16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURfYET " î l Mart 197* IİİHuİAFEVB,£f^NP/E İ TURHA* SELÇUKı ?A7 EKMÎYEtf ÎÎKF <& YARALISIN * Millî Kurtuluş Tarihimizden Sayfalar Doğan AVCIOĞtU ERDAL ÖZ 24 Alrnn yok daha. Sağ ellne yapışıyor biri, Inrmıza kablonun çıplak b&lur ucunu serçe parmagına doluyor. Yaglı irl bumunun tam ücun d» Jozank bir kabanklık; derlnın altında Jturumus kalmış bir yag topağı. Sen bütün sivüoeleri sıkarsm. Adam işinl görürken göz göze geliyorsunuz. Anlamsız, boş boş bakan iki camgöz. Donuk, çırkin, mat, çapaklı Gözlerini kırpmadan saatleree bakabilir. Gözlerini kaçınyorsun. Birden, bedenlne sapianan ateş gibı bir daigayla odanın ötesinden, masarun oralardan «tırrrt» sesini duyuyorsun etinde. Bedenin yay gibl geriliyor, acıya yakm bir sarsılmayla tıkanıp kalıyorsun. Soluğun göğsünde sıkısmıs kalmış. Yüreğinin yerinde korkunç hula dönen dişli bir çarlc var. GUrültüsünü, kuruyan, büzülen beyninds duyuyorsun. Akımı kesiyorlar. YığiHyorsun. BeMiyorsun. Sana bakıyor oünalılar. Inip kalkan göğsünü yavaşlatmayı deniyorsun. Basmı kaldıno korku dolu gözlerle çevreyi kolaçan ediyorsun. Gözlerınin önündo tüysü kara kara noktacıklar uçuşuyor. GözlüklU ayakta. Sigarasını ?an.'anmıs. îld *r köpegi gibi aportta bekleyen dar gelirlilere bakıyor. Odada iki yeni kişi daha var; arkalarda, masanın ötesınde. Göziüklü, sigarayı tutan eliyle bir işaret yapıyor, külünün kopup yere düştüğünü görüyorsun. Masanın arkasmda duran iki kışi. öbürlerinin çözdükleri ayaklarını bu kez kalınca bir sopaya bağ layıp iki ucundan havaya kaldınyorlar. Sopa nın uçlarını iki dar gelirliye bırakıp geri çekiliyorlar. Biri elinde bir sopayla yaklaşıyor. «Konuşacak mısın?» Tabanlarının ortasına inen kalın sopanın vuruşu beynini sallıyor. Adam olanca hızıyla sopayı kaldınp kaldınp indiriyor tabanlanna. Topuklarında çalışıyor. Dişlerin kenetlenmiş birbirine. ölecek gl bisin. Sopanın havaya kalkıp inişlerini görüyorsun. Vurulan yer ayakların mı yalnızca, ayırmak güç. Vuruşlar bütün bedeninde patlıyor. Bütün gövdene, büiün iç organlanna alabildiğıne büyücek bir yüzey, gelip gelıp vu ruyor. Yedi sekiz vuruş sonra duruyorlar. Ayakların sancıyarak yanıyor. Başını güçlükle kaldınp bakıyorsun: Göziüklü tam ayak ucunda. Yapmacık, soguk bir gUıümsenae var saçsız yüzünde. Arkasındakilere dönüyor. Biri yaklaşıp eğiliyor üzerine, serçe parmafındaki teli açıyor. Dayanamıyacağını anlamış olmalüar. îşkenceye son verecek gibiler. Telin açüdığı yerde serçe parmagında bir ince bosluk. Rahatlıyor gibisin. Ama hayır. En k8tüsü. Hiç beklemediğin . Cinsel bir sağılmayla ürperiyorsun. Teli çözen adam kanuşını tutuyor. «Yapmayın.» Önlemen olanaksız. Elin kolun bağlı. öyle de sıkmışlar ki kayışlan. Bütün bedeninle kendini sakınmaya, gizlemeye çalıwycrsun, ama boşuna. Adam, elındekı kırmızı kablonun açık ucunu kamışına doluyor ortasından, engel olamıyorsun. Salıveriyorsun kendini; başın, altındaki tahtaya vuruyor. Etin, umutsuzca, korkuyla beklıyor. «Konuşacak mısın?» lçindeki yılgı daiıa da korkutuyor seni. «Ne konuşmamı istiyorsunuz?» «Aklın başına gelnıeye başladı mır> «Sorun, bir şeyler sorun, bildığim bir «Sen anlat büdiklerinl, bi« gerekırs* soranz.» «Neyi anlatayun.» «Tırrrt». Anlatılmas, beklenmedik bir acıyla oralannda, kamışının, büyük ayak par mağının oralarda bir yerlerde. ölecek misin? Soluk soluğasın. Çıplaklığından artık utanmıyor sun bile. Bekliyorsun. Gözlerini açıp başını kal dırıyorsun. Gözlüklünün alttan görünen küçük yüzünde keyıfli bir gülümseme. Seni öyle kıv ranır görmekten cinsel bir tad alıyor belkl de. Sapık bir jüz. Manyetonun başında duran dar gelirlinin anlamsız camgözlerı gözlerinde. Eliyle manyetonun koiunu tutuyor, çevırmiyor. Demek iki kere çevirdi kolu, duydugun iki «tırrrt • sesiyle iki akım saplandı etine. Umulmadık bir kama$ma, kramp gibi mı? Degü gibi de. «Nasılsın bakalım yiğit dostuzn? Sasü buldun elektrigimizi, beğendin mi? Daha bu işin merhabası. Şöyle bir merhaba divelim dedık.» Sesi birden değişiyor: «Anlatacak mı sm?> Yükselen bu ses kötülüklerle yüklU. «Neyl anlatayım? Neyi anlatmamı.» Göstergedeki kıpırtıyla bin^kte, adamm, kolu çevirmeye bagjayan kıpirtıM^terJSPe W dik titreşimli sancı etine ksmiklerine gıriyor iki koldan «tırrrt». Bütün gövden bir anda et olmaktan çıkmı?, akıcı demir erijiği sanki, kamışından başteyarak iç organlanna doğru donup katılaşmaya başnyor gibisin. llk donan, demirleşen yerin kamışın. Manyetonun ba^ındaki adam kolu bir kere çevirip durdu oysa. «Konuşacak mısın?» Yaklaşıyorlar. Tependeler. Altı kişiler. (Devamı var) Atatürk'ün sıkıntılı parasızlık günleri HEYETI Temsiliye'nin giderlerınin örgüt tarafından karşılan ması işi, Sıvas Kongresi'nde askıda kalır. Başkan Mustafa Kemal'in para konuşmaktan sıkıldı gı, hattâ bunu prestij kıncı say dığı Kongre'de görülür. Oysa Sıvas'ta Mıllî Kurtuluş Savaşınm lıderleri, aşırı para sıkıntısı içın dedirler. Örgütün muhasebecisi oian eski valı Kansu, bu aşıri parasızlık donemini, günü gününe tuttuğu notlarda açıklar: «Bu günlerımiz, çok acı günlerimızdir. Mustafa Kemal'in yalnız kahvesız, şekersiz, yemeksız değil. hattâ ekmeksiz kaldığı günler dahi olmu$tur.» için gerekenlere emir verdim. kür ederiz, fakat sözlü olarak Sen de kesenin ağzını aç baka da belirttigim gibi, bunlarm kaç lım... kuruş tuttuğunu ve parasını der Kansu Hangi kesenin ağa hal ödemek üzere, hatta hammal ve araba parasının da eklenmenı? Ağzı açılacak kese mi var? Atatürk Şakayı bırakalım. sıyle ve hareketimiz yaklaştığınYol için para gerek. Mevcudu dan acele cevap verilmesmı isteyen bir not yaz. O, doğaldır ki, muz nedir? Kansu Hangi mevcut? Bir yazıyla para almayacağını bildirir. Bunu belge olarak sakla. iki lira paramız var! Gerçekten biz parasız istemiyoAtatürk Çare düşünelim. Kansu Çaresi, bankalardan ruz, onlar almıyor, evet ama ileride ne olur, ne olmaz... Bizim bıraz ödünç para almak. Atatürk Bu, kesmlikle doğ ısranmıza rağmen para almadık ru değıldir. Biliyorsun ya, bize lanna dair elimizde bir belge Istanbul, yani Ferit Paşa, Celâli bulunsun.» eşkiyası diyordu. Şimdi de ban Osmanlı Bankası Direktörü ise, kaları soymaya başladılar diye kredi ısteğine hayır demez. I^aaleyhimize propagandaya başlar kat hastayım diye evinden çıklar. Başka çare düşünelim. maz. Randevu verdiği halde, ban Kansu Bankalardan Heyeti kaya gelmez. Ancak yola çıkıli Temsiliye adına borç alamayız. cağmdan bir saat önce, sabah Kendi adımıza alırız. Örneğm saat 8'de Müdür Bankaya getiriben, sen, ya da başka bir arkalebilir, bin liralık bir senet yapıdaş bankadan borç para alamaz lır, Yüzbaşı Bedri «tüccardan» nuyız? Bu da mı soygunculuk sa diye kefil olur ve «Eski Bitlis yılacak? Valisi Mazhar Müfit»e borç verilir. Mazhar Müfit Kansu, bu kreAtatürk Olabilir ama, bizim durumumuz buna elverişli değıl. dıyi Müdür Şimit'in gönül nzasıyla verip vennediğini söyleKendi adımıza da olsa, yıne hemez .. Bilinen, Osmanlı Bankası pımize mal ederek soygunculuDırektörü Möyö'nün günlerce ğa başladılar, derler. Kansu O halde başka çare Heyeti Temsiliye'yi atlattığıdır. ne olabilir? Ankara eşrafının Atatürk Rica ederim. bunun para torbası la da sen uğraş, bır çare elbette bulursun. ANKARA'YA böylece gelinir. Kansu Düşüneyim, fakat Ama Heyeti Temsihye yine pıra sBdıç. Ankara Müftüs^. JSrfat fiy fendi'nöı önayak olmâsıylâ bazı karışmamanız gerek. Her bulunacak çareye Hjir s» Ankara eşrafı, Heyetı Temsili» ye'nin gıderlerini karşılar. Kan kmca bulacak olursanız, bu iş su. bu olayı özetle şöyle anlatır: çözülemez. «Ekmekçiye bile verecek paraAtatürk artık bilmem, ne yaparsan yap. Sen de sakıncalan mız kalmamıştı. Bankalardan ve kurumlardan ödünç bile olsa paelbet benim kadar düşünürsün. Kansu'nun buldugu çare, Os ra almayı, Paşa'ya bir türlü kamanlı Bankası Direktörü Möyö bul ettiremedim. Ankara'ya gelŞimit'ten Kansu adına borç al diğimiz zaman bir hafta kadar maktır. Otomobillıre lâstüt ve bizi Belediye besledi. Fakat bu, benzin de Amerıkan okulundan aylarca devam edemezdi.» Bir sabah Miiftü, Kansu'nun sağlanacaktır. Kansu, okul yöodasına gelir. Muftü, daha önce neticisl bayana iki çift lâstik ve Mustafa Kemal ile konuşmuş, o altı teneke benzin karşılığı fatu da Müftü'yü Kansu'ya yollamısra kesmesini söyler. Fatura alı nacak, parası sonra ödenecek tır. Müftü: tir. Okul yöneticisi fatura kesme Sizin biraz sıkıntıda olduyi, para almayı kesinJikle red ğunuzu ögrendik, az olsa da yar deder. Atatürk, kuşkulanır: dımda bulunmayı görev bildik, Şimdi para almıyorlar ama, der. Amerıkalılar, Türkler zorla aldıCübbesinin altından bir torba lar diye bir döneklik yaparlar mı çıkarıp içindeki kâgıt paralan sa acaba? yar. Para, bin liradır. Müftü giSorun, Atatürk'ün şu buyrugu dince, Kansu derhal Atatürk'ün ile çözülür: odasına koşar. Atatürk, odasının « Sen yönetici hanıma, lâs kapısı önünde beklemektedir. tikler ve benzin geldi, çok teşekHemen, «Ne kadar?» diye sorar. «Müitü Efendi'nin getirdigi bu parayı memleketin eşrafı aralarında toplamışlar, bizim parasız kaldıgımızı anlamışlar, Müftü Efendi ile göndermişler. Cümlesine teşekkürlerde bulunduk.» Bolşevik altınlan ANKARA eşrafı bu vardımlarda devam eder. Hatta Moskova' ya gönderilecek delegasyonun yolluk gıderleri dahi tüccara borçlanarak karşılanır. Ne var kı, Ankara eşrafının yardımı, ihtiyacnı pek az kısmını giderir. Para ihtiyacı büyüktür. Atatürk, Istanbul'un işgalı üzerine, Istan bul'dan Ankara'ya kaçanlann Gebze'den Ankaraya kadar araba larla getirilmesini düzenlemek için 26 Mart 1920'de tekrar Kara bekır Paşa'dan para ıstemek zo runda kalır: «Köylü araçlarından yararlanabilmek için önemlıce bir paraya gerek vardır. ParasKİık, bu konuda güçlük çıkanyor.» Karabekir, Azerbeycan hükümetinden para istenmesini öne rır. Atatürk, 3 Mayıs tarihli cevabıyla buna rıza gösterir: «Elde be? para bulunmadığı sizce bilinmektedir. Şımdilık içe ride bir kaynak da bulunmuyor. Başka taraftan sağlanıncaya ka dar Azerbeycan hükünıetınden en geniş ölçüde borç alnıa olanağımn düşünülmesini ve sağlanma sını rica ederim.» O sırada Baku'd*'Bolşevik hü kümet vardır. Karabekir Paşa, Baku'dekı Türk Komünist Par tisi'nin bu borçlanma işinde ara cılık etmesinı ister. Moskova'ya gıden delegasyonun ancılığıyla Sovyet hükümetinden altm sağlanir. Eylülde ük altın lar gelir. Karabekir Paşa, bu 500 kiloluk ilk parti altının 200 kilosunu kendıne alıkoyarak geri kalamnı Ankara'ya yollar. Daha sonra Rusya'dan sağlanan 10 mılyon altın ruble, subay maaş larının ödenmesinde yararlı olur. Büyük Millet Meclisi'nin açılması ve hükümetin kurulmasıy le dahi, para sıkıntısında bir ha fifleme olmaz. Gerçi Istanbul işgal edilince. Anadoıu'dakl bü tün kurumlann ellennde ve kasalarında ne kadar para olduğu nu öğrenerek. bucdan sonra pa ranm Istanbul'a yolıanması engellenir. Bir bütçe vapılmasma çalışılır. Fakat giderlerle gehrler arasında btivüjt •ienîesızlık var dır. îlk vıllarda gerçek bır bütçeden söz edolemez. Bu nedenle. ordu öıtiyaçlannın önemli bfr kıs mmın bütçe dısında, yöresel ola rak, bağışlar ve benzeri yollarla karşılanmasj 1921 yılı içinde de aevam eder. Ancak Sakarya gün lerinde, savaş gereklerine uygun ciddî bir vergnendlrmeye gidi« lebilir. Prens Sabahattm'in parasal eleştirisi! NAPOLYON, savaşı kazanmanın üç koşulu «Para, para, yine de para» aerken Türkiye'nin kup tuluşunu Anglosaksonlarca eğl. tilmekte gören bireyci sosyolog Prens Sabahattin, bu para savaşını eleştirir. 1920 başıannda Ra uf Orbay ile Prens Sabahattin arasında şu Konuşma geçer: Prens Spbahsttin Beyefendı, nedir bu Anacioluda olan zu Hım? Halkın parası alınıyormus, rermeyenler dfğüiüyormuş. Buna nasıl ızin veriyorsunuz7 Rauf Orbay, Evet öyledir. Hallt tan para alınıyor. Vermeyenlerden de zorla alınıyor. Nedeninl söy leyeyim: Yunanlılar, İzmir'e çılc tılar, ortalıgı ateşe ve kana bulayarak ilerliyorlar. her yan açık... Buradakl Harbiye Bakan lığı buna sevirci. Bunlann karşısında, yalnızca oline sılâh alan gençler cephe tutuyorlar. Savaş veriyorlar. Dişlerı tırnaklarıyla savaşıyorlar. Bunlan giydırmek, beslemek gerek Bunun için de, kasaba ve şehirlerde cepheye git meyen zenginleraen. ounların beslenmesi yolunda para toplarjıyor. Parası olup da vermeyen lerden de, yine o cephedeki adam 1ar tarafından zorla alınıyor. So run, budur. Prens Sabahattin Aman efendım, bu zuıümdür. Buna na sıl izin verilir? Rauf Orbay Etendim, ırzına, malına kasteden düşmanı mera leketten çıkarmak için canını siper eden adamlar bunu yapıyor. Başka para yok kı, nereden bulup verelim. Eğsr sız daha iyi tır yolunu buluyorsanız, ben çımdi Mustafa Kemal Paşa'ya jazayım, teşrif edin, oradan yönetin daha iyi... Prens Sabahattin Aman efendim, ben oraya nasıl gider:m?... Millîciler arasında para kavgalan ATATÜKK, 22 Kasım 1919'da Erzurum Müdafaai Hukuk örgü tüne mektup yazarak, Kongre'de kararlaştınlan paranın aylardır gönderilmediğini belirtir ve gön derilmesini ister: «Doğu Anıtdolu iller; adına Erzurum'da toplanan Kongre, 6 Agustos 1919 tarih ile altı aylık süre için Heyeti Temsiliye'nin acele ve zorunlu giderlerine kar şılık olmak üzere 4890 liralık bir bütçe düzenlemiş ve kabul etmişti. Bugüne kadar geçen za manda Heyet; Temsıliye'mız zo runlu giderlerı»t borçlanrna karşılığı ödemiş ve giderlerin bütçe de öngörülenin çok ustünde olduğu deneyle anlaşılmıştır.» Kongre'de Erzurum 590, Trabzon 650, Bitlis 300, Erzincan 300 lira vb... yüklenmiştir. Fakat He yeti Temsiliye, Sivas'ta parasız «Jır ve durumu da zaten sallantıda görüldüğü içın, parasızlığını belli etmemeye çalışır. Karabekir Paşa'dan da bir yar dım gelmez. 1919 yılı sonlaruıa doğru Sıvas'ta yapılan komutan lar toplantısmda Karabekir Paşa yalnızca öğüt verir: «Para sorunu, en önemli düşün celerden biri olmalıdır. Aşafıda ki maddelerin saptanmasının her türlü karar için esas olacağını sanıyorum: a) Askerıye, idare, jandarma daha ne kadar zaman bu duruma katlanabilir? b) Boğaztokluğu hizmet daha ne kadar sürebilir? Yani anarşi olmadan ehmızdeki memur ve Or du'yu daha ne kadar süre tutabiliriz? Batıdaki birliklerin ve Heyeti Temsiliye'nin parası bulunmadığından Kolordumdan borç istiyorsunuz... Henfiz uzun ve yıkıcı bir savaştan çıkan mil letin kesin bir zorunluluk görmedikçc ikna edilemeyeceğinden buyruklara uysa bile, para ve sa vaş vükümlülüffü denince itaat etmeyeceği kesüıdir.» Atatürk, Anadolu'da Meclis ve hükümet kurmaktan bir olasılık olarak söz edince, Karabekir bu na «Para nerede, millet vermez» dıye karşı çıkar. III. Kolordu Komutanı Selâhattin, «Alj Rıza Paşa hükümetıne karşı daha ılun lı olalım. Zira paramız yok» der. III. Kolordu Komutanı, kesinlik le Ali Rıza Paşa hükümetı ile an laşılmasını, parasızlık nedeniyle ıster. Atatürk, bağırarak karşılık verir. III. Kolordu Komutanı «Bağırmaya hakklnız yok, fıkrime saygı göstermiyorsunuz» diye toplantıyı bırakıp gider. Karabekir, Heyeti Temsiliye* ye para vermeyı reddetmekle bir lıkte, bağlılıklannı sürdürmek ıç:n bir kısım Kürt aşiret başkanlanna paralarmı muntazam odediğını söyler. Bu arada 8 Ka sım 1919 tarıhli yazisıyla, Edirne deki 1. Kolordu Komutanı Ca fer Tayyar aracılığıyla Trakya, parasız Heyeti Temsılıye'den pa ra ıster: «Parasız hiçbir sey olamıyor. Bugün için kurtulmuş sayılabilen bir Trakya parçasuıın yalnız parasızlık yüzünden Y'unan isga line açık bırakılması » Sobranya (Bulgar Meclisi) üye si Celâl'm imzasını taşıyan bu yazıya, Heyetı Temsiliye adına Atatürk, başta Celâl olmak üzere eşrafm kesenin ağzını açmasmı isteyen bir karşılık verir: «Müdafaai Hukuk örgütünün . parası yoktur. Bu nedenle Batı Trakya örgütü içın gelir kaynak larını, yme aynı topraklardan sağlamak zorunludur. Buna sizin gibi doğrudan doğruya ilgili olan yurtsever kışılerın çare bu lacagma kuvvetle ınanıyorum.» MALKOCOĞLU yazan^veçizen.Ayhan BAŞOGLU \ MAGLUP KAHRAMAN Gelecek yazı: EŞRAFIN MİLLÎ KCRTULUŞÇULUĞU: KONYA DA İŞBİRLÎK Çİ TEFECİ HACI EFE\DİLER r"i3Wfl DİŞİ BOND DOĞRU TÜMÜ CıZTI.BU. / NİZ. NUN p CEZOSI 1 •1 . BUBlB UBUSUI FMODSL ICASA PB£N. SBS UER. YANİ ÇIFT.KİUTÜ LARJM BONUN. ıçİNDBOLDUGU TİFFANY JONES gUGECE LCTTE'Nlht CULUBÜNE CIDBCE.&Z T/^PANy O.GECE I ' LE.yBce.tc. GARTH Banka soyguncusu denme korkusu ATATÜRK ve arkadaşları, Sıvas'tan Ankaraya gitmeyı karar laştınrlar, ams para yoktur. Bu günlerde Kansu ile Atatürk ara sında şu konuşma geçer: Atatürk Ankara'ya gıtmek zamanı yaklaşıyor. Hazırlanmak LI/ÇTEfcJ OAHA GÜÇLÛHBAC TALDEhJ tbPH. BıECE. EflA BüRAYA ATllA /yilŞ...g&MBu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle