23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Republica Olayı EDGAR MORİN 'Demirel, miittefiklerimizin Tiirkiye'ye nasıl baktıklarını bilmiyor, WT5 yasıntJa Ankara dış politika çıkmasmd» tam kararsızlık içind* göriilüyor. Tabü sös kcnuaa olan iktidar v» onun teknik organlan. Pekiyi ama, dış politikayı birden canlandıran T» politik yaçamımtzda çok kısa bir süre egemen olan CHP, ya da Ecevit ne düşünüyor? CHP Genel Başkanı Bülent Ecevtt lle UeeUs binasındaki odasında görüşüyoruı. Ecevit, iktidarda degil. Ama bir derlet adamı sorumluluğu içinde konuşuyor, her sözcügllnö özenle seçiyor. Kıbns çıkannasıma Başbakanı fle beş dakika bile komıssamz, dünya sorunlarına Türkiye'nin dış politik konulanna ne denli yakın olduğunu, bunlan Sbflr politikacüardan ne denli baska açıdan ele aldığnu hemen anlıyorsunuı. Bu sonuca varmak için bır saatin bitmesini beklemek gereksiz. Dış politika çıkmazında kararsız Ankara ALt StRMEN Devrim düşününde devrim yapmak zorunlumu? Portektz'de Sosyalist Partinln koalisyon hükümetinden çekilmesıyle yoğunlaşan sıyasal bunahmm başlangıç noktasını, «Republica gazetesine Komünıst Partısine yakırı işçıler tarafuıdan el konulması oluşturur. Sosyalist lıder Mairo Suarez'in tüm çabalanna rağmen gazete eski yonetımine gen venlmemıştır. Fransa'da yayuılanan «Le Nouvel Observateur» dergısınde Edgar Monn, değişik bir açıdan özetle şöyle yorumlamaktadır: «Republica» fCumhuriyen olayı, yalnızca, Portekiz devnroinln yazgısını belirlevecek iç çatışkılan ortaya vuran bır belirti defıldır. Aynı zamanda toplumsal ve siyasal açıdan. basın özgürlüğü somnımu çozumleyip yerıne oturtabılme yeteneklerimizi de gözler önüne sermektedir. Burada, solcu olduklannı sovleyenlerin içyüzünü ortaya vuran şey gerefc susmada. gerek yorumda devnmci süreçle basın özgurlıiğü arasında seçme yapmamaktır. «Le Monde» gazetesınin (21 haziranda, ve tabıi her zamanki gıbi, imzasız yayımlanan) «Devrim ve Ozgürlük» adh başyazısında, kotüriim olmuş bir akıl yürütmenin çok ılgınç bir brneğini gbrdük, çünkü yazı kendi öncül ilkelerinda bıle ganp bir ortak yaşama yaratmaktadır• Birinci ılke, özgürlüklerın kılına bıle dokunulmasına Izin vermeyen ozgürlükçu ılkedir: • îkincısıyse, anlatım bzgurlüklerini devrimin yengiye ulaşması kosuluna bağlayan ilerici ilke. «Gar.p bir ortakyaşama» dıyorum. zira özgürlükçülük deytml bu yazıda alabıldigıne çekingen ve sakınımlı hale gelmiştır, çunku devrıme bağlılık muthiş çekingen ve saygılıdır. Ve bu da başka bır behrtidır. Basın özgürluğü sorunu çelişik biçimde ortaya konmaktadır. Buyurgan (faşıst) >a da gerıcı bır yonetım karşısında basın özgurlugünu mutlak ve ilerici bır zorunluluk sayanların çoğu, devrimcl kabul edılen bır sureç başladığı zaman, aynı özgurlüğü bir yan oge, gericı tehlıke gıbi gormeye başlamaktadırlar. Bu çelışkı, şoyle bır akılyurütme ışlemi içersinde kolayca yokedılmektedir: • Basın özgürlüğil «biçtmsel bir özgürlJkntür, devrimci süreç İçersinde kentsoylu aydmlann kullanacağı yüzeysel bir luks hahne gelır; emekçi yıgınlarmın gerçek ozgürlukleri ele geçirmesı hareketme baglamr. AŞIRI ÇEKİNGENLİK Mi? Eoevit, Demırel politikasmı eleştirirken, ana görüşlerden hareket ediyor, somut sorunlara kadar vanyor. Burada bir saatlik konuşmantn tümünü yansıtacak degiliz Çünkü, Sayın Ecevit biziınle konuştugu sırada bir demeç vermekten çok, "bir basın üyesine, biaim yokuşun derlmiyle «Background» bilgiler aktarmayı dognı buldugunu belirttt. Ecevit dış politika konularında çok titiz. En ufak bir sözcügün bile, gerektiğinde büvük anlamlar tasıyacağını düşünerek çok dikkatll konuşuyor. Acaba bu davranış aşın çekingenlık ya da Ankara'nın genel kararsız turumıı şeklinde yorumlanabilir mı? Olayları birbirlerinden, ya d« kişlleri geçmişlerinden soyutladığınusda her türlti sonuca varmak olanağı var. Ama, Türkiye'nin uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını ilk kez cesaretle kullanmıs bır kışiyi geçmişi unutup. aşın çekingenlıkle damgalamak dogru mu dersinız? Ecevit, muhalefette de olsa, özellikle dış politika konulannda devlet yönetmiş bir kışinin sorumluluğunu her an duyuyor. Bu ağırlık yüzündendir ki, çok konuşmuyor. Ama bu konusmama, açık politikası ile çelişmiyor. Size her türlü bilgiyi veriyor. Zamanlamanın önemi Uzerinde durarak. neyin ne zaman yayınlanacağını tıtizlikle izliyor. Üstelik, AP'nin suçlamalarınm aksine, «Ben olsaydım şöyle yapardım. Şunıı verır, sunu vermezdım» yollu konuşmalara girmeyerek iktidann girişimlerini güçleştirmekten de özenle kaçınıyor. Üstelik, iktidar olmadıklarmı belirttikten sonra, dış politikayı iktidarlann yürüteceğini, bu alanın onlarm sorumluluğuna girdiğini belirtiyor. Bu tutum bir anlamda, yetkisine sahip olmadığı bir uygulamanm sonımluluğunu paylaşmamak gıbi haklı bir düşünceden doğdugu gibi, bir yandan da iktıdarlan güç durumda birakmamak onların hareket olanaklannı kısıtlamamak amacıru taşıyor sanıyoruz. CHP Genel Başkanı ile yaptığımız bir saatlik görüşmenın bütün aynntüarını burada yan Ecevit: «MC'nin zaafı, elinde alternatif politika olmayışıdır» CHP lideri şöyle diyordu: «Bır alternatif pulitikayı UU kullanmak ğimirin bilinmesl bir ülkeye ağırlık kazandırır.» sıtmak yetkisinl kendisi btae vermedi. Ancak, Demirel diplomasisint eleştirirken ana dayanaklarann neler oldugunu bir kaç cüm lesiyle aktarmamızda sakınca bulmayacağını sanıyoruz. BUlent Ecevit, Demirel politikasını eleştfr rirken, konunun can damanna dokunmakta ve şunlan söylemekteydi: Bu hukümetin zaafj altematif politika kullanacak durumda olmaması ve olmadığımn herkesçe büinmesidir. Ecevit alternatif politika konusundaki görüşlerini şöyle sürdürüyordu: Bir altematif politikayı illâ kullanmak gerekmez, ama kullanüabileceginin bilinmesi bır ülkeye ağırlık kazandırır. Alternatif politikalar neler olabilir ve ne zaman hangileri kullanılabilir? Herhalde bu sorulann cevabını iktidar olmayan bır partınin genel başkanından beklemek msafsızlıfc olurdu. Bu soruyu ancak devletın dizginlerini elinde tutan kisiye sormak bir anlaro taşırdı. Ama Ecevit dbnemi politikası ile Demirel donemı politikası arasmda ne lark olduğunu bır kez daha hatırlamak için geçmişe donmek ye terdi. Sayın Icevit'ten iki dönem arasındakl farkı anlatmasını istedığimizde, biı geçiş dönemi son rasında Türkiye'nin demokrasiye dönmesının tüm demokratik ülkelerde doğurduğu olumlu havaya işaret ediyor. Sonra da gerek petrol, gerek haşhaş, gerek kıta sahanlığı, gerek Kıbns konusunda, Türkiye'nin bağımsız ve kendi çıkarlarrna dönuk kararlar alabildığıni herkese gosterdığinl, bu konularda dış baskılara karşı direnebıldığıni hatırlatıyor. Bu açıklamalardan sonra. bılmeyiz, Demirel dbneminm nıtehklerını anlatmak gerçekten gerekır mı? gerekmez, ama kuUaoabilece Nitekim Ecevit Demirel'in Batı'nın ve müttefıklennın Türkıye'ye hangi gözle baktıklannı doğru değerlendiremediginden de yakınıyor ve. Demirel mütteffiklerimizın Türkiye'ye nasıl baktıklarını hangi açıdan de»erlendirdiklerıni de bilmiyor, diyor. CHP MiNBER DIŞI >H? DEMİREL, ECEVİT VE BATI Bülent Ecevit ile konuşma sırasında geçmış olaylann da ışığında şu sonuca kolayca vanlıyor: Ecevit Batı'ya Demirel'den daha başka türlü bakıyor. Batı ile yakınlaşma yolunun Turkıye'nm demokratik kurumlarından geçtiğini görtıyor. Felsefesinin ana dayanafı sola karşı mücadele olan bır iktidann Batı ile eş anlamda değerlere sahıp olamayacağı için eşit ilışkıler kuramayacağını düşünüyor. Kendmi dünyaya kabul ettirmenin yolunun açık, gerçek demokratik ama ulusal çıkarların da titız bir yonetım ile mümkun olabileceğıni görüyor Ecevit. r Ankara Ankara . Ankara Ankara ... Ankara Anka PEHLİVANLAR PEHLİVANI NECMÜDDIN, KENDİ OYUNU İLE YENİK DÜŞTÜ Hoca Necmüddin efendi tsmır'de konuşuyordu: «Mılli Selâmet bır yaşında pehlıvan oldu, iki yaşında kendini başpehlivan sananlan minderden kaçırdı. Üç yasına basıyor, evelallah bu sefer kendini başpehlivan sananlan tuşa getırecek..» Hoca Necmüddin Muğla'da, Pethiye'de konuşuyordu. Diyarbakır, Batm&n. Siirt ve Bingol'de konuşuyordu: « Bır yaşında pehlivan, iki yaşında başpehlivan olan Milli Selâmet, üçüncü yaşında butun rakiplerini tuşa getirecek Allah* ın iziniyle muhterem kardeşlerim .> Hoca Necmüddin Trabzon'da, Giresun'da, Rıze'de konuşuyordu: « Ecevit dedigioiz bir bebektir. Tahu etme çocuk, yapma çocuk diye diye dilimlzde rüy bitti. Ama dinletemedik. Şimdi dovünüp duruyor. 12 ekimde senato seçimleri var. Geçen seçim lerde size söyledim, Uç yol var dedım. Şimdi iki yol var. Milli Selâmet, mindere çıktı çıkalı karşısına kım çıkarsa sırtını yere vuruyor muhterem Karadenizli kardeşlenm. Bu sefer tek yol, hak yolu, Milli Selâmet yolu kalacak, hep bırlikte goreceğiz Insallah...» « Sonra ne olacak7» c Sonra ne mi olacak?... Evvelallah'ın iziniyle, şu mubarek topraklarda, bin yıllık tarihi olan, çağ kapayıp çağ açan milletimiz yıne şâhlanacak. Milli Selâmet basta demek, Fatih yine 22 yaşında, yine beyaz atına binmiş demek. Beyaz atın yeleleri dikilmiş, Fatih Sultan yine denize sürüyor demek. Yine ta Tüm bu görüşlerine rağmen, CHP hükümetin dış politikasmda aktif bir rol oynamıyor ve oynamak da istemıyor. Bunun nedenlerl, aynnttlannı bümedifi bır konuda pohtika saptatnanm anlamsızlığı olduğu kadar, yetkisiz bir sorumluluğu üstlenmek isteği. Ama bu tutum. iktidar tarafından alabildiğine kullanıhyor. Ömeğin dış politika fconulannı kendi dünya görüşü açısından gayet iyi izleyen Kâmran tnan, CHP'yi ABD Kongre Uyelerıni Türk tezi vamna çekmek için yapılvı gezilere katılmadığı için, kınıyor demeyelım ama, eleştiriyor. Bu eleştiriler haklı mı? CHP minder dışına kaçıvor mu? Bu soruva da olumlu yanıt veıilmez. Evet CHP, üyelerinden hiç biri, Amerikan Kongre üyelerini Türk tezi yamna çekmek için duzenlenen gezilere katılmadı. Bu katümayışın nedenıni sorduğumuz bir yetkılı söyle karşılıfc verdi: Herşeyden önce bir parlamento Uyesinin, ncacı heyetine katılarak ABD'ne gitmesini, Türk Parlamentosunun onuruna yakıştıramadık. Kaldı ki, bu girişimlerin olumlu bir sonuç verecegini ve ambargonun kalkmasına yol açacağını sanmıyorduk. Nitekim bizden bu istekte bulunanlara «Peld biz katılırsak, siz giderseniz somıç değisir mi?» diye sorduğumuzda, aldığımız cevap «Hayır» oldu. Bu durumda gezilere katılmamız için bir neden var mıydı sizce? YA EGE SORUNU? HAZIRLAYANLAR: UĞUR MUMCU İSMET SOLAK lıcı elinde. yeni fetihlere başlıyor demek. Aklınızı basınıza alın, sonra vebali boynunuza. bakın. Duyduk duymadık demeyın, bakın iyi düsünüp iyi karar verin, hak yolunu, Mıllî Selâme ti seçın.» Ve Sakarya'da kurulan mindere kisbetini gıyip, bol vaad yağı ile yağlanan Hoca Necmüddin de çıktı. Peşrev çektı, çım öptü. Başladı elenselere. Kılıcık, kemane, boyunduruk derken... der ken pehlıvanlar pehlıvanı Hoca Necmüddin bastırdı rakıplenni.. Gazetecıler «Tuş mu'ı diye bastılar deklansore. Ama ne oldu ne'.. Hoca Necmüddra yerde, omuzu mindere yapışmış vazıyette. Olan oldu, kendi oyunumuzun kurbanı olduk evvelallah... PAUL REGO Rlpublica'ıun eskl genel yayın müdürfl • Basın özgürlüğü, devrimcl süreç içinde, tehbkeli olur; geniş halk kıtleleri henüz eski egemen öğretınin (ideologie'nın) etkisi altında yaşadıklan lçin, basın özgürlüğü karşıdevrime hem perdehk, hem de silâhlık eder. • Bu durumda, basın özgürlüğüyle devrimcl süreç arasmda bir çatışma başgösterirse, devrim ancak, gıttikçe daha çok gericilık tehlikesi taşıyan özgürlukten ödün venlirse yoluna devam edebılir. Böyle bir akılyurütmeden sonra. basın özgurlügüne yapüan bir saldınya karşıçıkış, «Republica»yı savunma, ister istemez devrimin hızmı azaltan ılımlı bir davranış, giderek karşıdevrimci bir davranış gibî gözükür. Ve bu sorun üstüne hemencecik devrim/ gericilik ayınmı gelir çöreklenir, aç bir halkj doyurmayı. ona okumayazma öğretmeyi düşünecek yerde bir kâğıt parçasını savunanlar kaldırılıp tarihın çöp sepetine atılırlar. Ege sorununda CHP'nin görüşü nedlr? Halk Partisi yetkililerine hangi sorunda görüşlenni sorsak bize, görüşten çok geçmişteki davramşlanyla cevap veriyorlar. Kıbns konusunda bir politika uygulamışlar. Işte bizim tutumumuz bu diyorlar. Ege sorununda da aynı şeyleri söylüyorlar: Biz, Ege'de haklanmız] çığnetmeyeceğimizi açıkça pösterdik ve her ttirlü görüşmeye, uzlaşmaya, dostça çozüme açık olduğumuzu da kanıtladık. CHP Milletvekillerinden geçmtşte Bakanlık görevlerinde bulunmuş ve dış politika sorunlarına çok vatkın olan biriyle konuşuvoruz: Siz kıta sahanlıgı sorununun Iahey*e götürülmesinden yana değilsiniz neden? Cünkü Ege'de Yunanlılar ile yalmı kıta sahanlıgı sorunumuz yok. Hepsi önemll ve politik gorünüm arzeden bır çok sorunumuz var. Ve bunlar politiktır. Politik sorunlar tse Hukuk kurumlan önünde çözülmez, cevabım alıyorum. Milletvekili devam ediyor. Lozan"ı alalım. Acaba biz Lozan Konferansr yerine Uluslararası hukuk kurumlarından bırıne gitseydık aynı sonucu alır mıydıfc? Kıta sahanlıgı çizgisi bir sınır çizgisi gibidir. Söyler misiniz, hengi devlet sınırlannm çizilmesinde uluslararası Adalet Divanına gider? CHP KARARLI Porteldz'de devrim Nereye gidiyor bu devrim? Tuttuğu ömek nedir? Şu anda blrtakım duraksamalar ve kararsızlıklar olduğunu biliyoruz. Aykın seslerin ve çeşitli haber kaynaklannın susturulup kurutulması bizi kaçınılmaz bir biçimde haber ahpverme tekeline, yani hep siyasal güç tarafından belirlenen bir resmi doğru tekeli yaratılmasına götürdüğü için, şu iki soru dikilir karşımıza: 1. Basın özgurlüğunü harcamak üzere anılan devrimci ivedilik, gerçekte, sürekli bir yapının geliştinlmesini içermiyor mu acaba? 2. Devrimcl sürecln gericl zehirleme karşısında kendi kendinl savunması duşüncesi, «devrim» sözcüğü altına gizlenen yeni bir beyinleri zehirlemenm yayılmasını gizlemiyor mu? Ikınci derecedenmiş gibi bakılan haber alıpverme özgürlüğü sorunu, hem bugun, hem de yarın için, ana sorun olarak karşımızdadır. Siyasal güç tarafından denetlenmeyen bir anlatım olasılığımn işlevi, kentsoylu aydınlar takımımn geriletici saplantılannı doyurmak değıidir. Bir aydm tapmcakçılığı (fetichisme'i), karnı tok, sırtı pek özgürlükçü şatafatı değildir bu. Toplumun örgütlenmesi, düzene konması sorunudur. Herhangi bır toplum da, kendi doğrusunu ancak çatışmalar içersinde bulup ortaya çıkarabılir. Toplumcu toplumun özelliğı sınıfsız bır toplum kurmak, dolayısıyla sınıf çatısmalanm ortadan kaldınnaksa, canlıhğmı yalnız düşün ve bilgl düzeyinde karşıtlıklan, çelişkileri, çatışkıları birbirinin karşısına dikerek sürdürebilir: Böyle bir toplumun ilk koşullanndan biri, bilgi kaynaklannın çogulluğudur. BUginin karmaşık, halk yönetimine özgü. özgürlükçü düzenlenmesi, toplumcu toplumun örgütlenmesinin ana sorunlarından bindır. Devrim getiricl, devrimci bir siyaset ve uygulama kurabilecek miyiz acaba? Bunun için, birbirlerine en harika ve mudzeli biçimde uydukları sanısına kapümadan, ömeğin devrtmle özgürlük arasmda varmış gibl gözüken, sözümona kaçınılmaz seçmeyi aşmak, bu seçeneklerin ötesinde akılyürütebilmek gerekir. Böyle bır şey, gerçek bir yeniden duşünmeyi gerektirecek, bu yenidenâüşünme işlemi sırasındaysa, devrim düşününde devrim yapmak usrunlu olacaktır. Yoksa, tanhın en btiyük ağlatılanndan birinden kurtulmalc d*ğil, onu yaşamaya başlamak üzere olduğumuz göriilecektir. Titreyip de kendilerine nasıl dönüyorlar..? «Ortadoğu» gazetesinde «Ben sağcı değilım» başlığı altında şun lar yazıldı: «Komünistler kadar Türk mılHyetçiligi fikrini yozlaştıran, sağcıhk kisvesi içinde gizlenen parazit fikirlere hizmet edenler de vatana zararlıdır.» Eh, doğru söze ne denir? Devam edelim: «Sağa adı altmda eylemlenni sürdüren parazitlerin en belirli özellikleri, fikri yetersızlikleri, sivrüikleri ve aymcı olmalandır.» Dogru... Ortadogu gazeteslndeki satırları biraz daha okuyalım: «Sağ tabirt lçerisinde yer alan ikinci deli saçması fikre inananlann mançlan da şudur: Bu salak grup TUrk"ü inkar eder ve Türk yok, tslâm var» der» En doğrusu da bu galibl. Titreyip nasü kendilerine dönüyorlar, görüyoTsunus...^ TRT'de nelere boş verilmeye başlandı ? Ismail Cem zamanında bazı profesyonel gazeteci arkadaşlannuz, TRT"ye yülardır ga»etecilık mesleğine eraek vermelerinin «Rüçhan hakkı» olarak sınavsız almmışlardı. Ancak, bu arkadaşlar, gene de bırtakım kurslardan, bazı «mudıran»m «rahlei tezgâhsmdan geçirilmişler, kendilerine sözlü basın habercilığl üzerinde ders verilmişti. Bu arkadaşlanmıza o zaman ders veren, sözlü basın haberciliği öğretenlerden çoğu, şimdi, Yalçıntaş yönetiminin «âmir • ümera» takımı arasında bulunuyorlar. TRTye bu kurslardan ge çip alınmış en az 10 yıllık meslek kıdemi bulunan bir gaaeteci arkadaş, geçen gün şöyle yaInnrfır «Tahu, kurslarda bu arkadaşlar bize talkm verdiler, simdl kendileri salkımı çöpüyle yutuyorlar. Bıze dediler kı: Radyo TV haben eğer filmli ise bes altı, filmsiz ise üç dakıkayı geçmez.. Testlerinızı buna göre yazm. Çarşaf çarsaf haber, bizde voktur, olamaz.. Böyle dediler. Ama şimdi. hükumet erkanmm, özellikle Başbakan Demirel ile yardımcılannın, hatta hükümet ortağı parti kodamanlarmm demeçleri radyoda, ekranlarda, hem de filmsiz olarak bazen 10 • 15 dakika yayınlanıyor. Bunlan yazanlar da, bizzat vaktiyle bize «Haberler kısa.. Bunun burası gazete defil, ayafmızı denk atm ..» dive ahkâm kesenler..» Ne diyelim?. Demek bırtakım arkadaşlar. Radyo TV hab"îrcilıği teknik kurallan tizerinde Ismail Cem zamanında tıtizlikle gösterdikleri «Sağlamnlığa, şimdi boşvermişler. Vedat Dalokay'ın kahvedeki tavla oyunu.. Vedst Dalokay, grev yapan temizlii ı^rılerıyle gonişmek ıstiyordu. Işçılerm orurduğu kahve ye gıtti. Kahvede iki isçi tavla oy nuyordu. Dalokay sessizce masava yaklastı, «Benimle tavla oy nar mısmız» dedi. Isçılerden M n yeriru Dalokay'^ bıraktl. Dalokay, karşısuıda oturan isçiyle pazarhk etti: «Tavlayı ben kazanırsam, sen grevi bırakacak sın, sen kazamrsan çocuklarına bırer çıft ayakkabı alacağım» Zarlar atüırken, Dalokay belediye isçisivle sohbet edivordu Bir ara «kaç çocuğun var?» diye sordu. «Sekiz çocuk» cevabını alınca, şöyle düsündü: «Kardeşim sen yine greve devam eti deyip tavlanın başından kalkta. Aslında CHP sessiz görünüyor. Ama biraz deçtinız mi kararh olduğonu anlıyorsunuz. Her sorunuza «tşte kısa İktidar dönemünlzde yaptıklanmız. Kararh politikamızın ne olabileceğinl siz tahmin edln» deyislerindeki rahatlık da bunu gösteriyor. Ama CHP lktidar defil. Bu yüzden de, poütikanm saptanmasına kattada bulunamıyor. Ba sürekli karşı çıkma olarak yorumlanmamah. Konuştuğumuz tüm idsiler ulus yaranna blr dıs politikayı destekleyeceklerlni açıklıkla bellrttiler. Bülent Ecevit bu görüşü Takstaa mitinginde bir kez daha açığa vurdu. Dışlşlerimizin önde gelen diplomatlanndan biriyle konuşuyoruz. Düşüncelerini açıklarken, gizlenmesini istemivor. Ama biz gene de admı yazmayacağız, iyi saatte olsunlann hışmına ugramasm diye. Dı? politika bugünkü kararsızlık çlzgisinde nereye varrr? Herhalde çok kötil blr yere. Bu durumda hukümetin bir şeyler yapması gerekmez mi? îçinde bulunduklan güç dunımu büiyorsunuz, bunu nasıl yapsmlar? Yanl siz bunlar sorunu çözemez dlyorsanuz öyle mi? Nasıl kabul edersenlz. O zaman sorunlan çözecek tek altematil kalıyoriEcevtt. Kuşfcusuz öyle. tşte bir diplomatm dusüncelerl < e bunlar. J Ankara'da geçen gflnler sflresince, eörüşmeler. sohbetler, demeçler ve kuîts lzlenimlenn den edindiSimiz dusüncelerl buraya aktardık. Yansıtrığımız eörüs ve sözlertn bir fctsmının sahiplerinin adlanm verlrken, diSerlertninkıni vermemeye ören gösterdik Bu bem blr »azetecilik borcu. hem de feanşık dönemde fcişilerin gadre ugramaması lçin gösterilen bir dikkat Idi. Ancak, herhangi bir konusma yadsındıSı takdirde, yer zaman ve tanık göstererefc ve ad vererek bu konuşmalann ki vapttklanmıziB çok azıdır • hepsini kanıtlamava hazına. Bizfm, hareketll dönemde ecUndiğimte lzlenim aSuiaşan dış poütıka sonmlan karşısında iktidann tam karan:ızlık ve hareketsizlik içinde olduŞuydu. Buna karsı'ık CHP fcararlıydı ^ma Iktidar olmadan dış politika uvffulanmavacağını bildiğmden. dikkatll davranmaStaydı Görflşmelerl ve lzlenımleri sizlere elden geldigince yansıttık. Acaba siz ne diyorsunuz? dan kurtarabileffle ml? SONUÇ B i I I İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle