13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 20 Ocak 1974 Sevinmeyenlerin Taktiği Kunılacak ko«lisyona karşı ter* propaganda yofcun olarak bajladı. îki yılhk Sıkıyönetira uygulimaiina rağmen, dtemokratik doğrultuda gerçeklesen 14 Ekim 1973 leçimlerinin üzerind*B üç ay «eçtlği halde bir türlü olağan bir •emokratik hükümeta kavuşamayan ülkeyi fcuna kavujturmak lçin CHP ve MSP türİü jdalgalanmalardan «onra nihayet anlaşrnay» ^ardüar. Bir koalisyon kabinesl kuruluyor. Demokrasimlı hesabına biraz levinmemiz, içimltln bir«ı rerahlaması jerekir değü mi? Hayır! Büyük »ennay» çevrelerlyle feodaBt« kahntılan v» onlann temsilcisi olan partflarin yönetlcilerl levlnmlyor. Böyle partilerin orgaoı durumunda olan gazetelerin tutumundan v« kimi liderlerln lözlerlnden anlıyoxvm bunu: Efendim, MSP teçkilâtı dağılıyormu». Falan yertfeki teşkilat kendi kendisini feıhetmlf. Erbakan'm ıırtında 35, Ecevit'in sırtmda 5 doıya varmış. Hem d e bunlar hırsızhk, ruistimal, irtikap, görevl ve güveni kötüye kullanma glbl olağan (nerdeyse mısum!) suçların dosyası değil, devletin temel felsefesine ^arçı lalenen ağır siyasal ve düşünsel luçlah n ( l ) dosyasıymıs. îşt» kovuşturmadan kurtulmak lçin anlajraaya varmışlarmış bu iki lider. Yenl «eçimlerde «sol»un karçısmda «sağ»ı toparlayacakmıs mlllet. Eğer bunlar iktidara geUrwyml?ler, MÎT'İ yentten organiıt edecekIerml»; T * daha bir fürü mls mi|. Olaylar ye görüşler Sol Iktidar Umacısı Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU güya muhalefet adına, neler söyleyeceğini artık okuyucular düşünsün. Asıl bunlan yeni bir organizasyona, daha doğrusu bir ayıklamaya tâbi tutmah ki, partiler kendi içlerinde arınsın ve bu ülke rahat yüzu görsün biraz. • Içte ve dışta çok önemli sorunlarla kar*ı karşıyayız: Bizi politika ve askerlik alanında kullanmak için şimdi yüzümüze gülenlerin, bize muhtaç oîmaktan kurtuldukları gün ne duruma düşeceğimit hiç akla getiriliyor mu? • Enerji bunalımı sürer^e, dış ülkelerde çalışan bir milyon vatandaştmızın yavas yavaş ne duruma düşeceği ve bunların vatana geri dönmeleri halinde ülkenin nasıl bir dengesizlik içine yuvarlanacağı sorunu üzerinde düşünülüyor ve bun» karşı hiç değilse ilk tedbirler ahnıyor mu? # Içteki dayanılmaz hayat pahalılığı, gittikçe cfevleşen bir ejderha gibi karşımıza dikiliyor. Dar gelirlilerin maaş ve ücretlerir.de yapılan artırmalar, devede kulak gibi kalıyor bu hayat pahalılığı karsısında. Bu işin sonu ne olacak? # 27 Mayıs 1961 Anayasasının emrettigi reformlar tam on üç yıldır uyutuldu, öylece yüzüstü duruyor. Geçen Meciis döneminde ivedi olarak çıkarılan kimi yasaların getirdiği tedbirler «reform» nıteliğinden uzaktır. Bunlar ne olacak? Türk halkı. eskl iktidarları oluşturan tutucu ve sömürücü zihniyetten umudunu kesMğini, 14 Ekim seçimlerind'e belli etti: demek ki, uyanmağa hem de yaman uyanmaga basladı. Işte bu uyanış kimi çevrelerin uykusunu kaçırmaktadır. Telâş buradan geiiyor. Oysa dpmokrasinin en güçlü garantisi. halkın kendi çıkarlan doğrultusunda ve ülke çıkarlarının ışığında uyanışı ve bilinçlenmesidir. Türkiye'de siyasal ve sosyal sorunların üstüste yığıldıgı böyle bir dönemde iktidarı yüklenmek İçin büyük bir yüreklilik ve vatanseverlik gerck. Yüreksizler «höt» denince kaçarlar iktidardan. Onlann amacı, en güçlü rakip saydıkları CHP ile MSP'yİ bugünkü ağır koşulların yarattığ; ve yaratacağı fırsatlardan yararlanarak. çökertmektir .şimdi. Biliyorlar ki, iktisadi durumları bozuk olan çok genis yığınlar bir seyler bekliyor ve herkes bir şeyler umuyor yeni jktidardan. Işte oynanan oyun'jn bütün takti&i, önce bu umutları boşa çıkarmak, sonra da halkı koalisyon partilerinden yüz çevirtmek amacına yönelmiştir. Bu oyun, başta değindiğimiz gibi, şimdiden basladı bile. ra devlet dalrelerinln başta MÎT olmak Ozere her türlüsüncîe. bilgi ve görgülerinden yararlandığımıı Amerikalı uzmanlardan, askerfivil, hepimiı'bu metodları öğrenmişizdir elbet; sırası geldikçe birer birer uygulama alanına koymak için. Işte şimdi ıırası geliyor yavaş yavaj. 12 Mart Muhtırasından bir kaç gün sonra bu muhtırayı Anayasanın uygulanması doğrultusunda atılrr.ış sahici ve kararlı bir adım sanarak 17 Mart 1971'de bu sütıınlarda yayımladıfımız «Dikkat Gerektiren önemli Günler» başlıklı yazıda, onrian sonraki geHşme olasılıklarını birer birer gözönüne koymuştuk. O zaman ileri sürd'üğümüz bu olasıhklardan büyük bir kısmı gerçekleşti: 12 Mart Muhtırası çok kısa bir zamanda asıl doğrultusundan sap. tırıldı ve gereği eibi uygulanraası istenen 27 Mavıs Anayasas.nı devrilen AP iktidarınm çokîandır özlrdisi ve arayıp da bulamadıgı yönde budayıp kusa çevirmek do5ru!tu«una yöneltildi. Bu iş, hukuka inanmamış hukukçular eliyle ve o sırada yenid'en eyleme ceçen veya geçirilen anarşistlerin rie olumsuz yönden yardımıyle elhak çok iyi başarıldı. Ansiklopedi S Oyunun kozları Bu oyunda koz olarak kullanılacak etkenlero*en aklımıza gelenleri söyleyiverelim: • Ankarada ve illerdeki bürokrasi basamaklannda, bir çıkar zinciriyle birbirir.e kenetlenmiş bazı yöneticiler, kilit noktalarındariır. 12 Mart 1971'den önce ve sonra yavaş yavas gerçekle^tirilen bu oluşum, yeni iktidarı gü;, hattâ mefluç durumda bırakabilir. Kozlardan biri budur. Böyle yöneticilerden, hattâ emekli yüksek yargıçlardan bir kısmının, son seçimlerrie bazı partilerce Parlamento üyelisiyle mükâfatlandırılcîıklan gözrien kaçmamıştır. Hiç bir iktidar, kcndisine karşı olan bir yönctici kadrosuyle olumiu işler başaramaz. Şu halde bu noktada çok dıkkatli olmak gerekir. 0 Memıır ve işçi gfbl bütün dar ve sınırlı gelirliler, iktisadi bakımdan biraz nefej alabilmek için kısa varieli icraat ister ve bekler. Oysa Türkiye'nin içinde bulundugu ekonomik güclükler karsısında bu isteklerin kısa vaderfe gerçekleştirilmesine olanak yoktur. Durum böyle olunca ülkede 12 Mart 1971 sonrasmda olciuğu gibi devletin gizli güçlerine bağlı, ya da dışarıdan satın alınrms bir takım kıskırtıcı sjaalar kullanılarak memurlar ve özellikle isçiler arasında huzursuzluklar yaratılması, isçilerın eyleme, hattâ genel greve geçirilmesi gibi girişimler de olacaktır. Maksat, ağır lonuçlar doğuracak ve herkesin günlük yaşamını etkileyecek ve rahatsız edecek böyle «osyal huzursuzluklarla Türk halkmı kısa zamanda yenl koalisyon iktidannrfan ve özellikle CHP'den soğutup onu yıpratmak, hattâ çökertmek ve yeni seçimlerde bu oyundan parsa toplamaktır. Bu söylediklerimiz bir kehanet eseri dejıl, tkinci Dünya Savası'ndan sonra CİA'nın tür!ü ülkelerrie hiç şaşmadan uyguladığı metotları gnre göıe ösrendiklerimizdir. «Kısa zamanda küçük Amerika olacağız» diyerek 1950'den son Kehanet Değil Sözünü ettiçim 17 Mart 1P71 tarihll yazımızda belirtilen ve sonrarlan gerçekleşen olasılıklar için bugün hazı dos'lar: «Hnca, kehanet gösterdin» diyorlar. Ben ise: «Hayır, kehanette bulunmadım, ülkede sürüp giden sosyal deneylerden yararlano*ım> yanıtını veriyorum. CHP MSP koalisvonunun karsılaşacagı ve önüne çıkarılacak güçlükleri belirtirken de aynı denpylerden yararlanriım, hcpsi o kadar. Benim gibi herkesin düşüneceği bir olasılık da koalisyon orta'ıı MSP'nin oylarını, yakın gorünen genel secimlerde yeniderv kendi oy deposuna aktarr.ak isteyecek olan AP'nin ve yine aynı umutla DP'nin, MSP alt basamaklarında yoçun bir propaganda faaliyetine sirişmesi ve bu partiyi tabano*an yoksun bırakmak için her çareye başvurmasıdır. İlk ağızda bu yönde az çok başarıya ulaşacakları da düşünülebilir. Çünkü «dincilik» silâhını sinsi sinsi kullanmakta en usta olan parti AP'dir. Ama, yukarıda belirttiğimiz gibi, halk uyanmağa başladı. Eskisi gibi afedersiniz martaval yııtmu3or; kimin, hangi çıkarların adamı olduğunu biliyor artık. Bu bakımdan eger koalisyonu gerçekleştirirken MSP liderlerinin bir art niyetleri yoksa, tabandaki kısa vao*eli dalgalar.mayı, samimi ve yoğun bir çalışma ile pek çabuk önleyecekleri kuşkusuzdur. Koalisyon hükümeti de, geniş kapsamlı bir af ve gerçekçi bir reform doğrultusunda işe başlayarak bunu tam memleketçi bir anlayı$la sürdürebilirse, başlatılan ters propagandanın geri tepeceğinde hiç kuşku yoktur. Demokratik sol iktidarları umacı gibi görmeyelim ve buna alışalım. Eğer demokrasiye inanıyorsak, tabii... Önemli Sorunlar Yorumlara ve tahriklere bakm «iz! Bunlan yapan v» yaptıranlar, demokrasl havariliğinl d« klmsey» bırakmayan klşller. Am« onlara gör» demokrasi, kendllerlnin 111e hükümet icinde yer almalannı gerektiren bir demokrasidir. Bir yandan hırsızlık ve az önce saydığım öbür (hafif!) luçlann üzerinden bir sünger geçirmek, ama öbür yandan sosyal acîalet ilkesinden ve Anayasanın özünden uzak, kötü bir yönetim nedeniyle için için yanmağa başlayan bir kömürün bir anda sıçrayan kıvılcımları gibi, şurada burada patlak veren olaylan bahane ederek demokrasi tiilüne bürünmüş örtülü bir Faşizm kurma girişimine karşı çıkanları, adliye dosyalarının ağırlığı altında ezmek için, bir takım çevreler, bir takım kişileri İktidara getirmek arzusundadırlar. Bunlar Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında yabancılarla işbirliği kurarak gerçek milliyetçl vatanseverlere en iğrenç Iftiralan savurmaktan çekinmeyen Mütarcke döneml hainlerinin habâset mirasçılar.dır. Kişisel çıkarlan için yapmayacakları şey yoktur bunların. Daha şimdiden kullandıklan ağızdan anlaşıldığına göre, yeni koalisyon hükümetini askerlerle ve özellikle MİT ile karşı karşıya getirmekten umut beklemektedirler. Daha koalisyon kurulmadan böyle şeyler söylenip yazılırsa, kurulduktan sonra bu gibilerin KAR DÜŞÜNCELERÎ OKTAY AKBAL Evet Havır 7 Günün ardından MEKİK DlPLOMASİSÜ. Süveyş'te Uzlaşma Süveys bölgesindeki Mısır v» Israıl kuvvetlerinin birbırinden aynlması için girişilen görüşmeler çıkmaza girdiginden, lerce, Kahire mekık dokumuştur. Aslında görüşmelere önce Kahire ile Süveyş arasındaki yolun 101. kilometresinde başlanmış, anlaşılamadığmdan kesilmiş ve sonra Cenevre'de ele alınmıştı. Cenevre'de yedi oturumda da çözümlenemeyince, Kissinger Ortadoğu'ya gelmiştir. Temaslar gizli tutulmuşsa da, İsrail askerlerinin Süveyş Kanalınm batısmdan çekilmeleri, Kanalm doğusundaki Mısır askerlerinin azaltılması ve Süveyş Kanalmın açılması temeline dayanan bir anlasma üzerinde pazarlıkta uyuşulduğu anlaşılmaktadir. Geniş bilgi verilmemekle birlikte, anlaşmaya vanldığı açıklandı. Bu anlaşma 24 Ocak'ta Cenevre'de yapılacak toplantıda askeri komitece resmen onaylanacaktır. Ateşkesle ilgili bir sorun üzerinde uzlaşmak için aylarca zaman geçtiğine bakarak, barış üzerinde anlaşmanın ne derece zor olacağı tahmin edılebilir. cHer şey göz için, kulak için bir şey yok» demij ya Baudelaire, öyle değil pek. Eskidenmiş o! Doğa karsısında dalıp gıdermiş sanatçımız, şairimiz. Sessiz sessiz koca parçalar halinde düşen kar tanelerine bakarlar, dalıp dalıp giderlermiş. Her şey göz için, kulak görev dışı kalır o anlarda. Yalnız düş gücü çalışır alabildiğine. «Nerde bıldır yağan kar şimdi» dediği gibi Villon'un... Eski kışlaiı Jja*BrflSr)a ^ . larının karlarını, o en temiz.'eıj SB*Çİ|"'jatttrj5»"slcak' jfe] lik karlarını... Kar yağmış geceles'in. Sabahın ilk saatlerinde bembeyazdı ortalık. Ne çabuk da kirlendi! Taşıtlar insanlardan önce uyanıyorlar. Geçigeçiveriyorlar birbiri ardına, çamurlarını bırakarak, heryanı kirleterek... Duhamel, bir romanında otomobiün ortaya çıkışından sonra insanların rahatının kaçtığını yazar. Makirte insanoğlunun hem dostu, hem düşmanıdır, hem en büyük yardımcısı, hem de en güçlü engelleyicisi. Doğa çekilip gitti makine çağınd"a, nerdeyse yok oldu, sığınacak uzaklıklar aradı kendine. Kent lnsanı dogasızdır, yağmurlar, karlar, rüzgârlar doğanın bir nimeti değil de bir belâsıdır artık... Göz için bir şey yok, güzel, tatlı, okşayıcı... Ama «raba, taşıt, motor sesleri kulaklarda uğulduyor sabah sabah. Saat sekiz. Caddenin bir yanını doldurmuş gençli yaşhlı kaJınh erkekli bir sabah kalabalığı. Işlerine gidecekler, okullarına, görevlerine... Bir koşuşmadır yaşam. Sabahtan akşama dek... Ne uğruna, niçin, neye ulaşmak için? Bir an durdurup, sorsak şu gelen minibüslere atılıp nerdeyse canını tehlikeye sokareasma binmeye çalışanlara. Daha ne kadar zaman sürecek hu telâşınız? Bir ekmek parası, alt düzeyde bir geçim olanağı, o katfar hepsi. Bir gün, bu hızlı yaşamanın, bu anlamsız koşuşmanın arasında kendi kendilerine kaldıkları bir gün, «ne yararsız geçmiş bütün bu yıllar» diyeceklerdir. Bulurlarsa o yalntzlık, o düşünce anını... Vapurla gitmek Eminönü'ne hepsinden iyi. Iskeledeyim. Gazeteleri aldım, hızla geldim. Vapuru bekliyoruz ıslak bir kalabahk. Soluklar dumanlı, gözler nemli, eller buz... Bir tipi var; karşı kı\n yitip gitmiç. Vapur gelecek mi, yoksa boşuna mı bu bekleyiş. Oturdum kanapeye gazetemi okuyorum. Karmakarışık sesler duyuyorum. Birbirine karışmış blrbiri İçinde. Ne çok konuşuyor bu sabah insanları! Gerekli gereksiz, anlamlı anlamsız. Önce gündelik politika konusu, Ecevit, Erbakan, kabine. Sonra pahalılık, zamlar... Derken bir söyleşi başlıyor, ayak üstü. Kimler, görmüyorum yüzlerini. «Sophia Loren geliyor» diyor biri. «Anadolu1yu gezecekmiş». Öteki, «Sen beğenir misin?» diyor. «Yok canım, kocaman eller, ayaklar, kadın inceliği yok», «Köylü kadınları gibi». «Her şeyi büyük. Ama şanslı kadın, Ponti'yi buldu, ün kazandı». «Peki Lollobrigida nasıl??». «O kadın işte, tam kadın». Şapkalardan, eriyen karlar akıyor yüzlere. Vapur geciktikçe gecikti. Bu ocak sabahında, bu karlı günün ilk saatlerinde Sophia Loren düşü kuranlara bakıyorum. Bir de beğenmiyorlar! Lollo daha iyiymiş. Orta yaşh kişiler. Belli, ticaretle uğraşıyorlar; belki bir mağazalan var, belki bir d* şirketin önde gelen yetkilileri. Giymişler kalın paltoları, bu kez de vapurla gidelim işimize demişler. Arabalanna kıyamamışlar bu karda, buzda, çamurda! Dertleri de büyük Sophia mı, Lollo mu? Vapura bindik tiplde. Sıcakta seyretmek güzel dışarısını. Denize karın yağması Baudelaire'in sözünü hatırlatıyor. Yalnız göz için. Kimseler olmasa doğru belki, ama oturacak yer yok, ayakta duracak yer de nerdeyse... Herkes konuşuyor, ne anlatıyor, ne diyor? Ama herkes durmadan konuşuyor. Gazeteleri endişeyle okuyanlar da var, tek tük, bir kitaba göz gezdirenler de... Yarım saat sonra kente varacağız, rüzgârda uçarak, düşüp kalkarak işlerimize koşacağız. Bir gün daha geçecek böyle. Yaşamamızın bir gün daha eksildiğini duymayacağız bile! Akşam olsa sıcak orfamıza dönsek, yarın olsa, bir hafta, bir ay geçse, bahara kavuşsak umuduyla. Yaşamın da bütün bu günlerle azar azar elimizden gittiğini düşünmeden... «Her şey göz için, kulağa bir şey yok». O eskidenmiş şimdi kulak da göz de gereğinden çok yoruluyor, acı çekiyor, çile dolduruyor. Güzellikler değil çirkinlikler, acılar, kötülükler ö*oluyor içimize kulaktah, gozden, her yerden... ATEŞKES UZLAŞMASI BU KADAR SÜRERSE... OPİC'İN KURULMASI ZOR GENÇ KADDAFİ, YAŞLI LIK NİXON VE RÜŞVET... Prof. Dr. Ahmet Şükrü ESMER olduğu halde, Kaddafi'nin, ortaklanna haber bile vermeden, bu teşebbuse geçmesi şaşkınlık yaratmıştır. Kaddafi. aynca Mısır ile Libya'yı birleştirmek girişiminde idi. Buna 1972 Ağustosunda karar verilmiş ve hazırliklardan sonra birlik 1 Eylül 1973 te gerçekleşecekti, fakat birleşmekten yana olmayan Enver Sedat, bir savsaklama politikası izlediğinden Kaddafi gücenmiş ve Baüya dönerek Tunus ile birleşmek istemiştir. 1972'de böyle bir birleşmeyi reddeden Burgiba'nın da buna razı olması beklenmiyordu. Birleşme konusunda en faal rolü oynayan Tunus Dışişleri Bakanı Masmudi'nin karardan sonra görevinden uzaklaştınlması girişim önüne esrar perdesi çekmiştir. Birleşmeyi onaylayacak olan plebisit de ertelenmiştir. Kaddafi'nin bir çok davranışlannı gençliği ile izah ediyorlardı. Galiba Burgiba da yaşlanmıştır hafazakârlar», " . 3.9 fazla şans tammaktadır. Halkın çoğunluğu hükümetin grevci işçilere karşı tutumunu dogru buluyor ve fazla sola kaymakla İşçi Partisi, bir çoklannı korkutmuştur. Telgraf Sirketi) örgütünden para aldığı iddiası ortaya atılmıştır. İddiaya göıe, Nixon, 2 milyon dolar karşılığında süt fiyatlannm arttırılmasını sağlamış ve yine 200.bin doJar karşılığında I.T.T. .Şİrk'eti aleyhinde tröst kurduğu • . iddiasiyle açılan davayı durdurtmuştur. Paralar alınmıs ama Nixon kendisinin haberi olmadıjını, her iki meselede kararını I halkın yaranna olduğu için ver [ diğini söylüyor, fakat yapılan son j kamuoyu yoklaması halkın " « 79 / unun, Nixon'a inanmadığım gös termiştir. ile I.T.T. (Uluslararası Telefon ve Bir güzel işarettir bu. Toplumda öğrenime, bilime. eğitime ilg!nin çoğalrnası demektir. Halkın bu alandaki susuzluğunu gidermek için çesitli mtelikte ansiklopediler piyasaya sürülüvor. Çoğu zaman iükemizde parasal gücü bulunan bir grup. Bafı'da ragbet gören bir ansiklopedi kurumuyla anlaşıyor: güzel kâgıt, titiz basKı ve çeviriye dayanan bir yayımla Türk okurunun karşısına çıkıyor. Ama bir nokta unutuluyor. Bir ansiklopedinin değerini veren çeşitli etkenler arasıntla «devamlılık» ve «Bir dünya görüşüne sahip olmak» da vardır. Batı ve Doğu dünyalarında ansiklopedik vayımlan sürdürenler kimlerriir? Bazı ülkelerde devlet üstüne alır bu görevi: bazı ülkelerde kökeni seçmiş \i.İ7yı!lara davanan bir özel kurum islevi yerine getirir. Düzenii aralıklarla ansiklopedilerin yeni baskılsrı yapılır. evrendeki değisiklik yeni vayımlara katılır. > » da her yıl ek'ler çıkanlır. Bu sürekli • çalışma, ansiklopedinin pelişmesine, o!u=masına. yanlışlarınıu düzeltümesine, pksiklerinin giderilmesine vardımcı olur. Demek ki ansiklopedi. sürekli bir kurumun kesiksiz çabasına gerek sösteren bir yayım türüdür. Ansiklopedinin bir dünya KÖrüşüne sahip bulunması da nitelisi bakımından çok önemlidir. Ünlü Larousse. Britanica, ya da Snvvet ansikloperiileri hiç kuşkusuz evrene aynı biçimde bakmazlar. Özellikle tarihsel ve sosyal maddelerde görüş açi'inın etkileri sezilir. Batı bur.iuvasının tarihi görüşünü ve sosyal değer yargılannı yansıtan ansiklopedilerle. Sovvet devrimi kültürüne pöre düzenlenen ansiklopedi arasında fark bulunması doğaldır. Batı'da bir scz geçerlidir: Maıış'ırı iki yak3sında gerçek bir dejpldir, diye konuşur Avrupalı. İr.çiliz'in Waterloo galibi Wellington'a verdiği değer başhadır, Fransız'ın aynı savaçın maflObu Napoleon Bcnaparte'a verdiği deier baska. Her ulus. kendi gelenek ve göreneklerine ağır'.ık vererek ansiklopedi hazırlamak yönteminden sıynlamaz. Batı ansiklopedileri Turk insanı açısından eereksiz sayfalarla doludur. Ama sorulabilir: Ya bilimsel tarafsızlık ne oluyor? Bilimsel tarafsızlığın işlediği alanlar varcıır. bir yana itelendiği alanlar vardır. Fızik ya da kımva Kesıminrte birbirine benzeyen ansiklopedilerin, sosyaı bninuerde oirbirinden aynldığı görülür. Bu ayrımın iki etKem çöyle sıralanır: 1) Ulusçuluk, 2) Sınıfsallık. Sınıfsal açı, Batı ansiklopedilerirıde Buruıvü e?emenliği bakımından etkiüdir. Sovyet ansiklopedısınoe tersi söylenebilir. Her ansiklopedi isteristemez top.um düzeniyle bağımlı ve uyumludur. Tarihteki olavlann ceşitli halklara göre başka başka anlam kazandiğı da belırgindir. Eğer Kızılderililerin bir ansiklopedisi varsa, Coiomb maddesine herhalde: Christophe Colomb 1492'de Amerika'\ı keşfedip insanlığa yeni bir çağ açan gcmicidir.. diye yazamaz. Çünkü Avrupalıya yeni ufuklar açan o buluş Kıaılderililerin en hunhar yöntemlerle yokedilmesinin oe başîangıcıdır. Üstelik Colomb Amerika'yı keşfetmeden Kızılderililer Amerika'da yaşadığına göre, onlar için «Amerika' nın keşfi» diye bir şey sözkonusu olamaz. Türk çocuğu ar.sikloped:sini açtığı zaman mazlum bir ulusun deger yarsılarına göre bilgiler bulmal' îsözgelişi ünlü Dr. Albert Sch\veitzer'in yalnız organist, müzikolog, iyilıksever bir doktor olarak değil, aynı zamanaa mısyoner olarak Afrika'mn Gabon'una gittiğıni öğıenmelı ve sözgelişi Milli Kurtuluş Savaşımızın antitmpervalist niteliğinden bilinçlenmeli. Ne yazık ki, böyle bir ansiklopedimiz yok. Uıasal kültür açısından e\rrene bakan bir çaplı ansıkiopedıyi devletimiz çıkaramamıştır. Siyasi iktidardaki oıumsuz degişimler bu tür yayımları etkilemiş. tnönü. tsıâm. liirk ansiklopedileri yayımlarını çıkmaza sokmuştur Son yıllardaki ansiklopedi çabaları da, bu aıanda halkın susuzluğunu gösteriyor. 50'inci yıla bu Konuda nıç olmazsa bir gayretle girdik. on yıllarda ansiklopedi türünden yayımlar artmalct*dır. DÖRTLER DÖBT KURUCU öfiRETMENİIM AŞARIİUEYÜMÜTTÜOU «Çirkin» Japon OPEC'in Karsısında OPIC önce petrolün Araplarca silâh olarak kullarulması, sonra da OPEC (Petrol ihraç eden ülkeler örgütü) tarafından fiyatının arttinlması, her ülkenin ekonomisini, hattâ halkın yaşantısını etkilemiştir. Daha önemli olan fiyatların artışıdır. Yeni fiyatlara göre Avrupa petrol için yılda 11 milyar dolar öderken 50 milyar, Japonya 3.6 milyar öderken 17 milyar ödeyecek; Almanya'dan başka her devletin ticaret dengesi açıfc verecektir. Uluslararası ticareti büyük ölçüde etkileyeceğinden, Nixon başlıca tüketici ülkeleri 11 Şubat'ta Washington'da toplantıya çagırmıştır. Fakat OPEC karsısında bir OPIC, petrol ithal eden ülkeler örgütü anlamını taşıdığından, Avrupalılar ve Japonya, üreticiIerle çatışmamak için çağnyı soğuk karşılamışlardır. (OPEC' teki E ihraç demek olan export, OPIC'teki I de ithal demek olan import sözcüklerinin ilk harfleridir.) Sonra Avrupalılar, Araplan gücendirmemek için bu konuda İsrail'in müttefiki olan Amerika ile işbirliğine girişmekten de çekiniyorlar, fakat her halde Washington'a gidecekler, bu arada Araplarla ayn ayrı ikiü petrol alişverişine de girişmislerdir. Böyle bir davranış da Amerikalıları sinirlendirmektedir; zira bu gidişle OPIC kurulamaz. Istanbul Ticaret Odasından Oda Meclisimizin 8.6.1972 tarih 47 sayılı toplantısında kabul edilen Tenzilâtlı Satışlan tanzim eden Meslekı Karar gereğince kış mevsimi sonu tenzilâth satışlan 15 Şubat 19741 Nisan 1974 tarihleri arasında iki hafta süre ile yaptlacaktır. Bu şekilde satış yapmak isteyen firmalar tenzilâtlı olarak satışa arzedecekleri mallara ait listeleri tenzilâtlı satışa başlama tarihinden 15 gün evvel Odamıza vermeleri icap etmektedir. llgililerin Odamız Iç Ticaret Fiat Servisine müracaatlan rica olunur. (Basın: 10457493) Islâm Arap Cumhuriyeti Atlantik Denizinden Basra Körfezine kadar uzanan bölgede bir «Araplar Birliği» kurmak özlemi içinde olan Libya lideri Kaddafi, Tunus Başkanı Burgiba ile yaptığı kısa bir görüşmeden sonra iki ülkenin «İslâm Arap Cumhuriyeti» adı altında birleşmesi üzerinde anlaşmaya varmışlar ve Burgiba Cezayir ile Fas'ı da birliğe katılmaya çağırmıştır. Libya 1971 Eylülünrle Mısır ve Suriye ile kurulan üçlü «Arap Cumhuriyetleri Federasyonu» nun üyesi Birleşik Amerika'dan Ipinl koparalı, Japonya, dünyada yeni yerini aramaktadır ve yöneticileri sık sık gezilere çıkmaktadırlar. Önceki ay Başbakan Kakue Tanaka Avrupa ve Sovjetlere Bu da Başka gitmişti. Sonra Dışişleri Bakanı Ohira Çin'e gitti. Başbakan YarBaşağrısı dımcısı Takeo Miki önce Ortatrlanda bölüneli îngiltere için doğu'ya geldi, sonra Amerika'ya başağrısı olan Kuzey İrlanda so uğradl. Bu sırada Başbakan Tarunu, geçen yıl sonlanna doğru naka da bir zamanlar Japonlann bir çözüme bağlanmış, 50 yıldır «Ortaklaşa Refah Alanı» diye nisürüp giden Protestan yönetimi telendirdikleri Güneydoğu Asya'yerine, bv Protestan Katolik nın beş ülkesini ziyaret etmişkoalisyonu kurulmuş ve yeni tir: Fiiipinler. Tayland, Singayönetim yılbaşında göreve baş pur, Malezya ve Endonezya. «ReUınııştı. Fakat eski yönetimin Baş fah Alanı». aslında «Sömürü bakanı olan Brian Faulkner'in Alam»dır ve savaştan önce silâhbaşkanlığjnda olan koalisyon ilk la kuramadığı nüfuzunu Japonadımdan zorluklarla karşılaşmış ya, savaştan sonra ekonomik tır. Katoliklerle koalisyona karşı genişlemesiyle kurmuş fakat bölolan aşırı sağcı Protestanlar Ünio ge halkmı da kendisine düşman nist Partisinin lideri ve Başbakan etmiştir. Silâhla nüfuz kurma Faulkner'e güvensizlik oyu ver çabasında iken işgal ettiği bu «Hasta Adam»ın mişler ve Faulkner de liderlik ülkelerde iyi anılar da bırakmaten aynlmış, fakat başbakanhkta dığından, «Çirkin Amerikalı» giAğrıları kalmıştı. Yasama organı olan bi, Japonlar da «Çirkin» olmuşîngilizler de artık ülkelerinin asamblede kendisine bağlı kalan lar ve her gittiği yerde Tanaka, hasta olduğunu itiraf ediyorlar. «Ünionist» Partisi üyeleri bulun halkın hele gençliğin ve öfrenciIngiltere Bankası Guvernörii Ric duğundan Faulkner, Katolik üye lerin aleyhte gösterileriyle karşıhardson, hastalığın en az 10 yıl lerle birlikte şimdilik çoğunluğu laşmış hele Cakarta'da gösteriler devam edebileceğini söylemiş, în sağhyabilmektedir. Fakat hayli bir ayaklanma nlteliğini almış gilizleri kemerlerini sıkmaya ça zayıflamıştır ve yannın ne ola ve hayll kan da akmıştır. Belki ğırmıştır. Enflâsyon ve enerji cağı belli değildir. Güney İrlan uyancı, fakat başarıü bir gezi bunalımı hükümeti, çalışma gün da ile birieşebüir diye rejimi de sayılamaz. Protestanlar lerini haftada üçe indirmiye it virmek için aşırı miştir. Ticaret dengesinin açığı sava; açtıkları gibi, birleşme heaşın Güvenlik yılda 2 buçuk milyar sterling'e men gerçekleşmiyor diye varmıştır. Maden işçileri grevde, Katolikler de tedhi? harekeüeriDemirj'olu makinistlerinin grevi ne hız vermişlerdir. îki açırı cep Konferansı yaşantıyı felce uğratmıştır. Bu he arasında kahp bunalan yeni Arnavutluk dışınd* 33 Avrupa koşullar altında, hükümetin seçi rejim için yaşamak umudu hem ülkesıyle Amerika ve Kanada'nın mi yenilemesinden söz ediliyor. Londra hem de Dublin'in hükü katıldıkları «Avrupa Güvenlik ve Muhafazakâr hükümet 1970 Ha metlerince desteklenmesidir. İşbirliği Konferansı» 15 Ocak'ta ziran seçimleriyle iktidara gelyeniden çahşmalanna başlamışmişti ve normal olarak parlamen Şimdi de Rüsvet tır. Konferansın ikinci döneml otonun süresi, 1975 yazına kadar lan toplantılar 18 Eylül'de başladevam eder. Fakat hükümet seçiBaşkan Nixon, önce Warterga mış, fakat 14 Aralık'ta ara verilmi her zaman yeniliyebilir ve ka te olayı ile ilgisi olmak {üphesi miştir. Helsinki'de toplanan bimuoyu yoklamalan, bugünlerde altında kalmıştı ve bütün çaba rinci dönemde gündem ve usul iktidar partisi için seçim şansmm lanna rağmen bu şüpheler de meseleleri görüşüldü. Cenevre'eîverişli olduğunu göstermekte vam ediyor. Kendisinden zorla a deki ikinci dönemde güvenlik, ikdir. Yapılan son bir yoklama mu lınan ses bantlanndan birinde 18 tisadî işbirliğl ve kişiler arasındakika süren kısmın kasten si da ilişkiler konulan görüşülmeklindiğinin anlaşılması. şüpheleri tedir. Sovyetler ve Doğu Bloku : daha da arttırmıştır. Ondan son İkinci Dünya Savaşı sonunda YERLERE ra, vergî meseleleri ortaya çık meydana gelen «ınırlann garanTÜKÜRMEYİNtZ, tı. Nixon'm 1969 72 yıllan ara tisine öncelik verirken Batılılar, TÜKÜRTMEYİNİZ. sında sadece 7 bin dolar vergi sınırlann «demir perde» olmaverdiği «nlasıldı. Bu sorun da masına, insanların, fikirlerln, baVerem Federa) Vergi Dairesince incelen berlerin geçmesini engellemenıeSavası Derneğ! mektedir. Şimdi de seçim kam sine çaba harcıyorlar. Üç komis( panyası nrasında süt endüstrisi yon ve 12 alt komisyon halinde yapılan sörüşmeler hayli karmaşıktır. İkinci dönemin Mayıs'a kadar sürecegi ve ondan sonra da üçüncü ve sonuncu dönemin, İSTANBUL SULAR İDARESİ belki de zirve halinde Helsinki ' de toplanacağı umulmaktadır. i GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN : Eğer her şey yolunda giderse ki, gideceğe pek benzemiyor. SıKış me%rsimi dolayısiyle stı sayaçlannın dondan arızanırlann garantisi kolay. fakat sılanması muhtemeldir. Bu şekildeki anzalann (fiderilmesi nırlarda insanlann. haberlerin ve için fuzulî tamir bedeli ödenmesine mecbur kalmmamak fikirlerin sreçmesini ttolaylastırüzere sayaçlarm dondan ve hava cerj'anlarından muhafazası maya komünistler de, rejimleri hususunda cereken tedbirin alınmasını sayın abonelerimizden demokratik olmayan başka ülke rica ederiz. (Basın: 10459492) ler de yanaşmıyorlar. UNİVERSİTE HAZIRLAMA FEN KURSLARI U«<LO*LU «ITMMI l»T.«»Ul 1 R (Cumhuriyet 497) EÖİTİM CİDDÎ KURUMLARIN İŞİOİR .H FEN BILİMLERİ MERKEZİ IİMİVERSİTEYE HAZIRUK Y E N İ SINIFLAR İÇİN KAYITLAR DEVAM EDİYOR k Çıra§an.Cad.No71 Beşiktaşi Tel48 09 50 (Cumhuriyet 498) FOND a IM metodu ile Türkiyenin her yerinde kendi kendinize ar a ÖZEL GELEN ÖĞRETMEN a İNGİLİZCE ALMANCA FRANSIZCAMUHASEBE STENO ve OAKTİLO öğrenebilirsiniz. Hemen bugün broşür isteyiniz. s FONO Mektupla Öğretim Kurumu Halâskârgazi cad. 207 Şişhistanbul 48 41 1448 41 1548 41 16 (Ar Ajans ...) 502 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle