24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 28 Kasim 1974 ıl I A LiMMA AMA, TUHAF Uip. ADAMSlM ÖPîPtS... { A f r H ^ ı M AD£TAM . VÖKSAİ^PMİM frîöî ABDULGA DAĞLAR KRALI Yazan: Edmond About 34 Artık ylrml yasmdak! kadar ütodte deftilslniz blr gün belki de Jandanr.alann eline dUşeblürsiniz. Ben ml? Sızi adi blr hırsız gibi yargılarlar. O zarnan yargıçların korkusu da lcalrna» Böyle bir durumda yüzonbeşbin franklık blr makbuz, sizin aleyhinize çok kötü delıl olur. AdaIete size karşı kullanacağı blı delll vermeyin. Bellri de Bayan Simons ve mirasçıları müdahll olarak davaya dahi katılabilirler. Saiın makbuas imzalamayın! Kral bu sözlerime çok öfkelendi. İmzalayacağım! Hem de bir yerine Ikl tane imzalayacağım! İstediğıra kadar İmzalayacağım! Her zaman, her ıstevene, istedığı kadar makbuz vereceğun. Hah ha! Aakerler beni kolayca ellerine geçireceklerüu mi sanıyorlar? Bir kez talih bana gülmeaı diye simdi böyle mi diişünmeye başladılar? Ben ki daha diin gücümün yerinde oldugunu herkese gösterdim, beni mi lâhana ralmış bir adi hırsız gibi gıdıp yargıçlann karşısına oturacafım. Hadi bakahm delikanlı şurda bü kâğıda Bayan Simons'un ismıni Yunan barflenyle yazıver, kendininkini de yaz. Benimki pek gerekll değil. üstellk... Yazm canım yazın. Mademkı sız benimklnl bilıyorsunuz ben de sizınkini öfreneyim ne çıkar. Simonslann adım ve kendimınkini Platon' an ahenkli dilinde yazdım. Kralm adamları »eflerinın bu yurekliliğinı, kendiierine yüzbin franka malolacagını bılmeden alkışlıyorlardı. Ben de eteklenm zil çalarak İngılızlerin çadırtna koştum. Yanm saat sonra Bayan Simons yazdığı mektubu görmem ıçin bana venyordu. Mektup şöyleydi: Parnes Dağlannda Stavroı iblisinin karargâiıu «Sevgili kardeşim, Kurtanlmamız için Rönderdiğiniz Jandarmalar alçakça ihanet ettlkten başka bir de bizi soydular. Size onlan bir çüzel astırmanızı oğütlerim. Hele Yüzbası Perikles için yüz ayak yüksekliğinde bir darağacı gerek. Lord Palmerston'a göndereceğim telgrafta onu özellikle şikâyet edeceğim. Times gasetesine yazacağım mektupta da bir paragrafı bu namussuza ayıracağım. Ülke vetkililerinden medet ummak yersız. Yerliıerin hepsi bıze karşı bırleşmiş durumda. Yarın öbürgün İngilizler buradan çekildiğinde ahalı bizden kalanian paylaşmak için bir Kenarda toplanacak. Allahtan ki çok bir şey kalmayacak ardımızda. Önceleri casus sandıgım sonra ıse, çok namuslu bir kisı gerçek bir centilmen olduğunu anladığım genç bir Alman'dan öğrendığime göre, Hacı Stavros denen bu şakınin bütün hesapları bizim tirmamızda bulunmaktaymış. Hemen bu hususu ıncelemenizi ve doğru olduğu takdirde, Yunanıstan Bankasına bu adamın hesabına yüzonbeşbin frank (4.600 sterling) yatırmanızı rica ederim. Çünkü bu durumda bizden istenen fidyeyi ödememiKle bir sakınca kalmıyor demektir. Ancak parayı Osmanlı Imparatorluğunda Milliyetçi Hareketler Dr. Stefanos YERASİMOS Vincennes Üniversitesl öfretim Oyesl Çeviren: Ali Sirmen yatırmsdan önce, bu haydutun mührünU hari bir makbuzu size getirmelerini bekleyın. Sağhgınuz şimdilık iyidir. Tabii d&ğ yasamı pek konforlu sayılmaz. Dünyanın en büyük lmparatorluğunun uyruğu iki îngılizin etleriıü hardal ve picklessiz yemesi ve balık gibi durmadan su içmesi çok korkunç Dir şey. Cevabınızı Keciktirmeyeceğimzi umarım (evgili kardeşim. £n derin sevgilerimle. REBBECCA SİMONS Pazarteri 5 mayıs 1856» Mektubu Kral'» götürdüm ama içinde yazılanları anlayacak diye ödüm kopuyordu. Ne var ki lhtlyar 4.600 sterlıng rakamını görünce rahatladı. îyi yürekli ihtiyarı çağırttılar. Rahip efendi, henür yürüyemeyecek kadar içmemifti. Mektubu aldı. Kralm emlrlerir.l dinledi sonra Atina'y» doğru yola çıktı. Gönlum de ardınca «üründu gitti tabii. Kral, bu büyük l?e kapanmif gozüyl* bakınca bİ7e çok daha yumufak davranmaya başladl. Gerçek bir ziyafet lofrası serdi önümiize. Adamlarına da iki misli şarap dağıttı. Sonra bütün haydutlara bize paramıza uygun şckilde daVTanmtları İçin yeni bir emir yayınlandı. Hanımlarla bajbaşa yedlSim yemek, hayatımın en mutlu anlanndan biri oldu. Kendiml düşler dıinyasırıd» sanıyordum. Bir ara, bir tavuk budunu uıatırken, Mary Ann'a öylesine ynklaştım ki, yüzümün gözlerine yanüidıfım gördüm ve hayatımda ilk kcz kendimi güzel buldum. Muhteşem çerçeve, resmi de KÜzelIeftirmişti. Bana öyle geldi ki, güzel MaryAnn'in ruhuna da «ynı görüntü lşlemiîti. Bulutlann Gstünde yüzüyordum. Mary • Ann'in, annesinin, gelecektekl yakınlarımın şerefine kadch kaldmyordum. Bu coşkunlukla onlara hayatımı, çocukluğumu, babamı, küçük hkuımızı bir masa çevresindeki ak;am yemeklerlmizi anlattım. Bayan Simons arbk evlilik projeslnden föz etmez olmuştu. Doğru su bu da beni çok rahatlatıyordu. Ertesi gün Bayan Stmons'a biraz uıun geldl. Ben ise zamanı durdurmak istiyordum. Mary Ann'a bitki bilimin ilk bilgilerini öğretiyordum. Ah bilseniz, hiçbir ders insana böyleslne büyük bir zevk vermemiştir. Nihayet çarşamba sabahı, iyi yürekli lhtiyar beklediğimiz mektubu getirdi. Hacı Stavros bizleri çağırttı ve aşağıdakl »özlerini Bayan Simons'a çevirmemi söyledi: «Serbestsinlz hanımefendi. Kızınızı da birlikte götürebllîrsiniz. Umarım dağlanmızdan kötü bir «nıyla ayrılmıyorsunuz. Elimizde olan her şeyi, yatağlmızı, yemeğimlzi, içkimizı size sunduk. Biliyorum, bunların hiçbıri size lâyık dVğildi. Ama içinde bulunduğumus güç koşullar daha iylslni sunmamıza elvermlyordu. «Deramı nt) "Güneş gibi dünya turuna çıkmış Batı uygarlığı,, XIX. yüzyılm ilk yarısında Jevant ticaretı Ingiliz ekonomısmde hayati bir yer tutmaktadır. Bu nedenle de Osmanlı Imparator lugu, IngıUz manulatür Urünlerinin tüketıcisı ve Asya pazarının ele geçırUmesı ıçin transit bolgesı olarak birinci derecede ilgi konusu olmaktadır. Bu ticaretin temel yollarından birısl Trabzon lımanından transit geçerek Karadeniz uzerinden dolaşır. Oysa bir kez Karadeniz'e çıkıldı mı tngıliz çıkarları kaçınılmaz olarak Rus çıkarlarıyle çatışmaktadır. Marks bu mücadeleden bek lenen kazancı açık olarak ortaya koymaktadar: «Trabzon ticaretinin büyük siyasal önemi vardır, çünkü bir süre önce Ruslarla tntilizlerin As\a içlerindeki çıkarlarının çatışma dunımuna gelmesine rol açmıştır. Ruslar, 1840a kadar, yabancı ülkelerdrn bu bölgeye ithal edilen ürünlerin alun satunını mutlak denecek ölçüde ellerinde tutuyorlardı. Rus malları tndus'a kadar yayılmıştı, hatta çoğunlukla tngiliz mallanna tercih edilivordu. Afgan savaşına ve Sind ile Pencap'm ele geçirilmesine kadar, tngiliz ticaretinin Asya içlerinde hiç bir varlık Röstereraedijini kesinlikle söyleyebiliriz. Ama buçün durum aynı değildir. tnglltere'yi bir hayalet gibi tehdit eden ve hemen tatmin edilmediği takdirde, doğurduğu korkunç değişikliklerin etkisi Ne» York'tan Kanton'a. Saint Petersburg'tan Sidney'e kadar her yerde duyulan bir zorunluk, yani Ingiltere'nin ticaretini sürekli olarak genişletmek zorunda oluşu, şu sonucu doğurmuştur: tngiliz ticareti. Asya'nın iç bölgelerine her iki yandan, yani hem Indus hem de Karadeniz yönlerinden aynı anda saldırmaya mecbur olmuştur. Dünyanın bu bölgesine Rusların yaptığı ihracat hakkmda pek az şey bildifımiz halde, aynı hölgeye yapılan Ingiliz ihracatının artmış oldufanu gözönünde tutarak, bu bSIgede Rus ticaretinin önemli bir sekjlde azalmış olduğu sonucuna varabüiriz. Rusya ile tngiltere arasındaki ticaret savaşının alanı tndus'tan Trabzon'a kaymış ve bir zamanlar İngiUzlerin Doğu imparatorlugunun sııurlarına kadar sokulmak tehlikesini göze alan Rus ticareti, gümrük sınırının en aşırı ucunu muhafaza etme ve genel olarak savunma durumuna dü^müstür.» (12) koyu muhafaza etmek. Bunu yap maya çahşmak. tamamen çürü>üp dağılmadan önce bir at cesedini aynı çürüme derecesinde tut mak kadar KÜÇtür Dolayısıyla Osmanlı Impardtorluçuna bfr ar dıl hulmak söz konusudur ve de devrim davasına hizmet edecek bir ardıl.» (16) Sanki bu dava «Batı uynarliKina» aitmış eibıdir ve Osmanlı tmparatorluğunun ardıhnı guvence aitma almak da riogrudan ya da dolaylı olarak ona aittir. «tstanbul'a hakim olma konusunda Batılı bürük devletlerle Rusya arasında drvam cden mücadele en sonunda gellp $u soruya dayanır: Bizantinizm Batı aygarlığı karsııında boyun mu eğecektir, voksa felâketli etkisini eskisinden çok daha korkunç ve zorlayıcı biçimler altında diriliip sürdürecek midir? Doğuyla Batı arasına atılmıs altın bir köprüdür tstanbul ve gü nes gibi dünya turuna çıkmış olan Batı uygarlığı bu köprüden geçmeden edemez... Sultanın ellerindeki tstanbul, devrimin bir trminatıdır... Batı Romasını devirecek olan devrim, Doğunun Romasını şeytani etkilerini de ye neeektir.» (l»XDemek kı. Ba^ı uy saçlığtnıa «racagı noiita olan sosyalist devrim Doğudaki kâpitalızm öncesi düzenleri de venecektir. Ama tmparatorluktaki çe şitli milliyetlerin bu mücadelede ki rolleri ne olacaktır? «Anl çıban ba$ı daima Avrupa Türkiye'ıi yani Sava ve Tuna ırmaklarının Güneyindeki büyük yarımadadır. Bu olağanüstü topraklar, birbirine taban tabana zıt ırkların ve milletlerin yurdu olmak bahtsızlığma uğramıştır ve bu ırklarla milletlerden hangisinin ilerleme ve uygarbjta daha az yatkin olduğunu sövlemek miirakün değildir... Bu karışık halklar üzerinde egemenllk kurmanın ve jüriitmenin ancak bir millet tara/ından yapılması gerektifi göz önünde tutularak, şu son zamanlara kadar, egemenliği ellerinde tutmaya Türklerin ötekilerden da ha elverişli olduklarını düşünmek nıümkündü. Ama Türk hükümeti tarafından uvgarlık yolunda atılmıs bütün adımlann acı bir sekil de başarısızlığa uğradığım: birkaç büyük ?ehlrde Türk halkı ta rafıııdan »ürdürülcn Islâm taaesubunun, Avusturya'nın ve Rus>a°nın yardımını ancak iktidarı ele geçirmek ve birkaç muhtemel ilerlemeyi ortadun kaldırmak amacıyla kullandıjhn... gördükten sonra. Türklerin Avrupa'da bulunmasının Trakya vr tllirya yarımadasmda refah ve zençinllfin gelişmesine önemli ölçüde en gel olduğunu kabul etmek zorun dayız.» «Türkleri Türkiye'nin yönetici sınıfı olarak gönnek güçtür; çünkü Türkive'de çeşitli toplunısal sınıfların aralarındaki ilişkiler, çeşitli ırkların aralarındaki ilişkilerinden daha as kanşık değil dir. Türk, şartlara ve bulunduğu yere göre, işçi, ekici, küçük çiftçi, esnaf, feodal düzenin en alt ve en barbar döneminde bulunan feodal toprak sahibi, memut ya da askerdir.» Devriraci demokrasi ile tngiliz çıkarları Bu çatışma konusunda Marks ve Engels'i yönelten temel düşünce sanayileşmiş ülkelerde ve a fortiori Ingiltere'de ışçi sınıfınuı çıkarlanna baglıdır ve bu çıkarlar, îngiltere'nin pazannı genişletme ve Rus ılerlemesîm durdurma konusunda hissetüği ıhtiyaçla uyuşmaktadır. «Rusya, Türkiye'yi egemenliğine aldığı zaman gücü aşağı yukan yarısı kadar artacak ve birlesmis Avrupa'dan daha üstün olacaktır. Bu olay. devrim dâvâsı bakımından anlatilamayacak kadar büyük bir talihsizlik olacaktır. Osmanlı tmparatorluğunan her zaman mümkün olan parçalanması gerçekleştiği takdirde, Türk bağımsızlı^ını korumak ya da Rusların ılhak tasarılarını yok etmek üzerinde nnemle durulması gereken nıeselelerdir. Bu noktada devrimci demokrasi ile tngiltere'nin çıkarları birbirine sıkıca bağlı bulunmaktadır.» (13) Buraya kadar Marks ve Palmers*on aynı kanıdadırlar ve bü tün XIX. vüzyıl boyunca Avrupa konsolosluklannın ugraştıklan soruyla karşı karşıyadırlar: «.Türkler Avrupa'dan çekilirlerse yerlerine ne konulacaktır.» (14) Ama Ingiliz diplomasisi, fazla aüş kurmadan statükoyu korumi çabas.nda devekuşu siyaseti izlemektedir. «Çıkıs noktası olarak» diyordu Palmerston 1839'da Fransız elçisıne. «Avrupa denge•inin asgari earantisi olarak, Os manlı İmparatorlusrunun muhafa za edilmesi olan ortak siyasal an:acımızı alıyorum .. Ve Osmanlı İmparatorluğunun muhafaza edil ınesi amaç olarak alınınca. dostlarından da düşmanlanndan da korumak zorundayız.» (15) Marksa göre: Türkive'de gtatü İmparatorlukta egemenlik «Asya'da her zaman hazır bulunan yedek kuvvetler bir yana bıraküacak olursa, Avrupa'daki Türk halkının gerçek RÜCÜ, Istanbuldaki ve başka birkaç büyük şehirdeki kalabalıktan ibareltir Roma tmparatorluğundakl pleblerin bile hunlara kıyasla bilge ve yiğit bir topluluk olduğu bu kalabalıktan kıtamızı temizlcmek er geç mutlak bir gereklilik olarak ortaya çıkacaktır.» (18) Demek ki imparatorlukta egemenlik tek bir ulusa ait olamaz. Türk ulusu görevlerinde başarısızlığa uğramıştır, ortadan çekilmesi gerekir. Ve Türk ulusunun yerine geçmek üzere uygarlığa en yatkin ulusu aramak gerekmektedir. «Dlğer miUiyetler arasında Arnavutlara birkaç satır ayırmamız yeter... Haklannda edindiğimiz bütün bilgiler uygarlığa hiç de hazır olmadıklarını göstermektedir.» «Türk prensiklerinin Daco Romen (Romanyalı) leri hiç ohnazsa yerli bir soylu sınıfa ve kendi siyasal kunımlanna sahiptirler; ve Rusların bütün çabalarına rağmen devrimd anlayışı benimsememijlerdir. Öyleyse bu top raklann geleceğini kesin olarak belirlemek gerektiği zaman Ulahların önemh bir rol oynamaları muhtemeldir.» Imparatorluk içinde kalmıs Kumlara gelince «ne sayıları, ne yoğunlukları, ne de miUî duyguları bir ulus sayılmalaruu 'îağiayacak nitelikte değildir, ancak Teselya'da ve belki Epir'de durumun aynı olmadığı söylenebılir.» (19) Aynı bıçımde Slavlar sıyasa: bakımdan yeterli derecede uerlemiş görülürken Karadağlılar eşkıyadan başKa bir şey değildır. Sonuç olarak, Imparatorlugun mıra sı için en talıhli görünenler Rumlarla Slavlardır, ama Marks ve Engels Slavlan tercih eder glbidirler. Orta çagda Yunanıstan'ı işgâl etmış olan barbar ve Slav kabilelerden geldikleri ıçin antık cağdaki Yunanlılarla çağdaş Rumlann hiç bir ilişkilerı olmadıklarını öne süren Fallmerayer teorısıni desteklemektedırler ayrıca. Türklere gelince, hiç oimazsa Avrupa'da barınmaya hakları yok gibidir. «Türkiye'deki tticcarlar kimlerdir? Tabii ki Türkler değil. Rumlar, Ermeniler, Slavlar ve batılılar bütün ticareti ellerinde tutmaktadırlar ve Türk bey ve paşalarımn kendiierine gösterdikleri kolaylıklardan ötürü hosnutluk duynuüt için bir ııeden görmedikleri bellidir. Türk ler Avrupa'dan uzaklaştırılırlarsa ticaret bundan zarar görmez. Peki genel uygarlık bakımmdan ilerlemeleri ne olur?.. Bütün sehirlerde ve ticaret yerlerinde, ülkede gerçekleştirilmiş olan uyjarlığı Rum ve Slay burjuvazisi getirmiş,ır<lesteklem!ştir. Haflan bu bölüğü, etkısinin ve zenginliğinin gittikçe arttığını görmektedir. Türkler ise gitgide daha (azla arka plâna atılmaktadırlar. Eğer ordu ve hükümet tekellerinde olmasaydı ortadan çekilmekte gecikmeyeceklerdi.. Türklerden kur tulmak gerektiği bellidir. Ama bu işin Türklerin yerine Ruslan ve Avusturyalıları koymaktan başka türlü yapılamayacağını ileri «ürmek Avrupa'nın bugünkü «iyasal durumunun ebediyen devam edecefini söylemek demektir.» (20) YARIN: İmparatorluğun burjuvazisi ekonomik bakımdan sömürü şebekesine bağhdır. (12) K. MARX, «Türklye'deld gerçek anlaşmazlık noktası» 12 nlsan 1853'te New Yorlc Tribune'de yayımlanan makale, Sivasal Eserler, cilt III. / Türkçe çevlrisı: «Türkiye'deki gerçek Anlaşmazlık Noktası», Ttirkiye Ozerıne. ss. 2834, çev: Selahattin HilavAttilâ Tokatlı, Gerçek Yayınevi, Istanbul 1966. (13) K. MARX, aynı makale. (14) Londra'dakl Avusturya Elçisi Apponyi"nin, tngili* Dışişleri Bakanı Lord Stanley'in görüşleri konusunda yazdığı mektupta şöyle deniyor: «Türkler için hiç bir sempatisi ya da özel ilglsi yok. Avrupa'dan atılırlarsa kolay teselli edilebilir. Asıl güçlük onların yerine geçirilecek olanı bilmekte.» Zikreden H. TEMPERLEY, «Türkiye'de parlamentonun işleyişi ve anayasacılık karşısında Ingiliz siyaseti» /18301914/, The Cambridge Historical Journal, Vol. IV, No: 2, 1932. (15) Fransa'nın Londra'daki maslahatguzan Baron Bourqueney'in Dışişleri Bakanı Mareşal Soult'a 25 mayıs 1839'da Londra'dan yolladığı telgrai, L. TESTA, Osmanlılarm yabancı güçlerle 1536'dan ıtibaren yaptığı anlaşmalar, iki cilt, Pans, 1865'ter. ıtibaren. (16) K. MARX, «TUrkıye'deki milliyetler» New York Tnbune'de 7 nısan 1853'te yayımlanan makale, Siyasal Eserler. cilt III./Türkçe çevinsi: «Türkiye'deki milliyetler», Türkiye Üzerine, ss. 1323./ (17) K. MARX. «Rusya'nın Gelenekseı Poilitikası», New York Tribune'dt 12 nisan 1853'te yayımlanan makale, Siyasal Eserler. cilt III. / Türkçe çevrısı: «Rusya'nın Geleneksel Polıtıkası», Tür kıye Üzerine. ss. 8895./ (18) K. MARX, Türkiye'de Milliyetler. (19) Aynı eser. (20) K. MARX. «Turk Meselesi», New York Tribuneda 19 nısan 1853'de yayımlalanan makale, Siyasal & serler. cilt III /Türkçe çeviris:: «Türk Meselesl», Türiüye Üzerine, ss. 3542./ DİŞİ BOND Günün kitapları NEVZAT Ö USTÜN UIER Türkiye'deki I Gıplak Amerika I ™ 2. BASIM GENİŞLETİLMİŞ UCÜNCÜ BASKI HAZIRLANIYOR Ücüncü 20. TL. TİFFANY JONES Teoman OZANOGLU, Sıddık YALNIZOGLU ve HUseyin A. TÜMER taraflarından hazırlanan AÇIKLAMAL1 IÇTtHATLl SOSYAL SİGORTA MEVZUAT1 adlı bir eser yayınlanmıştır. Işveren ve tşçi çevrelerinin bütün üıtiyaçlarına cevap verecek nitelikte, 2000 sahifeden oluşan iki cilt kitabm bedeli 250 Uradır. Temin Yeri: Ulus Posta C. Modern Çarşı No. 4U2 ANKARA J Genel Dağıtım :J Dünya GEZI NOTLARI B02LEV YAYI\L4RI GEDA İSTANBUL ' stefanos yerasimos AZGELİŞMİSLİK SÜRECİNDETÜRKİYE 35L. lBİZANSTAN TANZİMATA I NİSAN YAYINLARI SUNAR MUHTIRADAN İŞKENCEYE MEHMET ÖKSÜZ 12 Mart öncesi ve Sonrası Olaylarına o Işık Tutan Belgesel Yapıt Dağıtım : Kemal Karatekin İSTANBUL Dr. Ahmet tseri Son değişikliklerle yenl çıktı DERNEKLER KANUNU (tlgül vergl hükümleriyle) YÖNETMELİG1 SENDtKALAR KANÜNU 12^0 TL. DORUK ÎAYINEVÎ Zafer Çarşısı, No. 16 Yenişehır Ankara (Tel: 18 05 20) Flatı 15 Llra
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle