19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 30 Eylül 1973 içbir yazar, okurlarma: «Aman, yazılanmı okuyun» demez. Beğenen okur, beğenmeyen okumaz. Ben bu kuralı, ömrümde iik (ve son) kez bozarak, bu yazıyı sonuna değin sabırla okumalarını, sevgili okurlanmdan rica edeceğim. Yaz bitti, 1973 Eylülünün sonuna geliyoruz ama, Vatamn bağrında yanan orman ateşinin sonu gelmiyor. Yangın, bir türlü öldürülemeyen yedî başlı masal ejderi gibi, hâlâ şurada burada alev ve duman püskürtüyor göklere. Politıka adamlarının aklı fikri seçimde. Hiç bir parti lideri, bir günden bir güne çıkıp da yurttaşı uyarmıyor, «Yapmayımz, yakılan ormanm yerinde tarla açılaraaz, turistik tesis yapılamaz, oralarda yeniden orman yetiştirüecek. Siz vatana yaptığımz kötülükle kalırsınız» demiyor. MİT örgütü hemen harekete geçip, bu Vatana, benim kamraca, anarşistlerden çok daha büyük kötülük yapmakta olan orman yakıcılanr.ı ve onlarm teşvikçilerini, ayni süratle, bulup yakalamayı kendine iş edinmiyor ve Türk Valanı gözlerimizin önünd's çölleşiyor. Vatan savunması yalmz sınırlarda düşmana, ya da, yolunu şaşırmış, daha doğrusu yolu şaşırtümış beşon anarşiste karşı mı olur? 2 Eylül tarihli gazeteler, Anadolu Ajansmdan alarak yazdılar: 33 yılda bir milyon 216 bin 363 hektar orman sahası. yangın ve tarla açma nedeniyle tahrip edümiş. Bağımsız Milletvekili Sayın Celâl Kargılı'nm yazılı sorusu üzerine Orman Bakanlığı veriyor bu bilgiyi. Başta keçi o!mak üzere öbür tahrip nedenlerinden hiç söz etmemişler. Biz 28 yıl önce ormaniarırmzda yaptığımız bir incelerne gezisinden sonra yazmıştık öbür tahrip necfenlerini de, yine bu sütunlarda ve yine böyle içimiz yana yana. H Olaylar ve görüşler NEREYE GÖÇ EDECEGİZ? Hıfzı Veldet VEÜDEDEOĞLU orman ve ırmağmı, kendisinin keçisi kacfar olsun korumayı, bir ormanın yanmasına, kendi keçisinın ölümüne olduğu kadar olsun üzülmeyi bellememiş. «Türk Vatanı» diye bir şey öğretilmemiş ona. Kafası yüzyıllardan beri öyle yıkanmış ki, Türk halkı her Müslüman ülkeyi kendine vatan saymış. Her Müslüman kisiyi kendine kardeş bilmiş. Ister «çekik gözlü» Endonezyalı, ister kendini arkadan hançerleyen çöl Arabı, ister sevimli yüzlü Pakistanh, hatta ister Afrika ortasındaki Müslüman kabilesi olsun. Yavuz Sultan Seüm'in panislamizm yanl «lttihadı lslâm» (Islâm Birliği) veya Enver Paşa'nın pantürkizm «Türk Birliği», yani Turarıcılık politikasmdan medet umanlar ve bu poütikaya sarılanlar var bugün bile aydınlarımız arasında. Anadolu ve Trakya, yani Ana Vatan dediğimiz toprak parçası hergiin bir parça daha kaybolup giderken, yangmlarla. erozyonla, terk edilmişlikle. Sayın Şevket Süreyya Aydemir büyük bir vatan duygusuyle anlatıyordu, bu «terk edilmişliği» ve Sayın dostum Vedat Günyol 6*a ne derin bir içtenlikle dile getiriyordu, orman yangınlarmdan duyduğu acıyı (Cumhuriyet, 3 ve 1 Eylül 1973>. Günyol, güçlü ve renkli yazar Çetin Altan'ın. birkaç yıl önce benim de zevkle izlediğim orman yazılarınj ve bu konuda önerdiği tedbirleri, üzürtü ile hatırlatıyordu. Bu Vatanı sevip de orman ateşinin doğurduğu acıyı duymamağa olanak var mı? şebilir. Bunlar dogaldır. Ama o tepkilerl u y gar bir biçimde belirtecek yerde vandalca davranıp en büyük ulusal servetimizl yakıp yok etmeye kalkısmak, vatan hainliğidir.» Biz aynı şeyi «Orman yangınları» başlıkh bir yazımızda tam 28 yıl önce söylemişiz, Cumhuriyet sütunlarında. «Orman yakmak, bütün memlekete karsı işlenmiş bir cinayettir, vatan hainliğinden farksızdır» demişiz (25 Temmuz 1945). Bunları ezberden değil, orman köylüsüne ilişkin ekonomik gerçekleri bile bile yazmıştık. 32 yıla varan yazarlık yaşamımızda en çok üzerinde durduğumuz konulardan biri orman konusu oldu (1). Çünkü ayn ayrı tarihlerde Türkiye'nin hemen butün ormanlarını gördük: Çorum'a yakın orman bölgesini, Ayancık'a kadar bütün kuzey ormanlanmızı, Burça' nın Uludağ ormanlarını karış karış biliriz. Doğuda Rize, Artvin, Ardanuç, Sarıkamış ormanlarında dolaştık. Gür.eyde Toros ormanlarından geçtik. Marmaris yöresindeki ormanlann güzelliğini kana kana seyrettik ve bu gezmeler, güzel manzaralı bir sinema şeridinin seyri gibi olmadı. Orman köylerinde, orman evlerinde, Orman Idaresi lojmanlannda geceledik, çoğu zaman. Oralardakı halkla ve ülkücü orman mühendislerimizle, hep Türkiye'nin orman sorununu görüşüp tartıştık. Kendimizce bir takım sonuçlara vardık ve bunları yazdık. Bütün bu yazılanmızı bu yıl (Türkiye'de üç Devir) kitabıraızm ikinct cüdinde topladık. Incelediğimiz noktaları belirtmek için bu kitaptaki yazılar;mızın, ormanlara ilişkin bölümünün sadece ana ve ara başlıklarından birkaç örnek verelim: «Uludağ Cenneti Turizm ve Spor Osmanlı devrinde orman anlayışı Istiklâl Savaşındaki ve daha sonraki durum Ülkenin kanı ve canı: Orman Orman ve yangın Orman fakirliği ve yeni mevzuat Orman yakmak Vatana hıyanettir Orman seveH bir fantezi değüdir «Zindan»Iıgı kalmaya' Zindan Deresi Tabiat ve toplum kanunları Ormanı öldürenler: Açma, Ateş, Karakeçi, Pedavra, Yalamuk, Çıra, Kömür, Hastahk.» Burada «Asıl mikrop» başlığını tasıyan kısa bölümde şöyle demişiz, 6 Ekim 1945 tarihinde: «Ormanlann tahribi hnsnsnnda elbirliği etmi» olan yukanki âmilltr içinde en hafifinin «ağaç hastalıklan» oldnğn gözönüne alınırsa, bütün bu hastalıklan doğnran zararlı mikropların, «ekmeli mahlukat» oldo^u iddiannd» bnlnnan «insan»» kıyasla ne kadar m u a m kaldıfını düçünmemek ve esef etmemfk elden felmiyorj» Başlıklara biraz daha devam edelim: Ormanm kurtuluşu çareleri: Fundalık bölgelerin «Vatan» Kavramı Yok Atalarımız. kuruyan, çölleşen Orta Asya'dan göç etmişler batıya doğru. Siyasal. sos>3İ ve ekonomik türlü evrelerden geçe geçe Anadolu'yu kendilerine vatan yapmışlar. Her kuşak bir başka kuşağa bırakmış bu vatan gövdesini. Git gide gövdenin yan dalları büyümüş, uzarmş, koca koca denizleri aşmış ve gölt!e?i altma almış başka ülkeleri, uzak denizleri. Dünya tarihindeki en büvük imparatorluklardan birini ve en sürekli Türk Devletini kurmuşuz. Anacfolu insanı boyuna dökmüş kanmı. Batıda Balkanlar ve Avrupa ortaları, kuzeyde Kafkaslar, Kırım ve Vistül vadilerl, doğuda Iran topraklan, hele güneyde Suriye, Hicaz ve Y"> men çölleri, bütün Akdeniz ve Afrika'mn bütün kuzey ülkeleri bu kanla sulanmış hep. Anadolu Mehmetçiğinin kemlkleri yatar üç kıt'ada. Gittiğimiz yerlerden bir böîümüne, Haleb's, Çam'a, Beyrut'a, hele Mekke ve Medine'ye servetler akıtmışız, oralarda din kardeşlerimiz oturuyor diye. Ne var ki, Mehmetçiğin ülkesi Anadolu gittikçe fakirleşmiş, kansızlaşmış. Anadolu insanı 34 bin yıl önceki Hitit çağımn kağnı aracı ve Ukel maddî koşullan içinde yasamış. yüz yıllar boyunca. Ama yine çahşmış toprağında. Ağanın emrinde, «ayan»ın zulmü altında olsa da, çalışmış, beslemiş saraylan ve derece derece nüfuzlu asalakları. «Bu toprak benim» diyememiş ve dolayısiyle «Vatan» ns demektir bilememij. Bu yurdun dağını, taşır.ı, Ekonomik Gerçekler «Orman köylüsü fakir. Devlet el uzarmıyor. Ne yapsm? Geçimini elbette ormandan sağlayacak, kesecek, yakacak, tarla açacak, çünkü yaşayacak.» gerekçesiyle bu işi halife alanlar var. Evet, devletin, hükümetlerin kusuru affedlimeyecek kadar büyük bu konuda, ama ünlü fıkrada, eşeği çalınan Hoca'ya «tnsan hiç phırı kilitlemez mi?» gibisinden turlü akıl verenlere onun: «lyi, hoş, kabahat bende olmasına bende ama şu eşeği çalan hırsızın hiç mi suçu yok?» demesi gibi, insanın: «Devletin kusuru, evet. ama şu ormanları hiç acımasız, gaddarca, barbarca yakan ve yaktıranların hiç nıi suçu yok?» diye bağırası geliyor. «Vatan sevgisini öğrenmedi» diye göz mü yumulacak bu hayin kişilere. Cahil asker kaçağına göz yumuyor muyuz, cabildir diye? Sayın Abdi Ipekçi ne kadar doğru söylüyorcTu, Ağustos sonlarındaki bir yazısında: «Meclislerden geçmiş orman suçluları affımn gerçekleşememesi, o aftan yararlanmak durumunda bulunanları hayal kınklığına uğratabilir. Bu kırıkhk tepkilere dönü yeniden ormanlaştırılması, Orman köylerinm birleştirilmesi, Köylü işgücünün ormana bağlanması, diğer müessir tedbirler Orman sanayü ve modern Türkiye Devlet eli lâzım Orman sanayiinin kalkınmadaki önemli rolü Orman mühendislerini ormanda oturtmanm yolu. öbür başlıkları yazmıyayım artık. Demek biz hep boşuna yazmışız ki, o tarihten sonra, başta belirtildiği gibi, bir milyon hektar ormanımız daha yok olmuş, birbiriyle uğraşan, vurdum duymaz ve kör politikacılann gözleri önünde. Vatan kayıp gidiyor ayaklarımızın altından. Nereye basacağız, nerej'e basacak çocuklarımız, torunlarımız? Yukanya aktardığımız başhklar gösteriyor ki, biz buıada orman yangınlarmdan yürek yanıklığı ile söz ederken, patetik ve dramatik bir özenti ile değil, bu sorunun esasını yerinde öğrenen ve orman kaybımn gelecek için doğurduğu korkunç tehlikeyi gören bir vatandaş olarak konuşuyoruz. Son olarak, 25 Temmuz 1945 tarihll yazıma o zaman aktarmış olduğum bir istatîstiği sunayım okuyucularıma: «Bngün memleketimizde orman mevcndn çok azalmıs ve ormanlar. yalmz. fidilmesi çüç olan nzak ve sarp yerlerde kalmıstır. Son tespitlere göre ormanlık sahamızın genişliği 10 milyon 566 bin 266 hektardır. Buna nazaran ormanlar, memleketimizin, saha itihariyle ancak '«13^'nnu teşkil etmektedir. Bn nispetin Italya'da %17, Fransa'da • •9 Romanva'da •'.22, • 1, tsviçre'de ••24, Almanya'da •'•27, Bnlgaristan". da •İ28, Rusya'da »İ33 ve Avusturya'âa '.38 oldnfn gözönüne getirilirse, memleketiınizin ormanca ne derece fakirleştigini eörüriîz. Bir memlekette ormanla örtülü sahanın normal miktan '«30 olarak kabnl edilmektedir. Bn nispet %20'den aşağı düştügü takdirde. o memlcketin ormanca fakir memleketler arasına geçirilmrsi lâzımgelir.» (16 Ocak 1945). Bunları ben degil, bu alanda uzman bir biüm adamı. Sayın Prof. Faik Tavşanoğlu yazıyor. O tarihten bu yana neredeyse 29 yıl geçmiş ve bir milyon hektar orman daha yok olmuş bu vatanda. Nasıl yüregimiz yanmasın! Başta söylediğim gibi, Atalarımız buraya goç etmi?, çölleşen Orta Asya'dan. O taTİhte insanlar seyrek, dünya genişmiş. Torunlarımız nereye göç edecek. çölleşen Anadolu'dan? Göç etfecek toprak kaldı mı ki. artık yer yüzünde? Afrika çöllerine bile bırakmazlar adamı, altında petrol var diye. Devleti yönetmek iddiasında bulunan efendiler, bu soruna önemle eğilmelidirler, en kısa bir zamanda. (1) Cumhuriyet, 8 Ekim 1943. 3 Ocak. 21 Haziran. 25 İemmiu, 28, 29. 30 Eylül, 2, 6, ', ve 13 Ekim 1945. 8 AJustos 1949. Bütün bunlar ve orman konnsunda yazdjgımız öbür yanlar Türkiye'de Üç Devir adlı kitabımızın ikinci cildinde yer alnuştir. NOT: Gerek beğeni, gerek eleştiri niteliğir.de yüzlerce mektup, hatta telgrat göndererek yazılarımla ügilenen ve beni çok duygulandıran sevgili okurlarıma ayrı ayrı cevap veremiyorum. Bağışlasınlar beni. Hepsine yürekten sevgi, saygı ve tesekkürlerimi sur.arım. H.V.V. Parti Kapatmak Bazısı da tersine, dışından yumuşak görünür «ma, ba görünüş sert ve mücadeleci bir kimliği gizler. Sanırım Ecevit, ikinci tür insanlardan.. CHP Genel Başkanı, Isparta olaylan üstün* düzenlediği basın toplantısmda. kafasına atüan taşı gazetecilere gosterip, «tasla, sopayla. zorbabkla yıldınlamıyacağını» söyledikten sonra demiş ki: «Isparta'da Demirellerin derebeyliğl var.» îşin garip yönü, CHP Genel Başkanı bu toplantıyı dfr zenlerken AP Genel Başkanı da Trabzon'da yaptıgı konuşmada parti kapatnıaktan söz etmez mi'... Süleyman bey, kapatılan partilerin yerine muvazaa partileri kurulmasından Trabzon'da yakınıyor. Anayasa'yı değiştirip, bu işi sağlama bağlayacağını söyluyor. Ama birisi kalkıp dese ki: Siz de, 27 Mayıs Devrimiyle kapatılan Demokrat Parti'nin yerine muvazaayla kurulan parti değil misiniz? Ne diyecek AP Genel Başkanı? Siyasî parti, sınıfşal çıkarlan örgütleyerek lktidara oturtmak için kurulur. Toplumun çeşitli smıf ve tabakalarını yok etmedikçe istediğin ka<îar parti kapat. Yerine yenileri kurulacaktır. Ülkemiz çok partili rejime tepeden inme girdisi için hâlâ tek parti anlayışında çok partili rejimi sürdürme heveslerindeyiz, Filânca parti komünist; kapat... Fismekân partisi şeriatçı: onu da kapat. Peki kim karar verecek buna? Cevap: Demirel. Daha doğrusu Demirel'in ardındaki sınıf ve tabakalar, yani sermaye çe\Teleri. Isparta'da anamuhalefet partisini taşlatacaksın. Yantlanan vatandaşların kanları kurumadan nutuk çekip parti kapatmaktan söz açacaksm. Bu anlayışla demokrasi nasıl bağdaşır? Elbette bu anlayışla demokrasi bağdaşmaz. Bugün Türkiye'de egemen çevreler siyasî sözlükte Fîlipinci demokrasi denen rejimi demokrasi diye benimsemişlerdir. Oysa Türkiye'de FUipinci demokrasiyi yüriitmek bundan böyle daha zorlaşacak. Çünkü Avrupa kapsarm içinde yer almak için bazı koşullara boyun eğmek zorunluğu var. Aynca toplum yasamında bir köşenin de dönüldüğii görülüyor. Son Şili olaylan nedeniyle basmırmzda yayımlanan yerlj ve yabancı yazılara bir göz atınız. Siyasî sözlükte yazıh terimler ve deyimlerle olaylan vorumlama. buçün azımsanmıvacak bir çevrenin yetenekleri içine girdi. Burjuva sınıfı, işçi sınıfı, uluslararası şirketler. orta sınıf. kapitalizm, sosyalizm büyük bnrjnva, küçök burjuva, emperyalizm gibi bütün dünyanm kullandıgı kavramlan 142 nci maddeye ra6men kullanma yollan açıldı. Çünkü jaıkarıdaki kavramları bilmeden dünya olaylannı anlamalc olanağı yok. Dünya olaylannı anlsma yeteneğine kavuşmadan da çağdaş toplum olun.imaz. Ülkemizde işçi sayısı da gün geçtikçe artıyor. Çıkarlannı koruma ve genişletmeleri için sıyasi parti kurma hakkını emekçilere verecek miyiz? Hayır, dediniz mi FUipinci demokrasi. cici demokrasi, göstermelik demokrasi. ya da parlamenter faşizm... Evet, dediniz mi Batüı demokrasi. Bu gerçeği anlayarüar. çoğala çoğala artık Haık Partisi kadar oldular. Demirel'in Anayasayı taşıst öıçülerine göre yeniden değiştirmesi için bu engeli aşması gerek. Bu engeli aşıp parlamenter faşizmi uyguiamaya tjeşladıktan sonra da rahat edebilecek mi? Sanrruyoruz. Isparta'da anamuhalefet partisi ıiderine tas yagdırdıktan bir gün sonra Trabzon'da Anayasayı değiştirip parti kapatmaktan dem vurmak nahoş Dir yank; yaratıyor. I stakozun dışı sert içi yumuşaktır. mı, kolay yersin. Bazı insan ıstakoza benzer. Kabugunu kırdm ÇETİN ALTAN İÇİN... OKTAY AKBAL Evet Hayır Günün SAVUNMA KISINT1SI ÎLE YARDIM Genel Kurulda BM Genel Kuruhıımn b i r ' .önemi de üveleon dlşypjoliökalatînı yöneten "kimselerî" ner yıl açılışında bir araya getirmesidir ve bunların dış politikalarını izah eder nutuklar söylemelerine fırsat vermesidir. Bu yıl Amerika Dışişleri Bakanlığma atanan Kissinger ilk nutkunu Genel Kurulda söyledi ği gibi Federal Almanya Başbakanı Brandt da ilk kez Genel Kurulun önüne çıkmıştır. Kifsinger, uluslararası ilişkilerde yumusamadan söz ederek sadece mütareke rfeğil sürekli barış için çaba harcanmasını istemiştir. Brandt da iki Almanyanm barış içinde birleşmelerini dilemiştir. Gromiko, yumuşamayı övmüş, fakat ülkelerin birbirinin içişlerine kanşmasının tehlike doğuracağım söylemiştir. Bu, Sakharov gibî muhalifl^r hakkmda alınan tedbirlere karşı Batının gösterdiği tepkiye uyma idi. Gromiko, beş büyük devletin savunma giderlerioin 'o 10 oranını yoksul ülkelere ver melerini önermiştir. Bu ör.erinin hedefi şüphesiz Çin idi. Sir Alec Douglas Home jse, InEiltere'nin fakirlere bu orandan fazla yardım ettiğini söylemiştir. imi zaman hiç bir şeyin değeri kalmaz. Bir haber alırsınız ummadığınız. Bomboş kalır anlamını yitirir yeryüzü bir anda. Yaşam çöle döner. Istediğin kaö*ar pıt^Luluklar ara. Umutla, hırsla... Yarır.a iyi gözlerle bakmayi çalış. Kapat dört yanını yapay duvarlarla her şey güzel, 1t»r #ey |r«f lunda de kendi kendine!.. Uzanmış röntgencinin masasır.a, beyninin filmini çektiriyor Çetin Altan. Bıkmış, bezgin bir yüz. Böyle geldi bana: Çetin Altan belki de o anda değer verdigi, önemli bildiği ne var ne yok hepsincTen kopmuş. uzaklaşmış gibi. Neydi o yıllar yılı süren savaş, birbiri ardma yazdığı yazılar, kitaplar, oyunlar, seçim konuşmaları, Meclis söylevleri, koşuşma, heyecan! Kahve kahve bir düşünceyi büyütmek. yaymak, duyurmak! Nerdeyse insanlanmızı tek tek yetiştirmek, bir aydınlığa, bir bilinçlenmeye götürmek!.. Sanki o anda bütün bunları bir bir gördü. Beyninin röntgenini çekerlerken... Kafamızm içindeki birbirine karışmış düşüncelerin. özlemlerin, düşlerin fiimini de çekecekler bir gun. Düşünce suçu diye bir şey işte o zaman gerçekleşecek. Scn bunları kafandan geçiriyorsun. öyleyse suçlusun! Sen erişilmez hayaller kuruyorsun, cezan büyilk! Sen toplumun çıkarlarını belirli bir azmlığm çıkarlarından üstün tutan bir anlayışa sahipsin, lıayji içeri! . Daha o kadar ilerlemedi uygarlık, neyse ki ilerlemedi. Şimdilik gizli düşüncelerimizi kimse bilemiyor, yazıyorşak onları ancak o zaman anlıyorlar. Yazmazsan, yandı düşünce düşmanlan!.. On sekiz aydır hapiste Çetin Altan. Sağ gözü görme yeteneğini yitirmeye başlamış. Beyinde bir tümör varmış ya da varhğından kuşkulanmışlar, kısacası durumunu tehlikeli bulmuş hekimler. Ne olacak simdi? Kaç ay cezası kalmıssa hepsini ille de bitirecek mi? Bir yazarm gözleri görmez olacak, kalemi kırılmış, her ?eyi her şeyi elinden alınmış olacak... Bundan toplum bir şey mi kazanır sanıyorlar? Suçu necfir Aitan'm? Halkını sevmek, halkı için yazmak. belirli bır azınlığa karşı çıkmak, gerçek bir toplumculukla bu ulusun, bu yurdun yüceleceğine inanmak, bucu yığınlara maletmek için yazmak, yazmak... Birkaç ay önce Sağmalcılar Cezaevinde görüşmüştük. Orhan Kerr.al ödülünü kazanmıştı. Bir saat kadar oturmak, konuşmak olanağmı bulduk . O kadar yakınımdaydı, ama öylesine de uzaktaydı ki: Biz çıkıp gidecektik az sonra, kapılar bizi bekliyordu, sokaklar, yollar, insanlar... O, orada kalacaktı. Kaç ay daha? Hep eski Çetindi, bir zamanlann ele avuca sığmaz, cin gibi zeki, konuşkan espri üstüne espri doğuran yaşlanmaz çocuğu... Bir kurtuluş yolu, genel aftı. Cumhuriyetin ellinci yılmdaydık. Böyle bir anlamh gün. böyle bir eşsiz yıldönümü her ülkede büyük gösterilerle kutlanırdı. Hoşgörü ağır basardı. basmalıydı. Özellikle düşünce suçluları ük bağışlananlar arasında olmalıydı. Böyle şeyler konuştuk. İnsan ne diyeceğini bilemez böyle anlarda. Çetin Altan gibi birine avutucu sözler soylemek de kolay değildir. Her şeyi, iç yuzüyle, görüntüsüyle, perde arkasındakilerle bilen, anlayan, gören bir yazar, çekirdekten yetişmiş bir usta gazeteci. Ne desek aldatmaca, yanlıs, yalan gibi geliyordu bize. En iyisi bakmaktı birbirimize, bakışmaktı, gülmeye çalışarak... K YOKSUL ÜLKELERE, SAVUNMA GIDÇRININ YÜZDE ONU VERILMELI FRANSA*AMERIKA ARASINDA «PA RA» ÇATIŞMASI RUSYA, ABD ile ANLAŞMAYA AYKIRI ÇABADA ŞİLİ'DE ZULÜM.. Prof. Dr. Ahmet Şükrü ESMER saldın silâhlannm sınırlandırılması ele almacaktı ve haziran da ahnır.ış ise de, anlaşmaya vanlamamiftı. Kixon ve Brejnev, 1975 yılı içinde bu konurfa bir anlaşmaya varılması ü?e rinde görüşbirliğine vardıklinndan şimdi Cenevre'de Rörüşmeler tekrar başlamıştır. Fakat bu arada Sovyetler, savunma silâhlarını geliştirmeye çaba harcadıklarından (anlaşma olduğundan sayılarmı arttıramaz) Amerika tepki göstermiştir. Bu nedenle Cenevre'deki görüşmeler sinirli hava içinde ba; lamıştır. lerle ticareti geliştirecek kolaylıklan sağlamaya çıkmaktatfır. oUn karşı Rüşvet mi, Bahşiş mi? Nixon bu ara rahatsır ise. yar dımcısı Spiro Agnew perişan bir haldedir. Adalet Bakanlığı, rüşvet almak, vergi kaçakçılıgı yapmak suçlannın «Büyük Jüri» tarafından arastırılmasına karar vermiştir. Bunu önlemek için Agnew, araştırmanın Temsilciler Meclisi taralından yapılmasını istemişti. Mesele adalete intikal edeceği gerekçesiyle Meclis Başkanı bu isteği reddetti. Agnew, dokunulmazlığı olduğu gerekçesiyle mahkeme lerce yargılanamayacağını iddia ediyor. Eski dostlan da Maryland Valisi İken aldığı paralsrın «rüşvet» değil, «bahşiş» olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yani bir iş görmek için alınmış para değil, görülen iş için verilen hediyedir. Bakalım bunu mahkemelere kabul ettirebilecek mi? Öte yandan bu davada savunmasının çok paraya mal olacağını ve parası olmadığını idida ecîen Agnew, halkı kendine para yardımında bulunma ya çağırmıştır. Görünürde yerine başkasım atamak için Nixon, Agnew'yu iştifaya orlamak çabasındadır. len «Yeni KATO» planında Amerika ile Avrupa arasıncfaki ilişkilerin ayarlanmasında savunma ve ticaret kurumlarının birbirina bağlanması üeri sürül müştür. Yani Nixon, savunma karşılığında ticaret konusunda taviz istiyordu. Ticaret açığını kapatın.z ki, sizi savunayım denıişti. Ortakpazarcılar bunu red dederek savunmayı ticaretten ayırdılar. Bizi ilgilendiren tica, ret işini konuşalım, savunma soTununu da NATO ile konuşuTUZ diye cevap verdiler ve '1ginç olan husus bu cevaplannı Danimarka Dışişleri Bakam An dersen tarafıncTan bildirdiler. Böylece A\Tupa ilk kez tek ses le konuşmuş oluyordu. Kissinger, bunun tarihsel bir olay oldu ğunu söylemiş, fakat Nixon da Avrupa'ya gelmiyor. Söylendiğine göre, Afrika'ya gidecektir. Türkiye Gazeteciler Sendikası Şili'de I.âtin Amerika'nın en ileri demokrasisi iken Şili, cuntanın darbesinden sonra en geri faşist rejimin içine atılmıştır. Yüzlerce insan öldürülmüş, 56 hin kişi tutuklanıp kampa tıkılmıştır. Şimdi de evlere baskınlar yapılacak, kitaplar yayılmakta, her evde «Tanrı, Vatan, Aile» yazıh levhalar asılması zorlanmaktadır. KadSnlann kısa. erkeklerin uzun saçla dolaşmalan yasaklanmış. 5 kişinin bir araya gelmesi gösteri sayılarak cezalandırılıvormuş. 80 bin üvesi olan Işçi Sendikalan Federasyonu feshedilmiş. Belediye başkanlan azledilerek yerlerine askerler atanmış ve bu konuda îçişleri Bakam «politikacılann uzun tatile ihtiyaç ları var» demiştir. Cunta lideri, devletlestirilen tesişlerin eski sahiplerine geri verileceğini söylemiştir. belki bakır madenleri de Amerikalılara geri verilecektir. ABD yeni rejimi tanımış ve yardım vaacîetmiştir. Piyangosu 10 OTOMOBlL 10 TELEVİZYON Arsa Buzdolabı Çamaşır Makinesi Elektrik Süpürgesi Radyo Pikap Kaduı ve Erkek kuraaşlan Erkek ve Kadrn Kol Saatleri Cep Radyolan ve diğer çeşitli hediyeler. 50 yıl VVatergate Senato Komisyonu, Watergate skandah araştırmasına 24 Eylül'de tekrar başlamıştır ve tanıklar dinlenmekte, sorgular da televizyon ile yayılmaktadır. Komisyon, Nixon'ın yolsuzluklariyle ilgili başka kimseleri de ele alacaktır. Bu arada, olayda parmağı olup olmadığını aydmlatacak olan ses bantları hakkında Temyiz Mahkemesi tarafından verilen karara da uymayacağını Nixon bildirmiştir. Gö rünürde dava Yüksek Mahkeme ye gidecek ve Nixon. belki ona da meydan okuyacaktır. Bu cfav ranışı Nison'a itibar kaybettirmiştir. Aslında olay, Senato ile Nixon arasında bir yetki mijcadelesi niteliğini almıştır ve bu mücadelede yasama organı güçlenmiş, Nixon zayıflamış du rumda gözüküyorlar. Böyle bir gelişme, Nixon ile iş görmeyi tercih eden Avrupa'da hatta Sovyetlerde kaygı uyandırmıştır. Kongre. Avrupa'daki av kerlerin geri çekilmesi için karar veriyor ve Nbcon bunu engelliyemiyor. Nixon'ın direnmesine rağmen, Senato, Sovyet I.M.F. Genel Kuıul Xew York'^a açıhrken ÎMF (tJluslararası Para Fonu) da Kenya'nm başkenti Nairobi'de yılhk toplantısını yapıyordu. Genel Kurula çoğu Dışişleri Bakam olmak Czere 135 temsilci, I.M.F. (International Monetary Fund) toplantisına da çoğu Maliye Bakam olmak üzere 126 temsilci katılmıştır. İki hafta önce aynı sayıda ekonomi bakam veya tem silci Tokyo'da toplanan GATT (Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması) Konferansına katılmıştır. Tokyo'da uluslararası ticaretin geliştirümesi konusu görüsüldü ve öncelikle para sorununun çözümlenmesinden yana olan Fransa ile öncelikle ticarî engellerin kaldırılmasından yana olan Amerika çatıştılar. Nairobi'de de, para reformunda Amerika ile Fransa yine çatışmışlardır. Fransa altına dönülmesini ve paraların değerinde istikrar sağlanmasını istiyor. Amerika ise, her şeyden önce ticaret dengelerinde açığın kapanmasından yanadır. Sovyetlere ve Güney Afrika'ya yarayacağından (altın üreticisi olduklarından) altına dönülmesine de karşıdır. Bu çahşmalar çok uzun sürecektir. (Cumhuriyet: 7733) Bakmak dedim, görmek dedim.. Çetin Aitan'm sağ gözü giderek hiç mi görmez olacak? Bunu önlemenin yolu, çaresi vardır elbet. Türkiye hastaneleri, Türk uzmanları böyle bir hastalık belirtisini zamanında önleyebilirler. Burada olmazsa Batı kentlerinde bu konunun büyük uzmanları vardır. Çetin Altan bir düşünce suçu işledi diye gözlerini yitirecek mi, bunu kimse önleyemeyecek mi? Türk basınmın en güçlü, en etkili bir yazarmm hapislerde gözlerini yitirmesine, hatta yaşamının bile tehlikeye atılmasına seyirci mi kalınacak? Böyle bir durumdan yahıız iktidarlar sorumlu değildir, hepimiz, bütün toplum sorumlu sayüır. Gelecek kuşaklarm gözünde silinnmez bir leke olur bu. Çetin Altan'ın eski yalılardan söz açan bir yazısını yeniden okudum dün. Son bölümü hep birlikte okuyalım isterseniz. Bütün bu soruların, daha nicelerinin yarutını o daha o günden vermiş: «Bağır çağır kız, söv, tepin.. Hepsi boşuna.. Gemi rotasında yürüyecektir. Sordum yalılara «Öyle değil mi?» Gülümseyen bakışlarla baktılar yüzüme: «Öyle» dediler.» Arjantin'de Şill, askerî diktatöriüğün cen deresi İçine girerken, komşu Ar iantin'de demokrasi vadeden Peron. BaşkanlıŞa. e«1 tsabel de Başkan Yardımcılıgına seçilmişlerdir. Askerî Cunta aslında Reçen Mavısta yönetlmi Peron'un parti?inden Mart't^ seçimi kazanan Campora'ya dev retmiştl. Fakat Campora bans ve asayişi, hatta parti İçinde birliği kazanamadıgmcTan Cam pora çekilmîş ve geçen hafta tekrar seçim yapılarak Percn Iktidara getiriİmistir. Mart sedmlne kadar Peronist Part'nin kadrosu içinde sayılan şehir gerilla örgütleri ve sol eşi Hmli eüçler partiden kopmuşlar ve fidye koparmak İçin rehire ler almaya başlamışlardır. Böv le bir davranış. ülkede sükunun kurulmasını engellemektedir. Peron, gerilla faaliyetlerini ezece§ini söylevince, "erillalar faaliyetlerini daha da arttırarak Peron'u destekleyen biT sencfika Uderi ile bazı gençlerı öldürmüşlerdir. 18 yıl sürgünden sonra eeri gelen Peron'un büyük prestije sahip olduğu süp he götürmez. fakat bu prestii halkın kendisinden beklediü mucizeyi gereekleştirmeya yetecek mi? Şili ve Arjantin: iki komju ülke. birbirinin tersi iki deney içinde... Avrupa Yerine Afrika Ortakpazarcılar tarafından 11 Eylül'de Kopenhag'da verilon karar kendisine bildirilince, Nixon, Avrupaya gitmekten vaz geçmiştir. Geçen Nisanda Kissinger aracıhğı ile ileri sürü DEVLET MALZEME OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Bogaziçi ÜDİversitesi Rektörlüğünden Üniversitemiz Mühendislik Bölümünde açılmış bulunan NÜKLEER MÜHENDİSLÎK Lisans üstü (Master) programına öğrenci alınacaktır. Adayların mühendislik ve ilgili fen dallarır.da dört üzerinden en az 2^ veya eşdeğeri genel not ortalaması ile lisans diploması almış olmaları ve İngilizce bilmeleri gerekmektedir. îsteklilerin 11 Ekim 19T3 Cuma günü saat 17.00'ye kadar diplomaları ve aldıkları dersler ile notlarını gösterir belgelerle Kayıt İşleri Müdürlüğüne derhal başvurmaları önemle duyurulur. (Basm 23874) 7731 SALT SALT'ın (Stratejik Silâhların Sınırlandınlması Görüşmeleri) ikinci dönem toplantılan da Ge nevre'de başlamıştır. Çok kalabalık olan Tokyo ve Nairobi konferanlanndan farklı olarak SALT nükleer silâh tekelcileri olan Amerika ve Sovyetlerin ka tıldıkları ikili bir konferanstır. SALT'ın birinci döneminde nükleer savunma silâhları görüşülmüs ve iki ülkenin sahip olacağı nukleer savunma silâhının sayısım tespit eden bir anlaşmaya varılmış, bu anlaşrna Nixon' un Moskova'yı ziyareti sırasında imzalanmıştı. Ondan sonra Boğaziçi Üniversitesi Rektörlügünden Üniversitemiz Temel Bilimler Bölümünde açılmış bulunan FİZİK, KB1YA ve UYGULAMAL1 MATÎMATİK Lisans üstü (Master) programlarma öğrenci alınacaktır. Adayların fizik, kimya. matematik veya benzeri dallar ile mühendislik dallarından dört üzerinden en az iki buçuk veya eşdeğeri genel not ortalaması île lisans diploması almış olmaları ve îngilizce bilmeleri şarttır. İngilizce bilgisi yeterli olmayan adaylar diğer şartları haiz bulunduklan takdirde Üniversitemizin bir yılhk İngilizce Hazırlık Programına alınabilirler. tsteklilerin 11 Ekim 1973 Cuma günü saat 17.00'ye kadar diplomaları ve aldıkları dersler ile notlannı gösterir belgîlerle Kayıt tşleri Müdürlüğüne başvurmaları duyurulur. (Basm 23875) 7730 MEMUR ALINACAKTIR Genel Müdürlüğümüz MerKez leşkılâ. tında açık kadrolara atanmak vt bül/Vİ'21 sayıh kanurJar uyannc» ayu» venlrrek (lze re sınavla Genel İdare Hızmetlfen Sınılırıa askerlikle ilişiği oulunmay&n ib ^aşını geç. memiş Fakülte ve Yüksek OKUI Mesnını; el»man alınacaktır. Müracaat için luzumlu görcv ıstegı tormu Genei Mtidürlütürnüzden ve Böige Müdürlüklerimizden temin edi'ebîlır. Istekîüerin bu lormlan ve tormdakj Deıseleri en geç 10.10.1973 tarihıne Kadar Oftsimiz (Personel ve Kğitiro Müdiirlügüi adresine göndermeleri FereKmektecur Sınav tarihi ve yeri aynca bildıriıeceKUi CBasuı: 23792) 7720
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle