22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CL'MhUnf* t ülarca. ama yıllarca önc« Paris'te •'affeHer«inizı, A. Daucet'nin bir hikâyesi üstüne kurulu bir oyun seyretmiştim. Oğluna aşırı ölçüde düşkün bir ananın şu feryadiyle bitiyordu oyun .Ana olmak, cehcnnem azabı!.. O gün bugün hep düşünmüşümdür, yalnız ana olmak mı, cehennem azabı, diye. Baba olmanın, dost olmanın, öğretmen, yargıç, doktor olmanın, hele hele aydın olmanın; yani, yakınında uzağında, önünde arkasında, gördüğü görmedıği, fiörs* sevebileceği. tanışsa tumlabileceği. bir gülüşüne, sıcak, dostça harcketine kul köle olahileceği insanlara gönlü açık olrr.antn da, azabı, »cısı, sızısı yok muydu, olamaz mıydı? Ne dıyor Sartıe? • Cehennem, başkalarıdır.. Hangj başkaları? Yurt içinde yurt dışında, tanıdığımız tanımarîığımız, acıları sevinçleriyie, yiy.p içfneleri, insanca ya da hayvanca davıanıslariyle yakın uzak iliskilere gırdiğimız, girebıleeeğiırıiz ya da giremiyeceğimiz sma dünya küçüldüğüne göre gırme o!anak!arımıza smır olmayan insanlar değil mi? Y Bu Cennct Bu Cehcnnem... Vedat GÜNYOL mimarisind«n «einlenen. öz«Uikl« Paris'teki amt5Tİ yapJarın etkismde kalaıak sıkışık bir dü7>.nde bir maket derlitopluluğuyle kuıul'.i'iş o;an BJ kenre varınca, Kongıe binası yakm'annja bir otelde bir oda tuttum. Resepsiyonda bir a"'.K»'1lı Âayriiin yaptı. pasaportumu alıkoyan<. RjtJn gün. müzelerden kitaplıklara, anıtlardan parkij'a süıt Allah sürt girip çıktıktan sonra. skşamın grı; saatlerinde yorgun argın o'.ele döndüm. '.{e<eısiyondaki gencin yeı ini beyaz saçlı. iri kıyım yaş lı adhm almıştı. Oda numaıamı soyleyip, an»ht?n istedim. Duraladı önce, deftere baktı uzvn uzun. sonra kafasını kaldırıp. zaman aşırr.ınd uğiTmı?. aına yine de tadını tuzunu kiıumuş bir Tüıkçeyle: <Sen Türksün ha? Sen nasıl uianmadsn. sıkılmadan benim otelinie geli:5in. Anamvı bsbamızı kestiğiniz, bizleri yurdumuzdan ev m!zdcn barkımızdan ettiğiniz yetmedi. şimdi de kalkmış benim otelime geliyorsun. Xe yüzle, ha. ne yüzJe?" Önce şaka ediyor sandım. Ama. baK'jn çok ciddiydi. Gözlerinde hiç dc dostça bir :«ıltı yoktu. Tam teısine. kin saçıyordu gözien k"paHb düşürdüğü bir düşmana içinin zehirini akı;ma fırsatını bulmuş bir insanın bütün acımas:zliğıyle. Bir Eımeniydi bu adam. Taıihe karısıuış. karsıiıklı hoyratlıkların, hesaplı kıskırtmal.iriî., polıtika oyunlarmın yol açtığı bir kıyımın he?db:nı soruyordu benden. Ben ki. defteri d^.jlmüş bir imparatorluktan arta kalmı?. di?ir.i t.rnağma takıp canı kaniyle sömüıgen dcvlelleıı toprakirnndan kovarak öz varlığını ko:"jm?y; caçarmış. yurtta barıj, dünyada barış sloganma .<ıksıkıja sarılmış, kınsiz. yepyeni bir uiusun 'bütün aydınîarı gibü iyi niyetli. insansever. barışçı b:; insanıydım: Nasıl yöneltilebilirdi bans, benim onaylamadığım, onaylıyamıyacaeım. çeçmişin i!:ı yanlı suçlariyle yüklü bir eyleminin suçu. B:r saat kadar konuştum. bir zamanların Türk uyruklusu olan şimdının o Amerikan yurttaşıyle. Sonu^da. anladj beni. içindeıtı o sönmemis. yüreğinin derinierinde taptaze ?akladıfeı ınsanlık duygularıyle. tkimız de msandık, aynı dünya yuvarlağının. acısı taUıst. 6lümü dirimiyle birbirine kenctli, iki insanıydılc. İki günltik bir tanışıkhktan sonra, sarmas <\olaş aynldık birbirimizden. O süzel Ermeıii ;nsar.ı. Türkiye özlemiyle yanıp tutuşuyordu Tiir kiye'ye dönünce ona, renkl: kartpostallar gf nderdim. Istanbul'un çeşitli pörünümlenni vansıtan. Bir ıki kez mektuplaştık, geçmişin kötü anüannı. elbirligiyle, tarihin batasıca KUP:I* lıklarına gömerek. Şimdi vaşıyor mu bilmın".'' Yaşıyorsa, belki de ur.utmuşrur gpçmi^teki her iki yanın da kıısurlarıyle ışlenen o utanılası hoyratUkları. Yaşamıyorsa da, ikisi nıühendis, biri doktor üç yetişkin vo.rhklı oglnni, kinsiz bir dünya özlemini miras bırakmıs ır, belkı de. Çünkü, başbaça. yüzyüze yürek vüıeğe açılmıştık birbirimize, cehennemleri cenetmiîfik. sakhsız gi^liste, yalsnsız dr>l*nsıı. Bütün hj söylediklerımı, bir genç dostvan esiniedi bana gpçen gün, şu sorusuyle: «Kıbns'ta Türkiere yapılan bunra ms^n!ı< dışı tiavranışlar karşısında, narr.tıslu Yıınan ayc'ınlarının tutumu ne olmalı? Neden ccphe a'mazlar bu canavariıklara? Netîen başkaldırmazlar. ayıptır demezler. protesto etmczler bunu?;) net jever ırdın yurttajUrın •utumu çok nazikleçir. Çünkü, savajt» akıl mantık sıısar, kinin, nefretin, <im'itlgın buyruğunrlalcı tnptüfek konj?ur. Haklı bir savaşta (ki, yalnız kurtuluş savaşları haklırtır. iıaklı olabilir), aydın vurttaşlar, elbette karşilarınriaki o kana cana susamış düşmana c^phe ahp, ulusla birlikte ölüm kalım kavsa^ının oıtafinria \er altrıar. Ama haksız tarafm avdınları. savaş psıkozunun taşkınlıâında Eo/ierıni kin bCrümiis ulusuna: cBiz hu savaşta hsk«ıziz. bırakın silâhJarmızı. günahsiz insanlara kıymavın» dive seslenebilu mi? B'>im Kurtuluş Sava.sınria, Yunan aydınlanndan böyle bir ses çıktı mı. bilmem Ama çıkmıs ohaydı, ne vücelirdı o ulu»! Ne yüceltilmi? olurtfu! Cünkü bır uiusu kimler vüceltebilir. cra kımler onur verebilir, avdınlarından, bilinçü hık<ever vurttaşlarınrlan ba«ka? "Dü=ünel;m bir: Sokrat»s'i. yurtlarına ve ds dünyavs onur veren Sokrates'i, baltlıran içmey« mahkıım erien o bılinçsiz, o kör kütük cahtl Yunanlılar mıriır ve onların devamı mırlır YunanHtan'ı avakta tutan: vnk<>a. Pnlıtis ai'ni hukukcuları. Vassili Vas.=ilikos. Kazancakis, Dido Sntiri !>;hı ınmancıları. Ritços. Sefeririis gibi »alrleri mı? Bırkaçı hayatta olan bu deierli insanlar, Kıbrn'taki haksız, rezilce kırımlar karşısınrla «"=lerini çıksramıynrlar. Neden? Çünkü, Yunan halkı. biıtun halklar cibi banş içinde yasamaktan başka amac; olmayan, olmama«t eereken Yunan halkı, kendinin seçmedigi, tepeden ınme, empprvalist guçlerin oyuncağı ol»n bir vıinftım altınrlar?ırl?r Ne yazık ki, Sokrates'in nlümüne alkış tıitmuş olanların bilinçMZİiJindek]. r> Enn«is nıasalıvla kandınlmış birtakım in>anlar konusuyor Yunantstan'da, aklı başınria, namuslu aydınlarını sustur»rak. cYurdum, her şeyin üstünde» diyor geçmiş yütyılların bır Fransız ozanl. Hangi ülkenin ozam söylem?mi«tir, baska başka biçimlerde bovle hir «Ö7Ü'' Sen ben o. bİ7 siz onlar söylemez miyi?. «övtemek istemez miytz bunu? Ama, yurtların. üs'ünrle ın«»nlık vok mu. istesek de istemnek de şu kisıtlı ömürlerimiz, hastalık «agltımu. »çlık tokluSumuzla kader birligi ebtitimiz, etmek ?nrunrla oldugumuz. Afrikahsı Asyalısı, Avrupahsı Amerikahüiyle bir bütün olan in«nhk* Tolstoy. «Her insgn kendı cennet ve cehennemini yine kendi varatır» dıyor, aşağı yuka:; Aynı şeyi ulu«lar içln. hatta hatta insanlık Için de »övliyebiliriz Yurt sevgisinin tforuguna eıi^miş olan Nâzım Hıkmet. «Bu cennet bu cehennem bizim« derken. cenneti de cehennemi de kendimizin yarattıiımızı anlatmak istiyordu. Yunanistan. a!tı • vedi yıllık cunta yönetiminde. haksızlıkisr iükenceler rorballklarla halkıns. kendi halkıra yaşattıfiı cehennem hayatını, Kıbrıslı Türklere de vaşatmak istedi. Kıbrı» Türklerinin cehenrem hayatı Ustünde Yunan halkının cennetini mi kurahilecekti sankü. Cennet ya birlikte, iyi niyetle, anlayışla, «evgiyle saygıyla kurulabilir, ya da hiç kurulmaz. Cezayir'ı cehennem, Fransa'yı cennet: Mıv zsnıhik'i cehennem. Portekiz'i cennet. Kıbrıs yürunden Türkiye'yi cehennem, Yunanistan'ı cennet yapamaz kımse. Dünya halkları, kendi kaderlerini kend: ellerine almadan. hak hukuk, eşıtlik, sevgi »avjı^a dayalı düzenler kurmarfan. dünyamız cenneti cehennemi bir arada yaşıyacaktır. Ne yazık ki, bu&ün Yunan yönetlcileri Kıbns'ı yaşatıyor bize, cenneti cehennemivle. İki Büyük Giinah S ayın Erbskan neşeli bir kişi... Kırpık bıyıklar, objektife zinhar bakmayan sözler. tarınan bir ses, ve hiç durmadan vaariler yineleyen bir plâk: Tank fabrikası yapacağız, top fabrikası yapacağız, uçak fabrikası yapacağız, otomobil fabrikası yapacağlı, büyük Türkiye'yi yapacağız... Çok güzel... Biz bu tür konusmalara karşı değiliz. Nam:z. tıiyaz, takunya, tesbih, bere, takke, seccade İle politikayı birb'.rine karıstırmak çeyrek vüzyıldan beri moda olrtufiuna göre, Erbakan'ın bu çorbarfa tuzu bulunmasına da ka;şı değiliz Bizim kafamızı kurcalayan bir başka soru var.. Öfkeden Dostluğa Bu insanlar var ya, hani şu sevinçlerini !;edorlerini benimsediğimiz. en kısa süreli bir kaı.ılasmada eğer yüreklerinde iyilik, insanlık toh'jmu varsa Türk . Bulgar, Arnavut, Fransız, Irigiliz ayrımı yapmadan, yapmaya gerek duymadan benimsiyebileceğimiz insanlar, işte or.brm dertleri, »kıntıları, mutluluklan. mutsuzlukları bizim dcrtlerimiz. mutluluklarımız, m;ıtsuzlukiarımız dcğil mi? Bizim cehennemimiz bu insantar. ama a.vr.ı zamanda cennetimiz de. Evrenin uçsuz bucaksı?lığı içinde. bir kürecikte yaşıyoıuz. yetmış bilmem kaç mille'.le birlikte. Kadenmız nasıl da bağlı birbirimize. ölesiyle yajayaasıya. Vietnam d8 bir s»vaş mı çıkıyor? O bizim bütün insanlığm savası. Fazıl Hüsnü Dağlarca, o güzelim şiirlerine neden Vietnam Savaşı demez de, Yietnarn SaVkfimız der, bunu hiç düşündünüz mü? İnsanlığm kaderini, bir bütün olarsk. apiı'ca hayvanca kinlerrien. ön yargılarrUn uzak, serin kanla, akıl mantıkla, sevgiyle kim düşünebilir sanatçılardan, aydınlardan, okunıuş aydın]»nmjî, bilime, bilgiye gönül vermis kimselerden baıka? Ama. dünyamızı böylesi insanlar mı yönetiyor? Değil. ne yazık ki. Otuz kırk yıldır ..•:!«madı Allende dısında ezilmış horlanmış ınsanlarm hakkını. hukukunu koruyup. insancalıjjft örneklik edccek, kanını canını hiçe sayan devlet ad.mları. Bugün Türkiye, bütün insanlığrf, gerek içte gerck drçta. gcrek ulus açısından. gcıek ulusiriı»rası açıdan, yepyeni imrenilesi bir ln'umla s°sini duyuruyor dünyaya. Türkiye'nin kaderini elinde tutan bır insan, ulıuumuzu düsman sayan bir uiusun başbakanına innt şöyle diyebiliyor: • Aramızda bir mavi smır / Bir sıcak deniz, / Kıyısında birbirinden güzel / İki m.Hetiz.. Diişman diyor. diyebiliyor bize kumjuıruız. dost elini. kardeş elini uza'.an bir uiusun terr.î,ucisin*! Olacak şey mi bu? Düşman sözü beni. içimizde yetışip, yerneSinden içmesine. türküsünden şs.kısına. gelen?ğınden görçnegine kadar içiçe. dostça kaıci..ce yan yana dirsek diryeğe yaşamı;, Fürkçpyı ci'puk çurpuk konuşmaktan başka bir aynlıüı f>lmayan. olamayan bir eski kusak insanlaruım varpık tu'.umuna. inanıçına götürdü. 1952 yıüanndaydı. Rockcfeiler'in çağrılı?] mhmk bulundıığum Amerikada, prngram gereğince Vashıngton a gıttim bir ıki günlüğüne. Yunan Nerde Yunan Aydınları Karşıhk vermesi hayli güç, ama fcaçınılrr'a* bir sonı bu Sorunu iki ayrı yönden, önce bir uiusun kendı içindeki sınıf çatışmalan, sonra da başka uluslarla olan çıkar kavgalan bakımındatı ele alalım isterseniz. İç çatışmalar, bütün dünya rarihlerinm belleğinde ^aşıyan. sayısız kphraman örnekleri Ç'.karmıştır ortaya, çıkarnıaktadır da. Sokrates'ten bu yana. haicsızhklarla savaşmaktan yUmamış, yılmayan, zın danlara, içkencelere raSmen. her çeşit söıuüriiye kafa tutmuş, bu uğurda canını vennış. sayılmakia bitmez kahraman, yiğit insan gelmiş geçmiş bu dünyadan. Daha da gelip geçecek. Ama. bir uiusun bir baska ulusla çatışmasinr'a, kendi ulusunu haksızlıkla suçlıyabilmiş suçlamayi ?öze almış kaç kişi gösterebilirsinız? XIX. yüzyılın sonlannda. David Thoreau adlı bir ayrîın. bir Amerikan aydını. övünülesi, eli ayağı öpülesı bir örnek olarak çıkıyor karşımıza. Köleligi kaldırmıynr ye Meksika'ya karşı açtıgı haksız savaşı durdurmuyor diye Amerikan hükümetine. kendi hükümetine kızıyor ve onunla hiç bır iliskJsi kalmadıgını ispatlamak ıçin de yergi vermekten kaçınıyor, sonunda da hapse atılıyor Protestosu bunıınla da bitmiyor. D. Thoreau. iki yıl. ama tam iki vıl, W»lden adlı bir ormana çekilip. orada tek başına doğayla başbaşa. kucak kucağa vaşıyor. adma uygar dpnilen. ama aslında hiç de uygar olmayan bır dünyaya sırt çeyırerek. Birinci Dünya Savaşını protesto eden İngıliz filozofu Bertrand Russeli'in. bu vüzden hapse atıldığını bılirsiniz elbet. O Bertrand Russeli ki. gelmiş geçmiş bütün İnplız polıtikacılannm. ayak tozu bile olamıyacaklan insan, Vietnam savasının Amerika'ya ye Amerika'yı tutan hükümetine ne denli onarılmaz suçlar yükledigini açık açık soylemiş, eyleme »eçmiş ye sonunda yedı gün hapse anl mıstı. Bir kurtuluş savaşı yeren Cezayir'i, yazılanyla destekliyen. haksızlığa kafa tutan Sar're örnpği. susmasıyle aynı haksızlıgı. daha bir etkin yoldan protesto eden Camus örneğı, parmakla sayılacak kadar azdır. Bir ulus bır naşka ulusa düşman gözüyle baktığl, süâhlı ;atı?malara girdiği, savaş psik^)zunun her ıki vanda alabildığine azıtıp infanları kan dava<;ına, vurup kırmaya, ke?ip doğramaya yonelttiği anlarda, haksever, in?an Erbakan ve arkadaşları. eerek Koalisyon Protokolünde, gerek Hükümet Proçramında ıki konu üzerine söz vermişlerdi. Birısi hapıshanelerrieki fikir suçlularınl kapsayan af... İkincisl fikir ve manç özgü:iü£ü yasası... Böylece demokrasıve pek benzemeyen rejimın sınırları genişleyecek. özgüıiük ortamı gelişecekti. Tank fabrikası, top fabrikası. uçak fabrikası. otomobil fabrikası güzel şeylerdi. Biz bunları kurunca yeıyüzüne bır silâh endüstrisi daha katmış olur, sanayi toplumu niteligine erişir, bu niteliğe eriştik mi, şeıefine 101 pâre top atar: Bum. bum, bum... diye bayram fişeji gibi patlatırd;k. Ama tank, top, uçak yapnıak ıçin bir süre isterrli Fikir ve İnsr.ç Ozgürlüğü tasarısı ise hemen Meclise gönderilebilırdi. İşte Erbakan ve MSP'll yöneticiler bu konuda kaytarmanm cezasını ilerde çekeceklerdir. Şöyle ki: 1874 Türkiye'sinrfe fikir suçlulan Anayasa Mahkeme«inin kararıyle kurtulabildiler: nice avriın. yazar, çevirici, b*emir parmaklık ardından güç belâ dışarı çıktılar. Ama avdınları. yazarları. çeviricileri. tüm vatandaşları fikirlerinden öturü ıçerı atacak çark lşlemekterilr Bir yandan afla 142 mahkumları dışan çıkarken. bir yandan yenı 142 sanıkları ıçeri alınmaktadır. SaSda solda İlerici dergiler çıkaran gençlerin sırtına blrblri ardından yeni davalar blncfirilmektedir. 142. madde Ceza Kanununda bulundukça. fikir örgürlüğünün tepesirırie Demoklesin kılıcı sallanıp duracaktır. Erbakan ve arkadaşları Koalisyos Protokoluna ınua atarken. sözleşmenin temel çizgisi şuydu: 142. madaevl» birlikte 163 madde suçu da affedilecekti. Hıleı feerive vaotılar bir brtlüm MSP'liler; 163. madde suçun.ın aff) vasalaşırken olumlu oy verdiler: 142. maddeye s ra geıdiğinae kaytardılar. Akıiları sıra küçük kurnaziık vantılat. Fikir ve tnanç Ozgürlüğü Yasasına ise hç »anaşmadılar. Sımdı de koalisyon dağıldı. Erbakan ve arıcadaslanna bir daha hükümet etmek ne zaman nasıu olur bninme*. 163. madde Ceza Yasasında durmaktadır. 142. madae nasu Ijletiliyorsa 163. madde de öyle işletilecektir. Uinı politikaya âlet etmek. din devleti temeline dayanan fıkırıeri savunmak yüzünden bırtakım çember sakallı vatandasların Adliye koridorlarını arşmlaması ışten bile değı.rlir. tşte bu durumda Sayın Necmettin Erbakan. kürsüye çıkıp tannan •esiyle: Allah diyeni Savcılar kovalıyon müslümaıılara baskı jr»pılıyor.. diyecek midir? Eğer böyle bir ses veya nefes çıkarsa ağz>ndan. bu ke« Ümmeti Muhammet Erbakan Hoca"mn yakasına vapışıp •ormaz mı: Bre Hoca! «laha dün iktıdardaydın, nıçin HükUmet Programında verdiğin sözü yerine getirip F'kir ve tnanc ozgürlüğü Yasasını çıkarmadın? Yarın ahirette MSP'liler dosdoğm cehenneme p d e ceklerdir. Zira birinci günahları Koalisyon Pıotokolun» ihanetle îslâmvn ahde vefa kuralını çiğnemeK. ıkinci gtinahlan Fikir ve înanç ozgürlüğü Yasasını nasıraitı edip çember sakallı vatandaşları zor duruma düsürmektir. Ne diyelım Tanrı cümlesinin taksiratıru affetsln. Amin.» UMUDA UYANMAK Oktay AKBAL T Evet Hayır Yunanistanın Sorunu ve Yunan Trajedisi A kdeniz'in Sicilya. Kıbrıs gibi KIBRIS SORUNU BİR YUNANİSJAN t;. r adalarında yaşayan köylü ,Jfc* tiyan bayanlaıa özgü ov tnitem vaveylâsı içinde bar b«r oaMEGALOMANLARIN, KORKAKLARIN, ğıran gençcene Rum kadını. kısa KLEFTECİLERİN ÜLKESÎ OLMAKTAN bir bastonu andıran TV alıci5inı uzatan Ingiliz televizyon muhabiri ÇIKACAK, NE ZAMAN DÜNYANIN VE nin sorduğu bir soruya sesinı l#ırTÜRK HALKININ KAFASI BİRAZ kaç perde yükselterek ce.ap verdi. «Neden kaçıyorsunuz; î'jıkier DİNLENECEK.. Rum yönetimi altında >uşıa.k an halde siz Türk yönetınu iıüiua köylerinizde oturamaz m.ydiır.:"» sorusuna: «Hayır, asla hayır» ksrşılığını veriyordu. Öteki: «Niçıi, ama niçin?» dedi. Kadın ger:1?rek: «Çünkü Türkler barbaıdır» lirlenememiştir. Kendini o kacüğün tajıdığı anlamların ne oldiye haykırdı dar çok eski bir seçmise nisbet duğunu nıerak ettim. Baktıgım eden modern Yunanistan. sanki, birkaç sözlükteki çeşitli anlamİngiliz. histeri içindeki bu Vadı lar şöyle ayrılıyor: (1) Grek oleski Yunan düsünürlerinin aranın Ingilizcesini düzehmek i=ttmayan; yabancı. (2) Hıristiyan ol dığı ideal «politeia» biçimlerid . Onun kullandığı ttarb>r> JOZ: n.ayan; yabani. kültürsüz, kaba nin bozuk terslerinin örnekleri cuçünü anlayamamıstı. Onu.ı cS.li kişi; Saracenler (Urtaçağlarda ni vermek için kurulmuş! Derıiiı »özlüğünde bu KÜt sözcükten Müslüman ve Türk için kullanımokrasinin beşiği sayılan bu iireme baska iki terım vardır. Ka lan bir terim.'ı Yalnız bir sözülkede saydığım dönemlerin her oına: .barbarous mu demek istilükte «barbarism» sözcüğü karsı bıri «demokrasinin rezılleçtırildi yorsun?» dedi Fakat kadm Yusında bunlara bir anlam daha ğı siyasa» rejimi diyebileceğimiz nanca «barbar» sözcüğüne sımsı katıldığım gördüm: «vahsilik, bir rejim olmuştur. Yunanistan kı yapışmıştı. İngiliz: «barbarian Türklük.» kendini bu rejim kör döngüsümı demek istiyorsun?» Hedi bu Demek ki eski Greklerin bu nün içinden çıkaramamıştır, Ge kez. Hayır. olamazdı. Kidm. İ~onomatope sözcüğü daha sonra leneksel tarihsel dogniltusunu giliz'in tngilizcesini beğenmedi. Hıristiyan uygarlığı ile modern bir türlü bulamamıştır. Bunun v.ok benimsediği kendi sözrüğünaydınlanma uygarlığında daha altında, acaba, o destanlasan de direndi ve karşısındakinın kakapsamlı deger yargıları da kaRum Klephte'ciliği mı yatıyor? fasına dank dedirtmek için bir dizanmış. 19. yüzyılın insanbilimSaydığım rejim döngülerınin ilha, bir daha tekrarladı. Onun Y J leri sözlUğünde de ınsanlığın gekinde o var, hatta herbirinin nancadaki cahilliğine içerler gibi, çirdiğine inanılan aşamalardan paralelinde yaşadı. Acaba, Yubar bar bağırdı birinin de adı olmuş. İnsanlık nan tarihsel geleneğinin doğrulönce vahsilik dönemi geçirmiş, Barbarın anlamı tusu destanlaşan Klefte yönünsonra barbarlık aşamasına girde mi diyeceğım gelıyor. Eski Greklerden kalma bu dilemış, daha sonra uygarlık aşaFakat, başka bir yan daha kolay sözcük. onların zamanından rr.ası gelmiş. Demek ki bu son \ar. Bütün iyi insanlar kadar bugünün Kıbrıslı Rum kadınmın üönemden sonra ınsanhk bar. iyi insan olan Yunan halkı yalağzına kadar vaşıyor. Kendine barliktan çıkmış. Eski Yunannız papazlann. piskoposların, se barbarhğı kondurmayan Avrupa cadaki anlammda ise kendilerinrüvenci politikacılann, komplocu dillerinin sözlüğüne kadar girip den gayrı olan bütün insanlığın general bozuntulannın kurbanı yerleşen bir sözcük L Yanılmıyor barbar olması gerekir. Fakat Av olmamıştır. Tanımadığı yabansam, bu sözcüğün eski Grekçederupa dilleri bu sözcüğü benimcı dostlannm kendı çıkariarına ki asıl anlamı bilinmiyor. Ama o sediği için, Avrupa'da hele kaç kez kurbanlık koyun edildilde icadedilmemiş olsa bile, o son yarım yüzyıl içinde nice bar miştir? Biz Türkler son yarım dii yoluyla yayılmıştır. Dört beş barlıklar işlendiği halde, hıg jnizyıl içinde onların bu trajeyıl önce Fransız oryantalisti Mon bıri Rum kadınmın anladığı anlamı üstüne almtyor disinin az çok tanığı olmuş buteil'in bir konferansını dinliyorlunuyoruz. Onların dışında çadum. Konusu Kuzey Afrika BerBencillik içgüdüsü l:şan bir ieneratörün yarattıçı beri'leri idi ve iki sözcük arasınbir «Heien Dünyası» efsanesi da bir akrabal:k olduğunu ileri Busüakü Rumcanın bu ilkel. var. Nerede bu Ellenoz dünyası? sürmüştü. Eski Grekler, kendi dil bu kaba, bu arkaik sözcüğü >Tiz Balkan yarım adasının altında lerine yabancı olan bir dille koyıllar boyu yaşama gücü gösufacık bir ulus. Toprakları üsnuşan halklaıın, konıışma bilmetermiştır. Dihnin. dininin. hatta tünde de başka Balkanlılann diklerini, kekeme oldukları için u.usal varlığının bugüne kadar göz koyduğu parçacıklar. Hayal• bar» «bar» «bar» sesler çıkardık sürmesini borçlu olduğu bır hal deki Eilenoz dünyası, Amerikaka (ve yalnız bu halka» özjrü bır larını sanırlarmış Bir yakıştırma lı Rum milyonerlerinin, vergi sıfat olarak onu yaşatan güç, mı, yoksa aslı var mı. bilmiyorum. Rum halk yığınlarına barbarca kaçakçılığı demek olan şüpheîi Ama o zaman ben de Türkçede: bir bgncillik içgüdüsü veren bandera teb'alılıklarının yarat«bar bar bağırma bana» dediğimiz bu güç nedir? tığı armatörlerin kafasında, eski zamanlar olduğunu ansımıştım. Rusya, yeni Fransa ve tngiltere L'ygarlık davramşlarında baGene yanılmıyorsam. eski uy şehirlerindeki ticaret ışyerlerinşarıh eylcmlerı olan bu insanlagar Grekler bu sözcüğü kullandık oe, sayısız Amerika ıokantalann nn dıllerine yapışan bu terimları zaman. onda. Kıbrıslı Rum da beslenen bu hayal. neredeyse cen kurtulamayışmı ürtodoks kadınmın düşündüğü anlam yokYunanlılığı bütür, riıristiyanlık Hırıstiyaniığınır. insan ruhunu tu. Sadece «yabancı» demekti. Ta dünyssının merkez,ı sayacak bir papaskarası rengıne boyayan ırihte her kavm kendinden başkanatçılıgında, kibırlüijinde dinmegalomani boyutu aiıyor. larına bu anlama gelen adlar :ak se! eleştiriye tahammülsüzlümışlardır. Çin ve Japon dillerinBu megalomaninin en traji ko günde buluyorura Hunı Hıristıde de böyle sözcükler var Arapyanhğına. degıl Reformasyon Hı mik ürünü, Türklerin .palikarya ların kullandığı sözcük «Acem». nstijanlığı «adar. Karolik Hılık» dediğı. Türk aı^usunaa anlaYanılmıyorsam Kur'anda da gerıstiyanlığı kador bile evrensel mı değişen K!efıec:l'k leskı Grek çer. Ama orada da kadımn bar humanizm anlayışı girememiş çede «K!ephte«<nırsız» demektirı bar bağırarak anlatmak istediği hiç. Rum papazlıgı, Müsiüman daha moda olan bugünkü terimle yobazlığı kadar olsun aşınmaanlam yok, sadece «biz> ile «bizgerillâcılık belki Yunan ve Rum mış, Rum Hıristiyarun ruhuna den gayrı olanlar. ayırımı var. halkına acı halk balladları kazan bütün gücü ile egemen hâlâ. Bu ayırıma bir değer yargısı kadırır, »ma o büyük Elleno? efsatıldığı zaman da «inanan» ile nesi o halkı kaç kez tehlikeli ma Ama, dahası var. Kıt'a Yuna ceralara sürük!emi;tir, biliyoruı • inanmıyan» ayırımı yapılmıştır. r.istamnın bagımsızlığından sonAvrupa, kendi yaratığı olan Yutkinci terimin Türkçede halk dira başlayan politıkacılık ve nanistanı ne Kapodiîtriası ile. na linde karşıhğı ıgâvur» olmujtur, komplo geleneğinden kurtulamakralı Otto va da Konstantını ile, ama o da «barbar> an'.amına gelyışın da etkisi var bunda. Birne bir tilkıyi andıran Venizelos'u meı. bırınj kDvalayan srallık. cumhun ile, ne dik bıyıklı Kondilis'i ya yet, diktatörlük, cunta dönemle Yalnız Rumcada «barbar» sözda Grivas'ı ile. ne juntası ya d« nnden vapılnıa Vunan siyasa. cüğü «vahşi> sözdifinden kıl • Ethniki Oıganosis Kyprion Agoçarkı. bu bağımsızlığa bır ulukadar farklı bir anlan. yaşatmış niston «EOKA»sı ile bir düzene sal kurtuluş bağımsızlığı demeve yalnız Türk ıçin kullanılan bir pokabildi. Bu sürdükçe Türk hal mia guçleştıriyor. Bagımsız bir tanımlama olmuş Yunanlı aılinkına da r*h*t yoktur. Cünkü bun ulus olarak Yunsnistsn'ın rade. Modern Avrupa dillermde rihsel doğrulrusu bır türlü b«ların her birinin yıkıhsı Ua uyan Yunancanın hediyesi olan bu SÖÎ ma yerine, ulusal palad»nm« ulusu d»ha da büniyof^. TÜIİK gelene|i «E ' halk. umuda uyan.» Pi'beuf Olayı'nı okuyun Günyol'un kaleminden. «Yens Ut"ti?ıc hir bölümümı yayınladı, kiiap halmcîe fle bugünJerdt çıkacak. Öyle inanıimaz jeyler oluyor KI. nem de ıçınde tnniB, s^nık, gözlemc!, sey.rci olarak hi^ler.n de kat:ldıgı c\> gıilünç saçma jeyler... Bir süre sonra sahiden gerçet rr.'cı?> a:ye soruyoruz kendi kendimize. Babeuf oıayı da o.i:îrc.ın bıriydi. öyle uzuıı zaman önce dejil, şekiz on yıl tateuf «Ey hf.'.'i. umuda uyan> demış. Halk umuda uyanıp ca ne olacak? .Sarılacak sıkı s;kı umuda, bırakmayacak bir CJIJ! elındcn. umut yolunda yürüyecek. ıyilıklcre guzellikU«:rp Yairuz Ky Halk uyan» deseydi de j.uıdu Vyanınanın kera;j:r,ds vr,r unıud denen güç. L'ykuds iken ne umut. ne ur. utsuzıuk vard,r. ancak birtak:m duşler itınde yüzersiniz, r.e olauğu, olmadığı anîaşumayan karabasa:.lar arasmda. VmiiOU d^maic, b;lmek, yaşamak için 6nc3 uyaıımak gerek kıstcisı uykuda olmamak. Babeuf «l.'muda uyar.:> divor. L'ır.utU yaş?. unıiüları gerçrk^eştir, umut siühını ıcuüan demek is. ti\'Or. Kendi yaşsmını bu yoldn iıaıcamış. Fransa ıhtılaiıniri içttrvk üolu bir savaşçısı. Günyolla Lyü'ooğlu nabeufün ıhtiliı y;'>n; OP yaıdıjı jazlaıdan bır seçmayi kiîap haı.nn': yayınlamıj'.&ıc.'. Nerdeyse iki yiız yıl geçmiş aradan. Buna rsgmpn kıt»p toplhtîlaı, çevirenler aaslet önüne gonderild]. olayı orote;to ode< edtbiyatçılar gözaltına almdı. Günyol'un «Babeuf Olayııı ki'.ahını okursamz j'aşarsınız o günleri. Crazetede bir haber, Şili'de Allende yönetimını destekleyen ot'7 bin kişı öldürüıdü. BsbeuCün halkın umuda uyanmasını Isterr e?i boşuna değil. Biliyor o cia tehlikeh b:r ış olduğunu uiTu'a uyanmanın. Umudun düşmanları gelirlnr aikiiirler karşısırî siJahlarıyle, söküp alırlar nepsini. Sorrnuşlar General Pi'.'f'cr'et'ye denıokrasıye dönüş umudu oiup olmadığını. «Bır yıl, ? ysl. 20 yıl sonra belkj. demiş Bir umut ktnrıtısı b:le vermerrtje nasıl diickat etmiş' Biliyor urnudun nasıl yenılmez bir gjç, V.T korkunç silâh olduğunu. Tek bir bild.gi ,'ar. halkı ortsdan kaldırmâk, genci yaşlısı kadını çocuğuyle... Bır yılda otuz. bin kijiyi ortadan kaldırmak, az başarı mıdsr. Halk düşmanlıjırda, ustelık de kendi ulusuna düşmanhkta kırıiması kolay ulmayan bır rekordur bu! Neron ne dermiş, «Su Roma'nın bır tek başı ulsa da bir vuruşia kopartsam». Şililı dikta'.or de aynı özlem içınde olmalı! Böylelerinin varlığı umut kırıcı elbet. Ama bugün Şili'de de yaşıyordur umut, yok edilmez bir güçtür de or.dan. Siner bır köşeye, insan duşün>eesının kıvnmianna gizlenir, durur durur bir gun inanılmaz bir görkemle taşar ulkeye... Allende ijili si bir düş müydü? Nerden nereye teliyor, gelebıliyor toplurrılar! Uünyava ornek olacak bır deneyden geçiyordu Şilı. Halkın oylarıyle bır soşyalist düzen kurulmaktaydı. Şidtiet yolları kapanmı^tı çojjulcu bır yöntemie bir toplumda sosyalist ılkclerı uvgulamak isti>urdu Dr. Allende. Bujuk umutları vardı. nalkına da umut kapılarını açmıştı ardına rfek. Umut gündeük ekmeğiydi halkın. Büyük bir yapıtı ger(,£"feçtırme yolunda guç veren, ınanç veren... Sonrs CIA'nın milyonlarca dolarının yıllar yı!ı besleyerek yarattığı buvük fırtına eeldi, kastı kavurdu ortalığı, ne umut kaldı, ne de onu yaratan... Bir cunta yörıetimi çrtktü ^ilı halkınırv tepesine. Bir yılda OÎUÎ bin olü, otuz bin cinayet! ünbinlerce tutuklu!.. Her gün yoksulluğa itılen bır toplum, umutîuz. yalnız, bezgın... On yıl kadar önce «Ky halk, umuria uyan» dıyen Babeufün kitabı toplatıldı, daha sonra nice nice kitapiar toplatıldı, iki Lç yıl dncesitıe dek umut kırıcı garip claylar, durumlar içinde yasadık! Bir ara umudun kırıntısı kaimayacak gıb:ydı. Tam (.özülme haline gel:r gibiydik. Ama o umut denen guç birden cütun gücüyle çıktı oıtaya. 14 ekim şeçimlerincie zaleri kazanan, halkın umuda inanmasıdır, halkın umuda uyanması, umudu uyanık tutmasıdır Bu umutlu ınamştır bızi âltı yedi ay içinde yenı. suçlü, şağlam bir toplum yapan. Umuda uyanmı.ş Türk haikıdır Kıbrı.s'ta başarıyı kazanan. Yannkı daha büyük başarıları elde edecek olan... Umut hiçbir zaman ortadan kalkmaz. Halk varsa, umut d» vardır. Düşünme, duyma varsa. umut da .. 'Ey halk, umurfa uyan'. İki vüzyıilık bir söz, uyumayan, uyutmayan, uyutmak, uyuşturmak isteyenlere karşı çıkan... Niyazi BERKES Türk halkının Urihsel gel«nejrinde bunun hemen hemen tersi olur. Tarihin yargısı ya da yaz gısı kabullenilir. Gene aynı TV perdesinde fene aynı adada bajka bir Ublo bunu bana bir daha an lattı. Lımasol'da tutsakhk örgüleri içinde bir Türk kalabalığı. San ki dilleri turulmu». Sesleri jıkmı ynr. barbar bağırmıyorlar. Kaç yıldır 5yle yaçamaya ahsmışlardı 7aten. Üç yıl önce görmüştüjn, iki keçi ksçırabilen köylü ailesi, bir Türk kasabnsında (Lefke'de) boş buldukları yarı harap bir evin arkasındaki fıskılıkta çocukla rım büyütüyorlardı. Ortodoks Hriı tiyanlığınm tâ Bizanstan kalma büyük bencilliginin terjine, Müslüman fatalizminin verdiği yazga yı kabullenmişlerdi. Bar bar bağırmadılar. durumlarını anlatmak için. Hiç biri Rum barbarlığından söz etmetli. Rum zenginliğini yaratan dünya umursamazlığı altında ezildikleri halde. kendi dillerini konusan bu ziyaretçi ile ejine verebileceği biricik hediye olarak yasemin derlemeye koştu köylü kadın Emir.e Bizim de dilimiz tu tuldu, ne diyeceğimizi bilemedik. Kıbns'taki Rumun ve Türkün trajedisini sadece kifilerin denıiı liklerine vermek de büyük bir ya nılma olur. Kıbrıs sorunu aslında Yunanistan sorunudur. Her y»nı bir «kâzip şöhret» direğine oturtul muç bu devlet, /üzyılık tarihi için de üç kez (1821,1897 ile 1922 de) Türklerin; birkaç kez de bajka devletlerin önünde ezildi. Fakat, birbirlerini sehpalarda sallandırmaktan başka bir jey düşünemiyen politikacılsrı ile generalleri •rasında halka akıllıca yol gösta ren bir önder çıkmadı. Modern Yu nan geleneği doğrultusunda siya sa. yg eşkiyahk. ya suikast, ya da komplo sanatı vönüne eğilim lidir. Kilise de bunun dışında değil. Çok renkli ve suslü, çok tiyatrolu Ortodoks kilisesinin ruhanîleri, sakal, âsâ. cübbe gösterilerine rağ men, ya bir iuntacının tekmesi ile azlolunur. yerine etek öpen biri ge'.ir, istenen tiyatroyu oynar. Ya helikopterde uçarken kendi tçisleri Bakanımn hazırladığı adamlar tarafından havada karga avla nır gibi ateşe tutulur. Kimi kez sirtındaki cübbesi ile omuzda makineli tüfekle sokaklarda e? kiya gibi dolanır: kimi kez YllnanUtandan içeri sokulan silâhla rın üsfüne Inıtsal su serper. Bu çeîit densizlik gösterilerinin en basit ve başka ülkelerde esi buiunmayan bir örneğini. adını yeni duydugtımu? Sampson vermistir. Kendine özgü çok basit bir katillik biçiminin bu dâhisi, daha Ingili^ler zamanında ün »aimış bir s*hte gazeteci idi. O kadar b»sit bir yöntemie adam 61dürüyordu ki tngıliz polis ve yar gıçlarının, hayli kurban verilrlikten sonra. onun marifetine iKilları ermeîe bsşladı Kimse onun adsm öldürdüğünü grirmermsti. Gözüne k«stirdiği tntriüzi daima arkıtdan vurur. «ilâhmı beraberinde taşıdı jı kızlardan birinin eline aktarır, «nlar kaçışırlarken oteki omıızunria tajıdığı fotoâraf makinesi ile cinayet sahnesinin ilk fotnjrafla ımı çekerek başka gazetecileri at latır, {otofrıfl»r ilk önct onun (Devamı 7. aayfada) D i Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarhk 1 Akademisi Başkanhğından 1 Akademimizin ve Akademimize bağlı Ankara Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulunun Bölümleri için Üniversitelerarası Seçme Sınavı 1974 kesin kayıt hakkı kazanan »day listesinde adı bulunan öğrencilerin kesin kayıtları 16 eylül 197425 eylül 1974 tarihleri arasında Akademi binasında yapılacaktır. Kesin kayıt için istenilen belgeler şunlardır: a) 1974 yılına ait Üniversitelerarası Seçme Sınavında almış olduğu puan kartının aslı, (Sınav sonuç belgesi» b) 1974 yılına ait Üniversitelerarası Seçme Sınavı resımli kımlik kartının aslı, CJ Lise veya dengi okullardan alınan diploma aslı ya da çıkıs belgesi aslı, d) Nüfus cüzdanının Noterden onaylanmıs bir örneği, e> İkametgâh belgesi, f) 12 adet vesikalık fotoğrai, (4,5x6 boyutunda yeni ç«kilmif) g) Öğrenimine ara veren erkeklerden askerlikie ili|igi bulunmadığına dair bağlı bulunduğu askerlık jubesinden belge, h) Savcılıktan iyi hal belgesi (Öğrenimine ara verenler için) i) Sağlık belgesi ve a;ı kâğıdı. 2 B grubu öğrencilerinden olup Akademımize ve Akademimize bağlı Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulumuza kayıt olma hakkına sahip öğrencilerin kesin kayıt listesi, l«tanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Baskanlığınca belirtildikten sonra kesin kayıt tarihi ayrıca ilân edilecektir. 3 Akademimize bağlı Ankara Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulunun gündüz ve akşam bölümlerinde artnrılmış bulunan kontenjanı doldurmak üzere, 1974 Üniversitelersrası Seçme Sınavına girmiş ve fakat (A sınav sonuç belgesinde) berhangi bir yüksek öğretim kurumuna gıreceği Üniversiteleıarası Seçrr.e Sınavı Komisyonu tarafından bildirilmemış Lise mezunu öğrencilerden en az 35U.0O Fen puanı almış olanların aday kayıtları 16 eylül 197425 eylü] 1974 tarihleri arasında Akademi binasında yapılacaktır. Aday kaydını yaptırmak isteyen öğrencilerin 1974 yılına ait Üniversitelerarası Seçme Smavı puan kartını ve resimli kımlik kartını getirmeleri gerekir. i Ayrıca Akademimize 15, Akademimize bağlı Ankara Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okuluna 45 Kıbrii uyruklu Türk öğrencisi alınacaktır Bu öğrencilerin aday kayıtian 16 eylül 1974 25 eylül 1974 tarihleri arasında yapılacaktır. Aday kaydını yaptırmak isteyen öğrencilerin İçışjerı Bakanlığı Emniyet Gene! Müdüıiüjıınden alınacak olan ikâmeîgâh belgesi ile Milll Eğitim BakRnlıâmdan onsylanmış diploma aslını getirmeler gerekmpktedir. 5 Ayrıca Akademimize 25. Akademimize bağlı Ankara Mühendislik ve Miırmıhk Yüksek Okuiuna 5ü yabancı uyruklu öğrenci almacaktır. Bu öğrencilerin aday kayıtları 16 eylü! 1974 25 eylül 1974 tarihleri arasında Akademi binasınoa yapılacaktır. Aday kaydını yaptırmak isteyen öğrencilerin lçişleri Baksnlığı Emnıyet Genel Müdürlüâünden alınacak olan ikametgâh belgesi i:e Milli Eğitim Bakanlığından onaylanmış diploma aslını getirmeleri gerekmektedir. 6 4'üncü ve 5'inci maddeıeıinde belirtilen konlenjanlara yapılan müracaatların. kontenian miktarlannı asması hahnde seçme sınavı yapılacaktır. 7 18(13 Sayüı Af Kanununun 15,'D maddesi ve Akademilerarası Kurul toplantısmd* alınan kaıar ccreğincc Akademimize ve Akademiye başl: Ankara Mühsnriislik ve Mimarlık Yüksek Okuluna kesin kiyıtlau vspıUcak dsıencılerin isimleri Ak.demi binasınd* ılân edılın'stır Bu öğrencilerin kesin kayıtları 16 eylül 1974 25 eylü) 1974 ıarihleri arasınd? yapılacaktn. Kesin kayırlarını yaplırn.ak istejen öâıencılerin l'incı maddede beliıtılen bel?rleri gciu ıııeleri gcıeknıektedir. . 8 3., 4. ve 5. maririelerle Meili öğıencileıden add> kdydmı i vaptıımayanlann kesin kayıtları yapılmaz. , Bütün ilgılilere duyurulur. .j (Basın; 22533 ? EYÜP'TE MERKEZİ YERDE SATIL IK K»M M t l RKKARKI.İK FAMRtKA \V HKR 1LKl.fl İNîSAAl SAHASI (»I AKAK SAMİKİ bl.tMIKN SATI1.IK M C K A C A A l : Ralet B A V S A L d l L TKL: 22 42 90 Cıımhurıvet 7400 ş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle