23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMmJRlYET 17 Mart 1974 ABDÜLCANBAZ TURHAN 8ELÇUK YARALISIN ERDAL ÖZ 30 Demlrlerin ötesinde kızgm, ilkel. gözlerlnl kan bürümüş biri. Birileri. Bin parmaklığın arasından sokmuş kolunu, eliyle koluyle konu suyor: «Kalk len eşşoğlu eşşek, kalk ayaga. Otelmi sandın len burayı, it.» «Rahat bırakın çocuğu arkadaşlar. Operas yondan yeni çıktı daha. Bırakın kendine gelsin.» Bu aykın sesi tanıyorsun. Saçlan boyalı, altm dişlinin sesi. «Konuştu mu?» «Konuşmamış.» Garip bir sessizlik oluyor. «Niye konuşmadın len?» Neden sonra böyle bir soru. Ama yenügl dolu bir ses. Şaşkm. îçinden kusrnak geliyor. öğürüyorsun. Ama midende dışarı atılacak bir sey yok. Açnn. Başını yavasça taşın soğuklağuna bırakıyorsun. «Suçu neymiş?» diye soruyor biri. Bu seste, konuşmayana karşı duyulan ezik Uği seziyorsun. «Camiden kilim çalarken Yakalamışlar,» diyor bir başkası. Gülüşerek uzaklastıklarını duyuyorsun. O N T E D 1 Çayocağının bitişiğinde basık tavanlı kuşgörü bir odacık. Kapısının üzeıinde «Terzl Odası» yazılı. Sarışın Nuri UtU mtt««miT) bajında, ayakta. «Buyursunlar.» Yer gösteriyor. «Benim laciler UtüJenmedi tabli,» diyor GıÎ8y. «Acelen ne yahu, Kızılay'da piyasa mı yapacaksın?» «Yarın duruşmam var oğlum.» «Duruşman mı var?» «O kadar da söyledık.» ^,^ «Tamam. Arüadık. Uzatma.» «Ne zaman ütülenir?» «Uzatma dedim. Bana bırak sen.» «tyi ya.» lkisi de birbirine sevgisiz bakıyor. Uzattığı paketten tütünü pek dökülmemis bir sigara bulup çekiyorsun. Sanşın Nuri, yanıklarla kararmış Utü bezinin üstünden ağır ütüyü kaldınnca sıkışık bir buhar bulutu tavana yükseliyoj. Tavan. dergi sayfalanndan kesilip çıkanlrr.ış renkli artıst resimleriyle kaplı. Duvarlar da Ütüyü, tellerden uydurulup yapılmış altlığa birakıyor. KaJınca blr kumastan artma mor bir par çayı yanındaki su kabına batınp ütü bezinin üzerinde gezdiriyor. Ağır ütüyü sap.ndan kavrayıp bezin yol yol ıslaklannda cızırtılarla sa ğa sola oynatarak kaydınyor. Kimi de ütünür. gevşek sapına bütün gücüyle yüklenip bekliyor. Ağzındaki sigaranın uzayan külü kırılıp bezin az ötesine düşüyor, dagılıyor. Gılay Nuri, kolundaki «Gül» dövmesinin altını kaşırken dayanamıyor, soruyor: «Bizim laciler de böyle mi UtüleneoekT» «Başka nasıl ütülenirmiş ki?» Gılay, oldukça yaşlı bir dikiş makineslnin ötesindeki kınk iskemlede, oturdugu yerde keyifleniyor. Ayağının berisinde gördügU topluiğneyi egilip yerden alıyorsun. Oturduğun kararmış küçük iskemlenin köşesine sivri ucuyla çizgiler çekiyorsun. Sonra Nurilerin fförmediğine tnanarak iğnenin ucunu elinin üzerinde gezdirirken birden batırıveriyorsun. Hiç bir acı yok etinde. İgneyl çektiğin yerdo incecik bir kan noktacığı domurup kabanyor. İgnegi biraz öteye, biraz derine yeniden batınyorsun. Eti. nln, derinlerde belli belirsiz bir duyarlıgı. Acı yok. Acımıyor elinin üstü. Daha iyileşmemiş. Kelepçelerin bileklerinde açtığı derin yaralar. da sinirlerin de gitmiş. Kesin bu. Düzelir mi? Belli değil. Elinin üzerinde iğne bası gibi kabaran iki kan noktacığıru parmağınla siliyor«un. «Nasıl biraz alıştık mı?» Terziden gelen bu soru san». Karşılılc ver menin en kolay yolu: Gülümsüyorsurv. Elindeki topluiğneyi makinenin üzerint bırakıyorsun. Ütü bezini kaldırıyor Nuri. Açık mavl bir pantolon. Sankl güneşli bir gökyüzü. Yapıjık buharlar var daha üzerinde, ince ince çizinip duruyorlar kumaşın mavi yüzeyinde. Kaldırılıp bir askıya taküıyor pantolon, duvara gerü miş bir ipe asılıyor. •».Belini iki «liyle tutup »eriye Beli îcBturdüvor. • « «îşte şimdi sır« senln takımda,» diyor. «Çok sükür.» Eğilip bir yerlerden gazete kâgıdına sarılmış dürülü, ince çizgili lâcivertleri çıkanyor. «Şunı bak nerelerden çıkıyor blzim sanlı laciler.» «Nereye koyacaktık ya.» Tatsız bir »essizlik. «Ceket de ütülenecek miydi?» (Deramı yar) Millî Kurtuluş Tarihimizden Sayfalar Doğan AVCIOĞLU Atatürk'çü Dış Politika ATATÜBK, 1923 yıU başında, gazetecilerle Izmit'te yayınlan mamak koşuluyla yaptığı söyleşıde, Türkiye'nın dış politikasinın taraisızlık olduğunu açıklar: «Bu dakikada güvenmeye değer olan politika, yalnız kendi varlıgımıza dayanmaktır.» Atatürk, büyük devletlerle askerî yükümlülükler getiren ittiıaklardan ve bloklaşmalardan ti tizlikle kaçuıır. Fakat bütün kom şularla ve saldırmazlık antlajma ları imzalamaya büyük önem verır. Cumhuriyet'in ilk yıllarmda dünkü düşman Yunanistan, bütün Balkan devletleri, Sovyetler Birligi, Iran ve Güney komsularıyla, dostluk ve saldırmazhk antlaşmalan imzalar. 1930 yılında Türkiye, bir dost devletler ku şagıyla çevrüidir. O tarıhlerde, Dişişleri Bakanı Aras, ABD Büyükelçisi Grew'un sorusu üzerine, genç Cumhurıyet'ın dış politikasuu şöyle açıklar: «Bizim dış politikamiz basit v« dosdoğrudur: Herkesle dostluk kurmak isteriz. Fakat hiç kımseyle ittifak ve bloklaşma yapmayiz. Beş yıl önce Türkiye, potansiyel düşmanlarla çevrilmişti. Çuguo SHvgflİlır dojyarla tevriBdir.» " """*'"• " tılır. Habeşistan saldınsı ve Akdeniz'deki korsan gemiler konu. larında olumiu işbirliği yapar. 1925 Antlaşması ve ekleri çerçevesinde, İngiltere ve Fransa ile dostça ilişkiler kurar. Balkan devletlerinin lideri olur. İngiltere Dişişleri Bakanı Eden, resmî bir söylevde değil, Churchille yaz dığı 14 Eylül 1937 tarihli özel bır mektupta, Akdeniz'deki korsan gemilerle ilgili Nyon Konferansmda Türkiye'nin küçük devletlerin lideri olarak oynadığı rolü, övgüyle dile getirir: «Akdeniz'de ilgileri olan küçük devletlerin davranış biçimi de hoşnutluk uyandıracak bir niteliktedir. Türkiye'nin coşkun bir dostluk belirten liderliği altmda bu devletler, çok iyi bir rol oynadılar.» Montreux Bogazlar Sözleşmesi, herkesle dost Türkiye'nin bir zaferi olur. Konferansa katılan bütün devletler, Türk tezini desteklerler. «Montreux politikası» diplomatlar arasında «Sorunların barışçı yoldan çözümü» anlamına gelen bir deyim olur. teri Menemencioğlu İle Alman Dişişleri Bakanı Ribbentrop arasında bu konuda llginç bir konuşma geçer: «Ribbentrop Bana Türkiye' nin politikasını anlatır mısınız? Menemencioğlu Türkiye, tarafsız bir politika izlemek istiyor. Türkiye'nin bugün revizyonist bir politikaya ihtiyacı yoktur. Türkiye, iç kalkmmasını dinginlik içinde başarmayı ve yitirdiği yüzyılı kazanmak zorunda olduğu nu bilerek, bunu başarmayı istemektedir. Balkan devletleriyle yaptığı pakt, bu isteğin gereği ve sonucudur.» Ribbentrop, bir tarafsızlık ve saldırmazlık paktı imzalamakta ısrar edince, Menemencioğlu «u karşılıgı verir: « îngiltere ile yazılı hiçbir antlaşma yapılmamıştır. Türkiye ile Almanya arasında bir sınır ya kmlığı ve bir sorun olmadığı için, bu tarafsızlığın bir antlaşmayla saptanmasını yararlı bulmuyorum. Türkiye, Almanya'ya karşı hiçbir angajmana girmemiştir.» ıDOĞAN AVCIOGLrTNTTN BÎRİNCÎ VE ÎKİNCİ KİTAPLARI ÇIKMİŞ BULUNAN «MÎLLİ KURTULUŞ TARİHİ» ADU YAPITININ ÜÇÜNCÜ KÎTABI PEK YAKINDA KAMUOYUNA SUNULACAKTIR. «KURTULUŞ DEVRİMİ VE SONBASI» BASLIKLI BU KİTABIN, BAZI BÖLÜMLERÎNÎ YAYINLIYORUZ.) Yaklaşan Dünya Savaşı karşısında Türkiye Rusya ^İe' özel' ilişkiler MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU GENÇ Cumhuriyet, taraisızlık ve saldırmazlık antlaşmalan çer çevesinde, Rusya ile özel ilişkiler surdürür. 1925 antlaşması ile iki devlet, birbirlerıne karşı yöneltilmış ittifaklara girmeyeceklerini ve düşmanca hareketlere ka tılmayacaklarmı taahhüt ederler. 1929 yılında daha da ileri gidilir. tki devlet, öteki tarafa bıldirmeksizin, onun doğrudan doğ ruya komşusu olan devletlerle sıyasal anlaşmalar imzalamaya yönelmiş müzakerelere girişmeme ve böyle anlaşmaları ancak sözü geçen tarafm rızasıyla imzalama yükümlülüğünü alırlar. Türkiye, bu yükümlülüklerine uygun biçimde, Rusya ile görüş bırhğine vardıktan sonra, Balkan ve Saadabat Paktlannı imzalar, Mılletler Cemiyeti'ne Rusya ile anlaşarak katılır. ABD BÜ yükelçisi Grew, anılannda bu politikayı şöyle değerlendirir: «Türkiye, çıkarlarının goreceli olarak kudretli bulunan komşusuyla çatışmaktan çok, onunla işbırliğmde yattığını son derece iyi değerlendirmektedır» Falih Rıfkı Atay, Çankaya kitabında Atatürk'ün Rusya konu sunda yakmlarına devamlı su öğütü verdığini yazar: «Politikamiz, bir daha bu iki miüetj karşı karşıya getirmemek tır.» Osmanlı tmparatorlugu'nun iM »lüşmanı. Rusya ve Yunanistan, genç Cumhuriyet'in iki yakuı dostudur. TÜRKİYE, 1937 yılında Dünya Savaşı'nın kaçınılmaz olduğu kaALMANYA, tarafsızlık antlaşnjsına ^ j j » JDısişlesi 'ftt^ar>1f1flp ması lmzalanmasında ısrar eder. arK r yaklaşan savaşa göre hazırlıklar Ankara'ya bol kredi vaatleriyle yapkr.'Türldye'nin savaştan kor gelen Ekonomi Bakanı Funk, burunması için, Balkanlann tarafnu sağlamaya çalışır. Dışişlerl sız bir banş bölgesi durumuna Bakanı Aras ile konuyu tartışır: getinlmesi gerekli bulunur. Bal«Aras Birinci Dünya Savakan Paktı ile Bulgaristan'ın iliş şı'nda müttefik değil mi idik? kileri, Türkiye'nin aracılığiyle Bu ittifakta bir kusurumuz oldüzeltilir. Arnavutluk'un pakta du mu? alınması kararlaştırılır. Atatürk, Funk Asla ve zâten bunun bir îtalyan saldırısını, doğrudan için Hitler, sizinle ittifak etmek doğnıya sahillerimize bir çıkartistiyor. ma biçiminde değil, Arnavutluk Aras Sovyet Rusya ile 1925 yoluyle beklemektedir. Bu neden Antlaşması ile bağh bulunuyoruz. le, Balkan Paktı'nı güçlü tutmaFransa ile Hatay sorununu çözeya önem vermektedir. Romanya rek, yeni baştan dostluk ve tave Yugoslavya'nın Hitler Almanrafsızlık antlaşması imzaladık. yası'yla suıırlan olduğu için, Balİngiltere ile yeni Boğazlar anlaşkan Paktı ancak, bölgenin tarafması yapılırken, Sovyetlerle oldusız kalmasiyle korunabilecek ve ğu gibi işbirliği yaptık. Bizim güçlendirilebilecektir. Önemli oyalnız imzalanmıza değil, sözlelan, Hitler Almanyasfnın bu tarimize de ne kadar bağlı oldurafsızlığa saygısını sağlamaktır. ğumuzu siz biliyorsunuz. GörüHitler, Türkiye'yi kendi yamna yorsunuz ki, bir ittifak konusuçekme çabasmdadır. Ankara Hünun yeri yoktur. kümeti, İngiltere ile de antlaşma Funk Aramızda herhalda yapmadığını ve yapmayacağım birşey yapmalıyız. belirterek, bunu önler. Berlin'de Aras Biz eski müttefikimi* Dişişleri Bakanlığı Genel Sekreolan Almanlara karşı hiçbir terti Alraanya ile sözlü karşılıklı tarafsızlık antlaşması be girmedik ve girmeyla... Ancak karşılıklı tarafsızlık yükümlülüğüne girişebiliriı. Büyuk liderimizin rahatsulıgı nedeniyle, Ueride yazıya dökülmek üzere, simdilik hükümetimiz adına, bunu sözlü olarak açıklayabilirim. Buna karşılık, Almanya aynı yükümlülügü bize sözle belirtmeli, sılâh ve öteki siparişlerde bulunmak üzere, yeterli kredi açmalı ve Balkanlarda Türkiye'nin çıkarlarına saygı göstereceğinl söylemelidir. Funk Türkiye'nin sözlü vaadi bize yeter. Çünkü Türkiye, sözünü tutan bir devlettir. Hükümetimden çok geniş yetki aldığım için önerinizi, hükümetlm adına kabul ediyorum.» Sonra Funk, Aras ve Kesebir' ln kaüldığı kredi görüşmelerine geçilir. Almanya 150 milyon mark kredi vermeji, ağır toplar sağlamayı kabul eder. ingiltere İle de bir kredi anlaşması imzalanır. tika, memlekete çok yararlı olmuştur. Arkadaşlar da buna alıştılar. Gerçek ve yaşamsal zorunluluklar dışında, bu politikamiz devam eder gider.» İnönü, Cumhurbaşkanı olunca, önceleri bu politikaya yandaş görünür. Londra Büyükelçilığıne atanan Aras'a 1939 başında şu direktıfi verir: 1 Savaş çıktığı takdirde, Tür kiye tarafsız kalacaktır. 2 Ancak bir saldınya uğradığı zaman Türkiye kendini savunacaktır. 3 Bu koçullar altında yeni Londra Büyükelçisı, İngiltere'nin bize ne gibi yardımlarda bulunabileceğini öğrenmeye çahşacalctır. Aras, bu direktıfle Londra ya gider. Orada Lord Halıfax, ona İngiltere ve Fransa'nın Türkiy» ile bır askeri ittifak imzalamaie istediğinl bildırir. Aras, aldıgj direktife uygun biçimde, Ingiltere Dişişleri Bakanına şu karşülgı verir: « öteden berl Türkiye • Ingıltere dostluğuna ne kadar çok önem verdiğiml bilirsiniz. Bununla birlikte, söz konusu ettığiniz ittifakm zamanı geldiğine ve bugünkü koşullar lçinde, taraflar için yararlı olacağına henüz inanmadığımdan, hatta bazı sakıncalannı gördügümden, bu önennin kabulünü hükümetime ögütleyebilmem güçtür.» îngiliz İttifakı ve sonrası FAKAT Ankara, ingiltere'nin ittifak önerisine derhal sanlır. Von Papen, bunu önlemeye çal> şır ve 27 Nisan 1939'da SaraçoJlu'na şu uyanda bulunur: «Türkiye'nın tarafsız kalmasını kabul edebiliriz. Bu yüzden, Tür kiye'ye askeri bakımdan yardım etmeye hazırız. Ancak Türkiye ta rafsızhktan aynlma politikası güderse, bu, fena sonuçlar dogıırabüir.» Bu uyarılara aldırış edllme». Mayıs 1939'da bir tngillz • Türk deklârasyonu ile askerî ittifakm imzalanacağı llân edilir ve işbirliğine başlarur. Almanya, kredi ve silâh yardımmı keser. Von Papen deklârasyonu «Vahim bir olay» diye karşılar. İngiltere ıse, hiçbir ciddî askerî yardımda bulunamaz. İngiltere ve Fransa, Baku petrollerini, Türkiye'deki üslerden havalanarak bombalamak ve Karadeniz'de denız üstünlüğünü ele geçirmek için plânlar yaparlar. İtalya, Fransa'ya savaş ilân edince, Türkiye'yi savaşa ginneye zorlarlar. Churchill anılannda, tngiltere'nin Türkiye ile ittifak (Baştarafı 7. sayfada) Atatürk'ün dış politika vasiyeti BAŞBAKAN Celil Bayar ve Aras, hükümetin tarafsızlık kararını Atatürk'e açıklarlar. Celâl Bayar'ın 7 Kasım 1972 tarihli Hürriyet gazetesinde belirttiği üzere, Atatürk, bu karan şu sözlerle onaylar: «İsabetlidir. Türkiye tarafsız kalmalıdır, bir ittifak lçine girmemelidir.» Atatürk, son günlerinde vasiyetini yazarken, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ın anılannda yazdığına göre, dış politikada tarafsızlığın korunması direktifinl verir: «Bizim şimdiye kadar izlediğimlz açık, dUrüst ve barışçı poli DİŞİ BOND Milletler Cemiyetinde Türkiye MİLLETLER Cemıyeti'nde Türkiye, banşçı bir dış politika izler. Ankara hükümetı'nın askerhkten gelme liderlerı, Litvinof un askerliği dahi kaldıran ütopık görünüşlü 14 maddelık silâhsızlanma önerisinı onaylarlar. Mılletlerarası anlaşmazlıklann çözümünde savaşa başvurmamayı ve savaşı, devletlerin birbirlenyle üişkilerinde millî politika aracı olarak kullanmayı yasaklayan Kellogg Briand Paktı'na hemen katılırlar. Bu paktı, Litvinof Paktı ılp Dogu Avrupa'da hemen yürürlüğe koyarlar. Türkiye, Mılletler Cemıyeti'nde, saldınnin yasaklanması çahşmalarına önem verır. Saldırı tanımının yapılamaması üzerıne, Litvinof, son 150200 yıl ıçınde çıkmiş savaş nedenlerine dayana rak saldırganın tanımlanmasına yönelır. Makedonya çetelerinin faaliyetini iyi bilen Tİirk Dişişleri Bakanı, tanımlamaya bu cins dolaylı saldırganlıfın da ek lenmesini sağlar. Saldırgan tanımlaması, ttalya' nın öncülügüyle, Fransa, lngiltere, Almanya ve İtalya'nm Avrupa üzerinde kurmayı denediği Dört Büyükler diktasmı boşa çıkartma yolunda ışe yarar. Aras ve Bayar, Londra'da, Atatürk'ün direktıfı üzerine, saldırganın tanımlanması konusunda, küçük Avrupa devletlerini ve Rusya'yı seferber ederler. Gırişım, Rusya ve küçük devletler arasında iki anlasmayla son bulur ve Dört Büyükler'in oyunu bozulur. Türkiye, Milletler Cemıyeti'nde saldırgana karşı uygulanacak ortak yaptırımlara içtenlikle ka TİFFANY JONES ?dhat apsamının GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle