Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DÖRT CUMHUR1YET 9 Şubat 1975 •t&w&4&te 'tf YA UcTTE i j AfDlîIİCANBAZ TURHAIM SELÇUK1 SAYİh$ıZLıKWOW.AİÎ. M i i l c f t . fcÖYLÜ MEMLfKElfM / v AŞKDAGEZER 54 Topragının yarısmı lneklerln Ysyılmasina ayırmıştı. Kümeslerin kapladığı alan iki dönüme yakındı. Yapılann riıyrni» kalan yiımi beş dönöme Takm toprskta ise yine tavuklannı melclerini beslemefc için mısır, ş*lgam ektiriyordu. Bu kullanıhşiyle küçiik de olsa brr çiftligj andınyordu yeri. fki katîı çiftlik evinin üst katında büyükç* tnr sofa, geni? bir balkon, iki yatak odası. bir yüklük vardı. Önde denize bakan odada yahvorlardı. Yiiksek tavar.lı odanın duvarları çiTitle kanşık kirecle badanalanmıştı. Peneereler perdesizdi. Demir pancurlardan denize bakanı açık. doğuya bakanı kapalıydı. Pencere camları arasından si2an esintide deniz kokusu, dışarda sababııı çiğiyie ıslanmış bitkilerin kokusu vardı. Dışanmn kokusu, odanın, çivit. kireç, gonıme dolapta duran yatak çarşaflan arasındaki kuru livanta çiçeklerin kokusuyle kanjıyoTdu. Ah. o kadar hoştu ki bu kokuları duyaricen bu sesieri, bu sessizüği dınlemek! Ergun kalkmıştı daha önce. O, böyle beaı spot lambalarurjı derece derece kuvretlenerek sahneyi aydınlatması gibi, odanın sabah ışıklarıyle doiuşunu izleyerek, on dakika kadar yatakta kaldj. Yıllartlır Harbiye'deki cfaire«;ncJe, kenöiler.ni her türlü yasakların üsründ'î gören zensin çocuklannın arabalarından geten ekzoz gürültüleri. klaksonlaria bölünürciü uykulan. Kaloriferterin isi duman kokulsrı ile başlarth sabaiıları. Alt katta karşılaştıklannda güierek kollannı "ıx>ynuna uzattı Ergun'un: «Teşeiküi ederim. Çok teşekkür ertein sana. Beni buraya getirdiğin, bu kadar £üz?l bir sabah vaşattiğın için...Inamlma.7 gibi geliyordu ona bu olanlar: t^ozlerimi açar açmaz uyandım. N'e bas agrısı, ne uyku serscmliği. Böyle yaşamak her SP.nah böyle uyanmak ne kadar güzel. Sen hıç can sık'rKısı duymaz mısın? Niye duyayıra? Yalnızhk ranını sıkmaz mı? Bu soru Belkıs'la aralarır.daki ajTihğı açıkla/ niîeliktg göründü Ergun'%. Sanat çev^ relerinde fıemer hpmen bütıin tanıdıkiannın sürdürdüğü yaşamın gizi bu sorudaydı işte. R:rbirfPTTTte durmadan çekişen. birbirlerini durnıadan üzen, yine de birbirlerinden ayrı yaşaTOmıyan bu çocukların en korktukları şeydi yalmzl.k. Hırçmîıklarmın, mutsuzluklannın bir bölün:ünün birbirlerine kapılarak sürdürdükJeri toplu bir yaşayışın sonucu olduğrunu anlayarr.!yor:arciı. Genellikle zayıf iradeliydiler >I3jamanm tauı karşısmda. Birbirlerini sürükle>'ip pötüniyorlard! bir eglenceden öbüriine. Bu soluk almadan yaşamanın yıktıgı yeteneklerinin. ellprinden kaçan zamanın acısı birikiyordu bilinç altlarında. Bu konulara, tartışmaya girmeyi gereksiz gördü Belk;s'la: Ha\ır! Hakhsm belki de. Kimbilir belki de hepimizden daha doğru senin yaşayış:n... Onu bilmem. Ama benim bildiğım, benim hoşurra giden yaşayış bu. Yaşayışını başkalarına bakarak düzenlemek yanıltır insanı. Küçük bir jiirayüş yapmak, güneşin doğu?unu görmek i?ter miein? Hem de nasıl... Kahvaludan önce evden çıktılar. Ç&yırdn çiğle ıslanmış otlan çi^neyerek bayira dognı ilerlediler. Yüz adım geride, çiftliği komşu DEGİŞEN DÜNYA ve TÜRKIYE Doğan AVCIOĞLU tirkiyeds CHP, «Batı Ulk». lenndeki kadar demokrasi» slogaciyla iktidara gelmiştir. Yunanistan'da cuntanın devrilmesi ve demokrasinin kurulmasında, doiaylı yoldan da olsa Türkiye'nin katkısı büyüktür. Pakat kendi ülkemızde Batı tipi demokrasi kurup kuramadığımız tartışılacak bir konudur. Faşizmin mekanizması oldufu gibi durmakta ve işlemektedir... Ülkemi?i ağir bıçimde etkıleceğe benzeyen kapitalizmin bunalımı. şımdilik hükümet bunalımı d:ye değerlendirilmek isfenen rejım bunalımını daha da ağırlaştırabihr. Türkiye'de. kuşkusuz gelişmi? kapitilıst ülkelerdekme benzer bir «aşırj birikira ve aşin üretim bunalımiBndan söz edilemez. Tam aksme. sorunlanmuın kaynağını «j'eTersiz birikim» teşkıl etmektedır. Gerçi iik bakışta yüzde 30'a varan bir enflasyon oranı ve tekstıl, insaat gıbi alanlarda âtıl kapasiteler dogması, ülkemizde de «slumpilation» dan söz edilebileceği izlenimini verebilir. Fakat asimda, Türkiye'de yannm ve üretim yetersızligi vardır. Gittikçe artan büyük işsızliğin nedeni, aşırı yatırım değil, az yatırımdır. Türkiye. kamu yatmmlarına ağır'.ık veren, gerçektçn nlanlı bir t #konomi politikasıyü,' dış twarel ve odeme güçlüklerini önleyebiidiği ölçüde, kapitalizmin bunalımı dışındi. kalabiMr. Yazan: Necati CUMALI Myttnliktcn ayıraa, kuru ta?tan önilntU* b#l yüks«kiitiiMİe bir Mt vardı. Set boyuncs yetijmij sık böğürtlen, erpıvan, defne, mersin, Kuçburnu kümeleri ikind bir duvar dah« çekiyordu zeytinlikle çiftlik arasmda. İki yanında çiçek açmış hayıtları sürünerek bir geçitten ı*tı aştılar. Bu hoş koku ne? Hayıtlar. Ne ktdar tatlı! Zeytinliği geçerek, yığan y«Jmur!»rla kelleştikçe boz kayahklann t«ş kmklannın kapladığı lcırmızı toprakh makilikler, kekik kümeleri ara»mda deniz çizgisinden iri yüz metre yiiksekliğe kadar çıktılar. Dibinden bodur bir meşenir» birkaç dal sürdü|ü boz bir kayanın üzerinde yanyana d^ırdular. Narhdere'den Urla açıklarına kadar Körfezin dip kıyısını bütün genişliâiyl* görebilecek kadar yukarlardaydılar. Henüz gölgeler içindeydi baymn tırmandıkları yamacı. Bütün bitkilerin daha kovu görünüyordu yeşillerı. Sabah'.n nemi ile soludukları hava dirilticiydi. Sağlarındaki dağların bitiminde gökler kızıldan maviye rfoğru değisen renklerle boyanmıştı. Göğün renkleri aşağıda kıpırtısız uıanan derıize vuruyordu. Griğün kızıllığı hızla İflğ», maviye dönüştukçe sulardan iiliniyordu yaıv »ıyan renkler. Çiftlikte çahşan Sabri Efendinin. lnekleri «ağmak için »hna girdiğini EÖrünceye kadar bayırda kaldılar. Dönüşte çiftliğin sınırmda, setin altırvdaki bir incir ağacının önünde durdular. Incirın yan riallar: 'etin iis'yne uzanıyordu. Pelkıs eline geç*"n ilk inciri knpardi: Ah. oİTiıuş bu incirler.. Mevsimi... Sabahın serinliğivle snğumuştu lnrirler. încecik kabukları kolayhkla soyuluyordu. N«redeyse yok denecek kadar küçüktü çekirdeklerı. Ne kadar lezzetli! Bardacık cinsidir. Yalniz bu yetişir: Me*~?imi ağu«tos »onu i!e ; sında on onbeş gün sürer. *• 'C«aJ7 vallahi.. Ne kadar güzeidi insanın bu tattakl mey\eleri kendi eliyîe kopanp yeme«i. Sonuncta yüreği bayıldı incir yemekten: Ben artık kahvaltı falan fdfitiftn. Birer sü'.lü kahve içeriz, t»7» sütlt. • Ona dayanamam işte. Kümeslfrin önünden geçtiler. Kümeşler betondandl. Adam boyu yüksek'dkte ellişer tavukluk bölmelsrle vızuyorlardı yanyana. Ü'tleri. önlerinde tavukların eşinecekleri alan, kuşiarm giremiyeceği kadar sık örgülü tellerie çevrilmifti. Csmlı. sobayla ı.«ıtılan ikinci kümes dizısinde civciv büyültülüyor, piliç yetiştiriliyordu. Ergun. «Dünyamn fn k^lay isi bu, riiyorriu. bin tavuk beşlemek en çok gunde bir saatini alır bir in«anın. Para için yazmak iitemeyen bir yazarın benc» yapacağı en güre! iş tavuk beslemek...> Sjbri Efendiye uftradılar. Ahır;n sajt ya^ında tek b«şn» bağlı itı. Ergun'u görünce kıfifce kisnedi Ne tubaf, MTİndl »anki. r, MTinir. (DEVAMJ VAK) T CHP MSP Hükümetinin uyguladığı politika, sosyal adalet açısmdan haklı ve gerekli de olsa yatırımı kısıt layıcı, tüketimi oldu. Derhal seçimlere gidilip, köklü tedbirleri cesaretle alabilecek bir partinin tek başına iktidara gelmesi ekonomik açıdan da zorunludur. Sadi Irmak Hükümeti de enflasyonist politika izliyor tün re bir ölçüde fındık, şimdilık satüabümektedir. Fakat Batı'da bunalım ağırlaştığı takdirde, lüks sayılabilecek bu mad delerin ıhracı gerileyebılir ve zengin üikeler, fındıkiı çukula'a ve sis*ra tüket:minı kısabüir. Kuru Uzüm, şımdıden şatılamaz durumdadır .«Lüks ihracat» dıye nitelenriirebileceğimiz turizm, büyiik perileme göstermiştır. îşpanya gıbı daha birçok Akdeniz ülkesinde görülen ve ıflâslara yol açan bu gerilemenin yıllarca sürmesi bekienmektedir. Bu ge;işmeler, Türkıyenm ıhracat ve turizm gelirlerim büyük ölçüde etkıleyebilecektır. Oysa «tüketım ekonomisi» modeli izleyen ülkemizın ithalât yüzde 4^ iken, bu oran Türklerde yüzde "dir! 7 ocak 1975 tarihli Le Monde »azetesi. Alman yetkililerin bir büyük korkusunun AET anlaşması geregince 1 aralık 1976dan ıtibaren Türk işçılerinın Ortakpazar üyesı Ulkelerin işçileriyle eşit haklar elde etmesı olduğunu belirtmektedır. Aimanya kuyruğunda 1 milyon Türk isçisimn beklemesi, bu korkuyu yaratnıak tartır. Almanlar. anlaşmayı herlıangi bir yoldan işlermeme eğilimi çöstermektedirier. Libya ve Suudi Arabistan gibl ülkelere işçi gonderılmesı unıudu ise, sınırlı kalacağa benzemektedir. Bu üikeler. ekonomilerinin geriliğı nedeniyle büyük sayıda sıırekli işçi kullanamazlar. Daha çok inşaat işçileri alacakları anlaşılmakıadır ve Mısır gibi koıoşu ülkelerde mevcut milyonlarca işsiz lellahın varlığı hatjrlanmalıdır. Bu koşullarda işsizligi artması ve işçi dövizlerinin azalması beklenmektedir. Daha şimdiden TürJcije'nin döviz ihtiyaçları. işçi ddvızierinde bir azalma olnıadan yanm milyar dolar kadar azalarak l,fi milyar dolara düşmüştür. Eger Cumhuriyet gazetesinin eko nomi sayfasında iîerı sürüldüğü iizeıe. seıbe?lçe kullanabileceğimiz döviz miktarı 4»i50() nulyon dolara inmişse. tehiike çok yaklaşmış demektir. Döviz tükenmesi, g.ttikçe ithalât ihtiyacı artan ekonominin durması ve çökmesi anlamma gelmektedir. Bunun ya ratabilecegi ekonomik ve toplumsal sarsmtıya rejimin dayanabilecegine inanmak çok güçtür. tşçiler ve AET Ticaret hadleri Bat:"nın bunalımı Türkiye'yl i!k planda, dış ticaret ve işçi dövizleri açısmdan etkilemektedir: Memleketimiz, t:caret hadleri alejhte gelişen Üçüneü Dünyamn şanssız ülkeieri arasındadır. Şoyle ki. 1974 yılında yalmz petrol için 500600 milyon dolan bulan gerekli ek ödemenin yanı sıra. Türkiye aşırı yükselmış fiyat'.arla buğdsy, şeker, yag ithal etmek zorunda kalmıştır. Buna karşılık. tütün dışında. üikemizjı ıhraç ettiği ürünlerin fiyatları gerilemiştir. Belli başl: döviz kaynağımız olan pamtücta fiyatlar, dünya piyasalarında başaşağı gıtmiştir. Pamuk ve pamuk ipliği ihracı, malıyetirıden düşük fiyatlarla dalıi gtiçleşmiştir. İrgiltere. pamuk ipliği ıhracatımıza engeller çıkarmaya yönelm.ştir. Tü DiŞi BOND COL AlABM DEVLET, TARIM ÜRÜNLEfiiNİ ÜRETiCiNiN ELiNDEN ÇIKTIĞI ANDA SATIN ALABiüP KORUYACAK ÖRGÜT VE DEPOLAMA TESiSLERiNE SAHİP KILINMAU ihtiyacı 5'ildan yıla hızla büyüyerek, 4 milyar dolara ulaşmıştır. İhracatın bu miktann yansına varması bi'ıe kuşkTiiudur. Politikacılar, vangına körükle gidiyor Ne var ki, tehlıkenin çok yaklaşmasına ıağmen. son zamanların bütün hükümetleri, enflasyona dayalı bir tüketim ve kolaylık politikası ızlemişlerdir. CHPMSP koalisyonunun uygııladığı politika. sosyal adalet açısmdan birçok noktadk haklı ve gerekli de olsa. yatırımları kısıtlayıcı. tüketımi körükleyici olmuş, belli başlı gıda maddelerinde kuyruklar dogmuştur. Yatırımlar azaldıgından, çimento ve demir stoklan birikmiştir. Devlete milyarlarca liraya mal olan ekmek, şeker vb. sübvansiyonları, önemli ölçüde kaçakçıhk ve karaborsa kaynaklarını beslemiştir. İzlenen tarım ürünleri yüksek liyat politikasını Ecevit dahi eleştirmek zorunda kalmıştır: «Tiirkiye'de öyle bir dBzen v»rdır ki, köylünün eline bir damla su ulaştırraak için bir kova »uyu boşaltmak gerekir. O bir kov» sudan büyük çiftçilerin avuçlan dolup ta^ar, köylüye aacak bir damlası kalır.» Sadi Irmak Hükümeti de, hoşa gitmeyecek bütün tedbirlerden kaçınarak ve planlama uzmanianrun önerdiği tedbirleri reddederek. enflasyonist kaynaklara dayalı «kova boşaltma» po'.itikasmı sürdürmektedir. Derhal seçimlere gidilmesl ve köklü tedbirleri cesaretle alabilecek bir partinin tek basına iktidara gelmesi, birçok bakımdan oldugu gibi. ekonomik açıdan da bir zorunlüluk olarak gözükmcktedir. ECEVİT dahi izienen yüksek tanm ürünleri fiyat politikasını mek zorunda kalmıştır: «Türkiye'de öyle bir düzen vardır ki, köylü nün eline bir damla su ulaştırmak için bir kova suyu boşaltmak gerekir. O bir kova sudan büyük çiftçilerin avuçlan dolup taşar, köy lüye ancak bir damlası kalır.» tirecîk ve hızlı sar.ayileşme ve kentlileşmeyı destekleyecek bıçimde düzenlenmelidır. Şöyle kı, dunya pamuk fiyatları buyük yükselme gösterdiği 1S73 yılında, pamuğun 11 • 12 liraya satılmaslyle övünülmüştur. Ertesi yıi dünya fiyatları yüzde 100 bır gerıleme gösterince, dunya fiyatlarının çok üstünde 8 lira taban fıyatl verildlgl halde, bir oncekj yılı hatırlayan üretici, haklı olarak hoşnutsuzluk göstermiştir. Tüccar ise, bu fıyatla alımdan kaçınmıştır. Pü tün ürünü salın almak, kooperatif birliklerine düşmüştur. Birlikler, Dütün ürünu alabıiecek depolama ve oenzerı olanaklardan yoksunrfuriar. Bunan »onucu, ahm merkezlerinde kuyruklar uzamış, yağmur altında kalan bir kısım ürün çürümüştür. Depolama olanaklarının yetersızliği yüzünden, koo. peratif birlikleri elinfleki bır kısım pamuk kızışmjştır. Fiyatısrın yüksekliği nedeniyle ıh> racat yapılamadığından «toklar yığılmıstır. Yera yeter3izl:ğl ve fiyatiann yüksekliğı nedeniyle, bayvan yetiştıricilerl hay vanlarını, uygun et taban fiyatına rağmen, ya en düşük fiyatla elden çıkartmak zorunda kaimıslar. ya da yeterii kesim ve depolama olanaklarından yokıun bulunan Et ve Balık Kurumu tesıslerl önünde kuyruğa girmişlerdir. Geiecek yıllann et ve süt üretimı, her halde buntfan zarar görecektir. Yağ torununda da devletin olanaklarmın ıınırlıliğı, yag {abrikalannın baltalumalarını ve karaborsayı kolaylastırmıstır duyu besleyebilmek içln benzer bir sistemi başarıyla uygulayabilmışlerdir. Şeker fabrik»lan ile pancar üreticilerl «rasmciakl ilışkıler de bir 8rnek teşkil edebilir. Deviet, 1973 yilında depolama olanaklar:na sahıp bulunsa ve devlet tanm ürünleri alım tekel.en kuruimu; olsa ldi, pamuğa örneğin 11 12 lira yerine 8 lira fiyat verilebilirdi. Bu, üreticıyı hoşnut edecek yük sek bir fiyattı. îhracat fiyatı 12 liranın ü«tünde bulıınduğundan, aradaki fark bır fonda top lanabilırdı. 1974 vılında dünya fiyatları 6 lira eerileyince. forv dan yararlanarak Uretıclye 8y lira taban fiyat verilebiUr ve ihracat zaran fonrian karsılanabilirdı. Hatta bu sistem savesinde, ufak üretıcıye daha yuk sek, büyük üreticiye blrsz daha düşük fiyat ödenebilirdl Bü yük çiftçilerin tanm gelirlen bu yolrian gerçpğe daha vakm kontrol edilebılir ve vergilendirilebilirrfi. Doğaldır ki. dünya fiyatianndan bir öicüde bağımsız. ıstık rarlı bır üretici gelir ve fivat po litikası izlenmesi. bu h n m llrun lerinin ihracatının da devlet te keü altmda bulunmasını gerektirir. örne*in ttitiirün dts fiyatı 3540 lira iken. 25 lira taban fıyatı verilmesl. üreMrıvi hosnut etmiştir. Fakat HS:1 kârt. devletin milyarlarca lira krediyle des tekledigi tilccar saglamjştır. Bu kânn üreticive ve topluma male dilebilme=t. aerektiSinde bekletmeden alım fiyaiannın altında ihracat vaDilahilmpsı ve bır ts rım üriinlen ıs'fkrar fonunun ış le*ileh:lmp<!İ için ihracat tekelı zorunlulııkt'jr. Alım tekplleri. avm ramanda. tiretimi kaynagındj Kontrol ettikletinden kıtlıSı dııyulan tanm tirünlerinin bir ölçüde Sdl) daSıtımının sa*lanmasinda ve karaborsanın az çok Hnlenmesinde vardımcı olabilir Kövlerde Uretici. kentiprdp Hiketict fcooper»tiflerinin k'imlmasırm dpstelr SRS lavabilir. Avnna nereye. neyin, ne miktar ekllpcaginin saptanması bicimindp. Wr tanm planlamasmi zı'uaEi İşçiler dönerse yıkım olur Ithalat ve ihracat arasındakl büyük fark, şımdiye kadar işçi dövizlerıyle karşılanmıştır. Oysa Batı'da artan ışsizlik, herkesten önce yabancı işçileri etkilemekted:r. Batı Almanya'dan sonra, öteki AvTupa ülkeieri ve Avustralya, işçi alımını durdurmuşrur. Yerli işçilere işe alınmada öncelik tanıma, yabancı işçi sayısını bazı bölgelerde belli bir oranda sımrlama ve yurtlarma geri gönderme uygulamalan başlarmştır. Batı Aimanya îş Bakaru Arendt, «Soyunurken önce ceket, sonra gömlek çıkarılır» demektedir. Ceket, yabancı işçiler, gömlek ise Alman işçileridir. Batı Aimanya Kalkınma Yardim Bakanı Bahr, yabancı işçüerden kurtulmak istediklerini Cumhuriyet gazetesine şu sözlerle açıklamıştır. «Almanya'dan >imdi yanm milyon yabancı işçi gitseydi çok rahatUrdık.. Eğer durum kötüleşecek olursa, daha sert tedbirler alacağız ve yanm milyon yabancıvı daha geri vollayacagıı.» Alman yetkililerinin umudu, baharda işlerin açılmasıdır. Açılmazsa, işçiler geri gönderilecek ve bu, Türk işçilerini çok etkileyebilecektir. 2^ milyonu bulan «konuk işçilerıtin 600 binl Italyandır. Ortakpaza. tiyesi olan ttalya'mn ışçilerine dokunulamaz. Bir o kadar işçi de 5 yıldan lazla Aimanya da kaldiğmdan ve Alman kadınlanyla evlendlğinden geri gönderilemiyecektir. Geri kalan ve çoğu Türk. Yugoslav ve İspanyol olan işçiler, bir yıllık çal'.şma izinleri son bulunca Ulkelerine yollanabilecektir. Economist'ın yazdığma göre, daha şımdiden Almanya'da işsirlik oranı TiFFANY JONES Tarımda yeni bir düzenleme zorunluluğu Türkiye'nin yepyeni bir devletçilik ve halkçıiık anlayışına, gerçek bir plancılığa, kapitalizmin bunalımının keskinleştiğl bir dönemde, her tamankinden çok ihtiyaç vardır. Ecevit'in dt Kurultay konuşmtsında belirttiği üzere, «Genis halk topluluklarmm günlük yasamlarını ve üretlmini yakından llgllendlren bazı temel tnaddelerin üretiml, tthali ve dagıtımı II* ilgili köklü tedbirler almak gerektlr.» Her çeyden Snce tannı öriinlerı pa?arlaması, köylü kltle<<ine İ^TiVrarlı ve yeterll gelir saelayaoak, büyük çiftçilerin vergilendirilmesin» olanak t« GARTH Tanm ürünleri ve devlet Bu örnekler ortaya koymaktadır kl. devlet tarım ürünlerinl, üreticinin elinden çiktıgı anda «atın alabjlecek ve koruvabilecek örgüte ve depolam» testslerin» lahıp bulunmalıdır. Ürünler. Oreticiden tüketicive «karken İlk durak olarak devlet ambarları. devlet yaS fabrikaları. devlet degirmenlerl, mezbahal»n ve to!uk hava depolsnnda vb. toplanmalıdir. Oı manhîar. vükselme dönemlerinde nlısım ve hnberlesm* olarıaklannın îavıflısm» raÎTreT, nüfus'J nnilvonı ııla^sn I'îanbul £ibl büyük kentleri ve or YARIN7: Sanayide yeniden düzenleme zorunluğu