19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHTTRİYET 5 Mayıs 1974 ÂSDDUMBA2 TURHAN SELÇUK 111 LA*Dl*. İ3AKA KALıflA ttÜCUM ETMEÖEN ! flAİKilRİİı'/!... SİZc &U MBMtEKETTE ^ V E . ç £ M 3 t K AÛNp/NiZ. f NELER YAPMADIK! ŞAKİR BALKI 8 Hafı» Efendi sırayla Içert, yani huzura kabul ediyorrauş. Ah jekerıra, kızım on senedir evli bir çocuk sahibi olamadı... Şu yavrucak aklmı kaybetti bir ofcutayım dedi. Doktor doktor gittim ama hepsi fos çıktı! Ben zengin olmak istiyorum da... Beyefendi, gıra siz de mi acaba? Hanım efendl. kızım güzel rai güz«l ama bir türlU kısmeti çıkrruyor! Bir muska yazdıraymı dedim. Şu adam var ya, on seçirae girmis bir türlü mebus olmamış da şimdi kendini okutacakmışü Hıç bir şeyim yok, içki içmem, kumar oynamam ama. karım benden bir türlü hoşlanmadı gitti. Kendimi okutacağun... Selman beyin kafası sisti bu konuşmalardan. Yaşlı başlı bir bey: Gaipten haber öğrenınek lki yiiz papelmiş... dedi. Selman bey ikl yüzlüğü hazırladı. Birı dert yanıyordu «Yahu bizim takım dur madan gol yiyor, bir maç bize onbeş gole patlıyor. Formalan okutmaya geldım!... Huzura çıkma sırası Selman beye gelince, ta laşlı telaşh hazırlandı. Az sonra da kapıdaki yejil ışık yanınca girdi içeri. Sedirin üzerinde ak sakallı bir adam oturuyordu. Kürkümsü bir cüppe vardı sırtmda. Lale Devrinin ünlü Sadrazamı Damat tbrahim Paja'ya benziyordu! Selman bey karsısında hazırol duruyordu... Hafız Kadir Efendi, elindeki kitabı sedirin üzerine bı raktı, başınt ağır ağır çevirdi: Buyurun Selman bey, dedi, sizi dinliyorum1.. Selman beyin bu sörier kar?ısında birden akjı kan;tı sanki. «Bu adam benim gdımı nasıl bildi?...» Bir türlü aklını toparlayamıyordu.. Hazret bu sefer bağırdı: Gaipten bir haber öğrenmek için geldiniz değil mi? Selman beyin dili mi tutuldu ne?. Rahmetli babanızm adı Şerafettin miydi?. Selman bey içinden «Tamam canım, bu adam yüzde yüz evliya. Babamın adını da bildi. Ama akhnı toparlayıp Hafız'ın aorularma karjılık bulup veremiyordu. Askerliğinizi Çanakkale'de yaptınız, can darma olarak!.. Selman bey tüm jaşırdı fitti. Durmadan: Estağfurullah!.. Estağfurullah... diyordu. Hacı Kadir miydi bu zat, Hafız Kadir miydi?.. Selman bey adamın o ünlü adını da unuttu. Sedirin üzerinde »öyle bir oynadı Hazret efendi: Siz, diye konustu, Hacı Yakup adında bir adamı arıyorsunuz değı! mi?.. Selman bey şajırdı ya: Estağfurullah, efendim.. Hacı Yakup... Onun yerini oğrenmeye... Estağfurullah.... Selman bey bır türlü kendisine gelemiyordu «Yahu bu adam herfeyi biliyor be.. Vay ana sını... diyordu başka demiyordu. Bir de «Estağfurullah çekiyordu!» Hafız Kadir efendi öksürdü. Selman bey, siz bu işe istemiyerek girdiniz, öyle mi? diye sorunca, hepten çuvalladı Selman. Aklına Bahri bey geldi... Dövünmeye başladı «Bak bunu da bildi, bak bunu da bildi...» Ne diyeceğini jaşırınca, estağ furullah yerine «ibadullah! .» dedi. Elindeki kitabın sayfalarını kapattı Hafız Kadir: Senin aramıs olduğun Hacı Yakup Efendiyi buldum. Yaz adresini, yaz... diye seslendi. Selman bey yazdı, yazdı. Sarhos gibiydi hâlâ. Rakt fıçısmın içine düşmü? olsaydı, bu kadar sarhoş olmazdı. Hazret Efendinin elini öptükten sonra huzurundan çıkıyordu, önünü biri kesti «Efendim, ücret besyüz kâğıt. dedi. Bir beşyüzlüğü toslayıp dışarı çıktı. Kendi kendine konuşuyordu. Bır dolmuşa bindi... Oğlum, beni Çemberlitaş'ta bırak, estağfurullah!... dedi. Şoför birden kızdı: Amca, dedi, ne yaptım ki «estağfurullah..» çekiyorsun. Bir kusur mu isledim?.. Durumu anlattı, başından geçenleri.. «Yahu bir adama gittim, adam bir bir herseyimi bildi... Baba adımı... Şunu bunu... Çok bilgin adammıj canım. Sasırdım gitti. Hafız Kadir Efendi'ye mi sıttin? Heee, yahu sen de nereden bildin?.., Seni ona bir berber mı gönderdi? Berber gönderdi... O berber var ya, onun dükkanında bir verici vardır, berber soıar, beri yanda da Kadir Efendî dinler... Parana yazık... Ben seni kafalı bır adam zannetmiştim arabama bmdiğin zaman... • Indi ineceği yerde Selman bey. Hâlâ şaşkındı. Kapalıçarşının yolunu zor buldu. Bahri Bey Selman beyi görünce: Hoş geldin Selman bey kardeşim, ne oldu? Rengin uçmuş?. Otur, otur! Bir çay iç... Ne olacak. dedi. estağfurullah... Bırak şimdi şu kuru sözleri, ne oldu?. Hacı hakkında bari birşeyler öğrendin mi, onu soyle, Selman Bey?.. (DEVAMI VAR) ISTANBUL... ISTANBUL... Röportaj: Nevzat ÜSTÜN Fotoğraf: Isa ÇELİK BİR MASâL DtMASI Çağlayan'a varmadan BÎR YEL ESTt İNCE KABUĞUNDAN YERYÜZÜNÜN AĞARDI AĞARDI IŞIK.. N. Ü madıgıru ar.layınca bu kez işte kullanabileceklerinl araştınyorlardı. Yoksulluğun auvan tersıne •şılmıştır artık. Resme karşı KUÇÜK paraya dayalı dostluk lar kurduk. Resım çektirmezlermiş~CerçeîTten de öyle oTdu. Şîş manca bir kadın fırladı. Bağırıyordu: Neden buralann resmini çekiyorsunuz Gidın karşıların resmini çekin. Karşı dediği yerde bır apartman vardı. Kaaının ulusal onuruna dokunmuştu resminır; çekıl mesi Yedı sekız yaşlarında ya \ar ya yoktum. Develi'de bir haber duyuldu. Gavurun bin, kayala n n resmini çektı diye. Bütün halk ardrna düşmüştük adamm. Kayaların resmini çeken gavuru yakalayamadıydık. N'eredeyse ış oüyuyecek. Büyümedi ama. gençten bır adam gei di Yakmhklar gösterdi bize. Dılediğımız gibi çektik resimlen. Bilgıler edindik. Günde bır dğün yemek yenirmiş burada Bütun sabahlar açlıkla başlarmış. Çocukların ilk öğTendikieri ış; ÇÖD lüklerde ışe yarar şeyler aramak İşe yarar deyimi oldukça genış kapsamhdır... Onlann aradığı iik işe yarayan vanj kann aoyuracak şeyler. Büyük apartmanların, çöp kutu lan bu açıdan bakıldıgu.da bir hazine değeri taşımaktadır Yağ lı kemikler, yarısı yenmiş ekmek ler, az ısırılmış elmalar ve daha bır yığın öteberı. Büyüklerin örgütü daha bir ge niş. Onlar, konserve kutuları, de mir parçaları, şişeler, naylon artxkları topluyorlar ve bunlan go türüp satıyorlar. Gündeliklerinı yirmi yirmibeş dolaylarında düzeltenler var. Mahallenin öniindek) çocuk sa jısuu bu işlerin uzmanları bile kolay sayamaz. Rakı parasına MAHALLE bır duvarla tam ortadan ikiye bolünmüş. Duvann sağ yanı, yukarda aniattığımız yer. Sol yanı daha bır baknnlı, da.ha bir düzgün. daha bır temiz. Lvlerin duvarlan biriketten örüı nıüş. Pencerelen bile var. Pence relerrin önlerınde saksılar, saksılann içinde çıçokler bile var... Mahallenin sol vanında gürültü patırtı yok. Oradakilerin ışi bir başka ljmiş. Geceleri çalışılırmış, içldli kadınlı çalışmalar vapılırmış. Genç adam. bol bol verıyor bilgilerı. Her biigıyı hesap pusiasının aı tına kafasından değerlendirerek yazdığını anlıyorum. L'mdugumdan da ucuz çıktı he sap. Bir rakı parasına fit olduk O da öylece satıyor. Yoksulluğun haberinden baska satılacak nesı var ki. satılabilecek olan da bir eksiksiz getiriliyor pazara... ...VE ÇTX."UKLARI içinde bulundukları yerlerden da* ha iyi olsaydı, onlar buralara g«lirler miydi?... Hastane kapılarında beklemenin. hiç hastane bulamamaktan dah» iyi olduğunu unutmamak gerek. Büyük kentin getirdiği olanak' lar içinde belli bir paranın ken» di paylarına düzensiz de olsa, dü* şeceğıni onlar çok iyi bümekte» dirler. tyicene biliyorlar ki, büyük kea tin zulmü Doğa'nın zulmü yanında daha azdır. Daha bir incedir. L'mut kapılan açık değilse de, yüzlerine kapanırken, dışarda bir şeycikler, kırıntılar kalır. En önem lisi, hayal kurma olanaklan bozkır'dan daha kolaydır büyük ken» tin varoşlarında... Köyde, durmadan çalıştıgı halde nasıl bir sonuç elde edeceğini bir türlü kestiremiyen, omuzladığı kayaların alundan ne çıkacağını iyice bilemeyen insanlar, büyük kentte hamallığın ya da gündelikçiliğin ne geüreceğini çok iyi bilmektedirler. Istanbul'la bütünleşemedilerse, bütünleşmek istemediklerinden değil, bütürüeîmenin olanaklarına kavuşamadıklarındandır. Pendik sırtlannı iki üç yıl için. de dolduran gecekonduların, Istanbul'u, eski istanbul'u sayı ba kımından çok gerilerde bırakan ye ni kentlerin ekonomik. politik v« toplumsal açıdan durumu yalnız» ca istatistiklerde görünüyor. Oysa, çoğu kez olduğu gibi, iatatistikler bu konuda da önemli bır noktayı unutmuş görünmekte dirler. Bu insanların yasamlanma getirdiği sonuçlan.. MALKOCOĞLU yazan veçizenrAyhan BAŞOĞLU ÎNCE bir yel esiyor. TOK ufaktan ufaktan cevreyı burümeye başhyor. lnsan içinde olmasa, agzınıza bumunuza dolmasa, karşıki büyüi apartmanların penceresinden baksanız, guzel olacak. Çağlayan'a varmadan büjük çevre yolunun dibinden sola doğru sapıp ilerleyin. Toprak yolda uzun bir sürc gitmeden bir mahalle göreceksiniz. Sağ yanda uzanıp giden iki bin kışinin ya$adıgı bir mahalle. öyle akar sıı, havagazı falan gibi şeyler aramaya kalkmayın. Kanalizasyondan vazgeçin, çukura razı olun, «septik çukur»a... O da yok. lki bin kisi için be$ altı tane kulübemsi şeyler var. Onlara başka bir sözcük bulamadığımız için, helâ diyeceksmiz. Daha bir nazik, daha bir ince görünelim der sek, tuvalet demek de olanaklann içindedir. Bunlar gecekondu değildır. Çünkü, gecekondularda en ilkel biçimi ile de olsa, taş ve tahta cinsinden bir takım şeyler kullanılıyor. Hattâ bir çogu düpedür gecekondu değil, gecekondulara sığınmış kaçakkondular.. lki üç katlı olanlan bile var. Buradaki evlenn ana malzemesi. pasianmış teneke. naylon örtiiler ve tahta çıtalardır. On beş yılı geçmiş gelip buraya konaklanalı... Evciklerin çoğuna boyun eğmeden giremezsiniz. Bir akşamüstü vardık oraya. Güneş batmaya yakındı. Kabaran tozun içınde koca mahalle açık seçik görünmüyordu. Tıpkı masallarda olduğu gibı, bir hayal dünyasının sokağıyrh sanki. tstanbul'a yeniden bir ad vermek gerekirse, advericiler kesinlikle «çöp» sözcügünü bu «ad»ın içine bir yerlere yerleştirmeliler, yerleştirmeliler ki; onlann bu konuda yâni advericilikte ustalıklan ortaya çıkmı; olsun. Adi konulmamış mahalleler İSTANBUL'U oılırım dıyeri varsa, ya çok .yimserdir va da İstanbul'u hiç ama hiç görmemı.tir. Toprak yolu sürdürdüS. !nişlerden indik. bayırlardan çıktık Yedi gün yedı de gece yol teptls. Eir da arkamızs dönaük baktık ki; bir arpa boyu yo: gitnuşiz. Adını bilmediğimiz, daha adı konulmamış mahalleler, sokaklar. Oradan oraya gelişı güzel uzanan yollar. Tıpkı büyüK bir çmann i;okleri gibi... Nereyi oaha yurou şak bulmuşsa o yana uzanıyor. daha iyi bir yasam aaına .. Her yıl yüz buun üstünde insan seli. Andolu illennın çoğundan daha kalabalık... Konutsuz, işsiz... Yağmur suları «ibı aağınık akıp gelmekteler. Hangi bo'lgeden gelıyorlarsa, o bölgeyi de yanlarında alıp getıriyorlar. Gelenekıerl ile, göreneklerl ile, törîleri ile. ahlâk an İE.yışları ile ve kendi kültürleri ile... Yanı kendi vaşam Dıçımler ile! .. Her sabah, Sıva&tan, Yozgaftan, Develı'den, Van'dan bır minibuse oinip IstanbuJ'a gelme olanakları bulunmadığı ıçın, ken di illerini, ilçeıerını köylerını toptan alıp buralara Retirıyorlar.. Sıvas'ı, Van'ı, Yozgat'ı alıp getiriyorîar. İstanbul'un şurasına burasına kurdukları. küçük küçük Yozga» lardan, Sjvaslardan Develilerden kolaylıkla her sabah bir araca at lryarak tstanbul'un sokaklarına dokülüyorlar. Tann ne verdiyse, ne koparabılirlerse, ele geçen her ne ıse, o'nu alıp yuvalanna çekiliyorlar. Ve yarın yepyeni bir gündür. ve yarın kendisi ile birlikte «yarm) da getirecektir. Kentin zulmü BELLİ bir düzeye erismij olan kentliler genellikle kecekondularda yaşayanlarm yaşamlarmı çekilmez olarak nitelerler. Yoksulluklarını, ustaca dile getirirler Unuttukları tek şey, onlann geldikleri yerdir, bulundukları yer değil. Gecekondularda yaşayanların da ha önce yaşadıkları yerler, bugün Üçyüzinsan İSTANBUL'A hergün, üç yuze vakın insan gelir. Gezmeye değil yerleşmeye gelır. Bir ucundan tutacaklar, tutacaklar da ekmek parasıru çıkaracaklar... Yeni re Y A R I N : ÇAĞLAYAN DİŞİ BOND "' BELcı BENİ TIB./R Bir yığın çocuk BtR yıgın çocuk, konserve kutularından, şişelerden ve daha bir sürü şeylerden oluşan pısliklerin içinde yaşıyorlardı. Tıpkı, bahgın suda, solucanlann toprak altında yaşamalan gibi çoplerin içir.de yaşıyorlarda. Ne bulurlarsa, önce ağızlanna götürüyorlar, yenebilecek bir şey ol GARTH BEN tSAKTM BELCJ DE ONLAB SEJMtNBE Mİ BEUlKie OLARAK TUTTUdUMU S4NIVO&LAC. S/^ a/JIf*a > Or. A Zt Z ÇÖL OKTUVtUİ ve TKAVMAi'OLOJİ MÜTKHASSIS1 (Kınk, Kemik ve mafsaJ nastaüitjan) Osnuuıoey Haıaskârgazl Cad, 279/1 sedel Apt. Tet «7 47US
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle