23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 30 Hazlran 1974 instein'e göre ışık dalgalan evrende, Öncesisden sonsuza degin, hiç kaybolmadan, durmadan ve gücünü jitirmeden, rastladıklan evren cisimlerini aydınlata aydınlata akıp gidermiş. Adına uygarlık dediğimiz ergin ve olgun toplum yaşamında da. insan kafasından geçmişte doğan ısıklar geleceğe doğru akıp gider, öbür İnsan kafalarını ışıldata ışıldata ve yeni ı$ık kaynaklarımn fitillerini atesleye ateşleye. Eğer böyle olmasaydı, insanın hayvandan ayTunı olur muydtı ve uygar insan topluluklan meydana gelir miydi? Ben, kendi hesabıma, kafamın ısıgım yalnıa eski düşünürlerin ışıklı yapıtlannı okuyarak degil aynı zamanda çağdaş düsünce aydınlıgınır gençliğin kafasından geriye dogru yansıyan • ışmlanndan yararlanarak saglamağa çalışırım her zaman. Şu halde bu yazının baslıifrrnı: «Isık akar feçraisten gelecege ve bütfin gücüyle yansır gelecekten geçmlfe» biçlminde bütünlemek yanlıs olmaz samrım. Toplantılan sürmekte olan 9. Miliî Eğitim Şürası'na kaîılan avdınlanmızın da bu gerçeği görmelerinde yarar umarım. E Işık Akar Geçmişten Geleceğe Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU Gerçi urun süreden beri politika yaşamımızdan gençliğe ışık akıtamıyorduk. Ama Atatürkçülük ışığı bütün engelleri aşarak gençliği kuşaktan kuşağa aydınlatıyor ve bu gençlik o ışıüı yalnız ileriye değil, daha da güçlendiren bir ayna gibi, geçmişe, bizlere de yansıtıyordu. Ve dışardaki yarasalar korkuyordu bu ışıktari. ile Anadolu'yu ve Anadolu'nun t»miz lnMnını yakından tanıyordum. TrakyR muı rir, neo«l de orada geçen ve köyden köye iki yıı süren askerlik görevim sırasında tanıdım. Bu gözlemler sonucunda ve yenilesme tarihimizin göstergesine de bakarak şuna inandım ki, Türk halkı toptan aydınlanmadıkça, uyanmadıkça, Türkiye'nin kalkınması, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması ereğinin elde edilmesine, halkın iç ve dış sömürüden kurtulmasına, ümmetçilik batığından kurtulup gerçek Türk milliyetçiliÇinin ve Atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesinin bilincine varmasına olsnak yoktur. Işte Köy Enstitüleri davasına bağlanışımızın nedeni budUr. Bu Enstitüler, yukarıda i?aret ettiğim ereklere ulaşma doğrultusunda yürüyen, aydınlık «açan ışık ocaklanydı. okuduğum eıkl Kfty Enstitüîeri derjilert de var kitaphğımda En son sayın S. Edip Balkır'm: «Dipten Gelen Sei: *nfiye Köy Enstitüsü» adlı lcitabını da okudıım. tütün bu kitap ve dergilerden ve enstitüler kapanrnadan once oralarda yaptığım incelemelerden edindiğim izlenimler, bunlarda uyrçulanan yöntemin doğru olduğuna ilişkin kanımı güçlendirdi; benim ruhumu da umut ışıklanyle doldurarak gençleştirdi ve gençleştiriyor. Çünkü bizler tek tek degil yurtlumuzla, halkımızla ve insanlıkla birlikte vanz, onlarla birlikte mutlu veya mutsuz olunız. Bu toplumsal bilince varamayıp kendilerinin fildişi kulelerinde mutlu o'.acak!arını sananlar, eğer hain defillerse, korkunç bir aldamş içinde bulunan aymazlardır. Atina ne bekliyoı? rüksel'deki olumsuz buluşmanın sonucünca Atina İle Ankara arasındaki köpriiler atıldı. Bazı çevreler olanbitenleri Yunan Cuntasının halkı dış olayıana oyalama taktiğine bağlamak egılimındedir. Başbakan Büıent Ecovit bu düşünceyi dile getirmiştir: « Yunan Cnntası halkın desteğini kazanmak İçin sunl bunalım yaratıyor..» Acaba öyle midir? Yunan dış politikasuıın geçmişten geleceğe uzanan beltrli ve tutarlı bır çizgisi vardır. Atina'dakı hükümet ister demokratlk olsun, ister cnntasal, bu çizgıden sapılmaz. Yunanistan, Ege ve Akdeniz'do yayılma politifctsını zamanın isterlerıne uydurarak ustalıkla yürüt.rnüş, geuştırmişur. Kıbrıs'ı İngilizlerden, Oniki Ada'yı İtaiyanlardaiı aımıştır. 1) Yunan yanmadası; 2) Ege adalan; 3) Kıbrıs adasının bütünleşmesinde Attaa büyük Dİr güç oluşturmaktadır. 1000"e yakın ada üzerinde kuralmuş küçük komşumuz, ne yaptığım bızden çok iyi oilmektedır. Kıbns'ın adam başma ulusal gelirı 2.000, Yunanıstan'ın ki 1.200 dol&ra yakındır. Turizm ve dünya stratejısı acılarından Kıbrıs ve Ege adalanna paha biçilemez. Yunanistan ABD'nin bir uzantısı gibidir Akdeniz'de... EKononuk gerçekleriyle çağımız kapitalizmi arasında bir uyum sağlamıştır. Gelırlerinin çoğu dışarda oluşan Yunanistan'ın «sol tehlikesi»ne karşı faşizme yönelmesi doğalcUr. Yunan işadamları çok uluslu kumpanyalann sahibi ve ortağKiırlar. Dısardaki işçilerin yolladıklan, turizm endüstrisi ve deniz ticaretinden saglanan gelirlerle dengesini bulup gelişen Yunanistan, uluslararası kapitalizmle bağdaşıkJik ıçınctedir. îster asker olsun ister sivil, her Yunan yönec;cis;; bu gerçeklerın ve tarihsel Yunan stratejisinin bilincjıdedır. Bize gelınce... Aymazlık (gaflet) politikası rehberimiz oimuştur. Kıbrıs politikamızın oluşumuna bir bakalım; 1) Kıbns Türktür; 2) Ta taksim ya öluın; 3) Bağunsız Kıbns... Bu üçüncü aşamaya gelinceye kadar 15 yıl ve iş işten geçmistir. Ege politikas^na bir bakalım: Ikincı Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu uzantısı olan adaların Yunanistan'a verümesine seyirci kalnrşız, Ege'dekd bütün haklarımızı Atina'nın denetimine bırakmışız. Türkiye Osmanlı tarihinin sonlarına dogru uzun bir »ömürgeleşme süreci yaşadı; o dönemdeki siiper devlet. lere (Düveli Muazzama) sığınarak, bazen Alman'a, bazen Fransız'a, bazen Ingiliz'e verdiği ödünlerle çıkarlarmı korumaya çabaladı. 1917'de Sovyet devrimiyle kapitalist blok parçalanıp karşısında bir yeni güç kurulduğu zaman dünya yeni bir dengeye açılrr.ıştı. Bu oluşum üstüne Mustafa Kemal, Milli Kurtuluş Savaşında Atatürkçülüğün temel ilkesini koydu: Tam bajhmsızlık! (tstiklâli tam) Kural açık ve kesindi: Eski dünya ile yeni d*ünya arafindaki dengede baŞımsız davranma olanağını korumak... Bu tarihsel başlangıçtan sonra pek çok devletin kullandığı bir klasik yöntem sayılmıştır iki dünya arasında dengeli dış politika... Ne var ki Atatürk'ün ölümünden sonra Ismet Paşa ilkeyi yürütemedi, ülkeyi bütünüyle ABD'ne bağladı. tçerde dışarı bağımlı sermaye sınıfı güçlendirildi. Pentagon ve CIA'nın öğretiminde ve denetiminde yüksek bürokratlar yetiştirildi. Bugün Türkiye'de yüksek bürokratla büyük sermayeci için çok yanh denge pclitikası ancak bir küfürdür; komünistlere satılmışlıktır. Oysa dünya solu ve Türk ulusal çıkarlarının dış politika tezleri, Kıbrıs'ta, Ege'de, Ortadogu'da uyuşmaktadır. Ama bunu dile getirmek korkuln bir gerçele parmak basmaktır. Atatürkçü dıs politikamn sağlayacağı manevra olanaklannı bugün Ankara kullanamaz. Çeyrek Yüzyıldır Yunanistan karşısında adım adım gerilemenln nedeni lçte bu yetersizliktlr. Atina bu gerçeği iyi bilmektedir. Ankara'nın Yunanistan karşısında manevra olanaklan yok gibidir. Atatürkçü dış politika dengesini yeniden olusturmak Için »tılacak adım, komünistlere yakınlaşmak sayılacak, büyük sermaye çevreleriyle yüksek bürokratlar, «olcu Ecevit Hükümetinl düşürmekte bütünleşeceklerdir. Atina bunu bekliyor. Hesaplan tersine de çıkabilir, ama oyunu ajık • seçiktir. . B Kimler Yıktı? 9. Millî Eğitim Şurasma kat'lanlar lyi bilmelidirler ki, Köy Enstitülerini yıkmak için 1947'de İ1X kazmayı vurinlar ve sonra onları ne yazık kı, günümüzde hâlâ geçerli olarak kullanılan «komünistlik», «milli hedeflere aykırı ögretim yapma» suçlamalarıyle yıkanlar, sömürücü hıyanet şebekesiyls birleşen bazı gafil eğitimcıler olmuştur. Türk halkının metalizik ve milletlerarası ümmetçilik karanlığmdan, milliyetçi. akılcı vdusçuluk doğrultusuna yönelerek kendi öz çıkar. ları yöresinde bilinçlenmesini ve tümüyle kalkın. n u yoluna girmesini bunlar komünistlik sandılar, ya da bile bile öyle nitelediler. Bu örnek, günümüzde de halkın uyanmasına kimlerin ve hangi yöntemleıle karşı çıktıklan hakkmda açık leçik bir fikir verebilir. U olarak biz, oldum ol«sı, duşünce özgürlüğüne bağlı bir insan olduğumuz için, ister komünist, ister fasist, her türlü dikta rejimine karsıyız; çünkü insan haysiyetine, insan sevgisin» bağlıyız. Dikta rejimleri ise bu değerleri hiçe sayan rejimlerdir. Onları bunun için sevmeyiz, v» özgürlük için yüreklilikle savaşan ve geçmişten gelen ısıkları bizlere yansıtan ülkücü gençliği onun için »everir ve bu gençlerin bazı asırılıklarmı onun için hosgörürüz. Kanlı kaatiller affedilirken, bu gençlerin cezaevi duvarları arasında kalmasını onun için hof karşılamayız. Çünkü bu •sırılıklardan çoğunun sorumlusu, toplumdaki düzensizliktir, adaletsizliktir. Kendi çıkarları uğruna bu adaletsizlikleri yaratanlar hiç de rahat değillerdir ve olamayacaklardır. Isık akar hiç darmadan geçmişten gelecege, / Güçlenip gelecekten geçmişe jansıyarak / Ve karanlıgı seven yarasalar saklanırlar izbe mah•enler* / Kendi kendilerinl ayaklanndan asarak. Umutlar, Umutlar Atatürk, gercekleştirdiği büyük Devriml ne«Sen Türk gençliğine emanet etmişti? Yukankl gerçeği hepimizden önce görüp sezdiği için. Kırkıncı yılını geçen ay doldurup kırk birinci ve son yılına adım atan üniversite öğrenim Uyeligi yasamımızda biz, Türk gençli*ini, tıpkı Atatürk'ün lsaret ettiği gibi, hep geleceğimizin umudu olarak gördük. Ters doğrultuya saptmlan ve Atatürk düşmanlığma . dış etkenlerle yöneltilen tek tük istisnalar, bîzlm bu inammızı sarsmadı, güçlendirdi. 23 haziranda Köy Enstitülerinin kurucusu rahmetli îsmail Hakkı Tonguç'un ölümünün 14. yıldönümü dolayısiyle TÖBDER'ce düzenlenen anma törenine çağnldım. 23 haziran 1968'deki törene de katılmıştım. Aynca Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümlerinde düzenlenen anma toplartılarmdan ikisine, 17 nisan 1967'de îzmir'deld ve 17 nisan 1971'de Ankara'daki toplantılara, katıldım ve oralarda düşündüklerimi söyledim. Bunlann hepsinde gördüm kl, dinleyicilerin en geniş çoğunluğu gençlerden olusmaktadır. îşte «umutlar. umutlar» dediğim bu gençlerdir. 23 haziran 1974 gününün sıcak, günlük güneşlik • ve üstelik pazar olmasma rağmen, tatil ve eglpncelerinl feda ederek salonu tıklım tıkhm dolduranlar ve bir kısmı da Uç saate yakın ayakta durarak konuşmacılan büyük bir dikkatle izleyenler, büyük çoğunluğuyla yine gençlerdl. «Atatürk. gençlige tasıdığı güvende ne kadar haklı» dedim kendi kendime. Neden Bağlandım? Atatürk'ün büyük Türk devriminl eençlige emanet eden nutkunu 1927de kendi ağzından dinlemek mutluluğuna erenlerden birlyim. Köy Enstitüleri'nin kurucusu rahmetli tsmail Hakkı Tonguç ile Hasan Âli Yücel'i kişisel olarak tanıdım. Bu Enstitülerden bir kısmını yakından gördüm, Ankara'nm Hasanoglan'mdan, Kars'ın Cilâvuz'una değin! Hem oralara devlet paran ile değil, çürük çarık otobüs, kamyon, kaptıkaçtı rfemeden binerek, tozlu ve toprak yollardan geçerek, 1947'de kendi olanaklarımla çittim. Kimisinde geceledim. Çauşma yöntemlerini, işliklerini, toplantılarını, konserlerini ve oyunlarını, toprakta çalışmalarım gördüm. îçim umut ve coşku ile dolup dolup taştı. Türk insanı bu Enstitülerde, güdülen b>r sürii olmaktan kurtulup, insanlık haysiyetinin bihncine vfıan bır vatandaş oluyordu. Türk kadını buralarda «ikinci sinıf vatandaş». daha doğrusu «köle» durumundan çıkıp, erkekle eşit bir insan olmanın »evinç, bilinç ve onuru içinde yetişiyortfu. Kendim Anadolu çocuğu idim. Gerçi babamın memurluğu sırasında Istanbul'da dogmu?um, ama babam da, anam da Anadolulu idiler. Bütür» çocukluk ve ilk gençligim Anadolu'da geçmişti. Bu nedenle bütün yoknınluklar. bütün dertleri ve hüznü, ama bütün loyluluğu Yöntem Köy Enstitülerinin yönteml, toplum ger» çeğini bir an bile gözden uz»k tutmadan. insan haysiyetinin bilincine varmıs, lıydın, girişimci, yurt ve insan sevgisiyle dolu Türk vatandası yetiştirmek, düşüne insan yetiştirmekti. İşte bu İnsan tipi, ba?t» eğitim ve tağlık olmak üzere, Türkiye'nin sosyal, ekonomik, tarımsal, tarihsel ve bilimsel gerçekleri ve sorur*ları üzerinde düsünecek ve çözüm yollan arayacaktı. Eğitîmsizlikten ve bilmezlikten ileri gelen nankörlüklerle karşılaşsa bile, yukarıki sorunlar üzerinde düşünme ve arama faaliyetlerini hiç yılmadan sürdürecekti. Onun yetiştireceği insan tipi, ülkesine ve halkın» kar?ı yüreğinde «orumluluk duygusu, fönlün<i« ıev> (i d'emetl tasıyan insan tipiydi. Köy Enstitüleri konusunda çıkan hemen bfl« tün kitapları okudum. Hepsid daha o laman ZEHİR YESİLİ OKTAY AKBAL Evet Hayır TERİMLER SORUNU fl uzrnam geçinen kiml tu tucu, gerici kişilîr çağdısı tutumlaruıı ve Atafür^: dev rlmleri düşmanlığını pe^e'.enrilc için «Terimlerin öz rüıkçe olmasına sözümüz yok. Arapvadan, Farsçadan... yapılan terimler bugün kullanılamaz artık. Ama orta dile, konusma dîline kanşılamaz.» gibilerde düsünerek, yazarak gerçek dışı »avlarda bu lunurlar. Kısacası; terimlerde devrime «Evet», orta dilde, konusraa dilinde «hayır». Onlara göre, dilde devrim olmaz, evrim olur. Peki, terim dilinin özleşmesi soyut, tek başına kalabilir mi? Bir yanda devrim geçirmi? bir terim dili olacak, öte yanda kendi haline (onlann diliyle ev rimeV.bırakümıs q r t a j ü Q)a D ir duyuru. Ahsılmıs adıyle bir cölüm ilânı»... Hergün gatetelerde çıkan türden değil bu. Bir hastalıkla, bir kaîayla ölmüs biri değil. Şairin dediği gibi «başka, bambaşka». Yaktı gözlerimi, içime bir zehir gibi çöktü. S»lt Faik'in yazdığı sözlerl hatırladım: clçimden bir sey geçiyor, yeşil, zehir yeşill.» «Affın, fikir suçlannı kapsam dısı bırakan şekilde kanunlastığı gün, geçirdiği beyin kanaması sonucu komaya giren arkadaîinuz S.B. Fakültesi dördüncü ıınıf öğrencisi MELEK SONAD'ı çok genç yaşında kaybettik. Hapiste bulunan eşine, tüm devrimci arkadaşlarına ve ailesine acımızın derin olduğunu bildirlriz. Sanık yakmlan». Bu duyuru değil, bir tokat! llgisizliğimizin, umursamazlığımızın, duygusuzluğumuzun, anlayışsızlığımızın, körlügümüzün, »cımasızhğımızın üstünc inmiş korkunç bir tokat... SuçluJuŞumuzu duyuçuyor, sesslzbir tanık olm»nın yarar»ızl.ığİî>J,.gözyajlaruıın bir işe yaramadığını... Toplum sagırlığltu, körlüğünü ortadan kaldırmanın, ancak bilinçle birleşmek, daha çok, daha yoğun, daha güçlü, tek bir in«an gibi bütünleserek birlesmek olduğunu anlatıyor bize, size, herkese... YlrmliM Hşl karşı çıktı «on anda... Verdikleri sözü tutmadılar. Hükümet protokolüne imza attık'.arını unuttular. Oy vermediler. Azınlıkta bıraktılar hükümeti, hem de ortak olduklan ckendi» hükümetlerini... îstedikleri kadar ödün almışlardı, «kendi» mahkumlan »fla kurtuluyordu, başka bir af maddesiyle de eski Demokratlar tüm siyasal haklarına kavuşuyordu. Ama 141 142. maddelerin mahkumlan, sanıkları, kapalı duvarlar arasında kalıyordu. Bir oyundu oynanan. Gözler önünde... Son dakikada yan çizen 221er, kapatıacak, yok olacak bir yarayı daha da deştiler, kanattılar, crta yerde. açıkta bıraktllar. Oysa eksiksiz bir genel af nice rice karanlık işleri örtecek, nice nice gerçek »uçlu, hem d« tuçlu sayılmayan, ama kamuoyu gözünde en korkunç suçları İşlemiş birtakım ki?iler de bu genel af yüzünden bağışlanacaktı. Perde inecekti son yılların tragedyası üstüne. Yeni bir çağ, demokrasi, insanlık, özgürlük çağı ml, yoksa başka bir ad mı verirsiniz, işte öyle yeni bir çağ başlayacaktı. Yaralar »z çok kapanmıs, janlmış olarak... Türk toplumu türlü yönden acılarla dolu bir dönemi kötü bir anı olarak iaklay». caktı... Olmadı. Yaralar açıkta kaldı. Kangrenleşti. Derinleşti. Keskinleşti acılar, buruklaştı, koyulaştı, çirkinlesti. Gazetedeki ölüm duyurusu, işte bu 22'lerin son dakikada af oylamasında ters oy kullanmalarının yarattığı bir kurbanı haber veriyor bize. Bu, bildiğimiz, duyduğumuz. Ya bilmediklerimiz, duymadıklarımız! Ölenler, ölmeden ölenler, yaşamaktan bezenler, en genç yaşlannda yıkılanlar... Melek Sonad, Siyasal Bilgiler Fakültesi son sınıf öğrencisi genç bir insan. îlk kez duyuyorum adım... Yirmibeş yaslanndaydı her halde. Eşi «içerde» olan evli bir kadın. Niçin içerdeydi e?i? Ne yapmıştı? Suçu neydi? Bilmiyorum. Bilsem ne olacak, bilmesem ne olacak! Genç bir karı • kocs, yıllardır kopmuşlar birbirinden. Kendiliklerinden değil, olaylsrın, yasaların zorlamasıyle. Melek, genel affı bekler, bugün yarın, bugün yann diye, aylar. yıllar geçer gider bir umut »levinin yanıp sönmesiyle... Artık işin sonuna geldik, hükümeti tutan iki parti af oylamasında 236'yı tutturdu, diye haberler çıkar gazetelerde. Bizler de yazarız, bu kez genel af eksiksiz çıkacaktır diye. Böylesine b1r oyunun oynanamıyacağını sanarak! Verilen söze inanarak!... Oys» 22'ler yan çizerler, karşıdakilerle birleşirler, partilerinin ortağı olduğu hükümetin getirdiği yasa tasansını en ince yerinden kırıverirler. O İnce yerde nice genç insanın yasamım, yüregini, umudunu. süvenini, her şeyini de kırıp paramparça ettiklerini bile bile... Melek, o gün geçirmis beyin kanamasını. Böyledir insanoŞlu, umutsuzluk uçurumuna düştü mü bir kez artık kurtaramaz kendini. Yaşamının ilkyazında çeker gider, bu hem güzel, hem çirkin, hem soylu. hem soysuz yaşamdan... Ardından, cezaevi dııvarlan arasında bir es, kendisini »even hir aile, dostlar, arkadasları bırakarak... Yalnız Melek mi böyle çıkıp giden? Göz eöre göre ölüme bırakılar» baskaları yok mu? Son yılların dramları yazılmakla tüketilecek gibi değil. Romanlar, şiirler, destanlar. öyküler yıllarca işleyecek bu konulan. Yalnız şu son aylarda 12 Mart sonrasının acıh olaylarını işleyen kaç roman çıktı. Erdal Öz'ün «Yarahsın», Tarık Dursun'un «Gün Dönümü«. gazetemizde yayınlanmay» başlanan Füruzan'ın «Kırkvedi!iler> ilk akla geİenler... «Sanık Yakınlan» vermiş bu duyuruyu gazeteye... Bir aile oldu sanık yakınlan. hüvük bir acıda birleşmiş, kaynaşmış. binlerce insandan oluşmuş büyük bir aile. Umutları, güvenleri bir, acılan bir insanlar gerçek bir aileden daha saglam bağtarla bajlanmıştır birbirlerine... Acılar orta yerde canlıyken, kanarken, kangrenleşirken bakmak bakmak bakmak yalnızca, bir şev yapamamak... «Zehir yeşili bir şey geçiyor» hepsinin, hepimizin içinden. Kanayan bir sey bu, daha yıllarca kanayacak, duyuracak o zehir tadmı... B ÖZLEŞMENİN HIZLA GELÎŞTİĞtNÎ QÖREN BtR ÖBEK TUTUCU DÎLCÎ «TERÎMLER ULUSLARARASIDIR> SAVINI ÖNE SÜRÜYORLARSA DA BU GÖRÜŞ BtlİMSEL DEĞİLDİR. TERİMLER DE ULUSAL OLUR, OLMAKTADIR DA... Enver Naci GÖKŞEN çe idi. Bugün dil hızinemizde *4 63 Türkçe sözcük vardır. Yazı dili miz ise •• C3 değil, •. 80 Türkçe/ / i ıgrs | f yiinçfBdr «»«Tyazı dl limizin kazanmıs olduğu yeni söz eüklerin sayısl 6300 kadardır. Bunun 1500"ü türetilmis sözcükler, 1000'i genel yazı dilinde geçen Türkçeleştirilmis terimler, 4000'i artık bıraktığımız yabancı sözcükler yerine kuUanmayı yeğledi ğimiz ve ileriden beri dilimizde bulunan Türkçe sözcüklerdir. Genel yazı dilini asan Türkçele» tirilmis uzmanlık terimleri bu sa yının difindadır. Bunlar 7000 kadardır.. (2> Aradan bir 10 yıl daha geçtiğine, dil her bakımdan daha da işlendiğine göre, öz Türkçeden y«n» olan sayılan bir miktar daha arttırmak gerekir. Özlesmenin durdurulamıyacak bir hızla geliştiğini gören bir öbek tutucu dilci, yazar da baska bir sav attı ortaya: «Terimler uluslararasıdır. Radyo. asansör, amatör, federasyon, düblör natüralizm resital, rejisör, solist... v.b. sözcükleri bir ulusa mal edemejiz...» Tüm karfi aavlara karşın diyebl liriz ki, terimlerin uluslararası sa yüması bilimsel değildir. Terimler dr uhisal olurlar ve olmaktadırlac.. Birçok ulus, terimleri kendi dillerine uydurmak çabasmdadırlar. Bizim tutuculann baş tacı et tikleri Arapçada bile bu eğilim gö rülmektedir: Posta yerine Arapçası berld'i, telgraf yerine berkiye'yi kuUanmaktadırlar. Telefon hâtif, radyo mizya, asansör mis'ad, istasyon mahatta v.b. olmustur. Almanlar, Macarlar, Fransızlar, Finliler, Japonlar. Çinliler, Endo nezyalüar... terimleri bil* kendi dillerine uydurmac'adırlar. Alman bilim »damı Prof. Gerhard Kessler föyle diyor: «Teknik bakımdan geri kalaala ra elektrik, telefon, telgraf, radyo getiren onlara daima yeni nej ne ile birlikte kelimeyi de getirmektedir. tlerde belki yeni nesneye mahalli bir kelime de bulu nabilir ve meselâ telefon, fernsprecher ıuzak konusucu) ve radyo, rundfunk (yuvarlak şua) tabi riyle istihlâi edilebilir; fakat bu kabil lisan yaratma kudreti her halkta mevcut değildir...» (3) cak!» Gerçeğe mı b&'jrle bir şey? terimlerin ulusallaştırılması yoluyle başlayan dil devrimi orta dili, halk dilini, yazım da etkiler. Dili «terim dili», «orta dil» diye iki öbege ayırmak dilin gerçegini bilmemek demektir. Çünkü bizde de, başka ulus larda da dil devrimi terimler yoluyle başlamış, sonra dilin her alanma geçmistir. 1ft€W%4 Terim ÇaUşmalannm Başlaması Tutuculann dil uzatmak istemedikleri terimlerin TUrkçeleş tirilmesi işine Türk Dil Kurumu önayak olmustu. Bu çalışmalar, aralıksız sürdürülmektedir. Ata türk devriminin TUrkçe konusundaki tutumunu şöylece özetleyebiliriz: «Türkçeyi çağdaş sanat, bilim ve tekniğin, kısacası çağdaş uygarlığın bütün gereklerini karşılayacak bir dil haline getirmek.» Türk Dil Kurumu 1932 yılında kurulduğu zaman, yapüacak dil çalışmalan şu iki ana madde içınde saptanmıştı: 1 Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak; 2 Türk dilini dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe ulaştırmak. Bu maddelerden birincisini gerçekleştirmek için eski kültür hazinelerimizi araştırmak, yayımlamak; ikincisini gerçekleştir mek için de bir yandan yüzyıllar boyunca dilimize girmiş olan yabancı sözcüklerin, terimlerin yerine Türkçelerini koymak, öte yandan da Batı uygar lığının etki alanma girmemizle dilimize sızmaya başlayan yenilerine engel olmak, dilimizl kendi olanaklan içinde geliştirmek gerekiyordu. Bu yabancı sözcük lerin çoğunluğu çeşitll bilim dalları, ya da mesleklerle ilgili terimlerdi. Türk Dil Kunımunun kuruluşunda bu terimler işi, çetln bir sonın halinde duruyordu. Yıllar yılı yapılan çalışmalar verimsiz kalmadı..j> (1) Eğer terim dili yalnız kalsaydı, öteki anlatımlan etkilemeseydi, ve Türkçe sözciikler türetilmeseydi «dil devrimi» diye bir şey olmazdı. Yani karşı devrimcilerin istedikleri olurdu. «Dilde devrim olmaz» yaygarala n da tutuculuklannı, dolayısiyle ve sözde bilimle açıklama çabasıdır. Dil devriminin nereye vardığmı anlamak için gerçek, bilimsel bir incelemeden söz etmek zorundayız: 1901'de yayımlanan, Şemsettin Sami'nin Kamusı Türki'si ile TDK'nun Türkçe Sözlük'ünün 1963 baskısını karşdaştırmak, bize sözcük kadrolannı, *z çok, göcterir. «1 70 yıl önceki dil hszinemlzde bulunan Türkçe sözcükler, bugün ".'a 25, Batı dilleri «.özcülvleri de "ilO^ oranında artmıştır. Arap ça sözcükler cb26, Farsça sözcükler ise "o 9.5 oranında azalmıştır. Türkçenin c.'b 25 artması ile Arapçanın °i 26, Farsçanın °.i 9 5 aıa! ması (ki toplam "o 60.5 eder.) dili mizin kazsncı, Batı dilleri sözcük lerinin 0ol05 artması ise zararıdır. •2 70 yıl 8nce, dil hazinemizde "« 38 TürVçe sözcük varken. ya zı dilimiz asağı yukarı 'A 38 Türk wmwm AXSİKLOPEDİSt • 1. ve 2. cilt kopokları birorado, plastik torba içinde 40 lira. Elden alacak obonelerin ciltleri hazır. Posta abonelerinin ciltleri veya cilt kapakları gönderildi. • 3. ve 4. cilt obone kaydr devom ediyor (son iki cilt abonmnn fiyatı 175, postayfa 185 lira) btzzot koyrt odresl DEVRİM KİTABEVİ, Cağoloğlu Bobıâli Caddesi 2224, ittanbul posto havalesl odresl KAYNAK KİTAPIAR. Çotaiçeşme Sokafiı 30/3, Istanbul ıtıuıivı; «Sıhhatli blr mlllet ıncsk temiz ve laf üsan ile yaşar ve gelişir... Ana dilimle açık olarak ifade edebilecegim şeyler için, yabancı dilden saçma kelimeler almaya ihtiyacım yoktur. Alman olarak eissenbahn, Türk olarak da demiryolu derim; şimendifer* muhtaç değilim. Alman olarak gutes leben, Türk olarak da iyi bir hayat lürmek isterim; haylayfa muh taç değilim. Lâmbada Almanca bir birne, Türkçe İse bir armut yanmaktadır; ampul kelimesine hacet yoktur. Talebelerimin bana lahrer, hocam diye hitap etmelerinden çok memnun olurum; fakat Allah rızası için sakın ordinaryüs pro fesör demesinler. Annemin benicnle konuştuğu şekilde konuf mak istiyorum...» (4) Değerlİ bilim «damı, dil Szleşmesinde, terimler sorununda resmî makamlara düşen ödevl de unutmuyor: «İlk olarak bir hamlede 600 yabancı kelimeyi resmi lisandan çıkartan Alman Devlet Posta Teşkil&tı, bundan »onra da Devlet Demiryollan ldaresi, askerî hizmet talimatnamelerini örnek bir tarzda temiz Almancaya çeviren ordu ve birçok maarif müesseselerl bu yolda yürümeye başladılar.» (5) Macar Türkbilimcisi J. Eckmann, diyor ki: «Dünyada Macarca oltrak ifade edilemeyen hiçbir şey yoktur, ancak insan akıl ve bllgl ile davranmalıdır.» (6) Yine Macar dil bilginl Reval Miklos: «Güzel, temiz dilimizi Latince kelimelerle kanstırmamak için yeni nesnelere yeni adlar verebiliriz. Bunlar ilk önce yadırganırsı da tonra alışıhr.» (7) Ve çıkarsız, yan düşüncesiı, politikacıya yaranma kaygısı olmayan J. Eckmann, «dünyada Macarca olarak «öylenemeyen hiçbir şey yoktur» lavını lspatlamak için yazısın», uluv lararası sanılan bir sürü terlmtn Macarcasını da ekliyor: Flüt, tünel, varos, tiyatro, vals, maske, randevu, kolej, vida, firma, müzik, kontrolör, jandar mı, puro vı. Wat Elektromekanik Cihazları Ve Motor Sanayii A.Ş. Idare Meclisi Başkanhğından Şirketlmlzin 27 Haziran 1974 tarihinde yapılan Olağanüttü Genel Kurul Toplantısmda sermayenin 32.000.000, (otuzikl milyon) TL.'dan 64.000.000, (Altmışdört müyon) TL.'sına çıkarılmasına karar verilmiştir. T. Ticaret Kanununun 394'üncü ve şirket esas mukavelesinin 10'uncu maddeleri gereğince eski hissedarlann, kendi serileri dahilinde hisselerl kadar yeni hisse senedl almağa haklan bulunduğundan, artan sermayeye iştirak etmek isteyen Sayın hissedarlarımızın 20 Temmuz 1974 tarihine kadar Şirket merkezi olan Salıpazarı, Meclisi Mebusan Caddesi No: 327 Dursun Han Kat 7'de tdare Meclisine başvurarak taahhütname ımza etmeleri ve taahhütlerinin 1/4 peşin kısmını ödemeleri rica olunur. Bu güre içinde tdare Meclisine başvurmayan hissedarlar, artan sermayeden yeni pay alma haklanm kaybetmiş sayılacaktır. WAT ELEKTROMEKANİK CİHAZLAR ve MOTOR SANATtt ANONtM StRKETİ (Ajans 70: 352) 5281 Sonuç Bu kısa İncelemeden tnlaşıhyor ki, dilci geçinen karşı devrimcilerimizin tutarnz «avlan bilimsel değil, duygusaldır, alaturkadır. Ama ne bahane uydururlarsa uydursunlar kervan yürüyor ve yürüyecektir!... Eğer terimlerin uluslararasi sayılabileceği, bilimsel bir görüş olsaydı bu yabanct bilim adamlan böyle yazmazlardı. On ların düşüncelerini güzel Türkçemiz için de »öyleyebiliriz: «Dünyada Türkçe olarak »nlatılamayan hiçbir şey yokturl» (1) Orta öğretim Terimleri Kılavuzu 1963, TDK. (2) Gelişen ve öz!eşen Dilimi* 1973, ömer Asun Aksoy, TDK. (3, 4, 5, 6, 7) Türk Dili BeUeten 1948, TDK. !•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Müfettiş Muavini Alınacaktır • Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünden Ofisimize, sınavla ve aşağıda belirtilen şartlarla ?»• teri kadar Müfettiş Muavini alınacaktır tsteklileruv. 1 Hukuk. tktisat, Siyasal Bilgiler ve Atatürk Oniversitesi Işletme Fakülteleriyle Ortadogu Teknik Üniven«i!esJ tdari tlimler Bölümünü. tktisadl ve Ticarl tlimler Afc». demisini veya bunlar derecestndeki vabancı fakülta ve vüksek okulların birini bitirmiş. 2 Ofis mevzuatının memurluk tçin aradıgı nitalifcte, 3 1.1.1974 günü otuz vaşını bitirmemiş, 4 Sınava ikiden fazla girmemiş. 5 Sağlık durumunun, her lklim ve yerde geçitf hismete uygun bulundugunu, tam teşekküllü bir resml hastaneden alınacak raporla tevsik etmiş. (Bu rapor. vazüı sınavı kazandıktan sonra da tbraz edilebilir.) 6 Fiili askerlik hizmetini vapmış veya erteletmiş Ayrıca, vaptınlacak soruşturma neticesinde, sicll ve seciye bakımından müfettislik meslegine almmalanna engel bir hal bulunmadıgının anlaşılmış. olması eereklidir. Seçme sınavı 5.9.1974 srünil. vazılı olarak Ankar». Istanbul ve tzmir'de: sözlü smav tse, vazılı sınavı «azananlara bildirilecel? tarihte Ankara'da vapılacaktır. Seçme sınavına eirmek isteyenlerin; a) öîrenim belgesi. b) Nüfus hüviyet cüzdanı, c) Adli sicU belgesi, ç> Askerlik belgesi (terWs veya erteleme) d) Saghk raporu, (Yazılı sınava giris İçin Hükümet TabiollŞinden alınacak raoor veterlidir.) Asıllannı veva noterce tesdikli suretlertn) ve ikı adet vesikalık fotograf;. sınava nerede ve tıar.gi dilden etr» nek tstediklerini ve ad>eslerini belirten bir dilekçeye eklevip, en eec 19.8.1974 günü mesai saati sonuna kadar, Petrol Ofisi Genel Miidürlüfiil Teftis Kurulu Baskanlıftı • Bestek6r SO^SL" NO: 18 Ankara adresine eöndermeleri veva vermeleri ve smav konulan ile diSer hıısııslarda btlsrl edinmek İsteyenlerin. Teftis Kuruluna. Istanbul tzmlr, îzroit Trabzon îskenderun ve Mersin Müriiirlüklenmız* sahsen veya vazılı olarak başvurmalan gerektigi duyuru!ur Noksan belgell müracaatlar nazara aiınmaz. Postadaki gecikmeler kabul edilmea. I | | 8 ^••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••ı Öğrenci Alınacak SOSYAL HİZMETLER AKADEMİSİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1974'1975 öSretim vılında lısa mezunianndan öğrenc) alınaraktır. tsteklilerin Üniversitelerarası Seçme Sınavianna katılmı« olmalan ve et. • <; 30 temmuz 1974 tarihine kadar aday . kayıtlannı vaptırmıs bulunmalan «erekliâir. Fazla bilgi ve Müracaat Formu tstemek Otere (Sosyal Hizmetler Akademisi Cift Asfalt 197 KeçT en/Ankara) adresine başvurulmasi ilan olunur nıiz, lir tcletulı tmmıtMr. tıjıle ılası ve ınıun nuıiMllt itis ıı" tir icret ılınmı;. cn>:e ıslerııı ııletmemz .trgkte e«f, (l)IMtli klCltir vt ı«l»lnlır»H »«Ujttkıl c t a ı n merıtim ıkiU VEFATLAR ICIN Tel: 472006 İSLÂM CENAZE İ$LERİ MT HjtüB muwt\'Jtr tletrr.eje lıt tlmak inrt yıırt ıti, yart fısı, >«n iıjmâaa yurlt atut nakli yı»plır («lin ttr uılınıt enrı 5 • kaynak kitaplar Cumhurlyet 5293 ! • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••••••••••I Cenajans: 487 5280 Basın: 17226 5291
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle