Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 17 Şubat 1974 Hinci yıl affı artık gerçekleşmek Uzere. Bu konudaki düşüncelerimizi, henüz Sıkıyönetim sürerken açık açık belirtmiştik. (29 Temmuz 1973 tarihli Cumhuriyet). Bununla birlikte kimi noktaları yeniden göz önüne koymakta yarar görüyoruz. Türkiye Basın Enstitüsü'nün siyasal partl başkanlarma hemen hemen altı ay önce yollanuş olduğu telgraf 12 tem muz 1973 tarihli bütün tazetelerde çıktı. Bu telgrafta şöyle deniliyordu: «Batı basmında, Türkiye hakkında yapılan rayınlar, dünya kamuoyunda olumsuz bir izlenim yaratmış ve ülkemizde demokrasi ile, düşünce özgürlüğü ile bağdaşmayan bir rejim bulynduğu yargısı oluşmuştur. Bu yargılan kuvvetlcndiren husus, Türkiye'de fikir suçlarına uygulanan cezaların ağırlığı ve o ağır cezalara çarptınlan gazetecilerin, yazarların, editörlerin sayısının son yıllarda artmasıdır. Batı demokrasisinin benimsemek istediğimiz özellikleriyle bağdaşmayan ve demokratik alemde Türkiye'nin itibannı zedeleyen bu durumun ele alınmasmda zorunluk olduğu inanemdayiz.» Biz Basın Enstitüsü'nün önerisini yeterli görmeyerek yukanda sözünü ettiğiraiz yazıda açık açık şöyle demiştik: Kimi politika adamlan bir genel af i!e eylemcileri de salıverirsek bunlar yine aynı suçu işlerler, gerekçesiyle eylemden hüküm giyen gençlerin af kapsamına alınmaması gerektiğini savunmaktadır. Sornıak isteriz onlara: Bu gençler, bu suçları daha önce de işlemi.şler midir? Kişisel olarak biz bunlardan veya yakınlanndan fciç birini, uzaktan, yakmdan tanımıyoruz. Acaba bunların affını istemeyen politikacılar kendilerini tanıyorlar mı? Bunların sabıkalan var mı? Eğer yoksa, nereden biliyorlar yeniden aynı suçı işleyeceklerini? Hem işleyen olursa tekrar yakalamr ve girer içeri. «Devletin başka işi gücü yok da bunlarla mı uğraşacak?» diyecekler, buna karşı. Evet. devlet yalnız bunlarla değil, bunlarla birlikte toplum düzenini bozan bütün suçlularla durmadan uğraşacak. Çağdaş devletin başlıca görevlerinden biri bu. E YÎNE AF ÜZERlNE Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU oldufunu fısıldayarak yenl işinde de banndırmazsan ne yapar bu vatandaş? Umutsuzluğa düşer. Umutsuzluğa düşen adam ise her şeyi yapar. Artık yitireceği hiç bir şeyi kalmayaniardan iorkmalı bir toplumda. Bir vatandaşı bu ruhsal duruma getirmek demek. onu, bile bile, yen'den suça itelemek, suça sürüklemek demektir. Insanlık duygularıyle ve memleket çıkarlarıyle bağdaşmayan bir kısır döngüdür bu. Azıcık tarih okuyanlar bilirler ki, eski ve yeni ihtilâllerin ve çoğu zaman kişiyi vahşete kadar sürükleyen intikam du\gularının temelinde bu «kısır döngü»ler ve yitirilecek şeyi kalmamaktan doğan bu çaresizlik ve umutsuzluklar birikimi yatar. Evet. anarşik eylemlerden yargılanan veya hüküm giyenlerin büyük çoğunluğu 18 25 yaşlannda sabıkasız gençlerden oluşmaktadır. Şunu ıınutmayalım ki, genç insan ülkücü olur, her işte doğruluk, eşitlik ister: adalet ister. Biz yaşlılar acı tatlı bir sürü deneyim sonucunda az çok alışmışızdır olayların akışma. Çoğumuz: «Böyle gelmiş, böyle gider» diye düşünürüz ve pasif kaIırız, sürekli bir suskunluk içinde. Genç adam ıse atılgandır. «Böyle gelmiş ama böyle gitmen» öer: ba.şkaldırır ve bu yüzden de işte başma bin liirlü belâ gelir. Hattâ kimi zaman başını verir bu uğurda. Bugün devletj yönetenler ve muhalefet saflannda devlet makinesini ileride yürütmek iddiasında bulunanlar bu noktayı ve kendilerin;n de bir vakitler «delikanlılık çağı» yaşadıklarını unutmamalıdırlar. Bu. yalnız insanlık gereği aefil, aynı zamanda bir vatan borcudur. Bugün kimi çevrelerce horlanan ve anarşiye itilen gençi?rin elinden tutmak, onlaruı bu duruma düşmesinde toplumun da kusurlu olduğunu düşünmek perekir, af konusunda kesin yargıya vanlırken. Umutsuzluğun insanı her türlü sert davranışa siirükleyebileceğini psikoloji bilimi türlil deneylerle ve yaşam olaylanndan aldığı örneklerle kanıtlamıştır. Bilimsel gerçeklere sırtımıa çevire çevire ve bu gerçekleri açık açık söyleyenlere de elimizden gelen her kötülüğü yapa yapa ülkeyi bugünkü duruma getirmedik mi zaten! Katı konıünist doktrinle yönetilen ülkelerin bile gittikçe «insan» öğesinin önemini anlayarak yumuşadığmı ve yavaş yavaş bir tür «sosyalist hümanizma» çağına doğru açıldığmı gözden kaçırmaalım ve kinlerimizden, özel çıkarlanmızdan annarak insancıl olalım. ranışlar» irmek yapıcı olur mu? Huzur getirir mi?... Büyük kayıplara uğrarruş tarafm acı ve ıstu'aplan henüz çok taze iken. daha dün dene. cek kadar yakın bir zamanda suçsuz ve günâhsız insanlann canına kıyan kiralık katilleri ve onları azmettirenleri af kapsamı içine almak, kederli ailelerini yıkıntıya sürükleyecektir. Bir tarafı sevindireceğim derken, öbür tarafı büyük elem ve acılara sürüklemek hakkını, vicdan sah;bi hiç kimse kendisinde görmemelidir ve bu durumda olan aileleri de düşünmek zorunda olduklannı bilmelidirler...» Sayın Mehmet Namlı'nın düşüncelerine bu jazımızın içinde yer vererek, onları koalisyon hükümetinin ve sayın parlamenterlerin gözleri önüne koymayı bir memleket görevi saydık. PENCERE EBU aşhktaki harflerin hangi anlama geldiğini artık herkes biliyor. EBU, Esaslı Bilgi Unsurları demek. Bir vatandaşın komünist olduğundan kuşku doğarsa, hakkmdaki kovuşturmayı artık polis veya savcı değil EBU yapıyor. EBU'nun yöntemi değişik. Sanığın gözleri bağlanıyor. bir arabaya bindiriliyor, gece vakti bilinmeyen bir yere götürülüyor, soyuluyor, saçları kesiliyor, eüeri ayakları zincirleniyor, bir yatağa uzatılıvor: otuz gün bu yatakta kalacak sanık, ayağa kalkamıyacak, ancak sorgu için gözleri bağlanarak işkence odasına indirilecek. İşkence odasında EBU ve işkence ekibi hazır. Deneylerle saptanmış ki bu yöntemle sorguya çekilen bir kişi işlediği ve işiemediği bütün suçları yüklenmeye hazırlanır. Tutanağın altına bastı mı imzayı, gelsin Ceza Kanunu. Yöntem bu. Ve yalnız bizim ülkemize özgü değil bu yöntem. CIA' nın bütün tfünyada ortak uygulaması var. Bu iş o denli ayağa düştü ki filmi bile çevrildi. Yves Montand'ın başrolünü oynadığı bu film dünya sinemalarında oynadı, İnşallah bizde de gösterilir. EBU beni de aynı yöntemle sorguya çekti. Bir ay zamanına göre uzun bir süredir, zamanma göre kısa. Böyle işlerde bir ay çok uzun bir süredir. Sorguya çekenler sorguya çektikleri kişiyi eğer çapları varsa iyi tanıyabilirler. Sorguya çekilen de sorgucuları bir iyi tanır; gerçl sorguya çekilenin gözleri sürekli olarak bağlıdır ve dünya karanlıktır ama, gözler bağlı olunca öteki duyular hızlı çalışır. Bir bakıma sorguya çekilen de sorgucuları sorguya çeklyor demektir. İşte bu gözlemlere dayanarak söylüyorum. EBU'cular, esaslı bilgi ıınsurlarından uzak ve beceriksiz kişilerdir. Bu beceriksizlik işkence konusunda degildir. Maşallah o isi iyi öşrenmişler. Ne var ki cfünya ve Türkiye sorunlarını bilmeyen. komünizmi • kapitalizmi sosyalizmi ancak CIA'nın formülleri içinde değerlendirmek yeteneğinde bulunan kişiler kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar. Bakın nasıl: EBU'nun şimdiye dek yaptığı işler ortada. EBU kanalıyla mahkemelere bir yığın dosya sevkedibniştir. Bunlardan önemü birisi «Sabotaj Davası»dır. Esaslı bil?i unsurlarına göre Eminönü ve Marmara vapurlarını batıraniar. Kültür Sarayını yakanlar komünistlerdir. Bir dizi işçi ve aydın bu gerekçeyle mahkemeye çıkarıldı. EBU'nun bilgileri koskoca devletin yüksek düzeydeki makamları için inanılır belgeler sayıldı. Ama sonu ne oldu? Samkların tümü beraat etti. Böylece EBU'nun verdiği bilgilere dsyanüarak inşa edilen bir koskoca bina gümbür gümbür yıkıldı. Oysa istihbarat işlerinde en acemi kişiler bile bilirler ki ister sağa, ister sola karşı işlesin; istihbarat örgütleri çahşmalarmı gerçekler üstüne oturtmalıdırlar. Sorumsuz ve yetenekriz görevliler üst kademeleri asılsız bilgilerle donatırlarsa devlet düzenini korumak yerine devlet kurumları kesiminde anarşi yaratacak bir kargaşanın tohumlarmı ekerler. EBU, devlet mahkemelerini boyacı küpü sanan bir anlayış içinde dava dosyalarını asılsız belgelerle donatarak bir amaca vsrabileceğini sanmıştır. Böyle düşünmek, Türkiye'de devlel kurumlarının ne demek olduğundan habersiz sorumsuz ve gayrıciddi anlayıs içinde bulunmak demektir. Açık söyliyelim ki biz bu yazıyı belki şu günlerde yazmıyacaktık. Ama EBU konusunda açıklama yapan bir eski yetkili, çok satıslı gazetelerde ortalığa döküldü. Ve mahkemelerde yürürlükte bulunan nice dava dosyasmı altüst edecek, savcıların delillerini çürütecek açıklamalar yaptı. Neden yaptı bunları? Ne gözlerinde bant vardı, ne ayaklarında zincir! Ne de işkence odasındaydı. Niçin konuştu? Çünkü sinirleri bozulmustu; boşaldı. Böyledir bu dünya işte... Bazan dışarda dolaşırsm ellerini kollarını sallaya sallaya.'evren bir ijkence odası olur; bazan da işkence odası bir evren. B Basının Görevi ve Bir Nokta Bizim kanımızca, Türk basımna düşen görev yalmz basın affını değil, onu da içerecek, adaİetli, namuslu bir genel affı savunmak ve bunu gerçekleştirmek için uğraşmak olmalıdır. Bir bölük politikacının. fikir suçundan yatan basın mensuplannı ve siyasî hükümlüleri genel af dıfinda bırakmak için çaba harcamalanna karşıhk Türk Basıru. okumuşu ve okumamışı, cahili ve r.ydmı ajnı odak noktasının çevresinde birleştirmenin yollarını aramalı ve basının, yalnız aydınlann değil, bütün konularda olduğu gibi, af konusunda da, bütün halkın çıkarını düşünüp savunduğunu kamuoyu karşısmda kamtlamalıdır. Şu noktayı da hiç bir zamar gözden kaçırma"iak garekir: Genel aftan sonra, tutukevlerinden çıkacak olanların hayatlarmı kazanabilmek ve toplurr.a yararh olabilmek doğrultusunda devletin yardımcı ve yol gösterici olması, bugün hürriyetlcrinc ka\uşanlann yarın yeniden bunc!an yoksun kalmamaları için en büyük en önemli sartlardan biridir. Böyle olmazsa. genel af, bunaan yararlanacaklarin faydasına olmayacağı gibi. toplumda kendi halinde çalışıp kazanan büyük çoğunluğun da yaranna olmayacaktır. Çıkarılacak olan geniş kapsamlı afta bütün bu noktalarm ince ince düşünülüp tedbirlerinin de enerjık bir şekilde alınması zorunludur. NOT: Faik Tfirfin adında bir emekli orteneral, «Hıfzı» adında bir Ord. Profesörün 12 marttan önce Devlet BaşkanJığı için bir cunta tarafından aday KÖsterildiğini bir gazetenin yazarma vöylemiş. Soruşturdum, bu adda bir Ord. Profesörün bnlunup bulunamadığınj öğrenemedim. ÇUnkü soyadı bolirtilmivordu. Eğer, muaşeret adabına uyularak. sovadj belirtilirse bu Ord. Profesörle cunta arasında ilişki bulur.dufu sanısını uyandırmak isteyenlere elbette söyleyeceklerimiz olur. Yeni Düşünceler Yazımızm buraya kadar olan bölümünü 29 temmuz 1973'te çıkan yazıda hemen hemen olduğu gibl belirtmiştik. Şimdi yine aynı düşüncedeyiz. Bir de siyasî suçlar dışındaki adi suçlara gelelim. Bu konuda emekü albay Sayın Mehmet Namlı imzasıyle almış olduğum bir ırektubun önemli bölümlerini olduğu gibi aşağıya aktarmakta yarar görüyorum: «Bütün siyasl partiler ve basm, aylardan beri bir af kampanyası başlatmış durumdadır. Af, kırgınlıkları ortadan kaldıracak. huzur sağlayacsktır, deniyor. Siyasi af için evet. Fakat adi suçlar, hele önceden planlanarak fciralık katillerce işlenen katil suçları af kapsamına girdiği takdirde, kırgınlıklar ve huzursuzluklar artacaktır. 23 temmuz 1973 günü Kahramanmaraş Baro Başkanı 35 yaşındaki genç avukat Lütfü Tabakçı kiralık katiller tarafından evinin önünde gece pusu kurularak öldürüldü. Katil ifadesinde, kendisini azmettirenlerin «Nasıl olsa af çıkacaktır» c?!.verek de teşvik ettiklerinj söylemiştir. Bu gibiler af kapsamına alındığı takdirde mahalll Mafia'nm gücü nereye varacak huzur ne ölçüde sağlanacaktır? Katiller ve azmettirenler mükâfatlandırılmış olmayacak mıdır? Affın yapıcı olması lâzım gelmez mi? Kiralık katilleri ve onları szmettirenleri sevindirir ve cüretlerini artırırken er. yakınmı, en sevdiğini bir hiç ugruna kaybedenin elem ve acısını bir türlü yenemiyenleri, >&şam umudonu yitirecek derecede şuur dışı dav Devletin Görevi ve Anarşik Eylemler Ama bunun yaninda aynı devletin iktisadt ve sosyal görevleri de var. Sosyal görevlerinden biri. bir fikir suçu işledi diye yurttaşı otuz yıl zindanda çürütüp yok etmek değil. onu ülkeye kazandırmaktır. Genel af ile özgürlügüne kavuşan, ya da hiç içeri girmedigi halde adı «solcu»ya çıkmış bulunan vatandaşı, MİT raporuna dayararak hiç bir kamu görevine almazsan, özel sektörde iş bulduğu zaman da. arkasından gönderdiğin kişilerle patronun kulağına onun «mimli» ENZOR BAKANLIR! OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Günün ardından Avrupada Yoğunlaşan Bunalım Suriye İsrail Savaşı ısır ve İsrail askerlerinin birbirinden ayrılmasl ve aralarına Birleşmiş Mıllet ler Gücünün girmesi işleminin üçüncü aşaması da tamamlanmış ve tsrail askerleri, Kanalın batısından doğusuna geçerken, Mısır askerleri de Kanalın d o ğusundan batısına geçmişler. Mısır, Kanal bölgesindeki füze rampalarım da tahrip etmisler : dir. Dördüncü ve sonuncu a?ama 21şubatta tamamlânonş olacak ve tamamlandığında tsrail, Kanalın batısından büsbütün çe kilmiş ve Sina Çölü içinde derinlifine 20. kilometrede mevzilere yerleşmiş bulunacaktır. Mısır'ın Kanalın doğusundaki kuvvetleri de 7 bine ve 30 tanka inecektir. Süveyş cephesinde savaş artık sona ermiş demektir ve iki ordunun araslna BM Gücü girdiğinden tekrar başlaması olağan değüdir. Golan cephesinde ise savaş daha da hızlanmıştır. Burada kuvvetlerin birbirinden ayrılmasına Suriye razı olmuyor. Bu cephede de kuvvetler aynlmadan Cenevre Konferansı toplanamayacağın dan, problemi çözmek için Kissinger'in bir kez daha Ortadoğu'ya gelmesi beklenmektedir. «Bir Bakan değışmiş, ama bakanlık aynı» demişler M. E. Bakanhâma giden öğretmenler. Bir anda herşey değişemezdi elbet. Sonra iki genel müdür, birkaç şube müdüHi. beş on memuru değiştirsen ne çıkar! Yine onların benzerleri geldikten sonra yerlerine! Üniversite öğretim üyesi, eski milletvekillerinden bir dost şöyle derdi Eğitim Bakanlığı konusunda «Bu bakanlık için yapılacak tir şey var. Tek maddeli bir yasa çıkartacaksm. Eğitim Bakanhğının merkez teşkilât ksdroları lâğvedilmiştir, diye. Sonra o teşkilâtı yeniden kuracaksın». Bu. temel bir değişiklik denıektir. A'dan Z'ye kadar yozlaşmış bir örgüt orasından burasmdan ufak tefek atamalar, işten el çektirmelerle düzelemez. Ne yapsın yeni bakan? Bilir herşeyî; hem "3e "hSpımizden iyi, ama kolay kolay birşey yapamaz. ^ Ben burada Eğitim Bakanlığı'nın yayınla ilgili işlerinden birkaçı üzerinde durmak istij'orum. Öteki konuları yetkili uzmanlanna bırakmak daha iyi. Bilirsiniz Eğitim Bakanlığının bir Yayınlar Genel Müdürlüğü vardır. Üstündağ'ın bir an önce el atması gereken bir örgüttür burası. Yıllardır tutucu, nerdeyse kültüre, özellikle Kemalist devrimci görüşlere haydi düşman demiyeyim • karşı kişilerin egemen olduklan bir genel müdürlük! Jnönü Ansiklopedisi, Bay Tevfik tleri'nin iktidar günlerinde «TUrk» adı alan bu Ansiklopedi ne olacak? 1940'lardan beri yayınlandığı halde yarılanmadı bile! Her iktidara göre, her Eğitim Bakanırun beğenisine, anlayışma göre biçim almış. Yöneticiliğine bu işten anlamayanlar getirilmiş... İşte, yeni baştan ele alınacak bir konu. Nerdeyse kırk yıldır sürüp giden, daha ne kadar zaman da sürüp gideceği beliı olmayan bir yara!.. Klasıkler Yayını ve Tercüme Dergisi... Günün koşullanna uyciurulması, yeniden kurulması gereken Tercüme Bürosu... AP''i bakanlann eliyle yozlastınlmış. anlamsız hale getirilmiş önemli bir konu daha! Sayın Üstündağ, rahmetli Yücel'in bu en önemli yapıtını korumalı, yaşatmalı, geliştirmelidir. Tercüme Bürosu'nu, AP'nin anlayışsız bakanlarımn politikasım protesto etmek için istifa eden eski Uyelerini işbaşına çağırarak yeniden kurmalıdır. Hele hele, «1000 Temel Eser» dizisini yeni yeni adlar altmda stirdürerek belirli kişilere çıkar sağlayanlan işten uzaklaştırmak, bakanlıgın yayın işlerini kısa zamanda düzene koymak ilk başarılacak işlerdendir. Eğitim Bakanlığının yayın işleri tam bir karışıklık içindedir. Yıllardır Yayın Genel Müdürlüğü anlammdan. amacından saptırılmıştır. Belirli kişilere, çevrelere yarar sağlamak. Atatürk Cumhuriyetinin ülkülerine uymamak, yeteneksiz kişilerin eğemenligi altında çağdaş bilim, kültür ve beğeniden uzak bir bitkisel yaşam sürdürmek... Eğitim Bakanlığının yalnız yayın işleri için kitaplar dolusu eleştiri yazılabUir. Ya öteki konular, sorunlar? Kitaphklar doldurur hepsi! Kısacası Eğitim Bakanı olmak kolay iş defti! Türkiye'mizde... En zor bakanlık, en çok sorumlulukla dolu bakanlık budur desem yeridir. Sayın Üstündağ türlü deneylerden geçmiş bir eğitimci, bir politikacı.. Elbet bütün bunian benden iy! bilir. Bilir de ne yapar? Ne yapacak? Ne yapabilecek? Bilmek de yetmiyor çoğu kez! önce bildiğini iyi bileceksin. sonra da gerekeni hemen yapacaksın. En iyiji, en doğruyu. en gsrekliyi yaptıgına inanarak... N KİSSİNGER'İ UĞRAŞTIRAN SURİYE PETROL SİLÂHI: HER ÇADIRIN İÇİNDE EİR TANK FRANSA, KARARIN DIŞINDA KALDI HUZURSUZ AVRUPA'DA MAFYA FAALÎYETİNİ ARTTIRDI AMERİKA «ARKA BAHÇE» SİNÎ ÎHMAL ETMEK ZORUNDA KALDI ProOJf'.'ÂlımetŞükrü ESMER uygulanmadıkça, tasarladığı petrol tüketicileri dayanışmasını kuramamasıdır. Kissinger üreticilerin OPEC'e (petrol ihraç eden ülkeler örgütü) karşı tüketicilerin «Enerji Görev Komitesi» arilı bir örgütünü kurmak istiyor. Bu örgüt, tüketicilerin ellerindeki petrolü paylaşmalarını da öngörüyor. Oysa Araplar. Amerika'ya petrol veren ülkeye de hemen ambargo uygulayacaklannı bildirmişlerdir. Ambargolu olduğundan Amerika, Araplardan bir damla petrol alamazken. Avrupalılar ve Japonya alıyorlar. Ambargo kalkmalıdır ki, bu eşitsizlik de kalksm. Ortakpazar' m 9 Uyesi Amerika, Kanada, Japonya ve Norveç'in de katılmalariyle Washington'da toplanan 13'ler konferansı, çok tartışmalı olmuş ve sonunda, üreticilerin de katılacağı bir konfenransı hazırlamak için bir «düzenleyici grup» (Coordinating group) kurulmasına bire karşı 12 oyla karar verilmiştir. Üreticiler OPEC'e karşı tüketicilerin bir örgütünü kurmak ve onlarla çatışmak anlamını taşıyacağmdan Fransa kararın dışında kalmıştır. tir. Muhafazakftr Partisi seçime komünizmle mücadele rengi vermiştir. Hangi partinin daha büyük şansı olduğu söylenemez. Dağılan parlamentoda (seçim 1970 Haziranmda yapılmıştn Muhafazakârlann 320, işçilerin 286, liberallerin de 11 sandalyeleri vardı. faaliyete geçmiş ve avukatlar ta rihçiler bilim adamlannı içine alan geniş bir kadro kurmuştur. Azil ile ilgili sorusturmayı çürütmesi için Temsilciler Meclisi Komisyona, 4'e karsı 410 oyla yetki ve bir buçuk milyon dolar tahsi sat vermiştir. Bu yetkiyi verirken Komisyonun nisana kadar gö revini bitirmiş olması için Cumhuriyet Partililerce verilen öner ge kabul edilmemiştir. Cumhuriyetçiler, kasımda yapılacak olan seçimden önce, Nucon probleminin tasfiye edilmesini isterken, lekelenmiş bir Cumhuriyetçi Başkan ile seçime girmeyi tercih eden Demokratlar acele etmiyorlar. Demokratlar Komisyonda 17'ye karşı 21 ve Meclisin tümünde 190 Cumhuriyetçiye karşı 244 sandal ye ile çoğunluktadırlar. İran irak çatışması Bağdat Paktı çerçevesinde dost ve müttefik iken İrak, 1958 yılmda Pakttan ayrıldıktan sonra İran ile çatışmaya başlamıştır. Arada Şattülarap anlaşmazlıgı var, Hürmüz Boğazındaki 3 küçük adayı işgal etmekle İran eski anlasmazlığa bir yenisini katmıştır. Kürtleri İrak'a karşı ayaklanmaya teşvik ediyor. Sınırlarda arada bir silâhlı çatışmalar da oluyor ve 1971 yılmda iki ülke arasmda ilişkiler de kesilmişti, fakat 6 ekim savaşı başlayınca. diplomatik ilişkiler kurulmuş ve İrak Suriye'nin yardımına 16 bin asker yollamak olanağmı elde etmişti. İran'ın İrak'a atadığı yeni Büyükelçi İbrahim Cuma' nm Bağdad'a vanşından bir gün sonra yine sınırlarda sert silâhlı çatışmalar olmuş ve İran Genel Kurmay Başkanlığının bildirisine göre, 41 İranlı asker ölmüş, 81'i de yaralanmıştır. Her zaman olduğu gibi iki taraf ta karşısındakini suçluyor. İran son aylarda çok silâh satın almıştır; bunları mı deniyor? Amerika ve Sovyetlerin de girmesiyle, Körfez çok tehlikeli bir bölge olmuştur. İrak olayı B.M. Güvenlik Konseyine götürmüştür. t DENİZ GEZMİŞ OLAYI (Sn. Avukat Halit Çelenk'in «Zorunlu bir Açıklaması»yla birlikte...) 193 sayfa • 15 lira * Yeni basımı çıktı. Habora Kitabevi P. K. 6 Beyazıt Istanbul Cumhuriyet 1358; Huzursuz Avrupa Huzursuz olan sadece îngiltere değildir. Tarihe bakılınca zaman zaman şu ya da bu Avrupa ülkesi nin ekonomik bunalım içine atıldığı görülür. Kurtulması için de öte kiler yardım eder, fakat tüm Avrupa son aylaıda bunalım içine atılmıştır. Kalkmmasından «mucize» olarak söz edilen Fed. Almanya'da kamu personeli greve gitmiş, şehir ve kasabalarda gün]ük yaşantı felce uğramıştır. Willy Brandt, Batı Almanya'nın, tarlhinin en kötü endüstri bunalımı içinde bulunduğunu söylemiştir. Fransa'da ekonomik bunalım, frankın değerinden düşürülmesine varmıştır, fiyatlar yükseliyor, Başkan Pompidou hasta, hüküme tin bu ay içinde değişeceği ve Messmer'in yerine Maliye Bakanı Giscard d'Estaing'in geleceğ: suyleniyor. İtalya'da grevler yapılmakta, Mariano Rumor hükümeti sallanmaktadır. Asayiş bile koru namadığından Mafia faaliyetini hızlandırmıştır. Belçika'da hükümet düşmüs ve yenisi kurulamadığmdan seçime gidiliyor. Bu gelişmeler iki ucun (aşırı sağ, aşırı sol> yararmadır ve uzun sürerse rejimler tehlikeye düşer Petrol Savaşı Araplarla l?rail arasında atrskes anlaşmasına varılmasına yarrfım ederken, Kissinger, Arapların da petrol ambargosunu kaldıracaklarını ummuştu ve bu yolda bir vaad, Mısır Başkanı Sedat'tan almış olacaktır. Sü veyş cephesinde savaş sona erdiği halde Arapların petrol ambargosunu sürdürmeleri, Nixon ve Kissinger'i öfkelendirmış ve Kissinger bu davranışm «şarîtaj» anlamını taşıdığını söyîemiştir. Ambargonun kaldırılması için Sedat'ın çaba harcadıgı göriilüyor, fakat Cezayir, Libya, Suriye ve Kuveyt buna karşı çıkmışlar ve İsrail işgal cttiği Arap topraklarından çekilmedikçe, ambargoyu sürdiirmekten vazgeçmiyeceklerini bildirmişlerdir. Amerika'nın yakın dostu olan Suudî Arabistan da öbürlerinden aynlmak i=temiyor. Bu arada Araplar silâh ve makina karşılığında Avrupalılara hele Fransa'ya petrol satmakta devam etmişlerdir. O kadar ki, Ortadoğu'yu gezen bır Amerikah gazeteci her Arabm çadırı içinde iki tank bulunduğunu yazmlştır. Kış tatilini 1=viçre'de geçirmekte olan Irar: Sahı da Amerika'ya uçak. Fed. Almanya'ya da tank (bin adet) karşılığında petrol satmıştır. Okuyucu Mektupları Galatasaray Lisesi'nin açıMaması Sayın gazetenizin 9 Şubat 1974 tarihli nüshasının 2. sayfasında «Bir Veli» imzasıyle çıkan ve Galatasaray Lisesi Ortaköy Şubesinln lâboratuarlarında bütan gazı kuilanıldığını bilditea yazının gerçeklerle ilgisi yoktur. Gerek Ortaköy Şubemizde, gerekse lise kısmında hiçbir zaman bütan gazı kullanılmamış ve kullanılması da düşünülmemektedir. Okulumuzla hiçbir İlgisi olmayan ve başka sehirlerde vukubulan birtakım bütan gazı kazalannı da dile getirerek okulumuzda sanki büyük bir tehlike varmış gibi gerek veli muhitini, gerekse resmt makamlan endişeye sevkeden ve kasrtlı olduğu görülen adı geçen yazının tekzip edilmesini rica ederim Mnzaffer Kosnlojlu Galatassray Lisesi Müdüru Sayın Naim Talu'ya açık mektup Ben 1939 yılından beri Etibank'm elektrik sektöründe muhtelif kademelerde hizmet etmiş bir klmseyim. Evvelâ tkind Dünya Savaşı lüresince memleketin mühim bir •nerji kaynağı olan Zonguldak kömür havzasının aksamadan çalışmasını sağlayan elektrik santralını bütün yokluklara rağmen çalıştırdım. Ondan sonra da memleketin elektrik enerjisi davasında hangi tası kaldırsanız benim irill ufaklı hizmetimi tesbit edebilirsiniz. Bugünkü memleketin elektrik enerjisi işlerini yürüten Türkiye Elektrik Kurumunun İnsan kadrosu ve ayakta duran teşkilâtı benim mesaimin muhasâlası olan Etibank Elektrik tşletmelerl Müessesesinden dofmuştur. Hâlâ da vasımın llerlemiş olmasma ra2men Törklye'nin en büyök ve en verimli elektrik enerjfsi kaynagi olan Ambarlı Santralını liyakatle vBnetmekteyim. tdareciligin her kademesfnden alnımın akıyle geçmiş bulunmaktayım. Ben bu anda memleketfn ka dirşinashğından Türkiye Elektrik Kurumunun hizmetlertmI* orantılı şerefll bir mevkiine atanmami beklerken fiz bu yeri hakkaniyet esasıns tamsmen iykın bir bieimde daSıttınıı sizden bu işlerin hesabını soracak bu memlekette kimse okmsvseak mı? Sabih Duralı EHIer Yıldızçiçeji Sok. No: 4 İngiltere'de Seçun îngiltere çok ağır ekonomik ve sosyal bunahm içinde seçime giriyor. Kampanya başlamış ve 28 Şubat'ta seçim yapılacaktır. Heath seçime gidilmesı kararını, maden işçileriyle ücret konusunda anlaşamaması ve onların da greve gitmeleri üzerine vermişti. Bu sırada demiryolu makinistlerinin grevi de devam ediyordu. Seçim karan verilince makinistler greve son vermişlerse de maden işçiieri grevi devam etmektedir. Muhafazakâr ve tşçi Partileri çatışıyor. Heath, işçilerin direnişi içinde komünist parmağı olduğunu iddia ediyor. İngiltere'de Komünist Partisi çok zayıftır ve 1945'ten beri Parlamentoya tek milletvekili seçtirememiştir. Fakat komünistler sendikalann ıçine sızmışlardır. Nitekim Maden İşçileri Sendikasının Başkan Yardımcısı Mike Mc Gabey komünisttir. îşçi Partisi Reniş bir devletleştirme programiyle kampanyaya girmiş ABD Güneye de bakıyor Son yıllarda Güneydoğu Asya ve Ortadoğu ile uğraşan Amerika, kendi arka bahçesi demek olan Lâtin Amenka'yı ihmal etmişti, fakat bir dizi gelişmeler Washington'u Güneyi ile de Ugilenmiye itmiştir. En büyük problem, bir zamanlar Küba idi, fakat Moskova ile diyalog kurduktan sonra artık bu problem eski anlamını kaybetmiştir. Sovyetler için de öyle.. Hattâ Küba'yı son ziyaretinde Brejnew Castro'yu Amerika ile banşmaya teşvik etmiştir. Panama kanalı bölgesi Üzerinde hükümranlık konusu anlaşmazlıgı da on yıldır sürüp gidiyordu. Panama bölgesinin mülkiyet ve hükümranhğınm kendisinde ve Amerika'nın sadece «kiracı» olduğunu iddia ediyor, Amerika bu görüşü reddediyordu. Panama geçen yıl olayı B.M. Güvenlik Konseyine götürmüş ve aleyhine karar verilmesini Amerika vetosu ile engellemişti. Şimdi Amerika Panama'nın iddiasmı kabul etmiş ve Kissinger geçen hafta Panama'ya kadar giderek bu yolda bir anlaşmayı imzalamıştır. Gelecek perşembe günü de Kissinger Lâtin Amerika ülkelerinin Dışişleri Bakanlariyle buluşmak üzere Meksika'ya gidecektir. «Harika adam» her tarafa yetişiyor. Bayındırlık Bakanlığından Grup No. Cinsi ve miktan I. 2 adet ozalit plan kopya makinası, 2 adet fotokopi makinası 1 adet otomatık kâğıt katlama makinası Muhammen bedeli TL. Geçici teminatı TL. • 190.000, 370X100, 10.750, 18.550; Kongre ve N i x ° n II. Y u k a n d a cinsl, m i k t a n , keşif bedeli ve geçici teminatları yazılı olan 2 grup malzeme, bir ş a r t n a m e dahilinde fakat herbiri ayrı bir ihale mevzuu olmak üzere kapalı zarf usulüyle e k s ü t m e y e k o n u l m u ş t u r . Talipler, ihale konusu 2 grup malzemenin birine veya hepsine iştirak edebilirler. ihale 26/2/1974 Salı günü saat 15'de Bakanlık binası İçinde Malzeme MüdCrlüğünde kapalı zarf usulüyle yapılacaktır. Bu işc ait şartnameler aynı yerden temin edilir. Isteklilerin Ticaret veya Sanayl ü d a s ı ya da esnaf belgelerinin dış zarfa koyulmak suretiyle ve şartnamede belirtilen esaslar dahilinde hazırlanacak teklif m e k t u p l a n n ı n ihale saatırvden bir saat öncesine kadar ihalenin yapılacağı yerdeki Komisyon Başkanlığına makbuz mukabili verilmesi ve postadaki gecikmelerin kabul edilmiyeceB) ilân olunur. (Basm: A 5809 1353)' Washington Konferansı Kissinger'in ambargo üzerinde israrla durmsının nedeni bunun Amerika'ya Avrupa'dan daha zararlı olması değil, ambargo Amerika'ya uygulanıp A?rupa'ya HEDEF DEV BİR DENİZ GÜCÜ TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞ1NIZ YARD1MLARLA BU HEDEFE ULAŞABİLİRİ2. t l  N KADIKÖY 2 İNCİ SULH ) HUKUK MAHKEMESÎNDEN 973 1709 Vasi Tayini Giresun, Görele, Merkez Tepeköyhane 21, Cilt 16, sahife 75 nüfusunda kayıtlı Mehmet ve Hanife oğlu, 1/4/941 D.lu Hasan Menteşenin rahatsızlığı sebebiyle hacrine, Görele, Sayfiye mahallesi, No: 20"de oturan babası Mehmet Menteşenin kendisine vasi tayinine, ve velayeti altına verilmesine, 12/2/974 tarihinde karar verildiği il rildiği ilân olunur. 12/2/974 (Basın: 1058 • 1360) r Kongrenin açılışı verileriyle Başkan Nixon yıllık raporlar dizisini yasama organlarına sunmak tadır. Bunlar bazan birbiriyle çelişki halindedir. «Birliğin Durumu» raporu ülkenin durumunu parlak gösterirken "Ekonomik Ra por^daki rakamlar bunun tam tersi olan bir görünüş çizyor. Dışi polti ka raporu Sovyetler ve Çin ile ilişkilerde yaratılan yumuşama nm barışa yararlığı ileri sürülür ken, bütçede istenilen silâh tahsi satı rekor kırarak yüz milyar do lara yaklaşıyor. Pahalı yumuşama. Bu arada Nixon'ın düşürülüp düşürülmiyeceğini inceleyecek Tem silciler Meclisi Adalet Komisyonu MİLLÎ ECİTİM BAKANUĞINA 1967 68 öğretim yılmda Erzurum Eğitim Enstitüsüne kaydolurken üköğretımdekı meoburî borcum ertelenmişti. 1969 yılmda devre kaybettim, öğretmenlik istedim. Verilen ver uygun olmaymca bırakip. ertesi yıl eğitime devam edip bitirdim. Bu arada ilköğretim. olumluluk fişine eklenen ve dur durmuş olduğu mecburi hizmet nedeniyle tazminat davası aeıp. davayı sonuçlandınyor Ben Enstitüyil bitirdim, ort» ögretimde 3 yıllık öğretmenîm. Buna rağmen 17503.25 (Onyedibin dokuzyüz üç lira 25 kurus) ödemek zorundayım. Hem de bu hayat şartlan altında. ödememi mi yoksa mecburî hizmetimi orta öğretimde mi vapmamı istiyorlar. Açıklamanızı arz e<Jerim. Ramazan GÜLER Lise Fen öfretmeıri Aksehir • KONYA | Bayındırlık Bakanlığından ı 432.500. üra muhammen bedellı ve geçioı temınatı 21.050. lira olan bir adet baskı makinası sutın aıınması işi kapalı zarf usulüyle ihaleye konulmuştur. ihale 26.2.1974 Salı günü saat 10.30'da Bakanıık binası içindeki Malzeme Müdürlüğünde yapılacaktır. Bu ışe ait şartnameler de aynı verden temin edilebılir. tsteklilerin. Ticaret veya Eanayl Odası ya da esnaj belgelerini dış zarfa koymak suretiyle ve şartnamf esasları dahilinde hazırlayacakları teklif meKtuplar,nı inalenin yapılacağı gün. saat 9.30'a kadar Satmalma Kv mısyo. nu Başkanlığına makbuz mukabili teslim eımcler' ve Dostadakj gecikmslerin kabul edilmeyeceğı ilân olunut. (Basın: A 5810 1354) »•••••••••••••••»•••• 1 DOKTOR |; TARIK Z. KIR3AKAN " " <• JJ Ueri. Sac ve Zührevi Hastalıklar Mütehassisı lstikiftl Cad. Parmakkapı No: 6S TEL: 44 10 73 • •••••••••»•••••••••<»