18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Fransa da Batmın huzursuz ülkeleri arasına katıldı PARİS'TE 3 0 0 BİN KİŞİ D'ESTAİNG'İN "KEMERLERİ SIKMA,, POLİTİKASINI GÖSTERİLERLE PROTESTO ETTİ I FRANSIZ ÎŞVERENLERÎ, 24 SAATLÎK GEVEL GBEVİN BAŞARISIZ GEÇTİGÎNİ ÖNE SÜRDÜLER. PARtS Fransa'da ilân edllen 4 saatlik genel erev, önceki gün ülkede yaşamı tamamiyle felce uğratırken. Başkan Valery Giscard D'Estaing'ın «Kemer.eri sıkma poliükası»nı beğenmeyen 300 bin gösterid de Paris sokaklannda büytik bir protesto yürüyüşü yapmıştır. Yüriiyüşe, postacılar resmi KIyafeüeri ile hemsireler ünttorrra lan ile, çöpçüler derl elbiselenyle katılmışlar, bunları lise öfretim üyeleri ve ögrencııer izlemişlerdir. Protesto vürüyüşU Bastille meydanmua başlamış ve «Gare de 1'EsUe kadar sürmüştür. BAŞKAN d'ESTAÎNG'LK BAŞBAKAN CHÎRAC, TEDBÎR PEŞÎNDE fCGT) ile Demoknrtik îşçiler Konfederasyonu (CFDT) adlı iş çı kuruıuşlan tarafından düzenlenen 24 saatlik genel grev, posta Işçilerini desreklemek içindi. Genel grev nedenlyle dün Fran sa'da elektrikler fcesilmiş. sular akmamış, metro ve otobüsler ça lışmamış, arada, birçck dükkân da kepenklerini indirmıştir D"Estalne vönetlmi DOsta iseilerinfn taleplerinl. birkaç küçiik ödün dışında tümüyle kabul etmemek egilimındedir. Türa taleplerin kabul edılmeslnin kamu kesiminde ba$ka erevlere de yol açmasından kayeı duvulmaktadır. 24 saatlik genel grev sır&sında okulların cogu açık kalmış, ancak öfretmenlerin genellikle D'Estaing yönetimi hem işçilerin hem de işverenlerin eleştirilerine hedef oluyor greve katılmalanndan dersler vaoılamamıstır. ötürü Komünistlerin denetlraindeki Genel îşçi Konfederasvonu ö t e vandan. Ulusal tşverenler Birligi bir açıklama vaparak özel kesimde çalısan 'şçilerin yal nızca vüzde 15'ının 24 saatlik greve katndıklarını öne sürroüstür. ( a a AP) Ülkede fiyatlar hızla artmakta, işsizliğin de fiyatlardan aşağı kalır tarafı yok. Grevler ise kamu hizmetlerini ve ekonomiyi daha da güç durumlara düşürmekte DIŞ HABERLER SERVİSt PARİS Fransa'nın, özellikle Parıs'in bugün içinde Dulunduğu durum, aynı adlı transatlantiğin son zamanlardaki nalıyle karşılaştırılabilir kolayca. Fran ce transatlantigi de, lçindeki yolcular tarafından varlıgını yitirinceye değin yenmiş, içilmiştir. Hatırlanacagı gibi, dünyanın tüm kaygulanndan soyutlanmış bu lüks gemi. bir süre önce servisten alınmıştı. Fransa Devlet Baskanı Valery Giscard D'Estaing de ekonomik bunaiım dünya çapında sürerken bir açıklama yaparak, ülkesindekl tüm gelişmelerin bir telâketin işareti olduğuna dikkati çekmiştir. Yüzündeki gülumsomeyi hiç eksik etmeyen D'Estaing, her şeyin kendı gelişim süreci içinde cözümlenmesi için halkın zamana thtivacı oldufunu ve bu nedenle halkından sabırlı olmalarını ıstemiştir. geçtiğimiz Ukbahardakl Başkanlık seçimleri sırasında, sonbaHar da Giscard'ın lşçilerle başınm derde gireceğini iddia etmişti. Fransa'da son aylarda sergilenen olaylar bu ıddianın doğruluğunu kanıtlamıştır. Ancak havagazı ve elektrik iççilen, kamu görevlileri, otobüs şoförleri, matbaacılar, radyo ve televizyondakj gölevliler, yayımcılar ve diğerlerinin başlattıklan grevler, giderek daha politik bir göriinüm kazanmaktadır. Fransa'da 20 milyonluk lşgücü İçinde 500 oin kışı ışsizdır. Pransız solu ve ilkedeki en güçlü ikl sendikanın aldıgı karar üzerine, önceld gün ülkede genel grev uygulamasma gıdilmiştir. Isveçte her IO.OOO kişiden 22'si intihar ediyor Palme'ye göre, Isveç sosyalist bir ülkedir, ancak sanayiin devletleştirilmesi için hiç çaba harcanmaz. Isveç Komünist Partisi Sekreteri ise, ülkesinin Avrupa ülkeleri arasında en kapitalisti olduğunu öne sürüyor. Zaman kimin yararına? Başkan D'Estaing, her yönden gelen eleştirileruı hedefl olmalctadır. îşverenler enflasyonu Önlemek için koyulacak yenı vergilerden yakımrlarken. küçük 13 verlerı kredi kısıtlanması nedeniyle tflâs etmektedirler. Ve tüm DU uoşullar altında Başkan D'Estaing, zamanın Fran sa'nın yararına ışledıginı hâlâ iddia edebilmektedir. Ancak Fransız îşverenler Cemiyetl Başkanı Jose Bidegain. D*Estaingne aynı kanıda degildir ve ülkenin bugün İçinde bulunduğu durum karşısında hUkümetin takındığl tavn «sonımsuzluk» olarak nltelemektedir De Gaulle'cülerin çizgisinde eski bir yorumcu olan Bertrand Fesard de Foucault. Fransa'da yayımlanan etkili bir günlük gazeteye yazdığı bir makalede enflasyon. ls Rüvenliği Avrupa Bırllği ve enerji bunalımı gibi ülkenin çözüm bekleyen temel sonınlarında Başkan D"Estaing'i ka> rarsız davranmakla suçlamıştır. laşam sürüyor Ancak Paris metrolanndaki Fransızlar hâlâ gülümsemekte, büyük mağazalar ve dükkânlar şişkin filelerinı taşımakta güçlük çeken mutlu Fransızlarla do lup taşmaktadır. Fransızlar, sorunlardan uzakta hâlâ kendilerinı eğlendirmeyı becerebilmektedirler. özellikle seks ve gangster filmlerinin gişeleri önlerindeki kuyruklar hâlâ uzayıp gitmekte, restoran, kahvehane ve konser salonlan yaşamm tadını çıkarroaya çalışan Fransızlarla dolup taşmaktadır Fransızlann paniğe kapümaktan hiç hoşlanmadıklan hâlâ çok beürgin görillüyor. Oysa ki ülkede fiyatlar hızla artmakta, işsizlilin d« ftyatlardan asa|ı kalır tarafı vok. Grevler ise kamu hizmetlerini *• ekonomiyi daha da güç durumlara düşürmekte. Fransız Birleşik Sol Cephesl, Başbakan Olof Palme: "Isveç'i anlamak zordur,} îsveç Başbakanı Olof Palme, sigarasının birini söndürmeden diğerini yakarken, ülkesinin için de bulunduğu çelişik durumu neçe içinde şöyle açıklıyordu: «Ülkemizi tanımayan insanların bizi anlaması, zaman zaman çok zor oluyor. Biz sosyalist blr ülksyi». Ancak örneftin îngiltere dekl sosyalistlerin su sıralarda denemekte uiduklan gibi, ülkemizdeki endüstriyi millileştirmek yolunda çaba harcamıyoruz. Devletimizin resmi blr dlni var, ancak ülkemizde kiliseye giden insanlann sayısı ülke nüfiısunun °.'o 7'sini aşmaz ve bu grup daha ziyade yaşlı tsveçlilerdir. Ve bizim bir de monarşimiz var, ne var ki Kralımızın sere moniden ötede her hangi bir yet kisi yok. Ancak tüm bu çelişkilere rağmen, îsveç Halkındaı diğer ülke halklannm içinde bulunduğu karışıklık ve şaşkmlıktan eser yoktur. Biz, yaşam düzeyinin diğer ülkelere oranla çok yüksek olduğu tsveç'te, bu karşıtlıklardan hiç de rahatsız degiliz.» DIŞ HABERLER SERVÎSt bulunan insanın ise daha uzun ömürlü olmasını beraberinde getirmektedir. Özel sektör ran. her 10 bin kişide 22 olarak hesaplanmı$tır. Batı Almanya. Avusturya ve Macarisian gibt drfter iilkelerde bu oran îsveçle karşılaştırüamavacak kadar faz ladır. Ancak Olof Palme, intihar denen kavramın cîsveçli» ile bagdaşamayacagını. bu nedenle diğer ülkelere oranla çok az da olsa bu istatistikten dolayı büyük UzüntU duydufiunu ifade etmektedir. 'Uiğer bir istatisült ıft; îsveç'le erkeklerin Amerika'va oranla sekız yü, kadınlann ise dört bu çuk yıl daha fazla vaşadıklannı ortaya çıkartmıstır. Ülkedeki refah. az savıaa diğer sorunlar nedeniyle sıkıntı çekmesini. gelecegi güvence altında olan ve bunun bilinclnde Isveç sanayiinın % 94'U özel sektörün, »• 4*ü devletin. »o 2sı ' tüketici kooperatiflerin elindedif."'" '• îsveç halkmın •« Wı seçlm/ lerde sandık başına gider Ülkenin Uç büyük siyasal partisi varOL.OF PALMt: « Devletimizin resmi bir dini var. ancaıc îsveç'te dır. Başbakan Palme her şey bir yana bıraküsa bile, bu siyakilîseye giden insanlann sayısı nüfusun yüzde 7'sini aşmaz. Monarsal partilerin Ülkede totaliter reşimiz var. Ama Kralımızın seremoniden öte bir yetkisi yok» diyor. )im bulunmadıgınm bir kanıtı Îsveç'te tüm sanayiin yüzde 94'U özel sektöre, yüzde 4'ü devlete, olduguna dikkati çekiyor. yü?de 2'si ise tüketici kooperatiflerine ait. En kapitalist devlet Isveç'li bir yazar ve gazetecl olan Romand Huntford ise İsveçi, Markizmin gerçekten var olduğu ülkelerin başta gelenlerınden biri olarak tanımlamıştır. Ne var ki, îsveç Komünist Partisi Genel Sekreteri Bror Engstrom, Huntford'la aynı kanıda değildlr. Engstrom, ülkesinin bugiin ttta Avrupa ülkeleri içinde tartışmasız en kapitalist ülke olduğunda direnmektedir. Eleştrilerin iki ayn Uç noktasında bulunmalanna ragmen, bu iki adamın da görüs birligine vardıklan nokta, İsveçte sefalet mahallelerinin, yoksulluğun, sağlık hizmetlerindeki eşitsizligin artık geçmişte kaldığı ve ülkedeki yaşam düzeyinin yükseklifinin sürekliliğini koruduğudur. ABD'NIN TUTUMU AMERIKA DEVLETLERİ ÖRGUTÜ OAS'I DAGILMAYA GÛTÜRÜYOR DIŞ HABERLER SERVİSt ABD üe Lfitin Amerika Ulkelerinden oluşan Amerikan Devleüeri Örgütü OAS'ın Küba'ya uygtüanan politik ve ekonomik ambargonun kaldmlması için toplanan son konferansı, amacına ulaşamadan sona erdi. Üstelik bu konferansın sonunda, örgüte üye devletler arasında ağır tartışmalar başladı ve örgüt bugün dagılma tehlikesiyle karşı karçıya kaldl. On yılı aşkın süredır Küba'ya uyguianan politik ve ekonomik ambargo, 1964 yümda Amerika'nın çabası ve Venezüela'nuı çagnsı üzerine toplanan bir OAS Konferansında karara baglanmış ü. 1964'lerin Venezüela Hükümetı, ülkelerindeki yönetimi devirmek amacıyla, Küba'nın Venezüela'da ki yer altı örgütlerine silâh yardımı yaptıgını öne sürmüştü. Konferans toplandı. Venezüela' nin «Küba'nın ihtilâl ihraç ettiği» iddiasının dogrulugunu saptamak amacıyla bir de askeri komisyon kuruldu. Komisyonda Arjantin, Kolombiya, Kosta Rıka, Amerika Birleşik Devletleri ve Uruguay temsilcileri bulunuyordu. nama, Jamaika, TrinidadTobago ve Peru daha sonraki yülarda Küba ile politik ve ekonomik ilişkilerini tekrar gerçekleştirdiler. ABD agırllğın] koyunca. KASTRCnun KÜBA'sına OAS'ın uysmıaya geldigi ambargo kaldırılmadı ama, örgüt de etkinliğini iyice yitirmeye başladı... ve Amerikan Devletleri arasında ekonomik ve oolitik dayaruşmayı amaçlayan Amerikan Devletleri örgütü OAS artık varlıgını yitiriyordu. UAS zaten Kuruıusundan bu yana, kuruluşundaki amaçlarını gerçekleştirememişt! Fenpım Almanya'da yayımlanan muhafazakâr «Süddeutsche Zeitunpı un yorumunda da Uaae edildiği gibi, «Bu örjrüt. K i > nışma mahkemesi altında Amenka Birleşik Devletleri'nin Lâtin Amerika politiKasmın bir âleti olmustu..r. Şimdj iki bloka aynlmış bulunan örgüt üyesi d^vletıer. birbirlerini agır dılle suçluyorlar Küba'ya uyguianan ambargonun kaldmlmasını reıldederUer hâlâ bu eğilimlerinın gerekçesmi Kflba'nın «ihtilâl Jıracı» ile açıklamaya caiışırlarken dıöer enro zaten islemeyen bu örgütün venne. demokratik iosullann egemen oldugu Lâtin AmerikaYnn scrunlanna egilebilenek voksulluga ve fikirlerin >rorla Kabul ettırilmesine karşj etkili olabiiecek bir yenisinin Kurulmasının eerekliliSını savunuvorlar Fransadaki bunalım, sistemin yapısından ileri geliyor Değişim mi Devrım mı? CLAUDE JULJEN Fransa'da yayınlanan LE MONDE DÎPLOMATIQUE'in genel yönetmeni Claude Julien, bu ayki sayıda yazdığı ba§yazıda Fransa'daki bunalımı ele alıyor; Uiusal otomobil sergisinin açılısmda Renault fabrikasının müdürü, önümüzdeki durumu açıklamak için «Konjonktürel bunaiım» diyordu. Amerikalüar ise daha açık bir dille bunun «uzun süreli» bir konjonktürel bunaiım olduğunu ileri sürüyorlardı. Başkan Giscard D'Estaing ise bunalımın «uzun sürebüecek» bir bunaiım olduğunu belirtiyordu. Fakat kimse söz konusu olan bunalımın asıl niteliğini belirtmeye cesaret edememektedir; bu bunaiım «sistemin yapısından ileri gelen» bir bunalımdır. Cumhurbaşkanmın söylediği gibi yapdması «gerekli> olan basit bir «ayarlama» krizin etkisini azaltabilir ama, bu tedbir hiç bir şeyi halledemeyecektir. Devlet Başkanı bunun bir gerçeklik olduğunu farketmiş bulunuyor ve bu yüzden «gerekli olan değişim sadece bir konjonktür değişüni değii, oldukça derin bir değisimdir» diyor. Fakat bununla birlikte yine de haziran aymda söylediklerini bir kez daha lekrarlayarak, enllasyona karşı tedbirlerini ileri sürerken petrol ürünlerinin pahalılaçması üzerinde durmaya devam ediyor. Oysa bu olgu yüzde 15,5 düzeyinde bulunan hayat pahalıhğının artışına ancak yüzde 2 oranında bir katkıda bulunmuştur. Enflasyonun kökeni aslında •petrol krizi.nden çok öncesine dayanmaktadır ve başka içsel ve dışsai oedenlerden kaynaklanmaktadır. İçsel nedenierle mücadele etmek iktidarın sosyal konumundan dolayı, siyasal bakımdan güç, hatta olanaksızdır. Bazılarmın lüks v« israfı ile başkalaruun yokluğunun bir arada bulunmasını doğuran, gelir düzeyleri arasındaki farkhhkjaı iç pazarı sımrlamakta ve üretim mekanizmasını yoldan çıkarmaktadır. Vergilerin adaletsiz dağılımına yol açan maliye sistemi «iktisad! gerilemeye» yol açmaksızırj deflasyoncu para birikimini sağlamak bir yana, aksine halkın çoğunluğunu ezmektedir. Dı;sal nedenierle mücadele ise her şeyden önce ayncalıklarmı korumak isteyen ülkelerin reddettikleri «birlikte, dayanışma içinde hareket»i gerektirmektedir. Yirmi bej yıldan beri az geüşmişliği ortadan kaldınnak için etkili olacak bir Lşbirligi politikası izlenmek yerine üç kıtada altproletaryanm sömürülmesi tercih edilmis ve bu üç kıts ulkelerinin sanayileşmiş ülkelere olan borçları aralıksız artmıştır. Kriz «teknik» değil «politik»tir. Yenilebilmesi için «kaynakta müdahale» bir zorunluluktur. Bu kaynak suni bir refahı getiren ve israfı körükleyen emperyalist uygulamalan da ıçermektedir. Israfa karşı çıkmak gereksiz tüketimi ortadan kaldırarak üretimi en basit yurttaş için kaçmılmaz olan ihtiyaçlara yöneltmek demektir. Ayni zamanda da Almanya'dan ve Japonya'dan ithal ettiğimir sermaye mallarını kendimiz üretip üçüncü dünya ülkelerine ihraç etmemiz gerekir. Ancak bunun için de üçüncü dünya ülkelerinden ahnan ham maddelere dahe fazla para ödeyerek onların satın alma gücünün arttırılması sağlanmaiıdır ki bunun gerekliliğüıi üçüncü dünya ülkeleri kavramıs bulunmaktadırlar. Proleter ülke ve sınuTar için üretimde yeni açıkhklar sağlamak, ülke içinde ve difinda «eşitsiz değişim») ortadan kaldırmak olaeaktır. Bu, aynı zamanda ayrıcalıklara «hayır demek» eski kâr ve ekonomik ysyüma tanımlarını terkermektir. Bunun için de mahkum ediltniş ekonomik kavramlar üzerinde rünemiş sanayileşmiş uluslardan uzaklaşarak artık sömürmekten vaz geçeceğimiz uluslara dayanmak gerekecektir. Cumhurbaşkanını siyasal. kültüre! insancı! vs. etkenlere deginmeden iktisattan sözetmekle suçlamak safdillik olur D'Estaina'in bugüne dek dışarıda bırakılanları da içimize almayı öngören yeni bir ekonomik yayılma anlayısı ileri sürmedieinden yakınamayız, Çünkü ?erçekten bu bir değişim deği] b'" devrim olacaktır. Köleler gibi Fakat gazeteci Huntford tüm bu koşullara rağmen îsveç'in totaliter bir ülke olduğunu ve Baş bakan Palme ve Sosyal Demokrat Partinin, sendikalara sıkı sıkıya bağlanarak, ülkenin dizginlerini 43 yıldan beri eiinde tuttuğunu ve hâlâ bir çok Îsveçli7i köle gibi devlete bagladıklannı iddia etmektedir. Komünist Partisi Genel Sekreteri Engstrom ise îsveç'te «endüstriyel demokrasi»nin tşçilerin de karar verme ınekanizmasına katılarak geliştiğini. ancak bu yöntemin de Kapitalizmin gerekİerinden ve stratejilerinden biri olduğunu ilerı sürmüstür. Kapitalistlerin bu yola başvurmalannın gerekçesini ise, Engstrom şöyle açıklamıştır: «Kapitalistler, UJkedeki sisteme İşçilerin başkaldırmasını rinlen.ek ve îsveç işçileri dünyanın en üretici işçileri olduklan halde onlaırı daha fazla çalıştırmak için bu hileve basvuraıuslardır..» Başbakan Palme ise bu türden elestirilere, üzülmekten çok şaşırdığını ifade etmektedir. Palme, İsveç'in de çözümlemesi gereken sorunlarının bulundugunu kabullenmekle beraber. ülkesinin zengin ve saglıkh bir toplum olduğunu belirtirken, Califomiya Eyaleti büyüklüğündeki bir arazi üzerinde sekiz milyon insanın yasadığını da sözlerine ekJemiştir. Yine Venezüela! Geçtiğunız hafta Ekvator'un başkenti Quito'da OAS Konferansı başladlğmda, Küba'ya uygulanmakta olan ambargonun kaldınlmasına yalnızca Şili ve Uruguay'ın karşı çıkacagı kesindi. Ve işin asıl Uginç yanı, Küba'ya uyguianan ambargonun kal dınlması amacıyla OAS Konferansının toplanmasım öneren Kosta Bika, Kolombiya ve Venezüela'dan sonuncusunun, on yıl önce Küba'ya boykot konması yoiunda ilk adımı atan ülke olmasıydı. Venezüela temsilcisı, son OAS Konferansında. Küba Iehinde ateşli konuşmalar vaparken. Amerika Birleşik Devletleıinı sert bir dille eleştirmekten de geri k&lmıyordu. Amerikan temsilcisi ise, diğer ülkelen etkilememek için çekimser kaldıgını iddia ederken, bir taraftan da Küba'nın diğer Orta ve Lâtin Anıerika ülkelerine «ihtilâl ihraç edip etmedi.Çi^nır henüz kesinlikle saptanamadıgma da lâf arasında dikkati çekiyordu. Amerika'run aleti mi? Sipariş alma olasılığı zayıflayan Dassault piyasayı düşürüyor Mirage uçaklannm yapımcısı Fransız Dassault firması birden ağız değiştirerek ahcılar için ba* zı kolaylıklar düşünülebileceğini açıkladı. KOPENHAG Dört NATO Ulkesi tarafından satın alınacak yeni savaş uçaklan konusundaki Mirage Cobra savaşı diplomatik ve askeri alanlarda devam ederken, şımdiye kadar uzlaşmaz bir tutum takmmış olan Mirage uçaklannın yapımcısı Pransız Dassault firması birden ağız degişürmiş ve alıcılar için bazı kolayhklann düşünülebileceğini açıklamıstır. Gözlemciler, Dassault firmasının ağu değiştirmesıne, sıparişin tsmamını alma olanagının kalmamasının yol açtıgı kanısındadırlar Danimarka başkenti Kopenhag'da bir basın toplantısı düzenliyen Dassault firmasının tıcaret müdürlerinden Alain Miguel, NA1O Ulkelerinin almağa hazırlandıkları uçaklarla ilgili siparişin hiç değilse bir kısmıru alabilmek için yeni bir teklif getirmiş ve NATO ülkelerinden bir veya bir kaçı, 350 uçak yerine 100 uçaklık bir sipariş verseler bile, bu uçaklar için fazla fiyat ıstenmiyeceğinı ve uçakların ;<50 uçaklık sipariş için önerilmiş fiyattan satılacagını açıklamıstır. Miguel basın toplantısmda, temsil ettigi Dassault . Breguet firmasının, Danimarka, Hollanda, Norveç ve Belçıka"j'a 350 uçak satma projesinden vazgeçmedigini ve rekabeti sonuna kadar sürdürmek niyetinde olduğunu da tekrarlamış. Mirage uçağı alan ülkelere teknik ve malî kolaylıklar sağlanacağını belirtmiştir. Miguel daha sonra «Mirage F IM 53» uçaklan için teslim süresinin 4 vıl olduğunu, Belçika ve Hollanda'nın şimdi sipariş vermeleri halinde İlk uçaklannı ancak 1978 yılı sonunda aiabileceklerinı scylemiştir. (Dıs Haberler Serrisi) İntihar etme oranı Ülkede tartışılan istaöstiklerin başında îsveçiilerin İntihar •tme oranı gelmektedir. Bu o Temsilciler durumu yerinde incelediler. Daha sonra yayımladıkları raporda Küba'nın sorum luluğu ve suçlulugunu kabul ettiler. OAS Konferansı tekrar toplandı ve çogunlukla Küba'ya ambar/o konulmasma karar verdi. Ancak OAS konferansında alınan bu karar, 1964'ü izleyen yıl larda yine OAS üyesi Ulkeler tarafından ardı ardma tek yanlı olarak bozulmaya başlandı. Mcksika zaten baştan beri Küba tle olan diplomatik ilişkilerinl kesmemişti. Arjantin, Barbados, Pa Küba'ya boykot konuyor Konferansuı sonunda yine Amerika ağır bastı. Amerika ile olan ilişkilerini Küba ile kurulaeak dostluktan daha önemli sayanlar oylamada ABD'yi izleyerek '«kimser «aldılar. Ve Ekvator'un başkenti Qui»o'dakl toplantı 12 kasım salı gü j nü Küba'ya uveuları»' OUVKOU ' kaidıramadan sona erdi i Quito'daki Konferansla birlikte. sonuçlanan oir başka şey daha vardı: 1948 yılında kurulan I Amerika ağırhğuu koyuyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle