19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURlYET 13 Ocak 1975 aha dünmiiş gibî geliyor in*an», Sabahattin Eyuboğhınu yitirelı. Ta:n iki ttoca yıl geçmiş aradan. Bu gerçekten iyl, gerçektei: değerli insan, bu dost ve memleket canlı sıcak kanlı, sevgisini bilgisini yakınma uzağın» cömertçe rîağıtan insan. sanat ve edebiyatımıza. düşünce dünyamıza temizin temizl, lekesizin lekesizı bir ad bıraktı. Ama biz yakınları, gece gündüz yanında yöresinde, düşüncelerini paylaşa bölüşe, tartışa elestlre yaşayan yakın dostları için tatslz bir serüvenin acı anısını da bıraktı. Neydı bu serüven? Bir sabah alaca karanlıkta başlayan, tutuklaması. sorgusu morgusu, duruşması savunması, aklanıp paklanmasıyla tam dört ay süren yersiz. haksız bir hapislik hayatı. Sabahattin gibi bir büge kişi içln, değil dört aylık dört haftalık dört günlük, dört saniyelik bir hapis hayatı bile düşünülemez bir şeydi. Nitekim, kendisi de düşüremiyordu bizira gibi. Hele. o Emniyet Birinci Şubenln, gündüz görevlileri, yakapaça getirilen konukları, daha kapıdan içeri girer girmez renkleri atan. yürekleri selânik iş sahipleriyle dolup taşan; geceleriyse, tabancalı bir poiisin gözetimi altında, yanık bırakılan, ampulün çiğ lşığında, hangi suçlamayla tutuklandıgını bilmeden. bilemeden geçen onüç günlük işkenceyi bir türlü yf~ diremiyordu nefsine. Keşke bütün işkence bununla kalsaydı. Sansaryan Hanının, üst katmdaki. o çelik masaları isksmleleri, dolaplan dosyaları, telefonları yazı makineleri ve büyüklü küçüklü görevlileriyle tıka basa dolu odalara serpilmiş olan bİ7İer; bir gün, sıra halinde, sağımızda solumuzda polislerle. alt kata indirildik, o her katm koridorlarım dolduran vüzlerce merakttnın şaşkın bakışları altında. Bir odaya tıktılar bizleri. Üçerlik gruplar hsünde toplaştık. Ben Sabahattin'in prubuna düşmüştüm. Birden sivil polisler. «Ell?rinizi uzatın dediler Uzattık. Çok usta eller. parmaklarımızı sırayla tutup, kara ve yapışkan mürekkepli ıstampalara batınp batırıp çıkanyor, birtakım kâğıtların üstüne parmak izîerimizi çıkarıyorlardı Yanıma yöreme, önüme arkama baktım. Nlee tanıdık yüzler vardı. âk:betinv.zi paylaşsn Sabahattin kendini yitirmisti. Yüzü. sapsan kesilmiş, silinivermişti «anki Bu iş bîtince. baska görevlilerin önüne sürdüler bizi. Künypmiz kimligimiz saptanacakti. Sabahattin öntîe. ben arkada. Daktila başındaki görevli, o parmak izleriyle çamurlaşmı? kâ D S. Eyuboğlu ve Bir Gözyaş Vedat GÜNYOL ğıdı makineye geçirdi ve sordu: Adın ne? Sabahattin. Soyadın? Eyuboğlu. Ne iş yaparsın? tşte burada akan sular durdu birden. Bunca yılın eğitimcisi, hooası profesörü, «Neclsin. ne i? yaparsın? Kimsin?. gibi sorular karşısmda kahyordu? Sanki yukarıdan onu gönderenler, daha önce kim olduğunu bildirmemişierdi. bu soruyu soran adama? ü adam ki, Sabahattin'in öğrencisı olabilirdi. hatta değil yalnız kendisi ajabeysi, amcası, dayısı. belki de babası bile, onun egitıminden geçmiş olabüirlerdi. ellerimizi koyacak yer bulamıyarak, o aynı meraklı kalabaltğın arasından birer canı tedirginliği ile süzülüp geçerek üst kattaki oüalarımıza tıkıldık. Ardından. sırayla. tabancalı polislerln yanısıra, helâya gidip temizlendik Sonra, yukanda mıydı, aşağıda mıydı, o gün müydü, başka gün müydü, bizleri yine bir yerlere götürüp. boyunlarımıza numaralı demir levhalar asıp, örvden yandan resimlerimizi çektiler. Polis hafiye romanının bırinci aşaması burada bitmişti. içimize korkular, tiksintiler salarak. Kimdi bize bu oyunu oynayan, bilmiyorduk. Genel bir tutuklama, kınp dökme. sindirip yıldırma. elektrikleyip coplama, patlatıp tuzlama çılgmlığı, sayrılığı. histerisi sarmıştı büyügünden küçüğüne kadar bütün Emniyet eüçlerini. Biz de, bu histerı dalgasının, eline beline, ayağına başına dokunulmamakla birlikte. sağımızda solurnu?da. kulağımız ve gözümüzle tanığı olduğumuz bedense! işkencelerinden, manevi tşkence paytmızı alıyorduk, alabileceğimiz kadar. Emniyet Birinci Şubede, bir iskemle üstünde ve ayrı ayrı odalarda geçen konukluğumuzun onbirincl günü Sabahattin, Azra, Magdi, Tilda ve ben aynı odada buluştuk Günler, anlatılmaz bir sıkıntı ve bunalım içinde geçiyordu. Her sabah. belki sorgumuz yapılır. niçin tutuklu bulunduğumuzu anlarız diye umutlanıyor, sonra. ses «eda çıkmayınca. yeniden çaresizliğe düçüyorduk. Onikind günür. akşamıydl. Konuşuyorduk Ben her zaman, her yerde olduğu gibi umutlııydum. Er geç bu belâdan kurtulacağız diyordum Ama, Sabahattin. artık dayanmasınm sınırına gelmişti. Bir de bak tım, elini gözlerine perde etmiş, sarsıla sarsıla ağlıyordu. Bir panik havası estı Çünkü. Sabahattin hayatında, en büyük yıkımlar karşısıncfa bile ağlamamış bir insandı. İki gün sonra Emniyet ve MİT görevlilerince sorgumuz yapıldı, salıverileeeğiz derken, palas pandıras Selimiye'yi, oradan da Maltepe Cezaevi'ni boyladık. TAZE ÜMİTLER... SADUN TANJU omhnriyet gazetesi bu yıl yayın hayatinın 51. yaşını sürüyor. Bu urun yaşam sürecınin içine çağın en hızlı döneminin olaylan sıgmıştır. îçte ve dışta süregelen bir değişimin yarım yüzyıllık tarihini Cumhuriyet'ten izleyebihrsiniz Ünümüzdeki yıllar ve kısa dönemler bu yönden çok daha canlı ve etkln olaylan Cumhuriyet koleksiyonlarında biriktirecektir kar.ısındayız. Bedeli.. Bugün bunlann hepsi bir anı oldu, tatlısı acısıyla. silik bir anı. Ama, Emniyet Birinci Şubenin o sevimsiz odasında, Sabahattin'in döktuğü gözyaşları bütün canlılığı ıle gözlerimin önünden gitmiyor DUçünüyorum da, neydı. ne olabilir diyorum kendı kendime. o gözyaşlannın bedeli? Otuz yılı aşkın. bir eğıtim. bir yazı, bir sanat. bir düştince hayatı değii mi? Neydl bunca temıı ve övünülesı bir hayatır» karşılığı, ne olabiürdi? 27 Maylsçılar. üniversitenin en işe yaramaz ö|elerinin sözüne uyup, bir ayıklama, temizleme işlemine girdiklerinde, Sabahattin Eyuboğlu gibi, eli ayağı öpülesi. önünde elpençe divan durulası, eşieine vüz sürülesi bir insanı. onunla birlikte nice nice değerli kimseyi 147'!er Ustesine koydular. Sabahattin Eyuboğlu'yu, solcu diye ekmegmden edıyorlardı. Vız geldi ona bu? Ekmegini alnının teriyle yine kazanmasını blldi Ama bu kez, bir başka sıkıyönetim, onu. yine solcu oldugu için. özsürlüğünden ediyordu. hem de gülünç bir suçlamayla. Yok artık, bu kadan da (azlaydi Ne vapabilırdı. o melek gibi adam. ağlamaktan başka? Kendi haiine değil, yurdun haline, sahipsiziiğine. yeteneksizlerin, aldatılmışların. bilgisizlerin elinde. yönetiminde düştügü acınası duruma. DSrt ayhk bir hapisllk hayaUndan sonra aklanan Sabahaftin Eyuboğlu, çevirl dışmda hiçbir yazı yazmad: öfkednin yatışmasını bekliyor. haksızlığa düşmekten kaçınıyordu. öylesine haksever. bilge bir insandı çünkü. Ama, ölümünden sonra yazı masası üstünâ"e bulunan birkaç ya«dan ds anlaşılıyordu ki. düşüncelerini, birer fizdeyiş halirvde kâğıda geçiriyordu. Pu ötdeyişl»rderı blrinde şöyle diyor: «Bütün çaglarda yazarın soylusu ezilenden yana. soysuzu ezenden yana olagelmiştir.» tşte, Sabahattin Eyuboğlu. belki de bu sözle bütün hayatını özetliyordu Çünkü. EyuboSlu. ezilenden yana, solcu, yani soylu bir düşürvür, soylu bir yazar, soylu bir insandı. C 20 BiN YENi OKUYUCU Cumhuriyet son iki yılda yüzde 361ık bir gelişme gösterdi. İki yılda 20 bin yenı okuyucu kazandık. Yayınmı ilerici çağdaş bir düzeyde tutarak okuyucularını bugünün ve yarının dünyasına hazırlamak amacını kavbetmemeye çalışan Cumhuriyet. yeni okuyucular kazanmaktan mutluluk duymaktadır. Bütün kurumlar gibi basının da hızlı değişen dünyamızda önemli sorunları vardır ve yazısız haber alma araçlan arttıkça bir k'.sım basın başka nitelikler fcazanmaktadır Haber alıp vermenin anlamında büyük bir değişiklık yapılmıştır. ..Baıı gaıeteler bir bütüne dejil de, o bütiinün içindeki Uendi tarattarlarına znre haber arıyorlar. haber veriyorlar. yorum yapıyorlar ve olay yaratıyorlar. Mesleğin ö/ amacı bu desildi Gazete siyasal bir bildiri. içki, sıgara, toz veya ilâç gibi bir keyıf verici olamazdı. Ça|ına nlaşamamış fikirlerin, liyasal emellerin ve ekonomik çıkarlann savunması adına yapüan yayınlar» gazete demek, halkın yazılı ve basüı belfelere inanma dayginnnu alabildigine •ömürtnek demektir. îçinde gerçek adına uygarlık adına çağ adına en küçük bir kırıntı bulunmayan ve gazete diye satılan sözümona siyasal kavga yayınlanmn az da olsa alıcılannm ve okuyucularının olusu vatandaşlann kusuru değildir. Halk. kendl yaşarn zorluklarmın sabırsızlığı ve çareslzliği içinde her zaman doğruları ve faydalıyı ayıracak duyarlıŞ\ gösteremez. Ama yine de manzara haik bilınct yönünden sevindirıcidir ÖrneSin Türk Basmının bugünkü durumuna bir söz eWdığı zaman, gazetecilik roesle|ini kendi çıkarlan ve siyasal amaçlarına kul etmek isteyenlerin sayısal çokluklarına karşın önemli bir giiç olamadıkları çörülmektedir. Karanlığın Çöküşü Ama, Sabahatf bütün bunlann yabanclsıydı. Mahkcmeleı de, yargıçlar kimliğinı sormazlar mıydı. ıkların sanıkların, daha örıceden lsimleriın ısimlerin! bildikleri halde. Ben, bu konuda daha bir görmüş eeçirmiş sayılırdım. 1952'de vaptıSım bir gezi dolayısiyle Amerikan Konsolosluğunda böylesi çirkin bir parmak izi işlemincîen geçmiştim Ama. dedim ya, Sabahattin, bu gibi işlerın yabancısıydı Daktilo basmdaki gençcene adam diretti. kimsin djye? Omuzuna elimi koydum Sabahattin'in, yatıstırayım, kendine getireyim diye. Birden silkindi. Bir fiksinti rüzgân esti sanki yüziinde. Dudaklan büzüldü. Sonra aŞzmdan çatlak bir ses çıktı duyulur duyulmaz: «Emekli öğretmen!» Sabahattin böylece sırasını savmış. ferahlamıstı. Ama iş bununla bitmivordu. O bir anlatılmaz yapışkanlıkta, bulaşıcılsktaki mürekkep lekelerini nasıl atıp temizliyecektik ellerimizden. I.âvahoda ne su vardı ne sabun. Yallah yukarı, d'ediler bize, o kapkara, lekeli OKUYUCU VE GERiLLA EĞiTiMi Eueün 5 büyük kentimizde yayımlanan 88 gazetenin sadece altısı kamuoyu yaratacak güçtedir ve bunlardan sadece biri kararlı olarak okuyucusunu çağ dısı, geriye dönük. yaşayao insanın bunalımlannı asla çözemiyecek düşünce ve politikaiara doğru çekmeğe çalışmaktadır. Aynı kararlılıkta olan diğer 15 küçük gazete ile bu .cephe»nin gücü, hergün dağıtılan toplam gazetelerin »ayisının dörtle blrinden de aı dır. Kcndilerine sağcı basın, milliyetçi mukaddesatçı basın adın) veren bu .blok»un gazetelerini hergün ortalama 400450 bin kisj izliyor. Bu vatandaslanmızın. kendilerince çok önemli değerlere sahip çıkıyormuş gibi görünen bu tür gazetelerden hiç bir olayı gerçek anlamı ile izleroelerine olanak yoktur. Kendüerine vetilmek istenen fiklrler ve duygiı Iarla bn vatandaşlarımuın büyük toplumdan Kopanlmak is lendtkleri. çağina sırtını dönmüş kişiler olarak haksız bir kavganın öfkeli insanlan halinde bir çesit gerilla kampı eği tinıine tahi tutulduklan üzüntülü bit durumdur. Yasalar Gerçekçi Olmalı OKTAY AKBAL Evet Hayır TÜTÜNCÜLERİN ÇİLESİ ugün Ege tütün piyasası açı Uyor Bu. yalnız tütün ekici lerinı değil, bütün Ege'yi ü gilendiren bir olaydır. Ekonomik yönü ile üzüntülerı. dertleri, acılarıyle. . Bunun ne demek ol duğunu Ege çok iyi bilır Ben size Muğla ilınin bir merkez bu cağı olan Göktepe'de (eski adıy le Belenye) durumu anlatırsam bütün Ege'nin acısuıı dile getir miş olacağımı sanıyorum. Tütün satışmdan geçen yıl gülen yüzler, bakahm bu yıl da gülecek mi? Göktepe. Muğla"ya 60 fcilomet re uzaklıkta geniş, verimli topralîlarıyle şirin bir yurt köşesi Ama, yolu yok. Çok gerekli gör dlikleri zamanlarda parlamenter lerimiz de şöyle bir uğTarlar. Bü tün Ege'de oldugu gibi bu bölge nin halkmın da geçim kaynağı tütü/ıcülüktür. Genellikle herkes bu işle ugraşır, gücü yettiğince çalışır. Fakat yıllarca ug•raştıtı »u işten iik kea 1974 yılında yüzü gülebilmiştir. Büyük emek vererek yetiştirdikleri tütürüeri yok pahasına satmak, canlannı iyice yaksa da başka bir ugraşılan yoktur. Ben bu yeri çok eskidenberı bilirim. Ço cuklugumu yaşadım bu yerde 1957 yılmda aynlıp gittim Buradan ayrılanlardan, göc kervanına katılanlardan biri de ben oldum. Aradan tam 17 yıl geçtikten sonra bu bölgeniu du rumunu, yaşanusını saptamak niyetiyle geldim buraya. Bu yazıda. onlardan biri olarak anlat tıklanm tütünle ilgili serüven leridir. TarudıkJara soruyorum: «Baş ka bir uğraş bulamaz mıstnız kendinize?» Cevap veriyorlar: «Bunu da bırakırsak iyice aç kahrız.. Çok haklı olduklarmı biliyorum. «Madem ki bu kadar emeK ve riyorsunuz, emeginizin hakkını alarak ürününüzü satm» diyo rum. «Direnin ve dilediginiz para verilinceye kadar tütünunüzU satmayın. Gelecek yıla bekletin» diyorum. Çevap veriyorlar: «Hani nerede yaşayacağımız para, hani nerde tütünümüzü ertesi yıl£ bıraktığımız zaman bizi ko ruyacak bir koooeratiP» B • Bir evlilik ne zaman onarılamayacak şekilde çözülmüîsayılmaktaJıv Lord Walker bu durumu şöyle tanımlamıştır: Eşierin hay;ıtbrını etkileyen vakalar ve durumlar artık onlann normal bir karı koca olarak üiskilermi devam ettirenıeyecekleri zaman...J. Dominian'ın «Boşanma> kitabını okuyorum. Cinsel, Psikolojik %c Toplumsal açıdan evliliği, evlilikteki başarısızlıkları, çıkmaziaıı, ınsancıl bir sorun olan boşanmayı inceleyen bir yap:t... Sürükîeyici, yararlı. çağdas insanuı bu önemlı derdini bütün boyutlarıyla, yan tutmadan inceliyor. Bir evlilik kesin olarak ne zaman bitmiştir, geri dönülmez bir (îkmaza girdi;i nc zaman kesinlikle anlaşılmıştır? Dominian'a göre «Birlik te yaşama. eşlerin evlilik ilişkisini devam ettirmekteki arzu ve jeteneklerne bağlıdır» bu. Evlilik bir kölelik kurumu değildir. Daha dogrusu olınamalıdır. t t ı iiıEen özgür iradeleriyle birlikte olmak, yaşamlannı olabileccği kadar uzun süre belki de sonuna dek birleştirmek kararı alırbr. Ama belirli bir süre sonra çıkmaza girerse bu evlilik, karı ya da koca bu birliğin yarars»z. sonuçsuz bir kısır döngü, bir ırutsuzluk nedeni olduğunu anlamışsa o zaman boşanma kaçınıhnaz bir sonuç olur. £şleıin birbirinden bıkmalarının, birbirir.dtn uzaklasmalarınm çeşitli nedenleri vardır. Ba» karsıniz bir erkek karısını bırakıp gitmiş başka bir kadma. Yada kadın başka bir erkekle ilîşki kurmus. Ya da bunlann hiç biri o!marr.:ş da ruhsal anlaşmazlıklar dayanılmaz bir çizgiye gelip dayanmış. Kadın ya da erkek •ayrılahm, bu işin sonu geldi» demiş, am? eşine kabul ettirememis bir çözümü... Salt inat olsvtn diye, y» da hırs uğruna kadm ya da erkek dayanıyor sonuna dek. ayrılmamak için, karsısındaki insanı acılara sokmak için... Bir iktisadi güçîük de yoksa, yani kadın ya da erkeğin ma li durumu böyle bir bosanmadan zarar görmeyecek bir durumdaysa... Kadın ya da erkek belirli bir geçim düzeyinin üstündeyse. iktis?.ui açıdan bağımsızsa, güçlüyse, buna rağmen eşinden ayrılmHyı bir onur işi, bir inat işi sayıyorsa yalnız... O zaman Türk Yurtsç'.ar Yasasına göre yıllar yıllar yıllar geçer Adalete gid; gele. gide gele!.. Dominzan, bir evlüiğin çıkmaza girişinde gerçek suçluyu bulup çücarmanın güçlü|ünü de belirtmektedir. Görünürde erkek ya da kadın suçlu gibi görünür, başka bir insan vardır yaşarr.larmda. ya erkek, kadıru dövüyordur. şunu bunu yapıyordur, ya kadan sürekli huzursuzluk nedenleri yaraüyordur. Bu uzaktan görünümdür. Bir de işin iç yüzü vardır: Her göz göremez onu, adalet de yanılabilir, yanıltılabilir. Dominian bu konudt şöyle yazıyor: «Eşlerden yalnız birinin suçlu olarak kabul edilmesinin aniaşmanın bozuldugunu göstermesi bakımmdan hukuki faydalan \ardır. Böylece bütün suç uygun eşe yüklenir, zarar gören eş hakkını alır. Ancak pek çok vakada bu durum bütünüyle gerçeğin reddi demek olmaktadır. Zina suçu işleyen ya da eşini terkeden kadın ya da erkek, gerçekten de diğer eşe karşı bir suç işlenniş olmaktadsr. Ama sözümona suçsuz olan eşin suçunu ve onun suçlu olan eşin asgari ihtiyaçlarını karşılayamadıfını kim kamtlayacaktır? Özellikle zina vakaiarında bir eşin gayet açık olan davramşmı suçlayarak, belki de d:ger esin isteyerek ya da istemeyerek onu bu duruma itelemiş olması, kışkırtması ihmal edilmektedir. Mahkemeler kışkırtmayı kabul etmektedirler, ama insan davramşlarının kurnazhğı içinde kesin bir kışkırtmayı seçebilmek de çok rordur.» Evet, evlilikte hakîıyı haksızı ayırmak zordur. Bir erkek ya da bir kadın eşine «Seninle evliliğim artık bitti, bir daha berabe.' yaşıjramayu» derse ve bu yolda direnirse, yıllarca mah'ceme kapüannda dolaşırsa, her türlü yasal yola baş\Tirursa, en önemlisi de yıllarca ayn bir yaşam sürdürürse o yülar gerisinde kalmış sözüm ona evlilitin ayakta durduğunu kim kabul edebilir? Ne toplum, ne de yasa... Bu yüzden de Batılı ülkeler kısacası insan haklarma saygılı ülkeler iki yıl sürekli bir ayrüığı bo?anraa için yasal bir zorunluk saymı§lardır. Kimseye zorla «Sen bu erkekle ya da kadınla yaşayacaksın» diyemez, hiç bir yargıç, hiç bir yasa, hiç bir güç... Yıllardır yurttaşlar yasamızdaki, boşanmayı zorlaştıran, nerdeyse olanaksız hale sokan. yasal yoldan boşanrnamış, ama gerçek anlamiyle çc l tan ayrılmış çiftleri ablâk ilkelerine ters düşen, üzücü, sıkıcı yollara iteleyen. maddeler değiştirilmek istenir. Yasa taslakları, tasarılar hazırlanmıştır. Sayın Prof: Velidedeoğlu'nun hazırladığı bir tasanda «Be$ yıl sUrefcli ayrılıgınn kesin ve k.açınıima2 boşanma nedeni olması gerekliliği öne sürülmüştür. Irmak Hükümetinin Adalet Bakanı, tecrübsü bir hukukçu olan Hayri Mumcuoğlu geçen gün bir gazeteye verdiği demeçte bu konuda şunlan söylemiştir: «Boşanma davalannın kısa zamanda sonuçlanmasını sağlayacak hükümler getirilecek. örneğin, dünyanın her yerinde oldugu gibi iki yıl ayrı kalmış çiftlerin boşanmasına karar verilir. Çifîlerin beş yıl ayn vasadıktan sonra boşanmalanna karar vermek ise süre bakımından bence uzundur» Bakan, 1952 yıImdar. bsri bu konuda çalışmaların sürdürüldüğünü, hazırlanan tasannm «bünyemize uyduruıacagım» söylenüçtir Hukuk, gerçekle»den kopamaz. İnsan gerçeği her türlü yasanın üstündcdiı. Yurttaşlar Yasamız yarım yüzyıl geride kalmışfır. Mumcuoğlu nun sözleri bu konujta olumlu bir yaklaşımm başlangıcı sayılmalıdır. EGE TÜTÜNCÜLERİ GEÇEN YIL GÜLMÜŞTÜ. BAKALIM BU YIL DA GÜLECEK Mİ? BÎR YILIN EN ZOR, EN AĞIR İŞÇİLÎKTEN, ÇOLUK ÇOCUK ÇALIŞTIKTAN SONRA HAKLARINI KORUYACAK BİR KOOPERATİFLERİ BÎLE YOK! lim alırlar. Ya da ellialtmış ki 10 tutarında olan balyalardan bi rtni tümüyle yok sayarak teslim alurlar. Böyle durumlar karşısın da hak aramak kimın haddine düşmüş. Zaten günlerce açlığa. uykusuzluğa, her türlü rezalete göğüs gererek beklemi» ve güç belâ tütününü satabllmiş olanlar nasıl bir hak arayabilirler ki. Hele bir de satımdan önce tütününü koyduğun mağazada Tekel'in ya da tüccann eksperlerine baktırmadıysan, yandığın gün demektir. Başta da dediğim gibi sıralaması bile sabır işi, ya bir de içinde yaşaması.. Acı tütünün. tütüncülerin öyküsü bu. Sözümüzü Göktepe'yle bitirelim: Birkaç yıl öncesine değin Göktepe'nin bir tek ilkokulu vardı. Ve bu okul Gök tepe'nin aydmlığa açılan tek penceresi durumundadır Gerçi başka pencereleri de vardır Göktepe'nin. Pakat okul kadar somııt, herkes için değildir. örneğin erkekler için askerlik aydınlığa rfoğru atılmış, açılmış bir başka penceredir. Fakat bu pencereden kızlann ışık alrna o'anagı yoktur. Adli olaylar nedeniyle bir Göktepeünin sık sık 1 merkezine gelip gitmesi bile 1 aydınlığa çıkışıdır. Çünkü Gök tepe öylesine içe dönük, öyleşine kendi halinde ve uygarlık ıle bir türlü tanıştınlmamış bir yerdir. Bütün bu nedenlerle bir köylünün il merkezine gelmesi. orada birkaç gün kalması bile ö>emlidir. Köylünün düşünce yapısım etkiler bu görgü. Göktepe'nin bu denli içe dönük ve yalnız bırakılmasında pek çok suçlu vardır. Bu suçhıları saymayahm ama politikacı suçlular ve idari suçlular gibi hir ayrımda bulunalim. MESLEĞİN AMACI Kuşkusuz gazetecilik mesleginin böyle bir amacı olamaz. Basın mesleği adına. halkımızın küçük de olsa bir bölümü nü kend'. karanlık ve toplum için lararlı düşünceleri yönünde bilinçlendirmeğe kalkmak her şeyden önee me«lek ktıruluşlarmın hoşgörüsünü kazanmamalıdu. Basın tek noloii't geîişmenin yarattığı yeni makinelerle kendini donattıkça «Ben de endüstri oldum» görüşüne saplanırsa. kârdan başka hiç bir olguyla ilgilenmezse, ışte o taman temel amacını kaybeder ve bir ucundan baslamıs yoılaşmayı kendi iradrsiyle hızlandiran, görevtni unutan, halkına ihanet eden bir kurum olur. Abdullah GÜN mez diye sırtlarındakî giysilen slvanır her yerinize. Nikotinin taze kokusıı sarar tüm bedeni ni dahi tiifUn balyalarUıa sarar. lar, yıllar yılı hastalanmıştardır nizi. Kazandıkları paranın kaç katı Tütünü hastalıktan korumaK ilâç ve doktor parası olmustur için verilen ilâçları, en küçük kimbilir. bir ihmal. dalşınlık ve dikkatBütün bu sıkmtılardan sonra sizlrk sonucu kentfi hayatlarını şeMtjnıerk,ez!ndg satım sırasındn yok. edan^ri. de aolatmaiajım. Tüi«n çOOTÎnarım SİP^&re'«kır ^ttaıfcc* toeftlemek, kuyruklara ma»dal«da kuruttuktaîi sonra, " «irmek, itişmek, kakışmak, aç kalmak. yatacak bir yer bile bul onrarı bir de toprakta yatırıp madan kahvelerde sabahlamak kuruturlar. istiflemeyi, balyada var işin içinde. înşallah bu lamayı da yine bir yana bırayıl v böyle olmaz. Günlerce bekkalım. Balyalanan bir tütünü ledi .ten sonra, satılsın da şu re pazara gütürmek bile gerçekten zillikten kurtulup gideyim dübunalımlı bir dönemde hüküşüncesi ile az bir para karşılımet kurmaktan daha zor Bir iki yıl öncesine kadar 11 merke ğmda satmak.. Sonra da borçla n karşıladıktan sonra ancak bir zi Muğla'ya hayvanlarla taşınırkaç ay yaşayabilecek kadar para dı tütünler. Oyuklu denilen kalıyor elimde diye kumrular dağdan tütünlerini geçirip de gibi düşünmek. Muğla'ya ulaştırmak için yolda hayatlarını yitirenler bile var. TütünU satrnakla da kurtulmu yo r kj bu köylü. Bir süre sonra Kar, yağmur, tipi, yorucu ve da balyalannı koyduğu mağaza bıkürıcı yolculuk. Canı bumuda Tekel Eksperlerini ya da tüc nun ucuna gelir insanın. Yağmur carın adarnlarını bekleyip ttltü da, karda, fırtınada, dondurucu nünü teslim etmek var. Teslira soğuklarda buz kalıbı gibi kahp sırasında su çürüğü, maraz, vb. laşan insan ve hayvanlar olmuş tur. Kendim ıslansam da olur, birtakım terimlerle asıl kilosun dan on, on beş, yirmi yirmi beş, yeter ki tütünüm ıslanmasm, otuz kilo tütünü yok sayarak tec yağmur alır^a çürür ve para pt SORUMLULUKLAR ARTİYOR DÜNYAMIZDA' . ' ' Kötumsef değüiz. Büyük bölümüyle T8rk fcastnıniriv!ral km tümüne dönük bir sorumluluk taşıdığından kuşku duymuyoruz. Türk basınının 2,5 milyona varan günlük tirajının kamuoyu yaratacak yoğunluktaki 1.5 milyonu zaman zaman sapmalar yapsa da çağdaş bir çizgiyi kaybetmiyor, Okuyucusunu bir çeşit Filistin gerilla kampı üyesi gibi gören ve öyle davranan mukaddesatçı gazetelerin (ikir ve duygu düzeyinden hız'j kopmaları beklemek, bu okuyucuların kend! gazetelerini değişime zorlamak ya da baska gazcteler aramak çabalajrıyle eşdeğerlidir. Değişimin büyük bir hız kazandığı dünyamızda sommluluklar artacaktır ve basın çürümüş değer yargüarının peşinde koşan düşünce ve duyguların meydanı olmayacsktır. Gazete olarak, meslek hayatımızm 51'inci yılı içinde taze ümitler besliyoruz. Okuyucu Mektupları Tüm Yargıçlara : Seslenıyorum Kğrl otursak da, doğru konuşmamızı sahk veren ata sSzünün esprisine sadık kalarak diyorum ki: Vargı urganlarının kişiligine ve kararlarına saygı duymayarak, bu organları. kamuoyunda küçük duşürmekten çekinmeyenlerın, bırakın bızleri, yüksek dereceli yargıçlan dahl, mefruşat olaraü içinde iki adet köhne masa ile birkaç sandalye bulunan 3x4 ebadındaki odalarda üstü üstüne oturmaya icbar edip, mılyonların çarçur edilmesme seyirci kahrken, çeşith meslek hastahğına musap, ak saçlı yargıçlan kışta kıyamette evlerinden dairelerine gidip gelebılmeleri için iki adet otobüs tahsısinl sözde tasarruf saikiyle engelleyenlerin, aynı ak saçlı yargıçlan aokaklara uğratscak kadar çileden çıkaranlann, bizleri de, yargıç jüvencesincfen edip buna ilâveten hak arama ö/.güriügümüzü de elimizden alıp mahkems kıpılarının yüzlerimıze kapanmaSın» sebep olan ve nıhayet tüm adalet adamlarınj adaletın baç aüşmanı olan malî sıkıntının taa lçine atıp buna seyirci kalanıann, hakkımiz olanı kendiliklerinden bizlere vereceklerini «anmak hayallerin en hamıdır Yerl gelmişken soyleyeylm. üzennde dunnazsak, bizlerle ilgili ödenek tasarısınin Bütçe ve Plan Komlsyonunda sonsuz uykusuna yatırılacağı bılinmelıdir Dışımızdaki meslek mensuplan, yasasal yollardan avrılmadan verdikleri kavga sonunda haklarını birer ikişer aHılar. Bizdeyae, başta kunıl başkanı olmak üzere adetlerl bine yaklasan meslektaşımızın meslekten kopma nedenlerı, üstte »aydıklanmıı olmasına rağmen meydanı sessiz sedasız terk etmeleri gerçekten de acı olmustur. Devleti oluşturan güçlerln fiçüncüsü ve en mühimı olan adalet müestesesinin mensuplan olarak sahip oldu£umu» yüce gücün bilinci içinde. teb tek değil de, hep birlikte vurursak, önümüze dikilmiş sağır duvarların yerle bir olması işten degil. Vertlecek savganın yöntemini saptamak elbette ki slzlere alt. Dileyen, bir anlamda şahsımızda millete reva görülenlert, toplu halde kaleme a lacaklan blldirilerle ilgiliierir dikkatine sunarken, dileyen de, aynı seylerl, bulunduklan il ve Uçelerdekl Atanın ölme? liğinl simgeleyen büstü önür;de dile getirebiUrleT înanıyorum kl, geleceğir, yargısından çekinmek gibi yüce bir korkuyu lçlerinde ta şıyan tüm meslektaşlarım fire vermekslzin bu soylu savaşında yerlerint alacaklardır. Fertdan AKSAVR1N Lfilrbnreaz Ysrgıeı Zahmetli işler B!r yılın ocak sonu. ya da şubatında başlar zahmetli işler: Tütünün tohumunu gelistirmek, ocaklara ekip fidenin oluşumunu hazırlamak, ocaklanndan yol raak, tarlasını hazırlayıp dık mek. çapalamak, büyütmek, olgunlarından yaprak toplamak. az iş mi bunjar? Ama durun daha bitmedi ki. Toplanan tütünlerl dizmek. bun!an ipli bir çubuğa geçirmek, güneşte kurumasını sağlamak için kırmandal denilen ve çubuktaki tütünün yere değmesini önleyen tel lere geçirmek de var bu işin içinde. Yine de bitmedi. Bu işin her bölümünü anlatmak değil, sıralamak bile sabır işi. Ya bütün bunlan yapan. yaratan, yasayanlann sabnna ne demeli. Üstelik tütün kuruyana kadar işinin her bölümünde adına saksak dediklen, bir yere sıvandığında bir türlü çıkmayan ve tutkaldan da beter olan yapışkan... Simsiyah katran gibi I İ BÜYÜK BİR HOLDİNGİN R t MERKEZ TEŞKİLATINA I ELEMANLARARANIYOR F1NANSMAN MÜDf RÜ MAI.İ TAHLtL VE PLÂNLAMA MCDCRÜ MALİ KONTROL MCDtRÜ MALt ORGAMZASYON VE METOD ARAŞTIRMALARI MÜDÜRÜ Iktisadî ve Malî Konularda Yüksek Tahsil Büyük Banka ve İşletmelerde Enaz 5 Yıl Tecrübe Konusu ile ilgili ihtisas Eğitimi Bu sahalarda Yöneticilik Yapmış Dinamik ve İyi Derecede Yabana Dil UZMANLAR Malî Tahli! ve Plânlama, Malî Kontrol ve Malî Organizasyon ve Metod Araştırma Sahalarında Çalışacak Yüksek Tahsilli, Dinamik, Meslekî Konularında İyi Yetişmiş, İyi Derecede Yabancı Dil Bilmek ERKEK MÜRACAATÇILARIN ASKERLİĞİNİ YAPMIŞ OLMALARI ŞARTTIR. MÜRACAATÇILARIN KISA ÖZGECMİŞLERİ İLE BİRLİKTE, BİR FOTOĞRAF, TAHSİL VE iHTiSAS BELGELERİNİN BİRER ÖRNEOİNİ VE DİĞER TANITICI BELGELERİ EKLEYEREK, «HOLDİNG» RUMUZU İLE P.K. 138, KARAKÖY'E MÜRACAAT EDEBİLİRLER. SiGORTALI OLMALIYIZ Çorum"un Osmancık flceslnde 12 senedır doktorluk yapmaktayım. öncelen HUkümet Tabibi ıdım. 196": sonıanr.da öu vazifeden istitB edince 3 senedenben ek »örev olarak bakHtım sıgorta unlaşmalı doktorlugu maaşlı tek görevtm oldu ve SS Kurumu 1.1.19B8'den ıtıbaren benı sıgorta Kapsamına aldı ve ben oana an sigorta da kendJ ışveren olaras prım ödemeye Dasladı Bu hâl iki ay Sncesıne kadar devam etu. Fa. Kat SSK Genel Müdürlügil anlaşmalı doktorlann slgortalı dururnlannı kaldırdı Halbukl bu aslında ctoktorlara büsrük haksızlıktır Sigorta manalli mll dürlügUnün emrtnde çalışıra, devamlı yazışmalarf maruz kalırız cevaplar veririz. Matbu reçetelerini fttıllanınz tcabmda kontrol ve denetirr.e uğrara, sorgu sual açarıar ay sonu taHİiyet raporu ve fatura (muavene ettiklerimize ait) yapar, mUdürlUSe göndertT. ona göre maaşımız (ücretimir) geltr. Memur sayılamıyacağımıza göre niçln lşçi de sayılmayız? Dr. Dursun UGAN KONGRE Kulübümüzün (Derneğimizin > yıllık olagan toplantısında yeter sayı sağlanamadığından, tüzüğümüzün 21'nci madde (a) fıkrası geregince, aşağıda yazılı gönde mi görüşmek Uzere genel kuml toplantası 19 ocak 1975 günü sa at 10.30'da dernegimiz lokalinde yapılacaktır. Sayın üyelere duyurulur. ISTANBUL TENİS KULÜBtî (DERNEftt) YÖNETtM KtJRULC G Ü NDE M: 1> Açüış 2) Başkanlık divanı seçimi 3) 1974 yılı hesap raporunun okunması 4) Denetleme kurulu raporu nun okunması 5) Yönetim kurulunun malî ibrası ti) 1975 yılı bütçe tasansmın Rörüsülmesı 7) Dilekler Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlı^ından Faküıtemizın Farmakolo}] Bilım Ualına 30 Ocak 1975 Perşembe günü yapılaok smavla Asıstan Alınacaktır lsteklilerin, Fakülte Sekreterlıftirden alacakları giris formunu sınav gününderı bir gün öncesıne kadat doldurup teslim etmelerı jerekmektedlr üuyurulur. (Basın: 10239/316"» ı (Re&Amcfek: &/313j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle