23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 20 Şubat 1975 • Gifci . ipPîlcfc'H Bttiltfi MİPPi Ufcfrlfc. ABDULCANBAZ TURHAM SELÇUK . AUlNPA fiİ YAJUSııJt •iuM£li£R((M£VPAWA fe... BÎR 8AŞKA UİPpİ 5ıNIF« M A W E KÜLLAMMAIC, AHIÂK AMLAY($IMA B £ . 0NLAJ2. frİ8i ?C £ piPj ÜKSEK PAfAllAP WW« KEMDi u2Y ifclfrEfcKN HF/DAMA &LEN EVU1Î4İ " î fru'ftuP EVLıLiKLtPî V AŞK DA GEZER 65 Bana da 3yle jeüyor. Tîne de seslni» yabancı değü Değil, çünkfl vaktiyle az uğraştırmadı sizi.. Hiç beklemedigi blr coşkuya kapıldı: Siz? Sakınr... Evet, niye faktnî Birtîİrte bir oyun çıkarmıs mıydık? Yaklaşıyorsunuz Çamhca KIE Lısesindeî Gülüyordu kadın: * Evet? Elektra'yı? Çok doğru hatırladınız. Unutmanv.şsı» mz... Gülen, siz misiniz? Evet, ben Gülen. Sevindim sesinizi duyduğuma..; Teşekkür ederim. Ben de.. Ne işiniz var sizin İzmir'de? Yirır.l yıl oWu. Bir ara Muğla'da olduğunuzu duymuştum. Sonra kaybettim izinizi Doğru, Muğla'daydık. On yıl önce lzmir'e yerleştik.. RahaÜarmştı: Ee, nasılsın? Anlat biraz Mutlu musun? Evliyim. Ifci kızıın var. Yıllar geçip gidiyor işte. Mutluluğa gelince.. O ayn konu.. Gülen, yirmi yıl önce Elektra'nm yasını bütün duyarhğı ile yansıtan sesiyle söylüyordu «an ki bu sözleri. Inanır mısın?.. Sözünü tamamlaroak cesare tini yitiriverdi. Niye sustunuz? Niye söylemiyorsunuz? Çekingenleşmişti. Yine çogul seslenişe döndü: Daha dün uzun uzun sizi hatırladım. Siri düşiuîdüm. Elektra'yı oynayışınızı. Ne büyük bir yeteneğiniz vardı. Sahi.. înanın ki, garip, sanki bu kadar yakında olduğunuzu, sesinizi duyaeagınıı biliyormuş gibi... Neden inanmayayım?. Ben de sizi arayıp aramamak arasında kararsızdım kaç gundür.. " Oyuna gelmiş miydiniz? Geldim. Hem de ilk gece. Seyirciyle biraz ügilenseniz. görebilirdiniz beni. Seyirciye bakmam oyunda. Görüjebilecek miyiz? Tabiî îstiyorsanız? Çok isterim. Bu akşam, oyununuza geliyoruz yine. Yerim ön sırada. sağa doğru. Yarın bu saatte yine telefonla ararım sizi. Bir aksilik olmazsa, öğleden sonra bir yerde oturur konuşuruz. Bekleyeceğim. Bu akşam oyunda âdetimi bozup görmeye çahşacağım sizi. Yarm telefon edeceğiniz saatte otelde olacağım. Telefonla konuşmak körebe oynamak gibi bir duygu verirdi Haluk'a. Ses yoıdamıyle, gözleri bağlı. konuştuğu insanı yöresinde arandığuu sa nır, bulamadığı için de konuşma uzadıkça bu oyundan yorulduğunu duyardı. Gülen'le konuşurken bu duygudan kurtulamadı. Fakat telefonu kapottıktan hemen sonra, yeteri kadar konuşamadıklarmı, Gülen'i daha dinlemek uzun uzun dinlemek istediğini, kendisinin de Gülen'e daha çok, pek çok söyleyecekleri olduğunu duydu. Bu konuşmadan önceki sıkıntılarmm tümünü unut muştu. «Bir daha çalöa..» diye ak sıJc gözleri ta Ecevit 12 Mart'ı ve Sonrasım Anlatıyoı Röportaj: Altan ÖYMEN Yazan: Necati CUMALI kılrnaya basladı telefona. Geceyi sabırazlıkla beklediğini, daha sonra bu sabırsızlığının ertesi gün gelecek telefona, öğleden sonraki bulusmalarına değin uzayacağını simdiden duyuyordu. Evli, iki kız annesi Gülen'di telefon eden. O ise hiç de gerçekçi değildi. Hep Elektra'yı oynayan, provalarda sık sık dalmıs kendisine bakarken yakala dığı Gülen'di düşündüğü. Kiminle evli olduğunu, ne zaman evlendiğini, kızlarının yaşını sormak aklına bile gelmemişti. Şimdi de gelmiyordu. Bun ları düşünmeye çalışrnası zorlamaydı sadece. Ya rın buluştuklannda bulusabilecekler miydi aca ba? belki de yine sormayacaktı. ya da sormak aklına gelmeyecekti bu türlü şeyleri. Evet, ona neydi bütün bunlardan? Onun özlediği Gülen'in kocası yoktu, kızları yoktu. Onun özlediği Gülen. oyun salonunda, oturduğu koltukta öne eğil miş. başı. öndeki koltuğun üstünde kavuşturduğu kollan üstüne yatık, mavi gözleriyle dalmıs; kendisine bakıyordu. Neler düsünebilirdi böyle dalmış bakarken? Çok zor değildi bunlan keetirip anlaması şimdi. Yirmi yıldır hâlâ oturduğu yerden, uzun inee boynu. sarışın başı kolları üstüne yatık. ona bakıyordu özlediği Gülen. O da Gülen'i düşünürken nasıl yirmi yıldır bütün yaşamı boş gecmiş, tek kadın olsun tanımamıf gibi duyuyorsa kendini, özlediği Gülen de öyleydi. Ah o dönemler! Özel yaşayışı ile Ugili hiç bir şeyi doğru dürüst düşünmediği bir hız içindeydi yaşamı. Mutluluğuna değgin yapacağı, yap ması gereken her şeyi durmadan daha sonraya, daha sonraya bırakırdı. Tiyatro, film çalışmaları ile doluydu saatleri. İyi kazanıyordu. Ne parası, ne de gençliği hiç eksumiyecekmiş gibi bir inanç içindeydi. Terziler, parasız sanatçı doetlann gidcrlerini rüklendiği masalar, bitmez tükenmez sanat tartiîmalan ile geçen geceler. Bir oyun üstüne çıkan bir eleştiride haksız saydıklan bir kelimelik bir övgü birbirine düsürürdü bütün tiyatroyu. Bir yapımcırun ciğeri beş para etmeı bir oyuncuya ödediği daha yüksek bir ücret günlerce süren bir kahır nedeni olurdu. Ne kadar önemserler. ne kadar büyültürlerdi en küçük şey leri. Aralarmda büyüklük küçüklük çekismeleri, alınganlıklar, kırguılıklar hiç bitmez, nasıl geçtiği anlaşılmazdı günlerin bu hay huy arasında. Küçük mutluluklannı o da savsaklar dururdu yö resindekilerin çoğu gibu Oysa ki korunabileceği kabuğu gibi bir şeydi küçük mutluluklan. Sevilen dost bir kadınm varlığı. sevecenliği ile ısınmış bir evin havası kadar iyileştirici ne olabilirdi, dışarıda çekişmelerden, ayaklanna her gün atüan çelmelerden bıkmış bir insana? Başı kolları üstüne kendisine dalgm bakan o derin mavi gözler, «sev beni, derdine iyi gelecek ne varsa tümü bende» diyen o dingin, dinlendirici mavilik.. Provadan füm stüdyoşuna. oradan tiyat roya. tiyatrodan çıkmca. Beyoğlu'nda kapanacak ları saatlere kadar Nektar'da, Paskal'da, günlük çalısmalanndaki tutarsızlıklar. bsyağıhklar üstünp. kalleşlikler üstüne, yüreğinde biriken çamuru, pası arıtmak için, kendisi gibi kahırh dostlarıyle uzayıp giden içkili dertleşmeler.. Mutluluğu neresine sıkıştırırsın bu yaşayısm? Allahın belâsı bir yalnızlık zırh gibi sarmıştu1 insanı. O zırhm içinde mutluluğun «M>sine özlem çekerek, hava almadan yaşarsın. ' (DEVAM1 VAR) PARTÎ MECLİSİ GÜVENOYU ALMIŞ VE KURULTAYI ECEVİT'Î DESTEKLEYENLER KAZANMIŞTI Kemal Satır 3 mayıs'ta rerdigi demeçte, «Kazanacağız demiyo rum. Kazarjdık diyonırn» dedt, ama, 5 mayıs günü toplanan 5. olağanüstü kurultayda, daha kurultay başkanlığı seçlmine geçilirkea, bu sözün kendisi açısındajı aşırı bir iylmserlik taşıdığı ortaya çıkıverdi. Bu 5. olağanüstü kurultay GHP tarlhinde hiç görülmemifl şartlar altında toplanmıştır. Memlekette olaylar blrbirini kovalıyor. Bunlar üzerine yayınlanan şiddet dolu bildiriler. her yerde bir biiyük korku ve endişe rüzgarı estiriyordu. Nisan ayı içindeki Kızüdere olaylanndan sonra Sofya'ya bir uçak kaçınlmış. 4 mayıs günü Jandarma Genel Komutanına bir suikast teşebbüsünde bulunulrrju$, 5 mayıs sabahı yani kurultay toplanacağı sabah Deniz Gezmi?, Hüseyin Inan, Yusui Aslan idam edilmişti. Sıkıyönetim, yeni gözaltrna alınanlarla Ugili bildirüerle birlikte gece sokaga çıkma yasagının daha d%, uzanldıgırn, scat 23to başiayıp o"e kadar deTam edecegini ttidijljojan. .••!'•' jf CHPnin üçüncu Genel Başkanl Bulent Erevıt. seçjrr.den sonra Kuruiray deleaelerinin buğday başaklanndan yaparaK boynuna taktıklan girlandu... Polislerle çerrili salon CHP kurultayının yapılacagı Selim Strrı Tarcan Kapâlı Salo nu polisle çevrilmişti. Kurultaya sadece 20'nci kurultay delegeleri alınacak, dinleyici de sokulroa yacaktı. Delegeler dışuıda sade ce o da belirli kontenjanlar içinde basm mensuplanna giri? kartı verilmişti. 5 mayıs sabahı saat 10'da Satırcılarla, Ecevitçüer arasında> yer yer kavgalann çıktığı kurul tay kulislerinde birdenbire dolaşan bir haber, havajT büsbütün dramatik hale getirdi: İnönü, yeni bir «kalp spazmı» geçirmisti.. Kurultaya gelemeyecektı. Öğleyin bir büjük gazetede İnönü'nün hasta döşeğinde koca man bir resmi jayınlandı. Gaze te bunu tnönüü'nün son resmi gibi gösteriyordu. Oysa resim, yıllarca önce, onun bir başka açış konuşmasında, Ya o ya ben,, diyordu... hastalığı sırasında çekilmişti. Ve uzun bir bekleyişten sonra kurultaym açılışı, İnönü'nün has tahğı nedeniyle bir günü sonra ya ertelendi. Bu hastahk olayımn, CHP gi bi yıllar ve yıllar boyu tnönü'ye saygıyla yoğurulmuş bir partide onun lehine psikolojik bir etki yapacağı şüphesizdi. Ertesi gün İnönü'nün doktorların ve bir hemşirenin refakatinde salona ağır adımlarla gelişi ve kürsünün önünde kendisine aynlan yere oturusu da, çok kimsenin gözlerinln yasarmasuıa vesile oldu. Ecevit, o olayların gelişmeleriyle iigilı olarak şunlan söylüyor: « Ben sayın inönü'nün meseleyi böyle bir kopma noktasına getirmemesi için, daha doğrusu aramızdaki çekişmenin böyle oır kopma noktasına gelmenaesı ;^:n elimden gelen çabayı göstermış olduğuma inanıyorum. Fakat tni> nü, olağanüstü kurultaya kadar ve olağanüstü kurultayda bürtin ağırüğını koymuştu. Bir sonuç almaymca da belki kendi açısından Genel Başkanlığı bırakmakta hakhydı.» Genel Başhanlık Kurultavı İnönü'nün istifasından sonra, yeni Genel Başkanı seçecek Genel Başkar.hk Kurultayı 14 mayıs 1972de Yaşar Dogu Salonunda toplanmıştır. İnönü istifasından sonra Yalova'ya dinlenmeye gitmiş, Eoevıfe karşı olanlardan bir bölümti bu Kurultaya katılmamış ve Ecevit ilk turda, 826 oyla CHP"nın üçüncü Genel Başkanüğma seçilmiştir. Bundan sonraa İçin şunlan anlatıyor: « Genel Başkan oluşumdan sonra, çok sıkıntılı bir dönem başladı. Parti içinde. beni grupta bir ekip süratle hırpalamak karanndaj'dı. Grup toplantılan ade. ta bir işkence haline gelmişti. Ama bunu demokrasinin gereği sayıyor ve sabırla katlamyordum. Ayrıca bu muhalefeti yapan, grupta huzursuzluğu yaratan arkadaşlarımın înönü'ye duygusal bağUlıklarım biliyordum. O bağlılık bende de olduğu için, bu ar kadaşîanmın iyi niyetli olanlarm dan partide kalacaklarına üıand:k lanmın davranışlannı anlayışla karşılıyordum.. Ve bu tutumlannın zaman içinde yatışacağına inanıyordum. «Ya o, ya ben» İnönü yaptıfı açış konuşmasın da, özellikle ikl nokta üzerinde dunıyordu: 1. .Memleketin iç durumu naziktir.» 2. «Ecevit'le aramdaki ihtüaf ciddidir. Bu ihtilaf hem benim, hem Btilent'in vazifede olmasıy la haliolunmaz.» Yani «Ya ben, ya o» diyorcfu. Kurultay, önce Başkanlık Divanı seçimlerinde 575'e karşı 733 oyla Ecevitçilerin adayı Sırrı Atalay'ı başkan seçerek, r.e memlekette Kurultaydan. ön ce esen havanın, ne de înönü'nün hastalığı arasında aldığı kesin vaziyetin. Ecevit'i yıpratmaya yetmediğini ortaya koydu. O Kurultay ki, delegeleri, Ecevitçi Genel Merkezin istediği yeni delegeler değil, Satırcıların istediği eski delegelerdı. Yani çoğunluğu Satır'ı destekleyeceği umulan delegelerd'ı. Kurultay görüşmeleri sırasında da İnönü, hastahğını zaman zaman unutarak kürsüye çıkışlar yaptı. Sırrı Atalay'ın eünden mikrofonu çekerek »öy» leyeceklerinı söyledi. Bir yandan da Satır ve arkadaşları, Ecsvit grubu için «Anarşistlerle, komümstlerle işöırliği» ithamlarını bol bol tekrarlayan nutuklar söylediler. Sonuç ise, 7 mayıs pazar gecesi, »Parti Meclisine güvenoyu veriyor musunuz, vermiyor musunuz?> oylamasıyla belli oldu, 507 delege güvensizlik oyu verirken, 709 delege, Parti Meclisine güvenini belirttl ve Satırcılarla beraber înönü de yenildi. ÖLÜM Kilisli merhum Mustafa Kanmaz ile Arif Kanmazın kızı. emekli madenci Natih Dağdelen'm eşi, Aldoğan ek mekçi, Yasar ve Seçkin Dağ delen'in anneleri, Saiıp Kan maz, Refik Kanmaz ve Kifayet Yazıcı ile merhume Necdet Kanmaz'ıa ablaları, Mustafa Ekmekçi ve Tahsin Akkiraz'ın kayımalideleri, Eylem ve Özlem'in sevgili anneanneleri, DiŞi BOND Zekiye Dağdelen 19.2.1975 günU vefat etmlstir. Merhumenin cenazesi, bugün Hacı Bayram Camiinde kılınacak öğle namazmdan sonra kaldınlacaktır. Tanrı rahmet eylesin. Cumhüriyet 1335 ceye kadar karar, blrlikte oluşturulacaktır. Hukuken var olan yetki avnmını fiilî durumda, uygulamada asgariye indinnek istedim... öjle ki, bazı 8nemll kararları adeta örgu flrer cıbı almaya başladık. örnegin hükümet ile tlgili bir karar alınacagı vakit, bazen a3mı giln bırbiri ardına bir grubu, bir parti meclisini, bit grubu, tekrar parti meclisini toplujrordum. Hatta bu mekanizmayı isletmek gerektiği anlarda parti meclisini Büyük MiUet Meclisi Wn*sında toplantıya çagınyordum. Parti Meclisi toplanü halindeyken, Grup, toplanmıs vaziyette bekliyordu. Grup toplanırken ise, Parti Meclisi bir başka salonda bekliyordu.. Ve zaman zaman da Parti Meclisinin Grup üyesi oJmayan üyelerini de grup toplantı salonuna dinleyici olarak ç»ğın yorduk. Kısa zamanda bu y6ntemin çok etkin ve basanlı olduğunu, partiye yarar sağladığını gördüm. Özellikle, daha, partinin ye ni tutumunu bilüıçli şekilde lçine sindiremeyen üyeler aranuzdarken bile, bu mekanizma çok olumlu sonuçlar vermeye basladı. Sanki parti hayatının ayrılmaz bir unsuruymuş gibi görünen Genel Merkez Grup ikiliği, hızla ortadan kalkmaya başladı. Daha sonrakj aylarda partinin yönetimini ve yeni durumunu içine sindiremeyen üyeler aynldık tan, kimlerin kalacağı. kimlerİB gi deceği belli olduktan sonra da, bu mekanizma büsbütün etkili ve basarüı şeküde işlemeye bajladı.» Denge siyaseti Aynca göreve başlarken, şu karan vermiştim: Ben, olağanüstü kurultayda da açıkladığım gibi, İnönü'nün denge siyasetinin uzun yıllardır, genel merkez ile grubun arasım açtığına inanıyordum. Bence iki önemli kurum arasmdaki gerginliğin, açık hğın sürekli olması doğal değildi. Bunun bir nedeni olmalıydı ve bu giderilebümeliydi. Bunu gidermek için belli yöntemler uygulayacağırnı daha genel başkan olur olmaz açıkladım. Bu konuda uyguiamayı kararlaştırdığım yöntem de, şöyle özetlenebilirdi: Tüzüğümüz ve grup yönetmeliğimiz açısından, parti meclisimizin ve grubumuzun belli yetkileri vardır. Bu yetkiler ban konuîarda kesin çizgilerle birbirinden ayrılmıştır. Bazı konuîarda da bu çizgiler o badar belirgin değildir. Zaten bazı konular da, ikl önemli organm yetkileri arasında kesin cizgi çiziünesini olanaksız kılar. Öyle siyasî karar konulan vardır ki, yetki hukukeii parti meo lisinde olsa bile, o yetkinin kullar.ılmasında gruba da görevler düser, veya bunun tersi sözkonusu olabili.r. Belli bir konuda grubun fr«>sin karar yetkisi bulunsa bile. bu partinin genel tutumuyla iî.şiliyse, ister istemEZ parti meclisi d« o kararla ilgilenîr. Ben şöyle bir karar almıstım; elbette her konuda son kararı tüztikte belirlenen kurul verecektir. Fakat o aşamaya gelinin TiFFANY JONES Y A R I N : YENİ ımıııınııım REAAINGTON* ELEKTRONÎK TEŞEKKÜR GARTH İnönü'nün istifası İnönü, ertesi gün saat 10.30' da Genel Merkeze şöförüyle şu notu gönderiyordu: «CHP Merkez Yörietlm Kuruluna, Ankara. 5. Olağanüstü Kurultayın 7 mayıs 1972 günlü toplantısıno*a verdiği karar sonucu olaraic CHP Genel Başkanlığından çekildim. Tüzüğün 28. maddesinin gerektirdiği işlemin Kurultayca yapılmasını saygılanmla arzederim. CHP Genel Eu5kanı Ismet înönü» hesâpta surat . REMH'AC Halâskârgnıl Cad. 34/4 Hnrbiyo Tel.: 47 87 II lımir Cad, 33/27, Yen[?ehir, Ankara Tel.: 17 43 4'J Hastalığımın teşhis re te J davisinde yakın ügilerini J esirgemeyen Gulhane Aske J ri Tıp Âkademisinin değer İ li mensuplarından, J Prol. Dı. Fethi SÜNGÜ'ye 3 Doçent Dr. Orhan ERTEM'e Mus. Uz. Dr. Aydemir ÖZTüRK'e Bas. Asistan Dr. Demir ATILGAN1» Asisun Dr. Metin ERTÜRK'e Fiziît tedavi klinifi görer J lilerine, hastalıtun sırasında J mektup, telefon, telgrafla 2 ve bizzat gelerek sağlıgımla % ilgilenen meslektas. dost ve J akrabalarıma sonsuz tesek i kürlerimi sunanm. « Askerî İarsıtav üyesi J Hakirn Aibay i BURHAN KKLAV J Cumhüriyet 133" ] K£6Ü (Yeni Ajans: 252 1318) «
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle