18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET* 27 Nisan 1974 r WHV/*0L TURHAIU SELCUK t DtYÎM PEDfH X tAKfıH DıVtREK/'<A(f|^' A^A SOKILINÖA SJhAjFl ^v YARALISIN ERDAL ÖZ • 71 Ayna da yok. Nuri'de ayna vardır belki. Belkısı yok, vardır Ama uyumustur. Nöbetçide olabüir mi? Sigeranı klbritini de alıp yavasça tnlyorsun yataktan. Ayakkabılannı geçıriyorsun aya ğına. Nbbetçi, masanın basındakı sıraya oturmus, düşünuyor. «Selâm.» «Selâm.» «Bır şey soracaktım.» «Buyur.» «Küçük bir ayna bulunur rnuî» • Ayna mı? Var.» «Yakında mı?» «Bir dakika.» Kalkıp yatağına dogru gidiyor. Onun da ayakkabılannın arkaları ezık. Çcrapsız kocaman kırli topuklan dıs»rı taşmıs. Elinde. t e . nekesi çıplak kadm resimli, yuvarlalt, küçüjı bir aynayla geliyor. «Buyur.» «Sağol. Şımdi veririm> Helalara açılan kapıyı aralayıp lçerl giriyorsun. Ortada sallanan ampulıtn tam altında dunıp, aynaya bakıyorsun: Sensın bu. tgreno, bir yüz. Bozarmış kafanda yol yol koyuluıdar. Gözlerin şiş. Yüzün yağlı. îki büyücek morluk. Anlamsız. Çirkin. Aşagılık. Pıs. fcen misin bu? «Bu benim.» diyen kendi sesıni duyarak «Bu benim», dıyorsun. Yüzün sjğmıyor aynaya. Yan dönüyorMirt. Ensende kalmıs, kesılmemış saçlar Yer yeı tüyleri dökülmüş uyuz bir köpek gibısin. «Ne işim var benim burada», dıyo.sun; bu nu dıyen kendi »esini duyuyorsun yine. Sesin« de, aynadaki gorüntüne de yabancısın. «Niçin buradayım? Ne isim rar benim burada"1. Senin sesinle söylüyorsun bunları <Ja. Sesinflı hızlı çıfctığını, açılan kapıdan (tfren bir Nurı'nin uyku dolu gözleriyle karşılaşınca anlıyorsun. Şaşkın, uykulu gözlerle önünden geçiyor Nuri. Uyanmamıs daha; uyuyor. Kapınm dasından, şarıltıyla, dört bır yana «çratarak, helanm taşlarına coşkuyla işıyor Sen sözde elleTini yıkıyormuş oluyorsun. Gerçekten de, açtığın muslugun suyu ellerine değince yüzünU de yıkıyorsun uzun uzun. Sen de onun gibi, kapının ta agzından, n e . lanın ta$larınB çarptıra çarptıra, sarılMyla, coskuyia ıçıyorsun. Ayakkabüarına sıçraması ayrıca hoşuna gidiyor. Dönıip ayakkabılarının topuklarıru eziyorsun herkes gibı. Direniyor, ama ezıliyorlar Nurileşmeye başlamak sana yenl bir tad veriyor. Islak ellenn pantolonunu ıslatıyor. Yütünden göıTileğme mce ince sular sızıyor. Dışarı çıkarken, artık kapıyı yavaçça kapatmıyorsun. Bırakıyorsun, kapı artcandan RÜ rültüyle çarparak kapamyor. Arkalarını e7diftin ayakkabılarını, yerden hiç kaldırmadan, ilk kez süniye sürüye. nöbetçinin yanına gidiyor. aynayı veriyorsun. «Sagol arkadaşım», diyorsun Başım sallıyor. Ikinız de sesinizi sakınmıyorsunus. Kapmm yanındaki su küpünün üzennden su kabını alıyor, küpün kapağını yana çekip içine daldırıyorsun. Herkesin içine dahp dalıp çıktıgı suyu, herkesin ağzır.a dayayıp içtiğı su kabıyla, içindeki suya bakmadan, başma di kip, agzının ıkı yanından göğsune sular sızdırarak, sonuna kadar ıçiyorsun. Geldın geleli ilk kez su ıçiyorsun. Değişik. yeni Dir su tadı kslıyor dılınde. Üstelik klorsuz. Kolunla agzını sıliyorsun. Gömleğmin cebinden sigararii cıkanp nöbetçiye uzatıyorsun. Salladıgm paketten ileri çıkan sigaralardan birini alıyor. Yakıyorsunuz. «Eağol», diyor. «Sen de sağol.* «Nerelisın?» Soylüyorsun. «Içinden mi?» «Içinder; » «Dün geldin sen. değil mı?» • Dün aksam geldim.» «Suçun. ne?» «Siyaaiyun.» * \" • « Sorul3rı bıtıyor gibl. Ama bitmlyor; Bir sorusu daha var. «Adını bagışlamadın?» Adını ilk kez soruyor biri. Nurılerden birl »dını soruyor sana. Alışık olmsdıgın bır soru. Sesini kısıyorsun, fısıldar gîbı: • Nurı», diyorsun yavaşça. «Aclım Nuri benim». 6ON BU KÖŞE KIŞ KÖŞESİ... Neclâ SEYHUN Kıyamet günü DTANMAYI bıralrtım, oturuverdim yere. Allahtan çevre benim gibi «utanmaz»larla doluydu. Eh, elle gelen düğün bayram!... Onlar da benim gibi yapmışlardı, ben de onlar gibi yaptım daha doğrusu. Fincammı yere koydum, sandnçimi aldım elime. Tabanlanmm altından alev çıkıyordu sanki. Bir daha ayağa kalkacak gucü hiç bulamıyacagım sanıyordum kendim de. Ama kalktım Allahtan götürüp fincammı bıraktım büfeye. O kısacık molada toparlamıştım biraz kendımi yeni bir hızla O katların, standların arasında mekik dokuırtr.ya başladım. Herşeyi gormek istiyordum, herşeyi... Herkes «herşeyi» görmek istiyordu zaten. Burada bulunmalanrun ama cı buydu. Ama herşeyi görmenin yolu neydi ki?.. Sergınin düzenleyicile ri bu yolu belirtmışlerdi sözuınona. Duvarlarda yer yer btiyük planlar vardı. tavanlara çizilmiş uzun renkli bantlan vardı. Sarı, mavi, kırmızı, yeşil... Yollann numaraları vardı, harfleri vardı. Vardı ama. gene de kaybolan yolunu şasıran şaşıranaydı. müşteriyi belki, ama ancak o kadar. Standın yola yakın kısmuıda askılara geçırilmis kıyafetlerde ilgi çekici bir şey bulmazsa Rlıcı, geçip gidiyor. Askılarda neler yok ki... Kürk mantolar, deri ceketler, tayyörler, pantolonlar, elbıseler, bluzları, şortlar, eşarplar, gelincıkler. Standın içinde çoğu kez bir masa, bir iki koltuk, bir iki de görevli. Işleri yoldan geçen müşterilerin aklını çelmek, çelinenleri pazarlık masasına oturtmak, işi koparmak. Hem zor, hem kolay. Müşterinin şaşkını düşerse. Ama o da az bir ıhtimal. Etrafta dolaşanların çoğu bu işın kurdu. Yaş tahtaya basacak göz yok onlarda. Bir köşede oerde ile ayrılmı; bır kıiçük ?iyınme odası var çoğunda. Ortada da bır mınık podyum, va da o ısı gorrr.eye elverışli üç karışhk bir açıklık. Mankenin Uç adım atmasına yetecek kadar. Her standa bir iki manken. Sırtlannda gelecek kışın kıyafetlerı. salınıyorlar standın içinde üç aşağı, beş yukarı. Salınacak yeri olmıyanlar heyKel mısali dıkılip duruyorlar öylecc. îlgı %ös teren müşteri olursa, dönuyorlar nıodeli gösteriyirlar ivıce. Bazı stAndıar daha bır lüks lkLşer, üçer saat ara ıle defıle ya da «de£ılecikier» sunuyurlar zıyaretçilere. Bırbıri ardı sıra gosterıien 1015, ya da 2U2j modelı standın çevresine bınken meraklılar ızlıyor. Bazı defılelerde moceller takdim *»dihrkerı fiyatlar da söyleniyor. riunlar toptan fıyat elbette. Perakcnde satış yok kı zaten. Modeı beîenairıp, sıpaıış alıyorlar. îlgi gosterdinız, sual sordunuz mu, kardarını, breîüuenni veri>orlar hemen. Butıklerıııın adı. fcdresi yazılı bu kartlarda. Gidıp oradan alabılirsmii bu modelleri Tabii zamanı gelince, mevsim de fcişıp butık kış havasuıs bürununce. Ayrıca burada soylenen fı jat üzerınden almayı da hayal etmiyeceksinız elbtjtte. Amaçları toptan satış yapmakta. lek tek muşteri onlara ne desir?.. Anasına bak, kızını alıtıa BIR de bü\oik. urtak Dir defılesı var ou moda «ermesınin Gunde ıkı kez. Bırı sabah, birı öğleden sonra. Avn, büvük bn salonda yapılan podyumlu, dekor lu müziklı, mızansenl! gerçek bır defıle bu. Bır saatten tazla süıuyor. Isteyen but.kler yam ay rıca bu defıle 'çın paıa ödeyenler her model baş^na 510 modelle katılıyorlar buna Gelmışken onu aa gorüyorsunuz elbette. Gelmişken herşeyi goıuyorsunuz zaten. Defileleıı, elbiselerı. aksesuar, incik boncuk standlarını. ürtalarda son moda KIŞ kıyafetleri ve sırtlannda etıketleri ıle dolaşan, bufeye pıdıp gelen veya pıyas» eden maıı ?enlerı de . Kadm modasında 1930u goruyorsunuz. Genç kızlar ıse başka teldon çalıvor Onlann modası bambaska. SUpür süpür etekleri, kabarık dantel kolları, kadıfe elbiselerı ıle sanki gelecek kı^ın modasım takdim eden man kenler değil de bunlar, «Monte Krısto'nun intıkamı» türünden bır macera fılmınin yıldızları. Kım ana, kim kız belli değil. Kızlar analarını bır iki yüzyıl geriden izliyorlar ne ış!.. Şasakalıyorsunuz. Mavi yollara, kırmızı yollara dalıyorsunuz bu arada. Bır geçtığiniz yerden beş kere geçiyorsunuz yanlışlıkla. «E» yoluna sapacakken, «C» yoluna sapıyorsunuz dalgmlıkla orneğin. Bu sızi içmden çıkılmaz bir yanlı$lığa sü rukluyor. Bınanın ucu bucağı belli değil. Sabahtan berı kilometrelerce yol yürümüşsunüz standların arasında. Adım atacak gucünüz kalmamış artık. Basın ya da damşma burosunu bir bulsanız, düze çıkacagınızı biliyorsunuz. Ama onlar da yer yarılıp yerin didine gırmışler sanki. Arkadaşlarla y*meğe randevunuz olduğu tam da o sırada gelGenç kızlar uzun etek giyecekler 7475 kışında. Yukarda ünlü modacı Guy Laroche'un onlar için hazırladığı iki model goruyorsunu». miyor mu akhnıza?.. Biltün bütüne elınız ayağınıza dolaşıyor. Resimlı bilmecelerdeki gibi çıkış yolunu anyorsunuz umutsuzca. Şu yola mı sapsanız çıkarsınız düze acaba, yoksa bu yola mı?.. Kapıyı bulsanız bile o upuzun, bitmek tükenmek bilmez bahçey; nasıl geçeceğınizi, geçseniz biîe durakta en azmdan bir saat taksi bekleme mucizesini nasıl yaratacağınızı da düşününce, kolunuz kanadınıa bütün bütüne kınlıyor. Küçük, karışık yollann arasında, bu mahşerde kayboluyor, glriş kapısı nerdeydi, çıkış ne taraftaydı bütün bütüne tayin edemez oluyorsunuz eninde sonunda. Yol sorduğunuz herkes sizi ayrı bir çıkmaza sokuyor, neticede sadece kapılar degil, sağınız d» kayboluyor iyıce, solunuz da... Gel de soğanla sarımsağı arama!. Lâbirent YÜZLERCE, binleree standm sıralandıgı üç katlı, dev bir sergi bınası düşünün. Katların arasmı yiiriiyen. vurümeyen merdivenlerle baglayın. Çıçekler, hani7İar. fi«;kive!er. baharla açmış gerçek ağaçlarla bezeyin dört bır vanı. Tavanlara rengârenk çizgiler çekin sonra, yollan numaralayın, harfler kovun, basın buroları, damşma büroları yerleştırın her kata. Ve sonra yolunuru, izinızi butün bunlara r^imen saçırdıgıni7da, oradaki standl?.rdan birine ranaşıp damşma ya da basın bürosunun yerini sorun. Ve o yerin sahibi de size: Ben de kendi yerimi şaşınp iki saat aradıktan sonra bin zorlukla buldum. Danışma ya da basm bıirosunun ne yanda olduftunu hiç mi hiç bilmiyorum, desin. îyi mi?... Pt de Versailles'dakl bu moda kermesi, gerçek bir ana baba günü Her yıl iki defa erkek ve çocuk. iki defa da kadm haar giyimi için kapılarını ziyaretçilere açıyor tiç gün boyunca. Dünyanın dört bir yanından gazetecl ve tiiccar akıyor buraya. Gelecek mevsimin modellerinl sergileyen vüzlerce butiğin stand ları arasında dolaşıyor, kendilerini ilgilendirecek, ülkelerinde en iyi satılabılecek modelleri bulmaya çabalıyorlar. MALKOCOĞLU veçızenrAyhan BAŞOGLU Y A R I N : Majestelerinin Ülkesinde DİŞİ BOND BE^4 UMURS AMiyOCu/v» Bâbil Kulesi ÎNSAN kaynıyor sergi. Her dil konuşuluyor burada. Modern bır Bâbil Kulesi. Asma bahçeleri yok ama, yüruyen merdivenleri var buna karsılık. Bir lnsan seli bu merdivenlerle katlar arasında akıyor, iniyor, çıkıyor, iniyor, çıkıyorlar. İğne atılsa düşmez yere. Oylesine bir mahşer Kıyamet günü sanki. Bir de sıcak, bir de ugultu. Bayılmak isten değil. Yorgunlukten ö'.mek üzere olanlar için yer yer masa ve iskemleler, banklar konmuş ama ne fayda?.. Olmek üzere olan o kadar çok insan var ki yorgun luktan. Hepsine yetişmek ne mümkün. Yığılan yığıldığı yerde kahyor böylece. Allahtan Id bir süre... Sonra yine toparlanıyor, sonra yine dalıyor standların arasına, sonra gene iniyor, sonra gene çıkıyor.... Standlar irıli ufaklı. Iri denince, pek büyük bir yer gelmesin akla. Yer kiralannın astronomik oluşu yüzünden, kimsenin aman aman büyüklükte bir yeri yok bu rada. Tanuımış modacıların da ismıne rastlanıyor zaman zaman bu standlarda, tanınnuş butikler de çarpıyor göze. Hiç tanınmamış olanlar da ton la orada. Mesele isimde ünde değil, ilginç bıüuşlan keşfedebilmek bu kermes'de. Herşevi görmek bu nedenle önemli. Bu nedenle karasu iniyor liyaretçilerin ayaklanna. GARTH TAM UCUIÜUM ÖTEKt NAN S t E Sosyal Sigortalar Kurumu Diyarbakır Şubesi Müdürlüğünden Şubemizde 4.4001.00795.53.02 sicil sayılı dosyada Işleme tabi, Siirt Tıllo Halenza içmesuju inşaatı işyerinden dolayı 1928 doğumlu, Tahir oğlu, Amasya Nüfusuna kayıtlı (doğumyeri Sankamış) yüklenici Cengiz Toprak'ın Kurumumuza 104.256.84 lira borcu bulunmaktadır. Adı geçenin mevcut adreslenne borcunu ödemesı hususunda müteaddit tebligatlar çıkarılmışsa da tebligatlarımız gösterilen adreslerde bulunmaması nedeniyle bilâ tebliğ iade etfılmiştir. Anılan işyeri hesaplannın tasfiyesl İçin borcun Sdenmesi hususurvdakı tebligatlanmızın adı geçene teblijjı gerektıjinden keyfiyet 2701 sayılı tabligat kanununa gore tebliğ yerine kaım olmak üzere ve ilân tarihınden 15 gün sonra teblıg edilmiş sayılması kaydiyle Uânen tebliğ olunur. (Basın: 14060) 3311 • • • • • BURSA ASLİYE ÎKİNCÎ HUKUK HAKİMLİĞİNDEN *« •»•«»••••«>»»• » • • » • • •» Tl'rkiye Halk Bankası A.Ş. Bursa Şubesi vekili Avukat Nurhan Hüryaşar tarafından Ankara Cezaevınde tutuklu Hatıce Gülşen Morisson namı diğeri Senıha Solak aleyhins açılan alacak davasının yapılan duruşması sırasında, Davalımn adresi bütün aramalara ragmen bulunamadıgından davetiye yerine kaım olmak Uzere gazete Ue Uânına karar verılmış ve karar gereğince davalı Bursa Aslıys tkinci Hukuk Mahkemesimn 1973/214 sayılı dava dosyasının duruşmasına 24/5/1974 günü saat 9'a bırakılmış bulundugundan davalı Haticenin mezkur gün ve saatte bizzat duruşmaya geJmesı veya kendisinı bir vekil ile temsil ettirmesi y o lundı ve davetiye yerine kaim olmak üzere ilânen tebliğ olunur. (Basın: B 367 . 14078) 3309 î • Açık pazar STANDLARIN çevresi açık. Her modacı, heı butik sahibi kendi zevkince düzenlemiş stan dını. Gerçekten zevkle dekore edılenleri var arada. Ama devede kulak. Çünkü önemli olan teş hir edilen mallar, kıyaietler. D#kor olsada olmuyor bir yerde, olmasa da.» Bir an duraklabyor 5 Temmu2 1 974'te yapılacak Üriversite giriş imtihanları için, hazırhk mahiyetinde DENEME İMTİHANI TEST SORULARI satışa çıkmıştır. 2,5 lira ücret karşılığ ödemeli gönderilir. Po»f Kututu: 761 ItUnbut (İLNCILIK 6544/3322) tüNiVERSiTE ADAYLARINA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle