Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CTJMHURİYET 1 Eklm 1974 lriraârâı belki bir daha duymıyacagimır bteki, gelecek yıllarda belici adj hayli geçecek lki kişi. Biri Yunan trajedisinin; ötelü Yulıan komedisinin simgesidir hemen hemen. MustakUs Yunanistanh, Mustakas Kıbnslıdır. Biri, cuntamn yaşayan ölüye çevirdiği bir bit> l*i insan. Öteki cuntanın Kıbns'ta kalan döküntaierinin başkanı rolünde. Once, birinciyi biraz daha yakından tanıyalım. O. şimdı 48 yaşında. Bir subaydı, bir bınbaşı. İkinci cihan savaşında yurdunun kurtuluçu için savaşmış. daha sonraki içsavaşta faşistlere karşı doğüşte ün kazanmış. Ordunun en yüksek ni?anım taşıyordu. Trajedisi albaylar rejimine karsı gelmesiyl» başladı. Onlardan ilk darbeyi once İ969'da yernişti. Ama carh bir insan olarak asıl felâketi 1973 mayısında kapısınm önünde bir jeep arabasının d ımıası ile başlar. Karısı, onun nerey» gotürüldügünü öğrenmek için 50 gün yerden yere oaşvurarak çırpındı. En son. bir askeri hastanede onu. kanlı urubaian içinde pis bir yatakta bir kınk kemik vığırn olarak bulabıldi. Sağ omuzu, kocaman bir söndürülmüs sifara küllügij olmuştu. Kollan, erkeklik organı sigara yanıklarının bıraktığı çürükler içindeydi. Başım dık tutamıyordu. Sapı bükülmüş bir arrnut zibi bir yana düşüyordu. Sağ yan«: çünkü vüeudunun yansı yukardan asağı felç olmuştu. Basucuna gelen kansına gözleriyle bakıyor, bir şey arüarmak istiyor. fakat dıii ile konusamıyordu. Agzından anlaşılmaz bir iki ses çıkarabiliyordu. Cuntanm dÜjmMinden sonra kocasını bulan kansına, MustakHs'm herhangı bir kısıye oiabtlecek bir hastalık, felç. geldığini söyledıler. Orçekte, Atina'nın bilinmeyen bir yerinde, cun tanın en barbar cellatlarmdan biri olarak taJimjn binbası Anastasios Spanos'un en incelikll iîkenee yöntemlerini uygııladığı merkezde gerçekleştiriimişti bu fe' olağanlığı. Oraya getirildiğ.nde îşkence uzmanl«rmdan srkaya, sonra iki yana küyor, sanki boynu ile lıçıyordu. Bu, gövdesi önoe 24 saat dövüldü. biri oaşını boynundan dojjru var gücü iie biigövdesmi ayırmaya çaüstünde bajmı rutama* B Olaylar ve Mustaklis ile Mustakas Niyazi BERKES rsa> gelincaye kadar sürdü. îskenceler sonunda konusrea gücünü ttim yitırmısu. YapUanların aynntılannı artıic kimseye anlatamıyacaktı. Dıli ağzımn içinde dolanıyor. ancak bir ikı s»s ten başka bir sözcük bile vapamıyordu. Ancak gözleri ile birşeyler anlatmaya çalışıyordu Bov nunda biriken Kan pıhtıları. onu normal hayatta telce uğrayan bir kişinin aurumuna getirmış. doktorlar hemen bir amelıyatla bunun önier.ebileceğini söylemişler. fakat işkenceciîer buna izın vermemislerdi. Ecevit'in oraya kadar uzayan darbesi ile onlar sahneden çekildiği günden beri, Mustaklis bir hastanede bir bitki insan olarak yatıyor, Fizyoterapı tedavisi ile kurtulabileceği umudunu besliyor doktoriar. Karamanhs hükümetinin yapabildıgi gerçegin a;ıklanabilmesi oldu. Ama b:nba?!yı bu fıale eat'.renlere henüz bir şey o'.muş d?*ı:dır: belki de rtiç bir şev olmıyacaktır Anasras;os Spanos, Bulgar sınırmdaki bir alaya atanrruş. ürada us!u oturursa. belkt bir daha adj sanı duyulm.yacak. kendini unutturabilecpk. Ne olduysa Mustaklise oldu. Başka ü&ha ne Mustaklisler var. Bir tane, iki tane değil. Ya Mustakas? Onun ilk aaı Andreas Rüt b«si yüzbaşı. ama bu rülbeyi nereden aldıj^ belli değıl. Kıbrıs'a Yunanistan'dan gonderilen sub»yların yönettıği KüKABnin şımdiki rtnderi. Eşkiyahktan generallige kendini yükselten Grivas'ın halefi. Ya da kendini öyıe tanıBir îngiüz frazeterisi onu Karb.dağds 'Tro dos'tai, Kıbr;slılar;n pek iyı tanıdıjı büyiik lüks oteller ülkeai Platres't* bulmus, KNOsÎS1in îelecek'ekı kendinden vapma eeneralinin o oiacağı ssnısında gazetecı. YUzbaşı Musakas »azetecıve 'asgari« amacının ENOSİS oıduğunu soylemiş. Davasının «asgariısı bu ıse. ınsan merak ediyor «âzami»sinin ne oıaca£ını. Bu, Türk ordusunu denize dökmek olabilır. Ya da «katliam» baskmian ile Türk .laİKinı temızlsmek. Bu bajanlan elde ettikten sonrîı kend'.ni generalliğe yükseltip Yunanistana da vanı bir diktalör neden olamasın? Bu kadarın. dan sonra. tarihe Büyük îdeaıun şanlı mare$ali oiarak da geçebilir. Fakat, daha ilk aşamasırun. «imna» projesirin. fırsannı kaçırdı. Ya azıcıK geç lısldı, ya da Türk orclusu umdugundan erken 2e!rii. Zaten o ve onun gibüer nuna hiç oiasüık göremıyorlardı. Bunun verdîğı cesaretle Erenköy böl^esindeki bir dag sırtma Rumcs olarak: «Sıkıysan gel!» gibi Kunısıkı ıri fıarfler yazdınnışlardı. İlk aşarr.asmdaki TanlışUk simdi meyftana cıkmaj'a başlayan cesetlerden anlaşıhyor. Eunlar. gerçekleştirilemiyen büyük plânın parçacıklar'.dır. Mustakas zıbiler fimdi brlki öteki iki amacı gerçekleştirmeyı ummaktadırlar. Kıbrniı Kıımlar kendilerini VunanistandakiİBrin o kadar üstünde bellerler kı, Kıbrıc'ı Yucanistan'a l, Tun»nîtt»n'ı Kiiîns'ı •Ilhak» »tmeyl îçlerincie dah» uvgun bulanlar vardır. Nasıl ki Yunanistan'd» da çok kiji, «Biz Batı uygariığına mensup değilız. Batı uygarhgı bize menluptur» deyimine bır atasözüne inanır gibi in«nırlarmış Srtzünü ettiğim komedi yanı böyl» ssnilarda doruğuaa varıyor. Işte, zengın turist otelleri bölgesinin tenha P'atres tepe^inrie yüzbaşı Mu«takas, bu komedi hava«ı içinde gsrilla savaşına hazırlanıyor. Lima.ol'un şarap ve konyak kokulu sokakiarında rfolaî»n saçlı »akallı basıboş delikanlılar, Lima?ol mevhan<"lerinde gelist:rdik!eri proıelerini Viygulamak için orada toplanscaklar. Fili>ıin gerillalannı taklit etmeyi düşünecek ksdar da tevazu gö«teriyor!ar. Pskat ea7»teci. Mu«!aka«'ı pek kevıfli bulmat;'.ğını srivlüvor. Davalannln umut verici olmariığım. aldıkları örnekle »ralarında pek uySurluk gormeriişini dp b»lirt:vor EllerinHekl silâhlsrın zavalhlıâı Ü7er:ne dp bilei veriyor. Daâlarriaki depnlannda daha ü<;tün filâhları olrinîu îfffiia'ı •> nn'i 'atmin »tmPmi? cibi ha• : ' fiften alaya alıvor. Onun anlattıklarına göre, Mu«takas fa?la konuşmaya tenezzül etmiyor. Mvıaviiiini konuşturuyor, sadece başını sBİlayarak onıın sSviedilclmni tasdik »divormuş Onun vardıgı son'ica göre. Ultısa] Muhafızlar ile EOKOB karması bir yığınm.ş bunlar. Yunan alayının "tubaylarının çoğunun burada oldııgunu da idHîa trtivor. Mu?takl:s trajedini ile Mu'takas komedirf, daha oncek: b:r vazımda belirtmeye çalıştıgım «i^i. H*:1°TI <~!ıin'*ı«ımn son iiç *ane S0 vıllık: dönemir.rie yanyana giden iki yanıdır îddialar engın düş ajıarın» yapıçıp kaldığı zamanlar u!u?Iar retlitelerle kar«îlaçmca. ya büyük bir y a s v« da şeni* bir eülünçlülük içine düçerİer. Türk aiasözü: «Kendi dii?en aBlamaz* der. Yunanistan'd» eî»r »ajduyu bir giin uyanırsa. Mu«takliç'lerin he«abı snrulacak elbette, grlecek vıüarria Ama. daha O.manlı döneminrie ba=lavsn. tn£İİ!7 yonptiminde temijlenmiyen DaJ Klephtçiüği (ENOSİS bunun modern adı), Rum Kıbrıs'ını •diinyaja gül Jürecek bir komedi sahr.esi yapmaktan n» zaman vazgeçecek acaba? Zamanlatna skfden «r»m»nlama»nm yeri bask» s»zcükl*rli doldurulurdu. «E^ref suti» deyimi zamanlamanın denk düstüğünü beliner; «wunansı«» sörü de zamanlamanın başarısızlığını anlatırdı. Ama hıç kuşkusuz dilıımzdekı ruçb:r sözcük. ya da deyim, zamanlamanın veriru tutamaa. Sözgelişi şimdi Ecevit'i suçlayan çoğu kişi: Zamans» bir hükümet bnnahmı yarmttı. diye yaFiyor. Oysa Ecevit'in çekilme karanm verirken zamanlamaya özen gösterdiği aşikâr... Belki îskandinavya gezistnden sonra da çekilebilirdi ama, bu nokta önemli degildir. Önemli oian şudur: Bugün ülkemizde sermaye smıfı iki yönlü bir aranıs içindedir: Ya Ecevit.'i vemek ister. ya da avucu ıcine almak... Sonuçta bu iki yönellş de aynı kapıya çıkar: Ecevit'in sonu olur. Çok partili Türkiye'de sermaye sınıfı liderlerinin serüvenleri ortada: Menderes asıldı. Bayar Yassıaday* kapatıldı. Süleyman Bey. 13 Mart Muhtırasıyla teker meker ajağı indi. tnmese, kimbilir basina neler gelecekti? E Mazluın ülkelerde sermaye sınıfı reiimlerl, ya Güney Amerika'daki gibi saray darbeleriyle süregeliyor; liderler birbirleriyle toVrusa tokusa harcanıyorlar; ya da Türkiye'deki gibi sola kapalı bir parlamentoyla görtmtliyu kurtarmava çabahyor: ama sıksık paHamalarla daragaçlan krırmaktan kurtuUmıyor. İlk kez Türkiye'de Ecevit: « Batı'dald ölciilerle fikir «VzKÜrlBsü ve çok partili reJlm isHyoruz...» diverek Hükümet kurabilmiştir Türkiye"de... Hükümet kurabilmiştir ama. koalisyon ortagvnın kaytarmasıyla. açıkta kalmış: fikir özgürlüğünü ve sola açık damokrasiyi yasalaştırmak volunda tılcanmıştırÖte yandan Ecevit. hükümetini kurduSu «aman, sermaye sınınfının oldubittileriyle de karsılasmıçtır. Bu olriubittileri oldıı&u gibi yüklenmiştir. Hükümetinin ılk eünlennde bir dizi zam vapmak zorunda kalmış; buna karşüık tarım ürünlerinde \iiksek fiyat, ücret ve maaşlara zam politikasıyla «neçim ekonoml»l»ni karsıtaktik olarak uyjrulamıstır. Hiç kuşkusuz, secim ekonomisi uygulayan hükümet bir süre «onra seçime gifmek eorımdadır. Eâer bu alanda lamanlamayı yapamazsa, leçim şan» »ını yitirir. Çünkü seçim ekonomiıi enflasyonu pompalar. Enflajyon, maılum ülkelerin eski blr hastalığıdır. Böyle bir ortamda hem s?çim ekonomisin* jfideceksin, hem Klbrıs savaşını »ürriilrecekrin, hem ?erm»ye sınıfının ekmeğine yag lüreceksin, hem de hükümet olacaksın Ankara'dı... Ecevit, hiç kujkusut çılfjın defildir. Zamanlamayı iyi hesaplamıs ve termaye rınıfı partilftrin» dönerek detniştir ki: Ya kendl aranızda anlasır Hükümeti kurarıınu; ya seçime girferi»:, tek başıma gelirim. Bir ülkede «ermaye sınıfı partileri anlajamıyorta, • ülkede sermaye smıfı bunalımda demektir. Bunalımın bedelial parlamentodaki tek »olcu partisine Sdetmek kur» nazlıfının çeçitli dalaverelerini okuyoruı B»bıâli basınında... Bütün yü?evjel tartıjmaların temelinde yatan bu gerçek. Türkiyenin demokratik eüçlerince iyi kavranmalıdır. Son haftalar bovunca »ermave »ınıfıyla HUkümet arasındaki yaklaşım. ÇHP'nin ille Hükümette kalmak isteyen akıllı çevrelerivle CHP'yi avucuna almak isteyen akılh «ermaye çevreleri arasındaki karşılıklı gSsteridır. Ama bu gösterinin ardında kurtla kuzunun öyküsü yatıyor. Emekçilerin üıtüne tankla gidilirken lermayecilerin koluna girilmesinin yarattıjı görüntüyü, böylece dejerlendlrmek gerekir. Sonuç olarak Ecerit'in Hükümetten çekilme karan ramanlama bakımindan yerindedir. Sermaye cevrelerintn sözcüleri ne yazıyorlar: Ecevit zamanns bir Hflkflmet bnnalımı yaratti. Salt bu göstergeler bile zamanlamanın yerinde oldu* Junu gösteriyor. Tutucu p»rtiler koalisyonu kurulabilirsB, CHP de muhalefete geçer. O zaman da hayat pahalılıîı, enflasyon, antidemokratik baskılar, emekçıve cop ve tank " olaylannı *iilk kitlelerin» gerçek anlamıyla ulaştıracak • . « 1 » örsüt, g*ni( CHP örfütüdiir. KABUSTAN KURTULUR GİBİ. llhan ARSEL Arada bir kurmak EGITIM VE EKONOMI illt Egitim Bakaniıgımn bajmda bulunan Sarn Mustal» Üstündagm seç«nlerde televizyon ekranlarmdaki konusmalannı herhaide okuyucularımızın bir kısmı izlemışler ve memnun olmuşlardır. Türkiye'de eğitim sonınumuz dev bır »orundur. Bu sorunda hükümetlerımiz ne yazık kı gereken duyarlık ve hızlı aavranışlardsn. basiretli yollardan kısa süreler dışında daima uzak kalmışlardır. Bır ıılusa! f«lâket üzerimıze çökmedıyse bunu kı&a sürelerde iş başına ge!mis Mustafa Necati, Hasan All Yücel. Reş.t Galip gıbi ülküc^i bakanlarla. bu bakanlara deger li hizmetler veren Rüştü Uzel, Ismail Hakkı Tonguç, İhsan Sun gu gibi mesleğine ve ulusuna. ulusunun yeteneklerıne âsık bürokratlara. köyde. kentte, iktidar tutumu ne olıırsa olsun jurt çocuklanna dojruyu, iyiyı ve güzeli bgretme uğruna her jeyi göze alan ögTetraenlerimize borçluyuz. •^ * M S e k i a «ya vaklaşıV bir kâhu« »on» e r d i : M S P i l e rorunluğund* kaldığı koalı«yonu bojmakla Stym Ecevit, Türk dfmokrasisîne büyük hîzmette bulunmuştur: Kıbrıs lıaşsrısı bile bu son b*?arıyg oranla goljpdf kalnaıj «»yılabilir. Tutum ve davratııjları ve zıhn:yetleri ile Arvava?aya ve çagdaş uysarl:|a *ers dü«en ki.iilerin ikf.dara ortak oisbıldikleri bir rio'nemden kurtulmanır ne anlam 'aşırTığını ««eri»t> rihniyetinın ne olduğundan haberı bulunmayanlar bıiemez ve değerlendiremezler. Fakat şıı kı«a rfSrtm b ı ülkenin aydmlsrına ve yurt«everlfTİne jeriat öz>minrlski siyasetçinin Türkiyemizi hançi karanlıklara sürükleyebilecekleri konusunda yeterli bir fikir verebilmi? olmalıdır. Ecevit gibi Atatürkçü ve ayctın bir koalisyon ortajıyls değil de bir başk» gerici ertakia hükumetin kurulmus olma?ı hlünde Clkemirin »iya*et bezirgâniarı tarafından n»sıl yok edilebılecejini şu kısı dönem ortaya kcymuîtur. Itiraf etmek gerekır ki 1973 seçimlerinden önce Erevit vs arkada<ları hakkında sevgi ve güvene ?ahip bulunan çevreler ç?idı«ı hir .«iyasî parünin koali?yon ortitiSı olarak seçilmi$ olmasını kavıamamışlar ve hazmedçmemişlerdi. Hele ko»li«yon kurulduktan sonra ter.atçı zihniypttek: bakanlann «kıl vf inaf verilerini ve devlet hay«iyetini dahi çiğner nitelikteki davranısları ve bu davranı«lara karjı ıes çıkanlamax oluşu karîisında umutlarını yitirmişlerdl. Düşününüa ki îktidarın bu ortaçag görüşlü ortağı sanat yapıtlarını «milletimizin ananeai ve ahlâkı ile bağdaşmayan> jeylerdir saçmalığıyla kaldırtmayı, «turi'tler para getirir arna ahlâk götürur» acaiplıgiyle turiımi b»ltalam*yı, imam ve müezzin kadTolannda altı bin kişilik yeni bir artıçı «sslamakla Cumhurivet tarihinde en büvük başarımn jaglanciıîmı haykırarak i'ân Ptmevı ve daha buna benzer nir? olmayacık işleri hükümet etme sanatı ve zaferi gibi göçtermeyi marifet ııymıştır. Bir yarrfan halk yığınlarmı dindar gorünüîler içinde aldatmaya c?lı=ırken ve y»lsn siva«et ahlikı yaparken, öte yanflan okullara ah'ik der«leri koymsyı vm «müstehcendir» diyerek kitaplar toplatmayı i? bilmiftir. Oimadık yerrie ve olmadik zamanlarda sesini yükjelten bu ortak. sank: başlıbaşına hCkümetmiş gibi «milliyetçiliğin» ve «halkclısm» vs «A'iayaüacılıS'n» tek «avunurusu gibi görünmpyi becermistir. Oysaki bütün bu miiliyetçı ve halkçı, dpmokrasi âşığı kılığı içinrte o, s^rçek anlamda ne müliiiğs ve Turkluk bilincine, re mıllet ;rade«inin hürlüğüne ve ne <ie demokraMye inanmıstı. Hele Atatürkçuliiğe ve Atatürk refcrmlarma açıklan açıja düfmar.lık bes'.emekten kaçınmamiştı. Halkçı sorürmekie beraber halk egemerliği kavrttmından yoksun ve a«İ!nda buna karsı id:. Her ne kadar halk yı» Einlarırnn bır kı>mniın Htek ve dilegine ve egilimme yatkın davranışlar içor'.sinde ştirünebilmekie idlyse de aslında tüm olarak halk egfrnpniİEİnın v? halk iradesinin karşı«ında idi. Halkın bir kısmının bazı dilekiennı yerine getirmeye çalışTrıanın ve halk ihtiyaçlarını savunur görünmenın millet egemenliği pr?n«ibine ve riemokr?«iye inanmak demek olmadıjl bilinen bır g^^ektir. Millet egemenligi demek miilet iradesinin üstünlüju ve millet yaşamlannd» »on söîü »öyler olusu demektir. Oysaki şeriatçı ortak için üstün olan irade, mület iradest değil, şeriat ilkeleri ve hükümlerı irii: yani in«an iraderf dısında yerleşmiş sayılan ve millet iradesirv.n değiştiremiy»cegine, burvlara tsrs düşen esa?lar g»tiremıyecesine ve şeriatm temel kuruluş olarak yerleştirdiği diizen d:«ına çıkıla«rnyacağına inanmıs bır partin.n demokrasiye baglılığı bahu konusu olamazrfı. Seriatç: ortağa göre hükiimet etmek demek millet irsde?ine göre davranraak ve ın?an urünu kanunlan uygulamak rieğil ve fakat ınsan iradesine (akla) aykırı riteükte de olsa bu d.n hükümlerinı uy«ulamak demekti. Atatürk reformlarına ve bu reformlan ohış;uran kanunlara u\mak, bu bakımdan onlara dinsıziik ve kâfırlik gibi görünürdü, çünkü bu kanunları insan iradesi varetmiştî ve bunlar seriatm getirdiği kuruluşlara ve zihniyete ters düşmekteydi. Şerîatta erkeğin kadına üstün olduğu ve örneğin mirasta kadının paymın erkege nazaran yarı olduğu veya iki kadının tanıklığinın bir erkeğin tanıklığ'na rfenk bulundugu, boşanmada erkejin rrutlak hakkı olduîu. veya buna benzer e«a«lar belir'ilmis ıken bu emırleri yok farzetmek veya degfştirmeye kalkmak, onlar:n rlapriarsrık kafa yapılann» göre, mület ıradesiyle dahi yapıiabilecek ıslerden degildi. Şeriat Arapçayı kutıal «ayflığina ve Arap tarihinın ve geleneklerinir. öğrenimini öngörriüiüne göre Batı eğilimine ne gerek vardı: ve zaten daha seçimler sırasmda «Okullanmızdan Durkheımı kaldıracağız, yerine Gaarali'yi getırecegız» dememı^sr mıyrfi? O Gazzalı ki. «halk uyamr, bilaisi artar ve hunun sonucunda imar.i ve şenata baglıligı azahr» korkusu iie fazla rierinlemesıne ogretım ve eğitim yapılmasma dahi karsı ıdı; matema'ık rlersinin bile sınırlı çekilde okutulmasını ısterdi. O Gazzaü ki kitaplarında Türk'ü vahşi yaratık ve karanlıklara gomülmüş çibi göstermeyi zevk bilird! Kısaca«ı butün davranı» ve tutumları :ie başta Atatürk ve Atatürk reforrnlarl olma» üzere Anayasa ve demokrafi ve uygsrhk diye ne varsa her şeye düşman ıriıler. Sariece yapmacık bır kılık ve görün.üs içeri'inde ve yalanı tek ve en güvenilir hir araç «ayarak bu ülkeyi şeriat karanlıklarına göturmekîe meşgul ıdiler. Koalisyonun dağılmajı bu bakımo"an bizlere bir kâbustan bi Jrurtuluş S ' görünmektedir. EĞİTİM ALANINDA GÖRÜLEN BÜYÜK DENGESİZLİK, EŞİTSÎZLİK VE KARMAKARIŞIKLIĞIN N E D E N t, EĞÎTÎM HARCAMALARINA YAPILAN KAYNAK AYIRIMLARININ YETERSİZLİĞİ ÎLE DÜZENLEMEDEKİ YANLIŞLIKTIR Arslan Başer KAFAOÛLU re Ankara gib! bürUk kentlerd?n uzaklaîtıkça, orta öğretim kurumlannda sadece sayıra değıl eğinm kalitesı bakımindan da büjUk farkiar ortaya çıkmaktadır. Anadolu'da hatta nüfusu .îO.ono cıvarında olan ıl merkezleriride ve hem de orta lama gelir düzeyinin üstündeki illerin merkezlerinde, yabançı dil, fink, kıf/tfi derslerınden bırının. b a n r birkaçınm boş geçmesi bazen bütün bir yıl boyunca çok rastUnan bir olaydır. Hatta Istanbul, Ankara ve 1/mir'de devlet okullarının öfretmen 5'etersizligi dolayısiyle. yurttasların yabancı okullara, hatta yerli özeı okullara para dökttigil. b«« «rıarlsr» ögrenci hazırlayan kursisnn ve dershanelerin her tarafta yaygtn bır şekıl aidızmı Say;n M.lli Eğitim yönetıçileri de bilır1er. Fırsat eşitliği ilkesini bo7an bu katı gerçeğe karşı, Anadolu'nun bazı illerinin rengın aileleri, çocuklanm büyük kentlerde okuUrak bu güçlüğıi yenmekteyseler de, yine cograf yanın, şer^ gerçegi. yurt içind» yaygtn ve stirekli bir sosyaf adaietsiîlik örneği olarak kalmaktadır. Orta ögretînvln mesleki öğrenimden çok, genel öğrenime yöneiik oraası da ayn bır derttir. Mesleki lıse ya da sanat okulları ve enfit'ilerı açmanın Ulkeye pshnlıy» m«l oMufu bllın.r. Ama bır de öu okullarda yeu?enlere ıüksek öjrenim ve askerlik bakımindan elverissis koşullar sağlanmasının, bu okullara hevesı azaltması olayı vardır. Bu pürüzlerın yavaa yavas temızlenmesı parayı gerektırmes. Araa daha fazla har cama gerektiren önlemlere de (daha fazla mesleki okul açmak, daha çok mesleki okul ögretmenı yetiştümek) vakit geçir nieden girışilmelidır. Hatta Sayın oakarun TV konuşmasında belırttigi gıbı, bu okulların kurulmuş kapasitelerinden yaz tatillerınde de yararlanarak gereklı yatırım mıktarın azalulroaaı olanağı vardır. OrtaögTenimmi ticarl hevesler ve oyunlar elinde bırakan bir başka diğer neden, ögretmenlerimizin yasama koşullannın kısıtlı tutuluşudur. Öğretmenlerin ders Ucretlerinden başlayarak, yan ödemeler bir daha gözden geçiril meli. bunlar özel okullar ve kurslardan gelecek ek gelirlere muhtaç hâle bırak^lrnamaliöır.' Ayrıca bu jnl oriaögrenimda butünleme sınavlarında alınan yeni bir önlemle, bu smavlar erkene alınıp. öğrencinin yetiştirilmesi de (>a da eğitimin tamamlanması da> yine normâl öğrermenin* bırakılmaktadır. Bir öğrencinin yaz tatilini sonunda geçse de kalsa da zehir eden ve fırsat eşitliğini bozan eski uygulamanm kaldınlması övgüye değer bir uygulamadır. llkokullar ve orta öfretim ku rulusları bu yıl yeni dönemleri ne başlarken yine goiven veren bir Bakan isbasmdadır. Sayın Üstündağ m kisilığinde, MılH Egitimın ad yapmis ve bazıları bu dünyadan göçmüş üîkürülerine /e adsız kahramanlarjıa say gı ve sevpı duygulanmiM sunmak istenz. Orta öğretimdeki düzenleme MilM Eğitımim:z:n sorunîannı dinamık toplum açısından bır de bu sütunda ele almakta yarar lıulduk. Bundan önceki yarılarımızda, Türkıye'nin dinamik bır toplum olduğunu, bu toplumda dev kentlerın. büyükçe kentlerın. kasaba ve dağır.ik yerleşnıe bırimlerinm yan yan« olduğunu beiirtmiştık. TUrk Mıl li Eğitim düzeninin bclırlenmesinde işte bu yanı yön'.endirici bir erken. ana etken olnıalıdır. Toplumumuzda ejıtım sadece, ekonornıye gerekli niteiiklı insan gücü yetiştirmekie, ya da okuma çağındaki bütün çocuklan bir ÇEtı altında toplamakja kalmamaîıdır. Egıtım derdım.z her derdimiz sribi global rakamlan tahlile tabi tutulmakla açık bir çözüm yo!u bulunamaz. Örnegin bugün bırey başına düsen gayrısaii milli hasıia ıkı buna geniş anlamda birey basina m:l li gelir diyebilırız) 801) dolardır. Bu oldukça iyı bir gelır düzeyidir. Ayrıct Türkiye resmi rakamlara göre yılda en az yüzde 5,5 ve bazı yıllar da 6.7 ve 8 hatta 9,5 oranında ekonomik gelısme kaydetmektedır. Aslıcda böyle bir tabloya bakınca ekonomimizde büyük dertlerimıs olmadıgı sanılır. Ama bu rakamlarm bir de yurt yüzeyine ve üretim kesimlerine göre dağilımına bakıhrsa. içinde bulunulan zor durumlar anlatılmakla bitmez. Yine genel ekonomik rafcamlar (biraz şişirilmiş de oisa), Milli ESitım rakamlarımız kadar kötümser yorumları içermer. Toplumumuz yogun tükstım harcamaları ve sürekll üketim mallarına yapılan yogun yatırımlarla, g«nel bir ekonomik cöküs görüntüsünden uzak çrrünür ve öyledir de. Ekonomimirı asıl güçlendirecek yerde rayıflatan, temel mallara (Ener ji. hammsdde ve tarımsal üretim) ve teme! hizmetlere (Egitim ve sağ'ık) yapılan ya*ır:mlarda ve kaynak tahsislerinde hasss davranümasıdır. Bu nedenle, genel tüketim düzeyinde hatta bazı Ortakpazar üikelerine. firneğin îtalya'ya yetişme göze alınarak bir *eınpo ve düzeycie yiz araa. örneğin enern ve eğıtimde dünya sıraiamasıncia çoıc geride kalınz. Burada, konumuz olan eğıtimde ortaya çıkan kar makarısık durum. eğitirn harcamalarma yapılan kaynak ajınmİ3rının yetersizligı ve onun kadar da, düzenleme yanlıslan iie açıklarabilir. Ssym Üstündağ konuşmasında bu düzenleme vanlışlarının en önemli kısmının orta öğretımdeki düzenlemeüen geıdıgını belirtmektedir. Şunu önemla oe lirtmîk ısteriz kı, bursdakı gJobal bozukluk yurt \lizeyi göz önüne alındığında daha çarpicı biçime gelecejnne muhakkak göziiyle bakilmahdır. Istanbul ILÂN KARADENİZ EREĞLİ BELEDİYE BAŞKANLlClNDAN 1 Belediyemiz tarafından pazar mahallinde yaptınlacak 28 adet dükkân inşaatı 2490 sayıh kanuna göre kapalı tarf usulü ile sari taahhütlü olarak ıhaleye çıkanlmıştır. 2 ljin ke>i' bedeli 677.816,88 lira OIUD, geçicı teminatı 30.863, liradır. 3 îhale 25.10.1974 cuma günü saat 16.00 da Encümende yapılacaktır. Bu ise ait kaşit ve sartname Fen İşleri Müdürlügünde görülebilir. 4 Sari taahhütlü olarak ihaleye çıkarılan «77^16,83 lira keşif bedellı dükkân inşaatınm ıstihkaklan 1974 mali yılı bütçesinden 350.000 lirası ve 1975 mali yılı bütçesınden 327.816.88 lirası müteahhide ödenecektır. 5 İhaleye iştirak edecek talipiilerin ihale tarihlnden Uç gün evvelıne kadar ihaleye giriş belgesı almalan ve 350.000 liralık buna benzer i$ yaptıklanna dair vesaık ıbraz etmeleri şarttır. 6 Talipiilerin kapaU teklif mektuplarıru ihale saatınden bir saat evvelıne kadar Encumen Başkanhğına tevdı etmeleri, postada vaki olacak gecıkmeler nazan ıtınare a.ınmıyacağı il*n olunur. (Basın: 232477715) tlk ve yüksek öğrenim İlkokullar için söylenecek şey, okul yaşuıda bulunan her Türk çocuğuna hâlâ bu olanağı sağlayamıyacağımızın anlaşılmasıdır. Bu çagda, böyle bir savsaklama insaisız bir uygulamadır. Ayda 510 bin lira harcayan ailelerin kent nüfusunun yüzde 20'sini btüduğu israf ömekleriyle dolu bir rejimin, böyle bir olumsuz davranış içinde bulunuşu cidden gönül sızlatıcıdır. Her yerde eğitim eşitliği sağlayamamamn yanmda, bu konunun da dikkatle gö'zönunde bulundurulması gerekir. Elbette bu haksız uygulama bir Bakanlık değil bir Hükümet sorunudur, bu hattâ rejim sorunudur. Gelecek hükümetlerden hiç olmazsa gelecek yıl, okul yasındaki her çocuğa eğitim verilmesi borcunun yerine getirileceğini beklemek her yurttaşın, aydının görevidir. Bir de aslında bir yüksek ögrenim sorunu olmakla beraber ortaöğrenimi de vakından ilgilendiren bir uygulamaya sırası gelmişken parmak basmak isteriî. Bazı meslekler var ki • eczacılık ve dişçilik gibi • makro açıdan plan amaçlarına vanlmıştır. Buralarda kontenjanlar değişmeden öylece bırakılmaktadır. Hattâ bazı tasfiyelere gidilerek kapasiteler azaltılmaktadır. Belkl jurt çapında bu gerçektir, doğrudur. Yani toplam olarak ülkemizde ne kadar dişçi ve eczacı gereği varsa, bu kadarı yetişmis olabiUr. Ama, Anadolu kasabalannda bu gereksinim hâiâ yok mudur? Kuşkusuz vardır. Ve büyük kentlerde de ellerinde dişçi ve eczacı dipioması bulunanlar belkı başka ışlerde çalışmaktadır. Burada kurulu kapasiteler • lâboratuvar ve hoca olarak • yararlanılmadan bırakılacağına, tasfiye si düşünülen bu yüksek okul ve fakiüre kapasitelerı geri kalmış il ler lıselerinin mpzoınlanna açılır. Hattâ bir süre dişçi ve eczacı okultanna sadece gerı kalmış bölgelerden öğrenci alınabilir. Göriildüğii gibi sorunlar makro açıdan değil de, daha aynntılı ele aimdısında hoşnutluk verici sonuçlara variiabilmektedir. Aslında. yüksek okullar ve fakiüteler için genel sıralama dışında, az eelişmiş ıliere de Kontenjanlar konularak, küçük kent ve kasabaların, dogu illermin ve yoksulluk bölfielerin çocukları bu konten.ianlar içinde yarışnıaya sokulabılır. Hele bu uygulama etkili bir burs düzeni ile güçlendirilirse orta ö*retımdekı sosya) adaletsıriiğe, dmamik toplum gereKlerine uygun bir çözum bulunmuş olur. Kısaca efitimimiz de katı ve topiam rakamiar ıçmdi değil, fakat dinamık toplumun gerektırdiği önlemler açısından ele alınmalıdır. YokS8 dinamık toplumumuî kösteklermis. bir çıkmazda bocalar halde bırakılrruş olur. TlltKIYE WSİIİLOPEI>İ8İ DÖRDÜNCU VE SONUNCU CİLDİN İLK FASİKÜLÜ , 7 T.C. İSTANBUL ASLİYE MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ TİCARET DAİRESİ (ÎLAM) Esas Karar 973 424 971/3U Türk Milleti namına ierayı kaza ve itayı hükme mezun Istanbul Asliye Mahkemesi Üçüncü Ticaret Dairesi heyetırun 18.2.1974 tarihınde «kdeyledıgi cel.ede verdiği karardır. HEYEI Aza Aaı Reİ! Refik Gürsu Behçet tsen Orhan Ergin DAVALILAR : 1 Norayir Köse: an, 2 Alin Köseyan VEKJLI.ERİ : Avukat Volf Çernıs. istanbul Eminönü V»kıf İş Hanı Kat: 5. No: 2324 DAVALILAR: Çağ Konfeksiyon ve Sanayii ve Ticaret Kollektif Şirketi Hayri Çeviksever ve ortakları VEKİLt : Av. Hayrullah Özoktay, Istanbul Fmdıkh Meclisi Mebusan Caddesi Sosyal Sigorta Han Kat 4. No: 408 Istanbul. HL'KÜM FIKRASI: Yukarıda gö'terilen mucip sebeplere binaen: 1 Davalı Çağ Konfeksiyon ve Sanayi ve Ticaret Kollektif Şirketi Hayri Çeviksever ve ortaklan adına 31.3.1973 tarih 4709S numaıa ile lescilli Çağ ferdi markasınm kayıt ve 1escilinin iptâl ve terkinir.e, 2 Davalının nıezkür markayı kullanmaktan men'i suretiyle haksız rekabetinın yasak edilmesine. 3 Hükmün kesinleşmesini müteakip masrafı davalıdan alınmak suretiyle kararın mukaddeme ve hüküm fıkrasının Istanbulda münleçir günlük bir jazete ile ilân olunmasma, 4 Davacı Alin Köfeyanın davasının reddine, 5 Takdir olunan 800 lira ücre'j vekâlet ve asağıda müfredatı yazüı muhakeme masri.flannın davahya tahmiiine ve reddedilen kısım için tayin olunan 8 U lira ücreti vekâletın Ü davacı Alin Köseyandan alınarak davahya verümesine. kabili J temyiz olmak üzere 18.2.1974 tarihinde ittifakla karar vş.r' ', Reis: 1K«2 A n : 1)274 Aza: 11759 ılmzaı (imzaı limzai tjbu Hüküm Derecattan geçmek »uretiyle kesinleşmiştir. 1481974 ıMühür ve imza) (Basın: 7397) 771S i 4 fasikül cıktı eksik sayılar : DEVRIM KITABEVİ Cağaloğlu Babıâli C. 2224 (26 89 49) gen«l dağıtım : HÜRDAĞITIM (27 87 38) takjitli satı» : ARTEL (47 00 02) SANAT ENSTİTÜSÜ ÜNİVERStTE NE /1K1DEMİLERE HMRMMA FENSIMRdRI MEZUNLARINI j ura! dersanesi kaynak kitaplar lCumnumeı: ı . Ui 7709)