18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TV'de son general ve ulusal yıldönümleri Mahmut T. öngören Geçen yıl, Cumhuriyetlmizin 50. yıldönümünde ve Atatürk'ün 35. ölüm yıldönümünde TV yayımlannda görülen gevşekliğin ve lâubalilik örneklerinin bu yıl giderileceğini boşu boşuna bekledik. Cumhuriyetin 51. yıldönmü de bir yıl öncekini andıran bir tutumla geçiştirildi. Şimdı TRT Televizyonunun 10 kasım 1974'te ne gibi programlara yer vereceğini merak ediyoruz. Geçen yıl Cumhuriyetimizin yıldönümü ayn bir özellik taşımaktaydı. 29 ekim 1973, sıradan bir yıldönümü değildi. Cumhuri yetin 50. yılma gelinmişti. Ama geçen yılki TV yönetimi 50. yıla ayak uyduramadı. Çünkü o gün çıkan gazetelerde TRT'nin bıldirdıği, ama birbirini tutmayan program listeleri yer almıştı. TRT'nin verdiği bilgiye dayanarak bir gazete saat 22.37'de bır TV oyununun yayımlanacağını açıkiıyordu okuyucularına. Bır başka gazete ise. yir.e TRT'den aldığı bilgı ile, aym saatte «Te levizyonda Sinemannın gösteri leceğini haber veriyordu. Oysa o akşam televizyonu izleyenler her iki gazetede açıklanan lıstelere hiç de uymayan bir yayımın ya pıldığını gördüler. 12 Mart döneminin kalıntısı olan geçen yıl ki TV yönetimi Cumhuriyetin en önemh yıldönümü için çok önceden proşram planlaması yapmamış, büyük bir lâubalilik içmde yayımları oluruna bırakmış tı. Aynı gün Cumrıunyetın an lamını, yaşamımızdakı yerıni be lirten ve değerlendirmesini yapan bir tek fikir progTamına da yer verilmedi. Ama örneğin 50 yıl içinde mimarlık alanında Tür kiye'de kaydedilen gelişmeler anlatıldı. TV yönetimi bir vıldönümünü tanımlayan günde konunun genel anlamda ele alınması gerektiğini ve avnntı lara ancak ilerdeki günlerde değinilebileceğini daha öğrenememişti. 29 Ekim'de o sünün anla mını vermeyeceksıniz. ama Cum huriyet dönemı içinde tek bir alan olan «mimarlık»ta elde edilen gelismeleri anlatacaksınız. îşte bizdeki programcılık anlayışı. Sözgelişi niçin «50 Yılda Mimarkk» yıldönümüne rastlayan 29 Ekim'de anlatılacak da, «50 Yılda Balıkçılık» gibi bır konuya değinilmeyecek? Yanıt ver mek olanaksız. Çünkü bunlann hiçbiri Cumhuriyet'in ilân edıldiği günün konulan olamaz. Ama Cumhunyet sayesinde gelişen konuların pro^ramlanna daha sonraki günlerde yer vermek de gereklidir. Ni'ekim bu anlayışla olsa gerek. geçen yıl, 11 kasım 1973 tarihinde «50. Yı!» adı ile yayımlanan bır başka programda da sadece Bofaz Köpriisünün daha önce de yayımlanmış açılış töreninden iz lenımler, bakanların sıkıcı ve propaganda dolu konusmalan yinelendi. beher davetivesi en az 5 bin liraya satılan bir balodan sahnelere ve bazı şırketlerın rek lâmma bol bol yer verıldi. Böv1 lece 50 yılda ulasılan Türkive nin. bu programda gösterilenler den olustuğıı anlamı çıktı. O y a biz, Türklerin bağımsız olarak yaşadığı topraklar ustiinde bugüne dek kaydedilen en büyük aşama diye kabul ettiğimiz cumhuriyetin kuruluş öyküsünu televizyonda bulacağımızı ummuştuk. Osmanlı împaraforluğunun son dönemın de ıçerdeki düşmanlarımız kendı ülkelerine ve soydaşlarına nasıl ıhanet etmışlerdi? Dışarcfaki düsmanlarımı? ı«e emperyalist amaçlarla birleşerek ko«koca ımparatorlugu nasıl yagma Pdivnrlardı' Türkler bu iki tarafh tehlike arasında nasıl sıkmp kalmıstı? Ve bu gibi dıırumlarrla pek çok ülke yenilsiyı kabul ederken, biz hangi inanç ve nasıl bir güçle lç düsmanlara ve dünva empervalizmine karsı çıkabilmistık? Bu İhanetler ve düsmanlıklar çemberıni rva?ıl varıo. kurtuluşa ka vu?tuk' tçerdekı haınleri ve disardakı pmpervali'îtleri nasıl dı?e getirrtik'' NaMİ tarihte e sine ra'tlanmayan bır destsn yazdık? lş*e hız bu dPStanın yazı!ma«ıntian S0 vıl sonra. kendi televızvonumuzda bu soruların van'tlannı veren program lar gormek ısterffik Hattâ bu pro^ramlarda 50 vıllık bir dönem içindeki vanılgılarımızı. ve tersizlıklerimizı ve hatalarımızı da işlemelivdik Oysa geçen yıl TV ekranlarmda sadece marşlar çalındı ve torenlerden izlenimler yayımlandı. Tüm umutlarımı? bu vılkl 29 Ekim TV programlarına kalrrüştı. Bu yıl durum deâisık olabilirdi TRT'de venı bir yönetim vardı. TV vönetımı de gençlerin elindevdi Ama son yıllarda ulusal vıldonümlerimizın anma programlannda sorülen gevşek liğe 23 Nisan 1974 tarihinde de rastladıîımız ıcin bu venı vönetime de pek fazla umut baâlanadık Geçen 23 Nisanda çocuklar için basarılı bir eğlence prosramı vapılmıştı ama. sevircinin voSunlastıgı en nnem li vavım zamanı olan ak'am «aatlerinde Türkıve Büvuk Mil let Meclısı hinasının tek sesli Türk müzı5ı e^lisınde tanıtılma«ınrtan ötpve gidilmedl Yin*" hir fikir proaramı voktu. 19 Mavıs 1974'ü de avnı anlavısla eeçistirdikten sonra. «27 Mavıs Anavasa ve Hürrıvpt Bavrami'nrta radvnlanmız çpsitlı programlara ver vrirken TRT Televizvonu konuv'a pr, küçıık ilişki^i bulunan bir program bile yayımlamak zahmetine katlanmadı Yeni rRT vönetiminı eleştıren sıyasal fiuçlerin büvuk bır çoâunluğu 27 Mayis Devrımınp de karjı çıktığına core. p B çen 27 Mavıs vıldönümündeki su«kunhıgu ile TRT acaba orvları hosnııt etmevı mi amaçlamıstı"' Cumhuriyet'in yıldönümüne aelince. durum bamba«kavdı. Aralarında karjı çıkanlar o!sa bile tüm siyasal p^rtiler ve elbette tüm ulus yılda hiç olmazsa bir kez Cumhuriyet anlamı çevresinde toplanmalı ve onun değerini yeni aşamalarla yükseitmeve çalısmalı dır. Burada en büvük görev de radvn ve TV gibi kitle haberleşme organlarına düşer Ama bızim televizvonumıi7 Cumhuriyet'in en son vıldönümü pksam saatlerinde «Ali Poii=> ve tki Açıksföz. cibi yabancı vap'mlarla kutlanmıs O Cumhurivet'le i!"ili fik'r program ları vayımlavacaBi verHe. 29 ekim aksamı Rırl^smis Milletler Teskilâtı'nın 29. kurulus yıldönümüne ait bir programa bile yer vermi';tir. İ>teliV rumhurivefin 51 Yıldöniimıind?n üç ırün önce Kurtıı lus Sav»ç!mi7.ın hayatta kalan son gpnerali Fahrpttin Altsv'ı da vitir miştik. Onun yaşamı da Cumhuri yet'in kuruluşıı He hiılestirilerek bugünkü ve gelecektekı kuşaklara. dünkü kuıtulus mücadelesinin >"ücelİ2İ ve anlamı televizyonda sergılenebilirdi. Hattâ TRT Televizyonu bugün Tü'kive'de milyon larq ulaşan tek güç olarak. geri ciliğin Cumhıırıyet'e karsın nasıl vavıldığını ve npsıl önlenmesi ge rektt?ini. ekonomimizin gelişmesi için Cumhuriyet döneminde negıbi adımların atılmasında yarar bıılunduĞıınu da anlatmalıdır. Çünxü her iki konu da son dere ce güpceldir ve ancak bunları ışlejen bir TV çağdısıhktan kurtu labilir. Ama haksızlık etmeyelim. Spor yavımlarını srttıran. klasik Türk müziği programlarını geli«tiren, program aralarında minvstür resimieri gc=terip tek sesli müzik çalan. eecmis vaşamı inceleyen proeramlars daha sık yer veren ve sadece Osmanlı tmparatorluğu'nun yücpliğini yansıtan vayım lar yapan bir TRT. ulusal günler le ve çağdaş sorunlarla ve de yeni Türkiye'nin son generali ile il gilenecek zaımnı elbette bulanıaz. Dolayısiyle de bövle bir tele vizyonu i?.leyen milyonlara da çok yazık olur. TV'deki filmlerde ilginç bir 'Müzik nakli, Atillâ DORSAY önee Jşln oîumlu yanım beHrtelim: TV'de Sinema saatlerinde gösterılen filmlenn türkçeleştirilerek oynatılması, çok olumlu bir davranıştır. tlk başlarda altyazı ile göstenlen birkaç film, TV'nın küçük ekranında bu yazılan okuyarak fılm izlemenin ne denli güç olduğunu ortaya koymuştur. Gerek bu nedenden, gerekse yazılann yetersiz olmasmdan, örneğin Alfred Hitchock'un «Celse Açılıyor The Paradine Case» gibi bir başeseri, deyim yerindeyse «güme gitmiştir». (Bu filmin yeniden gösterilmesini dileriz). Aynca filmlenn türkçeleştirilmesi bir hayli başanlı olarak yapılmakta ve sinemaya gıttiğinizde göze çarpan aUşılmıs «dublaj yanlışlannn» pek az rastlanmaktadır.. TV yöneticileri, TV'yt karsı yönelülen sürekli elestiri ve yakınmalardan UzülmesJnler. însanoğlu bir konu bakkında konuşmak veya yazı yazmak eylemine glriştiği anda, bunu genellikle işin olumsuz yanlannı belirtmek için yapar ve «elestiri» sözcüğıi. türkçede (diğer dillerde de olduğu gibi), «olumsuz, yanhş olanı ortaya koymak» anlamında yorumlanır. Onun için biz de, türfcçeleştirme işleminin ilke olarak olumlu yanına karşm, bu konuda dikkatimizi çeken ve sürekli olarak yapılan bir yanhşa değinmeden edemiyeceğiz. Olay, bizlm açımızdan, birkaç hafta önce, George Cukor'un 1932 yılmda çevirdiği «Boşanmanın Bedeli • A bill of divorcemeut» filmini seyrederken başladı. Filme kendimir kaptırmış gidiyorduk kl, fon müziği ile irkildik. Bu, sinema ve müziğe bir parça âşina olan herkesin bildiği ünlü «Umelight» melodisiydi. Film boyunca sürekli olarak kullanılan bu müzik, Charles Chapplm'in 1951 yıhnda çevirdiği Unlü filmi «Sahne Işıklan Limelight» başeserinin, Chaplin'in kendisi tarafından bestelenmiş ve çok tanmmış müziğiydi. Peki ama, bu müziğin 20 yıl önce çevrılmis bir filmde ne işi vardı? Yoksa Chaplin kimsenin farkına varmadığı bir kopyacılık mı yapmıştı? Bu garip olay, daha sonraki başka filmlerde de sürüp gidince. ne olduğunu kavrayabildik. Filmlerin türkçeleştirmesini yapan stüdyo, bu işlem esnasında filmlere, organ nakli yapar gibi «müzik nakli» yapıyordu. Bu nakil, bazen bir filmin kendi içinde yapılıyordu. örneğin «Kazablanka» fil minın, fümdeki zenci tarafından piyanoda çalınıp söylenen ünlü melodisi «As Tıme Geos By», filmin sonundaki havaalanı bölümünde sürekli olarak kuUanıldı. Ve tabti, asıl kullanıldıği bölümün tüm özgun seslerini, bir bann gürültüsüntl, konuşmalan, alkışlan da kendinde taşıyarak.. Bazen ise, başka bir filmde ün yapmış bir melodi, hiç ilgisi olmayan bambaşka bir filmle naklediliyor, Ustelik bazen aynı müzik, birden çok filmde de kullanılıyordu. örneğin yine Chaplir.'in «Şehir Işıklan City Lights» filmiyle tanınan ve sonradan «Smile» ismiyle çeşitli şarkıcılar tarafından plâk yapılan müziği, 1939'da çevrilmiş «Genç Gönüller»de de, 1936'da yapılmış «Küçük Lord» filminde de çekinmeden kullanıldı. Yanılmıyorsak bu durum, TV için satın alınan filmlenn, sinema filmlerinde olduğu gibi «enternasyonal bant» denilen özgün müzik ban tınm bulunmaması nedeniyle olmaktadır. Böylece, konuşmaların türkçeleştirilmesi esnasında filmin müziksiz kalmaması ıçm başka bir müzik «yamanmaktadır». lyi, güzel de, bu konuda biraz dikkat gösterilerek, bır küçük azınlığın da olsa sinema bilgisini alüst edecek, çok tanınmış mUziklerin kullanılmaması herhalde gerekir. Yoksa yakında 19401ann bir filminde «Love Story» veya «Godfather» müziğiyle karşılaşmak, kimseyi şaşırtmamahdır. HAFTADAN SECMELER • Pazar günü 10 kasım, Ata'yı anma günü dolayısiyle, TeleSpor yok. Ancak sporseverler gene oldukça yüklü bir haftaya daha doğ rusu güne sahip olacaklar. Çarşamba günü, öğleden sonra, Bursa'dan naklen. Bursaspor Dundee United <tskoçya) Avrupa Ku pa Galipleri Kupası, aynı gün ak şamı da Istanbul'dan naklen. Fe nerbahçe Ruhr Chorzovv Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası maçla rı verilecek. # Çarşamba akşamı programda bir oyun var. Sait Faik'in Kumpanya adlı hikâyesinden filme çe kildi. Ama maç yayını olursa, Kumpanya herhalde kalacak. • TV'de bugün gene müzdk yok. TV'nin fasıl heyeti, yarm gene karşımızda olacak. Çarşamba günü Taner Şener ile Ela Altm bu kez İzmir şarkılan söyleyecekler, ama maç yayını onların programında da değişiklik yapabilir. Perşembe günü Türk halk müziği, cuma günü Bilge Şan'ın türküleri var. Pazar günü. 10 kasım programında Rumeli Türküleri ve Atatürk'ün sevdiği şarkıları izleyeceksiniz. Hafif Batı Müziğinde haftamn tek solisti Kamuran Akkor. Çarşamba günü 15 dakika görünecek. Cumartesi, Hafta Sonu'nda da F» var. ama TRT geçen hafta Cumhu toş Balkır'm iki parçası var. riyet Bayramı tatilinde olduğu için, buraya ne konacağı hafta so Cumartesi gecesi Fecji Ebcioğ nuna kadar tespit edilemedi. Dış lu'nun Biz Bize'sinde Neşe Kara yapım bir film olacak. Cuma günü böcek, hem alaturka. hem alafran Yirminci Yüzyıl Dosyası'nda çaga söyleyecek. Aynı programda ğm en trajik kardeş savaşlarından Banu. Piraye tîzun, Antenler ve birinin belgesel öyküsü var. Aynı Muzaffer Hepgüler Rıza Pekkııt akşam Alastair Cook'un sevimli an sal ikilisi de var. Kla«ik Batı Mfl latımı ile Amerika devam edivor ziği merakhları için sa!ı gecesi Cumartesi günü Jac<jues Yve? konserinde Reger. Fiorillo. Alard. Cousteau'nun ekibi ile gene denız de Falla. Marschner'in yapıtları lerin derinlıklerine dalacağız. Ayyer alıyor. nı gece, Gecenin TV'sinde. Bolşoy # Yann gece Uğur Dündar. ts Balesinin ünlü baş balerinlerinte Hayat'ı ile gene karşınızda ola den Maya Plisetskaya'j'i izleme ocak. Perşembe günü bir belgesel lanağı bulacağız. Almanya'da Türk TV cileri 24 25 ekim günleri, Wıesbaden'de Avrupa Teîevizvonları Eğlence ve Yarışma porgramları semineri duzenlendi. Hedpf her ClkPnın örnek programlarla semınere gelmesı, yapımlarını göstermesı, tartışılması. karsılıklı fikir ve program alışverişı ıdi. Du^enlevıcller. Turkıve'den de üç k:sı çaeırmışlardı Ama TRT sadece Eglence Yavmları Müdurü Yıleri Atamer'i, üstelık eli bos gönderdi. TV beş yıldır, Turkive'vi temsı) edecek bır eglence ya da varışma programı yapmamış olacaktı Atamer seyahatten önce. organızasyon komitesinden «Mainz Hilton'da yeriniz avrılmıştır» mesaıını alınca şasırdı Dört gün ıçın TRT'den aldığı harcırah 470 marktı. Oysa Hiiton'da bir gecenin yatak parası sadece 80 marktı. Atamer özür dileyıp ikıncl sınıf bir otelde geceledi. Toplantıya katılan ülke delegelerl arasında Hilton'da kalamayan sadece o ve Yugoslav meslektaşı idi. Gürol Gökçe: "Biz tiyatroyu tanıtıyor ve sevdiriyoruz,, TRT Televizyon Tiyatro Şubesi Bölum Müdüril Gürol Gök çe 1940 yıhnda Ankara'da dogdu. 1963'te Sıyasal Bilgiler Fakültesini bitirdı. Öğrencilik vıl larında tıyatro ıle ilgilendı. Sah ne SBF'yi kurdu. Ovunculuk ve yönetmenlik vaptı. Bu toplulukla N'ancy Festivalinde öoül aldı. ı965'den itibaren iki yıl îngiltere'de tıyatro eğitimi gördü ve çalışmalar yaptı. Dönüşünde Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda oyuncu ve ybnetmen olarak görev aldı. 2 yıl Pastav adl1. Tiyatro Dergısinın yazı işleri rr.üdürlüğünü yaptı. 1970 yılında TRT'ye (?irdi. ı971'de Thamson f oundation Television College'in kursunu bırincıhkle bıtırdı 1 Temmuz 1974'te Tivatro Subesi Müdürlüğü'ne getirildi. Gurol Gökçe. Cumhunvet'in so ruiarına cevap verol' SORU Aralarında Uevlet Tiyatrolan Genel Müdiirü Cüneyt Gökçer'in de bulunduğu bir grup tiyatro adamı. televiz yon'un tiyatro sevırcisinde büyük düşüşe sebep olduğunu üe ri süriiyorlar. CEVAP Sinema keşfedildiğı ve yayıldığı zaman tıyatronun sonunun geldiği ıddia edilmişti. Şimdı de TV'run, tiyatroyu öldüreceğı söylenıvor. Görünüşe göre böyle diyenler haklı. Istanbul'da tiyatro yaptığım bazı salonlar bugün odun deposu. 30'dan fazla tiyatro vardı, çogu kapandı. Ama gerçek bu değil. Yolunu çizen, çızdıği yolda iyi yürüyen ve sejircisini şaşırtmayan tıyatrolar ya şıyor. TV'nın programının en güzel olduğu gecelerde bıle salonunu dolduruyor. Bunlarm içinde her türdeni var. Bulvardan, politik tiyatroya kadar.. Içte Devekuşu Kabare, Gazanfer Özcan, Kenterler va da Dostlar.. Tiyatro'da oyuncu ile seyircinin bır et ve ruh ılişkisı vardır. Bu ilişkiyı sağlayamadığı için sinema tivatroyu öldürmedi. TV de öldüremez, ter sıne faydalı olur. SORC Nasıl vani? CEVAP Bir defa özel tiyatrolarda yozlaşma. sapmalar kalkacak. Bır oyunda iki alkış alan tek başına tiyatro kurma denemelerine gırismeyecek. Televizyon başında rahatça oturan kişiyi tiyatro salonuna çek mek için gerçekten ıyı oyunu iyi vermek gerekecek. Bu da özel tiyatrolarda kalıteyı vükseltecek. Az, ama öz tıyatro ola cak. Önüne eelen salırıeye çıkıp enflasyon yaratmayacak. t>T oyuncu sahnede kalacak, iyi de para kazanacak. ödenekli Tiyatrolara gelmce.. Devlet ve Se hir Tiyatrolarmda seyırcı azalmasının sebebi TV degil. bu tiyatroyu vöneten zihniyetin halk tan kopmasıdır. Her türlü teknik ve oyuncu imkânlanna sahip bu kuruluşlar iyi oyun seçip iyi oynadıklan zaman seyirci saatlerce kuyrukta bekler. Bugün boş salonlarda temsil vermeleri, seyirciden koptuklarının ispatıdır. Oysa ödenekli tiyatrolann yapması gereken iki şey var. Klasik üyatrodan değerli örnekler seçip. tivatro eğitimi vermek ve daima arayış içinde olarak. çagdaş tivatroyu. yeniliklen seyircisine aktarmak. Ben ödenekli tıyatroların bu ıkisıoı de vaptıklan kanısında değilun. SORU Sİ2 Tıyatro ^ubesi olarak neler vapıyorsunuz? CEVAP Aslındi bu ısim hatalı. Biz pek Tıyatro Subesi sayılmayız. Drama karşılıgı bir isim aradık. Oyun denebilir da TV üyun Subesi örneğin. Çünkü biz tiyatro değiliz. Sinema da değiliz. Bu ikisinin TV kuralları içinde oır senteziyiz. Uç tür çalışmamız var. Birincisi hazır bir oyunu aynen seyırciye iletmek Bu en ıstemediğimiz sey. ama zorunlu olarak yaptık. Yeterlı oyun hazırlama ımkânı olmavmca, hazıra konduk. İkincisı tilm türünde çahşmalar. üçüncüsü stüdyo çalışmalan. Son ıkisı aslında TV Oyunu tarıfi ıçine gıriyor. Anlatım olarak tıyatrodan daha ilerdeyiz. ama sınemava oranla daha muhafazakârız Çün kü anlasılmak zorundayız. TVyi ızleyen çeşitli kültür bölümlerindeki milyonlarca kişı ne seyrettiğini anlamalı. SORL' 40 bafta 3 bin saat Rloçanı içinde size düsen görevler nelerdi? CEVAP 15'te bir TV oyunu hazırlamak, her pazar bir bölümlü oyun sunmak 15'te bir persembelerı gene bolümlü bir oyun vermek. Ayda bir de mızah programı hazırlamak. Bu sonuncusu hariç diğerlerini gerçekleştırdik. Bu arada ozel eünler için rizel pro?ramlar (Ramazanda Hoş Seda gibi) yaptık. SORU Snbenizde bn işler için kaç kisi var? CEVAP Kâğıt üzerinde kalabalık. Ama fiilen çalısan 4 kişi ancak bulabiliyorum. Anlasma ile dışanya is yaptırma imkânımız bize bazı kolaylıklar sağlıyor tabiî SORU Bir oynnunnz ortalama kaça malolnror? CEVAP Oyuna ve sEreye göre değişiyor örneğin Yaşar Yaşamaz 200 bin liraya çıktı. SORU Geçen yıl bir Kaynanalar dizisi vardı? CEVAP Devam edebilir. Ama ederse, metinler yeniden elden geçmeli. Kaynanalar hal km çok sevdiği bir programrfl. Ama halkın begenisine esir oiursak görevimizi yaparrayız. TV'nin görevi halkın kültir se viyesini yükseltmek, göruş ufkunu genışletmektir. SORU Sizin poUtikanız ne? CEVAP Yerli oyunlara ağırhk veriyoruz. Ama yerli olsun, yabancı olsun. seyirci bir oyunda kendi sorunlannı GÜROL GÖKÇE'NİN EN BÜYÜK SIKINTISI TV OYUNU YAZAR1NDAN YANA. «OKULU YOK Kl ÇEKİP ALASIN» DÎYOR. bulabılmeli. Öz kültürümüze ve halkımıza dönmek zorundayız. Halka bir şey vermeyen oyun olamaz. Işlenen konu evrensel olmalı. SORU Kalıplannıı çok sert? CEVAP Hayır değil.. Bu esaslar içinde çok toleranslıyız. Tiyatroyu her türü ile tanltmak isteriz. Eğlenceli bir komedi, hafif bir muzikal de zaman zaman seyircinin ihtiyacıdır. SORL' Dış ka>naUardan fay dalanıvor musunuz? CEVAP BBC (İngiliz) ve ORTF 'Fransız) den klasik tiyatro ile ilgili çok güzel yapıtlar seçtik. Shakespeare, Ibsen, Moliere, Turgeniev gibilerin oyunları bun lar. Şımdi problem bunları dublajla mı verelim, alt yazı ile rni? Çünkü tngiliz ve Fransız Tiyatrosunun en büyük sanatçılarını kendi sesleri ile izlemek de önem li. Erken saatlerde dublajlı olarak yayımlayıp, meraklıları için Gece'nin TV sinde alt yazılı ola rak yayına koymayı düşünüyoruz. Bunlar ocak aymdan sonra baslayacak. Gene ocaktan sonra, çağdaş tiyatrodan ömekleri, İonesco'dan. Beckett'ten yerli yapım olarak hazırlayacağız. SORU Bsşlangıcından bueüne tiyatroyu tanıtan bir dizi düşündünüz mii? CEVAP Evet. tki ayn bölümde. Dünya Tiyatrosu ve Türk Tiyatrosu olarak. Türk Tiyatro tarihini ömekleri ile veren bir programı sanırım gelecek sezon verebileceğiz. Dünya Tiyatrosu ise çok büyük ve çok zaman ala cak bir proje. SORU Oyuncu ihtiyacınızı kolayhkla karşılayabiliyor musunuz?. CEVAP Burada ilk sorunuza geliyorum. Hayrettir, en kolay bulduğumuz şey bu. Hem de çok komik denecek derecede sz para ödediğimiz halde. En başta TV bizi öldürüyor diyen tiyatro patronları dahil hepsi bize yar dımcı olmak için koşuyorlar. Çün kü aslında televizyonun kendileri ve tiyatrolan için iyi bir rek lam aracı olduğunu biliyorlar. Bizi gerçek rakip görseler böyle yardım ederler mi? Kapımız herkese açık. Son günlerde Devlet Tıyatrosu oyuncularına itibar etmediğimiz gibi bir hava yaratıldı. Ash yok. TV'de herkes, hattâ hiç profesyonel oyunculuk yap mamış yetenekli amatörler de yer alabilir. SORU O halde TV Şube Mü diirii olarak pek fazla sıkuıtınıı yok? CEVAP Var.. Hem de çok önemli bir sorun. TV Yazan yokOkulu yok ki seçip alasın. Tiyat ro yazıp getiriyorlar. Olmuyor. Sinema senaryosunun da olmadığı gibi. TV senaryosu ayn birşey. Ülkemizde TV yazarının yetişmesi çok zaman alacağa ben İmkân yaratanlar FenerbahçeGalatasarav maçının naklen yayını sırasında Tür kive Televizyonu ilk kez önemli pozisyonları anında tekrar yaymladı. Teknık dilde replay denen bu lş, dünyanın her yerınde özel bir âletle yapılır. Cihazın asU, 30 saniyelik devamlı dönen halka şeklinde bir band. Hangi anda yayına sokarsamz, otomatik olarak son 30 saniye içinde olanlan tekrarlar. Cihazın fiyatı bizim paramızla 100 bin lira civarında. TRT ıçın bu parayı ödemek çok kolay. Ama ithal formalitelen o kadar uzun kl. Siparış vapıldı. Gelecek yıl ancak gelecek. Barbaros Aykol. replay olmadan önemli anları yeniden verme işini büvük band kayıt cihazı ile gerçekleştırdi. Biraz zor oldu, pozisyonun üzerine, tekrar o W duğunu belirten işaret konulamadı. ama oldu. Yayını yöneten Aykol, TV'nın tek binlik zoomlu kamerasını da Istanbul'a götürüp, çok yakın çekimlen de naklederek Avrupa yayın.larına en yakın TRT çalışmasınt gerçekleştirdi. Ankara'ya dönerken arkadaşlarına «Gayretlerimiz boşuna. Biz Avrupalı olmağa çahşıyoruz ama, sahadaki futbol Avrupai olmadıktan sonra neye yarar» diyordu. Yarışmasız TV ve «Dünya Turu!» Dünyanın bütün televizyonlannda yansmalar en llgl çeken programlardır. Türkiye'de ise rfurum şimdilik tam tersı. Yayınlanan üç program da ilgi çekici olmuyor. Amerika'dan alınan «Eşinizı Tanıyor musunuz?» Türk toplumuna uymadığı için renklenemiyor. Amerika'daki programda eşler «rasında seksüel uyuma yönelik sorular bile yer alırken, bizim seyirci «özel hayat» konusunda çok hassas. «Nasıl tanıştınız?» şeklinde bir soru bile, Anadolu'dan «Milletin özel havatına karışmaga ne hakkınız var» şeklinde mektupların yağmasına sebep oluyor. Hafta Sonu içindek) adsız yanşma, daha çok bır show havasında BBC'nin Master Mlnd (Usta Zekâ) adlı programından adapte edilen Kimbilir. îngütere'de bile en entelektüele hitap ederken, Türkiye'de tabıatiyle ilsjı toplayamadı. Şimdı çeşitli programcıların yanşma teklifleri TRT'nin raflannda dizili duruyor. Bunlardan birisl de «DCnden Bugüne.vl hazırlayan Nazmı Kal'ın «Dünya Turu» adlı projesi. Yarışmacılar, konu olarak dünyadaki ülkelerden birini «eçecekler. Aynı ülkeyi seçen dört kişi tesbit edilıp bir proeram hazırlanacak Sorulacak sorulara en ivı cevaplar veren yarışmacı, eşi ya da bir yakını ile, seçtığl ülkenin 2ü gün konuğu olacak. Programda aynca o ülkenın tanınmış bir sanatçısı da show yapacak. Gerek kültürel yanı. gerekse armağanının gerçekten çok büyük oluşu ile bir anda dikkatleri üzerinde toplayacak bu yanşma teklıfi eylül başında yapıldı. Hâlâ karar yok Kal, Ankara'daki elçiliklerle konuşup, bu 20 günlük davetin bütün masraflarını da onlara kabul ettirdi. Yanşma TRT'ye yük de olmayacak. TV'de Sinema'da haftamn fjJmleri Program Planlaması TRT'nin programlaruıdan çok, bu programlann yerleştirilmesi elestiriliyor. Örneğin bütün dünyada yüm en ilgi çeken olay! Muhammed Ali Foreman maçı naklen sabah 6.15'te verildikten sonra, gece saat 23.30'da tekrarlandı. Çalışanlar ve öğrencileı için saatlerın ikisi de çok tersti. Geçen hafta 3 film gösterildi. Pazartesi (ertesi gün bayram tatili vardı) ve Cumartesi (ertesi gün pazar tatili) gecesi yayımlanan fîlmler sadece büyükler içındi. TRT'nin pek nadir bulduğu çocuklar için eğitim yanı değerli fılmlerden biri Küçük Lord ise çarşamba gecesi, ertesi gün okul varken ve cocuklar erken yatmak zorunda iken yayına sokuldu. Müzik yayınlannın dağıtımı da plansız. Hafta başları genellikle Türk sanat müziğine ayrılıyor. Türkücüler de arka arkaya haf ta sonunda geliyorlar. Dağıtma ve yerleştirme yok. Pazartesi geceleri iki haftada bir müziksiz geçiyor. KIRLÎ YÜZLÜ MELEKLEK / JAMES CAGNEY • 4 KASIM PAZARTESt: «KtRLt YtZLÜ MELEKLER» (Angels \vith dirty faces) 1888'de doğup 1962'de olen Macar asıllı yonetmen Michael Curtlz'ın geçenlerde gösterılen «Kazablanka» ile birlıkte er» tanınmış filrnl. 50 yıl boyunca, Macarıstan, Almanya, Amerıka'da 100 kadar film yöneten Curtiz, 1938 yıhnda yaptığı «Kirli Meleklende, bir papazla birleşerek çevresindekı ışsizguçsuzlen ıslah etmeye çalışan bır gangsterin öyküsiinü veriyor. Film, yarıgerçekçi, yarıduygusal atmosferi ve özellikle çok başarılı bir oyuncu kadrosuyla dikkatı çekiyor. James Cagney, Pat O'Brien, Humphrey Bogart, Ann Sheridan, George Bancroft oynuyorlar. • 9 KASIM CUMARTESt: «K1RIK HAYAT» (The Eddie Duchın Story). Geçenlerde programa konulup gösterilmeyen «Kırık Hayat», bu hafta oynayacak. 1956 yıhnda çevrilmiş olan fiim, 1930ların caz piyanıstı Eddie Duchin'in yaşamını anlatıyor. Piyanistin büyük askını yitirmesi, yeniden evlenmesı, ölümü, duygulu bir anlatımla verilmiş. Piyano parçalarını Carmen Cavallero'nun çaldı|ı filmı, tanınmış miizikal yönetmenı George Sidney yönetmiş. Tyrone Power, Kim Novak. Wictoria Shaw oynuyor. Film, birkaç yıl sonra ölen Tyrone Power'in son, Kim Novak'ın ise ilk filmlerinden biridir. Nasıl okunur? Mnhammed Ali'ye «Clay» diye hitap eden birisi herhalde şampıyonun yumruğunu yüzünün ortasına yer. Zira Müslüman boksörün en çok kızdığı şey eski adının kullanılması. Ona artık Amerika'da bile Clay diyen kalmadı. Ama PRT bu isimden vazgeçmiyor. Bugünkü adını da bazı spikerler Muhammed Ali, bazıları da Mehmet Ali olarak okuyorlar. Herkesin bildiğinı okuması, özellikle yabancı isimlerde dikkati çekiyor. Örneğin boksör Frazier'i Frazer, Fraziye, Fraziyer. Freyziye diye okuyanlar var da, gerçek okunuşu Freyzır"ı kullanan yok. Fenerbahçe'nin Avrupa Kupalarmdaki rakibi Chorzow'un adı. Çorzov oluyor. Horzov oluyor. Hurzov oluyor. En çok geçen adlarda bile bir birlik kurmağa dikkat etmeyen TRT'nin. kırk yılda bir duyulan isimleri telaffuz şekli, aslını bilenlerin tebessümlerine sebep oluvor. Federal Alman Hükümetinin ha zırladığı yeni bir kanun tasansı uyannca, yabancı işçileri yasa dışı yollardan çalıştıran kimse ler için altı ayla beş yü arasında değişen hapis cezalan öngöriilmektedir. Tasanya göre Federal Iş ve îşçi Bulma Kurumunun onayı nı almaksızm yabancı lşçi ça lıştıranlar veya buna aracıhk edenler, yüksek para cezalanna yahut Uç yıla kadar hapis cezasma çarptınlacaklar. Profesyonel «turist» işçiler, ya nı izinsiz çalışmayı meslek haline getirenler yahut bu gibi ya BONN, "MODERN KÖLE TİCARETİ >)N E DAHA ETKİN BİR SAVAS AÇMA KARARINDA bancılan sömürmeyi meslek edınenlerse beşer yü hapis cezasına çarptınlacaklar. Şimdiye değin, resml çalışma lzni olmavan yabancıları başkalanna kiralayan «modern kö le tachleri» en fazla bir yıl hap se mahkum oluyorlardı. Şimdi bu cezanın beş katma çıkanlmasıyla. bu kazanç volunun önemli oranda önleneceği tahmin edilmektedir. Aynı şekilde, yabancı işçileri, öbür işçilere oranla daha kötü koşullar altında çalıstıranlar için de ağır cezalar öngörülmektedir. Eğer bu şekilde çahştınlan İs çiler, aynı zamanda «kaçak» du rumdaysalar, o zaman patronla n için yine beş yıla kadar hapis cezasma hükmolunacaktır. Federal Almanya'da kaçak olarak çalışan lşçi sayısı, bir takım uzmanlann kamsmca yüzbi nin altma düşmiiştür. Fakat bun dan çok kısa bir süre önce Federal Ekonomi Bakanı, daha 230.000 dolayında kaçak lşçi bulunduğunu sövlemiştı. öte vandan. 31 ekim 1974 tarihi esas almarak yapılan he^aplara göre, Batı Almanya'da dört milyon yabancı işçi yaşıyor ki bunlardan bir milyon Yağmur ATSIZ Bonn'dan bildiriyor yirml sefeiz blni Türktür. Baska bır deyişle bu ülkede yaşayan her dört vabancıdan biri Türk. 1964 vılı sonlanndaysa Fe dera) Almanya'da henüz sadece 85.172 Türk yasıyordu. Bundan bir yıl öncesinin ekim sonu rakamlanyla karşjlaştınlınca yabancı sayısında yüzde dört oranında bir artıs olduğu ortaya çıkmaktadır ki bunun asıl sebebi. bir çok lşçinin, ailesi mensuplannı yurdundan vanına getirtmesi ve Batı Alman ya'da dünyaya gelen bebekler. fiılindiği üzere üç yıldan beri Fe deral Almanva'nın yerlı Alman nUfusu azalmakta. buna karşılık vabancı ısçi ailelerı arasındaki do ğum oranının vüksefc olması ne deniyle ülkenin nüfusu. az da olsa artar eibl görünmektedir. 1973 vıh'ndan ou vana ülkedekı Türk nüfus vüzde onüç oranın da artmıştır. Halen Batı Alman ya'da yaşayan her H kişiden biri 0 Türktür. Türklerden sonra Yugoslavlar. îtalvanlar ve Yunan hlar geliyor. Yine en son Istatistiklere göre Batı Alrtanva'da 26 milyon 800 bin Alman uvruklu tnsan ça lışıyor. Bunlardan 484 binı işsiz. Yabancılar arasınaa da 66 bin i;siz var. Bövlece Almanlar ara s,nda ıssizlik oranı vüzde 2,4 ve yabancı lar arasında vüzde 2,6 olmaktadır. «Alman ış teşvılc vasası»nm 39 maddesine göre. «eeer bır yabancının çalışmak ıstedigi iş, bir Almana vertlebilecek eibiyse o zaman Alman. yabancıya yeğ tutulur.» Istlhdam alanındaki bozuklulc kendini belll etme«e başladıgı günden beri Bonn'dakı Federal Çalışma Bakanlığı vetkililen bu uzun süre unutulmus madde yi anımsavarak serçek anlamda işleı kılma vollanru aramaga başladı lar. Avrupa topluıupuna Uve ülkelerın vatandaşları örnegın ttalvanlar ve aynca Kederal Alman ya'da en a? bes vıl çalışmıs bu lunanlar bu niikmün Kansamı dısmda kaldıklarından. eerive dört milyon vüz bin vabancıdan ancaJî bir milyon dört yüz binı kalmaktadır. Bunlardan en son gelenlerin sözleşmeleri 23 Kasım tarihinde sona eraigınden ou ta rıhten itibaren DU oir milyon dört vüz oın ınsan sosval oakım öan son derece eUvencesiz bir curum ıçine düsecektir Gerçı Federal Caiışma Bakam WalteT Arendt. «Federal Almanva GUne\ Avrupa ülkelerindek! lssizlık sorunlannı cözebilecek dunjmda degıidir» sözieriyle ellenru masumluk suvunda vıkayıp temizleme efilimind eibl görüRüyor ama. Bonn hükumetinin kazanç mı elde edecefi voksa za rara mı uğravacaftı sorusu da. üzerinde ciddiyetle durulmağa defer bir noktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle