16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 14 Mart 1974 ABDULİMAZ TURHAN SELCUK Dü, KAtiUN tf N/ZAM İÂPl ! NJ2AM, tötf tit&Ll YARALISIN ERDAL ÖZ ?7 «Yirml üç yasinda. Üç yıldır yatryor. Yargıtaydan karar bekliyor. Böyle s&bahtan akşama uyur. Sabahtan akşama çürür böyie bır lcoşede. Bu volta atansa elli yajında. Bır ona bak. bir de buna. Bu var ya bu, içerl girdiğin d« pelte gibiymlş. Bak çakı ^ıbi şimdi. DipdiT*. Her şeyi bu voltasına borçlu. Her gün tam iki saat bu tempoda volta atar. Sekiz yıldır böyle bu. Voltasını bitırdı mı. g">der elini yuzünu yıkar. oturur, kjtabına açar okur, çayını içer, uyur. Kımsenın etlısıne sütlüsüne karış maz. Eiendi adamdır. Adı da bu yıuden «Efea cu Nuri'ye çıkmıştır.» «Suçu ne bu Efendi Nuri'nir''» • Kımse bılmez. Sıyasî dıyenler de var.» Efendi Nuri, başını egmış yere, «Eşkine kalkmış», yürüyor duvar boyunca. AdımJan öyiesine düzenJi ki. gozü.ıü yumsa, ıkı saat, kimseye çarpmadan, duvar boyunca, ayru çııgi Üzerinde voltasını atabüir. Yanıruzda yorenizde baska volta atanlar da var. Karşı duvarın dibinde, gölgeükte sıra sıra Nuriler oturmuşlar. Yüruyüsundekı dagınıklık Nuri'yi »ıtayor, anlıyorsun. Çevreyi gozlemekten adımların iyıce dağümıs. Nurı bozuluyor. Nurı hakıı. Ta banların da sızlamaya basladı Bu kez dıkkatle onun adunlarma eşlik etmeye çalışıyorsun. Özellikle dönüşleri ögretiyor Nurı. Adımlannız bir süre sonra uyuşuyor. Betonun çizgisin den, aynı yönde birlikte dönmeyi öğreniyorsun. «Çay çökmüştür.» Çayı unuttunuz. Buz gibi oldugunu düşilnüyorsun Sofumuştur. Yazıklanıyorsun. Ikl »ya yakın bır süredır içecegın ilk çay olacaktı. G'dıp köşeye, duvann dibine çömeliyor Nuri. DemHğin kapagını kaldırıp baiıyor. «Çdkmüş.» dıyor. «Sogumuştur.» Demliğin kırık sapını güçlükle kavrayarak, kararmış koyu bir çayı tozlu bartiaklara dolduruyor. Güçlükle oturabilıyorsun vanına. Nuri gıbi senin de dizlerın kammda. Annen buna «kopek ıturuşu» der. Eğri büğrü, yumuşak bir kaşıkla, attığm te< çekeri kanştırıyorsun. Çayın üstü köpükleniyor. Köpüğü kaşıkla alıp atıyorsun. Nurı şekersıs içiyor. Çay, hiç de sandığın gibı soğumamış. Oturuş biçimın dizlerini stzlatıyor. Kan tabanlanna vuruyor. Alışık degılsın böyle oturma. ya. Bosalan bardağını demlığin yanına bırakıp dayanamıyor, guçlukle dognılup Kalkıyorsun. Kalkarken dızkapakiarın çatırdıyor. Akışı kesılen kan, uyuşuk bacaklarına saldırıyor, tabanlarında bınlerce karınca ısırığı ıgnelenıyor. Tuzlu suda ytirürurlerken duyduğun kanncalanmaya, kamaşmaya benziyor. Nuri de kalkıyor. Boş bardaklarla demlıgi alıp çay ocağına görüruyor, geliyor. «Voltaya var mısın'» «Varım.» «Ama dalga geçmek yok. Adam gibi volta atacaksın.» «YürUyüsüm eşkin olacak Gılay Nuri, rah van değil.» Güluyor. Teklememeye çalışarak Nuri'nin jranınc* yürüyorsun. Başanyor gibısin. Nuri de öburleri gibi ayakkabiıannı, arkaJanru ezerek giyiyor. Yürüdükçe topuilannın betona sürtünmesinden çıkan tıkırtıla', senin yurüyüşüne de uyum sağlıyor. Tıkırtılara uvuyorsunTabanlann gittikçe alışıyor gıb* Tspelerde, yücelerde, sessizce geçip gitmiş bir tepkili uçagın ardında bıraktigı parlak iki çizgi genişleyıp pamukla$ıyor el kadar gökyüzUnde. O N A L TI Enli taş basamaklardan sUrüklenerek tndirilişın gozlerimn önünden gitmıycr. Işkence odasından çıktığından beri önünde arkanda koşuşan bır surii görevli, o bıtkin durumunda, dört bir yanından yumruklar, tekmeler Indiriyor, sovüyorlardı durmsdan. tki görevltnin arasında sürükleniyordun. Kollanrun altından girip omuzlamışlardı. Yere basamayan çıplak şiş ayaklannın taçlara çarpa çarpa suruklenmesini önleyememiştin. Bütün ajSırlığını o iki kışiye vermiştin. Inen yumruklar, sonunda bayılarak kurtulduğun az önceki elektrikten daha çok yıldırıvordu. Çünkü ardını görmüyordun. Bır büyücek kapıyı açıyorlar. Uzunc» alaca karanlık bır korıdor. Tepede. ortadan sarkıtılmış aralıklı iki üç soigun ampul. Kıçına üst iıste birkaç tekme daha iniyor. Kapıdan gırer gırmez t^kmeler, yumruklar kesılıronı Kapının dışınd^ kaldıklannı anlayınca rahatlı. yorsun. Kurtuldun o çılgın süreden. Yaralısın. İki gorevlinin arasında sürüklenirken ara «ıra ayaklarınla da yere basar gibisin. Yeni bır yerdesin. İlk kcz geçiyorsun buradan. Şiş gozlerinle dıkkatlıce bakınca, korirforun bir yanının çıplak bir eski duvar, obur yanının da, boydan boya, yerden tavana kadar yukselen demir parmakllklarla kaplı olduğunu görüyorüun. Bunların yanyana sıralanmış daracık odacıklar olduğunu anlıyor8UIL Millî Kurtuluş Tarihimizden Sayfalar Doğan AVCIOĞLU Kurtuluş Savaşının bürokrasisi ÇÎN'de milli hareket baflayınca, işbirükçi feodal askeri diktatörluklere karşı milli hareketin kendi bürokrasisini kurması gerekır. Bu durum, kitleleri harekete geçirmeyi, kitlelerle birlikte çalışmayı ve kitlelcr içinden devrim ideolojisine uygun kadroyu çıkarmayı zorunlu kılar. Türkiye'de ise, Dünya Savaşı'nda gençleştirilen askeri ve sivil bürokrasi, kuruluş ve kişiler olarak, Kurt Steinhaus'ın deyimiyle, «burjuva demokratik devrim»e yatkındır. Böyle bir idari ve askeri temelin varlıgı, onun yeni yönetime uyacak nıtelikte olması, Steinhaus'a göre, «Milliyetçıleri, yeni bir sıyasal altyapı kurmak üzere, kitleleri bilinçlendirme ve onlarla birlikte çalışma zorunluluğundan kurtarır. Aynı nedenle, halk kıtlelerinin sılrekli olarak harekete geçirilmelerı ve yeniden orgutlendırılmeleri de gerekmez » Kolordu Komutanlarından «tedbir» almalannı ister. BUtiin komutanlar» ve vâlılere, hâlâ Ordu Müfettişi imiş gibi şu buyrufu verır: « Devlet ve milletin kaderine egemen olan millî iradedır. Ordu, bu millî iradenln hizmetindedır. Komutanlar, yerlerinden uzaklastırılaalar bile, yerlerine atananlan bekleyeceklerdır. Yeni komutanı maddl ve mane\1 balamdan yetenekli görürlerse ancak, komutayı devredeceklerdir. Fakat yine de bölgede kalıp, yeni komutanm eylemlerini ve çalısmalannı gözleyeceklerdlr. Sivil memurlar da aynı biçimde davranacaklardır.» Sivas'taki Kolordu Komutanı Refet Bele, bu direktife uymaz. Bır Ingiliz zırhlısıyla Samsun'a gönderilen ve kendisinden kuşkulanılan Albay (Çolak) Selâhattin'e komutayı devreder. Yeni Kolordu Komutanını guç durumda bırakmamak içın, ızini kaybettireceğini Atatürk'e bıldırir. Atatürk, kaygılanır. Bele'ye «Istifa et, ama Sivas'ta Kolordunun başında kal. Tümen Komutanı (Deli) Halit gibi yap» direktifini verır. Atatürk, ancak Amasya 'daki Tümen Komutanı olan yakını (Ayıcı) Ârif'ten, bir liğiyle Sivas'ı kontrol altmda tuttuğu haberini alınca rahatlar. Ankara'daki Kolordu Komutanı Cebesoy Paşa, Atatürk'ün direktifıne uygun biçimde davranır. Yerine Hulusi Pasa geürılır. Pakat Ali Fuad Paşa, Kolordusunu bırakmaz. Tümen Komutanı Mahmut ve Kolordu Kurmay Başkanı Hâlıs Bıyıktay'm «uyarüarı» üzerine, Hulusi Paşa, komutanlıgı kabule cesaret edemez. Sıvas Kongresl, pek az delegey le ve Cebesoy'un çabalanyla toplanabiUr. Doğu illeri dahi Kongre'de yoktur! Kongre sırasmda Harput Valısi Ali Gâlip, Malatya'da Kürt müfrezeleri düzenleyip Sivas Konjresi'ni basma ve Atatürk'ü tutuklama buyrugunu alır. Dlyarbakır'daki Kolordu Komutanı Albay Cevdet, duruma ılgısızdir. Atatürk, onu atlayarak, Alay Komutanı Binbaşı İlyas'a Malatya'ya yurüme buyruğunu verdirtir. Kolordu Kurmay Başkanı Halit'e de şu uyanyı yapar: «Komutanınızın onayı olmasa bile, buyrugun yerine getlrilmesi elzemdir.» Kolordu Komutanı Cevdet, Binbaşı Ilyas'ın hareketıni engeller. Atatürk, doğrudan Bınbaşıya yazar: «Sorunun çozümünü sizden beklıyoruz. Malatya'daki eyleminizden sonra, gerekirse Sivas'ta bire katılırsınız.» Ali Gâlip'e karşı, bu müdahalelerden sonra harekete geçılir. Atatürk, Binbaşı İlyas'tan ve Kurmay Başkanı Halit'ten Malatya Mutasarrıflığına Jandarma Komutanı Tevfik'in getirilmesini ve yurtsever bir kışınin Harput Valisi yapılmasını ister. (DOGAN AVCIOGLÜinJN BtRtNCÎ VE İKİNCİ KlTAPLARI ÇIKMIŞ BÜLUNAN «MÎLLİ KURTULUŞ TARİHİ» ADLI YAPITININ ÜÇÜNCÜ KITABI PEK YAKINDA KAMUOYUNA SUNULACAKTIR. «KURTULUŞ DEVBİMÎ VE SONRASI» BAŞLIKLI BU KlTABIN, BAZI BÖLÜMLERINI YAYINLIYORUZ.) İdarenin ele geçirilişi ATATÜRK, Ali Gâlip olayım kullanarak bürokrasi üzerinde egemenliğini kurmayı dener. Padışah'tan yeni bir hükümet kurulmasını ister. Yeni hükümet kuruluncaya kadar, Anadolu ile Istanbul arasında resmî haberleşmenın kesılmesını kararlaştınr. Bu arada. sivil ve askeri bürokrasi, Heyeti Temsiliye'ye baglı olacaktır. Böylece Heyeti Temsilıye, bir geçici hükümet nitelığı kazanır. Padişah, istegi yerine getirmez. Ferit, hukümetın başında kahr. Haberleşme kesüir. Karara, Diyarbakır'daki Kolordu Komutanı karşı çıkar. Karabekir Paşanın bile desteği tam değildir. Trabzon ilı, şıddetle direrur. Sivas Mudafaai Hukuk'u dahi kararı olumsuz karşılar. Ankara, Konya, Kastamonu ve Trabzon illerinde valiler, milli harekete açıkça karsıdırlar. Eskışehir, Çorum ve Afyon da aynı durumdadır. Hatta Ankara Valisi Muhittin, Ali Gâlip denemesinden sonra ikinci kez Si Atatürk, Karabekir'in kendisini tutuklayacağın. dan kuşkulu SORUN, bu mevcut askerî ve idari temeli, Istanbul Hükumetı'nden koparıp yeni yönetime bağlama biçımınde ortaya çıkar. Mustafa Kemal, bürokrasinin eşrafı süniklemektekı etkisını ve askerlikte rütberun değerinı bıldıği içın, bölgesındeki vâli ve kaymakamlara da buyruk verme yetkisine sahip en büyülc komutan olarak Anadolu'ys geçmeye dıkkat eder. Sultan'ın yaverliğl unvanını da, aynı olçüde degerlendırir. ilk iş olarak Amasya'da Cebesoy ve Bele gibi Kolordu Komutanlarmı toplar. Amasya Kararlan'na, İkincı Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa ile XV. Kolordu Komutanı Karabekir Paşa' nın katümasını sağlar. Amasya' da alman onemli bir karar, komuta'nın nıçbir biçımde bırakılmaması ve başkasına devredilme mesıdir. Erzunım Kongresi günlerinde Atatürk'ün en önemle üzerinde durduğu sorun, bu olur. Askerlikten ıstifa zorunda kalışını, askersivıl bürokrası üzerindeki kontrolünü yitırme olasılığı yüzünden kaygıyle karşılar. Nıtekim Atatürk'le birlikte. Binbaşı Refık Saydam, Binbaşı Hüsrev Gerede, yâverler ve sekreteri Ordu ıle ilişkilenni keserlerse de, Kurmay Başkanı Albay Kâzım Dirik, askerlikten ayrılma yerine, Atatürk'ten ayrılmayı yeğ tutar. Olaya tanık olan Rauf Orbay'ın yazdıgına göre, AUtürk'ün Istifası üzerine, Kurmay Başkanı Kâzım Dirik ayaga kalkar ve Atatürk'e dönerek şöyle konuşur. « Paşam, sız askerlikten ıstlfa ettiniz. B«rum bundan sonra, bu görevime devam olanağım kalmadı. Iznımzle Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa' dan askeri bır görev isteyeeegim. Evrakı kime teslim etmemi buyuruyorsunuz?» Atatürk. beklemediğı bu önerl karşısında sararır, çok sarsılır. Albay'a yol verir ve Rauf Orbay' ın deylrnıyle «yığılmış bıçimde koltukta bir süre düşündükten sonra» konuşur « Rauf, gordün mu? Ben hak h değıl mi idim? Devlet makam ve dayanağının değenni çördün mu? Dün benımle en yüksek gavret ve kuşku götürmeyecek kadar ıçtenlikle çalışan bu adamın gördüğün hareketı. benim gö rüşümun hakhhğını doğrulamadı mıf>» Padisah'ın azlettigl Mustafa Kemal Paşa. Karabekir'in gelip kendisini tutuklamasmı bekler. Karabekir gelır, Kolordusunun eskisi gibi buyrugunda olduğunu soyler. Atatürk. başkanlığına seçılme>n gereklı saydığı Erzurum Kongresı'ne ünıformayla ve Sultan Yâverlığı kordonunu takarak gıder. Bır delegenin hıç de nâzık olmayan uyarısı üzerine, sivıl elbiseyi giyer. Ama milU ira> de adına. Ordu'nun başıymış gibi davranmakta devam eder. vas'ı basma, Mustafa Kemal ve arkadaşlannı ö!ü ya da dın yakalama çabasmdadır. Vâlı Muhittin tutuklanıp Sivas'a gönderilir. Bır cins «Halk Mahkemesi» görevini yüklenen HeyeM Temsilıye tarafından sorguya çekilir ve yargılanır. Muhittin. «Istanbul HükUmeünin hain olduğunu, benl aldattıfını şımdı anladım. Şu andan sonra bütün varlığımla sıze bağlıyım» dıye savunmasını yapar. Heyet1 Temsiliye, düşmanla birleşmeyeceğı hakkında kesin nâmus sözü vermek koşuluyla, Vali Muhittın'ın Istanbul'a gıt mesini kararlaştınr. Muhittin, sozünü tutar. Fakat ayru biçımde tutuklanıp yargılanan ve nâmus sözüyle serbest bırakılah Dersım Mutasarnfı Osman Nuri ve Nifde Mutasamfı Behçet, sözlerınl tutmazlar, Milli Mücadele'ye karşı çalışırlar. Ankara Vftlisi gibi, Trabzon Valisi Gâlip de ıhtilâld yöntemlerle etkisiz kılınır. (Delı) Halit Bey, Trabzon Vâlisini Hükümet Konağında paketler. Kastamonu Vâlisinın uzaklaştırılması işı ıse, Cebesoy Paşaya verilır. Cebesoy, Albay Osman'ı görevlendirır. Kastamonu'ya gelen Albay Osman, bir oyuna düser ve tutuklanır. Ama Kastamonu'daki bır iki genç subay oyunu bozar ve Albay Osman'ı kurtarıp, ötekileri tutuklar. îstanbul'dan gönderilen Kastamonu Valisi Ali Rıza, Zonguldak'tan gerı döner, Defterdar Vâli atanır. En buyük tehlıke Konya'dadır. Içışleri Bakanüğı yaptıgı sırada, Ittıhatçılann 800 bin Ermeniyi öldürdüğünü ileri sürerek «Artın Cemal» adını kazanan kişi, Konya'da validir. Cemal, Konya'da mıllicilere goz açtırmaz. Millici komutanları Konya'dan uzaklaştırır. Ce7aevlerinrfeki kişılen de serbest bırakarak, kendine göre bir baskı gücü kurar. Ingılizlerin en güvendiği kışilerden bin olur. Cemal'in üzerine Afyon'dan mıl li müfrezeler gönderilir Refet Bele de onu ele geçlrmek içın Sıvaî'tan yola çıkar. Cebesoy Paşa, Esklşehır in kurtarıldıgl yolunda propagandayla Konya'da etkı japar. Konya millîcilert harekete geçer. Bu koşullarda valı, Ingiliz belgelenne gore, Konya'daki lngılız lrtibat Subayına koşar. kendisinin öldüruleceğını, evınln bombalanacağını soyler ve akıl ister. îngilız subayı, son hızla Konya'yı terketmesını öğutler. Atatürk'ün «Damat Kent'ın en büyuk eylem adamı ve en onemli dayanak noktası» saydığı Cemal'in kaçışı. Sivas'ta bayrara havası yaratır. Ataturk, gece saat 3'te mujdeyi ver mek içın Heyeti Temsiliye üyelermı yataktan kaldınr Konya'da Hoca Vehbi, valı yapılır. Illerin teker teker rfüşmesi üzerine, Damat Ferit, Anadoluya askeri kuvvet gonderılmesi için Ingilizlerden lzin ister. Ingilizler, onemli bır kuvvete sahip saydıkları Konya Valisi C« mal'in bile savaşsız yenilgısi üzenne, kuvvet gondenlrnesirka yanaşmazlar. Damat Ferit, is'ıfa zorunda kalır. Bu, Mustafa Kemal'in büyuk zaferi olur. Bu rokrasi, Istanbul'un yanı sıra Sivas'ta da bır onemli merkez olduğunu ögrenir. Ferit'ın düşmesı üzerine, Edirne Vaiisı Salim Paşa ile Polis Müdürü Fuad Bey, gece bir yabanCı otomobılle Bulgar işgalindeki Karaağaç'a kaçarlar! Eskışehir'deki tngiliz yanlısı Mutasarnf Hılmi, öldurülur. Bursa Valisi, Tümen Komutanı taralından kovulur. (Devamı var) Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı ISTANBUL'da yeni kurulan Hükümet, millicilerden yana gö zukur. Mustafa Kemal, bu hükümetten uygun atamalar yapmasını ister. Cevat Çobanlı ya da Fevzi Çakmak'ın Genelkurmay Başkanll'ına, Ismet Inönü'nün Harbiye Bakanhgı Müsteşarlığına. Refet Bele'nin Konya'6*aki Kolordu Komutanlığına, Karabekir'in Doğuda, Cebe(Devamı 7. sayfada) MALKOCOĞLU yazan veçizenrAyhan BAŞOGLU DİŞİ BOND LS DOĞPU DİMDST BlRATSŞ HÜUÜH İÇİN DE TİFFANY JONES GARTH /51Û»M ^TAC\ / s ö B K B S fıEGOTA'Vl 73İP'\ f SENfM l?(NlB|nB(MCE rDe 1 \SETlBECB3l>^ BUEAy J ^ Orduyu elde tutma çabaları ÎKINCI Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa'nın Amasya'da alman «görevden ayrılma yok» kararına reğmen, Istanbul'a donü şünden Atatürk müthiş kaygılanır. Konya'daki ve Ankara'dakl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle