16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 13 Mart 1974 rumı ağ kanat partiler, Türkiye'de bir slyasal istikrar yoksulluğundan bahsedecekler, bunun günâhım da şimdiki koalısyona yukleyeceklerdir. Gerçekte bu durumdan kurtulmanın değıl. fakat koalisj'onun sözde zayıfhğmdan kurtulmanın çaresini de bir erken seçimde gördüklenni söyleyeceklerdir. Bunun ılk isaretlerini Ana Muhalefet Partisi Hderi vermeye başlamıştır. Kendilerine göre k » ahsyonlar, istikrarsız olurlarmış. Şimdiki koalisyonun iki orfağından her biri, ötekini sivrl buluyormuş. böylelikle, bunlar birbirlerini törpüleyeceklermiş. Bu anuia da karşıhkh törpülemeler sonucu ortaya uyusmazlıklar çıkacakmıs. öyleyse AP'ye düşen; bundan yararlamp, Jusa zamanda derlenip toparlanmakmış. Bu nedenle, daha şimdiden bir seçime hazır olmalıymış 1975 brharlannda. Ne.düş gücü?! Türkiye'yi re onun içinde ker ini ne denli yanlış değerlendirmeci bir yo S vegörüşler Istikrar Erken Seçim Prof. Bahri SAVCI deki slstem, giderek zümresel bir kaltanma sistemi haüne geldi. Ama bunun yanındfl da, korumuız kalmış bulunan halkın kendi potansıyeli, bir patlama göstermemezlik etmedi. Ancak, bu halk potansiyelinin korumasızdüzensiz kalışı, dolayısıyle venmsizîiği de doğurmuş oldu. Özellikle Menderes'in DP.'si ile, Demirel'in AP'si, kapitalist yöntemi «devlet giicü ile zümresel kalkınmacılık» felsefesi düzevine çıkanp, Türkiye'yi tam kalkınmasızlığa ma! ' im etttler. degrt, partizanhğın fcorunmasma dayalı bir girışüncihk gelışmıştir. Iste Türkiye'deki istikrarsızlık bu kökenden çıkmıştır, bu nedenlere dayanarak gelişmiş ve yoğunlaşmıstır. Böyle bir istikrarsızlık, özellikle «taban«da sürme istıdadındadır. Tum istatistikler ve 1973 seçimlerinın analızleri büe, bu istıkrarsırlığın deyimi olan bir süreci işaret etmektedir: Buyük burjuvalaşma surecı .. Sosyolojık bir analiz şunu gostermektedir Türkiye'de: Tılrkiye, büyuk burjuvalaşma so?yal değisimleri evresi içine girmıstır. Bunun da, baska yerlerdekine benzer doğal koşulları pek yoktur. Çslkantılar, bu viizden olmaktadır: Bu sürecin, gereği gibi denetım altına alınamamasından gelmektedir. l?te istikrarsızlık boyle bir toplumsal olavdan eelmektedir. Ve böyle bır oluşumdan ibaret kalmaktadır Şimdi, Türkive'nin bu durumunu görmeyip, iktidarı bir koalisyonun ele gecırmesıni sincfiremeyenler, koalisyonun yapısını, bir istikrarıızlık nedeni olarak sunamazlar. Bu, biüm dışı bir degerlendırme olur. Yukarda belırttiğimiz üzere, istikrarsızlığın gerçek nedeni, Türkıyenin, kalkınma ydntemini belirlemedeki durumundan gelir. Âtatürk'un koymak istediği te melın saptınlmıs olmasmdan pelir. Bugünkü koalisyon bilejimini doguran da; büyük burjuvalaşmanın önünde ürkuntüye dusen ve bunun da gittikçe zümresellik yontemi haline çelme«inden yanj halk içfn istikrarsızlık getirmesinden illallah diyen halk tabakala nnm, yeni bir biçim, yeni bir Jurum yeni slyasa özjeyiçidir, arayışıdır. 1973 »eçimlerl, Birincl Meclis'te bir sayısal çogunluk doğuramadı lse, bu, adı geçen örleyişin arayısın zümresellik hegomonyaları baskısından tüm kurtulamayışındandır. Şimdilik Türkiye'yi, özgürlüğün ve ekonominın halklaşmasını arayan bir parti dile getirmektedir. ötekisi de, kendi varllğının da güven cesi olmak üzere. bu akımın anaya'îal bir geçer lilik kazanmasına yardım etmektedir. Yukarda anlattığımız durum »ürdükçe ki sürmektedır erken bir seçim, bu akımın tersını getiremez artık.. Irmak bir başka yöne akmaya baçlamıştır. Onu tersine tföndürmek olanaksızdır. tlerdeki bir seçım de, ancak, bu akımı getirir gene: Ortaklı ortaksız, ferçek halkçı ve özgurlükçü «yasa ve düzen» temeli uzerinde, boyleleri ortam içinde «pkonomik ve sosyal kalkınma»ya götürme istidadını kım daha ıyı belirlerse o jelir artık» İçiçe Dünyalar stanbııl'un her yanı dükkân dolu. Vitrinler öylesine cici şeylerle dolu ki. bayılıyor insan. Satm iJamasa bile seyretmekten kendın; alamıyor. Amerıkan pararlarmda İngiliz, Fransız. Almpn. İtalyan malları sergleniyor. Gömlek, kıravat, çakmak. çorap. pardesü. partolon. 3 po, teyp: fotoğraf makinesi, kemer. eteklık, sütyen. çizme. avize, yatak. yeınek odası takımı. saat sualtı gereçleri. msyo, kaz.k. yelek; ne isterseniz. hepsinde rlünyanın en iinlü rıarkalarraı bulmsk kolay. Çakmak. sü*ven. çorap. kıravat devip geçmeyin, bunlar insanın küçük dünyasını dolduran sey'erdir. Küçük burjuvanın diinyisı küçük olur çoeunlukls... Sişli'deki vitrine burnunu dayamış şu genç kız için evren. satın almak istediği etekhğ'n boyutîarı kadardır. Deseniz ki: I Once funu belirleyelim: Türkiye uzunca bir süredir kapitalist bir yöntem içinde kalkinma çabasındadır. Bunun, emperyalizmin sömürüsü olmaklıktan geien, Türkiye'ye ezgii bir tarihsel kökem vardır. Bu kökenin söylediğine göre, kozmopolit imparatorluk koşullan, Türkiye'yi emperyalizmin sömürüsü içina sokmuştu. Şimdi <'kozmopolitlikten kurtulmuştur Tiirkiyemiz: Bunun içinde ulusal bir algı ile, ulusal bir Batılı ekonomi kurulabilir. Ve kalkmılabilir. Batıhlık, oradan gelen bir deger olarak ulusallığı getırirse (ki getirmiştiri: yine Batıhlık, oranm ekonomik yücelme yöntemmi benimserse (ki bu durum bemmsenmiştir) Türkiyemız de onlar gibi kalkınabilir» kanısı yürümektedir. Yalnız bu arada şu durumu gtJzden kaçırmamalc gerekır: Atatürk, Batılı kapitalistlik yöntemin emperyalizmle bütünleşmişliğini görmemezlik etmemisti. Bu yüzden, kapitalist birikim degil, devletçe duzenlenmiş bir «halkçı ekonomi>*yi arama zorununu da görmüştü. Ama emperyalist somiirü geleneği o kadar güçlü çıkmıştı ki, Atatürk bile, beklenen kalkınmayı tamamlattıramamıştı. Emperyalist sömürü gelenegi Mustafa Kemal'e, aradığı halkçı ekonomiyi buldurtmadı. Hatta onun yakaladığı sistem taslaklannı, birikuncı kapitalizme dönüştürdü. Böylece Türkiye' Tarihsel Mahkumluk Bunu, şimdiki koalisyon birlesimi götürebildiği kadar götürür. Türkiye'nin koşullan onlan yetmez durutna sokuncaya kadar... O zaman bir tümel kalkınmada Türkiye açmndan gereklilığı duyulacak yeni koşulları bulacak olanlar, TLrkiye'nm bekleyislerinin tercümanı sıfatiyle, halkçı bayrağı omuzlarlar. Ama ne AP. ne de onun DP'yi kendi içıne çekmesivle doğacak birlik, bu istidattadlr. ünlar geçmişte bu ıstıdadı göstermemişlerdir, gelecekte de .Sösteremeyeceklerdır Onlar geçmişimizde ve şımdilerde, arvrak bir ıstikrarsızlık toplumu yaratabilmislerdir. Eğer beğenmİ3 orlarsa bugünkü birleşimın sorumlusu da onlardır Bir erken seçim değil, hiçbir seçim, tarihin onlan mahkum etmesınden kurtaramaz. Türkiye'nin maddesel varlığını, moral gücünü, us duzeyini, bütün bunlardan doğan rfinamiğini, zümresel ayncalıklar uğrunda hovardaca harcamışlıktan doğmaktadır istikrarsızlıgımız .. Onu herhangi bir seçim kombinezonu gideremez artık. Onu, kitlelerin nabzınm beürlediği bir gelişim dinamizmi giderebilir çünkü... Ya Habeşistar.'da açlıktan ölenler? Boşver... Ya Anadolu yoksulları? Boşver... Ama minietek ne güzel! Yumuşacık deıidçn. koyıı kahverengi, mat!... Ah bir üstüne geçirip sokağa fırlayabilse... İnsanların ynsamım eüzellctiren küçük sclere burun kıvırmak doeru deŞi'dir. Bir çiçek vazosu bir evi şcnlendirebilir; bir pınltılı çakmak kisinin gününe neşe ks.'bilir; bir çift çizme yalnız bRcıklarını ısıtmaz kadıncağızın ruhuna bir sıcaklık vnyar İnsancıkları anlarrak gerek. Ki;ük dünvaların dısına tasarak büvük dünyalan kar'avan çasda? düşüncenin boyutlavına ulasanların sayısı azdır. İnsanlar t a bil'nç düzeyine çabuk varabilselcrdi. bueün Habe='stan'da ^ccuklar açlıktan ölmez Anadolu'da bssinsizlikten kavnılmsdardı. Büvük kentlerimizin vitrinleri kırkanbar görüntüsü veremezdi ama, temel sanavi ve enerji sorunlarımızı çözürılemiş olurduk. İkinci Diinya Savaşı erteçinde sınırlar sşılmaya ulaşma yoğunlasmaya vüz 'utunea bizim burjuva kesimi Balkanlan aşarak Avrupa'ya turistik spfcrlere basladı. Otomobillp Yugoslavya ve Bulearislan gibi iilkeleri geçerl?rken gördükleri, tepkilerini yoğunlastırıyordu: Doğru düriist bir lokanta, bir gece kulübü yok; vitrinlerde satm almaya değer birsev yok; açıkçascı hayat yok!. Aradan yirmi yıl geçti. Şimdi Bulgaristania enerji pazarlığma oturuvoruz. Büyük kentlerimizin vitrinlerindeki ithal malı ya da kaçak çakmaklann ışıgıyla şehirlerimizi ve köylerimizi aydmlatma olanagı yok. EJnerj: ve elektrik bunahmmdan ne yapacaSımızı saşırdık. Büyi:< kentlerimizdeki lüksün pınltısı Ustüne ekonomik bunsümın erölgesi çöktü. Daha kötüsü şimdi Balkanlan aşarak Avrupa'ya yönalen turistlerimiz eskisi gibi konuşamıyorlar. ürallar'dan Orta AvniDa'ra kadar ülkelerir günrel iddissı: Kısa bir süre sonra Batı Avrupa'yı aşacak bir yaşam düzeyine vükselecegiz. Politikacımız «Komünistlere ve anarşistlere af yok» dlye bar bar baSınyor. Arap çö'llerindeki anarşist depolanyla demir parmakhk ardındakl MarksistLeninistier düzen için büvük tehlike kaynagı imisler. Cümlenin gözü bir avuc gencin üstünde vogunlaşmış. Dünyanın gidişine balcar. yok: Hatta Bulgaristan'la enerji pazarlıgına oturan Hükümete bakan yok. Haber verelım ki asıl tehlike bir süre sonra büvük kentlerimiEn vitrinlerirü Macaristan. Dogu Almanya. Çekoslovakya. Buiîanstan. Yugoslavya kökenli cicilerin sarmasmdan dogacaktır. Temel sanayi yatınmlanna öncelik veren bu Ulkel^r. kalkınma aşamaıannda küçük insanların küçük dünyalannı süslemeye yönelirlerse ne olacak? 19*uncu yüzyılı «gâvnrluk» masallanyla laçırdık; Yirmincı Yüzyılı «komünistlik» umacısma kıırbaa ettik ve küçük insanlanmızın küçük dünvasını büyük kentlerde cıcilerle süsleverek geldik 1970lere... Ya bundar. ötesi? Bır sermaye sımfı kl fabrika kurar işçistns, üniversite açar gençligine düsman.kesiljr. Az gelişmişlik oudur lsteî... 3'üncü Beş Yılllk Pltn'S göre milll gelir tcintfe taruruo payı 26,6... sanayi 17,1... hizmetler 39.6... Bu jsaJramlar dükkâ'nların vitrihlerlnde teşhir edilen cicilerden dagil: ama politikacılanmız hapishar.elerdeki gençlerin gencklen üstünde tepinirlerse, bu rakamlar değişecek midir? Sosyo Politik tşte şimdi, eğer bir istikrarsızlık varsa, bu, bir hükümet istikrarsızhgı değildir. Aslında, ilerde hükümet istikrarsızlıklannı da getirmeye istidatlı bir sosyopolitik ıstikrarsızlıktır. Bu sosyopolıtik istıkrarsızlığın tarihsel kökeni; Türkiye'nin tarih içinde «ekonomi» olarak, Batılı emperyalist sistemden başkasını tanıyacak bir genışlige ulasamamış olmasmdan gelen, ve Türkiye"de koşullan tam var olmamıs bulunan bir yöntem geleneğınin, Türkiye'ya yerleşmiş bulunmasıdır. Sosyoekonomik istikrarsızlık, eski DP ve şimdiki AP'nin oynadıkları rollerle derinlik kazanmıştır: Ataturk'ten beri «kapitalist binkime» davanmayan; bunun sonucu olarak da «zümresel dağüıma» varmayan; tersine, halk gücünü arayan; sosyal adalet içreliği isteyen bir halkçı ekonomi, bu grup tarafından saptırılmıştır. Böylelikle «devlet», zümre egemenliği aracı haline gelmiştır. Bu sistem içinde sağlıklı bir ekonomi ONCE YASA MI, INSAN MI? OKTAY AKBAL Evet Hayır Zamların Fiyatlara Yansıması on gunlerde, vergüerde va özellikle, devlet tarafından uretilen mallarla, devlet kontrolu altındaki malların fiyatlarına yapılan ve yapılaca's olan zamlann yansıması üzerinde durulmaktadır. Daha açı~ bır deyimle, bu zamlardan, az ve dar gelirli vatandaşların faz la etkilenmemesi için bazı tedbirler alınacağı ileri sürulmektedir. Aslında bir enflasyon belirtisi olan fiyat artmaları, özellıği itibariyle, az ve dar gelirli vatandaşlar tarafından ödenen gorünmeyen bir vergı niteliğindedir ve ekonominin en çok bu kesiminde yer alan vatandaşları zor duruma dCşürür. Söz konusu vatandaşların bu fiyat artışları altında kalması ve ezil mesi liberal ekonominin doğal ve zorunlu bir sonucudur. Bu noktaya gelinee, ana sorun, ııberal ekonomi ve serbest piyasa kurallarına göre oluşan bu sonucu, alınacak bazı tedbirler le değiştırmenin mümkün olup olamayacağıdır. Bilim adamları, ekonomi ve maliye ütaplitri ve nihayet denenmi.ş bazı uyculamalar, bunun mümkün olcfuğunu göstermektedir. Gerek ver gilerden bazıları ve gerekse ya pılan bazı zamların istendiği takdirde yansıtılması, istenilme j'ince vansifılmaması veya bel]i ölçulerde yansıyıp yansımaması mümkün olabilmektedir. S inop AJır Ceza Mahkemesi Başkam Ahmet Guler'den bıc mektup aldım. Şöyle dıyor: «Çaf Dışıdırlar» ya/:r.ı:zıj üniversite içi tutum ve davranıslara parmak basıycrsunuz. Anayasa ve Üniversiteler yasasındakı değişıkliklerden or.ce oe. belirttığiniz tutum va davranışların bır çok ömeklcri görülmüştür. Bu yönden gsrçekten kişıye bağlı, Eİzır deyiminizle «çağdışılığın» ifadesi olan bu tutum ve davriniîlaıın kamuoyunu hem temsil eden hem de oluşturan jazsrlaıca eleştirilmesi gerekli ve hakiı . Ancak Anayasa'da 1488 ^ayılı yasa ile yapılan değışik'ıklerin ve 1750 sayılı Üniversitfcler Yasasının 5, 60, 70. maddelennın getırdıfi hüklimler korşısında yazmızda işaret ettiğınız çelişme ve çagdışılığa o yönetici yerinde bulunan herkesin duşmesi kaçınılnaz bir sonuçtıır. Bence bu durum statüden yani mevcut yasalardan ileri gelmektedir sanırım. Bu yüzden kişi ' lerden önce yasaların ele alınması, onların dü^eltılmesinden sonra bu yasalara uymayan kişisel davranış ve tutuml?.r üzelinie durulması uygun olur görüşündeyim.» Ahrr.ct Güler yakın günlerde «Özgürlük ve Anayasa Sorunlar:» adlı bir ıncelerr.e yapıtı yayımlsyan değerli bir hukuk adamımızdır. Bu kitapta özgürlüğün ve Anayasa'nın karçılıklı ilişkileri herkesin aniayacağı bir dille anlatnuştır. Sayın Gülcr'ın yurt sorunları, hukuk sorunları uzerinde kafa yoran bır gerçek yargıç olduğunu anlarsıruz bu kıtab: okuyunca. Bu.'ni.nün gerçeklerini yan tutmayan bır hukukçu olarak eia almış, bir bir incelemiş, sonuçlarına varmış. Her ayd:nın el altında bulundurması gerekli kitaplar vardır, sık SJk açıp karıştırmak gerekir, bu da öyle. Böyle bir hukuk adamının, hem de Ağır Ceza YargıçIığı gib: bir görevde hukuku uygulayan bır deney sahıbi kışinin göriişü önemlidir elbet. Önce yasalsr duzeltilmcii. Kişiler deg^mis değişmemiş ne çıkar! Bu yasalarla bu kadar Olur, kıro gelse başka türlü davranamaz. Doğru da bir görüştür bu. Ama yasalar bır türlu değiştiıilmezse, değiştirilem^zso ne olacak? Yasa adamı ya da herhangi bir yönetici elindekı kitaba göre verpcek kararını, ama kendı inanışı, göriişü. kan:s! bir etki yapmayacak mı kararında? Yasalar önen.Kd'r, ama uygulayıp yorumlamak da önenJıdır. Üniversite yasası nasıl olsa degiştirilecek. Dernekler vasası da öyle... Yıllardir tek bır noktası oynatılmayan ama denej'ier sonucu çağm gerisinde kalmış olduğu anlaşılan nıce yasa var ki hepsı değiştirilmek zorunda: Ceza Yasası, Medenî Yasa, daha başk3İan... Yasalar .nsanlaruı japtığı, koydu.Su kurallardır. Toplumlar değişiyor, insanlar değişiyor, yasaiar elli yıl, yüz yıl önceki gibi kalamaz elbet. Bakuı Anayascrnız 1961'de yeniden hazırlandı. On yıl sonra bir çoV maddesi değiştirildi. Bu iş ileriye dönük bır anlayış!a değıl de geriye dönük bir niyetle yapıldı orası başka! Topıa;n.b.r krızli dönemler geçirirler ara sıra. O zamanlar yas3li.ıaa katılaştırmalar olur. Sanılır ki bir yasa ne denli katıya, acımasızsa o denli başanlı olur uyrJİamada!... Sonra bir dönem gelir yasalar çağın gereklerine uydurulur yeniGen. Başta Anayasa olmak üzere... S^ın Güler çok haklı, «kisılerden önce yasalar ele alınm£İı./> Falanca rektörü değiştireceksıniz yerine filanea kişi 7 gelecck, yasa aynı kaldıktan sonra ne yapsın o ksşi O da ayıı jöntemi uygulayacak... Bu görüşe katılmamak zor. Ama cen yasa kadar insarun da ağır basıcı bir etken olduğuna inanırim. Yasalar ne denli kötü, acımasız, katı olsa aa onu uyguiayan kişinın elinde yumuşayabilir, iyileşebilir. Son örr.ek Üniversite Senatosundaki bazı oylamalaı. Doç. Dr. Te7iç':n göreve geri dönme dileği on olumluya karşı on bır olumsuz on çekimser oyla reddedildi. Çekımserlerden beşi olı rriu yana oy kullansaydı, kötü yasalara rağmen Teziç görevine aönebilecekti. İnsandan önce yasa gelir, ama yasalsn uygulayan, yorumlayan insanlardır. Bir gün o yasalan daha o!umlu hale getirecek olanlar da... Sa:!D Güler'in mektubu «özgürlük ve Anayasa Sorunları» kitab'iı yeniden okumak olanağmı verdi bana. Sinop Ağır Ceza Mahkemesi Başkam Ahmet Güler gibi yargıçlar.n, varl.ğ'dır iienye umutlu gözlerle bakmamızı sağiavan Yasalar eskimişse, yanlışsa. çagın dışında kalmışsa nasıl olsa değiştirijır daha iyı, daha yararlı bir biçıme. bir anlama kavuşturui3bilir. Bunu gerçekleştirmek ıçın gerçek hukukçulaı, yanı c:nsan»lar gereklıdir. Bu bakımdan ben önce insan, sonra yasa gelir, diyorum. Yasaları da insanlar yapar. S ZAMLARIN OLUMSUZ ETKİLERİNÎ HAFİFLETMEK İÇÎN, GEREKLÎ TEDBİRLER ALINIRSA, YAVAŞ DA OLSA OLUMLU ETKİSİ GÖRÜLECEKTtR. Zeki KURUCA MÜŞAVİR HESAP UZMANI ramlar onu ödiyebıleceklerın üze lar ayn bir konu olduğund&n bu rine yükletilmis olur. rada uzerinde durmuyoruz. Alınacak bazı başka tedbirler 3 Bu konuda Dir yöntem ola de vardır ki bunlara «Dolaylı şe rak, tüketıme gıden mallara ya kılde etkili» olabılecek tedbirlsr hiç, ya da az bır zam yapmak; diyebiliriz. Bunlardsn birkaçına üretime giden mauann fiyatları r a da zam yapmak veya vergi da asağıda değinecefız. koymak yolu düşür.üleblir. Bu su 1 Fiyat artışı ile hayat paha retle, hemen ve tam olarak fiyat hlığı arasındaki farku hepimiz lara yansıyacak bir vergi veya fi bılıyoruz. Fiyat artıslanna para yat zammı yerine, üretileceği ve lel olarak Xişilerin gelirlerinda ya Uretimine katuacagı mamul de gerçek bir artış sağlanabilimaddenin vapısmda yer aldığı yorsa liyit artıslanna rağmen üranda, bu mamuıUn fiyatı ıçın hayat pahalılaşmamış sayılabilir. de az hisseoılen Dır zam şeklin Fiyatlarla gelırler arasındaki bu de bir sonuç sağlanmış olur. Bu ilişkiye dayanarak dar ve az gelir yöntem, firenlenmesi istenen ba lı vatandaşlann gelirlerini arttı z; yatınmlar, üıetımler veya türacak tedbırlerle fiyat zamlarına ketimlerjn kısılmasmt sağlanıak cit kararıarı bir arada almak su için de kullanılab'lır ıetiyle bir uygtüama yapılabilir. Toplu sozleşmelerle işçi ücretleVergi Tedbiri rı, kanunlarla memur maaşları, t^run urünlerıne yüksek bedel Buraya kadar yaotığımız açıkvererek çiftçılerın gelirlerini art lamalar zamların yansımasını tırmak mümkündür. cnlemek için doğrudı»n doğnıya 2 Zamların veya yeni veretküi olan yöntemlerdir. Bu ted gılerin etkılerini gidermek için bırleri, zam ve vergı kararları alan siyasal iktıdarlar daha baş almabilecek tedbirlerin bir kıs langıçta bilinçlı bir şekilde alırmı da gelir vergisi gibi bazı dol&r. Bu tedbirlerden başka vatan laysız vergileme alanlarında yer âaşların veya vergj mukellenerıalır. Devlet, fiyat veya vergi nin vergilere ve zamlara karşı yansımalarının etkilerini, dükendiliklerinden ve otomatik ola şük gelir diümlennden alınan r&k göstereceklerı etkiler ve alagelir vergısini hafifletmek vec a ^ a n tedbırler de vardır. Bun ya vergi ıntfirimlerini arttırmak «uretiyle giderebilir. Hafta, en az geçim ındirimini, yapılan ve tevsik edilen gerçek giderlerın bir kısmını gelirden ındirmek suretiyle uygulamak; ışletme vergisi gibi yansıyan bazı vergilerin belli bir oranda gelir ver gisinden mahsup edilmesi olanagı sağlamak suretiyle bazı yenüiklere gidilerek zamları do laylı şekilde hafifletmek mümkundür. 3 Makro açıdan ileri sürülebilecek bir husus da şudur: Devlet tarafından uretilen mal lann fiyatlarını düşük tutmak suretiyle Iktisadl Devlet Teşek küllerinin uğradıkları zararlar genel rfevlet bütçesine konan ödeneklerle karşılanmakta ve bu suretle bu zararların kapatılmasına vergi ödeyen bütün vatandaşlar katılmış olmaktadır. Bu zararların karşılanmasında kullanılan milyonlar tutanndaki devlet hizmetleri de noksan kalmaktadır. îşte bu zamlarla, bu uğramlan zararları o malları satınalanlar ödemiş otacak, devlet de bu zararları kapatmakta kullandığı fonları dar ve az gelirli vatandaşlara yarar sağlayacak alanlarda har camak olanağını bulacak ve bu yolla da zamlann geniş halk kitlelerine yansıması hafifletilecektir. Görüldüğü gibi fiyat artışlarına veya vergi yansımalanna karşı alınabilecek tedbirlerin hepsi bunların etkilerini hafifleticı nitelikte olabilir; yoksa tamamen ortadan kalrfıramaz. Çunkü zam zamdır; ve her zam gibi bu da suya damlayan murekkep gibi bütün ekonomıye yayıhp dağılır. öbür fiyat artışlarının gerçek bir nedene da yanıp dayanmadığı ciddi bir kontroldan geçirildigi takdirde, aşın ve yaygın fiyat artışları eğilimini önlemek mümkün ıse de bu egilimi tamamen ortadan kaldırmak olanaksızdır. Yukarıda ön göraüğümüz tedbirler tam b:r basarıya ulaşsa bile. fiyat artışlarının dar ve az gelirli vatandaşlann satın alnn güçlerine yaptığj ani ve olumsuz etkıye karşılık, söz konusu tedbirlerin yaratacağı olumlu etkiler daha düşük oranda olacak ve yavas yavaş kendini gösterecektir. F:yat artışlan ve gelir ar tışlan arasındaki bu hız farkı ne deniyle bütün bu tedbırlere rağmen zam, vine de zam olarak kalır ve ne kadar haklı nedenlere dayanırsa dayansm sevilmez ve istenmez. Nitekim, son zam lar, b.ı kararlan alanların h;ç bir dahli olmayan eski şartlann dogurduğu bazı ekonomik zorun lukların sonucu olduğu halde, hıçbinmiz bu zamlar karşısında Sfcvinmecük. Fakat bu kararları, siyasal ıstısmarlara gıtmeden anlayışla karşılamak zorundayız; zamların olumsuz etkilerinı hafıf letmek için alınacak tedbirlenn başanlı olması için pajnmıza dü şenı yapmalı ve hele bir salgın halini almamasına dikkat etmeUjiz. Yansımayı Onleme Fiyat zamlarının yansımasını önliyecek bu tedbirler neler olabılir? Bu tedbirlerin neler olabileceğı, maliye literatüründe, ekonomi bilim yapıtlannda geniş j e r tutmakta olduğu gibi uygulamacılann bu konuda bulacağı pratik yöntemler de vardır. Bu tedbirlerden bazılarına şöylece değinelim. 1 En klasik tedbir, genij halk kitlesinin tukettiği malların fiyatına zam yapmamak ve ya vergi koymamaktır. Böylsce dar ve az gelirli vatandaşların tüketeceği malların fiyatları sabit tutulmuş olur. Bunlara eskıden «harcıalem» mailar yanı herkesin kullandığı mailar d= nirdi. Bu mallara zam yapılmaz veya vergi konmaz; buna karşılık yuksek gelirli vatandaşların kullandıkları mallara ver?i koymak veya bunların fiyatlarına zam yapmak suretıyle hem devlete gelir sağlanmış, hem zo runlu fiyat ayarlamalan yapılrnış ve hem de sosyal adalet korunmuş olur. 2 İkinci bir yöntem birin cisinm b:raz farkJı bır uygulamasıdır. Birincı yöntem de bazı mailar tamamen vergi veya zam dışında bırakılırken, bu yöntemde dar ve az gelirlı vatan daşlarm rükettiği mallara az oranda; yüksek geııri' vatandaş lann kullancuğı mallara da daha çok miktarda zam yapmak veya vergi koymaktır ki bu suretle £eruş halk kitlcsi korunmuş ve t GEORGES POLİTZER 238 Sh. 15, TL. Çeviren CEM EROGl'L Pek yakında bütüt kitapçılarda Telefon Değişikliği Topkapı Fabrikamızın telefon numarasının 13/3/1974 tarihınden ltıbaren 25 43 54 ıki hat olarak değıştıglni, »ayın dost ve müşterüerımıze duyururuz. i Felsefenin Başlangıç İlkeieri DOĞAN YAYINEVİ Cebeci Ankara (Cumhuriyet 2058) MERBOLİN BOVA ve MA1BAA MCKtKKtBI SANAİÜ A.Ş. \ f (Motif Reklâm 25) 2055 V VEFAT Çorum eşrafmdan merhum, Kürkçüzâde Mastafa Cemil Efendı ile merhume Nuriye Hammın oğlu mertume Nazıle Kürkçüoğlu'nun kardeşi Senrıye Sey'dım Mercnune Istanbulluoğlu ile merhum Hüsnü Kürkçüoğlu'nun ağabeyleri 3 ay önce kaybettıgımiz merhume Hacı Nazlı Fatma Zehra Kürkçüoğlu'nun eşi, Opr. Dr. Adnan Kürkçüoflu. İlhan Süzer. TJlvi Kürkçüoğlu'nun sevgilı babalan, Fsride Kürkçüoğlu, Fuat Süzer. Eser Kürkçüoğlu'nun kayırpeden. Ali, Ahmet, Metin, Neslihan, Kerem, Nazh Ajşegültın dedeleri iyi insan Bir Milyon MİLLÎ PİYANGO'da Yüzbinler ONBÎNLER MİLLÎ PİYANGO HACI Raif Kürkçüoğlu MİLLÎ MİLLÎ PİYANGO'da PİYANGO'da 12 Mart 1974 günü vefat etmiştir. Aziz nâşı 13 Mart 1974 Çarşamba günü (Bugün) Sosyal Sigortalar Kurjmu İstanbul Hastanesinden alınarak, hamısi bulondugu Kızıltoprak Zühtüpaşa Camiinde ögle namazını müteakip Karacaahmettetu aile kabristanına defnedüecektir. AÎLESl NOT: Merhumun arzusu üzerıne çelenk gönderilmemesı rica olunur. rıımhurvet 20 .000 LİRA İKRAMİYE DAĞITACAKTIR. AIİ POYBAZOĞIU TİYAIROSU KÜÇÜK SAHNE BOL ŞANSLAR DILERIZ fBasm: 12042 204H OYUN 2 BÖLÜM Derleyen ve yöneten : BEYPAZARI BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Beledivemi? Klektrik Işletmesinin aşagıda yanh Elektrojen jrruplsn hıırda olarak 22/3'1974 Cums günü saat 15'de Encümen huzuıunda pa/arhkla satıiacaktır. Isteklilenn me?kur günde Belediyede hazır bulunmaları llân olunur üiıel Elrhtrojen jruhu Cro«ley nıarka Si Hp. f » > » » » 84 » » » » Deutz » 160 Kw. Içletme ?4^ı »avılı kanuna tabl olmavıp. ihalevi vapıp ysprmamakta serbes,ttır. (Basın: 1ZÜ09) 2037 ALİ POYRAZOĞLU BUGÜNDEN İTİBAREN YALNIZ 5 HAFTA İÇİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle