Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKÎ CUMHURİYET 1 Mayis 1975 emokratik yönetimlerde, toplumu oluşturan kesımler sayılarına uyan oranda yonetimde ağırhk sahibidirler. Bu yonetimlerd» çogunluğun azmlığı ezmemesi için temel haklar guvence altına alınmlştır. Çoğunlukla iyi dğretim görmüj bireylerin oluşturduğu üniversitelerde, demokratik yönetimin daha kolay gerçekleşebileceği akla gelir. Ancak, yurdumuzdaki ünıversıtelerde demokratik yönetim henuz kurulamamış olduğu gibi, bilinçli ya da bilinçsıı buna engel olmaya çalışan bir güç de vardır. Üniversitelerde, ne «Asıl Demokrasi» de olduğu gibl kararlann tüm kesımleri oluştulanlar tarafmdan almma&ı, ne de «Temsill Demokrasi» de olduğu gibi karar organlannın universıteyı oluşturan kesimlerce seçılmesi cfurumu vardır. Üniversitelerde gerek seçim, gerek seçilme hakkı yalnız öğretim üyelerina ait olup demokrasinin varlığından hlç bir şekilde sözedilemez. Üniversite'de demokratik yönetimin kurulma?ı sus olarak istenmemekte, bu istek bır gereksinmeden doğmaktadır. Şöyle ki: yöne. tim ve karar organları ve onlftnn seçilmesi ünıversitede yalmz oğretim uyelerir.den oluşunca, bunun doğal sonucu olarak kararlaria çoğunlukla or.ların yaranna çıkmaktadır. Bu çoğuniukla tek yanın yaranna yönetim tumun sorunlanna çözum getirmediği için, çözüm bek leyen. sorunlar birikmekte ve zaman zaman patlamalara neden olmakta ve bunun bütun «orumluluğu d'a esas suçsuz kitleye yüklenmektedir. 1968 yılırdan itibaren dünya ve yurdumuz Üniversitelerini uğraştıran gençlik olaylarını bu açıdan görmedikçe, konuya değil çozum bulmak. yaklaşma sağlamak bıle mumkün dtğildir. Burada, ihtiraslı politikacıların art niyetlerle gençleri kendi çıkarlarına kullanma olasılıkları da mkâr edilemez. Ancak, demokratik ümversıte yonetimini kurmadan ve boylece öğretici a^istan ve personel sorunlarını çözüme kavuşturmadan bu i;tisrnar!arı önlemenin olanaksızhâl da kabul edılmelidır. Dünyadaki çeşitli ürıiversitelerde çıkan kar D OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Üniversite'de Yönetim Prof.Dr.VeliLÖK Ege Üniversitesl Ortopedl Travmfttoloji jrasalıkiann durulmasınm nedeni zorlayıeı kanunlar değil, öğrencılerin birçok şikâyetlerinıa gıderümesı yanır.da kısaca «Yönetime Katı'.rr.a» olarak ozetlenen demokratik üniversite jönetimlerinin kurulmasıdır. Nitekim Belçika Serbest Üniversitesi Rektörü Andre Famotte, 8 11.1971'de «Üniversite Öğrencilerinin Yönetime Katılmalan» konulu konferansta, 1969'dan itibaren öğrencilerin yönetıme etkili bir şekilde katılmalan ile birçok sorunun kolayca çozüme bağlandığı ve üniversite öğretiminde önemli reformlar yapabildiğini içtenlikle cfuyurnıuştur. 1970'te Almarvya'nm Heçsen eyaletinde universıteler ve yüksefc okullar için çıkan kanun incelenirse, onların bu konuda attıklan üeri adırr.lar kolaylıkla aniaşılabîlir. Bu kanunla. universiteyi oluşturan grupların oy hakkına sahip ve ayrıca bir değer taşıyabilecek oranda üniversite yonetimine katılabıldığ'.ni gorıjyoruz. Şoyle k i : Kliniğl öğrenciden oluşur. Rektör tstediği toplanhy» girer. Fakültt» Kurulu : Profesörlerin hepsl bu kurula girmektedir. Profesörlerden başka doçentler, asistanlar 5:1:3:1 oranında bu kurullara katılırlar. Üniversitenin idari personelinden bir kişi tfe bu kurulun üyesidir. Aynca personel. bütçe araştırma, fcütüphane ve öğretım işlerini yöneten devamlı komisyonlar da vardır. Bu komisyonlann heprınde «Birllkte Yonetım» kuralı benimsecm!?tir. örneğin öğretim komisyonunda, dekan, bir öğretim üyesi, 2 ssıstan ve 2 öğrer.ci bu. lunur. Aynntılan i!e bildirdiğimiz «Demokratik Yönetim» örneklerimn dünyanın birçok ünıversiteMnde benimsendiğini bilmekteyiz. Yeni «Ünıversiteler Kanunu»nu, üniver«iteyi oluşturan değişik gruplanr» yönetime katılmalan yönünden lncelediğimiz zaman demokratik yönetirn bakımından bir şey getirmediğini ve çağdaş görü'ün çok gerisind'e kaldığım kolaylıkla görebiliriz. Şoyle kı: Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu, yal niz öğretim üyelerinden. olusur. Fakülte kurul larında, öğretim uyeleri mutlak ağırhğa sahip tlr. FakülU Kurulu karar verdigi tskairde u*ulün« görı seçilmlf bir asisUn temsılcısı üe bir öğrend temsücüinl kurulda dinleyebihr (Madd« 14). Tanl bu önemli karar organında Mlstan •»• SğrencUer oy »»hlbl değiîdlrler. Yönetim kurulunda bir asistas temsilcisi bu kurulun üyesidir. Asi«tanlar dı^ındaki öğretim yardımcdarı ile öğrencileri doğrudan doğruya üİüendiren konulann Fakülte Yönetim Kurulunca gorüşülmesinde, «sistanlar dışındaki öğretim yar dımcılarınm temsilcileri ile öğrencilerin fakülte kurulundaki temsilcileri davet edilerek bOgüerine müracaat olunur (Madde 15). Kanuna göre yalruı tıpta uzmanlık kazenanlar ve doktora sınavını basarmı? olanlar asistan sayıldıklanndan, Yönetim Kurulunda yalnız onlar temsil edilmekte, eskiden •sistan olarak kabul edilirken }undi öğrenci statüsünde bulunan büyük asistan kitlesinin ve öğrta»cilerin Yönetim Kurulunda devamiı temsilcisi bulunmamaktadır. Yürürlükteki kanunım demokratik üniversite yönetiminin kurulınası yönünden önemli sayılacak bir ilerleme getirmediği görüldüğü gibi yeni hazır\anan kanun taslağında da bu yorvden farklı bır durum olmadığı görülmektedir. Kanımızca bunun ana nedeni, gerek üniversitelere. gerek sıyasl iktidarlarca «Yönetime Katılma.nın yönetimin elden kaçırılması gibi görülmesindendir. Bu yanlıj düşünce üniversiteleri k'.sır döngüye sokmuştur. Demokratik üniversite yönetiminin kuruimasına esas o\an yönetime etk'sn sayıda katılma sağlanamadıkça üniversitelerdeki huzurstızluklann ortadan kalkmasının olanaksız olduğu artık anlaşılmalı ve yeni Üniversiteler Kanununda bu önemli eksik mutlaka giderilmelidir. Sonuç olarak: 1' L'niversitede demokratik yönetimin kiiralmasına esas olan «Yönetime Katılma», üniversitelerdeki huzursuzluklara çözüm getirecek tek çıkıj yoludur. 21 Üniversiteler Te hükümeüer olarak soruna mutlaka eğilmeli ve yeni çıkacak kanunda oğretim üyeleri. öğretim üyesi yardımcıları. öğrenciler ve diğer personelin etkin ve dengeli bir şekilde yonetiınt katılması sağlanmalıdır. Biraz Un, Biraz Bulgur,. 1975 yılının yarısına yaklaşıyoruz. Adına komando denen talimli ekiplerin zorbalık eylemleri güncel bir önem taIiyor. Çeşitli saldınlarda çocuklar, gençler, yaşlılar öldürülmekte, yaralanmakta, sakat kalmaktadırlar. Toplum için bir tehlike söz konusudur. Nedlr komando? Kirnlerdir komandolar? Nerede yetiştirilmişler, örgütlenmişlerdir? Kuîkusuz bu sorulara cevap verecek en yetkili kişi. Demirel'iıı Yardımcısı Alpaslan Türkeş'ür. Abdi İpekçi'nin 1969 yüında ya>anlanrmş «Liderler Diyor ki» adh kitabında Türkeş komandolannı kendi diliyle tanıtmaktadır. Şimdi sözü, MHP Başkanı v« Bsşbakan Yardımcısın» bırsktiım vm dikkatl» izleyelim: •Sorn: Tartişması çok yapümıt kotnandolar BMaeled Tir. Bu husustaki düşunceniz?» •Türkeş: Efendim, şimdl bütün slyasl partiler het memlekette meşru baskı gruplannı ele geçirmeye çalı?ırlar. Bu raeşnı baskı «rruplarıyla. çeşitH ZİNDE KUVVET teşekkülleriyle işbirliği 57aparak iktidara giden yolu kendîlerine acmaya çalışırlar MHP'ye gelinceye kadar diğer siyasi partilerin geçmiş yıllarda gavet aktif jtenclik organizasyonları olmuştur. (...) Yani senclik örşfütlenraesinde >IHP bu işi ilk >apmt« olan bir parti değildir.» •Sorn: Deniliyor ki b« komando hanrlık kamplan bnyiik mali imkânlara bağlıdır. O>sa MHP'nin mali imkânları bellidir. sınırhdır. Gozıiken malî kaynaklandır. Dosyasıyla bunun finansınauıniD nasıl sağlandıfp şüphelidir. Türkeş: Biz komando kamplan dediğimiz kamplan ?u jekilde finan*e ediyoruz: Hangi bölgede acılacak i«e ki bunu o bölgedeki teşkilâtımız talep ediyor o bölgede daha önce bir «Komando Hazırhk Komitesi» kurnluyor. Koroite bu kampın yerini tespit rdivor; sonra karapta bulunacak genclerin sayisını tesptt ediyor ve bunlann ihriyeclanru tespit ettikten snnra ihtiyaclann tedarikine geciliyor. Ek«eriya ihtiyaclan »vni olarak temin ediyoruz. Ualktan yardım olarak alıyoruz. Partimizi sevenlerden erzpk olarak, bulgur. un. >a|, et sebıe vesaire olarak tedarik ediyoruz. Bazüan para olarak yardun ediyorlar. Bu şekilde karaplan açıyoruz ve devarn ettirivoraz. Kaide olarak ücer haftalıktır kamplar. 21 ırün surer efendim. O halde de hesaplayıp temin edi>oru7. (...) Biraz bulgur verin. biraz un verin. şcklinde yardım edin deyince daha kolay. Çıkanyor evinden beş kilo bulgur veriyor. üç kilo un veriyor. Bu şekilde kamplar olup gidijor. Bizim {ençliğüniz ferafatlidir, yani şeye bakmıyorlar. Görüldüğü gibi Türkej «biraz un, biraz bulgurla» yurdun her yanmda komando kamplan kurup gençleri taüm ettirmış. bugünlere hazırlamı?, partisinin Medis'teki üç üyesinden ikisini Dernirel'e Devlet Bakanı yaptırmış... Türkeş bugün DemİTel'in Yardımcısıdır. Acaba durumları neydi? 1969 seçimlerinden hemen sonra yaptığı konusmada. Türkeş bu konuda diyor ki: •Soru: Adalet Partisinin önümüzdeki dort >ülık iktidannı nasıl gorujorsunuz?» •Türkeş: AP iktidan daima ariz bir Iktidar olmuştur, beceriksiz. liyakatsiz bir iktidsr olmuştur. Hcm çok aciıdirler, beceriksizdirler. cekingendlrler. (.. ) Seçimlerde hareketleri çok kanunsuz olmuştur ve ahlâk dışı olmuştur.» •Soru: Ne gibi efendim?. •Türke?: Efendim bir dcfa yalana başvurmuşlardır.» •Soru: Nurcular sizln aleyhinizde çalıştılar mı bu secimlerde?» •Türkeş: Bunu finanse eden. d?cıtan AP ve Hacı Ali D«mirel'den dağıidı. Konya'ya yapılan se\kiyat. Niğde'ye japılan sevkiyatın Özel Yiikseliş Kolcjinden yapüdığını tespit ettik.» • Türkeş, biraz un biraz bulgurla komandolarmı bugünlere hazırladı, eylemlenni yürüttü, «ahlâksız ve yalancı» olarak nıtelediği AP ile ideolojik bütünleşmeye yönelip Cephe kurdu; şimdi de organik birieşmeye gidiyor. Ne diyelim, Demirel ile Türkeş'i Allah bir koltukta koCjatsm . . • .. Sonuç Örnekler Karma Kurullar • 27 ögretim üyesi, 27 asistan, 27 bğrenci ve obur 9 üniversite personelınden olusur. Senato : Rektör yardımcısı, Fakülte dekan ları, Tıp Fakultesi Prodekam, 6 asistan ve ( Atatürk Bizden Yana.. OKTAY AKBAL Evct Hayır GÜNÜN KİTAPLAR1 • Devrim yıpmık için devrfmcl bir partl olmalıdır. Devrimci Ur partl olmıdan. MarktlsHeninlst devrtmct teorlye ve çılı^rru tamna dayalı bir devrimci ptrti olmadan, emp«ryalizmi ve u*aklarmı yenmede | isçi «ınıfına ve genis hallc yıjınlırın» önderlık etmek imkinıııdır.» «Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söj'leyenler vardır. Fakat biz, bizim göıümüzün önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksinl görmekteyiz. Türkler, tslâm dınuıi kabul etmeden evvel de büyük bır millet idi. Bu dıni kabul ettıkten sonra bu din ne Araplann ve ne de sairenın Türklerle bırleşip bir millet teşkil etmelertne tesir etmedi. Bılâkis Türk milletinin milli bağlannı gevseUi, milll hislerini, mıllî heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabıi idi. çünKü Muhammedin kurduğu dinın gayesi, bütün millıyetlerin fevkinde, şamıl bır ümmet siyaseti idi.» Bizi tslâm kurtanr. diye gösteri yapan oir takım gençlerimiz ne derler Atatürk'ün bu soylediklenne? Tek kurtuluş yo lunu Şeriat düzenine, Padişahhğa, Hılâletin yeniden kunılmasına bağlayanlar, bu anlanıa gelen sözler söyleyenler, yazılar yazanlar, hatta bu amacı gerçekleştırmek için sıyasal 6ıgütler kurmak istıyenler var. Boyle kuruluşlan zaman zaman yasalar bnler, kapatır, ama sonra yeni adlar altmda ortaya çıkarlar, yetki yerlerini ele geçirirler, bu kez kapalı kapılar ardmda sınsi propaganlan.ru jiirütürler... Bir lise bğrencisinin yazdığı ve sağcı profesörîeTimiz tarafmdan ödüllendırilen «Fetih Nesli» yazısını okuduysanız bır takım gençlerimizin çağdaş uygarlığa sırtımızı çevırmekten yana olduklarını, geçmişe, tarihe dönmemizde yarar gördüklennl, İslâm dininın kurallarına uyularak «Her derde deva, her işe çare» bulunabileceği savını ileri sürdüklerini anlamıssımzdır. Demek bizi şeriat düzeni, padişahlık, halifelik düzeni kurtaracfik? Arap dünyasının birçok ülkeBİ böyle bir din devletı düzeninde? Niye bir türlil Batı'nın egemenliginden kendini kurtaramıyor. niye bır türlü uygarhk yolunda tlerleyemiyor? Yoksulluktan, açhktan kurtulamıyor? Atatürk «layik» bir Cıımhuriyet kurmasaydı, Osmanlı Devletini, eski düzeniyle, kurumlanyle, kafasıyle yaşatmaya çalışsaydı daha mı iyi olurdu dersiniz? Bugün daha üstün yaşam koşullan mı yerleşecekti topluma? Bunu sanırım aşırı sağcı polıtikacılarımızm en bilgisizi, en akılsızı bıle açıkca savunamaz. Hele seçmenden oy alacaklannı sanarak böyle çağdışı sbzleri ileri sürenler bır de kendilerini düşünseler? Okumuşlarsa, eğitim görmüşlerse, doktor, avukat, mühendıs, profesör olmuşlarsa bunda Atatürk devriminin hiç etkısi yok mu? Layik Cumhurıyet ilkelerinin, halkçı devrimci bir tutumun, anlayışın verimleri değil mi bugünkü yönetici kuşaklar? Atatürk"ü dinleyelim biz yine: TUrkiye'de hig bir kimse fikirlerini zorla başkalanna kaüul ettirmeye kalkışamaz ve böyİB bir şeye müsaade edilemez. Artık samlmî mutekitler, derın iman sahipleri hürriyetın icaplarını ögrenmiş görünüyorlar. Bütün bunlarla beraber din hürriyetıne, vicdan hürriyetine karşı taassupsuzluk hâsıl olmuş mudur? Bunu anlayabilmek için taassupsuzluğun ne olduğunu tetkik edelim. Çünkü bu kelimenin delâlet ettıgl mânâyı, zihniyeti, herkes kendine göre anlamaya çok meyülidir. Din hürriyetini bir hak telâkii etmeyen acaba kalmadı mı?» 1975 Türkiye'sinde eskl deyimle «taassup» (beğnazlık) »Imış yüriimüştür. Irkçı, turancı, seriatçı akımlar, politikalar, kişiler kendl görüşlerini toplumda baskı youyla kabul ettirmek için ugraşıyorlar. Gençlerin, kadınlann giysileriyle ilgilenilmektedir. Atatürk devriminden bu yana elli yıl geçtiğini insan kabul edemez hale geliyor? Nerden çıktı bunca gerici, bunca çağdışı insan? Şaşırıp kalıyor!... Nedir taassupsuzluk? Atatürk bakın ne diyor: «Taassupsuzluk o kimsede vardır ki vatandaşrnın veya herhangi bir insanın vicdani inançlarına karşı hiç bir kin duymaz, bılâkas hürmet eder. Hiç olmazsa başkalannm kendisininkine uymayan inanışlannı bilmemezlikten, duymaraazlıktan gelir. Taassupsuzluk budur. Fakat hakikatı söylemek l&zım gelirse diyebilirizki taassupsuzluk keîimesinin ne demek olduğtınu anlayanlar bütün dünya da pek azdır.» Bağnazlıktır «taassup»un türkçesi .. Bugün bağnaz politikacılar birbirleriyle yanşmaktadır. Ben daha bağnaz olacağım, seni geçeceğim dij'erek! .. Ahlâk derken, bağnazlığı düşünüyorlar. Kendıleri için değil, başkalan için!... Din işlerini devlet işlerine karıştıran, hatta ön plana çıkaran partinin bir milletvekiline ait resimler gördük geçenlerde. Bunlar genç bir adamın herhangi bir içki masasmda, kadınlar arasmdaki görunüşleri... Ne suçtur, ne de ayıptır. Böyle bır seyi kamuoyunun önüne çıkarmak güzel bir şey değildir. Ama, herşeyden önce «Ahlâk ahlâk, erdem erdem» dıye yırtınanlar bu erdem'in, bu ahlak'm en guzel orneklerıni vermek zorundadırlar. En başta siyasal ahlâkın, sonra da kişisel ahlâkın .. Oysa kim en çok ahlâk derse, kim en çok erdem derse, ahlâk ve erdem açısmdan kuskuyla bakıyoruz ona .. Atatürk uzaklarda değildir. Geçmişe kanşrmş değildir. Bizimle beraberdir. İlerici kuşakların yanındadır. Türkiye'yi aydınlığa götüren yolun öncüsüdür. Atatürk'ü anlamalıyız, duymalıyız, tanımalıyız. Onun zamanı aşan gücünden yararlanmalıyız. Toplumumuzda birdenbire çoğalan bağnaz kalalara, çıkarcılara, herşeyı bzel yarar içm harcayan çirkin politikacüara karşı en büyuk giivencemis en üstün gücümuz odur, Atatürk'tıir, Kemahst Devrim ilkelendir. Komünist Pariısi Tarihi L Ü r T ^ I f f i î u I Yoni Çocuk Kıtaplan Dizisi : i(f» ttfhr: EnfcıMO1" j j $ Ş % Is Bosındo ^^^~§t*> dO/tU(HJ2UO Cizll Vediler j;;t Kepçe Adası nın ığ^ Esrarı nracan birlıaç k*z /•rilvani T U R D A , Saadet İşhanı 405 Cağaloğlu İST. I UUUSAL OAĞtTIM Atac Sok 48 1 ANKARA 1 3Sİ! ORHVIMKEMAL HIKAYELER3 KELLER İ FaicAgn kamıMtdüiy^ J sna giımek için gerakK 5 T1KKİTAP! BILGİYAYINEVİ İ ¥OZA YAYINLAWrNDA! Ruh çag*marlfipnotiznıa P b ) T W i Aırun!.^ YENİ DÜNYA SOSYAUZM SORUNLARI KONUKYAYINLARI J |mayıs sayısı çıktı İenfn 1 mayıs çağdaş proletarya sosyalist devrimin itici güçleri küba devriminde işçi sınıfının rolü sosyalist ahlâk alvaro kunyal pratikte çağdaş faşizm bati alman emperyalizmi nâzım hikmet'in duruşmaları 6 cyhk 50, yff/rk 100 Hra p.k. 1222istanbul yayınlan Ivan Michatlov DÜNYADA İLK ANTİFAŞİST ®y AYAKLANMA yayınlan toplumda kadının rolü \ «ylil 1 2 93 p* «f *trketi.ftt»Bbui L enın M.UHASEBE ü ı e r İ n e Çagımızda ULÜSAL KURTULÜŞ SAVAŞLARIVE ÜÇÜNCÜDÜNYA E.Jukov Atskendercrv Butun polıtık ve askeri Iıderlerın başucu kitabı .MarVsistlcnlnltt narf R* ıIMtonmı*. oıekstrri metoduraı Inıllamn n halk kitlelertyl* kryti«»mı» di«iplınl, bir Partı; hrtinın otKteıliğiod* bll cw*C uzsnınc carl von clausewitz Savaşın, pohTikamn Daşka ar3çlaria devamı oiduguno poi'tiK nışKHerden Dağımsiî duşünuiemıyecegım tantıte ıik deta somui oiaıak cnaya Koyan. asKerlıK ve savaş sanatımn oımez Kiasıg' 5AVA5 • • • • • • • yılın şiir kitabı HİLMİ YAVUZ IX. SAYI ÇIKTl Osmanlı • Türkiye Hakim Sınıf ve Tabakalarının ideolojik Sentezi: KEMALlZM Teoman BlLGt Burjuva Ideolojistnln Bunalımı John LEVVİS Modern Kapitalızmin Temel Çelişkisi Franz MUHRt Emperyalizme Karşı Ithamnarne La Nouvelle Revue tnternational Dergisi Yazışma Adresi: P.K. 41 Sirkeci İSTANBUL GENEL Dağıtım: DERD.V CafaİDğlu Vokusu Kemaliye Han, No: 4,14 İSTANBUL Ankara dağıtım: ANKARA DAĞITIM Bayındır Sokak 38 3 Kızılay ANKARA DEGERLEME MALİ TABLOLAR bir PartMn önderilğrnda bOtun devrimci smıflarm MAOZEDONO TICABI ve MAL! BILANÇCLAR Yazan: Maliye Bakanlıgı Baş Hesap Uzmanı Rt'ŞTtJ ERİMEZ Fi>aü 90 TL. Odemelı istenebilir Dağıtım: Hesap Vzmanlan Kurulu tstanbnl Crubu YENt UNÎVERSÎTE KUTÜPHANESİ ve AKGÜN KÎTABEVİ Endonezya Halkının Faşizme Karşı Mücadele Tecrübesi •AYDINUK CIKTI Damaksız Takım Total P Protez T Anotomik teorik pratik bügiler 343 sayfa 249 resim Fiatı 50 TL. Yazan: Dr. Med.Dent. HABİL AMATO Dağıtım: Yeni Universite Kitabevi Ankara Cad, No. 50 İstanbul YENİ DÜNYA'ya yıllıkabone olana 25 liralıkkitapverilir. Diş Tabiplerine sunulur... öncü kitabevi MarksizmUeninizm in ' İdeolojik ve Polrtik Düşmanı: M a o i z m BİLLM EjÇILERİ HENR! B<\RBUSSE I üterea B4.M doldaralar BEDREDDİN ÜZERİNE ŞİİRLER atcj 60Mık. 8lira I KtTAPta % a indirim Bütun Taymlar mevcut tur 31U0 UtapUk öcretsl» bur$flrumu<o Isteylnl» Pusta masrafsıı ödemel) tndlrtmU kıtap eonderlllı. 1S1ANBLL KİTAP Oul Stuunt» Yaoı SEHZAUEBAŞI YUSUF TAVUSün belgefere doyrjncn SON KİTABI Kadın ve Marksizm MARKS ENGELS LENINSTALİN |Hk S e n d i k a • SARIKISLA DA 1932» IBRAHIM TOPÇLOCLU Jürkiyede ÖNCÜ KJTABEVİ. Bobra* Cod. No 8 Coğato^lu Istanbuf EAS'N KARTI CEŞITLERI B15IN KART! KfMLERE VE9İUR GAZETECIDE »RANAN N1TELIKLER MURACAHT SEKL1 ISTENEN B€LGELER BASIN KARTI ISTISMARCILARt BU KITAFIA Vı^. BASIN KARTLARI YONETMEUSl ve G«2ETECİLİKLE ıf3 lı kı'CDıarı kopsayan broşure bırlıkte 10 Tl Odc"e!i 12 T L Posta Pu'u kar^tlığmda da gonrierilfr. ADRES : P K J3« OSMANBEV ISTANBUl GENEL DA6ITIM flRKIN DAĞITlM SIRKEC' İSTANBI.1. • • • •