23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
«JJT, HOÎOTİ... Kt pî* KAMtN ^EN g£ ... HH.AF <rETİ£Mf/U TEMîlLîfc ABDIUBAZ îüyük Jsturalar Şakir BALKI Zampik Zeynel önce öksürdü. snnra alaylı alaylı: çok üzüldüm olan bitenlere, ben de sizden özür dilerim.. Yine öksürdü: Benim efer biraz rıatınm varsa, bu arkadaşları bağışım rica edecegim! Kaymakam terini sildi: Siz bafcışlarsanız, benim için hava hos Zeynel Bey... Pis pis oksürüyordu. Müsaadenızle. bagışladım. Olan bitenler burada kalmak iyle tabii... Yüriidüler... Esekten düşmüscesine yürüyorlardı. Kaymakam oyun salonuna girdi, hiç bir sey olmamışcaZampik Zeynel bu olayı ustalıkla gizlemesini bildi. Terst ık tsmet Morisoncu Nazım, Uzun Veysel. Siyasetçi Ali Osı kös kös yürüyorlarrdı. Yürürlerken de Zampik Zeynel'e diş orlsrdı. Zeynel'ın zevkine soz yoktu, dört köse oluyordu. Pelvan ust'ye seslendi: Pelvan! Buyur Zeynel Bey.. Heie bem iyi dinle. Şimdi sen doğru evine git. sinelc3ı bir Traç ol. yeni giysiler.ni giyip kuşan! Az sonra Hancıs Kül İbrahinVin feonağına gıdiyoruz, haberin olsun Pelvan. di göreyim senı.. Emrin basüstüne Zejnel Bey... Aradan yanm saat geçti geçmedi. konağın yolunu tuttular.. •an yeni bir damat gibi gıyimp kuşanmıştı. Konağın ıç kapısını Dudu açtı. Zeynel Bey ile Pelvan'ı göce şaşırdı. Güleç bir ytizle elini boşlukta açtı: Ay vallahi şaşırdım gittü.. Aman aman, buyrunuz.. Heie i buyrunuz:. Şey canım. sizı hangi yel attı bizim buralara? ur Zeynel Bey, buyur evlâdım benim... Koniftclar bdâsıha yürüdüier kırrnızı bir halımn üıerinden. nel Bey. Pelvan Niyazj'yi çaktırmadan dürtüverdi: Bana bak Pelvan, öp bakalım kayınvaldenin elini! Hemen kaptı Dudu'nun elini «şap şup» öptü. Dudu çok hoşland'. Pelvan uı bu davranışından. Çok sağol oğlum Pelvan, dedi, sırtın hiç bir zaman yere mesin!.. Sıdıka ortahklarda gözükmüyordu. Zampik'in gözleri hep ı anyordu. Dudu telcrar tekrar hal hatır sordu. Bir ara gözden kayboerdi Dudu. Sıdıka'ya bakmaya gltü. Pelvan da ne yapsın. aptal aptal konuk odasının süslerine, rnelerine, hahlanna. perdelerine bakıyordu. Az sonra Sıdıka odaya girdi.. Sürniüş sürüştürmüştü. Pelı Niyazı Sıdıkayı böyle lokura gibi göriince, içinin yağı eriBirden ayafa fcalktı Pelvan. Zeynel de kalktı, ikisi Sürmegoz ıka'ya doğru bir iki adım attılar, saygıyla: Cihan Pelvan'j Niyazi. Bendeniz Zeynel... Sıdıka!.. Tamştığımıza Beyler... Çok sıktı Sıdıka. Üzerinde iç açıcı kırmızıya çalan bir si... Saçlar yapılmış, kaşlar çekilmiş, yanaklar allanmıştı. ^sisınin etegi mımydi.. Durumu görünce Zeynel hoşlandı ama. Pelvan da «Bu kar açıklık, saçıkhk bize göre degil canım..> diye içinden gedi. Ne ki Pelvan alev alev yanmaya başladı. Dudu bir ara hole çıku. Ardından da Zeynel seğirtti. Ayak, îü, çabuk ç»buk konuştular. Zeynel: Bu Pelvan'a pek gtiven olmaz. dedi, Sıdıka Pelvan'a bis daha yakmhk «östersin, canım sözurn yabana, açılıp samenm yoluna bafcsın.. Zeynel Pelvsn'ın yanına hemen döndü. Beri yanda Dudu iıka ile biraz konujtu. Odaya dönen Sıdıka çukulata tuttu. Işlemeli bir kutuydu ndeki. Kutuyu masanın Uzerine bırakıyordu ki, kutunun ka{ı halının üzerine düştü. Sürmegoz Sıdıka yere düşen kagı eğilip aldı. «Ibisesi mini etek oldugu için. eğildigi zaman t gibi beyaz külotu gözükmez mı? Pelvan bu manzarayı gönce, bir hoş oldu. ağzınm suyu aktı Zampik Zeynel kulağına, lasıl buldun Pelvan, begendin mi?> diye sordu ama, Pelvanın .ıı başka şeyde oldugu için, karşıhk veremedı.. Dudu Zeynel ile göz göze geldiler. Pelvan Niyazi, hâlâ manzaranm etkisi altındaydı. Dudu koışuyor, Zampik dinliyordu. Pelvan oralı değildi.. Ateş kötü biçimde bacayı sanrııştı. Sözden söze geçtiler. Dudu Zampik ZejTiel'e baktı, bir süre öyle bakıştıiar. Once Zeynel telefon etmek bthanesi uydurup aiktı. Onun arkasından da Dudu havalandı. Ah çocuklar, diye öztir diledi. »izl yabuz bırakacağım bir si dakika! Bizim telefonun kötü huyları vardır, Zeynel Bey... Şey anım, telefon boruk da... Ben şimdi gelirinı!... Musaadenızle ocukiar... Pelvan Nıyazi ile Sürmegöz Sıdıka baş başs. kaldılar. Pelvan )kur fokur kaynıyordu... Sıdıka'ya baktıkça, eli ayağı kesilivenordu.. Yevaç yavaş yanına sokuldu Sıdıka'nın.. Göğüslerine elleIni » m uzatıyordıı ki. Sıdıka az Kendisini çekti! Pelvanın gözleri ni döndü ne. suluîaştı. Sıdıkaya sarılmak istedi, gözleri de kapıiaydı! Sanlayım sarılayım derken. Sıdıka'nın baldın diye gitti [îtti de odamn ortasındaki masanın ayağma sanldı!... Öte yanda, Zampik Zîynel konu$urk?n bağırıp duruyordu: Neresi. aloooo?.. Anladım, yahu sen misin? Haa gayret, 5öreyim... Sesinı gelıyor mu, sakm onu bırakma, göreyim seni... i'allahi sonra sana enayi derler? Haa gayret... Sakın enayilik yapayun deme, boş bıralunaya gelmez, dayan gitsin!... (DEVAM1 VAR) DÜJNYA SPORUNDA SİYAH İKTlDAK GÜNEY AFRİKA'DA İRK AYRIMI 1968 Meksikit Olimpıyatları yaklaşırken, çok sayıda Afrika Ulkesi. üluslararası O!in:piyat Komitesi'ne başvurarak «ırkçı» Güney Afrika Birliği'nin oyunlardan çıkarılmasını istediler. Bu isteğin neder.i açıktı: Irkçı beyaz azınlığın yönetimindekı Güney Afrika Biriiği, siyah nüfusun en temel ınsan haklarını esirgemekle kaln'.ıyor. dcrisi beyaz olmayanların yaygm biçımde spor yapmalarını ve üluslararası yarışmalarda ülkelerini temsil etmelerini de önlüyordu. Üluslararası Olimpiyat Komitesi Siyah Afrika'nın isrek'.erini gündemir.e alıp göriişmeye bile gerek duymadı. eski baskanı Avery Brundage'in ağzından Güney Afrika n;n ızledig; ırk aynmı polıtikasının olimpıyatlara katılmasmı önlemeyereginı açıkladı Komitenin ve özellikle eski başKamnın bu katı ve olumsuz tutumu karşısında. çok ülke, Meksika'daki oyunterda «si>*ah boykot» yapmayı önerdıler. Öneriyi ilk geliren Siyah Afrika ülkelerinin son anda caymalarıyla boykot son •nd.t «dü'şiik. ya^. ama, özellikle atletizmde hiç tören kaçırmayan UOK başkanı Brundage de. gösteri yapılır kuşkusuyla, hiçbır siyah atletın madalya törenine katılmadı. Olimpiyat (lyunları, izlediği ırkçı anlayış ve uygulamalar yüzünden Güney Afrika Birliği'ne kapılannı kapatan sayüı üluslararası kuruluşlardan birıdir. UOK açısından dunım bövleyken, Afrika haritası üstünde siyah gömleje dikılmış ba.VHi bir üüğme gibi duran Güney Afrika Bırlifeı'nde neier olmaktadır? «Siyah boykot» çağnlarına yol açan resm; rtıtum ve davranısı nedir? Bu nokta>a kısaca eğilelim. Afrikaans dılınde «ayrılıkçılık (apartlıeid) anlamına gelen ve Güney Alrıka Birligı Afrikanpr Ülusal Partısi'noe «resmî görüş olarak Denımsenip uvgulanan devlet politikasına ğöre. tiim siyah Afrikalılar. heyaz toplumun çeçici ve vabancı konuklarıdır. Uzun donemde ak ve karaderili nüfusun iciçeükten kurtanlarak ayrı topraklarda yaşamaiannı öngören ve tüm kısa dönem politıkasmı bu genel a:nacın gerçekleşîırilmesine yönelten Güncv Alrika'da. 4 milvoV.uk bir beyaz azınlık, 18 milyonluk bir siyah çoğunluk karşısında, toplum ve devlet düzeni üstündeki egemenligini acımasızca sakh tutmaktadır. Deri rengi beyaz olmayanlardan oy hakkını büe esirgeyen bu •ayrılıkçılık» politikası. biri kişisel. öteki ekono mik. iki ana etkene dayarnr. «Kisisel» diyebilecefimiz ilk etken, düpedüz, korkudur. tnsanın «bilinmeyenı> karşısında duvdugu korku, dinsizlere <tinanç» ve barbarlara «uygarlık» götürdüğü iddıasıyla emperyalizmin ileri karakolu olarak Afrika ve Asya kı Doç. Dr. Kurthan FiŞEK talanna sızan hırtsti\an misyonerlerin korkıısu... ' cuyebileceğımız ıkinci etken, ucuz ve örıcütsüı emejçin ana kaynağı olan siv.ih nüfusu öylece lııtahilnıe isteğidir. I$te. Avery Brundage'in «bir ülkenın iç sorunu» saydıgı ve olimpiyatlan ilgilendırmediğını öne sürdüğü çağ dışılık budur. • Sıyan ooykot. düşük yapmasına yaptı. ama, 200 metre yanşının Meksika'daki birinci ve üçünrüsü. Tommie Smith (24) ve John Carlos ı23>. seref kilrsüsüne ajakkabısız. uzun siyah çoraplar gi\Tniş olarak çıktılar. Bırinin sağ. ötekinin sol ellerinde siyah eldivenler vardı; aynca. Smith'in boynunda urun si\ah bir eşarp tialgalanıyordu. Tören bandosu ABD ulusal marsını çalmaî"a başlayınra, ikî sporcunun boyunlan göCüslerine eğildi, gözleri yere dikildi ve sıkılı siyah ^jmruklan Meksika göklerine yükseldi. Amerikan kamuoyunda ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi saflarında bomba gibi patlayan bu tablo. daha sonra Oltmpıyst takımından ve kriyünden çıkarılacak olan iki siyah sporcunun beyaz ırkçılıSa karşı eşit ve karşıt tepkıleriydi. Sanki söyle diyorlardı: «Iık ilişkileri konusunda Güney Afrika Birligi ve Avery Brundage «politika» yapar da biz yppamaz mıyız?» Eski adıyla Cassius Marcellus Clay. yeni 3dıyla Muhammed Ali'nin ağır siklet boks şampiyonluğunu kazandığı ve Siyah Müslüman oldufunu açıkladığı 196' yılı. hem spor tarihinde önemli bir dönüm noktası. hem de o güne kadar görevlerinin yainızca beyaz seyircileri eğlendirip para almak olduğunu sanan siyah sporcuiarın dünyaya bakış açılarında meydana gelen değismelerin başlangıcıdır. Takvim teknigiyie sppr taribjrıi A. Ö. (Aliden önce) veArS. (Ali"den Sonrai diye ikiye bölen Budd Schulberg. bir yerde şöyle yazıyor: •Ali'den önce, siyah sporcuiarın toplumdaki rol ve yerleri hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Şimdiyse, Ali çağuıı, Malcolm X'in «Amerikan'mn horozlan nihayet çöplüklerine döndü» diye nitelendirdigi Dallas cinayetinin sonrasını. tüm beyaz kunımlara karşı kapkara bir kinin kol gezdiği bir dönemi yaşıyoruz.» İste, bugünkü öykümüz, böyle bir düşünsel ve toplumsal ortamda, A. S. 4 yıhnda, Meksika Olimpiyatlannda geçiyor. Meksika Olimpiyat Oyunlan alışageldigimiz takrtmle 1968 yılında yapıldı. Aynı yıl, siyah önder Martin Luther King vurularak öldürülmüs, toptan öldürmeler ve tutuklamalar karşısında birçok siyah militan tek kurtuluşu Amerika'dan kaçmakta bulmuş, AVatts kentinin sokaklarını siyah, beyaz ve polis kanı götürmüş, yüzlerce kentte siyahbeyaz çatışmalan alıp yurünıüş'ü. Olayların başlayip gelişmesi her yerde aynıydı; polis bir siyahm yolunu kesiyor ve karakola götürmeye çalısıyor, çevredeki siyahlar direniyor, polis topluluga ateş açıyor ve sonra da öldür meler, yakıp • yıkmalar, talan başhyordu. Irk ilişkilerinin her an çatışmaya dönüşebileceği bu gergin ortamda, dünyanın bir başka köşesinde, Siyah Afrika ülkelerinin temsilcileri, ırkçı beyaz azınhğın yönettiği Güney Afrika Birliği'nin Olimpiyatlardan çıkarılması için Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne başvurdular. «Amatörlük» kavramının bugün içinde bulundugu keşmekeşin tek sorumlusu olan 81 • yaşındaki UOK Başkanı Avery Brundage, Siyah Afrika'mn bu çağrısına verdifi yanıtla, bir gecede, beyaz ırkçıhğın bayraktarı oluverdi. Brundage şöyle diyordu: «Güney Afrika'daki zencilerin soranlan o ülkenin iç siyasal sorunudur ve OUmpiyatları zerre kadar ilgilendirmez.» Bu açıklamanm üstünden aylar geçti ve 16 ekim 1968 günü, 200 metre füıaünde birinci ve üçüncü olan iki Siyah Amerikah, Tommie Smith (24) ve John Carlos (23), yalm ayaklan, diz H Çok sayıda Afrika ülkesi Güney Afrika Birliğinin olimpiyatlara kabul edilmemesini önermiş fakat istekleri kabul edilmemişti SiYAH BOYKOTUN • GEREKÇESia:•;,;• • "GÜNEY AFRİKA'NIN SiYAHLARA YAPTIĞI BASKI, ONUN İÇ SORUNUDUR,, CÜMLESi OLMUŞTU boyu siyah çoraplan, sağ CSmith) ve sol (Carlos) ellerini saran siyah eldivenleri, boyunlarına doladıkları Kara Panter eşarpları ve havada dimdik duran sıkılı yumruklarıyla, çıkış tünelinden onur kürsüsüne giden uzun yürüyüşlerine başladılar. Gözler Olimpiyat Komitesi baskanını ve gelecek tepkiyi aradı; oysa, Brundage, siyah militanların kendisinden madalya almayacaklanm öğrenmiş, hiç kaçırmadığı atletizm yerine o gün yelken yanşlarmı izlemeyi yeğ tutmuştu. Olimpiyat stadmdaki ölüm sessizliğini bozan taandonun çaldığı ABD Uiusai Marşı, bütün gözleri çeken de başları eğik ve yumrukları sıkılı olarak siyaii güç, birlik ve dayanışmanın simgesini sergileyen iki karaderili sporcuydu. Aynı gece. ABD Olimpij'at Komitesi, uluslararası üstünün emriyle. Smith ve Carlos'u ABD ol'mpiyat takımından, olimpiyat Köyünden ve Meksika'dan kovmaya karar verdi. Oysa, bu sonuncu yetki. sözüm ona, Meksika hükümetinin egemenük haklarındandı. İki sporcunun eylemine ve Oiimpiyat Komitesi'nin kararına gösterilen tepkiler farklı oldu Komiteye göre «her türlü ahlâk ve sporculuk kurallarına aykm olan» bu davramş. bazılanna göre bir özgürlük ve ba*ımsızlı!î bayrağıydı; kirai gücenmiş, ahnmış, üzülmüş ya da utanmış, küçük bir azınlık da olayı «şiddet ve nefret» duygularıyla karşılamıştı. Ancak, tepkiler ne olursa olsun, ortada bir olay ve bu olaya yol açan temeldeki nedenler \lardı. Yanş • sonrası basın toplantısında iki siyah sporcudan daha militan olanı, John Carlos, şöyle diyordu: «Bizim yaptığımıza kötü diyor, bize kötü gözle bakıyorsanız, 1972 Olimpiyatlannda canımz çok sıkılacak... Bütün macialyalan Afrika alıyor, siyahlar alıyor.» Geçen yıl ölen eski Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Avery Brundage, Olimpiyat tarihine, yainızca «amatörlük» kavramındaki keşmekeşin yaratıcısı ve kendi amatörlük anlayışını çağdaş sponın gelişmesine pranga yapan kişi olarak değil, aynı zamanda. spor politika ilişkilerinde ikili oynayan ilgınç bir örnekolay olarak geçecektir. Brundage'in bu konudaki tutumu şöyle özetlenebilir: Politikayı spora Brundage sokarsa sorun yok. başkalan aynı işi yaparsa onun aöı «Olimpıyat Ruhunun Çiğnenmesi»... Brundage'in Güney Afrika Birliği olayında bu çift değer sisteminin nasıl işledigini daha iyi göriiyoruz. Tüm insanlann eşit ve özgür oldukları ilkesini toplumsa! gerçekMğe dönüştürebilmek ıçin verilen savasta «yansız» kişi olamaz; deriierinin rengi yüzünden insanlara farklı davramldığı bir iurulu düzende, statükoya karşı değilseniz, bilin ki ondan yanasınız demektir. Bugün dört milyonluk bir beyaz azınhğın on ;ekiz milyonluk siyah çotunluk istündeki ırkçı sultasını sürdürdüğü (ve daha bir süre sürdüreceğe benzediği> Güney Afrika Birliği'nin devlet politikası, OHm piyatiar dışındaki tüm uluslararası kurulusların agizbirliği etmişçesine kınadıMarı ıcayrılıkçılık» (aparlheid) ilkesine dayanır. Tüm siyah nüfustan en temel insan haklarmt esirgemekle kalmayan bu ilke, aynı zamanda, siyahların beyazlarla birlikte spor yaprcalannı ve siyah kitleierin örgütlü • yaygm spor çalışmalarına katılmalarını önler. Profesyonel Tenisçiler Sendikası Başkanı ve bu yılki VVimbledon şampiyonu siyah Arthur Ashe bile. uzun yıllar, Güney Afrika'daki üluslararası turnuvalarda raket sallayamamıştır. Unlü bir Amerikalı sporcuya bu yapıldıktan sonra, vann, siz, Güney Afrikaiı siyahlara nasıl davranıldıgını düşünün. tşte, çok sayıda Afrika ülkesi, Güney AJrika Birliği'nin Olimpiyatlara Katılmasımn bu ülkedeki 18 milyon siyah kisiniıı spor yapmamasının onaylanac»ğı anlamına geldiğı gerekçesiyle 1968 başında. anılan ülkenın olimpıyatlardan çıkarılmasını cnerdi. Başkanhğı süresince Avery Brundage'in mikrofonluğunu yapmaktan öteye geçmeyen Ulus'ararası Olimpiyat Komitesi, Güney Afrika'nın iç siyasal sorunlarının Olimpıyatları ilgılendirmedigini, bu ülkenin oyunlardan çıkarılmasının da söz konusu olmadığım açıkladı. Brundage, böj'lece, ısrarla karşı çıkar göriindüğü pohtikayı spora kendisı sokuyor, Insan onur ve haklarının evrenselliğine karşı, ırkçılığın ve ırk aynmının yanmda yer ahyordu. L"OK başkanının bayır asağı tttigi kartopu, 16 ekim 1968 giinü, geldi, Tommie Smith ve John Carlos'un ayaklannın dibinde durdu. Güney &frika'ya kar}i siyah boyVot Güney Afrika'nın olimpiyatlara katılacağma ilişkin UOK açıklamasma ilk sert tepkı Siyah Amerika'dan. Smith, Carlos ve Evans gibi ünlü atletlerin ögrencisi oldukları San Jose Üniversitesi'nin 2b yaşındaki bir öğretim üyesınden, militan siyahların düşünsel yol • göstericisi Harrj' Edwards'dan geldi. Edvvards tüm Amerikalı siyah sporcuları Meksika Oyunlan 'nı boykot etmeye çağırdı. ama, John Carlos, Tommie Smith ve Lee Kvans'ın ateşli destekleri bile Bob Beamon. Willie Davenport ve Ralph Boston gibi ünlülerin direnişlerinı kırmaya yetmedi. Aslında. boykotun «düşük. yapmasının iki önemli nedeni vardı. Pir kere. madalyalara çoktan göz diken Afrıka ülkeleri, komiteye başvurmayı yeterli görmüş ve Edvvards'ın çağrısına uymamıştı. İkinci olarak, isyan kokusunu hemen alan Brundage gözdağı vermiş. «ABD takımmın Olimpiyat Giysileri Yönergesine aykırı olarak siyah kolbantı ya da başka protesto işaretleri takan bütün üyeleri hemen ülkeye geri gönderilecektır» demışti. Kimse |?eziyl kaçırmak istemiyordu. Bu durum karşısında, siyah sporcular, Avery Brundage'in hazır bulunacağı bir törende, özellikl» onun elinden madalyalannı almayacaklarını açıklamakla yetiıidiler. Siyah boykot çagnsına gösterilen ve sporcuları Meksika'daki Oiimpiyat Köyü'ne kadar tzleyen ırkçı beyaz tepki de arımsanacak ölçüde degildi. özellikla Carlos. Smith ve Evans'a her gün deste deste tehdit msktubu geliyordu. Lee Evans o günleri şöyle anımsıyor: .Meksıka'ya yola çıkarken tehdit mektupları dizbo\oınu bulmuştu. Bir tanesi de Afrika'ya sahte uçak bi leti, çoğunda da «Pis zenciler, sizi öldürecegiz» diye tehditler vardı. Özel olarak bizi ıslıklamak için çalışmalarımıza geliyorlardı.» Tepkiler Olimpiyat Köyü'nde de sürdü: bir gece, Carlos'un oda kapısı kınlarak içeri girildi. çaiısmada bulunan sporcunun pikabıyla plakları paramparça edildi. Sizin anlayacagınız. ırkçılığın ve ırkçı ön • yargıların tüm belirtileri Meksika' da boy gostermiştı. Bir de bunun eşit ve karşıt tepkisinin oluş masından daha doğal ne olabilirdi? Güneş. 16 ekim 19S8 günü Meksika'nın başkenti üstünde her zamanki gibi dogdu, ama, gebe giinün sonunda aynı sessizlikte batmadı. YARIN: Siyıh eldivtnİK GARTH BCİKIKEfi ABTIK , BU ı5 ÖJÇÜK TAVŞAN ONUN NE. OLACAĞI k£O»JUSUNC»A <ARAB VERlNCHyE ÇA. ÖrtJ / ĞABTU DEMEJJ AC3AMA I DA TEİ.EJ^ON e.[>N 8 U AKŞAM &JBAVA GELSİN OKİUN SE>4 TirCEŞlMLE TiFFANY JONES
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle