19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURİYET 24 Kas'm 1975 Büyük Usturalar Şakir BALKI 59 Dotsk üdTut seslenmeye başladı: Hodükoglu' Hodükoğlu' Tersı Boruk Ismet Bev Bafırdı fersı Boruk «Daha hızlı, dedl daha hızlı Kulak ları bıraz ağır ışıtır de » Hoduuükk' Hodükoglj' Ulan Hoduk'. Ismet Bev Sen sus da dedı ben bağiranm da gör' Sesımn çıkabıldıgı kadar bagırdı. Hodukoglu Hodükoğlu Bahk Pazannm yanına geldıler bovle bagıra çagıra Sıska bırı ırı varı bır adama Bak, dedı, sana seslenıyorlar! trı yarı sclam baru» kesıldı Tersı Bozu!' haıfc bagınyordu «Hodükoğlu' > diye. O sıska adam yıne ırı varı adama: Yahu. dedı, sen ne sağır adamsın böyle, bak sana sesleıvyorlar «Hodükoğlu'» dıje Irı \arı adam sınırındeı guldü Sıska adam yıne Sen hıç l.alıomın adam değıl mışsm, bana Hoduk desınier bu adamlrnn ar.asını ağlatınm! Dolak Davut Ismet Beje. Bıraz daha hızlı bagırsana, hıç sesin çıkmıyor... Ismet Bey ırı yan adamın dıbıne yaidastı: Hodubuk! . Hodukoglu hodük1 trı yan adam, bırden dondu, ıkı eliyle Tersı Bozuk tsmet Beyın bogazına sarıiıverdı: Vay . Sen bana ne hakla hoduk dersm ha?. Bır ıtışme basladı. Tersı Bozuk Ismet unledı. Ben sana neden hoduk dıyeyım\ Kıme dedın oyleyse? Bızım Hodukoguluna 1 Sen gıt bu sözlen babana anlat, ben yutmam. Inanmazsan şu arkadaşlara sor 1 .. Hadı fazla dırdır etme de ytıni.. Sen yasına başına dua et, yoksa sem duman ederdım. Ses etmeyınce, ırı yan adam vakasım bıraktı. Bu patırdıdan sonra camıve dogru yurudüler şaşkınca Hodukoglu Zubur ıır ardını bırakıp, yorgun kırgın ılçenın olunu tuttular. Ilçeye ındıklennde, dagın ardından ay bakır bır tepsı gıbı goke yukselıjordu ağır agır. • Kâgıt oynayanlar çoğunluktaydı Tavla oynayanlar olmayınca gurultü de çıkmıyordu kulupte. Kapının dıbındeki masada üç beş kışı aralannda çene çalıyorlardı. Bır ozellık vardı bugun, başkoşeye hasır bır koltuk konmuştu. Bu koltuk nıçın konmustu'' Bu koltuk kimındı? Ramazan Efendı «Hayır olsun, dedı, bu hasır koltugun na isı var bu rada?» Tarıhçı Hıkmet: Bır tanhçı olarak konuşuyorum ki, bu koltuk buyük bir daltabanın koltuğuna benzıyor! Bu koltuk bırkaç kez devrılmıs. Bır ıkı kez koltuk savaşına gırmıs Tersı Bozuie venı gelmistı kı kulübe, bakmıyordu aval avai. Koltuk gozlenne Uışır ılışmez bozuldu hemen Arkadaşlar, dedi, bu koltuk da kimın'.. Kulübun adamlanndan Pıtırlı. Pelvan Nıyazi'nın, dedi Haydi oradan, benı işletme! Vallahi onun Benı kaba konusturma Pıtırlı lneklik edtyorsunl Sen bıürsın ister man ister manma Safı Bev kapıdan ıçerı gırer girmez koltugu gördü Yanına gıttı koltugun Baktı baktı: «j^ Satılık mı bu koltuk* diye «jordu. "• t l > """ •^ J * Bir ses* tammmtmm Pelvan Nıyazi'nln koltugu1 Şımdı buraya gellp nutuk atacakmış Pelvan Hele bıraz sabredın Safı kızdı. Ramazan Efendl kendine özgü gülüşüyle Eh gayrı buranın da hayrını gorun, dedı, koltuk kavgası, koltuk hırsı buraya da bulaşırsa, seyredın sız gümbürtüyü! Safı Bey ışı kurcalamak ıstercesme. Bızım Pelvan şımdıden koltuk pesine duserse, hapı yuttuk demektır. Bakalim bu ışm sonu nereye varacak'. Aşağıdan, k >pının agzından konagın bakıcısı Tosun tfendı' nın sesı gelmeye başladı Dolak Davut, Tersı Bozuk'a «Bak îsmet Bey, dedl, bu namussuz bızı aldatmadı mı k r Bu Tosun durzüsu bızi ıl'e gonaermedı mı boş yere' Onun ytfzünden ılde basımıza gelmeyen mı kaldı' Şu Tosun'u gel bır benzetelım » Ismet Bey ses etmedı Dolak Davut'un bu sozlenne. Kafası karıştı onun jıne. Bu arada Pelvan Niyazl lçeri gırmiştl. Ayakta gfüçlükle duruyordu Pelvan Nıyazı Tosun Efendı ona vardım edıyordu. Sağ elını havaya yüzunu buruşturarak kaldırdı, «Yeter, soz mılletındır» ışaretı yaptı bır sure Tum gozler uzenndeydı Onu bu durumda gorerüer «Yabu, bu blzira Pelvan NlyazJ ml7» demege başiadılar. Geçıp lıasır koltuğa oturdu Fıskos başladı hemen «Canım biz de «vlendık.. TUm kabahat Tefecı Beşırde' Hasan Basan'ın hıç gunahı yok mu kır Efendım Pelvanın durumu ıyı degıl Seçırrüer geldı çattı, Ramazan Efendı Tum kaoahat unlu eşkıja îbo Ağa'nın yasasmda . Surmegoz de anası gıbı saglam çıktı demek • Pelvan Niyazl konuşmasına soyle başladı: «Ben Pelvan Nıyazi olarak » Hasır koltuğuna gomulen Pelvan yavas yavas konustu. 3u sozcuklerle konuşmasını bagladı Benım defterımde yalana ımkinı yok yer yoktur. Hepinlzl saygıjle selâmlanm' Geldığı gıbı konağın yolunu tuttu Pelvan trtesı gunu üçede olsun, ılde olsun turlu çesıtll koltuk hlkâyelerı anlatılmaya baslandı On seçımler kapının agzına dayanmca, partı lçlnde küfurleşmeler de vogunlaştı Ovbnlar tezgahlanıv or, cadı kazanların altma odunlar sürülüyordu. • Zampık Zeynel çok şık gıvmmıştı Konagın ram onünde indı taksıden Konağm ışlemelı o eskı kapısı ağır agır açüdı Tosun Efendı Hoş geldmız Zeynel Bey' dedı Konak bahçesımn çıçeklı dar yolunu adımladl. Dar yolun her ıkı \ara san, kırmızı mor çıçeklerle suslenmıştı Mermer merdıvenlerı adımlarken duşunuvordu Sonra sağanlıga çıkınca donup baktı ardına. Önundekı genış toprak parçası ta ılçeve dek uzanıyordu Bır ıkı adım at'ı atmadı konağın uzun kapısının bır kanadı açılıverdı Dııdu çok guleç bır yuzle Oooo' Bujrun Zeynel Bey. bu\run Safalar getırdıniî . Konagın upuzun bır halı ıle suslenmış holune gırdı Konuk odası kapalıydı. Dudu hemen açıp Bu oda daha rahat Zevnel Be, dedı bujrun Durumu kerterız etmek ıs'ercesme gozlermı oraya buraya çevırdı Tam bu sırada ıçerı Surmegoz Sıdıka gırdı Açık saçık gıymmıştı Çan etegı avaklarının boğumîannı rahathkla sutıgelıyordu Zeynel*ı gorur gormez yuzunu tathlaştırdı bırden. Konağımıza onur verdınız Zeynel Bey, dedı, sızı çoktandır beklıvorduk' Lutfen rahat oturunuz (OEVAMI VAR) Hızlı bagır, dedı adam U7S"<*af Makedonya 1900 1. Hikâye Dila Hanım «BU DAĞLAR UCANA DAĞLARIDIR MANASTIR'DAN FLORİNA'YA UZANIR UÇANA DAĞLARINDA AKAN SULAR, UÇAN KUŞLAR ZULFİKAR BEY DİYE AĞLASIR GAYRI IÇINE ISMAIL NETSE NEYLESE KORKU DUŞMUŞTUR, YUZU KARADIR Yazan: Necati CUMALI UÇANA DAĞLARIMA GOZU PEK, YUREĞI PEK ZULFİKAR BEY GIBI ADAM YARASIR» «R 'rrHı Hıkâvelerı» adını duyunca hemen bu dizelerl hatırladım Boyle biter Necatf Cumalı'nın «Lçanalı Zulfıkar Be\e Agıt" şiirl Sonunda da $oyle bır no» vardır «Zulfıkar bev Bırıncı Dunşa ba\aşında Batı T r a k v a u ışgal eden daşman kuvveHenııe Larji daga çıkmış sa\aşın sona erecefı ffunlerde bır gece eunde konakladıgı eskı kâh>ası Uçanalı tsmaıl tarafından u\kjsur»aa n i ! zerıe oldurulmuş » Yaj.ıntıyla ili$ki Necati Cumalı, yaşantısıyla yapıtları araıındaki llişki hemen goıe çarpan bır yazar. Yasam oykusunun evreleri yapıtlarında kolayca ızleneb'lıyor Sozgelımi «Karakolda» adlı uzun şnrını avukatlığında karşılatiığı bır olay «ınlemıştır. ıSusuz "ıaz> gibi oykuleriyle, <\alınlar> gibi tıyatro oyunlarıyla ka$abadakı ya^antısı arasında sıkı bagınlılar vardır Son romanı cA^k da Gezcr»ın ıse tıyairo çevrelerıyle uzun tanışıklığınn sonunda yazıldığırı bılıyoruz. Ornekleri daha da çoğaltmak her zanan mumkun. Bunun bır rosilaniı oiamayacağı, ysıarlık 1u1umuyla açıklanması gerekiığı kanısındayım Ute ' R M melı Hıka\eleru de, yukarda andığım «.iirının haberledıgi erfamla bu yazarlık oz"llıgıni blrlestıren yeni bır evre olmalı Nıtekim kendui de bu gozlemı doğrular nıtelıkte konuşuyor • Rumelt Hıkâyelerı, çocuk yafimdan başlayarak annemden, babamdan dınlediğım hıkâyelerden oluşuyor Uzun yıllar yazmak isledim Ama erteledım hep Netnel olabılmek <;ın, deneylerımin birikmeıı ıçın bekledım. Uç cılt olarak lasarladım yazacaklarımı Bırıncı cilt bıtti. Onıki hikâye var bu ciltte. Daha çok, babamdan dınlediklerımı kapsıyor. Adları gcrçektekı Gibi bıraklım. Orneğın, babam gercek adıyla, Muv tafa olarak geçıyor Oburlerı de oyle. Ikıncı cüde, buyuk hıkaye denebıllr. Viran Dağlar adını tasıyor. Uçuncu cılt'e ıst annemden dınledığim hikâyrler yer alıyor. Bu uç cıltten ortaya bır butun çıkacağını »anıyorum.t Necati Cumalı, Makedonya ıçoo'de kinleri, öçleri ve kanları anlatarak barışa bir katkıda bulunmak istiyor Kemal OZER nın Nitekim Şeytan Kazanı, Barut Frçısı vb diye anrlıyor butun dunyada. Turkler, Rur'ar, Makedonlar, Ulahlar, Bulgarlar, Arnavutlar, Sırplar, Ermenller, Yahud'ler, Çıngeneler, bu arada Batılılar, Istanbul Levanletileri, Gurculer, Acemler yaşıyor. Bu kadar karııık dinlerın, dillerin yarattığı hlkiyelerdir soz konusu olan. Çağın başındakı ulusçuluk akımları bu halkları karsı karşıya getirır. Yakın komşular dusman olurlar. Ayrı kamplara bolunurler. Bır mılle tın uyruğu olarak tutumları vardır, bir de insan ola rak tutumları vardır. Vlcdanlarının buyruğunda tu tumları ne olacaktır? Yaşam onlardan karar bckler Ve gıdeceğı yere gıder Boylelıkle bir yığın trajık olay doğar Son derece vurucu, sarsıcı, hızlı bır akış gosterır yaşam Bır hıkayecı ıçın kayıtsız kalınama yacak bır ortamdır bu.» «Sızı bunlan \ai r nıa^a ı'er Daşka etkcnle1" de \ar mı' I > «Biz, bes yuz yıl o topraklarda yaşamıs bir toplumuz. Edebiyat anlayısımız, en yaygın edebıyat tur lerine yabancılıgımız bızım yajama yaklasmamızı onledı. Bes yuz yılın otcsınde, yasadığımız bu topraklar içın ne biliyoruz' Kıtaplığımızda kaç yapıt v a r 1 Yok desem yerıdır Balkanları Istırati ıle tanıdık. Nobel i katanınca Ivo Andrıç'i, sonra Kazancakıs'ı, •n «on da Bulgar Yorrlan Yovkov'u Balkanlarda kalan Turklerı de enların aracılığıyla tanıyoruz Her bırl «.ovenızmden sıyrılrnış, arınmıs, insanlığın hiz metınde olan bu buyuk yaıarlar Balkan halkları ara sındakl kardeslıği, yakınlıgı yapıtlarında lanıfladılar. Ben Rumclıliylm, orada dogdum. Elbel bana da bu guzel çalışmaya bır katkıda bulunmak duserdi. Şımdl bir takıma o gorevı yerine getirivorum.ı Kemal örerie Necati Cumalı «MakedonTa, 1900* ü«ıtüne töylejlyorUr. «\aşaı tınızla \apıtiannız arasındakı ılı;kı genellıkıe hemen goze çarpı>or Rumelı Hıkâjelerı ıpn bu açıdan neler sovle\ebılırsınız'>» Bir yığın trajik olay «Nasıl bır butun olacak bu 7 \ ?,7ar olarak *i7e çckıcı gelen nedır bu anlattıklanmzda''» «Bır kez, kijıler ve olaylar gerçek olduğu ıcın gercek bır coğrafyava dayanıyor Sınırları Selanık'fen Manaıtıra, Ohrı golune uzaran 300 km 'lık bır bolge Sonra anlatılan yıllarda onemlı yerı var bura «Ben genel olarak yakından tanıdıjım, görduğum olayları yazarım. Bu tutumumdan bu hıkayelerde de hıç ayrılmamıs gıbıyım. Çunku yakınlarım aracılıgıyle kondım yasamıs gıbıyım onları Kaldı kı 1947 ve 1973'te iki gezi yaDtım. Hikâyelerın gectiği yerleri gordum. Selânık ten baslayarak Karaperla, Yenlce, Vodına, Eksısu, Kaylar (Potelemaıs), Flonna, Manastır, Ohrı'yi gezdım. Bazı kuçuk koylerde durdum. Hatla bazı yerlerde e&kı tanıdıklarla karsılastım Florına'da babamın gençlik arkada«.larını buldum Florına'dan goç ettiğimiz gun bizi ıstasyona goturen arabacının oqlu beni hatırladı Bır sıgara satıcısının sozunu bu arada unutamam Bır kahvemı ıçmeden ayrılırsanız arkanızdan tukururum demistı Konukseverlıkterıni unutamam Makedonyalıların Dıyebilirim kı, Dedeağac'tan Manastır'a kadar kahve parası odet tırmediler bıze. Kaylar'da ise çok yaşlı bir iznikii'yle lanıştık. (Kaylar annemin memleketı; bu hikayelerde adı çok geçecek). Kalp hastası olduğu halde temmuz sıcağında aradığımız yerleri bulmakta bize yardım ettı Anastas Papadopulos, unutulmayacak kadar tatlı bır ınsandı Evinde ağır ladıyla bır oğle yemeği y«dık Sonuç olarak diyebılırım ki, bu hikâyelerde kln, oç, olum, kan onde gelıyor. Ama ben bunlan anlata rak barışa hlzmet ediyorum. Bana bir ıamanlar Romanyalı bır dlplomat, Balkanlar bir butundur demisti. Sanıyorum kl Ataturk, Balkan Antantı'nı kurarktn yasamı va deneyleriyle bu butunluğu llk pekiftırmeye çalıtan polıtıkacıydı. Hıkâyelerimde çok kan akacak, ama okuyucularımda kendl duydugum acıma ve sevgl duygusunu uyandırabılirsem yına da barış sevgısl ağır basacak.ı Stendhal örneği «Va«ı! bır »nlatım yönteraı uyguladınn hflcâyelerl» nızı vazarken''» «Stendhal dar kl, ben yazmaya başlamadan Sne« yarım saat medeni kanun okurum. Kendlmi onun uslubuyla hazırlarım. Nedır medeni kanun 1 Gereksl* tek sozcük yoktur Içinde. Kisıler arasındaki illskilerl kesın, yalın bir biçimde anlalır. Stendhal'i ornek tuttum ben de kendıme. Sık sık Tevrat okurum sonra. En buyuk hikâye kitabıdır çünku. Kaç bin yıl geçmeslne ragmen hala okunmaktadır, •skimcmlştir. Bu nun nedenıni Stendhal iyi anlamıs. Özneyle yüklem arasında aracı oğeler (deyımler, sıfatlar, atasozlerl, gerekslz betimlemeler) kullanılmaz Her özne h e m M yuklemıni bulur. Hikayede 1M1 Gece Masalları'ndan, Boccacio'dan, Tevrat'tan geçerek Stendhal'e kadar eskımeyen nedir arastırdım, bunu buldum. Rumell Hıkâyeleri ni yazarken de boyle yazmaya çalıstım. Ben karışmadan, hıkâyelerımın kısllerı kızdılar, oç aldılar, jevdller..» BEYLERİN SÖZÜ SÖZDÜ, TABANCALARI BELLERİNDEYDÎ, O DÖNEMDE VERİLEN SÖZÜN HESABI SİLAHLA SORULÜRDÜ cugu çîzmelerıyle, vunıldugu gıW UutU kapaiı bır yaylıya sırt üstu jatırmışlar. battanıyesıyle ortmüşlerdı Yaylının on perdesı yagan kara karşı ınıktı Gerısınden bakılınca. olünün govdesuıın bıçımını alan battanıyenın kabanklıkları gorunuyordu Yaylıya ıkı beygır koşulmuştu Saglam ıkl bevgır daha javlmın gerısınde yedekteydı Surücü, sırtından çapraz vurulmuş mavzerı ıle onde atların yanı sıra yurdyor, beyın çobanlanndan ırı jarı ikı Gega (I) butUn silahlannı kuşanmış ve dektekı beygırlenn gerıs'nden gelıyorlardı. Onların ardında beyın kâhyası vardı. Yaylıya koşulu beygırlenn sagrıları 5'anı sıra seğlrten koç buyukluğunde bır çoban kopegı sureklı tehlıkelerden kavgalardan çatıkkara kalan yuzmle jasır.a yas katıyordu bu vüruyuş kolunun. yasamuıa para yetlştiremedlgl yıllar bir lkj tarla saUr; gecele. nnl ya komşu beylerl raio lçmeye çağınp ya onlara rakı ir> me>e glderek geçlrlr, denk düŞürurse adamlarmın körpe kı» İarından gelınlerınden birınl 38 gün konagına kapatır. yaz s o nunda tatlıya baglayarak Manastıra doner, kaybolurdu. 400 altınını almıjti Karlı yollarda Otlaktan çıktıklan sıradn h»va kuru soguktu Donmuş toprak yolda beygırler tınsla yol alıyorlar, bır dizı tıkırtılar gıcırtılarla sürükleyip goturuyorlardı arkalanndaki sallantılı vaylıyı. Surucu ondekı jerındevdl. Çobanlar yedek beygırlere bmmışlerdı. kahya da atına Bır saat sonra Malınka D?ğı eteklerınde yol baura vurduğu sırada soğuk kırıldi Çok geçmeden kar başladı Yolculuklarının ıkıncl saatı dolarken, kar, beygırlenn toynaklarını aştı, ızledıkleri dağ yolunu örttü, yukseldlkçe vukseldıkçe kalınla^tı. Surucu one duşerek bejgırlerm başını çekmeje oasladı Çobanlar, gerıde karda açılin tovnak ızlenne tekerlek ızlenne u>durdular adımlarını Kahja kan zor soken atını jedeğme aldı Yıllardır gidıp geldıklen \olj ıkı JPnındakı agaçların. kayaların kar yuklu çalıların arasından seçe rek ılerlıvorlardı. Kopek, sık sık one geçıyor, yolun kokusunu ahncaja kadar kan eşelıyordu Bev kuşluğa doğru vurulmustu Yaylıyı hazırlavıp yola çıktıklannda o61e olmamıştı henuz Akşam ınerken halâ aşacaklan dagın etekletındevdıler. Gemıcı fenerlermden bınnı arabanın ok baçvna astılar öba runu gende tentenın çembenne Perleşevıtsıya kovnlne gırdıkle Otlaklann kira anlaçması, at gezmtılennde, çoklukla da çıftlıkte, konagın bnunde, sofranın kunıldugu asmanın altında rakı masası başmda konuşulurdu. Manastırlı Bey, cebinln kasındığı sırada, kolunu kaldınr, bazı tepeler hendekler. dere yataklan, degırmenler gostenr, «ıste bu gordügün verler» diye baglardı sozlınü Eylulde, asmanın altıtv da, kıraladığı otlaklan boyle gos» terdıkten sonra dort yuz altını» nı almıstı Arnavut Bevının. Daha o akşam aynlmıstı Goriçka*» dan. Arabayla Eksısu Istasvonuna gelirken Manastıra gidecefırd soyluvordu îstasyonda daha dnce gelen Selânık trerıne bmdt. Beklemenın cansıkıntısmdan kur tuldu. Soıün hesabı AnuiTut Bertnln ölüsnnü, vtıraldufctı glbl çlzmeslyle gocntuvi». Ostfl rinde gecenln karanlıgı lndirmlstı Fenerlerden yayılan sallantılı ışığın bırer kulaç otesmde bırbırıne kanşan karaltılar yığınıydılar artık. Karın, kararan agaçlann ustunde buyuven golge len bırbırı üstune yıkıla yıkıla yol alıyorlardı. Gendekı fenerın yaylının ıçıne vuran ışıgı, tentede ıkı yana çalkalanıp duruyor, battamyenın ustunde ver değıştırdıkçe olunun baş, kol, ayak çıkıntılarmı kannlıktan çıkarıyordu. Mavzerle vurulmuş kan kokusu salan bır oluydu goturduklerı Evıne ulaştırıp kansma teslım etmenın oluye karşı yerine getınlecek son borçlan olduğu ınancındaydılar. Kurtların saldınsıydı tek korkuları Perleşevıtsıya'da durdular. Yolları üstundekı ılk Arnavut koyuydu Gecevı kovde, beylennı tanıyan bır Arnavutun avlusunda, yaylının yanında sabaha kadar gözlerım kırpmadan. olüyu bekleyerek geçırdı'er Sabah gun dogarken yıne yoldaydılar. Ikıncı gun yolculuklan daha guç geçtı. Kar beygırlenn dızlerını buluyordu Sürucü ıle lki çoban sık sık kureyerek yolu açtılar hendeğe, çukura kayan tekerleklerı omuzlayıp kurtardılar. Dağı aştıklarında öğlevı bulmuştu Kuzevde goz alabildığıne uza wp gıden vaylalar karlar altındavdı Çok uzaklarda Pre5?pa, Ohrı Gollen soluk ma\ı s ılar v le gogun yere duşmus bırer parçası gıbı yamanıyorlardı bu kar ortusune Gollerın batısında, vme çok uzakla'da, karlar arasında bır avııç bocek gıbı dagılmış pencere carrlarının kapıla rnın kara kara lekelerı tek mınaresıyle Bogradıç'ı seçtıler. Yaz avlannda olsa beş altı saa'lık bır voldu çıktıklan Dağı a<;tıktan sonra çok çok bır saatlık bır vol kalırriı Bogradıc'e. Ovsa, karlar altmda, bovle mınaresı etıerımn pencerelerıvle gorduklerı be^ıerının bucagma varmalan kısa kıs gununde akşam karanhjmı bu'du. kapab yavüra sırt üstfl yatırmı$lardı . (Desen. Mehmet Guleryfiı) ları, ellerınde fenerler, yanan çı ralı odunlarla avludavdılar. Be>in halası, henuz koca>a varmamış ıkı kız kardeşı, yaşlı bır hızmetçl kadın, ıkı vanaşma ıle kucuk çoruklan kucakla^nda kaıılan çocuklar şaşkırhk ıçın de titreşıvorlarriı vavlının sagın da solunda L'rkmuş gerı çekılen bakıslan, boşlukta aral'k kalmış dudaslanyle henuz dovunmekle, ofkelenıp grırultu koparmak arasında kararsızdılar. Bevm karısı Dıla Hanım savlı avlunun ortasında durduk'an sonra konaktan avluya çıkan kapıda gorundu Kalabalığın onune geçtı Gozünden bır damla \aş akmpdan kar^ıladı gelenlerı. Adamlarma hıç bır şey sormadı Koca*ının olusünu konaga, odasına aldı Vatagma vatırdı. Sabaha kadar başını bekledi Ertesı pun olu toprağa verıldıkten sonra, Kahva>ı çagırttı, sordu. Onların bolgesmde kışlar sert geçer, butun otlaklan kar örterdi Malınka Dağınm günev etekleri ıse açtklıktı O yakada Gorıçka Sarıgul kar tutmazdı Her \ıl ekım başmda oralarda kıralad'klan kışlık otlaklara inerdı surulen nısanda Bogradıç e donerdı. Tapu senet sepet aranmazdı o dnnemde Beyler at ushında çıfthk alır satar, rakı masasındl tarla bagışlarlardı Sozlerı sözdu. tabancalan bellerındpvdı An laşmazlıklarda verılen scSrün he> sam tabancavla ssorulurdu Gorıçkalı komsulan. arkasından. bırlıkte ıçılen rakılann, babalardan buvukbabalardan kalan anılarm derebev ler arasında kokleşmış kaoalı bır anlaşmamn hatırına. ellerınden geldıgı k^dar roluna kormaya çalısırlardı Manastırlı Bevın bu gelısı guzel Islerını Babadan dededen bev doganlar ıçın bır olçüve kadar hoş karsılanacak alışılrms olagan savsaklamalardı bunlar Ama anam uzakta vaşadıkça nldan vıla malının sınırlarını unutujor aldığınm sattığının hesabını kanştırıyordu Bu yuzden her vıl komsulanvle kıracılarına bır viğın baş ağrısı bırakıyordu gerısınde. (I) Gega Kuzey Arnavutluk Arnavutu. 0 gidisin donujü Aralık o'talanndaydılar Sürülerı ıkı ajdır Gonçka'davdı. Bır hafta once çobanlarından bır haber geldı Komşu otlak sahıbı Rıza bevın adamlan, baz> sınırlarda suulennı gerı çevinyorlardı Bey atına bindı Yanında Kan va ıle gıttı O gıdışm donuşujdu bu. Gonçkada kıraladıklan otlakların sahıbı yıllardır Manastıra yerleşmış bır mırasyedıydı. Her yıl eylulde bes on gün içın Gonçka'ya gelır, kahyasından mısır bugday harmanlarının, stırulerının vün süt celep gelırlermın, hesaplarını alır; başını sonunu dogru dunist bılmedıgı her geçen yıl daha da karıştırdıgı otlaklannm buyuk bır bolümünü kıraya verir: Manastır, Selânik, Istanbul arasında geçen sevruk Dıla Hanım, beyini karşılıyor Yayh konagın avlusunda durduğu zaman bevm butun adam r i RI N : BEYi KİM VURDU! GARTH SSCSEM • KEJ4Oİ ÖÛİA4ÜNUN BM0.İUİ İMZAU TiFFANY JONES d : JI4Z
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle