16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 10 Şubat 1974 aivlmlerde, Mml yaprakların altında: «Kuş geçimi fırtınası», «Yaprak dökümü fırtınası», «Gün dönümü fırtuıası» gibi fırtma adlan eörürsünüz. Bunlar doğa olaylanra izleyen eski çağlar gözlemcilerinden beri sürlip gelen gözlem ve araştırmalarla saptanmıs bir takım fırtrnalardır ve çoğu zaman doğru çıkar. Dünyamız güneşin yörüngesindeki kimi bölgelerden geçerken olusur bu fırtmalar. Çağdaş gözlemciler bunların oluşumu yalnız saptamakla kalmayıp. oluşum nedenlerini ince elektronik aygıtİarla yeryüzünden ve uzaydan araştırma yolundadırlar. Bu nedenler kesin olarak bulununca, ardından önleme çarelerini arayacaklardır. Çünkü insan aklı ile doga olaylan arasmda binlerce yıldan beri hiç durmamacasma sürüp gelen ve Insanın doğaya eşemenliği yönünde gelişen bir savaş sürecidir bu. XVIII. yüzyıldan beri dev adımlarla ve geometrik orantıda ilerleyen tekıtik buluşlar, işte hep bu savaş sürecinin sonucudur. Kimileri buna «tekr.ik medeniyet» diyorlar. Ben «medeniyet» yani uygarlık sözünün, insan kafasırun düşün ve sanat alanmdaki yaratıcılığına yaraşır bir terim olduğuna inandığımdan, «teknik uygarlık» deyimini sevmem ve kullanmam. T Olaylar ve görüşler Çağ Dönümü Fırtınası Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU rinde, en son araştırmalara dayanarak verdiği bilgi ve bastığı resimler, akıl durdurucu nitelikteydi. Bütün bunlar, baslangıcı ve sonu olmayan evren boşluğundaki şimdilik bilinenmilyar kere milyarlarca güneşin sürekli bir evinme ve değişme durumunda olduğunu gösteriyordu. Bu güneşlerden sadece bir teki hem de oldukça küçüklerinden olan bizim güneşimizin yöresindeki uyduların da en küçüklerlnden biri bulunan dünyanın bu evrensel değişim dışında kalması elbette olanaksızdı. Nitekim Jeoloğlar, dünyanm gaz durumundan akkor haline geçmesine, sonra soğuyup kabuk bsglamasma ve onun ardından her biri milyonlarca yıl süren yağmurlar, buzullar çağının başlamasına ve böyle evrelerden atlaya atlaya bugünkü duruma gelmesine değin geçen aşamalan. ince bilimsel metot ve aygıtlarla ve yeryüzünde hayatın oluşum ve gelişimlni de, bulunan fosillerle kesin olarak gözönüne Voymuşlardır. Ve görülmüştür ki. dünyamızın da içinde bulundugu evrende değismeyen bir şey yoktur. rer efsane olmaktan çıkanlarak çıplak yüzleriyle insanlann gözleri önüne serildi. Doğa konusunda böyle olduğu gibi, insan ve toplum konulanncTa da aynı süreç görüldü: Eski ve yeni çağ toplumlarında güçlülerin zayıfları sömürebilmesi için yapılan türlü baskılar veya halkı uyutmak için harcanan paralar bu sömürü ve uykuyu bir süre uzattı, ama gerçekleri, yarvi insan türünün, sömürülecek hayvan türünden olmayıp, eşit haklı canlılardan olduğu gerçeğini değiştiremedi. Yine söylüyoruz, çünkü gerçekler değişmez ve değiştirilemez. ıının en çarpıcı görünümlerind'endlr. Dahası var: Son enerji bunalımı, refah devletlerinde huzursuzluklar, ekonoraik bunalımlar yarattı. Bizim kuşağın «Düveli Muazzama» diye bir tür korku üe baktığı devletlerin ?imdi kendileri korku içindedir. Yüzyıllardan bed sömürülen kimi uluslar, kendilerini sömürroüş olan eski efendilerini susta durduruyor. Öte yanda uluslararası sosyalizm ilkesi süper devletlerde ulusçu uygulamaya, hatta sosyalist süper devletlerin kendi aralarında ideoloji değil çıkarcılık çatışmalarına dönüştü. Bunlarla kapitalist süper devletler arasmda ekoromik ve sosyal ayaklar üzerine oturtulan kırmızı telefon köprüleri kuruldu. Bütün bunlar çağ dönümü fırtınasınm olumlu ve olumsuz, zikzaglı, kimi zaman çelişik ama sonu mutlaka gerçek insanlık ülküsüue ulaşacak kesin kanıtlarıdır. PIENCERE Kişilikli Dış Politika ış politikayla iç politika bir bütünün uyumlu parçalan gibidir. Bir ülkede sosyalist iktidar varsa, sosyalist iktidarın politikası dışarıya yansır. Bir ülkede kapitalist iktidar varsa, kapitalist iktidann politikası dışarıya yansır. Hiç kuşkusuz bu genelleme doğru olmakla birlikte olaylar bunca basıt bir formülle değerlendirilemez. İster sosyalist kesımde olsun, ister kapitalist kesimde, büyük devlet poUtikası'nın zaman zaman ağır bastığı görülüyor. Gerçi büyük devlet politikasınm temeldeki gerçekleri irdelenirse genellemenin özü bulunacaktır; nma dış olaylan soyut değil, somut olarak değerlendirirken tek bir nedene bağlamak çoğu zaman kişiyi yanlışlara götürebilir. D Uluslar ve Biz Dünya ulusları için bütün sorun bu kasırga içinde katı cisimler gibi yıkılmamak. amaçsız ve yönsüz bir gidişe kendini bırakmamaktır. Bu ise yöneticilerin uzak görüşlülüğüne, ülkücülüğüne, yürekliliğir.e, her türlü kişisel çıkar çemberine kendilerini kaptırmamalarına bağlıdır. İşte sevgili okuyucularım; hükümet programı dolayısiyle konuşan muhalefet sözcülerini dinler ken. bırakın çağ dönümü ftrtınasından, sadece «çağ»dan habersiz kimi politikacılar beni bu düşüncelere daldırdı. .Bunlar ülkeyi yönetmişlerdi veya yöneteceklerdi» demekten kendimi alamadım. Yeni Hükümete çok iş düşüyor, ve koalisyon partilerine de çok «anlayış» gerekiyor, bu vatanı çağ dönümü fırtınasından sonra lâyık olduğu ierefli yere oturtma yörüngesini şimdiden çizmek için. NOT 1: Geçen haftaki «tşkence ve Af. bajIıklı yazımızın en başında bulunan 1 S rakamı yanlı? dizilmif, % 19S3 olacaktır. 2: Sevgili okurlamndan gelen mektuplar yine yığın haline geldi. Evvelce yazmıştim, bunların her birîne ayn ayrı cevap verme olanağım yok diye. Buna rağmen benden öğriit İsteyen, okuııacak kitap soran, göreve yerlejtirme için .vardım bekleyen ve cevabı perçinlemek düşüncesiyle zarfın içine pul koyan birçok mektup geiiyor ve ben bütün bunları cevapsız bırakmak zorunda kalıyorum. Çünkü vaktim yok, olanağım yok. Beni mazur görmelerini rica ederim. Evrensel ve Toplumsal Şu var ki, teknlk işleyiş insanoğlunun düşün ve sanat alanındaki «uygarlık» anlayışını çok yakından etkilemekte ve çağımıza bir tür «toplumsal fırtına çâğı» görünümünü vermekteflir. Uzay gemilerinin şimdi artık çok küçülmüş olan dünya yöresinde, ya da ay ve gezegenler doğrultusunda uçup dolaştığı çağımızda. toplumlan sürekli olarak ırgalayan, kimi zaman birbirine doğru itip iç içe geçiren, kimi zaman birbirinden uzaklastıran evrensel nitelikteki fırtınaya bu nedenle «Çağ dönümü fırtınası» adını vermek, pek de yanlış olmaz samnm. Çünkü dünya insanlığı bir çağ dönümünün eşiğindedir. Yeryüzünü «Tek bir dünya»nın insanlık devletine götürecek ve belki de türlü türlü yönlerde birkaç yüzyıl sürecek bir çag dönümü fırtınasıdır, içinde yaşadığimız toplumsal fırtma. Yalnız bilim ve teknikte değil, düşüncede, insancılık ve insanlık anlaymnda yeni llkeler, yeni oluşumlar sisteminin doğuşu fırtınasıdır bu. Gözlerinizi evrene çeviriniz: Geçen ay Kohutek kuyruklu yıldızının dünyamızın ufkunda belirmesi ve gezegenler sistemimizin merkezi olan güneşi ziyaret edip aynlması dolayısiyle Türfc basmmda ve özellikle yabancı basında insanoglunun öteden beri çok merak ettiği evren olaylanna ve yıldızlar alemin» geniş yer avrıldı ve bu konuda aynntılı bilgiler verildi. Alman Stern dergisinin, bizim galaksimiz olan Samanyolu üze Kapitalist ve sosyalist bloklar dışında kalan Üçüncü Dünya ülkelerinin dış tutumları da ilgiye değer. Bunlar, Üçüncü Dünya ülkesi diye nitelenseler de «Birinci. ve «İkinci» dünyalara bağımlılık derecelerine göre dış politikada durumlarım hesaplar ve ayarlarlar. Bazan millî kurtuluş savaşlarıyla kurulmuş ülkeler her iki kamp arasmda kendine özgü davranışlara geçebilirler. Uzun sürede ve sonuçta, ülkenin ekonomik düzeni, dış politikamn temel çizgilerini saptayan başlıca etkendir. Türkiye, Millî Kurtuluş Savaşıyla kurulmuş bir cumhuriyettir. Halkımız bu savaşı emperyalizme karşı verdi, ve bu uğraşı yürütürken 1920'lerin sosyal düzeni ve üretim ilişkileri içindeydi. Savaştan sonra. ne sanayi kapitalizminin siyasî iktidarı Ankara'da bıçimlenebilirdi; ne de bir sosyalist iktidar kuracak güçler gelişmişti. Yarım yüzyıl önceki ülkemize özgü siyasal ve yapısal olanaklar içinde Atatürk eliyle en olası devrimci atılım gerçekleştirildi. Sömüren zalimlerle sömürülPn mazlumlar arasmdaki savaştan çıkmıştık: bu savaş erterinde. kapitalist ve sosyalist dünyalar arasında bağım.sızlık ilkesine uygun bir dış politika izledik. Ne var ki bir ikilem karşısmdaydık. Bu ikilem Ataiürk'ün ölümiinden sonra tam anlarmnda çözümlendi. Türkiye, İsmet Paşa yönetiminde, kapitalist bloka teslim edüdi. İç politikada tutucu güçler şahlanmıştı. Sermaye sınıfı, siyasi iktidarı bütünüyle ele geçirdi. Bu egemenlik, dış politikada Türkiye'nin tutumunu Amerikancı niteliğe soktu. Ve bu gidişe karşıt sesler ancak 1960'lann ilk yıllarında kamuoyunu etkilemeye başlamıştır. 27 Mayıs Devriminden sonra sağlanan Özgürlükler ortamında boy atan so! mnhalefet hem Millî Kurtuluş Savaşı ilkelerini gündeme getirdi, hem sermaye sınıfı politikasınm İçe ve dışa dönük yetersizliklerini ortaya koydu. Parlamento dışından parlamentoya kayan fikirleri CHP sozcüleri kürsülerde şöyle dlle getirdiler: Kişilikli dış politika istiyoruz! Bu demektir ki: Kapitalist blokta kalalım. ama ulusal çıkarlarımıza daha uygun bir politika yürütelim, kukla olmayalırn! Blok içinde daha bağımsız dış politika yürüten bazı ülkeler her iki tarafta da vardır. Daha önemlisi, dünyadaki bölgesel dengeler içinde bazen bir tutucu İktidarın geçici bir süre de olsa ilerici dış politikaya kaydığı durumlar da bulunabilir. Bugün Ortadoğu'da tutucu Arap şeyh ve krallan İsrail karşısınd'a yer almak zorunluğuyla dış politikada ileri mevzilere girmişlerdir. Türkiye'de etkinliğini duyuran Islâmcl akımlar bu eğilimin ağırlığı altındadırlar. Şimdiki Koalisyon Hükümeti : 1 Muhalefet yıllannda kişilikli dış politika isteyen CHP'den.. 2 Islâmcı akımlann ileriye dönük dış politikasını benimsemeye yönelen MSP'den olusmaktadır. Hükümetin bu yapısı dış politikasına da biçim verecektir. Hiç kuşkusuz önümüzdeki dönemde daha agır basan başka etkenler ortaya çıkmazsa... Fırtınanın Değiştirdikleri Toplumdaki çağ dönümü fırtınasının rüzgârları, Amerika'nın Bağımsızlık ve însan Haklan Bildirisini izleyen Fransız İnsan ve Yurttaş Haklan (1789) Bildirisiyle basladı. Karl Marx'ın bilimsel sosyalizmi ile güçlendi, kapitalist ve emperyalist rekabetten doğan Birinci ve tkinci Dünya Savaşlanndan ve atom bombası uygulamalarından sonra büsbütün hızlanrlı. Böyle büyük savaslar yok artık. Atom korkusu buna şimdilik olanak bırakmıyor. Bununla birlikte çag dönümü fırtınası yeryüzü toplumlarını sarsmakta devam ediyor. Çünkü bs*ta .«nvlediSımiz gibi dunya insanhğı ve> ni bir oluşumun ve karışımın potası içindedir. Artık devletler birbiriyle savaşmıyor ama, bireyler devletlerle çarpışıyor: Birtakım kişiler birtakım devletlerin havaalanlarınl basıyor, uçaklarını alıp ülkeder» ülkeye uçuruyor; hatta gemilerini ele geçirerek veya önemli adamlarını kaçırarak devletlerle pazarlığa giriçiyor. Bireyir» devlete savaş durumunda olması, bi reyin devletle pazarlığa girişecek kertede kenriini güclü görmesi ve toplumlardaki adaletsizliklere tek başina veya küçük örgütler halinde karşı koymağa çalışması, çağ dönümü fırtına Aklın Ortaya Koyduğu Gerçek îşte insan bilgisini bugünkü düzeye ulaşfıran şey. metafizik inanıslar değil, akıldır. Ne var ki. insanlık bugünkü düzeye ulaşabilmek için pek çok kurban verdi. Çünkü yaratılış bakımmdan turucu olan insan ruhu, uzun süre doğa olaylannı gösüeyip araştırmaktan korktu ve onları olduklan gibi kabullendl. Çünkü bunları araştırırsa bir takım metafizik güçleri öfkelendirip kendi üzerine lânet ve afetler çekeceğine inandı. Bu inancı yırtmak isteyen zekâlar, tanrı düştnanj, toplum düşmanı ilân edilerek söndürülüp yokedildl. Gerçi böyle uygulamalar halkın çüriik inanışlannJ. türlü görünümler altmda, uzun yüzyıllar sürdürmeyi başardı ama gerçekleri değiştiremedi. Çünkü gerçek değişmez. Sonunda sözii edilen doğa gerçekleri korkulu ve esrarlı bi NOT MAYMUN DAVASI OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Günün ardından YENİ BlR ÇATIŞMA ALANI Suriyetsrail savaşı issinger'in arabuluculuğu ile Süveyş bölgesinde ateş kesilmiştir ve İsrail üe Mısır kuvvetleri birbirinden aynlmakta, aralarına da BM Bar:şgücü girmektedir. Bu konuda varılan anlaşmanın uygulanması 21 Şubatta tamamlanmış ve İsrail askerleri Kanalın batısından çekilmis, Kanalın doğusuncia kalacak Mısır askerleri de 7 bine indirilmiş olacaktır. Yani, Mısır İsrail savaşı ftilen sona ermiş olacak demektîf. FaVat Gölan tepelerinde " *avaş devam ediyor. Ateşkes ve iki taraf kuvvetlerinin birbirinrfen ayrılması görüşmelerine girişmek için İsrail, Suriye'nin, elinde tuttuğu esirlerin adlarını Kızıl Haç'a vermesini, Suriye de Israil'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini istiyorlar. Sedat, Suriye'yi, bu katı tutumundan ayırmamıştır. Suriye yöneticileri Sedat'ın Kissinger'e uyarak, işgal altındaki topraklar kurtarılmadan ateşkesi kabul etmesini tehlikeli görüyorlar ve yeni cephenin sürekli sımr olacağından korkuyorlar. Bu görüşte olan Mısırhlar da vardır ve Hasaneyn Heykel bu yüzden Sedat'ı eleştirdiği için El Ahram gazete«inden uzaklaştırılmıştır. Her çafda, her ülkede bir «maymun davası» vardır. Adı deği$iktir olsa olsa. Batıl inançlara, yerleşmiş yanlış kanılara, belirli bir azınlığın çıkarmı sağlayan, koruyan bir takım görüşlere karşı çıktınız mı, suçlu durumuna düşürülürsünüz. Kamuoyu dediğimiz, adalet dedigimiz de görece Kavramlardır. Bunlar toplum yönetimini elinde tutan egemen güçlerin etkisindedir, hattâ emrindedir. Ne denli karşı koymaya kalksanız da, o egemen güçlerin yerine göre. parayla, zorla, silahla, korkutmayla, çeşitli cezalarla başvurdukları sindirme yöntemleri dilcilir önünüze. «Maymur. Dava=ı» adlı oyunu Devlet Tiyatrosunda serrederken bu çeşit düşünceler kaynaştı içimde. Kendi kendime kor.uyu, yeri, ülkeyi, insanlan değiştirdim. hattâ Türkiye'ye uyguladım sahnede olup bitenleri. Baktım oluyor, yakışıyor, önemini, etkisini hiç mi hiç yitirmiyor. Oradaki tartışma, çekişme «insan maymundan mı geldi, yoksa "gelmedi fni»,'Darwin mt haklı yoksa İsa mı, konusuna dayanıyor. Bizdekilerse buna benzer çağdışı konular. bilgisizlik batağına saplanıp kalmış ya da kör çıkarlann okyanusunda boğulmuş kafaların heaeyanlan... Scopes davası 1920'lerin Amerikasım hayli sarsmıs bir davadır. Darwin kuramından söz etti diye bir lise öğretmeni tutuklanmış 1920 yılında ABD'nin bir küçiüc kentinde... Bunu düşünebiliyor musunuz? Inanması güç. ama olmuş! Scopes adlı bu genç öğretmer.i tutuklamışlar, adalet katma götürmüşler. Sanırsınız ortaçağda yaşanan bir enkizisyon olayı! Birinci dünya savaşından zaferle çıkmış, o yıllann en ileri ülkesi sayılan ABD"de içindeki çelişkileri gösteren bir gerçektir bu. Bugünkü Amerika'nın da 1920'lerin Amerikasmdan bu anlamda pek farklı olmadığını düşünürsek yanlış bir iş yapmış olmayız. O ırkçı örgütler, o gerici kafalar, o kan içmekten hoşlanan kişiler bugün de yaşıyor. Hurafelere yeni hurafeler uyduranlar da, toplumu bir garip karanlıkta tutmak isteyenler de. «Maymun Davası» oyununu Jerome Lawrence ile Robert E. Lee yazmış. öğrencilerine Darwin kuramından söz eden öğretmenin yargılanmasmı Işleyen bu oyun, belgesel yapıtların belirgin bir örreğidir. Gerçekteki kişilerin yalnız adlan değiştirilmiştir. Scopes, Gates olmuş; W. J. Bryan, M. H. Brody, Darro^da Drummond... Oyunun en önemli iki kişisinden biri Brody, gerçekteki adiyle Bryan ABD Cumhurbaşkanlığırıa iW kez adaylığını koymuş, ama seçilememiş ünlü bir politikacıdır. Wilson iktidannda bir süre Dışişleri Bakanlığı da yapmıştır. Amerika'da «Kökenciler» adlı bir gerici derneğin kurucusudur. Darwin'in «evrim» görüşüne karşı çıkan Kökenciler «yeryüzünü yalnız manevî güçlerin yönettiğine» inanırlar. Bu yüzden de derslerinde Darwüı kurammı öven bir öğretmeni adalet katına sürüklerler, onu «etkileyici bir örnek» haline getirmek için ellerinden gelen her çabayı harcarlar. Tennessee'nin Dayton kentinde kökenciler çoğunluktadır. Bryan yani oyundaki Brody bu davada savcınm yanında yer alarak genç öğretmeni suçlar. Ama New York'taki Kişi özgürlügü Haklan Demeği de bu gerici davranışa karşı çıkarak ünlü avukat Darrow'u Dayton'a gönderir. Duruşma bu iki ünlü hukukçunun tartışmalan ile geçer. bütün Amerika'da ün kazanır. Biri çağdaş. biri çagın çok çok gerisinde iki görüş çarpısır. «Maymun Davası» bize bu ilginç çatışmayı başarıyip göstermektedir. Sinemaseverler «Maymun Davası» oyunundan çekilmis bir filmde Spencer Tracy ve Frederick March'ı bu rollerde seyrettiklerini hatırlayacaklar mı bilmem... Darrow'un duruşmada söyledigi şu sözler bugün bile, özellikle bizler irln da büyük anlam taşıyor: «Scopepes sanık olarak huzurunuzdadır. çünkü bilgisizlik ve bağnazlık gemi azıya almıştır Eğer bugün okullarda evrim kuramınm ögretilmesini yasak ederseniz yann kitaplsn da. gazeteleri de yasaklarsuıız. Böylece çok sürmez insan aklını aydınlatmaya cesaret eden her adamm yakıldığı 16. vüzyıla geri götüren bir yol üzerinde buluruz kendimizi.» Sonra başka bir savunma avukatı Malone şöylc der: «Biz bilimden yanayız. Biz Amerikadaki özgürlüklerden yanayız. Korkmuyoruz. Hani korku nerde? Biz ona meydan okuyoruz.» Sonra avukat. gericiliğin temsilcis. saydığı eski başkan adayı Bryan'ı göstererek «îşte korku orada» der. Bu çeşit duruşmalar yeryüzünün her ülkesinde zaman zaman görülüı. Böyle anlamsız, saçma, gülunç davalar büvük savlarlfc ortaya atılır. Sonra gerçeklerin, bilimin. aklm ışıgı o karanlıklan dajhtır. Nice davalar. duruşmalar gördük böyle! Yfşadıkça da göreceğiz. İnsanlık, gerilikle ileriliğin çeki?mesine tanık o!ur boyuna. Hep ilerilik kazanır, ama nice emek, nics sözyaşı, ıstırap karşıhgında... İşte «Maymun Davası» da bu çeşit i.ginç. anlamlı davalardan, olaylardan biri... K SURİYE YÖNETİCÎLERİNİN KUŞKULARI KANAL AÇILINCA EN ÇOK SOVYETLER YARARLANACAK HİNT DENÎZt VE BASRA KÖRFEZÎ, SOVYET AMERİKAN ÇIKARLARININ ÇATIŞMA ALANL Prof. Dr. Ahmet Şükrü ESMER ı mıştn, Nixon, gefecek yax aytt* rında Moskova'yı ziyaret edecektir, ziyaretin programını hazırlamak için de Kissinger gelecek ay Sovyetlere gidecektir. tutumu konusunda görtls birligine varabilmiştir. Bilindiği gibi petrolün Araplarca silâh olarak kullanılması ve fiyatının da OPEC tarafından yükseltilmesi sonucu meydana gelen enerji bunalımını görüşmek üzere başlıca petrol tüketicileri Nixon tarafından toplantıya çağrılmıştır. Aslında, Nixon, üreticilerin OPEC örgütü karşısmda tüketicilerin bir örgütünü kunnayı tasarlamaktadır. Başlıca tüketiciler ve bu arada, İngiltere, Pransa ve Japonya. ayn ayn anlaşmalarla Araplardan petrol aldıklarından kollektif bir davranışa yanaşmıyorlar. Böyle bir örgüt kurmak, hatta kurulmasa da kollektif hareket edileceğmi beUrtmek, üreticilerle çatışmak anlamını taşır. Bu nedenle tüketiciler Nixon'ın çağnsmı kabul etmemeyi düşünmüşlerdi. Fakat toplantıya gidiyorlar ve görüşlerinde direnecekler. Kararlarına göre ayn bir örgüt kurulmayacak ve üreticiler ile de toplantı yapmadan karar verilmeyecektir. Nixon'ın tutumunun tam tersi. Sarsüan ortaklık Nixon, geçen hafta Kongreye Birliğin durumu raporunu sunduğu gibi Ortak Pazar Yönetim Başkam Francois Xavier Orto li de «Örgütün Durumu» raporunu yayımlamıştır. Nixon, Amerika "nın durumu hakkında iyimser, Ortoli ise Ortakpazaruı durumundan kötümserdir. Başkana göre, üyeler ortak olduklannj unutmuşlar ve her biri kendi bildigi yoldan yürümektedir. Dışişleri Bakanlan sık sık toplanmaktadırlar, fakat Bölgesel Yardım Fonu, enerji, para ve ekonomi konularında anlaşmaya varamamışlardır. Üyelerden her birinin üreticilerden ayn ayn petrol satın almaları enerji konusunda anıaşmaya vanlmasım zorlaştırmıştır. Fransa'nın da frankı dolaylı olarak devalüe (değerinden düşürme) etmesi, para sorununda anlaşmaya vanlması olanağını kaldırmıştır. Fondan yararlanacak olan İngiltere, fona katkıda bulunacak olan Fed. Almanya ile çatışmaktadır. Avrupa parlamentosunun yetki ile donatmak girişimi sonuçsuz; kalmıştır. Bu sidişle, ekonomik ve parasal bırleşme konulannda 1972 Ekim ayında çizüen hedeflere ulaşmak mümkün olmayacaktır. Senatör Mansfield oldu. Mansfielcf, olaya kongrenin ve mahkemelerin el koyduğunu araştır ma, inceleme ve koğuşturmanın normal yollardan yürütüldüğünü hatırlattı ve sonuçlara varmak için kestirme yollann bulunmadığım söyledi. Nixon mesa jmda elindeki tüm vesika ve delilleri de adalete teslim ettiğini Iddıa etmiştir. Bunu da olayı mahkemede koğuşturan özel sav cı Jaworski cevaplandırarak Beyaz Sarayın isteklerine red ceva bı verdiğini söyledi. Aslında olayla ilgili vesikaları vermemekle Watergate'i uzatan Nixon'ın kendisidir. Arada, yeni vergi yolsuzlukları da ortaya çıkmış, Nixon, olay ile ilgili bir davada tanıklık için bir mahkemenin önüne çıkmaya çağrılmış ve halk arasmda itibarı da % 26 oranına düşmüştür. Düçürülmesi için Senatonun Adalet Komis yonunda İşlem sürdürülmektedir. DENİZ GEZMİŞ OLAYI 192 sayfa 15 lira Bütün kitabevlerinde... HABORA KİTABEVİ P.K. 6 Beyazıt İstanbul Cumhuriyet 1161 İngiltere bunalımı Maden işçilerinin greve gitmeleri karariyle, Ingiltere'de ay lardan beri sürüp giden bunalım en ağır aşamasına girmiştir. Işçiler ucretlerinin arttırılmasını istiyorlar. Heath Hükümetinin, enflasyona karşı aldığı tedbirler arasında ise işçi ücretlerinin de dondurulması da varrfır. Baskı altında maden işçilerinin ücretlerini % 15 oranında arttırmıs ise de, ışçiler iki mislini istiyorlar. Başka isçilere örnek olur diye hükümet buna yanaşmamıştır. İşçi Sendikaları Federasyonu (TUC) örnek olmayacağı hakkında teminat vermişse de, Federasyonun, bağımsız olan sendikalara sözünü geçirebileceğinden hükümet emin değildir. Anlaşmaya vanlamayınca, sendika işçileri % 80 çoğunlukla greve cidilmesine karar vermiş ve eğer son dakika anlaşmaya vanlmazsa grev bugün (Pazar) başlayacaktır. Son zamanlarda sendikalara komünistler de sızdıgından bunların aşm tutumları anlaşmayı zorlaştırmaktadır, Komünist olan sendika başkanı yardımcısı Mc Gahy, grev halinde askerlere kömür taşımak görevi verilirse askerleri itaatsızlığa ve grevcilere katılmava çağıracagını sSylemi? ve buna karşı İşçi Partisi bile tepki göstermiştir. Heath yeni seçime gidümesine karar vermiş, Parlamento feshedilerek 28 Şubat, seçim günü olarak saptanmıştır. ÎLK SAYISI TÜKENEN, HAFTALIK OLAY Dergisinin 2. sayısı Ç I K T I (Cumhuriyet: 1173) Süveyş ötesi Suriye üzerinde en çok nüfuza sahip olan devlet Sovyetler Birliğidir ve Küba'dan dönüşünde Amerika'ya uğrayan Gromiko'dan Kissinger, ateşkesi kabul etmesi için Sovyetlerin Surıye üzerine baskı yapmasım istemiştir. Mısır İsrail ateşkesi, Mısıra 1967'den beri kapalı olan Süveyş kanalını açmak olanağını sağlamıştır ve 6 aya kadar açılacağı umulmaktadır. Kanalın açılmasından en çok yararlanacak olan ülke Sovyetler BirliğT dır. Böylece Karadeniz'den Akdeniz'e indirdîgi deniz kuvvetleri kanal yolu ile Hüt Denizi ve Basra körfezine ulaşabilecektır. Sovyetler. son zamanlarda, bu bölge Ue çok ilgileniyorlar ve Sovyet savaş gemileri, sık sık Hindistan. Irak. Güney Yemen ve Sımalya limarüannı zivaret etmektedir. Sovyetler nüfuz kurmasmlar diye, Amenka da îran vu Habeşistan'a gemilerini yollamaktadır. Bir üs kurmak için Bahreyn ile anlaşmak üzere iken. 6 Ekim savaşmdaki aşırı İsrail ta raftarlığı yüzünden Banreyn, Amerika'ya üs vermekten vaz geçmiştir. Bunun verine şimdi Ame rika, Ingiltere'ye aıt tdiçük Diego Garcia adası Üzerinde bir üs kurmaktadır Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünden VVatergate Kongrenin önünde yıllık «Birliğin Durumu» raporunu okurken Başkan Nixon, bir yıla yakın bir süredir Amerika'mn iç huzurunu bozan Watergate skandalına dokunarak, «Watergate'in bir yıllığl yeter» demiş ve kongreyi ülkenin problemleriyle uğraşmaya çağırmı.ştır. Bu çağnya ük cevan veren Senatodaki çoğunluk partisi (Demokrat) grup başkanı Mütehassıs Doktor Ahnacaktır istanbul ve Izmir şubelerimizde tam gün istihdam edilmek üzere kadrosu ve ıhtisası aşağıda belirtüen mütehassıs doktorlar ahnacaktır. Isteklilerin müktescp aylıkları, belirtilen kadrolardan düşük olduğu takdirde kendilerine 657 sayılı kanuna göre müktesepleri üzerinden aylık ödenebilecektir. Talıplerin 22. Şubat. 1974 Cuma günü mesai sonuna kadar istanbul'da Bahçekapı, Izmir'de Merkez Şube Müdürlüklerine müracaatlan ilân olunur. İstihdam Yeri İstanbul Şubesi Kadrosu 5 5 7 T 5 5 1 7 Ihtisası Çocuk Mütehassısı Kadın Doğum Mütehassısı KB.B Mütehassısı Göz Mütehassısı Çocuk Mütehassısı Kadın Doğum Mütehassıs) K.B.B Mütehassısı Göz Mütehassısı (Basın: 11023 1154) Tüketicilerin toplantısı Ortakpazar örgütü bunalım > çinde. fakat son günde kendini toparlayarak. yarınki Pazartesi İLÂN İSTANBUL SULAR İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN Izmir Şubesl Çatışmah dostluk Amerika ve Sovyetler bir yandan iki yıl önce kurdukları dostluk ve işbirliğini sürdürürken, bir yandan da çatışmaktadırlar. Hint Denizi ve Basra Körfezi bu çatışmanın yeni alanı olmuştur. Fakat bundan da daha büyük çatışma, stratejik silâh yarışında be lirmiştir. Bu silâhların sınırlandırılması konusunda yapılan görüşmelere CSALT) savunma silâhlan üzerinde anlaşmaya varılmış ve Nixon'm 1972'de Moskova'yı ziyareti sırasında anlaşma imzslan mıştı. Ondan sonra da saldırı silâhlarının smırlandınlması için görüsmelere giriçilmiş ise de anlaşmaya vanlnmamış ve SALT 2 ertelenmişti. SALT'ın Sovyetlere nükleer silâh konusunda üstönlök saglamakta olduihı grrpkeeMyle Amerikalılar hayli t»las!anrfılar ve bu kı?7 Kübadan dönerken GromiVo'n'm Amerika'yı ziyaretind* SALT 2 göriişmHerine tekrar ba« Isnmasına ksrar verîl>n'«tir Avru pa Giivenlvk vr tshiriifî i)e feııvvetWin kar<ılık!ı inW!rimi konfer*n='arı knrm'inrKİa da iki >"ir)<*r devlet arasmda snlsşmalara varıl Topograf ve Ressam Ahnacaktır Idaremiz Merkez binasında çalışünlmak üzere, yapılacak sınavda muvaffak olanlar arasından lüzumu kadar topograf ve ressam ahnacaktır. Sınav 18.2.1974 Pazartesi günü saat. 14'o*e Idaremiz Merkez binasında yapılacaktır. Kazananlara tahsil derecelerıne göre 657/1327 sayılı Kanun esasları dairesinde aylık, ayrıca 350. TL.'de tş Güçlügü tammı verilecektir. SINAVA KATILMA ÎJARTLARI: 1 657/1327 sayılı Kanunda öngörülen esaslar» 2 30 vaşını geçmemiş olmak, 3 Askerlik hizmeîini yapmış olmak (Erkekler için) 4 Ressamların. Sanat Enstıtüsü Teknik Resfam bölümü mezurku, topoSrafların ise tapu ve kadastro lisesi veya meslek okulu me/unu olması. Aranan sartlara ha!7 olup «ınava eirmek i'teyenlerin en eeç *ınav eiinıinden bir sün önce saat 18 30'a kadar bir dilekçe »ahsil belse«ı Niifu.« hüvıvet cüzdanı sureti vey» «sh Askerlik dıınımıınu bilrtırir belce (Son askerl!k yoklaması vacılmış nlamkl 2 adpi vp^ika'ık fotoğraf ile tdarpmiz Personel Müdürlüğüne bızzat müracaatlan rica olunur NOT: Ri7?at mı'iracaat etmeypnlprir tnlepleri na^arı itibare ahnnnvacalttır. (Basın: 11121 . 1152) Vietnam Güneydoğu Asya'da sözde ateşi kesen Paris Anlaşmasmın yüdönümünde de savaş, hem Vietnam. da hem de Kamboç'ts devam edi yordu. Bütün yü boyunca da sürüp girmiş ve Saygon'un iddiasma göre, Hanoi, yıl içinde ateşksâi 316 bin Hanoi'nin iddiasına göre de Saygon 351 bin kez ihlâl etmişler, 100 bin de Vietnamlı ölmüştür. Amerikan askerleri çekil diğine göre Savaş Vietnamlılar arasındadır. yani Nixon vaadetti ği gibi, savaşı Vietnamlaştırmış, ülkeye barış getirmemiştir. Bu arada Van Tiyö. Paris Anlaşmasına aykırı olarak Başkanlıâını 1980 vılına kadar sürdürmek için Güney Vietnam Anayasasınd» degişiklik yapmıştır. Önceki hafta Paracel adalar grubundan birkaçrnı işgal ederek ÇinTe savaşa rutuşmus ve adalordnn kavıplar vererek cekilmişti B" sı»rüvenden ders almayan Van Tiyö. Çin'in üzerlerinde hak iddia ettiği 'Tai wan v e Filipinler de hak iddia <>diyor> Spretly adalar grubuna da asker cıksrmıştır. Ru serüven lerinde Amerika Van Tiyö'yü dp* teklpnıedişi eibi. ba^vıırdusu B M. Güvenlik Konseyi de meseteyi ;rinr}«rrıinp bile almıyor. Van Tiyö kaldıkça barış Vietnama giremez. Türkiye Demir ve Çeük İşletmeleri Genel Müdürlüğünden 1.000.000 m3. Dekapaj Yaptırılacaktır Dlvriği macfenierı müessesemiz iş yerlerinden B kafasındakı JO üd O m3 dekapaı işı ihale olunmak suretıyle . O.O yaptırılacaktır. Bu işe sıt r>ır no.'lu haritanm tetkiki ile a!ım genel şartnamesı ve sözleşme örneglnin 1emin edilebilmesı için ısteklilerin mesai saatleri dahilinde; a) Karabük'de Malzeme Ikmal Müdürlüğü ıç alımlar servisine. b) Istanbul'da Taksim. Lamartin caddesi, Doğu Palas kat: 4'dekı mümessîllığimize, c) Ankarada Karanfil sokak 30/7'dekİ İrtibat büromU2 şeflığıne d) DivriSi'de müessesemiz müdürîügüne müracaat etmelerı gerekmektedir tsteklilerın, üzerı 1.000 000 m3 dekapaj thalesine ait kapalı teklıf mektubudur Yazılı teklıflerini muvakkat teminatlarıyie birlikte en çeç 26/2/1974 Salı günü saat 14.30'a kadaı Karabük'tekı (Jenel Mürh'irlüSümüz Haberleşme ve Arşiv Müdürlüîünde bulundurmalan gerekmektedir. . . . . . j,^.,: PTT FABRİKA MÜDÜRLÜGÜNDEN Erkek Memur Ahnacaktır Müdürlüjrümü* servislerinde boş bulunan memur fcadro lannın doldunılmasım teminen 26.2.1974 günü saat 14.30 da yapılacak sınavia veten kadar memur ahnacaktır. AşaSıdaki şartlara haiz olaniann sınava ıstira» edebümelen için nüfus cüzdanı aiplom» ve bir adet fotofcrafla birlikte en gec 25.2.1974 eünü mesal bıtimine «adar ümranıve • AlemdaS Caddesı üzerinde bulunan MüdürlUfHimilı Personel Servisine sahsen rnuracaatlan ilân niunur 1 Lise, Ticaret Lisesl, Sanat Enstıtüsü ve OrtaoKul mezunu olmak. 2 Tayin tarihinde 35 vaşım geçmemis olmak. 3 Askerlik görevını ıkmal etmiş olmak (Basın: 1 9 0 115D U9 (Basın 11182) 1156
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle