19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 10 Ocak 1975 avm ıi'ıent Ecevit, gazetrrmze verdiğı öz•aşaTi övküsünün on beş RÜTI otıcekı böıüm•erinr'pr b.rinde, resmı ve ,onui ıbeykeis^natı ile • ^ü. düşünceierinı sövlerken özellıklt on yçdınci vuzyıl Hollanda ressamıarım sevdiğinı söyliiyord", bualar arasmda Vermeer'i de başa geçiriyarun. Acsba öteki oartilerın uaşkanları bu koıi'iaa fi&ngi yüzyılı. nangi okulu veğlemektedirler, bilmiyonız. Bakarsınız tümürıü birden • kökü dısajda akımlar» olarak niteıeyip ışın ıçin den çıkıverirler. Onlar Kurmak ıstedikleri «Milliyetçi Cephe»nin ilkeleri arasına rabancı sanat aiurniinra aa sokmadan önce niz sonuyu söyle bir yanırvnrı ele alıverelim. S ÇAĞIN ETKİSİ Melih Cevdet ANDAY ya karar vermişler. Ama model aynı olduğu halde yine oe dört ayrı resim çıkmış ortaya. Bu ajT3';k oörı ayrı kişüiğin varhgmı tanıtlayan bi: scnut,tLr kuşkusuz; vazar uunu kisisel biçemler (üsluplar) olarak tamtninor. Amj DİT sanat yar'tuım bütün özelliklen ytlnızca bu kişisel biçom tracılağı ile acıklan^bilir mi? bildigini, bunlardan notlannda s5z pttiğinl, fakat o kural'.ar uyarınca resim vapmas'.p.a olanak bulunmadıgını söylerken bunu. demsk çağnn e^ kisin*n ajir bpsan vanını anlatrnak is^empktedir. Bu etki öylesine suçlü ve saşırtıcıdır ki. kuzeydc Holbeın ve Dlirer'i. günsydp Leonirdo' yu ve Raffael'i aynı temel kavramların smın içine sokar. Yine bunun jribi, bir vüzyıl sonrakı Barok sanatın temsilcileri. vukarda ve aşa&da. bu kez bışka temel kavrarnlann etkisi altma »irprler. Sayın Ecevit'in sevdiği Vermeer i'e Velasquez akraba olur çıkarlar. Zamanla değişen çağ etkisidir bu. Ama bunun vanında. diyor Heinr*rh w:iinün, zaman dısı olan böliese! bir etki daha vardır, o da çağ (ister kîâsik, ister Barok olsunt tçinde f kuzeyle püneyi birbirinden ayiran karak er verir. Söz£eli?i ttalya ne olsa sınırlı. belir'i. düzlemci, kaoalı btr tormn daha çok veğlerken, kuzev gölgesele. dertnl<ge, be1irsi7e varkındır. Bundan sonra da elbet, Heinrich Wölfllın'm kitabına başlarken belirtti»i kişisel biçern avrımlanna sıra getecekür. tmdi ne hişisel bıçem, ne de bu kitapta ?aman dışı olarak tanımlanan bölgesel (iMerseniz ulusall karakter. Wölfllin'in vöntemine göre, bir sanat yapıtmı tam olarak tamlamamıza yetmeyecek dem^ktir. Fu da bir sanatçının, ya şadığı eağın etkisinden uzak ka'smıyacaîı « v < nucurıu ortaya v'karır. Sayın Erevit'in sevi:ğinı söylediğı 1 yüzyı! Hollanda ressarrları. 1 sadece HollandHİı olarak kalmaziar. eeni? anakarayı kaplajan Barok aiımın üyelerı olarak da gorünürler Urnda kimse unları yabancı kökenlı savmaya kalkmamıstır Ünlü ressamımız Na.?mı Zıva'vı sevdi£imj snvlerliâim bir arkadaşım bir eün iiana «Ama Türk rleîü, rfemişti. Anlaşılan izlenimci tutumundan ritürü o ressamımı?ı bir türlü kenriınrien bulumıyordu. Oysa c^âın etlcisi rıiçbır «anH'cıyı kendi hnlcresinden olmsktan. kendi olmakian alakoyamazdı. GüzM uıı rastlantı olarak. oen de o günler . de, Sayın Hayrullah Örs'iin. Mtr.an sanat tarıhçisi Heinrıch Wöltllm'den dilunıae çevırdığ* «Sanat .srlhinin Temel Kavramlan» adlı ilginç kita'oı osmordum; klâsik sanat ıle Barok sanat üzerinde "*C\TI doya düşünmek jıanagsru buldum Gcrçi lı"dp geregince bilinmeyen. yüzyılları etkiiemiş iıı önemli sanat akımları. saoece sagcı partilerin başkanlarınca defil, dana başka aydm'arcn *>. ilgıye değer görülmemefctedir. Ama ben yine a» o kitap aracılığı ile k>>nuva eğilmek ve bu vo nar. kUltür y&şamımızın kımi sorunlanna do*;nmek hevesînden fcendimi alamadım. Ilk »P4 Almanya'da 1915te oasılmış ve nerdpyse büv'i: diilere çevrilmiş olan ou önemli yap:î, bur;d3 özetlemeye kalkacRk dr*ilim. konuya yatkın a'i'fı okurlarıma okumalannı öğütlerim Ar.cak Hınnch Wölfllin'in, çevirıye bir önsbz yazan Prcı. M. 5. îpşîroglu'nca «form tarihı oiarak sanı' tarihi» gbrüşünün ilk örneği diye taırtılan DV kitabında öne sürdüğü 16. yüzyıi klssik S3n>n ile 17. vüzyıl Barok sanatı arasındiki ayrii '»rı belirtmeye yarayan beş temel kav rarnı mg?Mılann ıncelemesine, irdelemesine bırakarfik, .TO:I konuya girerktn daha doğrusu bu beş ••'ı.e' kavramı anlatmak içın eerekli saydığ: kıntü düîuncelerini açıklarken defcindigi bir sorunu ele slmak istiyorum. Heinrırt Wölfflin (18641945). Ludwıg Richter'in ar, i: rından akt&rdığı bir oarça ile giriyor 'Kon.^ü Bir gün dört ressarr Tivoli'de beKrli bir «^rOrıüm parçasının resmını vapmak istsmısler, <"i~rdü de doğadan kıl oay. avrılmama Yabancı Köken Bütün kültür etk'.nhkleri için doîrudur bu: sözselişi bi7im «ağcıların. sosyalist eöriisleri «kökü dısarda» olarak nitelemelert. çaSırnıza yabancı kalmaml/ı t?temelerlnripp dojmaktadır. Çünkü çagın gidıçı ı>nları ürkütmektpriir. Sn=yali^m de 'mkı hir =anat vanıtı 2İhı. hem ça5o"as, hem u'tısa) olmak durıımundadır Batılı sanatc^lar. kenriilpri nlmaktan cıkacakları korkusuna hotvererek Dnjudan, Afrika'dan alabildiîıne etkilenıyrrlar Geçpn sk^am tp'pvizyonda d?Şprlî vonu*ci3muz (heykelcimiz) Zühtü Mürido^lu ne çiizel belirttı bunu Hıf?ı TııDU7'la konusurken. «Batılıların bizi kendi takliHeri ^avmalannı varlış buluvorum» dpdt. «Asil onlar dört bir vandsn alıyorlarria.her sevin kavnacını keniilerinrie bnlmak hastalıemdan ötürü bövle konuşuyorlar • Heinrich Wölfllin. kitabında. Klâsik'i v e Barok'u sadece «form tarihi» olarak ele aldığı için, bu akımları varatan baskpra toplumsal, küıtürel nerfenleri. vfintemj gerejîince. konu dışı bırakıvor. Gerçekt?n de. Batı'da, Klâsik anlavıştan Barok anlayısa secisin nedenlerini a^ıklayan bir inceleme. belki de bizi «ünva çapında bir olusumıın etkenlerine götürecpk'ir. «Sanat tarihinın temel kavramlan» adh bu ilginç yapıtı kitaphğımıza kazandıran sayın Örs ü ve Istanbul Üniversite=ini kı:tlar,m | o k parMlı vy.rr. r'r t:p ttbe!sd:ye wşkam= üretti: Asfalt Osman. Seton Mustafa. Klektrik Cateı Lralik Hiiseyın. Bulvar Cenabettın Jecekondü Kami... Bu asılsii şöhreîler. büyük şehirlerde vt küçük Itentlerde vuıarca saltanaı sürdüleı. lürkıye kentleşme sürecını vaşıVOıdu aece kor.au %'aroşisnvla donanıvnrdu kentler . Arsa itıartımarı spekülssyonur.da «Vağma Hasan'm Bör^Si» '.slıyO'OU BıleS: kuv^etiı gırışımcüer, şehnn ortaiık venndt jrtzlerine Kestirdıkleri arsa veya kavşaktf tezgâhlannı Ituruvoııardi Heı yar.da gecekondu ağalsn türerr.ıs lumpen oro.?te'va vıgınlaşmıs aörünme? işs'Zier ort&lıŞı sarmışiı. deıedi»^ nızmeıleri bu düzene göre dağılıyor. belediye secinıle.inj de bu dü zen belirliyordu Büyük ker.tlerin kremasıro yıvetıierle valayanlar sermaye sırr.fı Dariılermin öndt geıen rjotıtikacıları idilpr. Beiediye Gerçekleri Ç< l Bölgesel ve Çağdaş Özellik tşte bu sorunun yanıtını araştınrken, sanat tarihçisi ile birlikte, bfilgesel (isterseniz ulusal> tutuma, or.dan da öte çafın etkiledigi genel karaktere dek uzamyoruz. Örnekleriyle gerçekten inandıncı olan bu yöntem. bir sanat yapıtının üçlü jir kaynaktan o'.uştugunu gözler önüne sererken. bu tiç ka^Tiaktan hiç birine ay ncahk tanımadan, giderek sanatçının yaratıcı çahşmasî sırasında bunlann «ctinün bir arada etkin olacagını belirterek kişisel. bölgesel ve çağdaş karakt«rlerin nasıl bir uyum lcinde kaynaştığını çok düşündunicü bir biçimde gösterlyor. Şunu da eküyebiliriz sanıyorum. bir sanatçi kendi kişiliği, begenisi açısından çalıçırken. belki de hiç farkırıda olmadan o böteese! karaktpr ve o çağdaş akimlarm efkisi altındadır. Sözgelişi Heinrich Wö]fl!in. Leonardo"ntm, sonrakt ytizyılda ortaya çıkacak Barok sanatın renk ve çizgi anlsyıçma temel olan Rörişleri anladığını. İşte ou dönemın başkanurıdır Astaiı Usmanıar Betoı< Mustafalar, Buivaı Cenabettin'ler .. Sözoe a* »apan adanı» ya da «halka yakın belediye başkanı» eörünümü amnaa sermayecıler yaranna ısliyen tezgfıhlarda •.iokunmu'üardır Ve yıllarca fceiedıye yönet.mlerıni sürdürdükten «onra üikaıaL rında nÜ5İi : bir mezbeleük. ıçinders ciKilmaz oıt ,nlras. oerişan kentier bır&kmışlardır. Bozuk düzeuin ürünJeri. sfcimlen yitirip büyük kentlerin beledivt basKHnlıkıarından çekümışierdır sma. Dozuk düzenın kaııtımmj oıauSu ziu' yeni baskatıların strtma vurmuşlardır İşte bu noktEda. bozu.t düzer.e Karşı oıması eerekeD solcuiarm iyıce görmeleri gercken bir .thlike Oıtava ç.Knııştır. (iecmısle bugünü. ya r!a geleceŞı tuTslamaİ! isteyenler şu soruların karşılıgmda serçeklfcn arama.,a çıkmısiardır Kibar mı iyiydı. Alyanak mıT Earlas mı, Dalokay mı? Atabey mi. tsvan ını? Böyle aüşünenleruı ya da bu tür oir marıtı*ı ?ecerli kılmak ısteyenleriD ne tıa'.kçılıkla. ne solculukıa ne devrimcılikle, ne de gerçeklerle bir ıliskisi vardır tsövie aüşünerJfı halk kitlelerinı vllarca uyutan ve daha da uvoıt.na» isteyeolerin yamnda ver ahyorlar demektir. Bu maııtıjnn esas» sudur: îyı ve oecerikli adam belediye başkiını oıursa ısıer düzelir: köıü ve becerıksız adam baçkan.ığa secillıse şehnu işlerı oozulur. vürümez. Poııtikayı sıstemıerden, yöntemlerden, teme; görüsleraen sovutlayarak; Kişılerın tyiliğine ve kötülüğfine bafilayan oo tür görüş'.er. mazlum ülkelerde Könük hastang^ varatır Amerıka'mn tek yönlü .önetımindekl «ıyı oajkaiı Kö'H baş£an> masalımn ıthaı malı felseiesıdır bu .. rlic süobesı? yönetimlerde İıderlerin ve oaşkanların vetenesleri de avn bıı değarlendirme konusudur ama. Tür«ave'dekı belediye düzeni süregeldikçe, Istanbul'un, Ankara'nın. tzmir n dertlerinin çözümlenemıyecegi gerçeği pek vasında inlasııacaktır Kibar'ın bıraktığı Izmır ortadadır; Ataoey'tn bıraktığı l s tanbul gözler önündedır Bu arada bir KfiçüK raKam verelim. Asialt ü s m t n bütün Türkive'yi saran söhretüv en venmli yılında İzmir'de 120 bin ton asfalt dSsmekle «».amısn Oysa yalnız geçen yıl Istanbul'da 111 oın tı>n astalt dökülmüştür Gelecpk vıi nerhang: biı kentıa 150 oin ton asfait dökühnesı ışten değildir tşten değildir ama, sermaye sınıfı oel?di»elere hiç ott şey öctemecen şehirleri iş tezgâhı olarak KullarmiıyB devarn ederse; fabrikalarmı şehirlerde kurup çrPcetıonUu araan ısvJ sağlayan kişılerden belediyeler birsey aıamazsa, v«rım milyonluk lüks arabasını şehnn sokaSma oaraediö kent vrtnetimine hiç bir ücret vermıyen îenginimiz çöp'inü bedevavs kaldırtıısa; belediyelerimiz iflâh olamıvStrakiajdiT İster kent yönetımı olsun ister toplum vöt.>enmı uX adımda şu soru karşımıza çıKar. Kımclen ne Kadar vergl alıyorsun; aıciıjjm aaraiturı kime, bangı vönde harcıyorsunü öyle görünüvor kı CHF vönettmı Düyük oeledıyelen fcazhr.dıktan sonra sajcıhğı solculuğu biı vana ^ırakıo. işe oaşka vönclen bakmaya yanaşmakoıaır. Bu vula oartıvl iteltyen çiKarcılar da var. Muhaletettevken sonınlaro düzen açısuıdan bakıp iktıdara geçlnce kişilerin kısuıltlennricn medet ummaya galısanlar; kısa sürede kafa annı cıkmaz duvarlara vururlar PLAK OLMAMAK OKTAY AKBAL Evet Hayır ÖZGÜK VE BAĞIMS1Z SAVUNMA * * d a l e t i n olmadıgı yerde hukuk. hukukun olmadıgı ;rde de deviet yofetur. Ve hukuk gerçegi ile deviet gerçegini birbirinden ayırmak mürnkün değüdir. Çagımızda deviet, hukıutr oaglı olduğu oranda deviet ^ayılmak tadır; hukuk, her şeyin üstünde ve öncesindedir. Demokratik bir devletin değeri, hukuka verdıği değerle ölçülmekte, demokratik bir toplumun temelinde hukuka bağlılık düşüncesi bulunmaktadır. Başta parlamento olnri'': üze re tüm kurum ve kuruluşlar, davranışlannda yasalan göz önunde tutmak. eylemlerini ve işlemlerini yasalara uydurmak zonırdadırlar. ••ukukun amacı, adaletin {{İJgerçekleştirilmesidir.» A ÖEDER dergisinde bir zamar.lar. yani bir yıl kadar önce «Kıyım Kıyım Kıyım» adh bir böium vardı. Kimi kez sayfalarca sürerdi öğretrren kmmlarının örnekleri. 12 Mart önresinin ve sonrasımn Eğitim Bakanlannm baş işiydi devrimci. sola »çık gerçek Atatürkçü. aydın öğreîmenlere kıymak. Ya işinden edilirdi öğretmen. ya dııpjp dururken başka yere sürülürdü. ya gör altma a'.ınır. tutuklanırdı, ya da sinir bozucu sorujUırmalara çekilirdi. «TÖBDERı> yazardı bu kıyımlan durmadsn. Sonra 14 ekim oldu. Devrimci, ilerici, aydın. Kemalist tlkelerin uygulayıcısı, demokratik soldan yana öğretmenler baskıdan kurtuldular. Hatta CHP iktidannın EŞitim Bakam gerçek ftgretmenlerin onlar oldugunu da söyledi bir konuşmasmda. Gerçek öğretmen olmak kolay değildi Al çocukları karsına, kitabı hafızlat. tek yanh. tek yön'ü telkinlerde bulun. bir papaSan, bir ezberci. bir plak yap onlan... Buydu tutucu Eğitim Bakanlannm foğretmenlerden istediği... H. Taner'in «Gözlerlmi kapanm, vazifemi yapanm» oyununun son sahnesir.de Vicdani, yaşamını ziyan ettigine pişmandır, akıl hastanesindeki hücresinde bozuk bir plak gibi tekrar lar dv.rur: «Plak olmayın, plak olmayın. p!ak olmayın» Kendi gözlerinizie görün herşeyi, aklımzla kavrayıp. iyiyi kötüyü ayırt etmesini ögrenin, körkörüne baglanmaym do^n.ı gibi gnrülen. gösterilen şeylere. bir kişiliğimz olsun, kurun aydm bir insan yapısıra... Plafc otmama». sahibifîir) s«sf'o!rnamnk. bir tBMmezberletilmiş düşüncelere saplanmamak. görevin: gözleri aç:k olarak yâpmak... Nedir o, ne değildir, bilmek Vicdani'yi Ali Poyrazloglu'nun usta oyunuyle sahnede seyredprken hepimiz çevremizdeki nice Vicdani'nin varhğını ansıyorduk. Evet. Taner kişisini biraz karikatürleştirmiş, ama gerçegı daha kaiın çizgilerle gösterebilmek için... T BAROLAR BtRLÎĞÎ'NÎN, ANAYASA MAHKEMESÎ'NDE DAVA AÇMA YETKÎSt DERHAL VERİLMELİ, HÎÇBÎR OTORÎTE İNSAN HAKLARINI ÖRSELEYEMEMELÎ. M. îskender ÖZTURANLİ Evet, tutucu iktidarlar öğrencileri doldurulmuş bir plak yapmak isterler. ögretmenleri de bu görevı gözleri kapalı yapmaya zorlarlar. Öğretmen de başka tür bir plak olacak! Yukardan verilen buyruklara uyacak. bir kişiligi olmayacak. kendi kendine düşünemeyecek, öğrencüerine plak olmanm erdemlerini anlatacak!... Gerçek öğretmen. Ecevit hükümetinin EKİtim Bakanı Üsttindağ'ın yararlı bulduğu. gerekli gördüğü, gerçek öğretmen «Plak olmayar.» bğretmendir Ögrencilerini de birer doldurulmuş plak haline getirmeyen... Şimdilik tapmlar bitti. Ya da bitmis görünüyor. Ecevit hükümetinin yenm a!an Irmak hükümeti bıı^üne dek «Sen soldan yanasın, sen devrımcisin, sen aydın bir kafa taşıyorsun, sen öğrencileri büinçlendirmek istiyorsun» diye ögretmenlere kıymadı Vann ne olacaguıı bilemeyiz, ama şimdfiik böyle Prof. Reisoğlu'nun bakanlığı süresince bu uygar tutumun sürecegini sanınm... Ama bu kez de başka bir kıyım başladı. Buna kıyımde memeii, zorbalığm saldınsı demeli. dsha iyi. Yol kesen. adam döven, ev basan, cam kıran bireysel çirkin bir takım isler... Bireysel ama, bilinen örgutlere dayanan şeyler buniar! Aydın öğretmenlere baskı ksndi bakanlığmdan jşelmiyor, bir takım sagcı örgutlere bağlı kişilerin korkutucu davranışlanndan geliyor. Bu kez de «TÖBDER» böjle olaylann öyktileriyle dolup taşıyor .. İşte TÖBDER'in son sayısında bu çeşit haberler: «Bir grup faşist taslağı. Iğdır şubemiz lokaline saldırmıştır. İlçe kaymakarnı. üyelerimizden Ergin'e halkın önünde hakaret etmis ve onu tartak'.amıştır Tavas şubemiz Uyelerinden Ö. Kutan Belediye başktnı tarafmdan başına sıgara tablası vurularal: yaralanmıştır. Çerkeş sube baskanımızm evi arar.mıstır. Turhal şubemir üyeleri hakkmda soruşturma açıldı. Boluda iki küfürbaz müdilr var. Tunceli de «komandocu bir ttgreTnen devrimci ögrencilere bıçakla saldırdı Boyabat subenimizin bildirisine el kondu, faşist güçle' Karakoçan lisesirıi bastılar vb. vb.. » Görüyorsunuz Anadolu'nun ılçe ve köylerinde gerçek ögretmenler sürekli bir savaş içindedirler. Bakanlıktan baskı gelmiyor belki, ama alt kadamelerdeki bir takım aşm sagcıtar yine de yetiyorlar huzuru boamaya... Hele vurt dUaeyinde korkunç bir hızla kimbilir kimlerin parasal üesteğiyle durmaksızın güçlenen yayılan örgütler zorbalıgı, baskıcıh&ı vasaiara meydan okuyacâk duruma getirmektedlr. Çıkarcılar. tutucular, gericiler. dışa bağımh örgütler gençliğimizi bir bozuk plak haline getirmek istlyorlar. Gercek egitimcilerse bunu önlemenin savaşını veriyorlar. Önce kendileri plak olmamak için, sonra da TUrk gençliğ;r.in Sahibinin Sesini yansıtan birer plak haline getirilmemesi için Çetin bir savaş bu. Karanhkla aydınlık çarpışıyor durmadar... Bu söz Atatürk'ündür. Adaletin var olmadıgı bir yerde devletten söz edilemı>ecegini görmtiç ve göstermış oıan bir deviet adamıdır AtatUrk. Deviet adaletle yürtir, adaletle ya«ar. a daletle güç kazanır kuşkusuz. «A«Yasalann hükümet adamiarmdalet ulkenin temelidır» sozü doğ dan daha çok saygı görmesi» yu muştur bu nedenle. saların üstür.de hiç bir kuvvctin Devletin bulunduğii ycrde d\Jvar olmaması gerekir. Çün.î'' csğımızın insanı, «Yasalardan baş zen vardır. Devletin var uldugu ka hiç bir şeye ooyun egmeven» yerde disiplın varcur >>evlet Uiişüncesi başıbı./uKlujlu:!. kar^şabir karaktere kavuşmuştur nın karsısınua oımu'tur her za Yasalann üstünde, hukuh'in mânr Devletin vart4ı hnlftık ve üstunde bir güç düçünroek, hu adaleU, hukuk v» «ıctalefin .ariukUB ustiınlugü.iiiîssJTiı.Mifüffiamak demektir. Unutmayahrn ki, denledir ki adaletsiz devlet ola«İnsan yasalardan ayrıldıgı ra maz. Devleti yaratan güçirrden man yaratıkların en kötüsü olur.» biri adalet örgütüdür. Yargı erEski çağlardan beri doğru IUŞÜkınin bulunmadığı. va Ca /»yıl nebilen insanlar, yasalara dayan olduğu bir ülkede devletin gücünmayan bir toplumun sıyasal yapı den söz edilemez. Devl^'n guü. bakımmdan sağlam olabılecejine yargı erkinin gücünden dogar. inanmamışlar, yasadan başka e Ve yargı erki ne kadar güçlü ofendi, yasadan başka otortte tanı lursa, deviet de o kadar eüçlü mamışlardır. olur. Hemen şunu söyliyelım kı. < r . B Yargının gücü bnğ'.msızi manımızda hukuk, parlanıerto ileri gelir. Yargı bafeimsu oimalı nuıı j'aptıgı yasalardan ıbaret de dır. Hiç bir baskı. hiç bir kuvvet fildir. Hukuk, «Bir ulusun va'.a yargıyı etkilpmemelidir. Ama ne yan hak anlayışıdır.» Ve parıavar ki yargının bu güoü stın zamentonun görevı. bu hak anîuyı manlarda ortadan kaldınlnvak isşını yazılı metin hahne getir tenmiştir ülkemizde. Bu gün Tür mektir. Onun ıçindir ki zamanımızda, parlamento'.ann salt egemenliği, parlamentolann sa:t üstünlüğü tarihe karışmıştır. Parlamentolar, eskiden olduğıi ii'bi h3r şeyi yapabilme gücüne. istedikleri yasayı çıkarabilme yetkisıne sahıp değüdirler ir"ıK. Çagdaş cünya, paı :amentonun üstünlüğü ilkesini bir yana bırakrmş, hukukun üstünlugu ilkesine yönelmışiir. Hukukun üstünlüğ'Jr.ü tanırnak insanın, toplumun VP insanca yaçamüiun Ustünlüğünll tanımaktır. Hukukun üstünlügunü benimsemek. yargının üSTünlüg'Jnü benımEemeK dernektir ayrıca. Adaletin üstünlıiğüne gönülden Dağlannıakıır Hukukur. ve adaletin üstünlügünu beninseyen pariamentolar, parlamentun'rn da üstün bir kuruluş oldugunu ttjpluma kolayca kabul ettirebiımels tedirler. Hukukun üstünlüğünii tanımayan on pariametr ı isa saygınlığını ve üstünrjçünü yi'irmektedir. kiye de yargıçıar bağımsıı değil ılır. Oziük işlerinden ötürü Danışiay a dâvâ açma hakları yok tur. 1971 Anayasa değişikliği ile Tiirk yargıcının elinden bu hak tki gündür Samsun'da Türaunmıştır. 1973 değişikliği ile de kıye Barolar Bırliğinin VIII Ge tıiivenilir ve güvenilmez mahke nel Kurul toplantısı vapılmakmeler aynmı getirilerek yargı tadır. Genel Kurula sunulan raMrliği bozulmus, mahkemelerin porda. «Savunma makamının yebsgımsizhgı ilkesi zedelenmiştir. nnin ve vetkilerinın anayasa ile Açıkça söylemek gerekirse, bu abelirlenmesi» ısıerunektedir Baoaift değildir. Hukuk değildir. rolann vesayetten kurtarılması Hukuka ve adalete aykın bir davve Türkiye Baroıar Birligıne Araıuştır. Toplumun onaylamadığı nayasa Mahkemesi önünde dava bir rtavdır, , t » ' â ç m # yetkislnm tanın/nası tal»B s • edilmektedir. " ' savunma özgürlüğü de kutsal bir özeürlüktür. Ama ne acıdır kı. vurdumuzda savunma özgurlügünün de gıttık çe kısıtlanmış oldugunu görmek teyiz. Bir ?ok r3zgt3rIUk!erin kısıtlanmasına oareleı olarak savunma hakkı ve özeürlUgu de periyodik biçimde msıtlanmıstır. Eugün Türkiye'de tam anlamıyle savunma özgürlüjü voktur. Savunma meslejfinın mensuplan . görevleri basında özgür ve bağımsiî degildirler Türkiye Barolan ve Barolar Birlıği örjru' clarak bağımsız değildir. Vesayet altmdadır Bir cok kararları Adalet Bakanlığının onayıns bag hdır. Savunma hakkı Bu vetki dernal verilmelidir. Adaletsiz deviet oiamıyac&ğı gibi, savunmasız adaıet de olamaz. Adalet, her seyden önce savunma>a verdigi değerle ölçülür. Savunma hakkının kısıtlandığı bir yerde acîalet yoktur Sa%runma sız yargılama, savunmasız karar duşünülemez. Savunma, yargılama ile yanyana vürür çünkü. Tarih içinde savjnnıa yargılamadan önce çıkrr.ıştır ortaya. Bir fcişinin başka b:r k;şıy; suciadığı anda savunrr.a mesleği de doğmuştur. Bu neden'ıedir kı savunmanır. deâerı en az vargılanıar.tn clefeeri kaciardır. Bu nedenledir ki hakkı kutsal bir nak. Verilmelidir ki. oundan böyle memleketimizde hiç bir otorite. insan hak ve özgürlüklerini hırnalamava ve örselemeve Ralkışmasın... Bu vetkı verilmelidir kı. Türk adaletımn bağımsrzhğı iıkesı zedelendiğı ve Türk var gıcının elinden anayasal haklar alındığı zaman tüm «atandasıara hak da£:tan vargıçlarımız ktr.di fıaklannı savunacak kişilere kolavca basvurabilsm .. Bu vetki verilmelidir kı. hukuka ve adalete aykırı ner türlü davranışlar durdurulabılsin ve üıkemızde hukuk. ddaie;, anayasa egemen olsun. ÖLÜM Merhum Binbaşı Sad;k Akduman ve Kutiye Akduman'ın kızı. Ora. Hrot. H1KZ1 VELDi/1 VhLIDtDtUĞLÜ nun 50 yılhk hayat arkadası, Y. Müh Krdcgan Vendedeoğlu ve Operatöt Dr. Muammer Velideaeoglu'ıiun annelert Seyhan Velıdedeoğlu ve Tülin Velıded^flu'nun Kavımalideleri, Haluk. Alinur ve Can Velidedeoğlu'nun «evgüi babaanneleri, iyi kalpli. temiz İnsan; Saime Velidedeoğlu hayata gözlenni yummuşrur. Cenazesi 11 ocak 1975 cumartesi günü, öğle namazındar) sonra Kadıköy tismanağa . amıınoen saiOıniarak. Karacaahnset mezarlığında toprağa »'erıleeeK.ur Tann ralnnet eyıesın. Çağdaş Yayınlarının 7. Kitabı cıktı AtLESt Yargı'nın gücü «Yargı erki; devletin, Anayasanın, insan onuranun koruyucusudur... Bir memlekette adalct olmaîsa, o memlekette anarşi var demektir. Orada özgürlük yok demektir.» NADÎR NADl l Cıımhunvet: 2Sı) Birleşme Toparlanma Fikrini Teşkilatlayalım TU»«I G*tV ••••»•••»»<»•»»•••• • i > İ <> T <c D O KTO R Derl, S B Ç v e Z ü h r e v i Hastalıklun Mütebassısı îstikla) Cad. Parmakkapı N o : 66 T e l : 44 10 73 «# j ; TARIK Z. KIRBAKAN Sokakfa gürfiltü TELEFON REHBERÎ BASIL1YOR RERLAM VERMKKTE ACELE (Basın: 25396) 244 ••»•• var BIRLIK GAZETESI ••»•»•••••»»••••••••• N c r i m u AYDIN (Talaysüm) ile Op. Dr. Ayhan AYDIN'ın oğuilan AU"in doğumunu akraba ve dostlarına müjdelerter. * Slegen 2. SAYI ÇIKTI , W Fıyatı: 15 Llra Mevcut Tali Hasılat Maddeleri Satılacaktır 1 Satıs kapaiı mrfla teKJii alınmak juretîvıe ^puacaKtır. 2 Satış şartr.fur.esl »« î*tes: Beykordato Mttessesema meriezınden veya SırKec â'no Vaaıl Har \ltinotJL; t r tiDat Btiıomuydan urnir edılebilir 3 Teklıfler ec gsç 13.ı.l<r« etlrıfi saat ıi.mrvfc Kaaa> Müessesemiz m<îrkezırıs verlırci? oıaaJstır 4 lekiiller arasınua »art!£rımıza LDtıviuamıza eiı nveun olanlaı tercis ediieoMrtır 5 Müessesemız satışı »smp yapmama&ta vevs dLedıJhne yapmaKu serbescur. ..W.^»IM»' (Cumhuriyet 250) DEV BİR DENİZ GÜCÜ TÜRK DONANMA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEDEFE gLAŞABİLİRlZ. İsteme adresi: ÇAĞDAŞ YATINLARI Cağaloğla Halkevı Sokak No 39 41 TEL: 22 42 90 SÜMERBANK Deri ve Kundura Sanayii Müessesesi (Basın: 10014/246) Reltlâmcılık: 47240
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle