Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURfYET 3 Eylul 1973 Topraktan Çözülüş: aha eski tarihlere Rİtmesek bfle, en tz «en 40 yılcian beri Türkiye'de, toprak ve insan ilişkilerine damgasını varan akım, topraktan hızla çözülüştür. Ama, bu akımı daha ger;ye götürelim dersek, hiç degilse 100 yüdan beri loprak acfamının topraktan kopuşunu, topraktan kaçışını, çeşitli nedenler açısından izleyebiliriz. Cumhuriyetin : batakhklannı kuruttuŞu, sazlıklarını ekilir hale getirdiği, yollar, köprüler, demiryolları ile millî pazara açıp, üretimlerine deger kazandırdığı Çukurovalar, Amik, Ar.talya Serik ovaları i!e Menderes vadileri gibi bereketli topraklar dışınria, hemen bütün Anadolu, dağları, yaylalan ile boşalmaktadır. tnsanoğlu, Tannnın kallanna en kutsal bağışı olan ve atalarımızın kanları ile fethedip, nice nesillerin, •lınterleri ile suladıklan topraklan terk edip, arkalanna bakrnadan, şehirjerin, kasabalann çevrelerine yığılmaktadırlar. Bir yığılış, bir yığmlaşış kl, yarmki açlıklara, susuzluklara, aile dağüışjarma. çocukların, gençlerin sokak yaratıkları halinde soysuzlaşjnalanna ve nice başdöndürücü sosyal problemlere gebedir. Ama. toprağmdan kopan, topraŞı İle 3"abancılaşan ve bütün verimini kaybeden bu topraklarla artık hatıra bağıntılan bile kata*yan yüzbinlerce, milyonlarca insan, arkalarındar. kendîlerini iten binbir nedenle, bugünün ve geleceğin nice bilinmez akıbetlerine, sanki isteycrek sürüklenmektedirler.. Pek iyi ama, bu topraktan çözülüs niçinî Ashnda bir iktisadî bütünleşme demek olan millet yapısı niçin kağşamıstır? Niçin böyle dsğılır? Vatanın temeli olan ve ona sahip kalabilmek için seller gibi kan döktüğümüz bu toprak. ların üstünde, toprağa sarılmak, onun hamurundan yaratılıp. onun çamuruna katılmak varken, dağlarımızı, yaylalanmızı bırakarak, şehirlerin, kasabalarm çevrelerinde bu kanserli yığınlaşma ueden?.. Halbuki mlllet demek, bütün üretlm kollan De, bütün bir vatan toprağı üstünde, sehirlerl, kasabalan, kırlan, rfağlan. yaylalan ile, bu topraea yapışıp yerlesrnek, bütünleşmek demek değil midir? Niçin topraktan kaçanz? Niçin ormanlar slllnlr, meralar yozlaşır, sular kurur, toprak akar, yahut sel olur lavrulur? Niçin bu bizde böyle olur da: Biz de onlardanır, btı de uvgar milletlerden biriyiz, biz de dünya uyKarlığının iyesi, savaşçısı ve koruyucusuyuz, diye övündüğümüz ülkelerin hiç birinde, köyler boşalmaz, köyler gönmez, toprak terkedilmez? Tersine olarak, ormanlar çoğaltılır, sular bollaşır, üretim çesitlenir, harta çöUer, stepler, uygarlık merkezleri haline getirilir. D Olaylar ve gorüşler TOPRAĞA DÖNÜŞ! Şevket Süreyya AYDEMİR Halbukl, toprak anayı kunıtup, terkedlp, toprak anayı yele vermekle, onu ele vermek denilen felâket arasında bir ilgisizlik beozerligi yok m u î . Genel nüfusumuzun lse, çok değil, 30 yıl «onra 6570 milyonu bulacağı hesaplanaığına göre, demek k: bu nufusun °/o3O'unu teşkıl eden 2122 milyon kadarlık bir kısrru, kırlarda, dağlarda, bellerde tarımla uğraşacaktır. Bu kadar nüfusla ve bu uğraşıyla da, hem geride kalan 50.000.000 kadar şehir ve kasaba nüfusunu besleyeceklerdir. Hem de bu arada, 7.5 milyonluk, 5.5 milyonluk Metropollere, yani Ulu Çehirlere, ekmek. et, süt, sebze, meyve ve saire yetiştireceklerdir. Hatta bu yakın geleceğin Metropollerinin, Istanbul'a ait olan mustakbet planı yayımlanmıştır da! Zaten meselâ Ankara Belediye Reisi de, bu 5.5 rniiyon nüfusu, radyo televizyonda, susuz, kömürsüz ve havasız, yani zehirli dumanlardan toptan zehirlenmekte olan «Ankaralı aziz hemşehrilerime müjdelerirr.» diye açıklamıştır. Ve müjde, bu kadarla da değildir: Sayın vatandaşları, Ankara'nın çevresinde gecekondularını konduracaklar. onlardan ruhsat ialan aranmadan, e'.ek+rikleri, sulan verüecektir! •anajrl fl« beıleyip, t ı n m Grünlerini rf« dışarı dan alalım. Meselâ bugün Bulgaristan, Batıy^ •attığı yalnız domates ve yas üzümle, bizim bli tün ihracatımızla kıyaslanacak kadar döviz ka zanır. Köyler» gelince; ne Belçika'da, ne Batı Almanya'd», oe îngiltere ve diğer Batı ülkelerinde köyler dağılmamıştır. Tersine olarak geliştirilmistir. Meselâ Sovyetler Bırliği'nde, Orta Asya'daki korkunç «Açlık Stepi» denilen y.lanlı çöllerin, nasıl yesil kcy sahalan haline getirüdiğini, oralara giden devlet atfamlarımızın nasıl ziyaret ettiklerini, ben de bir ziyaretimde dinlemistlm. Haftanm Uzünı Biriktiıme Suçul DÜŞÜNÜYOR ÎNSAN. BİZ YAŞAYANLAR ŞtMDtYE KADAR GELMİŞ GEÇMİŞ UYGARLIKLARIN EN tLERÎStNDE Mİ BULUNUYORUZ, YOKSA HEP BAŞTAN BAŞLANIR, BİR YERLERE GELÎNİR VE BATTLIR MI? Kime El Açacağız? O halde «orabilirlz: Bizim, kl hububat üretimi potansiyelîmlz, hem de bugün, yani nufusun "î>30'u köylerde, rc70"i gehirlerde degil: «t70'i köylerde ve %30'u tehirlerde yaşarken dahı bizi geçindirmez. Hububatta en kabada>n yıllık uretimimiz, bir türlü 15 milyon tonu eeçmez. T?r?ine olarak, bu miktar düşmektedir. Çünkü daha şimdiden, yani köy ve sehir niifusumuz bu oldusu halde, her yıl yabancılara, buğday, pirinç. yaS 'Çin el açmaktayız. Su halde bu rakamlar tPr=ine dönerse, daha da azalacak üretimle bu 50 milyon şehirli nüfusunu nasıl be«leveeegiz? Yani kime el açacak. kime yalvaracagız? Çünkü bir taraftan da, topraklarımızı boşaltıyoruz. Toprağı bosluyoruz. Toprağı, hem yele, hem sele veriyoruz. Ormanlar ya yanıyor. ya siîiniyor. Meralar soysuzlajıyor. Sular kuruyor. Bir ülke haline gelmişız ki. bu ülkede bazı vilâyetier halkını, ancak itfaıye arozözleri ile suluyoruz. Bu arabalardan, insanlara, belki bir içim su düşer ama. insanlar yıkanamaz, hayvanlar doymaz. şimdiki gibi gusurhıktan ölürler. Güneyde bir Ziraat Okulunun kümeslerindeki kümes hayvanlanmn da susuzluktan öldüğür.ü gazetelerde okumuşmnuzdur. Görülüyor ki biz. filkece, milletçe, ciddl bir durum ve geleceğe ait başriöndürücü problemler karşısmriayız. Bu cTurum ve bu gelecek davaları üstüne ciddî, gerçekçi enriişelerle eğilmenin vakO, galiba biraz da geçmektedir. Bu durumla bu problemler üstüne eğili; i.«e. elbette ki sokak politikacısının degil. vicdan sorumluluğunu, her türlü günlük rüzçârların üstünde tutan devlet adamlannın işidir. Bu bakımdan öyle sanıyorum kl, gelecek Parlamento, yalnız günümüzün ve zamanımızın davaları ile d'eğil, yurdumuz ve devletimiz için «var olmak veya olmamak» kadar önemll agır problemlerle karşılaşacaktır. Daha doğrusu, bu karşılaşmayı görmek, degerlendirmek ve göze almak vazifesinde olacaktır... SadunTANJU Anlaşılmaz Bir Devlet Planı? Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdenizin ban kıyı bölgeleri dışında, hemen henıen umumi olan bu göçün, bu boşakşın binbir sebe'oini gene de unutmamakla beraber, ougün burada, garip bir devlet görüşüne işaret etmek istiyoruz. Bu görüş, Devlet Planlama Teşkilâtına mal edilen, aslmda son hükürr.etlerce hırsla benimsenmiş olan, garip bir yerleşme siyasetidır. Eu siyaset ki, buna garip demek, onun akıl almaz çalişkilerinl, biraz da küçültmek gibi olur. Aslında bu siyaset, yalnız hatalı değil. tehlikelidir de. Ve onu savunup benimseyenlere, hem tarüıimiz, hem bugünün vo yarının nesilleri önünde, ağır sorumluluklar yükler. Hükümetlerce savunulduguna göre, milll siyaset halını alan bu devlet planına bakılırsa, Türkiye'de nufusun yuvarlak hesap S30'u köylerde kalacak, tanmia uğraşacaktır. 'o7O'i da sehirlere, kasabalara çeülerek, oralarda toplanaraktır i Hem, bir ds Me'ropoller Planı ve bu planla uğraşan bir komisyon var. Bu çalışmanın konusu ve amacı, Türkiye'de Metropoller, yani Ulu Şehirler yaratmaktır. Bu gayeye göre, Istanbul'un nüfusu 7.500.0O0 olacakt:r. Ankara şehri. 5.300.000 nüfuslu bir şehir haline getiri. lecektir. Izmir, Adana gibi şehirler de, bu ululaşmadan nasiplerini alacaklardır. Ama, 7.5 milyon, 5.5 rrülyon, 6 milyon, 4 milyon gibi nüfus şişkinligine gbtürülmüş bu çehirlere, devlet planiarı ile: Artık durun, yetişir, daha fazla kaiahalıklaşmayın, diye kumanda vermek mümkün olmayacağına göre, bu Ulu Şehirlerimia gıttikçe ululaşacaklardır. C an'ı «ordurdum ne yapıyor cRye. Hücreye kapamışlar, rr.apusarede isyan çıkartıyormuş, aldırdıgı üzümleri bıriktirip şarap yapıyormuş. Çetın ne yapıyor acaba? Doğan ne yapıyor? Onlar da üzümleri biriktirip şarap yapıyor olmasınlar? Dünyada üzüntüyü sıkıntıyı zevk haline getirmek, unutmağa çalışmak hünerdir diyordu bir eski şair. Demek Can'cık üzümleri biriktirip Adana sıcagında çabuk şıralaşan suyunu içmekle, sıkıntıyı zevke dönüştürmekle suçlanıp, on beş gün hücre hapsine, kimseyle görüştürülmemeğe, biraz daha kahrolmaya, içini kemirmeye, tükenmeye» Sen yaşayasın müdür bey. Hep Baştan mı Baslanacak? Ben dfe vururum kendimi Tanrılann Arabaları'nı okumaya. Okudukça düşünüyor insan. Bu dünyada biz yaşayanlar. sımdiye kadar gelmiş geçmis uygarlıklann en i'.erisinde ml bulunuyoruz, yoksa hep bastan başlanır, bir yerlere gelinir ve batılır mı? Erieh Von Daniken altüst ediyor adamı. Mayalar, bizim simdi en üeri araçlarla hesapladığımız bir yıllık süreyi kılıküına nasıl 355^420 gün olarak hesaplamışlardı divtır. Bir Maya mezar kapaîı üzerinde, uzay gemisi içindeki astronotu canlanrfıran figürlere rastlamak r.eyin nesi? Peru'da Nazka düzlüğünde bir havaalanındaki pistleri andıran yoüarı Inkalar ne için kullanıyorlardı? Batı uygar'.ıgımn ataian sayılan Yunanlılar en fazl» 10 hin rakam:r,ı bilir ve ondan snnrasma «sonsrn» derken, Sümerliier 15 basamakh 195.955.200.000.000 hesabını nasıl yapabiliyorlardı? Niçin? Fakat burada biraz duralım.. Evvelâ, laten ipin ucu kaçmış ve daha şimdiden iç göçlerle dagılmaya baslamıs olan köyleri bosahn.ak v« köylerle tarımı büsbütün halsiz bırakıp, çehirlerin, ka?abalarm çevrelerind'eki yerleşme kan»erleşme?ini büsbütün pekiştirmek niçin? Eğer bu. sanayie i=;çi yetMirmek içinse, buna hiç lü7um yok. Çünkü daha simdirien sanayi merke?lerinde yığmlaşan ve bilimsel tabiriyle «Ihtiyat Işsizler Ordusu» olarak adlandınlan, günden güne genişleyen yedek işgücü, bizim sanayi planlanmızın zaten üstündedir. Ve bu kadro, artan nüfusa paralel olarak, durmadan çoğalacaktır. Plansız, yani bugünkü gibi göçler ise, zaten bu kaynağı besleyecektir. Sonra Türkiye, hiç bir zaman, meselâ Belçika, Batı Almanya gibi, dünya pazarlan için çahşan çok cepheli sanayi ülkesi olmayacaktır kl, bu %70 çehir nüfusunu, Uçak ve Yelken Ya Amerikan Hava Kuvvetlerlnin, Kahire merkez alınmak üzere 5000 kilometre çapında bir da'.re içine cıren alanları tespit eden askeri haritası ile Pirl Reis'in 153018^ da kullandığı haritanın aynı oluşuna ne d'emeli? Kuşkusuz bu ünlü Türk denizcisinin kendi cografya bilgisini ve tecrübelerini işlediği bu kusursuz haritalann bir öncesl de vardı; ve çagımızın uçaklarla havadan harita çıkarma teknigi, yelkenliler devrinin bu şaşılası basansını bir türlü kavrayamıyordu. SEÇMEN DEfilL ONAYLAYAN! OKTAY AKBAL Evet Hayır EN KÖTÜ DÖNEM ÖNÜMÜZDE | | 1 dergısinde 12 Ağustos ••» 1973 günü Michel Bosquet'nin bir yazısı çıktı.. Bu yazıda Bosquet Fransız ve Alman profesörlerin de teyid ettikleri bir geleceğe işaret ediyor: Avrupa da gelecek yıllar bir stabilizasyon dönemi olacaktır. Nedir stabilizasyon? Aşırı yorulan bir atı ya da hattâ motörü, dinlenmeye sokarlar ya... Ekonomik anlamda stabüizasyon da bu demektir. Tüccar ve sanayici kârlannın artışı için ekonomide musluklar açılmış, fiyatlar başım alıp gitrniştir.. Gelir dağıümı ve dış caret düzeni o kadar bozulur ekonomik ve sosyal Kargasa'J lann kokusu burunlara gelir.. ~O zaman ekonomiyi yönetenler «Aman yavaşlayalım» derler. Hattâ «Biraz dursak iyi olacak galiba» derler. O frenkçe ve bizim için söylenmesi zor «Stabilizasyoıı» un anlamı budur... l l | « Nouvel Obsen.'ateur» Hayal Gücü mü Bu? Bugünün dünyasında Pirl Reis haritası olarak bflinen bu haritanın bir kopyası da benim çalı;ma masamm ksrs.ısındaki duvarda asılıdır. Erich Von Daniken, çok yükseklerden özel uydulardan alman fotoğraflarda Guney Amerika nasıl uzunlamasına bir büzülme gösteriyorsa, ayni büzülme Pirî Reis haritasında da var diyor. Hayal gücü mü bu? Insanlar, ancak bir kültürün, bir uygarlığın sınırlannı zorlar1ar hayal güçleriyle. Yani hayal de bir temel ister. Bir ilkel tapınakta bulunan putun üzerinde uzayın 27 bin yü Sncekl dunımu anlatılmıj ve çağdas uzay bilginlerince doğruluŞu belirtilmişse. eski bilgileri yeniden bulmak için mi çaiıjıyoruz kuşkusunu kolay kolay içimizden atamayız. Ekim'de seçilecek mületveldnerinin en az yarısı dün belli oldu. Başka bir sütunda önseçimde kimlerin kazandığını okuyacaksınız. Büyük partilerin, daha doğrusu AP ile CHP'nin listelerinde baş yerleri alanlar şimdiden kendilerini milletvekili saysınlar, tebrikleri kabul etsinler! Böylesine bir kesinlik hangi işte vardır? Diyelim Istanbul ili söz konusu. AP'nin en az onon beş adayının milletvekili seçildiğine muhakkak gözüyle bakmak gerekir. CHP'nin en aı onon iki adayına, öteki partilerin de birinci, ikinci adaylanna... Ankara'da böyle, Izmir'de böyle... Dört yüz elli milletvekilinin en az üç yüzü ortaya çıktı. 14 Ekim bir lormaliteyi yerine getirmek olacak. Birkaç yüz, bir Jki bin kişinin ön yerlere yedggtirdikleri adaylan gidip onaylamaktan başka yapacak bir gsîevimizyofc bizlerin! 6 ı dip şu partirjjn ya da tıu partinin îktesine mühürü basıp bu işi bitireceğiz." Bir buçuk ay önceOen seçildiğini, kesin olarak bile kimscleri de üste'.ik biz seçtik sanacagız.! Milli iradenin temsilcileri olarak parlamentoya yollayacagız onlan!.. Hep yazıldı, söylendi bu seçim yasası değiştirilmeü diye. Bu, çeyrek yüzyıl öncenin Lkinci seçmen eliyle yapılan seçimlerinden hiç de farklı değil diye. Hiç değilse o günlerde para pul dönmezdi bu işlerde. Kentin saygıdeğer ikinci seçmenleri toplanırlardı, bir büjük salonda karşılarına çıkanlan parti adaylarına oy verirlerdi. Aday sayısı kadar millet\'ekilliği \'&rdı zaten! îkinci seçmenlerin onayı ahnırdı yalnız. O zaman t?k partinin adaylanydı söz konusu olan. Bir tek parti secerdi milletvekillerini, şimdi birçok parti seçiyor kendl adaylarım, halkm önüne bir sıraya koyarak çıkarıyor. hangi parti nerden ne kadar oy alır, az çok belli olduğuna göro kimler seçilir, ya da seçilecektir. önceden anlaşılıyor. 14 Ekim'de bütün gürültü patırtı, falan ilin açıkta kalan bir tek mülstvekilliği kime gidecek, CHP'ye mi, APye mi? Yoksa MSP, ya da DP, ya da CGP, ya da MP, ya da TBP, ya da MHP mi kapıverecek? Aslan payıru alanlar belli de aslanlardarı artan ne varsa onlan toplamak sorunu bu... 14 Ekim'de partili önseçmenlerin verdikleri karar or.aylanacak, bir de bu artık sandalyelsr bölüşülecek... Yani gerçek seçim 2 eylül günü yapıldı. Açıp bafcın adaylara, şimdiden kutıama telgralları çekin varsa tanıdıklannıza... Bir ds kontenjan adaylan var, diyeceksiniz. Onlann yerl henüz belli değil.. Her parti onbeş yimi kişi yerleştirecek Ustelerin başlanna. Onlann da yarıdan çogu önceden milletvekili saysın kendini. Geçen gün anlattılar, Istanbul'a yakın illerden birinde CHP milletvekili şimdiden belliymiş. bütün kavga ikinci koltuk çevresinde kopuyormuş, çünkü genel merkez oraya bir güvendigi aday atamış. Seçmenin degil parti merkezinin güvendigi bir kişi, milletten çok partinin temsücisi!.. Zaten kodamanlar önseçime faian girmezler, tepeden iner kurulurlar baş köşeye! Mademki böyle niye seçim diyoruz buna, atama desek daha iyi olmaa mı? Parti başkanları aratannda aniaşsalar seçim yapmak, para harcamak, harcatmak, günlerce propaganda ile ulusu yormak, huzursuz kılmak yerine kendi güçlerine göre bölüşseler ya sandalyeleri! Şöyle bir şey düşünülemez mi? Yurt ölçüsünde bir halkoyuna başvurulsa. «hangi parü iktidara gelsin?» diye sorulsa. Bütün Türkiye'de diyelim bir parti yanm milyon oy aldı, öteki iki milyon, beriki yüz bin. Belirii bir oranda bölüşseler sandalyeleri! A partisine on, B partisine elli, C partisine yüz sandalye mi düştü? Parti genel merkezleri bu yerleri güvendikleri adamlarla dolduruverseler... Hem daha ucuza gelir, hem de bu iş gürültüsüz patırtısız olur, kımse kırılmaz, dost dostu arkadan vurmaz, hele oy tüccarlannın, komisyoncularmin köküne de kibrit su>oı ekilmiş olur... Şaka nu bu demeyin. şu önseçim güldürüsü şakacian beter. Hepimizle alay edüiyor açık açık. Partilerin bir avuv temsilcileri türlü para dolaplannm döndürüidügü bir ortamda, gözierimizin önünde bir önseçim oyunu oynuyorlar, sandıktan pibmalf, millî iradenin kendini göstermesi gibi de adlar veriyorlar buna üstelik... Oysa ne ulusun iradesi söz konusu, ne de gerçekten milletin vekili olmaya hak kazanmış kimselerin halkon önüne çıkap oy istemeleri, almaları... Seçmen bir şey seçmiyor, onaylıyor yalnız! Milyonlarca insan sandık başına giriip önceden seçilmiş kimseleri bir daha seçiyor! Niye, neden? Bütün bu çaba, bu yorgunluk, bu masraf niçin? Seçmen demeyelim sandık başma gidip oy atanlara, başka bir ad bulalım, örneğin onaylayan!. Niye cici demokrasi diyoruz, niye göstermelik demokrasi diyoruz. But.dan, seçmeni seçmen değil, adayı aday de»il. milletvekili de gerçek anlamıyle millet. tarafından «seçilmiş» degil... Buna da göstermelik demeyeceksiniz de ne diyeceksiniz?. M Dış Dünya'ya Dikkat.. Gerçekten Amerika ve Avrupa' daki enflâsyon, dayanılır halden çıkmıştır. Bosquet bu konuda şu rakamlan konuşturuyor: «Beş yıldır, yılda • 56 olan enflas« yon oranı, bu yıl başmda '• 8i ve 1973'ün başında da birçok kapitalist ülkede °i> 10*u aştı: Italya'da • 13, İngiltere'de »,'» • 12,8, Japonya'da ' i 20 ve Fransa' da "!« 9. Birçok tüketim malı fiyatlannın bloke edildiği Birleşik Amerika'daki fiyat artış hızı yıllık olarak °,'o 28'e fırlanuştır.» Ama bu ortalamalar «en kötü dönem» in önümüzde olduğunu aniatmaya yetmez. Çünkü ba fiymtlar henüz saklanarak yükselen hammadde fiyatlanmn sonuçları ile bütünleşmiş göstcrgelrr dejildir: «The Ekıonomist» in endeksi bu mallarda yükselişi yüzde 83 düzeyinde belirlemektedır. Ayrı bir birleşimde düzenlenen «Reuter Endeksi» on iki aylık hammadde fiyat yükselişini yüz de 95 olarak belirlemektedir. I.N.Sİ.E. endeksi altı ayda ithâl olunan hammaddelerde fiyat artışını yüzde 33 olarak tesbit etmektedir. Temel tanm ürünlerind°ki gelişme daha da göze batıcıdır: Buğday'ın fiyatı bir yıldi iki katına çıktı. Mısır fiyatlan jüzda 111 artU. me zorunda kalmalan, )şçi atamırun azalması bile Türkiye'ye ftgıra malolacaktır. Çünkü, gelecek telâşına düşen işçıler de, Alman bankalarma para yatınp yurda daha az para göndereceklerdir. Kaldı ki, dış ülkelere işçi akımı durur ya da yavaşlarsa isEizlik sorunu daha da ciddüeşecektir. (?) Fiyat artışlan durursa, eAslan Başer KAFAOĞLU konomimizi bu yıl kurtaran bir etken daha zayıflayacaktır. Bu etken Avrupa ve bütün dünyada tanmsal ürün fiyatlanıun ölçüsüz derecede artışıdır. Bu artış ne götürdügünü beUrten yazar» Baskan belki biraz abartanüo g Ö K İ " •' kapitalistleri ve tlüzen tarafrarlai sayesinde, tarım ür4Jnlerimizin 1 , ihrmcıntta doyurucu fiyat düzey«.,. Yimü yüdan beri ilk ola rım uyandlrijıak^ (iStiyor. , ^rh* rak belU başlı endüstri ülkeleri 1974 yılırıın Avrupa'mri her tara ' »rine Xflaşılmış ve stoElannuz e» birbiri ardma ekonomik iniş dö fında gelişme hızının durdurul rimeye başlamıştır. Bu konjönknemine gireceklerdir. Bu dur ması pahasına da olsa fiyatla tür ferahlaması etkeni gelecek gunluktan ne zaman çıkılacak rm artış hızının kesileceği bir yıl duracağa ve hatta gerileyeceve gelecek durgunluk dönemine döneme girme hazırükian var ğe benzer. Bunun anlamı ihracatın gerilemesi ve hatta bir ölçükadar kaç yü geçecek? Bu bir dır. de turizm gelirlerinin azalmasıbüyük meçhuldür... Ama birleşiGelişmiş ülkeler bizim gibi ge dır. Sıkmtıya giren Avrupalı yol len nokta artık durgunluk dönemlerinin Amerika'da olduğu lişen ülkelere benzemezler. Para culuktan ve geziden vazgeçebigibi daha uzun, refah dönemle ve kredi alanmda alınacak ted lir. rinin ise daha kısa süreceğidir.» birler, hemen etkisini gösterir. Çünkü, para dışı kalmış alıs Uğradığımız Zarar veriş ve öztüketiş azdır. Bizde Avrupa'daTedbir parasal tedbirlerin hızlı sonuç1971'den 1973'ün şu aylanna lar vermesini önleye*n etkenler kadar Türkiye belki de tarihirün Bizim için önemli olan 1974 yı orada yoktur. Böyle olunca da hnın Avrupa'da stabilizasyon ya tedbirler sonuçlannı derhal ve en büyük atılım fırsatma sahip çıkmıştır. Bütün dünyada fiyatni çekidüzen verme dönemi ola recektir. Bu sonuçlar bizi ilgüen lar artarken elde mal tutulacacagıdır. Bu çekidüzen verme dö diren iki yönde olacaktır: ğına para tutulmuş ve bu fırsat neminde elbette bir durgunluk heba edilmiş, çok kötü kullanılolacaktır. Alman Daimler Benı (T) tş hacminin büyümesl y» mıştır. İleriyi göremeyen hüküGrubu Başkam şöyle diyor: azalacak ya da duracaktır. Bu metler bu sütunlarda yaptıgınuz nun sonucu Almanya ve Avru sayısız uyarılara, bol dövizin «Bir durgunluk sadece göçmen işçileri etkilemiyecektir. Bu sa pa'nm yabancı isçi isteklerinde verdiği tath rehavetle aldırmadece bir düzene çekidüzen ver bir azalma olacaktır. Daimler • mışlardır. Gelişme makro ekomeyi değil, fakat ülkede sosyal Benz yetkilisinin belirttiği gibi, nomi politikası ve genel konilk etki bu olacaktır. Değil Av jonktür konulanna yabancı bir ve yapısal degişikliklere yol açrupa'daki işçilerin yurda dön muhalefet, bunlarla ilgisini kesma sorununu getirebılır». miş bir idare mekanizması ve altı ay ilerisini göremeyen hükümetler elinde milH ekonominm uğradığı zararın haddi hes&bı yoktur. Ama bu bolluk ve rehavet günleri geride bırakümalıdır. Çünkü Avrupa fiyat artışları dönemini geride bırakma karanndadır. Kendi içine dönük bir dış ekonomik ilişkiler, hatta dıs Uişkiler dönemine glrme kararında ve azmindedir. EKONOMİSİ DIŞARIYA EN ÇOK BAĞLI ÜLKELER ARASINA GİREN TÜRKİYE'Yİ 1974'TE BÜYÜK ZORLUKLAR BEKLİYOR. Sadece Yüz Yıl.. Julea Verne, 18281905 arasında yaşamış bir yazar ve düfünürdü. Hayal gücünün çağımızda bilinen en ünlü kişilerinden biridir. Dünyadan Aya Seyahat'i 1865'de, 85 Günde Dünyanın Etrafuıda Seyahat'i 1873'de yazmıştı. Tam yüz yü evvel. O zamanm hı^ı saatte 25 kilometre bile degildi ve Jule» Veme'in haval ettiği hız günde 600 kilometreyv geçmiyordu. Bilim, bilimsel romanlar yazan bir yazarın yüz yıl sonr* dünyanın etrafında 85 dakikada dolaşüabileceği hayalini yaratacak güçte değildi. Peki, onbinlerce, yüzbinlerce yılların ötesinden zamanımıza ulaşan bilgilerdeki doğruluğa ne demeli? Son Kanıt Bir kanıt daha var bence. Uygarlılc ve kültürle beraber insanlar da batıyorlar v* insanm olusumu her defmsında yeniden başhyor. Yoksa, bu kadar milyonlarca yılın J«risinden gelen ve bunca uygarlıgı yarstan insan, bir devamlılık söz konusu olsa, neden hep çaglar Sncesinin ükelliJL duygusu ve eylemi içinde bocalasın? Bir gün Can, su; sayılmadan üzümleri toplaı ve suyunu sıkarsın. PTT FABRtKA MÜDÜRLÜĞÜNDE1S Harici Elbise Diktirilecektir îdari ve Teknflc Şartnameslne göre, a) 245 takım harici elbise fle, b) 34 takıra UyySr dürtiruecelrtir. Bu ise ait sartnameler normal çalıjma gün Iskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları Müessesesi Mııdıırlugunaen ve Şekerde artış */* 96 ve soya da '• 300. Eğer bu artışlar kaza gibi gelen raslantılardan olsaydı belki o kadar meraka değmezdi. Aksine enflâsyon birbirinden bağımsız ama birbirlerinin sonuçlannı arttıran yapısal nedenlerden ileri geliyor. Aynca para hastalığı, başka deyimle Ameriksn Ekonomi'sinin hastalığı da dünya düzeyine yansıyor. » Yazar bu gözlemlerini derinleştirirken ve birçok ömekler verirken, Amerika'nın durumunu şöyle anlatıyor: «... Parasal dıizensizlik aslmda daha derin bir hastahğın yüzeydeki belırtisidir. Amerika'nın dış ödemeler dengesi on yılda 200 milyar dolar açık vermişse bunun nedeni, durgunlufu önleye;.im diye durmadan para basmasıdır. 1970"te parayı sağlamlaştıriTiaya kalkınca bir yeni şey orta\a çıktı: Parayı azaltıcı (Deflasfonisti politika dayarulrnaz sonuçları ile durgunluk doğuruyor sma fiyatlar da artmakta devanı pdiyordu: Bunun adı Stagnation oldu.» Amerika'da bu hastalığın 2. dör.pmine geldiğini belirten yazar yazısmı şöyle sürdürüyor: «1930'da oldugu gibi bulaşıcı olan bu hastalıpın sıçrayaca*ı ilk yer pıliba Almanya olacak» Almanya'mr) bu hastalıktan kaçın ması rçin aldıgı tedbirlerin birçok Alman firmasını lflasın eşiği 765 Adet Oto Dış ve İç Lastiği Satın Alınacaktır Bu işle ilgili ihale dosyası 1 Iskenderun'da Müessesemiz Ticaret Müdürlüğünden, 2 Ankara'da Tunus Caddesi No. 63 Kavaklıdere adresindeki müessesemiz D15 tlişkiler Müdür Muavinliği Ticaret Şefiiginden bedel'iz olarak temin edilebilir. ' 3 11.9.1973 sah günü saat 15.30'da yapüaeak olan ihaleye iştirak etmek isteyenlerin tcklif mektuplartnın en geç aynı gün saat H.30'a kadsr tskenderunda Müessesemiz muhaberat servisine intikal etmesi gerekmektedir. 4 Postada vâki olan gecikmeler ile telgrafla ve belirtilen saatten sonraki müracaaîlaı lazarı itibare alınmayacaktır. 5 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tâbı değıldir. İhaleyi yapıp yapmamakta veya dilc iiğine yapmakta serbesttir. (Basın: 21947) 6929 Nantere Üniversitesi profesörlerinden Ghristian Goux bir yatasında şöyle diyor: «Bugün en kötü günler önümua deki günlerdir. Her türlü asırıhklarla topluca intihar yolundayız. Tıptn «La Grande Bouffe» fuminde oldugu gibi! Bunu söyleme cesaretine sahip o'malıyız. Çünkü herkes bümemek ve avunmak arzusunda görünüyor». Lille Üniversitesinâen Armand Lepas da şöyle diyor: «....Eğer gitgide hiTiaTian enflâsyon mutluluğun son pınltılannı geride bırakırsa ve eger uzun bir stabilizasyon dönemine girilirse... Bu bunalım bugün için kaçınılmaz hale gelmiştir. Ama 1930'lardaki kadar ağır olmayabilir..» •aatlerinde 25. TL. mukabilind» Istanbul/Ümraniye'de bulunan Müdürlüğümü» Malzeme Amirliğinden alınabilir. TeHif mektuplan en geç 21.9.1973 tarihine raslayan euma günü aaat 15'e kadar Malzeme Amirliğimize makbuz mukabili teıllm eâilmall veya aynı gün ve •aatte Malzeme Amirliğimizde bolunacak sekilde posta İle gönderilmelidir. (Basın: 22239) 693e •••••••••••••••••••••••aaaaatıaaaaBBBiBBiBBj " T.M.M.O.B: ZİRAAT MÜHENDİSLERI ODASINDAN Ziraat Mühendisleri Odası Genel Sekreterlik Yönetmeİiğine göre iki yü süre ve brüt 7.000 TL.'sı ücreüi Genel Sekreterlik seçimi yapılacaktır. Aşağıdaki şartlan haiz istekli üyelerimizin 2 Ekim 1973 günü saat 17.00'ye kadar Sakarya Caddesi No. 30/3 adresine yazılı müracaatlan ilân olunur. ARANILAN ŞARTLAR 1 Odaya kayıtlı asil üye bulunmak, 2 Odaya kırjı bütün yükümlülüklerini yerine getirmls, olmak. 3 Yüksek onur kurulunca herhangi bir cezayı çarptırümamış olmak, 4 Kamu haklanndan mahrum bulunmamak, ayrıca yüz kızartıcı bir suçtan tecil veya infaz edilmis bir hükümlülüğü bulunmamak, 5 Askerlik görevini yapmış olmak veya bu görevle her türlü ilişkisi kesilmiş bulunmak, 6 Ziraat yüksek möhendisi olarak meslekte fiilen en az 7 yıl çahsmıs olmalıdır. 'Askerlikte geçen süre sayılmaz) 7 Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek bir durumda bulunmamak. 8 55 yajını doldurmamış bulunmak. NOT: Seçilen Gene! Sekıeterin 11 Kasım 1973 tarihinde yenl görevine başlıyacagmı bügilerinize sunarız. ZtRAAT Mt'HENDtSLERt ODASI YÖNETİM KURULU Sonuç Ama artık konu yazarlardan yetkililere kadar bir hayli yol aldı. Fransa'da 1974 bütçe tasansında «Tarafsız.hk» esası kabul olunmus ve tasan gerekcesinde «genel bunalıma» girildiği kabul olunmuş. Burada daha «milll» ve daha «sosyal» bir mall yıl & nerilmektedir. Yani dışa daha az bağlı ve dıs ülkeleri daha az gözeten ve enılasycndan kaçan, kendi kabuğu içinde bir bütçe ve mali politika. Gerek Dobre ve gerekse Pompidou'nun eğilimleri böyleee bütçeye aktanlmış. Türk Maliye ve Ekonomi ye^ kilileri kulaklarını ve gözlerinl dört açıp, bu gelişmelen izlemelidirler. Hele parti Uderlerl gelecek zor günleri mutlaka hesaba katmalıdırlar. 1974'te ekonomisi dışanya en çok bağlı ü'.keler arasına giren Türldye'y! büyük zorluklar bekliyor. Eldoki ola DENİZCİLİK BANKASI T.A.O. İSTANBUL LİMAN İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Çanakkale tli, Seddülbahir köyündeki MEHMETÇÎK istasyonunda kılavuzluk işlerimize mütedair pilot servis motoru hizmeti, ücreti mukabilinde yaptınlacaktir. 2 Bu işe ait şartname, îşletmemizin Tophane Kılavuzluk îstasyonı*. Çanakkale ve Mehmetçik ktasyonlan Baş Kılavuzluklanndan ücretsiz olarak temin «Miilebilir. 3 Tekliflerin en geç 10 EYLÜL 1373 Pazartesi günü saat 17.30'a kadar Tophane, Çanakkale veya Mehmetçik îstasyonu Baş Kılavuzluğurmua kapaiı zarfla verilmesi icap etmektedir. 4 Banksmız 2490 sayılı kanuns tabı olm&dığından. yapılan teklifleri kabul veya redde veya diledij?' ,e yapmakta serbesttir. n: 222<m 6938 Muhasebecı Aranıyor \ Bir anonim şırkette çalışmak üzsre bay ve bayanlar aranmaktadır. YükE3k Ticaret veya T. Lisesi mezunu tercih sebebidir Jsteklilerin Beyoğlu P.K. 89 el yazısıyle müracaatlan rica olunur. (Cumhuriyet: 6940) r.aklan buna göre kullanalınu. •aBBaBaBBBBBaaaBaaBBaaaaBBBaaaBBiciKaaBaaBaa ^ Cumhuriyet • 6942