24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ALTI BÜYÜK KAPİTALİST ÜLKENİN LİDERLERİ BUĞÜN PARİS'TE BULUŞUYOR; ZIRVE'NIN AMACI TICARET SAVAŞINI ÖNLEMEK PARtS Batılı en gtiçlü altı kapitalist ülkenln hükümet ya da devlet başkanlan, bugün Paris yakınlanndaki Rambouillet şatosu'nda bir ekc nomik zirvede bir araya geleceklerdir. l*ç gün sürecek zirvenin birincil amacı, kapitalist devler arasmdakı ticaret savaşınm yeru boyutlar kazanmasını önlemek, ticari v ekonomik ilişkileri yen: dengelere oturtma çabası olacaktır. Ekonomik alanda geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan çelişkilerin belli ölçülerde yumuşatıiabilmesi için yeni uziaşma noktalannın bulunmasına da çalışılacağı gözlemcilerce bıldiriimektedir. Dünyanın en guçlü altı kapitalist ülkesinin bu îirvesine ABD Başkanı Gerald Ford, Japonya Eaşbakanı Takeo Miki, Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing, Ingiltere Başbakanl Harold Wüson, Batı Almanya Başbakanı Helmut Schmidt ve îtalya Başbakanı Aldo Moro katılmaktadır. ABD Ortakpazar ilişkileri •Ekonomik zirve. olarak nitelenen toplantıda özellikle son günlerde gerginleşmeye yüz tutan ABD ile Ortakpazar arasmrfaki tican ilişkiler ele alınacaktir. Amerika'da Ford yönetımi üzerinde çelik başta oimak üzere Ortakpazar'dan yapılan bazı maiların ithalatma karşı yeni kısıtlamalar konmasma ilişktn baskılar yoğunlaşmaktadır. ABD'de 1976'nın seçim yılı olması. Başkan Ford'un Ortaîrpazar'ın itirazlarma rağmen, kendl ülkesinden gelen baskılara boyun eğmesi ola. Silığırj arttırmaktadır. • PARiS YAKINLARINDAKi RAMBOUilLET 5ATOSUNDA ÜÇ GÜN SÜRECEK OLAN ZİRVEDE KAPİTALİST DEVLERiN LiDERLERİ TiCARİ VE EKONOMİK İÜŞKİLERİ YENİ DENGELERE OTURTMAK İÇİN ÇABA HARCAYACAKLAR. • JAPONYA BAŞBAKANI TAKEO MİKİ, TİCARETE KISITLAMALAR KOMMASINA KESİNÜKLE KARŞI OLDUGUNÜ BELiRTEREK, «TİCARET OLMAZSA BiZ ÖLÜRÜZ» DEDİ. ZiRVEN.N GÜNDEMİNDE BATILI ÜLKELERİN EKONOMİLERİNİN YENİDEN CANLANDIRILMASI, BELLİ BAŞLI SANAYİ ÜLKELER HiN PARASAL POLİTİKALARI GİBİ KONULAR DA VAR. • SPD KURULTAY'INDA KONUŞAN SCHMİDT: ILKEMIZ OLABILDİĞİ KADAR REKABET, GEREKTİĞİ KADAR PLANLAMADIR,, • Mannheim Kurultayı'nda dün yapılan Bajkanlık Divanı seçimlerinde, Genel Başkan Willy Brandt yeniden aynı göreve seçildi Başbakan Schmidt de yeniden Genel Bajkan Yardımcısı Yağuıur ATSIZ bi oldu. • RAMBOUİLLET ŞATOSUNDA GÖRÜŞÜLECEK KONULARDAN BiRi DE ABORTAKPAZAR İLİŞKİLERİ. BAŞKAN FORD VE AVRUPALI MESLEKTAŞLARI, ABD İLE AET ARASINOA GiDEREK ARTAN GERGiNLiGi AZALTMAK iÇiN ÇABA HARCAYACAKLAR. diğer sanayi ülkeleri ve kalkınmakta olan ülkelerle ilişkileri gibi konular bulunmaktadır. Bu zirveye katılan tüm ülkeler. kapitalist blok içindeki işsızlik ve enflasyon gibı sorunları tartışacak ortak bir zeminde bulunmaktadırlar. Toplantıda varılabüecek uzlaşmaların, zirveye katılan ülkelerin gelecek yılki bü'çelerini etkilemesi de beklenmektedir. Federal Almanya Başbakanı Schmidt. Ingiltere Başbakanı Harold Wilson ise, Paris'e hareketinden önce verdigi demeçte, zirvede varılacak anlaşmayla. Ekonomik İşbirliği ve Kalkmma Örgütü OECD ve diğer uluslararası örgütlerin enflasyon ve işsizlik gibi sorunlarla ilgilenmelerinin sağlanabüecegini söylemışlerdir. Öte yandan Petrol Üreten Ülkeler örgütü OPEC'in temsilcileri de, Rambodillet zirvesiyle Fransa Cumburbaşkanı Giscard d Estaing aynı günlerde Viyana'da bir araya gelerek çahşmalar yapacaklardır. Diplomatik göılemciîer aynı tarihe rastlayan bu iki toplantıda 16 aralıkta Paris'te yapılacak olan Dünya Enerji Konfsransı'na hazırlık olmak üzere bazı çahşmaların sürdürülecegini de belirtmişlerdir. (Dış Haberler Servtsi)' r MANNHEtM Bah Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD'nin Mannheim Kurultayı'nda dün baş kanhk divanı seçimi yapıldı ve Genel Başkan Willy Brandt 418 oydan 407'sini alarak veniden Genel Başkanlıga seçildi. Başbakan Helmut Schmidt ise 429 oydan ABD Başkanı Ford. öte yandan ekonomik zirveye katılmak içln Faris'e gelen yetkililer, bu zirvede bir karar ahnmasının söz konusu olmadıgını, zirvenm daha çok .3111 büyükler. arasmda bir sohbet havasını taşıyacağını ıfade etmişlerdir. Diplomatik gözlemciler ise bu zirvenin dünyanın en güçlü kapitalist ülkeleri arasındaki bir ticaret savaşuu önletneye yönelik olduğunu söylemektedirler. Toplantıda. uluslararası ticaret savaşını ortadan kaldırmak. yolunda çaba harcanacak ancak bu başanlamazsa bu tehlikeyi azaltmak için çalışmalar yapııacaktır. Tek yanlı tedbirler Belli başlı sanayi ülkeleri arasmdaki ticaret savaşı son zamanlarda gerçekten de tehlikelı bir nitelik kazanmıştır. Fransa tek yanh bir karar alarak Italya'dan ıthal ettiğı şaraba kısulamalar koymuş, Îtalya ülke ekonomisindeki dar boğaalar nedeniyle yeni ithalat kısıtlamalan getirmiş, Amerika'da bazı çevreler ve Ingiliz hükümeti de, ülkelerine giren bazı maiların ithalatlarının kısıtlanmasının gerekli olduğunu açıklamışlardır. İngiliz Işçi Sendiklan Kongresi (TUC) da Wilson lîükümetine bu konuda çeşitli baskılar yapmaktadır. d'Estaing Fransa'nın Akdeniz'de ABD ve Sovyetier'den sonra üçüncü deniz gücü olduğunu öne sürdü • FRANSA CUMHURBAŞKANI, ÜLKESİNİN AKDENİZ'DEKİ DENİZ GÜCÜNÜN ARTTIRILMASI AMACIYLA. İKİ UÇAK GEMİSİNİN BÖLGEDEKİ ÜSLERE GETİRİLECEĞİNI SÖYLEDI. Avustralya'daki anayasa bunahmı, daha köklü çatışmaların habercisi olarak yorumlanıyor BAŞBAKAN WHİTLAM'I GÖREVİMOEN ALAN GENEL VALİ KERR, 1974 YILINDA V/HİÎLAM'IN ÖNERiSi ÜZERiNE iNGiÜZ KRALİÇESİ TARAFINDAN ATANMIŞTI. Avustralya'da, 197576 bütçes:nin Senato tarafmdan onaylanmaması nedeniyle ortaya çıkan siyasal bunalım, Başbakan Whitlam'ın Genel Vali Kerr tarafmdan görevinden almması ile bir anayasa bunalımına donüştü. Bilindıgi gibi geçtîğimiz günlerde. İngiltere kraliçesini terr sil eden genel Vali Kerr muhalefetin engellemeleri sonucf bütçenin Senato'dan çıkamama ?ını gerekçe göstererek önce İşçi Partisi lideri Başbakar Whitlam'ı görevinden azletmiş bunun ardmdan da parlamen toyu feshetmiştir. Yeni seçim lerin de 13 aralıkta yapümas: kararlaşUrrlmıştır. KnKçt Eltnbeth'in ttmfkitl İngiliz Uluslar Topluluğt (•Commonwealth) üyesi olar Avustralya anayasasına göre İngiltere kraliçesini Avustral yalı bir Genel Vaü temsil efr mektedir. Şimdiye dek «sembolik bir devlet başkanı» olarak görülen bu görev, Avustralya tarihinde ilk kez etkir bir siyasal işlev kazanmıştır Bir Genel Valinin bu hakkın: kulanması Avustralya tarihin de ikinci kez görülmektedir 1932 yılmda da benzer bir ana yasal bunalım sonucu genel vali meclisleri feshedip seçime götürmüştü. Ancak o zaman. bugünkü çatışmalara yol açmamıştı. ingiliz Uluslar Topluluğu içinde, Avusturalya gibi Kanada ve Yeni Zelanda da îngiltere kralicesinin devlet başkanı niteliğir.de bir Genel Vali ile temsil edilmesi sistemini uygulamaktadırlar. Hindistan, Nijerya, Singapur gibi ülkeler ise Cumhuriyet yönetimi kabııl etmişlerdir. Bu ülkeler Genel Vali istememekte ve kendi devlet başkanlannı kendilerine özgü sistemlerle seçmektedirler. Av\ıstralya anayasısma göre Genel Vali başbakan tarafmdan seçilip önerilmekte, İngiltere kraliçesi tarafmdan atanmaktadır. Kendisini görevinden azleden Genel Vali Kerr de, 1974 yılında Whitlam taraÜÇ Y1LDAN BERİ İKTİDARDA AVUSTRALYANIN REFORMLAR YAPMIŞTI. set izleyen îşçi Partisi hükümeti üniversitede paralı öjiretimi kaldırmış. geniş bir Ulusal Sagiık Sigortası kurmuş, issizliğin giderilmesi yönünd? önemli çahşmalar yapmıştı. Tutucu muhalefetin hükümetin siyasetine yönelttiği eleştiriler ise genel bir «komünizm ve aşırı solculuk» edebiyati çerçevesi içinde. masraflı ve hesapsız harcamalar yapmak, işsizlik oranının % 5'e enflasyor oranının ise • 12'ye yük» selmesine yol açmak gibi konulardr odaklaşıyordu. Bu yıl başmdan itibaren de muhalefet bazı bakanlann adiannın yolsuzluklara karıştıguıı öne sürmüştü. BULUMAM İŞÇÎ PARTİSİ HÜKÜMETİ iÇ VE DIŞ POLiîiKASINDA ÖNEMLi 407'sini alarak Oenel Başkan Yardımcılığına yeniden seçildi. Kurultay'm agırlık noktasmı, ikinci günden itibaren kısaca «Or 85» diye anılan «1975 19fl5 yıllan arasında ekonomiyi planlama ve yönleme oroeramı taslagı» oluşturmava başladı. Bu geniş kapsamh ve ilkescl ni*elikleri proçrarr raslaSı dolayısıyla topiur"jn vapısır.ı bile önemli ölçüde degistirseçk Ögeleri içinde tt.şıyor. Nitekim aylardan De: l:amuoyunda bu ko nııya ilişkin tartışmalann hemen aralıksız sürüp gitmesi de. bunun kanıtlanndan biri. Konu gerçette nedir? Acaba bu orograra yardımıyla. sağcı çevrelerin her köşe basında kesfetmege aî raştıklan «Gizli Komünistlern farketrirmeksiTin ba*ı almanva'vı bir «Kızıl Cehennerme döniistürmeyi mi amaclıyorlar. voksa demokratik so! lcurallan ve sınırlan fçerisinde bir reform tasarısı mı söz konusu. Başbakan Helmut Schmidt. kurultay konu^masında durumu şu cümlelerle özetledi: «Tasanya ilişkin oiarak şimdiye degio kamuoyunda sürdürülen tartışma.» piyaja ve vatırım lann yönlendirilmesi böîümü U zerinde yoğunlaşmıstır 1959 Go desberg programı'ndan bu yana ilkemiz şudur: ^olab!!digi kadar rekabet, gerektigi kadar planlama...» «HaniKİa JU do»dül«r» Hiç kimsenln çıkıp da piyas» ekonomisini bize karşı savıınmaya hakkı yoktur. Tam tersine, amanında firmaların miişterile ri aldatmaması için eerekli d«ne tim yöntemleıint yasal vollarla uygulamaya koyanlar blz sosyal demokra'lar olmustuk. Oysa <ser best piyasa ek<Tiomisini savunduklannı ileri süren> hıristivfln demokratlar. on iW vıl sarlece havanda su dövmüslerdir. Durmaksızm nargile vakacaklannı ileri sürmüşierdir ama. dumanı içlerine çekmege soluklan yetmemistir.» Başbakan Schmidt'ın polemik çilere ve suyu bulandırmais isteyenlere karşı verdigi bu cevap tan sonra, önümüzdeki on yıl için Batı Alman toplumu'nun ekonomik ve politik vaşamma yön vermek tçin hazırlanan prog rama ilişkin açıklamalan. tasan'nın manevi babası sayılan Prof. Peter Von Ortwn yaparak özetle şunlan söyledi: «Or85'in görevi Godesberg prog rarm'nm ışıgı altında. demokra tik osyalizmin ana değerlerini daha iyl belirlemefc, somuUaştır mak. başlamış veya beklenen totjliîmsal eelişmeieri çö'iirnleyip ortaya koymaktadır. Böylece de Federal Almanya'nın toplum düzeni reformlar voluyla daha özgilr. daha atd.ll ve daha dayanışmalı bir dtizeye eriştirilecektir.» Geçen şubat ayı'ndan bu yana süren tartışmalar sonucu değistirilmis biçimiyle O R 5 demokratik sosyalizmin amaçlarını sap tamaktan baslayarak. vurtdasın bilincini geliştirmek. iş dünvasını insana vakışır talmak. devletin eknnomi ve toplum vaşamın dakl rolü. fırsat eşitligi, bilim ve teknoloji. çağdas sanayi tor> lumlarınm sorunları. eelişme ve reformlar. yahut piyasa ve vatınmların yönlendirilmesi sribi da ha Dek çok konuyu ayrmtılı o!a rak incelemekte. çözüm yollan önermpktedir CİA ve ABO'nin rolü Dünyanın en büyük Sosya! Demokrat Partisinin bir milyona yakm üyesinden vanyi aşkım kırk yaşından genç. Sonuç, babalarla. oğullar arasmda çekişme ve itişme. ama bu çekişme ve ittşme, yalmkat bir karşılıkh küçük erfinne biçıminde kecdini göstermiyor. Olainn serisinde da ha derin. daha köklü görüş aynlıklan yatıyor: SPD, eski deyimiyle «zımnın da mündemiç» olması eereken reformcu ve t«plumun sımrlannı «tatlısert» zorlavıcı niteliklerini sorumak 1çin en azından bir savaşım vererek mi. voksa. veipazenin ortasmda nazlı oazlı yalpalayan oylan topiamak tçm, vahut topladıklannı elden kaçirmamak amacıyla. Hristiyan Demokratlardan daha «HrisHyan Demokrat» bir Sosyal Demokrat Parti olmaya vöneldifti suçlamasını vanıtsız mı bırakacak? G5rünüşe bakıhrsa. «Şunlar Mannheim'da ve de 38 ülkenin temsil cisi önündı! btr fcapışsalar da tatlı tatlı seyretsekn havasında olanlann bu dilekler) vertne gel mevecek ve adadıkları mumlar da fıoşa girlecek Soringer tröstünün, kalemlerinden «fcan» damlnytp, soluüukça burunlann dan barut dumanı tüten yorumculan ne kadar «tevll» yolu ararlarsa arasınlar. Kurultay'da «olcı birlik ve beraberlik bilinci ağır basıyor. t l l re ABD'nln roluT Buna karşılık Başbakan Whft lam da, Ulusal Tanm Partisi liderlerinin CÎA ile ihş'ıcüi olduğuna dair iddialSrda bulunmuş ve bu konuda bazı belgeler yayınlanmıştı. Ancak çok güçlü olan Avustralya'dakt Amerikan Ticaret Odası, Ulusal Tanm Partisi ile Liberal Partinin olus»urdu6u muhalefetten yana açık olarak tavır almıştır. Son zamanlarda ABD'de de Avustralya'daki Amerikan yatınmlarının tehlikede olduftu konusımda araştırmalar ve yayınlar yapılmaktaydı. îşçi Partisi hükümetinln düşürülmesinde muhalefete büyük destek sağlamakla suçlanan kişilerden biri de Avustralj'a'daki 5 gazetpsinden başka ABD ve İngiltere'de de çeşitli eazetelerin sahibi olan Urpert Murdoch'dır. 13 aralıkta yapılacak yeni seçimlerin sonuçlan hakkmda çeşitli tahminîer yürütülmeyte • dir. Ancak Isçi Partisinin bu secimlerden üstün çıkarak ye niden hükümet fcurmasi du rumundi, dogal kavnakların zenginîi^iyie ünlü Anıstralya' nın îngiltere ve ABD ile ilişki lerinde daha önemli degişme lerin beklenmesi gerektigi bil dirilmektedir. (Dıs Haberler Serrisi) Kojfı DAPONTÎ Jsponya Başbakanı Mild. Amerikan çeliği Ortakpazar ülkelerinde tlretilen çelikle rekabet edemezken, Ortrakpazar çeliği de Japonya'da üretilen çelik karşısında rekabet olanaklarma sahip bulunmamaktadır. Nitekim Avrupalı çelik üreticileri, Japon çeliğinin Avrupa'ya gelmesini önleyici bazı kararlann alınması için Ortakpazar yetkili kurullanna başvurmuşlardır Bu arada tngiltere'de otomobil sanayiinden yetkililer de, Japonya'dan otomobil ithalatına bazı kısıtlamalar getiriimesini istemektedirler. «Ticaret olmazja ölüriiz» Japonya Başbakanı Takeo Miki ise Paris'e laTeketinden önce Tokyo'da verdiği demeçte, ;icarete kısıtlamalar konmasına kesinlikle kar PARÎS Fransa'nın bazı kentlerindeki askerî birliklerde sendikal kıpırdanmaların yayıldığı bu günlerde, ülkesinin askersel dış politikası konusunda kamu oyunu «bombardımana> tutan Cumhurbaşkanı Giscard d'Estaing, Akdeniz'de ABD ve Sovyetler'den sonra üç numarah donanmaya sahip olmak iddiasmı da vurgulamıştır. Ülkesinin dünyanın üç numaralı nükleer askeri gücü olduğunu da hatırlatan Giscard bnceki bir sabah gazetesine verdigi uzun demecinde ve aynı gün televizyondaki aynntılı konuşmasında Fransız «dış politikasını» yurttaşlarına anlatmaya çalışrnıştır. Yabancı kamuoyunda çelişki tepkiler uyandıran bu açıklamalannda Giscard özetle şu noktaları vurgulamaktadır: • Akdeniz'deki deniz gücü arttınlırken Fransa bu amaçla iki uçak gemisini Akdenizdeki üslerine getirecektır. • Nüldeler füzelerle silâhlandınlmış denizalülar Pransa'nın en güçlü savunma araçlandır. 0 Konvansiyonel silâhlar ile nükleer silâhlar arasmda bir denge k\ırulmalıdır. 0 Fransa klasik silâhlarda komsularına oranla zajiftır. Bu dengesizlik düzeltilecektir. • Genelkurmaydan. askeri birliklerin yalmzca doğu smırında kalmayarak ulusal topraklar üzerinde esneklik kazanması istenmiştir. 9 Federal Almanya'nın tarafsızlığa kayması olasılığı yoktur. 9 1950lerin soğuk savaş dönemindeki çatışma varsayımı degişmiştir. 9 Bugün dünyada genel bir güvensizlik durumu vardır. Buna karşı hazırlıklı olmalıyız. (Giscard, televizyon konuşmasında bu konuda Kıbns çatışması ile Ortadoğu bunalımını örnek göstermiştir.) • Avrupa'nın ortak savunma politikası ancak ortak bir siyasal bütünleşmenin sağlanacagı gün düşünülebilecektir. • Ortak siyasal yapı olmadan, ortak savunma sistemi olamaz. Bu da 1980 de sağlanabilecektir. Giscard bu konuşmalarında ayrıca «kuşkusuz kendimize özgü bir dış politikamız olmasaydı herhalde Amerikan sistemine bağlı olurduk» demiştir. Cumhurbaşkanı bu arada kendisini •atlantikçilikle» niteliyerek suçlayanlara karşı» bunun saçmahk oîduğunu, Fransa'nın NATO ile ilişkilerinde General de Gaulle'ün çizgisini sürdürdüğünü öne sürerek. yalnız 1967'den beri NATO ile teknik lşbirliğinin geliştirildiğini belirtmiştir. Bu da ittfakın tehlikeye düşmesi halinde istenecek ortak savunma tutumunun saptanması içindir. TEPKİLER ELEŞTİRİLER Giscard'ın Fransa"nın dış ve askersel savunma politikası konusundaki bu ayrmtüı açıklamalannı eleştiren ya da yonımlaj'an gözlemciler ise şu noktaların üzerinde durmaktadırlar. 1 Giscard'ın siyasal yaklaşımlarmda inanç, ruh ve seçenek yoktur. 2 Bu diplomasi belirli bir amaç gütmekte, hiç bir ilkeden esinlenmemektedir. 3 Giscard dış politikasını da teknik ve iddiah pozisyonlara indirmiştir. Soldaki gözlemciler de Giscard'ın silâhlanma yanşını hem nükleer hem klasik alanda sürdürmek egiliminî gösterdigini ve silâhsızlanma ile ilgili uluslararası görüşmeleri baltalamayı siirdürecegini belirterek eleştirilerde bııhmmaktadırlar. NATO ile işbirliği konusunda ise. eleştirmenler Fransa'nm son yıllarda ıttifakm tüm askersel manevralanna giderek daha fazla katıldığım da hatırlatmaktadır. Aynı yorumcular. Avrupa siyasal bütünleşmesi ynnündeki dileklerin de Atlantikçıliğin değişik bir biçimi oldugunu belırtraektedirler. Avustralya'nın görevinden alınan Başbakanı Whit!am. fmdan kraliçeye önerilmiştir. İngiliz hükümeti, Avustralya'daki sorunla hiç bir ilgisi olmadıgını öne sürerken. Sidney ve Canberra kantlerinden gelen çeşitli haberler Avustralya'daki siyas: çatışmalar içinde İngiltere ile olan ilşkilerin önümüzdeki dönemde bü yük ölçüde söz konusu edilebileceğine dikkati çekiyorlar. l?çi Partisinin 3 yıllık yönetimi Sosyalist eğilimli sendikalar tarafmdan büyük ölçüde desteklenen Whitlam liderliğindeki îşçi Partisi hükümeti, 23 yı;iık bir muhalefet döneminin ardından 1972 yılmda, temsilciler meclisinde 61 'e karşı 65, senatoda ise 30 muhalif ve 3 bağımsız üyeye karşı 27 sandalyelik hassas bir çoğunluğa dayanarak kurulmuştu. Nitekim son bunalım da, Senatodaki azınlığından yarar lanılarak yaratılmıştır. îşçi Partisi hükümeti. kırsal kesimde ve sanayideki ser maye çevrelerinin çıkarlarım temsil eden ulusal liberal yö netimin iç ve dış politikasını büyük ölçüde değiştirmişti. Vietnam'da ABD'ye yardun eden Avustralya askerlerini geri çekmekle ise başlayan Whitlam yönetimi, Kuzey Vietnam, Çin ve Kore'yi tanımış. ABD' nin dış politikasını büyük ölçüde eleştirerek ülkesini uluslararası planda bu ülkenin dümen suyıından çıkarma girişimlerinde bulunmuştu. tçte ise, geniş doğal kaynaklann işletilmesinde ulusal çıkarlann korunmasına yönelik bir siya NEW WASHİNGTOH'D«1 YORK KENTİNDE NELER OLUYOR? Bugünlerde o görkemli New York kentinde; hastaneler müzeler, tiyatrolar ve diser bütün sosya; hizmet kurumlan kapatılma tehlikesiyle karai karşıya. Bütün bunlar kapatılınca aa ABD' deiv? işsizler ordusuna New York'tan onbinlerce kiçi katılacak. Evet, New York kenti bu yıl sonundan önce düşmek üzere. Her geçen gün daha fazla çoküyor New York kentinin çökmesl bütün Amerikan ekonomisine yansıyacaktır. Federal Resene Bank'm Başkanı New York'a ilişkin görüşlerini Kongre'de açıklarken «New York'un iflası ABD' deki bütün borsalan etkileyecektir.» demiş ve Federal hükümeti New York kentini kurtarmak için yardıma çağırmıştır. New York kentinin 19751916 mali yıhndaki gelirleri 2.5 milyar dolardır. Bu miktar federal hükümetin yapacagı yardımıyla 11.5 milyar dolar olacaktır. Oysa kentin aynı dör.emdeki giderleri şimdiden 12.1 milyar dolar olarak saptanmıştır. New York kentinin valisi Demokrat Partili Hugh Carey ve Belediye Başkanı Abraham Beames federal hükümet yardımtnın 2.5 milyar dolardan 4 milyar dolara çıkartılmasını istemektedirler. New York kentini kurtarmak için bu iki yönetici büyük bir çaba göstermektedir. Çeşitli söylentiiere göre, Belediye Başkanı Beames ismi verilmeyen bir Arap devletinin iki milyar dolarlık borç teklifini red etmiştir. ABD hükümetinin Maliye Bakanı Williams Simon U.S. News and World dergisine verdiği demeçte «New York kentini kurtarmak için elimızden geleni yapmamız gerek ama, kentin içinde bulunduğu sorunian New York kenti ve New York eyaieti çözümleyebilir. Biz şimcü New York kentinin bütçesini dengelersek, önümüzdeki iki üç yıl İçinde New York Belediyesi'nde yeniden nakit para sıtantısı başlayacaktır» demiştir. Başkan Ford ve danışmanlan New Yor kentine yapılan federal hükümet yardımında bir artış yapılamayacağını açıklamıştır. Ford yaptıgı bir konuşmada «şimdl New York kenti borçlanrun ödenmesi için bütün ABD'H vatandaşların kefil olmalarmı istemektedir: vatandaçlanmız bunun nedenini sorarsa hiç şaşırmamak gerekir» demiştir. Ford'un bütün çabası. New York kentf çökmeden doğacak olan bütün zarann bu kentin sınırları içinde kalması ve diger ABD kentlerine ya>ılmamasıdır. Ford'un Kew York*u kurtarma ile ilgili planı yeni hiç bir çözüm eetirmemektedir. Times dergisinin bu konudaki rtaberinde Ford'un hükümetin yard:m vapamayacağını bildirdifini ve Konşrenin New York kentinin çökmesini önleyecek hiç bir tedbir almadığını bildiımektedir. New York kentinin çeşitlı borclannın odenmemesi halinde alacaklı taraf bir süre sonra harekete geçecektir. Ford'un önprdiğı çözüme göre önemli sosyal hizmetlerin dışında, Kentin tüm kurumlan işleyemez hale gelecek ve Kentin oruz yargıcı borçlann ödenmesini denetliyeceklerdir. Ayrıca kentin sorunlan, belediye başfcaanı ve valisi bu yargıçlar kuruluna hesap verme zorunda kalaraklardır. Bu konuyla ilişkin yorum vapan tlgilller, Başkan Ford'un New York fcentine yardım yapmamaktaki kesin tavrının ABD'de zor durumda olan diğer kentlere örneü liması amacına vönelik oldufunu bildirmektedirıeT Be'.ediye bütçpsindekî» açığın en büyült ne cteni olarak tlsililer son zamanlarda New York kentine akm eden Porto Fıiko'lulara ve Güneyli zencilere yapılan yardınu göstermsktetlirler. YETKİLİLER, NEW YORK'UN SORUNIARININ. KENTİN KENDi OLANAKURIYIA ÇÖZÜMLENMESİNİ İSTERLERKEN, MERKEZî HÜKÜMETiN NEW YORK BELEDİYESİNE YARDIM YAPMASI HALİNDE, BU YARDIMIN DİĞER KENTIERE KÖTÜ ÖRNEK OLABİLECEĞİHF DİKKATİ ÇEKİYORLAR. lnglltere Başbakanı Hilson. şı olduğunu. ve ticaretin ülkesi için vazgeçilmez olduğunu belirtmistir. Ekonomik zirvede ticareti kısıtlayıcı bazı kararlann alınamayacağını söyleyen Takeo Miki, «ticaret olmazsa biz olürüz». demiştir. Rambouillet Şatosu'r.dakl zirvenin gündeminde ayrıca, Batılı ülkelerin ekonomilerinin yeniden canlandırılması, belli baslı sanayi ülkelerlnin parasal politikalan. enerjı ve hammadde pazarlan ve ekonomik zirveye katılan ülkeierin ABD 9 deki işsizler ordusuna New York'tan da onbinlerce kişi katılmak üzere
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle