15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 19 Mart 1974 ABDULGANBAZ TURHAN SELÇUK F A I I A KUPHAI o 1 tiı*Hi>£ HAY^ANÎVE KVLfuNDE fEjf KîıÂfiAMM/l ONU TEKPAR.LAP, HEM PF YARALISIN ERDAL ÖZ 32 Sana göre kürsünün solunda, biras açıkta oturan Savcı olabilir mi? Sarı saçlannı geriye taramış, gözleri şaşı gibi, ufak tefek biri. Başka bir Savcı bu öyleyse. Aşağıda, odada sorgunu yapan Savcı niye gelmedi scaba? Bir kere olsun dönüp de ytizüne bakmamıştı. Arkası sana dönük durmuştu sorgu boyunca, önünde durduğu pencereden bahçeyl gözlemişti. Ellerinl arkasında kavuşturmuştu. Hep sırtıyle, ensesiyle, elleri ve kıpırt;lı parmaklarıyle sorular sormuştu. Sen de o ellere, kıpırtıh parmaklara kısa kısa karşılıklar vermiştin. Niçin dönüp bakmamıştı sana? Küçümsediginden mi? Yoksa senden gizlenecek bir çirkinlik mi vardı yüzünde? Onun salonda bulunmajnşı belki daha iyi. Kürsüde yan yana oturanlann Uçü de yar gıç. Ortadaki başkan olmalı. Onun hem sagın da oturanın alnı yok gibi. Kaşlarının hemen bittiği yerde kara sık saçları başlıyor. Yiizü tıraşlı ama sert sık sakallarınm lâcivert izi bir yama gibi yüzünü sarmış. Başkanın solundaki eli yüzü düzgün biri. Genç. Saçları dağınık. Önündeki kalın dosyanın içinde bir şeyler ara yıp duruyor. Sıçnyorsun. Tok, anlaşümaz bir ses salonun sessizliğini dağıtıveriyor. Tabanlarında b;l dık sızılar. Kürsüde, ortada oturan, başkan, uzunca yüzlü, esmer alt dudağı sarkıkça, belki bu yüzden biraz babanı ammsatan, öyleysa elli elli beş yaşlarında kürsiıden eğüiyor, alt ta, makinenin başında bekleyen kadına bır şey ler söylüyor. Söyledlklerinde.ı, «bağlı olmayarak getirildiğini, duruşmaya açık olarak başlandığını» anlıyorsun. Kadın. önündeki makinevi takırdatıp bir şeyler yazmaya başlıyor. Kadjnın sağ elinde ince bir alyans var. On parmakla yazamıyor, iki elinin orta parmaklarını kullanıyor. Yargıçlarm üçünün de önünde dosyalar yı ğüı. En çok dosya başkanın önüude. €Adın, soyadın?» Sana bakıyor. Sana soruyor öyieyse. Söylüyorsun. Baba adın, ana adın, doifum yerin, doğum tarihin, evli olup olmadığını, ne iş yaptıgın, oturduğun yer, bir dizi soru; hep aynı şeyler. İki saat kadar önce aşağıda Savcının odasında sorulan sorular. Verdığin karşılıkları yazıcı kadın çok önemli şeylermiş gibi önündeki kat kat kâğıtlara uzun uzun geçiri. yor. Bütün sorgunun bu kadar sürmesini, yargılamanın burada bitmesini istiyorsun. Bitmiyor. Hep o konuşuyor, ortadaki. Doğudan gelme. dili çahk; sözcükleri değişik söylüyor. «Duydun mu sordugumu?» Sesi de ytizü kadar kızgın. Başmla evetleyip duydugunu belirtiyorsun. Hepsi gözlerini dikmiş sana bakıyorlar. Yazıcı kadın da. Ayagınla yerdeki bir lektnin üzerin de küçük bir oyuna girişiyorsun Eılerini karnının altmda birleştirmişsin. Bakışlarının ağır lığından kurtulmak, ilgiyi üzerinder sıyırmak, dağıtmak senin için olanaksız. Soru yineleniyor. «Böyle bir olayla ilgim yok,» diyorsun. Soruyor ortadaki. «Öyle bir şey söylemedim,» diyorsun. Sesinde doğulu bir kızgınlık Utriyor. YüzU sabırsız. «Hayır, doğru değil. Tanımıyorum öyle biri nl. Hayır, onu da tanımıyorum. Evet tanmm onu. Arkadaşımdır. Yedi yıldır. Sık sık buluşuruz. Evet ara sıra geceleri de giderim. Hayır, öyle bir konuşma geçmedi aramızda. Hayır, ba na öyle bir şeyden söz etmedi. Onun öyle bir şey yapacagını sanmam. îyi tanınm. Yaptnaz. Hayır konuşmadık. Onu hiç tanımam. Adını ilk kez işkencede. Hayır, işkenceden söz etmek istemedim. Biliyorum. Tamam. Tanımıyorum. Onu da tanımam, ama adını duymuşlugum var. Bir şey diyemem; tanımadıgım bir insan hakkında. Yazılarmdan tanınm, kendisini tanımam. Hayır hiç karşılaşmadık. Nasıl olur, tammadığım bir insanla. Hayır görmedım. Hayır. Evet bu kadar.» Kürsüde solda oturan sarışına bir kâğıt uzatıyor ortadaki; okutuyor. Savcı ayağa kalka rak yüksek sesle okuyor. Oldukça uzun bir yazı. «Savcılıktaki ifadeni dinledin.» Oysd kısa kısa evetierle hayır'larla karşılamıstın aşağıdaki odada Savcının sorulannı. Ne kadar uzun konuşturmuş Savcı seni. Bozuk bir sözdizimi içinde sana neler neler söyletmemiş. «Ben öyle şeyler söylemedim.» «Altında imzan var. Okumuş imzalamışsın.» «Hayır, Savcının bana aşağıda imzalattığı kagıdı okumadun. Oku demediler bana, imzala dediler, imzaladım. Öyle şeyler söylemedim ben. Savcının sorulanna verdigim karşılıklar böyle değildi. Hayır, kabul etmiyorum. Hayır.» Konuşmanı kesiyorlar. Anlaşılan seninle yitirecek, senlnle uğraşacak zamanları yok. Daha bir sürü dosya var ön lerinde. Aşağıda, bekleme salonunda getirümis bekleyen bir sür'i çocuk var. Ola ki çoğu da tutuklanmayabilir, salıverirler belki. Sorulan sorulara böyle olumsuz karşılıklar vermekle o bir iki kişinin özgtirlüklerine kavuşmalannı geçiktirmiş olmuyor musun? Yargılayanlar belki biraz da bu yüzden kızgın gibiler sana. (Devamı var) HALlFESlZ 50 YIL BİLÂL N. ŞİMSİR savunuyordu ÎTALYA büe büsbUtün kayıtsız kalamayacagını belli etmişti. Ger çi îtalya Imparatorluğunda, Fran sız ve İngiliz İmparatorluklan ka dar çok Müslürnan yaşamıyordu. Ama, 1911'de Trablusgarb'ı zaptet mekle İtalya da «Muslüman Imparatorluklar» arasına katılmıştı. îtalya, dogrudan doğruya bir Ha life ilân etmeyi düşünmüyordu, düşünse bile bunu kolay kolay gerçekleştiremezdi. Ama îtalya, Trablusgarp Müslümanlannı Istanbul'dan kopanp ayn bir dinl şefe, Şeyh Ahmet Sünnisi'ye bağ lamayı düşünüyordu. Burada, ye ri gelmişken Kont Sforza'nm bir anısını aktarmak uygun olur: Trablusgarp Savaşından sonra Şeyh Ahmet Sünnisi Türkiye'ye gelmiş ve Bursa'ya yerleşmişti. Trablusgarp Müslümanlannı bu şeyhe bağlamayı tasarlayan ltal yanlar, onun geri dönmesini istiyorlardı. MUtâreke günlerinde Istanbul'da Ingüiz Yüksek Komi seri bulunan Kont Sforza ile Ah met Sünnisi arasında gizli gizli görüşmeler yapılır ve görüşmeler başanya doğru ilerler. Italyanlar şeyhe bazı vaadlerde bulunurlar ve şeyh de Trablusgarp "a dönmeye razı olur görünür. Tam bu sırada Kont Sforza' nın aklına Mustafa Kemal gelir. Acaba Şeyh ile yapmak üzere bu lunduğu anlaşmaya Mustafa Kemal engel olmaz mıydı? Görüşmeleri Paşaya bildirir. Bundan sonrasını Kont Sforza şöyle anlatır: «Hareketime Kemal'in engel ol mayacağına emin olmak istiyor dum. Kemal bana şöyle cevap verdi: İstediğinizi yapmız; görüşmelerimizin başarısından pek memnun oldum; artık Araplardan söz etmek istemiyorum; Arap lar üzerinde Türk hakimiyetini sürdürmek, bizim zayıf düşmemi zin nedenlerinden biridir. «Kemal, daha sonra Türkiye'de pek güçlendiği zaman da asla bu görüşünü değiştirmedi.. Halifelikle Osmanlı İmparatorlugu artık çağdışı kalmış bir dünya po litikası gütme iddiasındaydı. Tür kiye'nin hakimi olmak, Türkiye' nin hakimi olarak kalmak kararını veren Kemal, bir ülkenin tam bağunsızlığmı sağlamanın en iyi çaresinin sınırlar ötesindekt entrikalara karışmamak olduğunu kavramıştı...» Ingiltere ve Fransa Halifelik işine kanşırlarken Rusya bundan uzak kHİamaz, kalmak istemezdi. Mademki İmparatorluklar rekabetinde Halifelik bir silâh olarak kullanılmak isteniyordu, öyleyse Sovyetler de bundar yararlanma yolunu aramalıydılar. Nasıl Ingiltere, 1915lerde Ha lifeliği Osmanlı İmparatorluğuna karşı kullandıysa, Sovyetler de bunu Ingiltere'ye karşı kullanmayı düşündüler. Sovyet toprakları üzerinde de milyonlarca Muslüman yaşıyordu. Ve sonra Sovyetler, başta Ingiltere olmak üzere Batıya karşı savaş bayrağını açmış, bütün Doğu ülkelerini Batılılara karşı döndürme hareketine öncülük ediyorlar dı. Baku Kongresi günlerinde Sov yetler, Afganistan Emirini halife yapmayı düşünüyorlardı. Bunun da gerekçesi vardı: İstanbul'daki Halife İngilizlerin elinde esir kal mıştı. Öyleyse bir Hırisuyan Dev letin elinde esir olmayacak, bağımsız bir Halifenin başa getiril mesi din bakımından daha iyi olmaz mıydı?!.. nacaktı. Türkiye var olmak, var kalabilmek derdindeydı. Yeniden silâha sanlmıştı. Kurtuluş Savaşı yapıyordu. Halifelik antrikalarına Ankara'nın genç hukumeti de bulaştınlmak istendl. Vahdet tin'e karşı savaşmak amacıyla, Veliaht Abdülmecid'i Anadolu'ya kaçırmak ve Ankara'da Halife ilân etmek isteyenler vardı. Abdülmecid Efendi de Anadolu'ya geçmeye istekli görünmüştü. Proje, ilk bakışta çekici gibi görunebilirdi. Halife Ankara'da olunca, bütün dünya Mu&lumaoları Ankara hükümettnl destete leyecekti ve zafer kolaylaşacaktlî" Mustafa Kemal, Halife Efendinin zaferi kolaylaştırıp kolaylaştırmadığını acı tecrübelerle bilenlerdendi. Suriye'den çekilirken bunu gözleriyle görüp bir kez daha yasamıştı. Kurtuluş Savaşı nın derin anlamı bir yana, sırf bu hayat tecrübesi bile O'nun Halifelik entrikasına asla bulaşmayacağtnı anlamağa yeterdi. Gerçekten Mustafa Kemal Abdülmecid'i Ankara'ya getirip Halife yapmak projesine yanaşmadı. Halifelik entrikalanndan uzak kalmak isteyen tek Devletin, Ana dolu'da kurulan yeni Türk Devle ti olduğu daha o zaman sezilmek teydi. fngiltere Dişişleri Bakanlığının 21 Kasım 1922 de htaobuldaki ingiliz Yüksek Komiserliğine gönderdiği «saltanatın kaldınlmasının Hindistan Müslfimanlarınca kabul edileceğini bildiren şifre telgratuun . Jotokopisi» TBMM'ne karşı Vahdettin'i Ingiltere (E. 1291VI2891/44i :ypher teiegrara to » r. Hendtrton. .ortlgn ufflc». •o. 584. fConstajıtlnoplt lO.p.m. f»ov«nb«T 21 »t. 1922. oOo» :o. 566 ( o f ovamber 1 2 U ı ; iw.Hr/ of inJla:. .ltt»8 ııo»< recelved ahd wm tt aenî, lı yo'/Dv ÎJög a« well as to ir rrot.' tntnuslastlc arul uncrltlcal of i>n^ora poilcy t,o cautloue opoosltion. c law, aaoarentlv Drecludes .: • iTzanı.: o.' hallfatf frorr tonporal 3o»er. e.tra: ;.robatl 11..oî IHİI l s t.'.at Fjtoherroedan oplnlon i t s e l f to ecceptanc» aclionol. Turklah • . .' "'•• •"''••'• •li ri.j .:.ear.a o: rfçoı.olil:. accoı.nll renu.tl.V frv ' • oslsr.s. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU MAGLUP KAHRAMAr T.B.M.M.'nin Uk kararlan TÜRKİYE Büyük Millat Mecli si, Halifeliği kaldırmaya gitmeden önce, bu konuda iki karar verdi. Halifelik konusunda karar vermeye kendisini yetkili gördüğünü ispatladı. Meclis, Büyük Za ferden az sonra ve Lozan Konfe ransı arifesinde, 1 Kasım 1922 günü Saltanatı kaldırdı. Meclis, «Hakimiyetin kayıtsız şartsız mil letin olduğunu» daha kurulduğu günlerde ilân etmişti. Saltanat, millet hakimiyetine ters düşüyordu. Kaldırıldı. Türkiye, Cumhuriyete doğru gidiyordu adım adım. Hakimiyet, tek elde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplandı. Saltanaün kaldırılnıası, din ve dünya işlerinin birbirinden ay rılması demekti. O zamana kadar Osmanlı Padişahları. hem Devlet otoritesini, hem de din otoritesini temsil ediyorlardı. Hem Padişah, hem Halifeydiler. Şimdi, Halifenin Padişahlık sıfa tı kaldırılıyordu. Vahdettin yal nız Halife olarak bırakılıyordu. Ingilizler hemen harekete geçtiler. Türkiye Büyük Millet Mec lisinin böyle bir yetkisi var mıy dı? Halifenin Padişahlık otoritesinin kaldırılmasını Muslüman dünyası, özellikle Hind Müslümanları nasıl karşüıyorlardı? So ruşturuldu. Hindistan Genel Valiliği raporunu verdi: Hind Müs lümanlarının bir kısmı Ankara'nın kararını hararetle destekliyordu. Bir kısmı tenkitsiz karşılıyordu. Bazı Hind Müslümanlan ise cekingen bir biçimde mu halefet etmek ve Şeriata dayanmak istiyor görünüyorlardı. Ama genellikle Müslüman kamuoyu bu «olup bitti» yi kabu) edecek ti. Böyle olunca tngiliz makamları da Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına ses çıkarama dılar. îlk defa, Meclis, Halifelik konusunda önemli bir karar ver miş ve bu karan da kabul edilmiş oluyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Halifelik konusunda karar verme yetkisi bakımından bu ilk karar, daha son rası için bir emsal olacaktı. Padişahhktan halifeliğe PADİŞAHLIK sıfatı kaldırıldıktan sonra Halife Vahdetin. an cak bir selâmlık töreninde göründü. tkinci selâmlık törenini göze alamadı ve 17 Kasım 1922 günü Malaya adlı tngiliz nrhlısına binip kaçtı. Ertesi günü Büyük Millet Meclisi halifelik konusunda ikinci kararını verdL Daha doğrusu iki karar birden aldı: Hem kaçan Vahdettin'in Ha lifelik sıfatını da kaldırdı. hem de yerine yeni Halifeyi seçti. İstanbul'daki tngiliz Yüksek Koml ser Vekili Mr. Henderson, 19 (Devamı 7. ısyfsda) DİŞİ BOND TİFFANY JONES GARTH s " ' r B i e A K GİT5IM C3 ABTU^ Entrikalar HANGÎ yönden gelirse gelsin bütün bu Halifelik entrikalannın bir ucu, kaçınümaz bir biçimde Türkiye'ye dokunuyordu. Yıllar dan beri dokuna gelmlştl ve Halifelik ayakta kaldıkça da doku nulacak gibi görünUyordu. Daha doirusu «?ibi»si fazîavdı. DokuUNLnMA.ATA ^ ojayiLAN KAZ z c vea.ON''o*J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle