09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURİYFT 22 Temnıuz 1975 KOCAMDl YA.,. HEMDf ME K0<A?,. OOOHL WWATUWl BîgDEN İ AEDULCANBA2 TURHAN SELÇUK iiı RAZÎYE Duv*rlara b&tanca.. Oç duvarda d* Vedia'nm büyük Doy ıotofcraflan asüıydı. îşte beni şaşırtan bıı fotoğraflar olmuştu. Belki de yirmı kadftr. O jttn bana çok sayıda geldiyse büinem, bir dah» çıkmadım dayımın odasına çunkü. Hepslnl ayn ayn, uzun uzun inceledım. Baktıkça şaşkınhğım daha da artıyordu. önünde ilk durdugum fotoğraf, bugünkü Vedia'mndı, saçlan dagılmıs, gözlerl kısık, dudalüar aralık. Bir portre. Onun yanındakl daha genç bir Vedia, amı blr as eskiden çekünıiş. üd Uç yü kadar ftnce. Onun yanındaki Vedia ise yaşlıydı. Şimdiki Vedia'dan dört beş ay büyük belki. îyl ce baktım, açık havada, toprak bir yolda, bir ar&barun önünde çekümi"., yüzüne gölge düşmÜ5 blr yerden. Bu golgeden otürti mü bana yasü göründu? Anlayamadım. öteki fotograilara geçtikçe, iş büsbütün karısıyordu. Vedia bir eençlesiyor, bir yaslamyor. Ama bakış, duruş, yüzdeki anlam. hep hep Vedia. Kanşıklık şundan doğuyor gibiydi: Bana bugünkü glbi görilnmeyen fotograflannda Vedia, hep çatık kaşlı ve naaıl söyliyeyun.. bakrmsızdı Hele ayakta çekılmis olan bınnde, boy fotoğrafında üstü başı da eskiydi. Boylec* birken ikl oluyor, iki iken bir oluveriyordu Vedia. Vedialar. Yazan: Melih Cevdet ANDAY kcnara, ta denlzin kenanna yürtldüm. Tekne bir 63 açıktaydı. Ne demek istıyorsun? diyorum. Tekn«yi sallıyor sağa sola Bu kez yuzde ylır o sallıyor. Yoksa guneşte kalmış tatatalardan ayaklan yandıgı içın mi? Gltti dedlk ya . Aklım başunda degıl sanki. Ne »ıntıyorsun? diyorum. Bir şey »öylüyor, anlamıyorum, duymuyorurn. Ne dedin? Ne dedin? Hlç istıftnl bozmadan: Ara bulursun, diyor. Sonra agzunn içinde bir çey gerellyor gene. «Babana sor» gıbl blr çey. Babama mı sorayımT diyorum. Sen bilirsin, diyor. Sen adam gibi konuçmasını bilmeı mlBaşını yukan yukarı kaldınyor, sıntarak. Sonra sandalın iptm çozüp kenara atıyor. Bereket atıyor, çünkü benım bu aurumda y»pacak hıç bir i?im yok. Bari gıtsın, de£ olup gıtsın' Motoru çalıştınyor. artık bafcnıyor bana. Sanki ben orada yokum. Svrtmı bara dötrilyor, motontn dümenine ayagım takmış, denize bakıyor. Motor sulan kopürterek çahşıyor re tekne birden aynlıyor kıyıdan. Bıraz uzaklaştıktan sonra döndü, baktı. Gttlüyor. El sallayacak dıye odum koptu. Genç balıkçının az once içınden çıktıgı çalıhğa dogru yürüdüm. Avucum karuyordu bir yandan. öteki elımle çalılan açtım, küçük blr yol buldum. Sonra bır duzlük. Ezılmış otlar. Küçücük bir yatak sanki. Yattıklan yer burası. Oradan yol aradım kendime. Madem Vedia burdan çıktı, bir yol vardır elbet. Kpyalann ara»ından tırmanmaga başladım. Donup den«e baktım bir ara, balıkçının teknesi eçık denize doğru yol alıyordu guneşın altında. Küçülmüçtü. Içindekl adam nokU gibi kalmıstı. Çocuk bahçesimn yanına çıkmıştım. Vedia'yı yolda yakalamak için koşmaya başladım. Görünürlerde yoktu. Çardakta da yoktu. Oradaa koya, ormancılann iskelesıne baktım. Dünjada klmsectkler kalmarnı? sanki. Uzaktakı kavak korusunun ilstünde, sıcak, bir uçurtma gibi dallara takılmış sallanıyordu. Kayalann arasından kendime yol arayarak, artık uzaklara bakmıyorum, başım bnümde, aşagıya inmeye çalışıyorum. Ter içındeyım. Deruzi özlüyorum. Yanma vanr varmaz kendimi giysimle atacağun içıne. Dıbe lnecegım. ben içerdeyken yeryüztl değişecek, yeni bir yüzle karşılayacak beni. Sonra aklımm içindekiier de tuzlu suda, ne olduğu söylenemez acaıp 'biçimleTe bürünecek, tortullar gibi. Onlan, kınlıp dbkülmüş uçlannı koruyarak, kanlı avucumda eve götüreceğim. Iskelenin ti bbür başrnda kıyıya çıktığım zaman, ortada ormancılardan birini gördüm. Buradan biri geçti mi? dıye sordum. Kım? dedı iyi anlamamış gıbı. Kardeşim, dedim, onu arıyorum da... Ha ni canım... Anladım, diyor, geçmedl burdan. Sazlığın yanından dolanıp evin yolunu tutuyorum. Kım bilir saat kaç oldu" Vedia'yı gene bulamadım evde. Artık seslen medim, odasma da b&kmadım. Bılıyordum, yoktu. Çünkü o, gırdiği yeri o anda degiştirirdı; orada bulunduğunu belli etmek için yerlere işaretler koyardı sanki. Oysa evde ondan hıç bır işaret yoktu. Yoktu yok. Birden çingeneler geldl aklıma. Bılmediğim bir öykünün bolümlerini çevirir gibiydim, okumadan. Bahçede, kuyudan su çekip başımdan aşagıya döktüm. Öyle sınl sıklam gene yollara duştum. Seranın bulundugu yandan değil, kıyıdan Ka yalıburun'a yöneldim. Dar bır izlekten yukan çık tım. Arasam, ermiş Yusuf'un orada bıraktıgı ayakkabılarını bulacağım. Gece olsa, ayışığı olsa, buradan kendimi bırakacağım uçmağa Çam ormanına daldığım zaman çıktı karşıma Vedia. Sevindl beni görünce, koşuyor, el sal lıyor, gelip boynuma sarılacak. Ah gelıp boynuma sanlsa! Ama yüzttm kim bilir ne halde kl, altı yedl adım kala duruyor, kaşlanru çatıyor, öyle bakıyor bana. (DEVAM1 VAR) ECEVlT KIBRIS'I ANLATIYOR RöpOrtaj: Mtan ÖYMEN Güneş: "Kıbrıs'taki darbe Yunanistan'da hazırlanıyordu, fakat bu konuda bizim istihbaratımızın iyi çalıştığını söyleyemem,, Alanda Dışişlerl Bakanlığının beni karçılayan memurlanna bir hayli çıkıştım «Nasıl yaparsınız bunu? Bu ne laubalilik» dedim sonra doğruca Meclise gittim. Çıkarma karan konuşuluyordu 1 sta? Sonra çağırdılar beni, toparladım kendl ml... Bir an düşündüm. Yahu ben hükümet üyesiyim ert€l€me karan vermi§ BUtün büdiklerimi (dedikodulan) kafamda toplayıp öyle düşündüm. Eğer bu duvardaki restmler öd kîşinin İse, biri Vedla'dır, ötekl de arjjesi. Bir olasılık da çuydu: Vedia Yıın eski ve yenl resimleri. Garip olanı, eski resimlerde yaşlı förtlnmest Orada ne kadar k&ldığımı bilmlyonım. FototfraOara son btr kea toptan bir bakış fırlattıktan sonra dısan çıktım. Kapıyı kılitledım gene. Merdlvenden aşagı indim. Vedia! Ses yok. Deniza gitmls olmalıydı. Odamda çarçabuk mayomu giydım, Ustune de pantalonuznu çektikten sonra erden çıktım. Güneş, sabahlan gölge olan yan bahçeye geçmişti. Kestlnne olan çamlık yoldan koşar gibt deniz ktyısma gittim. Kirnseler yoktu ortalıkta. Denize uzun uıun gttz gezdırdim. Sonra birden karar verdlm, küçuk koya gidecekttm. Içıme bir kuruntu duşmüştü, Vecüa'mn balıkçı ile bulu$maya gittiğini dUşünüyordum. Yan bat&klık, sazhk olan dogu tayısından ormancılann nhtımına yürümeye başladım. Gözlertanle çevreyt tanyordum boyuna. Tahta ısketenin arkasindakl kay&bga tırmandım, tepedeM ilk çardaga rardığımda yorulmuştum. Bekçıligl bana bıraküan kızı daha ilk saatlerde elden kaçınruştım. Büyük körfezin görtinümunü seyTederek blr az soluk aldım. Sonra gene hızlı hızlı, turistler için aynlmış olan park yerinl, çocuk bahçesini geçtim. înışte ayağım kaydı, yuvarlandım. Düşerken yere dayadığım avucum kanamı?tı. Heyecan içindeydim. Sonunda vardım küçuk koyun tepesine. Koyda 8«ndal, o sandal duruyordu. Içlnde kimse yoktu. Bir süre çevreyi dinledim. Sessalık. Denizm tlstU kıpırtısııdı, güneşin yansıması ile pınl pınl paılıyordu, GörümU aldı ayduılık bır süre. Sonra genç balıkçının, aşağıda, kıyıda. agaçların ve sık çalılıklann arasından çıktıgını gordüra. O da beni gönnüştU. Daha dofrusu çahlıktan çıkar çıkmaz bana bakmıştı. Bir an tereddüt geçirdim. Vedıa'nın buraya gelip gelmediğini yukardan soramazdım. Olmazdl bu. Dar, kaygan yoldan aşağı indim. Balıkçı, teknesine atlanııştı. Gulümseyerek bana batayordu. Merhaba, dedim. Aşağıda durdum. Aramızda sandalın ipi. Ayaktaydı, tekneyi mahsus sallıyormuş gibi geldl bana. Merhaba! Bakıştık. «Sor» demek lstiyor, «hadl sorsana'.» Şeyi arıyordum, dedim, bizim Vedıa'yı. Geldıgi yere, çalılıgın oraya bakıyor. Gitti, dedt Buradaydı, öyle ml? Sjntıyor, btr aey söylemryor. Sana aoruyorum, dedim sertçe. Alaycı: Kayıp an ettin? diyor. Kan tepeme çıktı birden. Sandala doğru. ler, iyi ya da kötü Pekin dönüşü Ecevit'in Londra'ya gittiğini işitince iş suya salınıyor sandım Kıbrıs'ta 15 temmtiT darbest oldufcu sırada Dı?Iîleri Bakanı Turhan Güneş Çln'deydi. Fotografta, Güne? Çüı Halk CumhuriyeU Dışişleri Bakanı CHIPENG FE1 tarafından Pekin'de karşılanırken göriilüyor. (Snderdt.. Falan böyle şejler çıkıyor.. Fakst bunlann dişmda bizim pek öyle baber k»yuagımıı Şımdi binnci Kıbns harekâtın mercut dcğlldl.» dan sonra yazı dızısının burasın« lstıhbarat orgutlennden da bir parantez açaum. Ve Ece bır şey gelmıyor muydu Makavıt'ın buraya kaaar anlattıklan rıos'un durumu tehlıkede dına Ecevıfın ıkı Dışışlen. Baka ye7..» nvmn anlattıklarını ekleyelim. « Havır öyle bir şey (çelmlTuran Güneş'm ve onun Çin'de, yordu. Onun için ben somut oladaha sonra da Cenevre'de olu rak ola>lardan değil, fakat soşu sırasında kendısıne vekâlet yut olarak boyle bir meseleden eden Hasan Işık'Ji anlattıklarını. haberinı rardı. Makarios • cunta Bu Eeevıfm soyiemedıgi (.Ya (ekişmesi \ardı ben Pekin'e gitaklına gelmedığı ıçın, ya da soy liğimde » lemek istemecLgi »çm soylemedi«Haberı orada aldınız. ?» gı) bazı noktaiann daha aydınlı« Eret.. 15 temmuı gunü alga kavuşmasına yardımcı olacak. dık. Ben Çin Dışişleri Bakanına Kıbns'ta 15 tcnımuz darbesi bunun çok vahim bir şey olduoldviğu sırada Euev.t'm de belırt Runu \e bu şartlar altında bütıgı gibi Dışişleri Bakanı Turan yük bir ihtimalle geziınl kcsmek Guneş Çin'deydi. Ve oradan ken zorunda kalacagımı söyledlm. O da dost bir devletin temsilcisl dısiyie temas kurulmuştu. Şimdı Çın de Kıbrıs olayını olarak «Aman bu Yunanistan'Ia ouydugu andan ıtıbaren ne yap aranızda bır savaşa muncer oltıgını Turan Guneş kendısine masın» dedl bana. Dışişleri Bakanıyla görüştitkozgü o rahat uslubu içinde, sorulanmıza cevap vererek şoyle ten sonrs mi.vifirhaneye geldiın. Tuıkiye'yle irtilıat imkânı araanlatıyor. «15 temmuz darbesi olduğu dım. Sefaretin telslziyle.. Telezaman sız Çın'dejdınız. Boyle fonla. Gece saat 12yi biraz geçe Ankara'dan aradılar beni. Başbabır şey bekliyor muydunuz?» « Şunu söylemek ctrekir kl, kanla konuştuk: Haberın var rnı meseleden? bu darbe, Kıbns'ta daha doğrusu Yunanistan da bir süredir dedı. Haber aldım, herhalde gelhaziTİanıyordu. Fakat bu konuda birim istibbarat kaynaklanmızın mcm gerekecek dedim, Evet dedi gelmen ıyı olaçok iyi çalıştığını sövleyemem. Dıs basın da Makarios mektup cak.. İlk uçakla gelirim, düşüncelerimi de telsizle blldiririm, dedim. Başbakana ber halde çok kapalı bir telsiı göuderdım. Benim tek endişem vardı doğrusunu isterseniz.. Kıbns'ta buna benzer olavlar daha once oldu \e hiçbir sonuç almmaıiı. Birtakıın emri\akiler ortada Ualdı.. Ben bu Sampson darbesinden sonra münasip olanın yapılmasmı istiyordum. Ve Ankara'daki havavı da bümediğün için biraz enUişe edi? j ordum. Tugay'a (Ozel Kalem Mudüru) Çinlilerle görüşnıesini, beni ertesi günü Tiırkıye'ye postalamalarını soyledim. O kalktı, Çin Dışişleri Bakanhğınm protokolcularını falan uyaudırdı. Tariteler geldi.. Pekin'den herjfün uçak yok bilijorsunuz. Trenle Kanton'a mı geçelim Bangkong'a mı uçalım.. Bir ikl saat, oTatla tren \e uçak kombinezonları yapmakla uğraştık. Ertesi gün Pekin'de beklemek zorund» kaldık. Daha ertesi gün hareket ettim. olur merak etmeyin, gibilerden konuşuyordu. PakisUndan hareket ettik, nlhavet kapağı Türkiye'ye atıyorduk. Beyrut'tan sonra uçak Kıbns öıerinden geçiyor. Küms üzerinden geçerken aklıma şu geldl: Dedim ki. şimdi burada bir askerî harekât yapmaya mecburuz. Bizim heyet karım dahil, dört beş gün sonra gelecekler. Aynı yoldan geliniyor zaten.. Eğer Kıbrıs'ta askeri harekât yaparsan uçağı uçurtmazlar. O nun için heyet yolda kalır, Beyrut'tan daha öteye gidemezler. Ankara'ya inince Tugay'a dedim ki, sen Pekin'e telgraf çek, biıimkiler Beyrut üzerinden gelmesinler, Tahran fizerinden gelsinler. dım kendim!.. blr an düşündüm.. Yahu ben hükümet üyesiyim, erte leme karan \ermişler, iyi, ya da kötü.. hükümet «ertelensın» diyor. Tabli niye ertelendiğinl mllletvekilleri de bilmiyor, ben de bilmi yorum ama hiikümet ertelensin diyor, ben de •Hayır çıkartma ka ran verellm> diyorum. Yani Dışişleri Bakanı ile hükümet arasında çelişki olu>or.. Dedik ki, yahu madem ki ortak sorumlııluk var, saçma karar vermişler, iyi karar vermisler, ben de sesimi çıkartmayayun. Sonra anlaşüdı ki, zaten daha önceki çıkartma karan geçerlidir, ayrıca karara bukuken ihtiyaç yoktur. Binaenaleyh bu bir surpriz olarak kalmalıdır. Tabii o zaman Basbakan Londra'da idi. Erteleme teklifini hükümet adına Ismail Haklo Birler yapnuştı. Meclisten Bakanlığa Rfdince Denlz Baykal biraz anlattı.. «Çıkartma imkânını ortadan kal dırıyor değiliz. Bu biçımsel olan bır karar.. Yoksa elimızde bu imkân rar> falan filan diye.. O zaman durumu anladım.. Ondan sonra da zaten Basbakan üeldi. Ben de herkes gibi işin Içine eirmiş oldıım.» nu blr toprak sorunu olarak gorürler. Oysa Kıbns sorunu Adadaki Kıbns toplumunu aşan bir sorun dur veya başka bir deyimle Kıbns sorunu sadece Kıbrıs'dakl Türk toplumunun sorunu değildir. Kıbns. Ortadoğuda ve Doğu Akdeniz'de çok müstesna bir stratejik yerdir. Ben bu konuşmalarımda çöyle anlatıyordunv. Anadoluda, hatırlarsınız ortaokulda bepimlzin öğrendiği birşey vardır. lnebahtı Deniz Savaşını Osmanlılar kaybettikleri sırada Kıbrıs'ı da sapt etmislerdi. Sokullu Mehmet Pa> şa'nın Venedik Büvükelçisine bir sözü vardır. •Siz Inebahtı'da donanmamızı yok ettinız, yani sakahmm kestıniz, oysa biz Kıbns*ı almakla sızm kolunuzu kopardılc, kesilen sakal yenne gelır, fakat kopanlan kol yenne gelmez » Gerçekten o çün Sokullu Mehmet Paşanın kol sözüvle bellrtmek istediği Orta Doçu'da ve Pneu Akdeniz'de kılıç tutan kol, yahut bugünkü devimle Dofu Akdeniz'e demir atmış bir uçak semisi . Kıhns budur. Böyle o V duğu İçin de Kıbns. Türkive Tu nanistan arasında önemli bir so run olduğu gibi büyük devletler için de önemli strate.iik bir so. run olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye ile Yunanistan arasuıda, isin sadece stratejik vanına de* ğinevim şimdi, sorun şudur: Kıbns Adası bizim Günevdoeu sahillerimize 40 mil mesafede dir ve Ada'da bulunabilecek «üç ler. stratejik bakımından Orta Anadoluvu ve Günrydoğu Ana> doluvu kontrol altında bulundurabilirler. Bundan ötürü Türklye için sorun, oradaki topramla beraber, ozellikle bunun Türkiye'ye karsı husumet beslerecek bir devletin ve bu arada bittabl Yunanistan'ın da elinde bulunmaması sorunııdur. Ece Denizindeki adalar sorunn da aşağı vukan bövledir. Çuntra Ege Denizindeki adalar Batı Anadoluyu stratejik açıdan kontrol edebilme imkânını Yunanis tan'a vermektedir. Kıbns'ın Yunanistan'a bağlanması Eçe Denlrfndekine ben7er bir stratejik handikapı, rizikoyu bizim eüney sahillerimize de eetirecektir.» Mecliste Alanda Dışişleri Bakanlığının, beni karşuayan memurlanna bir hayli çıkıştun. TabH gene sanıyo rum ki, işler suya salınıjor.. «Vasıl yaparsmız bunu?. Bu ne lâubalilik» dedim. Sonra doğru Meclise gittim Mecliste çıkarma karan konuşuluyordu. «Efendim, bunu ertesi gune bırakalım» diyorlar. Meğer daha önceki karann geçerliliği hakkında daha önce mutabakata \anlmış. Ama ben bunlann hiçbirini bilmiyorura. Kafamda şu var: Karan rumartesiye bırakmak olacak şey değil.. Çıfearma karannı verecek siniz, ya yarun saat, ya bir saat sonra harekâta başlamak lizım. \a da ondan sonra harekât yap mayacakmıs gibi işi uyutmak lâzım ki, ondan sonra çıkarma yapabilesiniz. Falan gün falan saatie çıkarma yapacağız gibi bir şev olmaz tabiî. Şimdi benim gözümde çıkarma karannın ertelenmesi demek, bir defa cumartesi karar vereceğimize göre Mecliste, bu İşi hatta ortasına atmak demek.. \> aradan çok laman geçecek, demir tavında dcnülür. işin tavı geçecek, ondan sonra artık müzakere müzakere müzakere.. Olacak is değıldi bu. Hadisenin önemi ile ilgili olarak ne ise o reaksiyonu derhal göstermek lâzım dij e dü^ünüvorum ben. Ima Jaha da kimseyle görüşmüş değildim. Ertelemc dejince, ben zaten, işin bizim bakanlıkça yavaştan ahndığı kanısmdayım, çok tedirgin oldum. Hatta milletvekillerinin arasma girdim. «Ertelemeyln yahu, nlye erteliyorsunuz» diyorum. «Bırak efendim, Basbakan sftvlecji» glbi lâflar ediyorlar bana.. «Ne sııresi birader. Bunun altmdan kalkamayız sonra» dije bağınyorum, çağırtyorum, Bir ara bakantar odasına gittim. Sonra tekrar döndüm mllletvekUIerinln arasında propaganda yapmara.. Ertelemeyin ya hu. nlnıaz hövlp şp» demeye.. Sonra çafırdüar beni, toparla Kıbrıs işinin bilinmeyen yönleri « îşm içine gtrdığiniz «aman gorünen durum neydı?. Dıplomatık bakımdan?» « Şimdi ben slze işin biraz ön cesini anlatayım. Genellikle kamu ovuna yansıyan konular, Kıbns çıkarmasıyla başlayan askeri ha rekât ve ondan sonra cereyan eden diplomatik olaylardır. Tabiî Kıbns sorunu. Kıbns çıkartması su yüzüne çıktıktan sonra diplomatik faalivetlerin de büyük kısmı su yüzünde cereyan etH. Bu nedenle bunlar sz çok kamuoyu tarafından bilinir. Ve o hevecan günlerinde vatandaşlar bu felişmeleri yakmda izledikleri Için en çok onunla Ugilenirler. Oysa Kıbrıs sorununun biz hükümetl kurduktan sonra, Kıbns'dakl Sampson darbesinden önce, bugüne kadar Sıerinde dunılmayan bazı yönleri vardır.. Genellik le Kıbns sorunumı, Türkiye'de kamuoyu, hatta birçok siyaset adamlan, Kıbns'ta bulnnan bir Türk toplumumın Türk soyundan Insanlar toplumunun sorunu olarak görürler ve aynca Kıbns daha önce îngiltere'ye bağlanmadan önce Türkiye'nin olduğu için bu DiŞi BOND ONUNCA I LGl IJENEcetC «UÇ TiFFANY JONES Pakistan'da geçirilen saatlet Paldstana geldik, tabii radıo haberlerini kovalıyoruz Baş hakanm Londra'ya gittiğini ö|renince fena halde asabım bozuldu. Yanl gene lngiltere'ye %iıliliyor. Bilmem şu oldu, bu olılu, gene bu iş suya salınıvor di\e. . Ben epeyce basırmaya çatırmaya başladım. Tngay »ardı «anımda. Heveti Pekin'de bırakmıştık. Tugay ne desin adamcağu, şoyle olur beyelendı, böyle YARIN: SOVYET ELÇiSiYLE YAPTIĞDI GÖRÜŞME HEDEFlDEVABrR^DENİZjGÜCOiTÜRK! DONANMAlVAKFINAtYAPACAGlNIZİYARDIMLARLA B U İ H F D E F Ef U'L'A S A B I L I R I Z. t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle