18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET 11 Haziran 1974 | öy ve köylü sorunlan, Türkiye'nin en onemli toplumsal ve ekonomik sorunlannın başında yer almaktadır. Büyük çoğunluğun kırsal alanda yaşaması kuşkusuz sorunun gcnişliğini gös teren nedenlerin başındadır. Gerçekte, sorunun genişliği yanında, karmaşıklığı da göze çarpmaktadır. Bilindiği gibi, köydeki koşullann iyilesürilmesi, köylünün daha iyi yaşam düzeyine ulaştırılması için bir takım çahşmalar yapılagelmektedir. Fakat, 196O'ta planh kalkınraa dönemine girüdikten sonra, bu çahşmalar yeni boyutlar kazanmıştır. tlkönce, köy ve köylü sorunlannın ulusaj kalkmma içindeki yerine oturtulması olanağı doğmuştur. Bu, kalkınmanın yüküne köylünün katılması açısmdan köylü gücünün, kırsaj kesimin olanaklarınm harekete geçirilmesini gerektirmiştir. Ote yandan, kalkınmanın getireceklerinden köyün, köylünün daha iyi yararlandırıl ması sorunu ortaya çıkmıştır. Böylece, köylünün kalkınmasının, köyün gelişmesinin ulusal kalkmma çerçevesinde düşünülmesi gereği anlaşılmıştır. Birinci Beş Yıllık Kalkmma Planı uyarınca, Devlet Planlama Örgütü tarafından başlatıhp, sonradan Köyişleri Bakanlığmca sürdürülen toplum kalkınması deneme çalışmaları köylünün devletle gönüllü işbirliğine dayah bir uygulayımdır. Bu konudaki deneme çalışmalan gerekli koşullar sağlanmaksızın adı geçen Bakanlıkça birdenbir» yaygmlastınlmış, işin gösterişçi, yatırımcı yönüne ağırhk verilmiştir. Toplum Kalkınması, köylünün bilinçlenmesine yol açtığı düşüncesiyle AP. iktidarınca bir yana itilmiştir. Bunun yerine, <geniş kapsamh kırsal alan plânlamasu adı altında Köyişleri Bakanlığınca başlatılan çalışmalar, Türkiye'nin yönetim yapısına, bölge plânlamas:na aykın göriilerek D.P.T. tarafından durdurulmuştur. Bu arada köy sorunlan, «tl Mahalli İdareler Plân laması» (İLMİP) içinde ele alınmak istenraiştir. Oysa yeterü gelir kaynaklarıyla donatılmış olmayan köy muhtarlıklarından kalkmma konusunda hiç bir etkinlik beklenemezdi. Gerçekte, ÎLMİP de kâğıt üstünde kalmıştır. Üçüncü Beş Yılhk Plânda tek tek her köye götürülmesi zorunlu olmayan hizmetlerin konumu elverişli olan yerleşmelerde yoğunlaştırılmasmı amaçlayan «Merkez köy. yaklaşımı öngörülmüştür. CHP Seçim bildirgesinde yer alan, hizmet verimliliği yanında, üretim, pazarlama, yerleşme, örgütlenme amaçlannı da içeren «Köy KenU yaklaşımı (aftan sonra gövdesi biraz çatırdayanı Koalisyon Hükümeti programmda yer almıştır. Koalisyon prog K KÖY KALKINMASI Prof. Dr. Cevat GERAY ramı geregince girişilen «Köy Kent», «Halk kesimi> ve kooperatifçilik. konularına ilişkin çalışmalarla köy ve köy sorunlan kamuoyunda basında ve bilimsel çevrelerde yeniden günün konusu durumuna girmiş.tir. kooperatifleriyle uğrasan blr «rsrüte dönttşrürulebilir. 5 Köy düzeyinde şjönühu jrgütıenmeleı arasında kooperatifçilik dikkatı çeknıek'edir. Ancak yurt dışîna işçi göndernıekte öncelik alma amacıyla kurulan kooperatıîier «yapma kuruluşlardır». Kooperatıflerin etn.in oıabilmesi için bu alanda devletin Anayasa ile yüklendigi sorumluluklan yerine getırmesı zonjnludur. Eğitim örgütleme, kapitalhıe Katılnıa, kredi sağlama ve benzeri desrekltm? yanında dev let denetleme görevini de etjun bıçir'ide yerine getirmelidir. 6 Her köyün yapısına yerel güçıer dengesine, duyulan gereksinmelerine göre programlsr geliştirilmesi zoıunludur. Baska aeyışle, aşağıdan yukarıya bir planlama süreci geliş tirilerek yukardan aşağı prötürülen rjlaıılı çahşmalarla bütünleştirilmelidir. 7 Çalışmalarm verimhlık etkinlıgi, güdülen yaklasımları tek tek degıl, özellikle bun lan birbirini tamamlayacak bir poıitika demeti içinde düzenlemek gerekmektedır. «mer kez köy. ya da «köy kent» çahşması ile kooperatifleşme, toprak reformu aıasındakl sıkı ilişkıler gözden kaçırılmamalıdıı. 8 Köy ve köylü sorunlan, ulusun ttim kalkınmasmdan ayrı düşünülemez. Genellikle köye belli bir hizmet götürülürse ya an beH. bir çahşma yapıhrsa, bunun sonactınde köyün kalkınacağı, köylünün daha iyi bir vasama dü zeyine ulaşacağı sanılmaktadır Köyün sorunlarını, tanmın yapı ve sorunlarından bunıı da Türkiye'nin toplumsal ve ekonomik yaoısından. özelliklerinden sıynk tutamayız. Köyün ve de köylünün ulusal kalkmma ıçindç yerin) alması, katkıda bulunması. sonurlannoan varar lanması söz konusudur. 9. Sürdürülen köy çalışmalannda hizmet götürme amacı ağır basmaktadır. Oysa götürülen hizmetin köyün yaşamına girmesi, köylüyü etkilemesi, köyün üretimini, köylünün gelirini srttırması, köyün değişmesi için gerekli koşullan sağlaması gerekir. Galışmalarda köylünün içinde buHınduğu kısır döngiiyü parçalamasına yardımcı olma yönü, hizmet yönünden agır basmalıdır. Daha doğrusu, hizmet öncelikle bu amaoa yöneltilmeiidir. 10. Türkiye'de köyde, köyün toplumsal eko nomik yapısında önemli gelişmeler olmaktadır. Ulaşım kolaylıklarının gelişmesi, kltle iletişim araçlannın yaygınlaşması, ileri teknolojinin yayılması, kentleşme. endüstriıeşfinrıe gıb sureçıerin etkisiyle, köy toplumunun pazara, kente, dı? dünyaya gid°rek açıldıgı, değiştigi bir gerçektir. Pakat, bu. belli bir planh, güdümlü çahşmanın ürünü dejildir. Planh dönemde girişilen çalışmalarm hiçbiri. köydeki yapısal değişikligi özendlrecek boyut ve nitelikler kazanamamıştır. Tanmdaki Insantoprak ilişkilerinin düzenlenmesi için öngörülen düzeltimler henüz kâğıt üzerinde kalmıştır. 11. Köylü üretim, tüketim, pazarlama, kredi donatım alanlarındaki ilişkilerinde aracıhkla geçinen sınınann denetimi altındadır. Bunu engelleyicl nitelikte bir devlet destegi sağlanabilmiş değildir. Başta toplum fcalkınması olmak üzere, köye yönelik yaklaşımlar. vapısal değişıkligı öngören temel düzeltimlerden yoksun kaldıgı için beklenen ölçüde başanlı olamamıştır. Saglanan başan'ardan, pazar için üreten, üretim gücünü elinde tutan, büyük çiftçiler, zengin köylüler ile aracılar daha çok yararlanmışlardır. 12. Köy sorunlanmn dügum ya da odak noktası ekonomiktir. Hizmetler ve çahşmalar, köylünün gelir düzeyinl artıracak, güvence altana alacak nitelikte değildir. Tanmsal Sigorta, köylünün emeğini değerlendirecek yüksek taban fiyatlan politikası, tüketim kredileri bu açıdan yeniden düzenlenmelidir. Kısacası, köy sorunlan tek bfr çöztimü o^ mayacak denli karmaşık, çok boyutludur. Koalisyon Hükümeti programmda yer alan köykent ve benzeri çözüm yollan yukarıdaki gözlemler ışığında ele ahnmah, gerçekçi ve tutarh politikalar geliştirilmelidir. Bu Başka Enflâsyon E cevit'in stratejisi, elle tutulur biçimde ortaya çıkmı?, çizgiler belirginleşmiştir. Ne var ki Ecevit Hükümetinin tuttuğu yolu anlamak için her yanda sıksık sözü geçen enflasyon kavrammın ne olduğunu emekçi vatandaşın bilmesi gerekir. Bilgiçligi bir yana bırakıp tanımlarsak, enflâsyon fiyatlann hızla yükselmesi demektir. Çarşıdaki pazardaki fiyatların artışı hı» landı mı, iktisatçılar, politikacılar demeç verirler: Gözlemler Kırsal alandaki sorunlarm çözümü için ileri sürülen önerüeri değerlendirebilmek için köye yönelik tutumları ve çalışmalan topluca gözden ge çirmekte yarar vardır. Buna ilişkin gözlemlerimizi şöyle özetleyebiliriz: 1 Çahşmalar köyün yapısını değıştirmeyi amaçlamaktan uzaktır. Pana çok. hizmet yönü ya da hizmetlerin maliyetıne kövlü gücünün katılması üzerinde durulmuştuı 2 Başta toplum kalkınması olmak üzere birçok çahşma sistemli bir değerlendirmeye bağlı tutulmamış ya da bu değer.endirmeler dikkate ahnmamıştır. 3 Taşra örgütleri, özellikle ılçe yönettml, kırsal alana, köylüye yönelik ça.ışmalar açısından eksiklikler taşımsOıtadır. Araç gereç ve insan ögesı açısmdan olduğu gibi, ilçe biriminin akçaJı yönlerden de destehlenmesi hat ta yeniden düzenlenerek yerel yönetin: bmmı durumuna getirilmesi gerekmektedir. 4 Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığının kuruluşu, köy çahşmalarında eşgiidüm ve etkinliği sağlayamamıştır. Bakanhğın kaldırılarak bağlanmış olan birimlerimn esKiden oağlı olduklan Bakanlıklara geri çevriımesi zorunludur. Sözügeçen Bakanlık, köy kalk.nms YUNAN HALKI ALDATILIYOR Sıtkı ULAY Em. Tümgeneral Arada Orta Solun Ekonomik Araçları eçen yazımızda (4 haziran sah günlü) orta solun israfları önlemek yolunda, genel bir rota olarak, gelişmekte olan bir ülkede başvuracağı düzenlemelerin çizgısini anlatmaya çahşmıştık. Bu çizginin piyasa dofrulan yerine objektıl doğruları koyan bir düzenleme olduğunu, objektif doğrunun da gelişmenin bünyesınde bulunan kıtlıkları aztfırmak yerir.e, bunlan hafifletmek olduğunu anlatmıştık. Aynca bazı tomut tedbirler diıisini öneri olarak lunmustuk. 6 DEVLET PLANLAMA TEŞKİLÂTI VE YÜKSEK PLANLAMA KURULU. PARÇA BÖNERDEYSE UNUTTU 1 LÜK ÎŞLERE O KADAR DALDI K İ GENEL YÖNLEMELERİ Sstiklâl Savaşımızdan »onr» msram Anadolu topraklarınIda işlenen insanlık dışı cinayetlerı sinemize gömerek Ati"na vollarını tutmak yerine, Yunan milletıne uygarca bans elimizi uzatmı^tık. Temiz ve kinsiz bir kan taşıyan Türk milleti yenllmişlerin hatasını ve sevabını önce Allaha ve »onr« cr.ların vıcdpnlanna bırakarak dünya Darışı uğruna, onunla, NATO topluluğu içinde kader ve işbiriiğine başladı. Yunan idarecileri geçmişi ve dünü çok cabuk unutur bir duruma geliyorlar ve bu yüzden de milletlerini daima musibetve felâketlere sürükleyebıliyorlar. Büyük Atatürk devrinde bir ara kendine gelen, hatasını •nlayan Yunan devlet adamlan (başta Venizelos olmak üzere) Ankara'ya gelip ebedi Türk dostluğu yollarını aramışlar ve Ata'nın uzak görüşüyle Balkan Paktının temellerini hazırlamışlardır. Eğer o gün bu ittifak gerçekleşebilmiş olsaydı, Hitler'in saldırısı karşısında Yunan halkı koiay ezilmeyecek, rfo?t Türk'un eli Yunanistan'a uzanmış olacaktı. ikinci Dünya Savaşı içinde Yunan orduları Aimarılar karşısında dağılmış kaçarken, Uzunköprü'de kendilerine sınırlarımı« açıp. sığınma hakkı tanıdığımız ve yine çadırında ağlaya ağlaya intihar eden Yunan kumandanının (teşekkür! ve Türk dosMuğu) sözleri hâlâ kulaklarımızda çınlıyor. Yakın tarihi okuyan ve hatırlayan her Yunanlınıri Türklerle savaştan hiçbir zaman kârlı çıkmadıklarını, aksine Yunan halkına çok ağır sonuçlar getlrdiğini görmüş ve bilmiş olmaları gerekir. Örf ve âdetleri birbirine yakın bu lki millet beş yüz yıla varan bir zaman Türk egemenliği altında Türk «salet ve adaletine sığınmıs olarak beraber yaşamışlardır. Tarihçe bellirfir ki 1397 yılında terör idareleri tarafından Yunan halkına yapılan zulümlere karşı Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Han, Termopil geçldini geçerek Atina'ya ulaşmı? ve halkın zararına olan Isyanları bastırmıştır. Bunun arkasmdan Fatih Sultan Mehmet 1466 yılında Korent'i, 1468'rfe de bütün Yunanistan'ı ve Atina'yı uzun süre adaletli idaresi altına almıştır. Türkler her Yunanistan'a girişlerinde dü?ünce ve din inamşına daima saygılı olmuşlar ve Bizans'ı yıkarak Istanbul'u işgallerinde olduğu gibi yabancıya üstün ve İyi muamelede biraz da ileriye gitmişlerdir. Yine yakın tarih sayılan 1897 yılında da büyük rfevletlerin çeçitli maksatlarıyla Yunan halkı Türklere karşı maşa olarak kullanılmış ve Yunan orduları sebepsiz yere sınırlarımızdan tecavüze başlamışlardır. Karşı saldırıya geçen Gazi Etem Paşa kumarvdasındaki Türk kuvvetleri Atina kapılarına kadar dayanmış ve o zaman yine büyük devletlerin arkasına sığman Yunanhlar bu macerayı da hafif tavizlerle atlatabilmişler, fakat yazık ki akıllanamamı?lardı. Dünün Istiklâl Savaşında ise; yine teşvik ve macera uğruna Anadolu Topraklarında ve sonra da döküldükleri Ege Denizinde yüzbinlerce Yunan çocuğunun kanmı harcayan Yunan idarecileri hepimizin bildiği son derslerini de almış oldular. Anadolu toprağına bir hançer gibi saplanmış olan Ege Adaljn'mn Türk yurdunun doğal bir uzanışı olduğunu. dünya coğrafyacıları kabullenmekte ve bu adaların Anadolunun savunması için ayrılmaz bir parçası olduğunu da herkes tasdik etmektedir. Bizim bildiğimize göre tarihte Akdeniz ve Ege Denizi hiç bir zaman bir Yunan Gölü olmamış, aksine buralarda uzun yıllar Türk hâkimiyeti devam etmiştir. Yunanistan'm halen asker olan idarecilerinin bir petrol araştırması nedeniyle Türkiye ile savaji göze almalarını mantık ve aklıselim asla kabul edemiyor. Yunan İdarecileri ters bir görüşle bugün için Türkiyenin iç bünyesini ve Parti çekişmeleri nedeniyle Türk bütünlüğünü zayıf görüp, içlerinde güttükleri intikam fırsatının bir zamanı olduğunu zannedebilirler. Fakat gerçeğin tam bunun dışmda olduğu ve tarih boyu Türklerin sıkıştıkları zaman her türlü dargınlıkları bir tarafa bırakarak karsılarma dikileceklerini bilmelidirler. Tecrübeli askerler ve Devlet adamlan savaşın ne demek olduğunu bildikleri için mecbur kalmadıkça milletlerini bir maceraya süriiklemekten daima çekinirler. Bugünkü Türk soğukkanlıhğınm da bir sebebi bu olsa gerektir. Bunun aksine, tecrübesiz askerlerle politikacılarm tarihte milletlerinin başına ne gibi büyük felâketler getirdiklerini ve sonunda da ya intihar ederek, veya halkça devrilerek öldürüldüklerini, bir kısmının da yurtlanndan kaçtıklarını çok gördük. Bazı büyük devletlerin Türkiyenin bu gibi baskı ve tehdit yollarıyle dize getirilemiyeceğini ve bugün oynanan oyunu tamamen anladıklannı bilmeleri lâzımdır. Türk Milleti tehdit yerine okşanma ve haklarma saygılı olunmakla herkesle işbirliği yapmak ve bir harbin asla çıkarıcısı olmamak basiretindedir. Oyunları anlıyoruz ve tutulan yolun zararh olduğunu hatırlatıyoruz. Arslan Başer KAFAOÛLU Şimdi denebilir ki, ort»sol bu amaçları ve bu öneriler için gerekli araçlara lahip midir? Bizim bu soruya vereceğimiz karşıhk «Evet» olacaktır. Türkiye'de devlet ashnda özel kesimi düzenlemede son derece etkili araçlara sahiptir. Insaat ruhsatlarından vergiciliğe, ithalât ve ihracat lisanslarından ererji ve hammadde tahsislerine kadar hemen her alanda, sayısız düzenleme aracı devletin, hükümetin elindedir. Ancak bu araçları yerinde, hep bir arada ve birbirini tamamlar şekilde kullanmalıdır. Bu araçlar bir arada kullanılmadı mıydı aksine, ters sonuçlar verir. Bir örnek verelim: 1968 ve 1970'de ahnan vergileme tedbirleri ile arsa ve ev yapıp satma tıcaretinin kârlılığı azaltılmıştır. Oysa kentleşme hızı, enflasyon hızı, sanayileşmenin belli kentlerde yoğunlaşması gibi eğilim ve uygulamaların arkası kesilmedikçe vergileme adımları oldukça etkisiz kalacaktır. Bunu o zamanki yazılanmızda dile ge tirdik. Arsa ve ev ticaretini kârlı, fahiş kârlı kılan önemli etkenlere dokunmadan vergileme yoluyla getirilecek pahalılaştırma adımlarının sonunda en çok yurttaşın bir ev, ya rfa konut elde etme maliyetini arttıracağını, yani tek başına vergileme adımlarmın derde çözum getirmeyeceğini, aksine dertleri azdıracağını belırttik. Yazdıklarımız aynen, ne yazık, gerçekleşti. Kiralar ve konutların satınalma bedelleri daha da arttı. Aynı şey otomotiv endüstrisi alanında da meydana çıkan sonuçlar olarak belirdi. Şurası kesindir ki, arsalar, konut lar ve otomotiv endüstrisinde getirilen vergileme tedbirleri aynı zamanda akçalı nedenlerle atılan adımlar idi. Bu akçalı »onuçlar elde olundu. Bütçeler konjonktürü izler hale geldi, önemli gelirler elde olundu. Ekonomik sonuçlar elde olunamadı, aksine dertler azdırıldı. leri, ilgili Bakanlıkların Genel Planlama ve polıtıkasuıı yürUten kışüere (Bakanlar ve Müsteşarlar gibi) bırakıp, genel yönlendırmeyle uğraşmalıdır. Ama adamakıllı uğraşmahdır. Denecek ki şimdi yapmıyor mu? yapıyor ama iki nedenle sesi gür çıknuyor: . Ayrıntıli konularda ytirütme (icra) durumunda olanlarla çatışmalara düştügü için söz ge çirme yeteneğıni kaybediyor. 2 Daha önemlisi de, ayrıntılara daldıkça esas hakkında sağ lam fikirler elde etme olanağından yoksun kalıyor. Teşkilât objektif doğruları, bu doğrulardan sapmaları, sapmalann teker teker önem önceliklerini iyice sap tamalıdır. Bundan sonra, konulara Başbakanın ve YüksekPlan lama Kurulunun ağırlıklarmı koymalarını sağlamalıdır. Yüksek Planlama Kurulu bir bakıma da bunun için kurulmuştur. Yani Planlama Teşkilâtının dertlerini daha kolayhkla anlatabıle ccği bir tekno politik organ bulunması için. Yüksek Planlama Kuruluna katılan Bakanlar. kabinenin başında bulunan Baş bakan ile, koalisyonun diğer kanadının başında ve kilit uygulama noktalarmda bulunan diğer ikı bakandır. Bu kurul, teknısyen ve bakanlardan ikişer üye daha alınıp. üye sayısı 12'ye çıkanlabilir, çıkanlmalıdır da. Devlet Planlama teşkilâtının ve özellikle Yüksek Planlama Kurulunun objektif doğruların önü ne piyasa doğrularınm geçmesıni sağlayan etkenlere derhal, yo fcun tedbirlerle girmesi geretdr. Şimdi bu tedbırlere birer birer bakalum. Bizce dertler o kadar azmıstır ki, başvurulacak tedbirlerüî başında fizık sınırlamalar ve kı sıtlamalar gelmektedir. Hüküme tin elinde, Belediyelerle bir arada düşünüldügü takdirde çok bil yük fizik sınırlama ve kısıtlama olanakları vardır. Bunlan teker teker görelim: Dış Ticaret Tedbirleri a Bir endüstri sayımı yapılarak, bir tarihten sonra, diyelım 1975 ocak aymdan sonra, istenmeyen bölgelerde bu sayım dışında kalan endüstriyel kuru luşlara bam madde, yedek parça için ithalât ve tansis olanagı verılmez. Bu yolla, bir tarihten sonraki yatırımlar örneğin Istanbul ve ıstenmeyen diğer kentlerde ortadan silüıebilir. Böyle bir kısıtlama olanagı devletin elinde vardır. b Aynı şey ihracatta da olur. Bir tarihten sonra iatenmeyen bölgelerde kurulacak tesislere ıh racatta vergi iadesi hesaplanır, ama bu verilmez, geri kalmıj yö relerde kurulmuş tesislere tanınan vergi iadelerine bu dağıtılma yan iadeler eklenir. c Dış ticarette, geri kalmış bölgelerdeki tesislerin tercih kat sayılan dişe dokunur bir ölçüde artırılabilir. b FabrikaUr, turistik kunılujlar, doğayı daha az bozucu, daha az kirletici fekilde kendilerine çeki düzen vermeye zorlanabilir. c Fazlasiyle sağlığa zararh, pis kokulu, ya da ekonomik olma yan kurul uş yerlerinde bulunan •esisler, ekonomik yerler» taşıtı kbilir. Ruhsat (işletme> verme alanında: tşletme ruhsatlan ve tarifeler, tüketim harcamalarını azalta cak sekilde yeniden düzenlenebi lir. Ya da yeni ruhsatlar da bu yola gidilebilir. Buna karşıhk eğ lence yerleri açmak isteyenlere, belli edilecek ölçüde bir hisse se nedini, belirli özel kuruluşlardan ya da kamu kuruluşlarından alma sı ve bunlan deno etmesi zorunlu luğu konabilir. Örneğin, bir masa dan 30 O lira konsomasyon ücre .O ti alındığı bir kıyı gazinosunu açan, saptanacak ölçüde tahvil ya da hisse senedini. işletme vergisi teminatı olarak, ilgili yere depo etmelfdir. (Bu yolla sermaye kıt lığının eğlence endüstrisine ittiâi fonlar, yatınma döndürmeye ç»h »ılır*. Bu his»# senetleri, tahville rin cinsi ve miktan aynca belirle nebilir. Bilindiği gibi sermaye kıtiığı ol gusunun bir sonucu olarak, fonlar gerektiği ölçünün üstünde eğlence yerleri ve dieer perakende satıj yerlerine kaymaktadır. Bu durumda geri kalmış yörelerdeki halk sektb'rü knnjluşları, KooperatiPer Bankası. Sanayi Bankası tahville ri de bu maksatta kullanılırsa bu eğilime bir dizein vuruldueu gibi. istenilen alanlara sermaye yö neltilmesi de saelanmış olur. Av nı mekanizma öbür perakende ti caret ve hizmpt kesimlerinde de uyeulanabilir. Örneğin hir araba getiren isçiye. köy ya da kentine en yakın bir halk sektörü kurulu şu hisse senedi alma zorunluluğu konabilir. Fizik kısıtlamalar ve sınırlamalar yanında ekonominin bilinen «raçlanndan yararlanılabilir. Bun ları da önem sırasına göre şöyle dizebiliriz. a Kredi politikası: Bankalar ve Merkez Bankası Vanaliyle yüriitülecek kredi politikası, endirekt ekonomik tedbirlerin en etkili olanıdır. Bu tedbirler tam olarak ve iyi kullanıldı fı zaman iyi sonuçlara vanlabilir Böyle sıralıyabiliriz bu adımları: 1 Bölgelere göre faiz: kuruluşlara gerek yatmm ve gerekse İşletme ihtiyaçlannı yüriltmede farkh faiz uygnlanıp, fark devlet bütçesinden ödenebilir. Bu fark lar % l'den (yatırım kredileri) • 3"e fişletme kredileriı farke« debilir. Örneğin • 3 bir kredi « ' farkı bir çok işletmenin istenilen bölgelere akışını sağlayabilir. 2 Bölgelere kredi kontenjanı: Bölgelere göre bir kredi dağıtırm bankalara empoze edilme lidir. Bu yolla Anadolu'da ve Doğu Anadolu'da kredi bollaştı rılmahdır. 3 Madencilik, hayvancılık ve metallürji alanlannda kredileri, her üç sektörde de artırarak (ka mu, özel, halk) yeni kuruluşlara gidilmelidir. b Vergicilik alanında: Aslında vergi zayıf bir ekonomik araçtır ülkemizde. Çünkü vergi toplama güvenliği yoktur. kaçakçıhk alıp yürümüştür. Ama gine de istenilen yörelere ve üretim kesimlerine fon akımını özendirecek ve istenilmeyen yöre ve kesimlenne fon akımını kısacak adımlar atılabilir. Aynca Vergi kaçakçılığını önlemede yatırımlan artı rabüir. Çünkü vergiden kaçan pa ralar ürkektirler, genel olarak tüketime giderler. c Teşvik tedbirleri: 1. Teşvik ölçüleri daha keskin uygulanılmak suretiyle, istenilen yöre ve kesimlere yatırımlann kaydınlması. Bu azımsanacai güçte bir tedbır değildir. 2. Asıl teşvik istenilen yörelerdeki kuruluşlara hammsdde, yedek parç^vı daha ucuza sağlıyacak gümriik vemlen muafhgı ya da ındirimleridir. Hükümetin elindekl araçlar, bu haliyle az değıldır Bu tedbir'.erin sosyo politik değerlend rmesını gelecek yazıya bırakıyoruz. Enflâsyon var; enflâsyonu durdurmalı... Emekçi burada bir gerçeği gözden kaçırmamalıdır. Enflâsyon, sermayeci için başka anlam taşır, emekçi için başka anlam taşır. İşçi Ali. küçük memur Veli. köylü Memet için, enflâsyon. geçim sıkıntısı demektir. Veli bey zembilini alıp çarşıya pazara çıktı mı pahalılıkla burun buruna gelir. Ali, Veli. Memet, Hasan. Hüseyin, ne kadar emekçi varsa, maaş ve ücretleriyle geçinmekte olduklanndan enflâsyon cenderesine girdiler mi, sıkıntıya, batta sefalete düşerler. Oysa sermayeci Muteber Bey için enflâsyon aynı anlamı taşımaz. Muteber Beyin geçimi için harcadığı on bin, konforu için harcadığı yirmi bin, lüksü için harcadığı otuz bin, eğlencesi için harcadığ: kırk bin önemli değildir. Sermayeci, enflâsyona geçim sıkıntısı açısmdan değil, işlerinin düzeni açısmdan bakar. Enflâsyon çoğu zaman Muteber beylere yararh bir gelişimdir; hele krediler ibadulah ise... Bir malın fiyatı artıyorsa, o malı ithal eden, Istif eden, ya da imâl eden kişinin cebine daha çok para girer. Enflâsyonun sermaye sınıfmın işine çok yaradığı zamanlar vardır. Nitekim 12 Mart'tan sonraki olağanüstü dönemlerde Nihat, Ferit. Naim Beylerin günlerinde enflâsyon başdöndürücü Mçimde sürîgeldi: bundan kimler yararlandı? Sermaye sınıfmın Muteberleri yararlandı. Buna karşıhk aynı dönemde sıkıyönetimler eoruyla emekçi haklan ve özgürlükleri kısıtlandığı için, maaşlar •• ücretler artmadı. geıiledi. KUçük memur, işçi, küçük toprak sahibi köylünün anası ağladı. Sermaye sınıfı grevleri erteleyerek; toplu sözleşmeleri kısıtlayarak ve tanmda taban fiyatlarını dondurarak ve bol kredi kullanarak hızlı enflâsyonun bütün ganimetini kasalannda topladı. Ama enflâsyonu durduramadı. Çünkü mazlum ülkelerde sömürü düzeninin bir mekanizmasıdır enflâsyon... Nihat bey enflâsyon mirasını Sülevman oeyden almı» Ferit beye bırakmıştı; Ferit bey Naim beye devrettı enflâsyonu; Naim bey de üstüne tuz biber ekere* fccevit'ın sırtma yükledi. Şimdi Ecevit döneminde enfJasyonun süregeldiğini görüyoruz. Ne var ki, bu kez enflasyon, başka enflasvon... Emekçi vatandaş bu gerçeği anlamalıdır. Naim beyin kasten ertelediği zamlan yapmak zorunda bırakılan hükümet apaçık bir strateji izlemektedir. ficevit. Madem ki, diyor, temel maddelere zam yapmak aorunda kaldık; ücretîeri ve maaşlan yapılan zamlarrn gerisinde bırakamayız. Elimizde emekçi halkın ve dargfelirlilerin durumunu düzeltmek için baa araçlar vardır; btmlan kullanıyoruz. Nedir bu araçlar? Tanm ürünlerinde üreticl köylüye iyi fiyat Termelc toplu sözleşmelerle işçi ücretlerinin artmasına oianak sağlamak, dargelirli vatandaşlardan dana az vergı alarak ellerine geçen miktan artırmak. memur maaslarmm katsayısmı yükselunek, kredi düzenini Muteber beylerin çıkarlarına göre ayarlamaktan çok, küçuk serma>eciye yöneltmek. . Kısacası enflasyon»» mirasını ister tstemez yukienen Ecevit, enflasyonun dargelirlileri ve emekçüeri ezm«sine karşı koymak stratejisini benimsemiştir. Bu strateji sömürü çarklannı yavaşlatmak demektir. Bunun «çindir ö , sermaye sınıtı telâşlanmakta, hükümeti en lo»a yoldan düşürmek için birbiri ardma eylemleri tezgâhlamaKtadır. Büyük sermayecinin telâşmı AP Genel Baskanı Süleyman bey, dünkü gazete baslıklannda şu cümıeyle dile getirmiştır: « Bunalım, ba hükümetten hayırlıdır..» Lâf kıtlıgmda asmalar budavan Süleyman beyin bu Tecizesini çerçeveleyip duvara asmalı. Okuyucu Mektupları Af yasasmm 5. maddesi Anayasa'ya aykırı Çumhuriyetimizin kuruluşunun 50. yıldönümü sebeblyle, aynı zamanda 12 mart 1971 siyasl bunalımmm olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak, yurtta huzur ve barışı sağlamak. demokrası ve özgürlük ortamına dönülmesini mümkiin kılmak gayesiyle çıkarılan «AF YASASI» gerek bu gayelere, gerekse Anayasa ile Hukukun temel ilkelerine ters bir şekilde yasalaşmıştır. Yasa, hukukun genel prensiplerine ve demokrası ilkelerine aykm bir şekilde çıkarıldığı için beklenen mutluluk, banş ve huzur ortamı sağlanamamış, dolayısiyle istenilen gayelere ulaşılamamıştır. Af yasalannda «genellik» ve «eşitlik» turallanna riayet edılmelidir. Hukuk ilkeleri ile Anayasamızın 12. maddesi bu fikri tartışmasız bir şekilde doğrulamaktadır. Af genel ve eşit olmalıdır. Ancak bu takdirde adaletli bir yasadan bahsedilebilinir. Yasa, suc türlerine bakılmaksızın herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Oysa, 1803 sayılı Af Yasasında bu ilkeler uygulanmamıştır. Yasa genel olmadığı gibi eşitlik ilkesine aykm hükümler getirmiştir. Bunun nedenl de Af Yasasmır) «sıyasî baslu» dan kurtulamamıs olmasıdor. Halkımızon mutluluguna engel olmak isteyenlerin çabası sonunda dogan bu adaletsiz yasamn 5. maddesinin Anayasa'ya aykın olduğu çok açık açık bir gerçektir. înanç, ve düşünce özgürlüğünü sağlama ve gerçekleştirme iddiasmda bulunan bugünkü iktidar döneminde 141 • 142. maddelerin af kapsamı dışında bırakılması demokrasi hesabına da üzücüdür. Anayasamızın 12. maddesi: «Herkes. dil, ırk, cinsiyet, slyasl düşünce. felsefl inanç, din ve mezhep ayınmı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir. Hiç bir kişiye, aileye. zümreye veya sınıfa imtiyaz tanmamaz» demektedir. Görülüyor bi, Anayasa, kişileri kanun önünde eşit kılmıştır. Kanunların genel ve eşit şekilde uygulanması 11kesini setirmiştir. Oysa, yasamn \ maddesi. özellikle T.C.K. nun 141 ve 142. maddelerinde yazılı suçlan işleyenleri af kapsamı dı;.nda bırakmakla Anayasa'nın bu ilkesinin açıkça çiğnendiği görülmektedlr. Af yasasının 5. maddesi ceza bukukunun genel ilkelerine de aykın bulunmaktadır. 141 ve 142. maddeler at kapsamı dışında bırakılmış, bu maddede yaalı suçlara nazar&n daha vahim bir nitelik ve nicelik gösteren suçlar aftan en geniş şekilde yararlandinlmışlardır. Ömeğin, ölüm cezasını öngören TCKnun 125. maddesindeki suç, af kanunu kapsamına alın ması gibi. Af yasasının S. cad desj ile yaratılan bu durum ceza hukukunun genel İlkelerine terstir. Açıklanan bu nedenlerden dolayı TCK'nun 141 ve 142. maddelerıni kanun kapsamı dı şında bırakan 1803 sayılı yasamn iı. maddesinin Anayasa'nm 12. maddesine. hukukun genel ilkelerine, demokrasi ve özgürlük anlayışına aykın olduğunu sayın kamuoyuna duyurur; yasanın 5. maddesinin iptali için, Anayasa mahkemesi rezdinde gerekli gırışımlerde bulunulmasını sağlamak maksadiyle demokrasiden yana olan tüm kuruluşlan göreve çağırırız. Eskışehir Barosu Avukatlan: Yılmaz Tokman, Vedat Baranoğlu. Ahmet Ali Akar, Ertugrul Atabay, Yusuf Sever, Zafer AIp. Ahmet Tokoğlu, Oevdet özkan, Salih Hatipoğullar, Yılmaz Aydın ve 11 arkadaşlan. İmar alanında a Istenmeyen yerlerde istenmeyen sınaı kuıuluslara ya da bü tün sınai kuıuluslara yapı ve is kân ruhsatı verilmeyebilir. Yapüması Gerekenler O halde ne yapmalı, nasıl yapmalı? Yine 1968 1970 vergileme adımlanndan örnekler verelim. Eğer istenilen yurt ıçi taşımasında, karayolu taşımasına verılmiş aşın büyükluğun giderilmesi ise, vergi bu alanda ilk önleyici tedbirrftr. Bunlarla birlikte, demir ve deniz yollarının verimliliğini arttmcı adımlar atılmalıydı. Bu adımUr atılmadan yurttaş yolculuk gereksınimini ne ile, nasıl doyuracaktır? O halde ikinci önemli adım olarak, demir ve deniz yollarında ahnacak adımlar önem taşır. Ama daha uzun süreli adımlar, daha da köklüdür. Bunlar kentlere hücumu önleyen tedbirlerdir. Bunların hepsi bir sistem halinde alınmayınca, taşıma, karayolu taşıması aynı önemi koruyacak, vergileme yoluyla getirilecek satınalma maliyeti artışı sadece bir şeye yarayacaktır: Karayolu taşıtlarında yurttaşın latınalma maliyetinin artması. O halde düzenli olarak alinması gerekli adımlar hep bir arada, uyumlu ve sistemli olarak atılmalıdır. Böyle bir politikada kuşkusuz en önemli rol Devlet Planlama Teşkilâtma ve Başbakana düşmektedir. Devlet Planla. i Teşkilâtı ve Yüksek Planlama kurulu parça bölük konulara o kadar daidı ki. genel yön lemeleri neredeyse unuttu. Bu teşkilit ashnda parça bölük iş büyük bir reklanı ajaıısı yaratıa elemanlar anyor... Gelisen genel iş hacmimlzin yani sıra anan muîtenlprimize reklânKilık hızmetlerimizl daha da taıminkâr bir seuiyede sunabilmek ue reklamcılık dünyasının dinamik ortamı içind» deuamlı buyumeye ue gelişmeye aı,ık olabilmck amacı ıle şirkeıimizin bunyesıni yeni yaraııcı elemanlarla daha da büyumek arzusunda olan daha da geliîtirmek i^ıiyoruz. Aradığımız yaratıcı elemanlar şunlar: Türk ve Fransız PTT'cilerine şükran Fransada bulunan çocuğumdan ülke ve şehir adı yazılman unutulmus bir mektubu Bursa'da hayretle aldım Paris 20 Pyrenee postanesl 20. 5. 1974 H 19.30 damsasmı tasıyan bu mektııpta zeki Fransız posta cı^ının Türkçe yazıyı tanım.s. Türkiye'ye göndermiş olması g« rekir. Istanbuldan Bursaya gelmesi ancak vazifesine çok bağlı, fera gat sahibi bir dağıtıcının yorucu çalışması eseri alabilir. «Aman. posta'da yiter, elden gönderelim» sözleri edilirdi bir zamanlar. Kısa bir zamanda çok gelişmiş ülkeleri dahi geride bı rakan bu olay beni çok etkiledi. PTT mensuplarına CParis memu ru dahil) İstanbul memuruna hayranhk ve şükranlanmın du yurulmasına aracı olmanızı rica ederim. TuğTul ŞISL1 Emekli Veteriner Hekim Albay. Nalbantoğlu Mahallesi Taşkapı Sok. No: 17/5 BURSA (A) müşteri temsilcisi («camt Adayların pazarlama ue rcklaımılık konulanndc yul<ek eçıiıinı görmüf olmalorı. en cız bir ıjabontı dil bilmfleri, roklâıncılığm qcrekıirdiği yaraııtıhk yctfneyıne ne letıışil qıicune snhip olnıntarı kcndilerindc nradığınıı/. önemli nilrlıkler. SABAH KURSLARI |= Orta^kul ve Li«e öğrencileri için her gün öğleye ka dar İNGtLtZCE, FRANSIZCA, ALMANCA, MATEMA = = TtK ve SPOR dersleri ŞSjj (TÜCEL KÜLTCR VAKFI) = | (B)metinyazan Adaykınn (,ok iyi bildıkleri Türkçe'yi reklanıcıhk ilkelerine uygun olarak reklâmlarda u^talıkla uu yaraııcıhkln kulianabilmc yetencğino sahip bulaninalannı ue en az bir yabancı dil bilmtli'rini İMiyorL \ İlgili arkjjaflann h'r adst fotoğruflanm, kend.Urmi arafi.ca lamıan uzunca bir yaııyı te lalcp e:uklcri yılhk topiam net ücrtti kapsuyan bir mekıuku P.K. 263 Beyoğlulstanbul adresine gondermtlerini rıca cderız. Mtktuhimuzıın g:z'.ib.fıne en az tuııı kadar hurma edtceğis. ÖZEL ğ YÜCEL DERSANESİ SULTANAHMET | = AKŞAM KURSLARI jj Saat 18.00'den sonra İNGÎLÎZCE, FRANSIZCA, ALr 55 MANCA (Elektronik Lisan Laboratuvan tatbikatıyla) ZSS MUHASEBE ve SPOR dersleri. == Kuslanmız 4 Temmuz'd» baslayacaktır. Kayıtlar yapılmaktadır. Tel: 22 17 37 == jjjE Cumhuriyet 4776 III Cumhuriyet 4780
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle