuskusıız Doğu'da olsıın Balı'da olsun bir zevktir. Çalrirılarm co«^ knnluruna cosknnluk katan hir ııvumla. bir n rana. Mr ba yana kmran bir «;öh»>k dansözünö sevretmekien levk alır insan: hplr kafası dumanhvsa Ama ben kendi hesabıma. Türkiye devletinin görev ve yetkilerini yüklenmiş kisilerin kıvıraıasından hiç zevk almam. Biz hepimlz bu nlkenln cocuklanyız. Safcı olsnn. solca olsun. ilerici olsun. (terici olsun: aynı devletin Mreyleriyiz. Devleilmifdn vüksrk kisilieine onursuzluğun rölgesini düsürecek her tür davranış, hepimiz için özüntü kaynatıdır. lluslararası forumda. Türkiye'vi temsil edenlerin kıvırması. hepimizi kepaze eder sonuçta... Bir devlet adına sÖ7 söyleyen, o devletin vürrliiine vaktştr «orum doycularıns sahip çıkmalıdır. Tarih boyunca İS devlet kurdujrumnzdan. «devleti ebet miiebbet»den, Kıbns'ın fethinden. devletin Iterşerin üstünde olduzıından dem vurup Devlet adına komadıjhnı bırakmıyan bir sözde «Milliyetçl Cephe» iktidarı sözkonusudur. Ne yapıyor bunlar? «Devlet diye. Devlrt diye. Devlpti tepeliyor.» ABD'ye nota ve süre verip. süre dolunca kınnyor. tçlnlçin söyleniyoruz: Be adam, madrmki söyledifini yapamıyacakUn; keşke notayı da. süreyi de vermeseydtaı... Bunlar, Cidde'de tslâm Konferannna katılrp. tsrall'in Birleşmiş Milletler örrütundcn çıkanhnası karanna imzs • tıyoıiar. Arkadan ABD Dışişleri Bakanı Klssineer dfkelenip bizfmkilere sonıyor: Siz tsrail'in Birleşmiş Milletlrrtien çıkartlman karanna Cîdde'de katılmışsımz, doğru mu? Blzimldler: Havır. dlyorlar. yok böyle şey... Yani kıvınyorlar. l Cand4 Devlet Bnşkanı İdi Amin'Ie alar edere^inize kendinlzr bakın bir kez!» Bov aynasma, el avnasına. vfiz ay> nasına yansıvan suretiniz nedir? Nasü oltıyor da Devlet adına attığınız Imrayı. sonradan yahyorsnnuz? Nasıl ohiTor ds devlet adına resmen yalan snyiüvnrsunuz bir yabancı devlete? Nasıl oluyor da Gdde'de verdiğiniz sözü Ankara'da inkâr ediyonunuz? Nasıl oluyor da Cumhuriyet Devletinin kimlifini ve Cumhuriyet Hükiimetinin kişiilğlnl ayaklar altına ahyorsunuz? Bu yetkiyi Milliyetçl Cephe temsilcilerine, ne halk, ne ulus, ne anayasa, ne yasalar vermiştir? Türkiye Cumhuriyetini kepaze etmek hakkını, Idmse kimseye veremez. Bulfar komünlstinden elektrik sattn alıp Trakya köylerinde halk çocuklanna nutuk atıyoruz: Sizi nur» kavuşturduk, diye .. \'e ulnslararası kongreierde İcatddığımiB karartar altısdaki imzayı yahyoruz kapitalist efendilerln korknstmdan... «Son Türk Devleti»ni bu duruma duşürenler kluılenllı? Hukuksal not: Bu yazıyı okuyanlar T.GJC. 159"nnc« maddesinden medet ummasınlar. Bu ymnda, Cumhurlyetln, Oer» letin ve Hükümetin mane\i kimliğinin onuru korunntaş: Im onuru koruyamıyan kişiler ve davranıslar elestirfimişttr. Isleyen bir daba dikkatle okusun'.. • • . • • • ». Ayıptır yahtı... KIBHIS VE TARtH Erdem YÜCEL Atada Tarım Sektöründe Sosyal Güvenlik 1.10.1972 tarihinde yürürlüğe gi ren 1479 aayılı Yasa ile, hizmet ba ğıtı kapsamı dışmda kalan, Esnaf ve Sanatkârlar, Tüccarlar, Eczrncı lar, Tabipler, Mühendis ve Mimar lar, Veterinerler ve bazı Şirketlerin ortaklan, sosyal güvenlik ge reksinmelerinin bir bölümüne (Malullük, Yaşhlık, Ölüm Sigorta lanna) kavusmuş'bulmmaktadırlar. < r * .** «Ş Çalışma koşullan İle ekonomik yönden bağımsız ve egemen durumda olan bir milyona yakın ın sanımız, böylece uzım vadeli sigor ta kollanndan yararlanmaya baş lamıştır. Buna ek olarak, hizmet bağıtına göre çalışmakta olan 1.800.000 Sos yal Sigorta üyesi ile memur tarifi içindeki 850.000 T.C. Emekli Sandı ğı iştirakçisi aile bireyleriyle hesa ba katıldığı takdirde ancak tüm nüfusumuzun üçte biri, Anayasa mızm öngördüğU «Sosyal Güvenlik hakta.ndan yararlanmıs olmaktadır. Oysa, geride tarım kesiminde çalışan 8.5 milyonu «şVin insan, hâlâ sosyal güvenUkten yoksundur. Bu dramı, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Plânımızm 1975 yılı Programının 489. maddesinden ay nen izlemekte yarar vardır: ürtiye'nln 40 mil güneyindeki Kıbns, prehistorik çağlarda bazı yerleşmelere sahne olmuş, Mısır ve Suriye arasında deniz ulaşımının baslamasiyle de önem kazanmıştır. Eski Mısır yazıtlan (M.Ö. 1500) buradan Isi, Alasla, İbrani kaynaklan Kittin, Homeros d» Kypros diye söz eder. AraştnmSta'r' tiıbris ın güneyindeki Limasol yakmisnnda 250 m. çapında, denize hakim bir tepede prehistorik buluntu. lar ortaya çıkarmıştır. Buıası adamn en eski kültür tabakası olan Khirokitia mevkiidir. Filistin ve Irak'la çok yakm benzerlikler gösteren Khirokitia önceleri M.Ö. 4000"e tarihlendirilmişse de buluntulara uygulanan C14 metodu M.Ö. 6000'e işaret etmiştir. Khirokitia'da üç ayn yapı katı, tepeye doğru sıklaşan 50 civarında ev kalıniısı, nehir kıyısına kadar uzanan 250 m. uzunluğunda taş döşeli bir yol vardır. Yeterince araştınlmamasına rağmen Khirokitia*nın çok sayıda insan banndırmış ve İyi teşkilâtlandınlmış bir köy olması kuvvetle muhtemeldir. Çapları 37 m. arasında değişen evler taş temeller üzerine kerpiç duvarlıdır. Sokaktan meyilli bir rampayla girilen bu konutların üzerlerinin kubbeyle örtüldüğü sanüır. tçeride gömme dolaplar ve şekiller bulunur. Bazı örneklerde ikinci kata işaret eden direkler görülürse de evlerin bütününün iki katü olup olmadığı kesinlik kazanamamıştır. Yanlarda da ayrı bölümler halinde zabire deposu veya atölye olmalan umulur küçük yerlere rastlamr. Khirokitia kUltüründe tanm büyük yer tutar. Tanma işaret eden çok sayıda havanlar, oraklar, çakmak taşı aletler ve mikrolitlerle karşüaşüır. Ayrıca keçl ve domuz fosilleri dikkati çekerse de bunlann ehli olup olmadıklan, dolayısiyle hayTancılığa işaret edip etmedikleri kesin değildir. Ele geçenler arasında, elbiselerin ruttunılmasında yararlanılan kemik iğneler de ilkel şekilde kunaaş yapımına işaret eder. Anadolu kültürUnün etkisiyle yapımına başlanan keramikler umulan düzeye gelememiştir. Zaraanla ilkel keramik yapımı terkedilmiş ve daha çok taş kablara yönelinmiştir. Çoğunluğun bezemesiz olan hayvan ve insan biçimli kaplar Eriha'nın keramik öncesi B katını hatırlatmaktadır. Kıbns'm Akdeniz memleketlerl, özellikle Mısırla bağlanbm oldukça erkendir. Siyasi alanda Asurlulann (M.Ö. 715), îranlılann (M.Ö. 333), B. Iskender'in ve Mısır'da hükiim süren Batlamyusların yönetimi altına girmiş, sonra da Roma împ»ratorluğu topraklanna katılmıştır. (M.Ö. 59) Müslümanlar Kıbrıs'ta ilk kez Halife Osman zamanında garülmUştür; 653654'te yapılan ikinci seferde de adaya yerleşmislerdir. Birinci Haçlı seferinde fngiliz Kralı Richard I, Kıbns'ı Templier şövalyelerine satmıştır. Guido de Lusignan satuı aldığı adada 400 yıldan fazla yaşayan bir krallık kunnuştur. Ne var ki, Kıbnslılar Suriye kıyılanna, Mısır gemilerine ve hatta Anadolu'ya hücum etmekten çekinmemişlerdir. Bu arada küçük yaşta ölen bir krahn annesi, adayı Venedik Cumhuriyetine bırakmıştır. Böylece Kıbns'ta başlas'an Venedik eğemenliği 82 yıl sürmüş, Türk gemilerine karşı bir taarruz üssü olaTak kullanılmıştır. Kıbns'ta Türkler dönemi: Kıbns Türk topraklarına Sultan İkinci Selim zamanında katılmıştır. Lala Mustafa Pasanın serdarhğındaki deniz harekâtını dördüncü vezir Piyâle Paşa yönetmiştir; 200 savaş gemisi, 500 piyade, 6.000 yeniçeri, 6.000 istihkâmeıyı Limasol'a çıkarmıştır. Limasol, Lefkoşe ve öbür sehirlerin kaleleri birbiri ardına Türklerin eline geçmiştir. Lala Mustafa Paşa Kıbns'ı ele geçirdikten sonra adanm Jdari teşkilâtını düzenlemiş, zengin vakıflar tesis etmiş ve yedi sancağa ayırarak beylerbeylik haline getirmiştir. Padişahın fermaniyle adaya gönderilecek kisilerin nitelikleri belirtilmesi ve özellikle sanatkâr olmalannın aranışı ilginçtır. Çogunlugu basmacılık ve debbağlıkla uğrasan sanatkâTİann meydana getirdiği bir topluluk adaja yerleşmiştir. Baf kapısında, eski Türk debbağhanesinde bulunan Ahırvan Dede Türbesi debbağlıgm Kıbns'a onun tarafmdan getirildigine işaret etmektedir. öte yandan kök boyalarla yapılan basmacılık da son derece gelişmiş, Avrupa'nın fabrikasyon işleri başlayıncaya kadar yabancı pazarları tutmuştur. Lala Mustafa Paşa Lefkoşe'deki Ayasofya'yı camiye çeiarerek ilk cuma namazını kılmış, ardından Lefkoşe VB Magosa kalelerini onarmıştır. Böylece adanın iman için yoğun çalışmalar başlamış, Lefkoşe on bir tabya ve üç kapılı bir surla çevrilmiş, Baf limanı düzenlenerek kale ile korunmuştur. Bunlan Sultan îkinci Selim'in istefiyle yapılan Selimiye Camisi, fetih sırasmda şehit düşen ulemadan Aziz Efendinin türbe ve tekkesi izlemiştir. Lefkoşe'deki belli başlı Türk yapıları arasında Venediklilerle savaşırken şehit düşen Bayraktar'm mezan yanında inşa edilen Bayraktar Camisi, Kıbns'm ilk Beylerbeyi Muzaffer Pasanın Büyük Hanı, Arap Ahmet Paşa Camisi, Mahmut Çelebı. Haydar Paşa mesçitleri, Gime kapısındaki mevlevihane, Ebubekir Paşa su kemerleri, Ali Ruhi Bey kütüphanesi vardır. Bunlann dışmda Magosa'da Akkale Mesçıdi (1618), Girne'de Ömeriyj'e Camisi, Limasol'da Büyük Cami (1829), Köprülü Camisi (1834), Lamaka'da cami, türbe ve tekkeden oluşan Hala Sultan Külliyesi de adanm öbiir Uginç Türk yapılarıdır. Bunların yanı sıra Kıbns'ta Türk sanatı yönünden önemli eski Türk evleri, hamamlar, çeşmeler, medreseler, kervansaraylar da inşa edilmiştir. Fakat yapılaruı büyük çoğunlugu Rumlar taraîından yıllar boyu sistematik olarak yok edilmeye çalışılmıştır. Kıbns'ta Türk tapu senetleri olan kültür yapıtları yazık ki, yeterince incelenerek bilim âlemine tamtılmamışür. T ÜLKENİN CAN DAMARI TARIM ÜRETi CiSi ÇİFTÇİMİZİN, TARIM SEKTÖRÜN DE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENU ĞE KAVUŞTÜRULMASI GEREKTİĞİ AÇIKÇA ORTAYA KONMALI VE SÜRAT ,, ^ JJS ^GERÇEKLEŞTİRİLMEIİDİR. Selâhattin TURLA SSK. Gn. Md. Müsaviri çi» tarlîine giren kisüer. (6964 unutulmusluğuna sitemde bulunsayüı Yasa). mak istiyoruz. lkincisi de yukanda belirtilen Neden ÇifKur çalışmalan, kamu veya özel işyerlerinde ve isverenler emrinde olmasın? ve «hizmet akdi> çerçevesinde yaparak yasanunı sağlayanlar. 6964 sayıll Yasa ile 1957 yılından beri «Ziraat Odalan»na kayİkinci gruba giren tarım ve dolmuş, belli bir teşkilâtlarımaorman kesiminde çalısanlann nın adımını yüllar öncesinden sosyal gUvenliği hakkında, son atmış ve kendi yağı ile kavrulhükümetin 13.4.1975 tarihinde makta olan «Çiftçi.lerimizin, baResmi Gazetede yayınlanmış buğımsız çahşanlar gibi, bir sosyal lunan programında «Tanm ve güvenlik müessesesine sahip olorman kesimindeki işçilerimlzin malan zamanı çoktan gelmiş ve diğer isçüer gibi her türlü işçi geçmektedir. haklanndan yararlandınlması ve «489. öte yandan sosyal güven sosyal güvenliklerinin sağlanmaBöyle bir Sosyal Sigorta kuru liği, sağlığı, çağdaş çalışma koşul sı hususundaki mevzuat boşluğu luşunun ismini, şimdiden «Çif lannı, bannma olanaklannı, eğiö doldurulacaktır.» denilmiş buluntnı toplumun bütün katlanna, bü duğuna göre, biz, bu yazımızda Kur» Çiftçiler Sosyal Sigorta Kurumu olarak düşlemenin Turkitün yörelerine yaymada artan is toprak, araç, gereç ve kapital tihdam ve verimliliğe uygun bir yönünden büyük olanaklara sa ye'de olanaklan pek coktur. 7.1.1971 tarihinde kabul edilmis düzeye çıkılamamaktadır. Bazı hip mutlu azınlık hariç, sayısal bulunan 1330 sayılı Yasa ile, lç sosyal gruplar söz konusu sosyal açıdan çok önemli bir nüfus bö sularda balıkçılık yapanlar da çift politika tedbirlerinden ıkilemeler lümunü yansıtan çiftçüerimizin çi sayümışlardır. oluşturacak bir biçimde yararlan sosyal güvenliginden bahsetmek öyle ise, hiç kuşkusuz 10 mildırıhrken, diğer bazı sosyal grup istiyoruz. yon İnsan, ÇifKur organizasyolar ve yöreler yoksun durumda kalmaktadır. Örneğin, sosyal güBöylece oylan ile Ulkenin siya nu ile sosyal güvenliğe kavusabivenlik programlan kapsamma ali sal yazgısını ellerinde tutmaları Ur. nanlar iktisaden faal nüfusun gereken önemli bir nüfus gruNasıl M, Bağ Kur'da, bağımdörtte birini oluşturmaktadır. Ay bunun, bugün kazanıp bugün yi sız çalışanlann Sosyal Sigorta ku nca bunlann büyükçe bir kesimi yen toprak adammm, asırlar ruluşu ile ilişkilerini düzenleyen ek sigorta sistemleriyle de destek boyu süregelmiş sahipsizliğjne, meslek kuruluşlan mevcutsa, talenmektedir. Aile bireyleri hesaba katıldığı zaman oran tüm nüfu sıın üçte birinin biraz üzerine çık maktadır. Ancak söz konusu prog ramlar, çesitli gruplar bakunından tam bir sosyal güvenlik çerçe AÇIK MANZARALI vesi oluşturmadıktan başka birbir lerinden çok farklı standartlara dayalı olarak uygulanmaktadır. Kentsel alanın marjinal grupları ve kırsal alan tümüyle söz konusu programlann dışmda bulun maktadır.» nm kesiminde de, çiftçilerin «ÇifKur» ile ilişkilerinde yardım cı olacak, Yasa ile kurulmus. cid di organizasyona sahip «Türkiye Ziraat Odalan Birliği» ve «Ziraat Odalan» olması gerekir. Odalar yardımı ile, ÇifKur uy gulamada pek çok işlemlerden ta sarruf sağlayacak, henüz kendisi ni toparlayamamış Odalar da, ÇifKur uygulaması yüzünden daha ciddî teşkilâtlanmaya mecbur kalacaklar, böylece demokratik ortamda baskı unsuru olma nite liğini daha etkin bir biçimde ye rine getireceklerdir. Ortada Sosyal Sigortalar Kunı mu, T. C. Emekli Sandığı ve BağKur gibi gtinahı ve sevabı ile Uç önemli ve büyük mevzuat ve uygulama örnegi varken, aynca, özellikle sosyal güvenlik çalışma lan amactna dönük uzman bir Sosyal Güvenlik Bakanlığı da kurulmuş iken, ilgüilerin çesitli vesilelerle mikrofonlarda konuşmak tan dahi bezginlik duyduklan bu konuda, Türk çiftçisine verilebile cek gerçekten sevindirici haberle rin yaratümasmda acele edilmeli dir. • Sonuç Istatistiklerin ötesinde dogurgan bir ulus oldufumuzu bilme yen kalmamıştır. Batı ülkeleri uy gulaladıklan aile piâniaTnn«ıınin etkili sonuçlarını alraaya başladık lan dönemde, bizler, aile plânlamasına hangi yönden sokulacağı mıa cesaretle söyleyebilir hale gelmiş durumda bile değiliz. Ama, radyo programlanmızda cayır cayır üretlme önem verilrnesinden, saksıda dahi Urün yeyiştirmekt«n, yoğurdun suyunu israf etmemekten dem vurur dururuz da, Ulkenin can daman tanm üreticisi çiftçimizin sosyal güvenliğini yürekle ortaya çıkar maya bir türlU cesaret edemeyiz. Sosyal güvenjik ne memurun, ne işçinin, ne de bağımsız çalışanın tekelindedir. Anayasa, 48. maddesiyle, «Her kes sosyal güvenlik hakkına sahlptir» derken. çiftçisiyle, köylü süyle, kentlisiyie, öğrencisiyle, sanayicisiyle, tanmcısryle tüm Türk ulusunu hedef olarak göstermiştir. Yoksa, Devlet Plarüamanın da be lirttiği gibi, bazı sosyal gruplar sosyal gtlvenliJrten ikilemeler oluşturacak, elde edilmiş nlmet leri daha da kolaylaşüracak, pekiştirecek, ballandıracak bir biçimde yararlandmlırken, diğer bazı sosyal gruplar ve yörelerin bu güvenlik tedbirlerinin en ilkelinden bile yoksun oluşu, o toplumun yöneticilerine huzur getirmez. Çiftçi için, köylü için, güzeı sözler, bayramlık sözler (döviz) söylemek, dört nala kosan enflasyon koşullan içinde ürün ta ban fivatlanna ara sıra zamlar yapmak, davullu zurnalı TRT gösterileri, köy kahvesi sohbetleri düzenlemek belki yüce yöneticilere zaman kazandırmış olabilir ama, hastalıklar, doğal «fetler. kazalar. sakatlıklar, kocamışlık. »lüm gibi çesitli mes leki ve sosyal tehlikeler karşısında tarla insanımran çaresiz, mütevekkil bakışlannın ktiskün lüğünü gidermek olanakltnnm da gün geçtikçe yitirildiği bir gerçektir. Şunu b«illeğimize tyice yaza iım ki, Anayasamızm 48. madde sı valnra sesini duyurabilen. baskı grubu niteliğl kazanmış Oır kaç kesimin değil, tüm Türk nalkının, ıılusumuzun hepimizin adlı kitabında toplanmıştır 19 mizah hikâyesi200 sayfa12,5 lira kitabının 5 inci basımını kıvançla sunar Tekın Yayınevı Ankara Cad. 5 1 . İstanbul ihtilâlinssılysıpfık İHÎİUll NASIL YAPIIK Tekin Yayınevi en çok yabancı dillere çevrilmiş hikâyeleri szıznesın'ın HALKIN Bütün Ulkclerin işçileri re ev.ilen halMar. biıiesin ! FLOKYA'DA K1KAL1K S E S İ •15 UUMSUUH ÇElHELfliZl İÇİNDEKİLER: ODTÜ ögrencileri Dimdik Ayakta! • ODTÜ DER Başkanı: «Tek Bir Ynrek Obnayı Mficadele İçinde Ögrendik.» • SÖKE İŞÇILERÎNİN MÜCADELEStNİ DESTEKLEYELÎM! • Revizyonizm mikrobunu kendi içimizde de yok edelim! Ali Gün • S1KIYÖNE TİME SON! (Cenan Bıçakçı, Altan öymen, Pikirtepe Halk BirUfi) •• Dtinya Halklanmn Baş Düsmanı * ABD y»» SSCB'dir! (2) Ne Amerikan. Ne Rus ranklan; Yasasm Dfinyanın Özjrür Haklan! • Bir Süper Devlet Olmak, Kendi Mezannı KamıaK Demektir1 • Oltmmn ucundaki vem: 10 Milyar Liraıık SOVVM Kredifd. D A f, I r 1 M : İSTANBUL : Puad Büte TÜRKİYE : Hürriyet Dagıtım tsteme Adresi: . PK. 1112 Sirked tsT. MÖBLELİ YAZLIK DAÎRE İ ODA 1 SALON UKNÎS KAI KONUK KOI.AYI.IKl.ARi I>| • « « M KLAJ Kırsal alamn tümüyle sosyal gü venlikten yararlanma sırasımn bu güne dek gelmemiş olmasuun inandıncı gerekçesini yapmak mümkün değildir. Ülkede mevcut bütün siyasal partilerin tüzüklerinde, gelmiş geçmiş koalisyonlu veya koalisyon suz hükümetlerin Resml Gazetelerde yayınlanmış programlannda, Birinci, İkinci ve Üçüncü Beşer Yıllık Kalkjnma Plânlanmızuı aynntısız her yıllık uygulama programında. tarım kesiminin sos yal güvenlik konusunda çesitli adama. redbn ve öneriler öngöriil düğü halde bugüne değin elle tu tulabilecek bir aşamaya rastlamak güçtür. Bugün yurdumuzda tanm kesimi denilince çalışan iki grup akla gelmektedir. Birincisl: ekim, dikim, bakım, Uretme, yetiş>,irme ve islâh yollariyle yahut dogrudan doğnıya doğadan yararlanmak suretiyle bitki, orman ve hayvan Uriinlerıni, mal sahibi, kıracı. yancı veya ortakçı olarak, devamlı veya bir ekim ve yetiştirme döneminde eldo eden, bu ürünleri tşleyip değerlendirerek muhafaza edsn ve pazarlayan kısacası «çift Cumhuriyet 5824 Kimya Mühendisi Alınacaktır Birleşmiş Milletler Kalk'.nma Programı Özel Yardım Fonu ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Gaziantep'te müştereken kurduğu Küçük Sanayii Geliştirme Merkezi Gaziantep Pilot Projesinde Bırleşmis Milletler uzmanlan ile birlikte çalıştınlmak üzere. askerliğini yapmış, İngilizce diline vakıf ve asgari 3 yıl fecrübeli Kimya Mühendisi alınacaktır. Alınacak bu elemamn kalite kontrolü ve laboratuvar konusunda tecrübeli olmssı şarttır. Çalışma yeri Gaziantep'tir. Yurt dışmda staj imkfinı mevcuttur. Ücret, viiksek olup tecrübeye göre tespit edilecektir. tlgi duyanlann 12 agr«tns 1975 salı gününe kadar; doğum tarihı ve yen. mezun olduklan okul. mezuniyet yılı, daha önce çalıştıklan yerieı. lısan bilgi seviyeleri ve diğer önemli hususlan bildiren bir dilekçe ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Küçük Sanatlar Dairesi Refsl'ğine (Ankara) başvurmalan rica olunur. (Basm: 19923/5826)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle