Katalog

CUMHURÎYET 8 Şubat 1974 5AMı, pAMADı AMA.7ÜZ.ÜNDHN İ &ELÜ OluyöM>U A ^ ü U VAJM M yAMALAK JAPON uPt^ Vt YOAüLMAMAdA Toz Duman Içinde TAÜP APAYDIN 137 Gördük. Kmbir» geliyorlar. Köpek Mlrüsü kadar oldular. Olsunlar. Onlar Dirşey degü. Bugün n n ı ne sordular, ne yaptılar? Seni gorduiar. Bilmem, dedim. Üç gün önce gıttiler, dedim. Başlarında san bır ogian vardı. «Kadın senı öldurUrtun» aedı Tüfegin dipçığini kaldırdı. Vursun diye bekledim, vurmadı. 6em anasına oenzetmı». Sabab beri onu düşünürüm. O kanyı bır görsem, iki çift sözüm var. «ne ister bu oglun bizden, ni. y» yolladın buraya?» diyecefım. Mabmut güldü: O mu yolladı ana? dedi. Onun baberi büe yoktur. Bana bak, sen de öyle btr girur anasına neyi rastlarsan dokunma. Çoluk çocuğa dokunma. Onlarm ne gunahı var? Dokunmam ana, biz düşmanırrızı bili. rla. Muradımı gelinimi düşündtikçe içim alaf alıyor. Bilinmedlk yeriere yollayıverdik. Ne edsrler, ne işlerler? Ağlamağa, başladı. Mahmud'un da gözleri doluksadı. Üzülme ana, onlara bırşey olmaz. Düsman içinde komadık ya, kurtulsunlar dıye yolladık. Ha bak onu diyecektim, ZUhtU gelince söyle, onu bekliyecektik «01016 bugün bir subayla tanıştık. Blze «hemen gidin» dedı. O da Afyon'a gelsin, zahireci Yakup efendiyi bullun. Bizim yeriıruzi ondan öğrensin. Hem bana çocuklardan haber getirsın. Olur, soylenm. İbrahim bey nerede? Onu fcaybettik. Gelmek i»ter»e o da oraya gelsin. Olur, aoylerim. Yanaşmalannı gâvurlar p«k çok dbvmuşler. Öyle jni, onlar mıydı? Sesıen ta oradan duyuldu. Sen de bagırduı herhalde, 0 neydi? Ben keçi sakallıya bağırdım. Evleri o gösterdi, durzü. Bir de şu koşeye eğllmiş de bize bakar. Ağzıma gelenı döktüm saydım. Tilki gibi kuyrugu lustınp kaç$. Gıg dJyeroedi. Alçak herlf. Demek gâvura yardım ediyor ha? Unutmasın bunlan! Dişlerini sıktı. Haeeli'nin kansını da epey gıkıştırdılar. Yan Eilâl'in kansını dovmüşler. Ben görmedlm emme kan bayılmış. Hamdi'nin oglunu dBvmüşler. Bir de iyi davranacak diyorlardı. Gavur iyt davTanır mı ana? Adı Ustünde gâvur .. öyle he. Hadl sen durma, git. Gene ge. Uverirler. Peki. Dedlklerimi unutma. Yann bu tıraları geliriz. Heybem hazır olsun. Olur. Ekmegın var mı, ekmek vereyim. Var. Yarın yeter. Gelirlerge gene aynı jeyleri söylersin. Hadl eyvallah. Gule gtile. Allah yardım etsın. Mahmut usulca kapıyı açtı, ikı yana bakındı. cYa Allah...» dıyerek yürüdü. Tabancasıru yokladı. Şurdan Haceli'yi alayım, dedi Karanlıkta köşeyi dönerken karşısına biri (ilcıverdi. Hemen tabancasuıa davrandı: Kimsin? Benim arkldeş. Ulen az daha... Blttl ml lçin, yürü hadl. Köyün arkasma dogru yürüdüler. Köyde bir iki köpek ürdü. Bir çoeuk ağhyordu. öbür arkadaşlar gitti mi acaba? Bilmem. Dönüp Yunan karargahına baktılar. Iaıklar dunkünden daha çoktu. Daha geni» bir alana yayılnuştı. Ah dlnlerini imanlarını... dedi Haceli. Alaşehir'de binbaşuun attığı bombalardan iki cane olacak almdl, gidlp tam ortaianna atacaksın. Yıkacaksm hepsinl yere. Mahmut dişlerini sıktı: Ah ah ah... Yıldız ışıfında göılerl parhyordu. Vanp yatınn çatısma tırmandılar. öbürleri daha gel memijti. Ulen geç kalmaaalar barl Kalmaelar, tenbıb «ttik. Çatının delıgine egilip baktılar. Karanlıkta hiçbir şey görünmüyordu. Uzak dagların karaltısı belli belirsizd:. Ne yapmış gâvurlar, «ziyet etmişler mi? Etmişler biraz. Karıya vurmuşlar bir iki, oglanı dövmüşler. Olacak o kadar, ne ya. palım? Benim de anamı sıkıştırmı$lar. Evi alt ust etmişler. Anlattıtor he. Bilalin kanyı kötü dövmüşler herhalde, bayılmış. Duvdum. Yükluymüs kan, n çocujunu düşürmüş. 1 ' , Oyle mi? Uf be«... Korktuğu kadar varmış demek. TUü .. Molla Mahmut düşündil, «gelmeyiverirse şimdi? Zati bozuk çahyordu.» Bir ayak tesi duydular. îkisi blrden egilip baktılar. Kim o? Benim, dedi Kâzım. Hah, gel. Elinden tutup çektiier. öbürleri nerde? (Dcramı rar) BİR «BALIKÇI» VARDI Balıkçıya göre aanatçı dedikoducu detüdir elbette. An», duydugu guzellıkleri, üstün duyguları insanlara aalatmaK ister. Bir bakıma sanatın temeı nedenidir bu istek. Balıkçı bu ıstekle birbırinden güzel eserler, araştırmalar koymuştur ortaya. Fakat bir de Balıkçının yazmadıklan vardır. îşte o öykücükleTden bir kaçı: Şadan GÖKOVALI Merhabanın Öyküsü larda olduğunu düşünür. Ben Bodrum'dayken, evimin kapısına kilit vurdurmadım yahu!' Müzik ve sevdiği Bodrıun türküleri Halikamas Baukçısı çarkıyı pek sevmez, buna karşıhk türkülere bayılırdı. Hatta ilk yazılanndaki şarkı sözcüklerini son radan hep türkü ile degiştirmiştır. «Şarkının adı bıle bizden degil, Dogu'ya ait. Türkü öyle mı ya? Adıyle havasıyle bizden» der di. Bir gün şunu söylemişti: «Ah1: vahlı olaylan hiç sevmem (Aşkın ile ta be sabah agladım) diyor adam söz gelimi bir şarkıda. Be adam, kim dedi sana aabaha dek agla diye? Uyu bre yahu, uyu!» Bodrum türkülerınl çok »ever, «Bunlar içime işlemiş» derdi En sevdigı Bodrum turküsü suy ou: «Gldene bak gidene. Boyu dönmüş fidana Haydi benim şah boylum, $ah boylum, şebboy çiçek Bu türküyü Yaşasın Deniz>deki «Denizeri Mahmut» adlı öyküsünde Sibirya'da esir olan Mahmut'a söyletir. Bfr'de «'Ötelerin Çocuğu»nda Haydtıt Kerimoğlü için yakıldığını yazdıfı şu türküyü pek beğenirdi: «Kerimoğlü kıyı boyu geliyor, Pıt pıt etsin zenginlerin yüreği.» Türk müziği için de «Türk müziğini seviyorum diyemem. Çünkü, Türk müziği çefitli bakımlardan Türk müziği olmaktan çıkmıştır. Bana kalırsa Türk müziği yapmak isteyenler mehter müziğiyle halk müziğine eğılmelidir Merhaba «Merhaba» sözcügü Halikamas Balıkçısmın en çok sevdigı sözcüktü ve onun sevgıli selâmıydı. Söze bajlarken de bıtınrken de, «Merhabaaa!» derdi. Hem de bu sözü büyük bir içtenlikıe, yürekten kullanırdı. Çoğu kişi Balıkçuıın, «Merhaba>ya nlçin böyle sıkı iikıya baglı olduğunu merak eder. Bu konuyu Balıkçı üa birkaç kez konuşmuştum. Balıkçının bir özelligi, bir söylediğini tekrarlayıp durmamaktır. Bu özelliği yüzünden her konuşmamızda merhaba nın ayrı ayrı anlamlannı ögrendım. Balıkçının merhaba konusundakı goruşu, özetle şöyledir: «Her şeyden oncs erkekçe söylenışı var merhabanın. ustelik anlamı da güzel: Rahat edin, ben den size kötülük gelmez demektır. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. Sabah şerifler mi diyecegiz, akşam şerifler mi dijecefiz, Eülahaısmarladık mı diyeoegiz, gule güle mi diyecegiz, dUşünmeye aklımızı meçgul etmeye ferek yoktur. Bunların yerine basanm merhaba'yı olur biter. Bir $ey daha var. Merhaba •özcüğü eski harflerle yazıldığı zaman yelkenlıye benzer. Belki bunun da etkisi var merhabayı sevmemde. Ayrtea merhaba bır ululama, bir yüceltme söıüdür.» Keleinai'de fbugünkü Dinar dolayları) yapılmıştır. tlk gitar kon serleri de İasos'ta (Milas ta, Güllük yakmında) verilmiştir. Aslında öz Türk müziği dünyanın en kaliteli, en güçlü ve en insancıl müziğidir. Önemli olan neyin ken di müziğimiz, neyin baskalarınm müziği olduğunu kesürebilmemız dedir. Hadi Merhaba.» Faiz almadan da tefecilik yapüır Bir gün Islâmda faizin yasak el duğu tartışılıyordu. İslâmda (aix almadan da tefecilik yapıldığını Balıkçı, ju güzel örnekle anlattı: • Yoksulun birl dindarlığıyla ün lü bir ağadan borç istemij. Diyelim ki 100 lira. Ağa borç vermeyi kabul etmiş adam, hangi çartlarla borç aldığını sorunca, müslü man ağa şöyle demiş: «Ben faiz al mam. Şimdi sana verdığim bu 100 lira, 20 kuzu parasıdır. Senin kuzu ların olduğuna göre, benim için 20 kuzu betliyeceksin. 2 yıl kadar sonra bana beslediğin o kuzuları vereceksüı.» Aradan iki yıl geçmi;. bu süre içinde 20 kuzu kocaman birer ko yun olmuj ve zavallı yoksul, aldl ğı 100 liranra kar$iiığında 20 koyun vermiş para babasma. Oysa, o zaman 20 koyunun parası 1000 lira ediyor. 2 yılda 900 lira faiz. Müslümanın faiz almaması da bu!» YARIN: KEVDtNt BÖYLE ÇİZMİŞTt lcr. Bizim şarkılarımızda Bizans etkisi çok fazladır. Anadolu nice uygarlık ve efsanelerin yanı sıra müziğin de anayurdudur. Müziğe adını veren Müz'ler (Sanat perileri) Anadoluludurlar. tlk flut Tabanı silinmiş bulunca... Unutamadığı, sonradan üzüldüğü bır anısı olarak şunu an. latmıştı: .Bilirsin, Hatice (son eşı) son dereoe tıtızdır. Bodrum'dayken bır gün baktım evin tabanmı silecek. • Sakın sileyim deme, hava ru tubetli» dedım. Geldiğimde taban tahtalanmn yıkanmış, silinmiş olduğunu gorünce tepem attı. Bır şışe zeytınyagını aldım, zevkle yere dok tum... O ar. çok kejnflenmıştim Ama, Hatıce'nin üzüldügünü görünce yaptığıma pışman oldum. Ben za ten öyleyimdir. Çabuk öfkelemrım, fakat bfKem de çok çabuk geçer...» Sokrates ve Plâton (Eflâtun) dan insanhğın çektikleri! MALKOÇOĞLU yazan"ve'çizeh:Ayhan BAŞOĞLU DİSt BOND SÜPHELİ ZAFER İnsanlara güven: «Ağaçtaki file» Balıkçının belırgın özelliklennden bıri de insanlara sonsuz güvenidir. 1945"ten sonra yerleçtigi Izmtr'de insanlara güvencıni göaterecek yuzlerce olay olmuştur. Bunlardan kısaca bır tanesi şudur: • Bır sabah zamanın hızlı gazetecilerinden rahmetli Orhan Rahmi Gökçe ile kar$ılaşmış. O sırada elinde dolu bir file varmış. Ögleye doğru o zamanlar kahvehane olan Ankara Palas'a (Kcmak'taki) girmış. Orhan Rah mı Gökçe, o kahvehanede yazarmış. Elinde file olmadığım görunce sormuj • Cevat file nerede, yofcsa bir yerlerde mi unuttun?» «Pencereden bakarsan göriirsun..» Gerçekten de dolu file Ankara Palas'ın karşısında, tramvay ciuragının yanındakı ağacın yenı budanmıs olan dalında asılıymış. Balıkçı bunu anıatırken eklerdı: «Fileyi ne diye elimde dolaştı racağım. Agaca asar bırakırdım. Tramvaya binecegım zaman da (O zamanlar Izmir'in Gözcepe'sınde otururdum) ağaçtan fileyı alırdım. Zaten ağaçta asılı fıleyı kim jörse, sahıbinin orat l A N IST. 3. Sulh Hukuk Hakimliğinden 1973/234 Ves. Beyoğlu Fıruzağa Mah. Dalgıççıkmazı Sokak eski yenı 6 kapı, 29 pafta, 510 tashihan 2507 ada ve 31 par sel sayılı gayrimenkul hissedarlarından Emine gaip oldugundan kendisine kayyum tayını ıstenmiştır. Adı geçen, ölmüş ise mirasçılarının on gün ıçinda mahkememue müracaat ey lemelerı, aksi halde kıyyum tayini cihetine gidileceği ilân olunur. 29.1.1974 (Basın: 810 1106) TİFFANY JONES GARTH OUB Tl"AHlMCAWA « ü 3WvJR>tfte BTME'Ç •••••••••••••»•»•»••• KARA VE DENIZİ ANCAK, GÖKLER TAMAMLAR. TÜRK HAVA KUVVETLERİNİ GUÇLENOİRMC VAKFI A DOKTOR üeri, Saç ve Zührevt Hastalıklar Miitehassısı istiklâl Cad Parmakkapı No: 66 TEL: 44 10 73 ! 4 TARIK Z. KIP"\KAN: • + • î •»••»•»••••••••••»•••