28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Savaştepe Köy Enstitüsünü kuranların öyküsü MEHMET BAŞARAN Takviveli blr Yunan tümeni Balıkeslr Bur?a yönüne üerliyordu. Birden, uğradıkları baskınla şaşkına ciöndüler. Kendilerınden daha üstün bir kuvvetle çarpışma hazırhğına girdiler. Onları yerlerine mıhlayar», yurtlarını savunan bir avuç Türktü. 180 200 kişi kadar olan çeteciler, düşmanm ağır saldmsı karşısında adım adım gerileyerek, Karaçam mevkiine çekildi. Burada sekiz gün süren kanlı savaş; gerideki güçlerimizin hazırlanmasını, toparlanmalarını, cephanelerimizin düşman eline geçmemesini sağladı. Bu blr avuç kahramarun yattığı yer, Savaştepe adını taşıyor şimdi. Şehitlik de, Savaştepe Köy Enstitüsünün bağnnda Türk Bağımıızlık Savaşının canh bir anıtı olarak yaşamaktadır. 1940 haziramnda, Yunan türaenini durduran çetecilere benzer blr avuç insan, Şehitlik yöreslnde göründü. Elleri nasırh, yüzleri kavruk, onüç ondört yaşlarında köy çocuklarıydı bunlar. 655 yıl önce yerleşmeğe zorlanmış yörüklerin kurduklan köylerden geliyorlardı. Tanrala. hayvancılıkla, yılı yıla ulamağa çalışıyorlardı. Osmanh dönemi de, Cumhuriyet dönemı de pek bir şey getirmemiştl köylerine. Karakeçililer, Hardallar, Kılazlar, Sandallar, Kubaşlardı adlan. Bu yıl, nasılsa llkokulu bitirebilmiş kırU çocuklan okuma hakkına kavuşuyordu. Ama ne okul, ne de der»lik vardı. Paçalan sıvayıp, kazmalara küreklere sarıldılar. Çifteler'dten 22 kişilik blr ekip yarıiımlarına koştu. Dört ay içinde blr okul, yemekhane, mutfak, hamam, çamaşırhant, bir de idare btnası yaptılar... Daha sonra savılan dt ırttı. Otuz yıl önce yola düşenler Havada ıslak toprak kokusu Morca dağlar böğründen Diriltici serinlik eser Duymuş derinlerinde bir kımıltı YoUara dökülmüş ırak köylerden Bahar içinde Gülzarlar Ömerler... «280 bin tuğla, 120 bln kiremlt yaptık bu yıl» diyordıı Müdürleri Sıtkı Akay. «Ne zaman basımı Çakmak sırtlarına çevirsem, çamlıklar arasına dizilmiş güzel yapılarımızı, yollarımızı, işlenmiş topraklanmızı, öğrencilerimin, arkadaşlarımın emekleriyle örtülü bir cennet gibl görür, gurur ve iftihar duyarım. Vatanın baştan başa Çamhk sırtları gibi güzelleştırileceği günleri özlerirn.» Evet, Ikicci Dünya Savaşının sıkmtıları içinde böyle kurulmaga başlanmışü Savaştepe. Yurt yüzeyinde kurulmakta olan 19 Köy Enstitüsünden biriydi. Oralarda ter dökenler. Şehitlikte yatanların köylüleri, torunlarıydılar. Aynı inançla halkımızın özlemlerini gerçekleştirmeğe, yaşadıkları toprakları vatanlaştırmağa çalışıyorlardı. rfavası sayıyor, yılda 2000 köyün oktıla kavuçturulms?ını azırasıyor. Valiler, paşalar yollara rlöküJmüş Halkı «köle yaşayışından» kurtarmak için coşkulu bir çalışma yürütülüyor Toneuç, bu uğurda «kanımızın iliğimizin köyün içine akıtılması, aydınlarımtz'.n mezar taşlarının köylerin yanıbaşlanna di'Kİlmesi» eerektiğl inancında. Savaştepedekiler ve öbür enstitülerdekiler; bilgileri, inançlan, demircilik, marangozluk, yapıcılık. tarım araçları, dokuma tezgâhları, çuvallar dolusu kitaplsriyle yola çıkmağa hazır... O yola çıkışın üzerinden otuz vıl geçti husün. 1946. 1950, 27 Mayıs, 12 Mart geçti. Yeni yeni bıyıklan tprlsmeğe başlayanların saçları ağardı, emekliligin kapısına vardılar. Köy Enstitülerini ilk bitirenler emekli oluyorlar gayn. Acaba köylere gönderdiğimiz bu 20 bin halk aydmının durumları nice? N'oldular? Otuz yıluı hesabı Balıkesir tlköğretirn Müfettişl Refik Cevahir, otuz yıl önce Savaçtepeyi bitirenleri 6 temmuzda bir araya getirrîi. Ker.dilerini halka adamışların yaşamlarından bir kesit gö'terdi bize. Otuz yıl önce Şehitliğin yöresinde görünen köy çocuklan. otuz yıl sonra aynı yerde buluştular. Bir pilav yeme günü değildi bu, yılların hessbını verdiler birbirlerine... Bahkesir'in 70 kilometre ötesindeki Savaştepe kssabasina girerken hayli heyecanlıydık. Dgul uğuldu başlanmız. Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı dört kişiydik arabaHa. Isa Cılavuz'u, Nafize Savaştepe'yi, eşim Pazarören'i, ben de Kepirtepe'yi ilk bitirenlerdenriim. Koca çınar »Itındaki kalabalıjı görünce, durrfuk. Onlardı. Eşleri, çocuklarıyla gelmi=lerdi. Köylüler de katılmtştı aralarına. Alanı dolduruyorlardl. Miidür Sıtkı Akay'la, Eğitimbaşı Ismet Kültür'ü ortalanna almışlardı. Hasattan çıkmış çiftçüer gibiydiler, çoklarının saçı kırarmış, otuz yılın çeki'i, çilesi oyulmuştu yüzlerine Zorlu bir savasıp içinden seliyorlarHı. Ates hattında yalnız bırakılmış, ihanete ugramış, arkadan vurnlmıış. gene de ayakta kalmayı, bir şeyler yapmayı başarmıslardı. övlesine doluydular, birbirlerine anlatacak övle çok şevieri vardı ki .. Ref;k Cevahir. programı tfuyurdu: Atatürk biistün» çelenk konacaktı önce. sonra yürüyerek Enstitüye gidilecek. tepedeki Şehitlikte bu topraklar, bu halk ugruna canlarını verenler için saygı duruşu yapılacaktı Yemeği, alandaki toplantı izliyordu. Herket köylerde geçen yaşamını özetliyecekti burada. Akşamüstü TÖBDER'in çayı vardı Gece, otuz yıl önceki cumartesi akşamlannda olduğu gibi eğlenilecekti. Devrisi sabah işbaşı yapmak, yetiştikleri ocağa küçük de olsa. bir katkıda buiunmak istiyorlardı, am» köpriilerin altından çok sular akmış; Enstitü, biünen ögretmen okuluna dönmüştü gayn... Bövle bir çaîışmaya olanak yoktu... 1940 HAZİRANINDA BÎR AVUÇ ÎNSAN ŞEHİTLtK YÖRESÎNDE GÖRÜNDÜ. ELLERÎ NASIRLI, YÜZLERÎ KAVRUK, ONÜÇ, ONDÖRT YAŞLARINDA KÖY ÇOCUKLARIYDI BUNLAR. PAÇALARI SIVAYIP, KAZMALARA, KÜREKLERE SARILDILAR. ÎKİNCt DÜNYA SAVAŞININ SIKINTILARI ÎÇİNDE BÖYLE KDRTJLMAĞA BAŞLANMIŞTI SAVAŞTEPE KÖY ENSTÎTÜSÜ «cMUIet olmak. insan olmak» Yıl 1940. Devlet ilköğretim davasını «millet olma, lnsan olma» Filistin Kurtuluş Örgütleri arasındaki bölünme büyüyor Filistin somnn Snfimözdekl ar İçinde Blrlefmt» MMIetler Genel Knmlnnda ele slınacaktır. Bn görüşmeye Filistin balkının temsilcisi olarak da «Filistin Knrtnlnş örjfitü» nün katılması BM Genel Knmlnnca karar» bağlannuştır. Bn önemli gelişmeden 6nce de Snriye ile Mısır, bn örgütü Filistin halkının tek mesra temsücisi olarak tanımışlardı. Bunun üzerine Crdün de Ortado|u banş görüşmelerini boykot edeceğini »çıklamıstı. Ote yandan, Filistin sornnnnun BM Genel Kurulunda ele alınacağı şu günlerde kut> tnluş örgütieri arasinda anlaşmazlık çidertk büyümektedir. Batı Almanya'nın liberal « S C D D E I J T S C H E ZEİTUNG» gazetesi daruran söyle özetliyor: Filistin Devletinl yenlden kurmak için örgütlenen çeşitli militan gruplar, Filistin Kurtuluş örgütü (FKÖ)nün çatısı altında yemin ederek birle.şmiş olmalanna rağmen, bu gruplar arasındaki flkir ayrılıkları, ideolojik sürtüşmeler ve hatta kişisel rekabet, son günlerd* daha da artmıştır. Boktor George Habbaş'ın liderliğindeki marksist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC)nin de önceki hafta Filistin Kurtuluş Örgütü'nden aynlması, FKÖ için dekl radikal ve ılımlı güçlerin 1974 yılı başından bu yana açığa çıkan sürtüşmelerini noktalamıştır. Bir süreden berl Irak tarafından desteklenen George Habbaş, şu sıralarda Bağdat'da FKÖ'den kısa blr süre önce aynlmış bulunan diğer iki militan grup temsilcileriyle görüşmelerinl sürdürmektedir. George Habbaş'ın anlaşmaya varmak amacıyla görüşmelerde bulunduğu örgüt yöneticileri, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Komutanlığı (FHKCGK) önderi Ahmet Cibril ve Irak tarafından yönetilen Arap Kurtuluş Cephesi (AKC) lideri Abdülvahap Kayali'dir. nrada ve Arap Zirve Konleransının birkaç hafta öncesinde, Ürdün ve FKÖ arasındaki sürtüsme en yüksek noktasına ulaştığı bir dönemde ayrılmasmm yankıları Arap basınında devam etmektedir. Yorumcuların bir bölümü, FHKC'nin bu davranışıyla, Filistin Hareketinin içindeki birliği ağır bir bieimd* zcdcl«diâini öo« «ü. rerken. diğer bir bölümü de Filistin Kurtulus örgütlerinin arasında silâhlı bir çatışmanın kaçınılmaz olduğunu iddia etmektedirler. Öte yandan, Arap Ktırtuluf Cep hesi ve Filistin Halk Kurtulu" Cephesi Genel Komutanlığı'ndan sonra, Filistin Halk Kurtuluş Cep hesi'nin de FKÖ çabsı altından çıkması. Yaser Arafat tarafından plânlanmıs bir temizlik hareketi olarak da yorumlanmaktadır. Yaser Aıafat Filistin uluslararası dü zeyde ılımlı bir çoğunlukla temsil edebümek amacıyla, örgüt içindeki militan grupları teker teker tas fiye yoluna gitmiştir. Hatırlanacağı gibi Habbaş ve onun FHKC si, uçak kaçırma olaylan ve kan lı gerilla eylemlerinin «mucidiy diler.> Gözlemcilerin belirttiklerine göre, radikallerden annmıj bir FKÖ'nün Birlesmiş Milletlerde desteklenme oranı büyük ölçüde artacaktır. Derslikler susuyordu Dikilen fidanlar ulu ağaç olmuş, döktüklerı terlerden penl» yollan, alanları, bahçeleri. ak yapılariyle koskocaman bir eğitim kenti d'oğmuştu. Yeni müdür, Cılavuz Köv Enstitüsü çıkışlı bir öğretmenin öğrencisiydi. Ama hüzün verici bir ıssızlık vardı ortada. Derslikler, işlikler susuyordu; alanlar, bahçeler boştu. Koca kuruluş, suyu çekilmiş deeirmene dönmüştü. Çalıçmıyor. halkımızın karnını, kafasını doyurucu un öğütmüyordu. Bildigimiz okullar gibi tatilde'rli. Her vanı ot bürümiistü. Bir zamanlar; yaz kış, dersliğinde. işliginde, tarlasıncTa gürül gürül akan, üreten. canlandıran yaratıcı yaşam, kısır kafalarca söndürülmüstü. Çarpıcı bir ölgünlüktü... Yemekten sonra alanda toplananlar, bu ölgüniüğün vurgununu yemişe dönmüştü UMe'da başlayan yıkımın, neler götürdüfünü tomut olarak bir kez daha görüyorlardı. Atatürkçülük oy pazarında tlk konuşmayı Refik Cevanir yaptı. Enstitülerin kuruluş nedenlerini, dayandıklan ilkelen, işleyişlerini ansıttı arkadaslarına. Tüm insanımızı layik, çağdaş ve devrimci egitimle yoğurarak. yeni bir Türkiye yaratma amaciyie yola çıkıldıgmı vurculadı. Ama daha köylerine varıslannın ikinci vılınria. ecemen eüçler üzerJerine çullanmışlardı. Toplumsal çalkantı içınde. ()di«pu«'un yolculuğundan daha tehlikeli bir yolculuk yapmışlardı. 194<î'da iktıdar olanlar, Atatürkçülüğü oy pazarına sürmü«lerdi, çagrlaş eSitimc. halkın uyanmasına karşıydılar. «Enstitü» sözcüeıi ile «komür.izrr.» sözcüğünü eş anlamda kullanıyorlardı. Hasan Ali. Tonguç yerlerindcn ayrılmış, yasalar değiştirilmiş, verilen ilretim araçları ellerinden alınmış, knrüklenen kargaşa ortasında öylece bırakılmışlardı. En yetküi agızlar, en korkunç karalamaları yapıyor 'ifşaatlar ifşaatları, tertipler tertipleri» kovalıyordu. Bir sessiz 12 Mart uygulanıyordu üzerlerinde Partizan vöneticiler, miifettişler, memurlar musallat edilmişti başlarına. Haklarında düzmece ihbarlar yaptırıhyor, soruşturmalar açılıyor. gürültülü cfavalar varatılıyordu. «Tonguç yetistirmeleri», «Hasan Ali yetıstirmelenydi» adlan. «Masalara» ulusal duygulariyle ügıli «kesin kanaat raporlan» doldurtuluyor, oradan or»ya sürülüyor, kıyılıyorlardı. Otuz yıllık bir ates çemberinden epçmislerdi. Alınları aktı. ama halkın uvanmasına, irvsanca yasamasına karşı çıkanlar, «aîınları lekeli olduklan halde, debelene debe'.ene ölüp gitmişlerdi. Daha da gideceklerdi. NANCY KtSSİNGEB KİSSÎNGER, ORTADOĞÜ'YA GEZİSÎNE BAŞLARKEN NANCY'Sİ DE KENDtSÎNE EŞLlK EDECEKTt. ANCAK SON ANDA O DA ORTADOĞÜ'YA GÎTMEKTEN VAZGEÇTÎ. NE DERStNÎZ. YILDIZINDAN SONRA NANCY'Sİ DB KİSSİNOERE KÜSTÜ MÜ7.. Yorgun Diplomat Kissinger, Ortadoğu'dan eli boş döndü! Henry Kissinger, daha yakın zamana kadar ABDnin «Harika diplomat'i «Süper Adamıydı.» Dünyanın bir bölgesinde çatışma mı var hemen gözler Henryciğe çevrilirdi. O da sihirli halısına değil de uçağına atladı mı, hemen gider, anlaşmazlığı çözer gelirdi. Sonra da gazetecilere alcakgönüllü Sezar edasıyla demeçler verirdi! Gittim, çözdüm. geldim. Son zamanlarda Kissinger'in İ5 leri ters gitmeye başladı. Artık kökeninde kendi politikasının yan lıs tercihler bulunan anlaşrnazlıkları kolaylıkla çözemiyor. 9 Ekimde başlayan Ortadoğu ge risi de öyle oldu. Bu yedinci Or tadoğu gezisinden önce «Jet diplo mat» pek umutlu olmadığmı zaten açıklamıştı. Ancak, Kahire'de Başkan Sedat ile, Amman'da Kral Hüseyin, Sam'da Başkan Hafız E) Esad, Tel Aviv'de Başbakan Isaac Rabin, Cezayir'de Başbakan Bumedyen ile yapılan görüşmelerden pek önemli sonuçlar alamamasına rağ men «Sevgili Henry>, dönüşünde umut verici gelişmeler olduğunu •öylemekte sakınca görmedi. Oysa Henry'cik daha ABD'ne Devrimci öz Bugün de, yo.a çıktıklan gilnkü gibi inançlıydılar. Toplumun her basarnağında çalışan, binlerce öğrencı yetiştirmişlerdi. Su, elektrik getinn. jlerdi kooperatlf kurmuşlardı köylerine: üretim yaşamını canlan^ırrjjigi. çalışmışlardı. Yozlastırııan egitim düzenimiz, elbet Köy F nstitülerindeki devrimci öze kavusturulacaktı Wx gün.. HaUnma n da istediği, beklediği buydu Cevahir'in aıO'ndan Müdür Sıtkı Akay çıktı ortaya. Çok duygulanmıştı, göz^eri dolu doluydu. Enstitülerı kapatanlar. kafalardaki ateşi söndiirtmemişlerdi. Hasan Ali'nin Tonsoıç'un da bu günleri görebilnıiş Oımalannı ıstiyordu. Köyden Mec.;se. öğretmenlikten Bakanlığa varmıştı yetişttrdikıer:. Enstitüler kapatılmamış olsaydı gerika'mışlık zincirini kırmış, kaJkınmıs bir Türkiye olacaktık bugün. Kimıenn kötü kimlerin hain olduk.&n ortaya çıkmıstı. Lânet ediyordu Dunca zamanın riyan olm^sma sebep olanlara... Ilımlı kesime karşı denge Irak'ta çalışmalarını sürdüren Filistin Kurtuluş örgütü'nün radikal kesiminin amacı, Beyrut'ta yayımlanan As Safir gazetesintn belirttiğine göre, FKÖ içinde girierek daha fazla ödün veremeye hazırlanan ılımlı kesime karşı dengeyi sağlayabilecek ikinci büyük. bir grup oluşturmaktadır. Arap basınında konuyla ilgili o larak yer alan haber'ere göre, Irak Baas Hükümeti, Filistin Kurtuluş Örgütleri arasındaki çözülmeyi örüemek amacmdadır. Ne var ki, bu türden haberler Beyrut'ta kuşkuyla karşüanmaktadır. ÇünkU bugüne kadar Kabire v» Şam, FKÖ içinde Yaser Arafat ve onun paralelinde düşünen ılımlı grupları desteklerken, Bağdat sürekli olarak FKÖ'nün radikal ve militan kanadından yana görünmüştür. Bu nedenle Irafın George Habbaş tarafından başlatılan ve FKÖ ve Yaser Arafat'a karşı bir gruplaşmayı amaçlayan hareketi desteklemesi daha doğaldır. Sürg^indeki Filistin Hükümeti Böylelikle Filistin sorununun po litik yöntemlerle çözümlenmesine bir adım daha yaklaşılmıştır. Sür gündeki Filistin Hükümeti'nin de kısa süre içinde kurulması gerekmektedir. Mısır Devlet Baskanı Enver Sedat ve Cezayir Devlet Başkaru Bumedyen, bu konuda olumlu girişimlerde bulunmaktadırlar. Gözlemciler, 26 ekim tarihinde Rabat'ta toplanacak olan Arap Zirvesinde, Filistin sürgün hükürnetinin bir an önce kurulmasmın Yaser Arafat'tan isteneceği fikrinde birleşiyorlar. Son zamanlarda Kissinger'in işleri ters gitmeye başladı. Artık kökeninde kendi politikasının yanlış tercihleri bulunan anlaşmazlıkları kolaylıkla çözemiyor. uçmadan, Mısır Dışişleri Bakanı Moskova'da Brejnev ile görüşme ye gidiyor, Kahire'nin Sovyetlerden yeni silâhlar almak istediği aöylentisi çıkıyor. İsrail uzJaşmaz tutumundan vazgeçmez ise yeniden silâhlar ko nuşur, diyordu. Sözün kısası her ne kadar Kissinger, lyi geçti, derse desin son ge zi olumsuzdu. YJdızı «harika» diplomata küsmüştü. Tam geziye çıkarken kan si da onunla birlikte Ortadoğu'ya gitmekten vazgeçti. Ne dersiniz, yıldızından sonra Nancy'si de mi Kissinger'e küstü?. Köy Enstitüsünden, Parlamentoya Sıra Necati Lebe'ye gelmışti, kendisıyle naKlı olarak övündükleri kişiye Elbirı'S^y.e çalışmışlardı onun için. O sımdı Meclisteydi; köylü, Köy >?r«t'tulü, devrimci bır halk temsücisi Yıllarca köy öğretmeniiğiPCfcr. sonra Gazı Eğitime ntm^ti. ögTetmen okullarında çalıtmıs Amerlka'da ihtisas "apmış. Hacettepe Üniversitesine ö*re*:m Uyesi olmuştu. Yirmi bes yıiını aoldurmasına üç ay kala bu Tnivfcrsiteden uzaklaştırılmıştı. TÖS Yürütme Kurulu üyesiydi. ı^vrinıci Eğitim Şurası topladılar dive. öbür üyeler gibi üç ay bapis yatmıştı. Henüz gelememisti ama muhakk&k yetişirdi toplantı. a. «On beş yü kfiyde çalıştım... On sekiz yıl kövde çaiıştım... On tti yıl...» «On yıı yayalsr köyünde kaldım. Bir numwalı arkadaşımı» HUsniye ile evliyım. Sonra Gazi Eğitime eütim. Müîettiş oldum îki yıl Urfa'da ka'cjm. Bir süre Okuma Yazma Okulu'nda Eğitim Şefliğim var Batıresir'de çalışırken Konyaya sürüldüm. Danıştaya dava açtım, sıvrr yere döndüm gene. öğretmenlilı ettiğim Yayalar köyü okuluiıi.; eski öğrencilerim, Köylüm TGNGUÇ OKULU densin istediJer Uğraştık. îl Genel Meclisi fcabul etti. Gömec okulunun adı da YÜCEL OKULU olacaktı. Partic41er karan bozdurdular...» «Arkadaşlar f'lıyorsunuz Yüksek Köy Enistüsüne seçilmiştta ben. Enstitülere ögretmen olacaktık. Ama önce YüKsek Kısım kapa^ıldı, sonru tia i^iiStitüler. Uzun zaman dairede memur olarak çalıştım. Eşim ae Yüksek Kısım çıkışlı, emekli olda Avukattıı. Şimdi bir ansikiopedide çalışıyor. Ben de ortaokul ötretmeniyimÇocuklarımız.. » «Ben yıllarca vapı denetmenliği ettim. 27 Mayıs'tan sonra dokuz yıl Ögretmen Okulu müdürlüğüm var. Her gittiğim yerde «Burayı Köy Enstitü'üiıe benzetiyor» diye şikâyet edildim. Simdl Kız Ögretmen Okulur>ca resim öğretmeniyim..» «Gönen'in Hos'Rnca köyünde 23 yıl kaldım. Bıı tertiple n&pse atıldım. Demir ök.ce çarptı bana... Öğretmenimiz tsmet Kültür okuma alışkanlı>ı vtrdi bize. ama lyi etmedi.. Oioıyoruz, düşünüyoruz diye ürkttiVr bizden. Arkadaşlarun srtbi oen de, blr şeyler yapmaya çalıştım köytime. Şimdi size cezaevirideyken, eski GöneD Kaymakamının pstiğı telgrafı okuyacağım: Ahmet Öztaş CezaevindA rutukiu ögretmen Bandırma Tutuklu buljn(?uğunuzu büyük bir Uzüntüyle ögTendim. Slstn gibi memleketmı seven, öğretmen olarak çalıştığı köyüne yoı. elektrik, köyüne k»vcvfclüclar tesisi ve köydeD itibaren iki kilometrelik yol kenart.Mn ağaçiandınlması, köyün Kooperatifler vasıtasiyla kalkınması konusunda gece gündüz demeden tendisini mesleğine ve memltlıetırje adayan bir kimsenin bu şekilde bir suç işleyebileceğine iranmıyorum. Bir yanlış anlama. certıp de olabilir. Adalet mutlak mrette en doğru şekilde tecelli edecektir.. Aialete inanın va güvenjn. Geçmiş olsun. Hüseyin ö p t c e n Hakkari Valisi Konuşuyo/lardı. Onlan dinledikçe yurt yüzeyine dağılmıs yirmi binleri düşünüvordum. Köy köy dolaşıp 27 Mayıs"ı, Yena Anayasarnızı halka hs'btmaya çalışanlar... Kalalara yeni düşünceler ekenlert Konyada. Kayseride politikacıların Itışfeırtmasiyle kendile rine saldırılanlan Başına yular takılarak sürüklenenlert, daga kaldınlanlan, öıai'rülenleri... 12 Marttan sonra Kayseri Valisinin bir gecede aliruşııu birden evlerinden toplatıp, sıkıyönetim mahk^mesine gönderĞ'k^erini... İşçı olarak AlmanyaVp gidenleri... Karşi/u ijehitUrte yatanların torunlan. vakınlarıydilar. Toprağımızı, halkımızı uyandırmak insanca vaşama düzevine kavuşturmak için başka fcoı cephede savaşıyorlardı. Dağı tası insan emeğiyle yoğrulmıış, eüzel konutlar, fabrikalarla donatılmış, aydmliK blr Türkiye geliycjou gözlerimin önüne. Bir yerlerden davula dokıınuiuyor, kanlı s>ni) yüzleri gülen gözleriyle horona kalkıyorlardı. 17 Nisanlann coşknsuyla ortada dönenler sesleniyordu: Sis dLğının başında borana bak borana Bütün ırısanlarını yurdumuzun çağırıyoruz oorona «Kapitülâsyon politikası» Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, FKÖ'nün 22 eylül tarihinde Yaser Arafat'ın başkanlıgında yapılan Merkez Komitesi toplantısrnda örgütten aynlmıştır. FHKC temsücisi olarak bu toplantıya katılan Abu Maher, Yaser Arafat'ı Washingtonla lşbirliği yapmakla suçlamıştır. Arafat ise, bu iddialara karşı çıkarak, Abu Maher'e şu karşılığı vermiştir: «Filistin sorununun demokratik yollarla mı, yoksa kurşunlann dialoğuyla mı çözümlememiz konusunda, kendi aramızda anlasmaya varmak zorundayız. Biz, demokratik dialogdan yanayız, ancak bu yöntemin tüm Filistin Örgütlerince uygulanması gerekir.» Abu Maher'in bu sözlere tepkisi çok sert oldu. Arkadaşlanyla birlikte toplanttyı heraen terkettikten sonra, Beyrufta yaptığı bir basın toplantısında, FHKCnin FKÖ'den ayrddığını, çünkü Arafat'ın Amerika ile gizli göriis melerde bulunduğu iddiasuu çürütmek için herhangi bir davranışta bulunmadığıru, FKÖ yöneticüerinin özellikle son zamanlarda bir «kapitülâsyon politikası» iz lediklerini bel.'rtti. FHKC'nin FKÖ'den Füistin so rununun Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda görüçüldüğü bir İNGILTERE'DE BAŞBAKAN WILSON, HALKTAN YARDIM İSTEMEKLE İŞE BAŞLADI ÎNGİLÎZ KARİKATÜRÎSTLERÎ, ARTIK MUHAFAZAKÂR PARTÎ LİDERÎ EDWARD HEATH't YUKARTDA GÖRÜLDÜĞÜ GÎBt ÇîZtYORLAR. HAKLARI DA YOK DEĞİL. ÇÜNKÜ, MUHAFAZAKÂR PARTİ GİTTİKÇE UFALIYOR. ANCAK BDNUN KENDİ HATALARINDAN DOĞDUĞU DA PEK SÖYLENEMEZ. İNGİLTERE" DE KAPİTALİZMİN ÇIKMAZA İYİCE GİRDİG1 YTT.I.ARDA NÖBETİ HEP İŞÇİ PARTÎSİ ALIR. Ingiltere'nin siyasal tarihinde birçok kez olduğu gibl, ıktısadî bunahmın en yoğunlaştığı bir oönemde İrsgiliz îşçi Partisi yine iktidara gehniştir. Muhafazakâr Partinin oy kaybı ise iyice belirginleşmiştir. Muhafazakâr :ann Avam Kamarasındaki sandalye sayısı, son üç seçimde sırasıyle 220 ve 296'dan 276'ya düşerken, İşçi Partisi, 286 ve 301'den 319'a çikmıştır. Mnhafazakârlann oy kayıplan karşısında ise Parti Genel Başkaru Edward Heath'e karşı muha lefet giderek büyümektedir. îstifa etmesi gerektiği sözü sık sık duyulmaya başlanmıştır. Ingiliz Işçl Partisi, ülkede flctisadî bunalımm yoğunlaştığı birçok dönemde iktidara geüniştlr. Ancak bundan önceki dönemlerde Ingiliz kapitalizminin içine girdiği çıkmazdan bir türlü kurtaramamış ve vaadettiği bir takım radikal tedbirleri de genellikle uyçularnaya sokmayı başarama mıstır. Konionktürün birazıcık düzeldlğl bir lamanda İse nöfceti yina Muhafazakârlara devretmiştir. Bu kez ne yapabilecektlr? Siyasal gözlemcilerin üzerinde durduklan bu soruya Başbakan \Vilson'ın ilk cevabı tngiliz halkını yardıma çağırmakla vermistir. Harold Wilson, Ingilteıe'nin ikinci dünya savaşmdan bu yana geçirdiği en ciddi iktisadl bunalımla karşı karşıya bulunduğunu belirtmiş v« kuracağı yeni işçl hiikümetinin Ulkeyi bunalımdan çıkarabilmesi için Ingiliz halkmj yardıma çagırmıştır. Wilson, yaptığı radyotelevtzyon konusmasında, Ulkenin halen karşı karşıya bulunduğu en büyük düşmanın «yükselen fiyatlan olduğunu söylemiştir. Îşçi Partisi lideri, seçlm kampanyası sırasında söylenen sert sözlerin unutulması gerektiğine dikkati çekmiş ve halktan iktisadl güçlüklerin yenilmesi için hükümete yardımcı olmasını istomiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle