23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 17 Eylül 1973 Dönen Çarklar: î Rahmetli Hilmi Özgen, lyi bir hesapçı iktisadi konularda güçlü bir araşttneıydı Son görevi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunda Uzmanlıkta. Ekonomik tahlilleri samali zaman ciddi gazetelerde yayımlanırdı. Fakat Özgen, aynı zamanda duygulu bir insan, edebi alar.da da usta bir yazardu Bir gezinin anı ve intibalannı veren eserınde bir hlkâyesi vardı ki, önce başlığı ile dikkati çekerdi: Seçimci Hüsnü Efendi! Seçimci Hiisnü efendi ve seçimci Hüsnü efendiler. özellikle yeni seçimler öncesinde, yurdun her köyünde, kasabasında, kentinde, bütün köse bucaklarında, giinün kahraraanlan oldukları için, şimdi her gün gazetelerde ızlediğirr.iz olaylar, bana, şimdi hayattan aynlrrus olan rahmetli dostumun bir hikâyesini hatırlattı. İşte «Seçimci Hüsnü Efendi» onun bu hikâyesinin adıdır. Evet. Seçimci Hüsnü Efendi, Hilmi Özgen1 an, bir kasabada, seçim işlerinin bir kahramanıdır. Ama tasralarda seçim jpleri, yalnız seçim devrelerinin meselesi değildir. Seçimler yaklasır. seçimler başlar, seçimler yapılır, geçer. Ama seçim dediğimiz ve bizde uygulanan sistemin, pek bası ve sonu yoktur. Yani seçimler daima olacaktır. Ve seçim esnaflığının pazan, kapanmayacak, durmadan açık kalacaktır. Seçimler gelecek geçecek, ama seçimcilerle seçilenler, daima temas ve hareket halinde olacaklardır. Çünkü seçimterin meyveleri, asıl seçimlerden sonra devşirilecektir ve bu devşirimler de, t& yeni seçimlere kadar, seçimciyle seçmenleri, hem kasabalarla. kentlerde, hem Ankara'nın, ara lokantalarmdan, kenar otellerinden başlayarak, Meclis kapılanna, devlet dairelerine. banka hollerine vs daha nice nice yerlere kadar, ister istemez karşı karşıya getirecektir. Kısacası bu sistem, çarklarm durmadan dönüşüdür. Çarklar durmadan işlemez ve bu dömiş durursa. seçim paıarı da, seçim esnafları da, seçümislerin soz, vaad, yardım, işbirliği çarkları da işlemekten kalır. Yani seçim piyasası iflas eder. Ama biz gene, seçimci Hüsnü efendiya gelelim. Çünkü onun hikâyesinde, yalnız filân kasabadaki bir düzen döndürücünün ve bu düzenin tezgihında hiç durmadan bezini dokuyan bir seçim esnafırun serüvenini defil. yurdun bütün köşe bucaklarında aynı dümeni çeviren nice nice saym vatandaşların, sosyal macerasuıı okuıur.. Olaylar ve görüşler SEÇÎMCI HÜSJNÜ EFENDİ! Şevket Süreyya AYDEMİR esnafı demek değildir. Yani bugün ülkemizde. yalnız Seçimci Hüsnü Efendi degil, niee niee ve belki de binlerce, Seçimci Hüsnü Efendiler vardır. Hepsi de işinin başmdadır. Hem de yalnız seçinı zamanlannda değil? Yılın 12 ayında, 12 ayın 34 haftasında ve 54 haftamn her gündüzünde ve gecesinde! Hiç seçimci seçilenin ve seçilmek isteyip de seçilemeyenlerin yakalarım bırakır mı? Hatta seçilmeyi dahi düşünmeyip de isi gücü ile uğraşan Avukatın, Doktorun, Kaymakamın, Mal ve Tapu Müdürünün, hatta köyde, kasabada değil de, Istanbul, Ankara gibi şehirlerde köselerine çekilmis. ama •memleketin onun hizmetine muhtaç olduğunu, llçe ve Vilâyette hemşehrilerin. hep onu özleyip, onu aradıklarını, onun yerinin Millet Meclisi kürsüsü olduğunu» kulaklarına üflediği, sivil, asker emeklilere kadar! O. bir ucundan tezgâhına bağladığı bu gibi avlanmn, daima peşinde olacaktır. Hilmi özgen'in Seçimci Hüsnü Efendisi de, bu Hüsnü efendilerden biridir. Bütün üçelerda oldugu g:bi, onun da Taşköprü'de bir fcüçülc dükkânı, daha doğrusu yazıhanesi vardır. Hüsnü Efendi de, gene bütün ilçelerde niceleri olan istidacı, dairelerde iş takipçisi, birazcık da emlâk isleri ile uğrasan, mahkemelerdelu davalann bütün püf noktalannı izleyen, basit, gösterissiz bir yatandastır. Ama köylerin bütün dertlerini, davalarmı, muhtarlannı, imamlarını bilir. Hele 12 kby vardır ki, kimbilir ne kadar zaman içinde onları, kendisine bağlamıştır. Bu köylerden kasabaya inenler, işleri olmasa bile, bir defa Seçimci Hüsnü Efendiye uğrarlar. Eh, Allah ne verdiyse, ufak tefek, yag, yumurta cinsindeo arma|anlannı da getirirler. Ve tabii bu armağanlarla bcraber, muhtarlardan, ağalardan selâmlar, davetlerle beraber.. Bu 12 köyün işleri, davaları, alım satımlan, aalaşma veya anlasmazlıklan, Seçimci Husnü Efendinin yazıhanesinden geçer. Hele kasabada pazar kurulduğu günler! O gün Hüsnü Efendinin, başını kaşıyacak vakti yoktur: îsler. haberler, dedikodular.. Bu gibi gunlerde Seçimci Hüsnü Efendi, bazan da kendini kasar. Memleketin büyük meselelerinden artık yorulmuş, bıkmış, ama ben olmasam Ankara'daki mebuslarımız ne yaparlar gibi vaziyetler alır. Yorgun ve bıkkın mırıldanır: Agalar, muhtara selim söyleyin, hele bana bir uğrasın. Ankara'dan fena haberler alıyorum. Işler iyi gıtmiyor. Hele oir tianışalım Onunla . Yahut da başka tüılü konuşur: Vallahi karda$ bıktım bu bizim mebuslardan. Gine mektup yagdmyorlar, HUsnü Efendi yetiş diye... Halbuki ne gelen haber, ne g'len mefctun vardır diyelim. Diyelim ama, ya köy fcahvelerinde konuşulacaklar? Seçimei Hüsnü Efendi köylerin ve köylülerin işlerıni parasız takibeder görünür. Fakat gene de döndürdügü tezgaha, durmadan bir seyler akar. Geçımi ise bedava gibidir. Bize burada ekmek yok. Ama aldıma çu geliyor: Hele ben şunlann bir içine gireyim. Ma. lum ya. kale içeriden fethedilir derler. Siz be: li etmeyin. Domuzlann da gözlen çok aç. Ça resiz keseye davranacağız. Ama ben b:ttim kardaş, inan.. Onlarla da iş ayarlanır. Seçim« yakm zamanlarda Seçimci Hüsnü Efendinin. nefes alacak vakti yokttır. Gündüzleri, gecsleri loKantalarda, aşçı dükkânlannda köy s>ğaian sırayİ3 ağırlanır. Seçimci Hüsnü Efendi. her sofrada bulunur. Kaleyi içeriden fethetmek için! Sotradakilerin hepsi de asi, söz dinlemez görunürler: B.rakm yakar ızı yahu. diye bagıran bağıranadır. Ama iple in uçlan. hep seçimcinin elindedir. Ankara'dan geıenier ise, evinin kapısını asındırırlar. Hepsine de: Ses etmeyin, galiba işı bağlıyoruz, yalnız... diye konuşur. Hülâsa, seçimler gelir, seçimler gider Seçimci Hüsnü Efendi kasabanın içinde, fınldak gibi döner. Kimilerine cip, kamyonet. otomobil tutulmasmda yardım eder. Vekiı. milletve. kili cinsinden olanlarla daha mahrem konuşur: Bizim iş çantada keklik bey kardaşım, ah şu filân filân olmasa? Bu sözler mühimdir. Çünlril seçim sonunda kaybedenler. bu talınsizliği, Seçimci Hüsnü Rfendiden değil hep filsn ve filândan büirler. Seçimciye ise, kendini gene de açıga vurmadan, işleri >Tirütmesi salık verilir: Umudumuz sende Hüsnü Efendi! Haftamn rapotu Ne Diye Ağlıyorsun? TOPLUMLARIN İÇİNDE AYR1 BİR IRK GİBİ OLUŞAN VE ULUSLARARAS1 YENİ BİR TOPLUM MKYUANA GETÎREN «ÜSTÜN İNSAN» LAR, İSA'DAN SONRA 1973 DÜNYASINDA. İNSANLIGA. SANTİAGÜ'DA MONEDA SARAY1N. DA KENDİSİNE ÖLÜM SUNULAN BİR SEÇİLMÎŞ CUMHURBAŞKANI ÖRNEĞİ VEREBİLMİŞLERDİR. SADUN TANJU B urdan 3 bin yıl önce Babil, geceleri içlerinde neft yakıîan koeaman ta«iardan yükselen alevlerle aydınlatılırdı S"?hrin en yüksek kulesinin en üst katında süslü bir yatagın içinde her gece bir genç kadın, en güçlü tannnın ziyaretini beklerdi Üç bin vıl sonra. geçen S»lı günü Moneda Saraymda. Başkan Allende de mistik bir bekleyiş içinde demokrasiye inanan güçler yardımına gelsinler istiyordu. En güçlü olan demokrasi ise eger» Gelmediler. Değirmenin Arkr. Seçimler olur. Seçimler geçer O, 12 köyün oylarını ise, her seferinde bir başka partiye, zaten el altından satmıştır. Çünkü onun lstediği, bu kasabada oyların dağılmasıdır. Tek bir parti kazanmamalı ve iyikötü her parti kesesınin ağz:m açmalı, Seçimci HüsnU Efendinin kapısını asındırmalı ki, çarklarla dolaplar. durmadan dönsünler. Yoksa değirmenin suyu hep bir arka akarsa. degirmenci için su davası kahr mı? Değirmen arkına gelen suyun bu dagılışından, köylüler de, kasabalalılar da memnundur. Çünkü her partinin adamlan, onlann önüne gelecek, onlara dil dökeceklerdir. Fazla olarak da her parti, bu sefer olmadı gelecek sefer diyerek, Seçimci Hüsnü Efendileri. durmadan besleyeceklerdir. Köyde, kasabada demokrasi şimdi. galiba da budur. Degirmenci. arka toplayacağı su için herkese el açmalıdır ki, herkesin eline bir şey geçsin. Ve herkes, memleketin sahibi olduğunu bilsin. Demek ki Seçimci Hüsnü Efendi polıtikayı. galiba politikacüardan daha iyi biliyor. Eğer bu öyleyse, yasasm Seçimci Hüsnü Efendiler!.. Ne Lüzum Var Ki.. Solohov'un romanlanndan blrinde bir Davidov vardır. înanmış bir eylem adamı. Karşı devrimcüerle bogusmaktan bıkıp usanmayan bir deli. Gecesinde gündüzünds bir büyük tutku vardır: Gremyaçi köylüleri daha mut!u olsunlar. Daha çok çah«sınlar. daha çok üretsinler. tüm halka yaygın büyük mutluluğun yaratıcısı olsunlar. Sonunda. başanya ulasır Davidov ama kar?ıdevrimci kurşunlarıyla da kalbura çevrflir. OlCrken thtiyar Sçukarın buruşuk yanaklanndan sOzüîen cözyaşlanna bakıp fıtıldar: «Ne diye aflıyorsun, ne lüzum var ki..» » Seçimcinjn Partisi. Seçimci Hüsnü Efendi, hangi partidendir? Hüsnü Efendi için her sorulacak soruya cevap verilir. Ama, bu soruia cevap verilemez. Çünkü Seçimci Hüsnü Efendi, kendini suna buna kaptaacak insan değildir. O hem her partidendir, hem hiçbir parüden değildir. Onun yazıhanesin*. bütün poliükacüar uğrar. Ankara' dan gelen her milletveJöllnin evvela uğrak yeri orasıdır. O her geleni, hiç de el ayak öpmeden, asık suratla ve yüksekten karşılar: lşlerinizi beğenmiyorum efendi? Nedir bu yaptıklaruuz yahu? Bak seni severim karda$un. Ama bil ki, parümiz bu sefer kaybedecek. önleyemiyorum milleti. Hele bir çare düşünelim ama... Milleün gözü açılmamış. Sonra bu isler de çok masrafU yürüyormus. Seçimci HUsnü Efendi: Vallah ben bittim kardaş, diye kestirip atar. Ama, gene de çareler düşunUlür! Öbür partiden gelenlere önce agız değistirir: Filin parti kale kapılanru tuttu kardas. Ölümsüz Olan Bir başka sey mi yazar sanki devrim tarihl. Tarlhsel oluşumu bir noktasınd» hızlandırmak, akışın y6nünü defiiştirmek isteyen kişi ezilip gitmeyi eöze •lmahd'ır. Aglamaya ne lüzum var? Devrimctlerin fikirleri ve bronzdan yapılmı» heykelleri y»şar »adece: ölümsüz olan, degişmeyen. bayrak Ribi elden ele gecen. çagma k » m insanı utandırmayan flkir namusudur. Ne diye aülıyonun, ne luzum var ki? * • • Rahmetü dostum Hilmi Özgen, meselâ diyelim ki, Taşköprü'de, bir Seçimci Hüsnü Efendiyi anlatır. Ama Türkiye demek, nasıl yalnız Taşköprü demek değilse, Seçimci Hüsnü Efendi de, yalnız Tasköprü'de bir seçimci Özgürlük Yolu Allende bir uygırlık örüna !dl. DısUn baktığınız z»m«n. Hovard ra»fın Tolu romanındaki Stephan Holme» da bir uygar kişidir. Giyimij'le, insana rahathk veren yüzüyle, sıeak olmaıım bilen sesiyle: mavilerle griler «rası iç savaş «mrasınm Amerikasında o ancak sekiz yıl karfar süren peygamberce eşitligin ve özgurlügün bozulms oazarlıâını yapmaktadır zenci Kor>üre üvesi Gîdeon Jaeksonla; •Tönetmc yeteneği Syle herkesin eline verilemez dosrnnı Bakın siz de cocuk tabiatlı zcnci ırgatlar içinde yetismis bte istisnasınız. Bize katılın Jackson, halk da sizi takip ede celrtlr.Zencl Gideon Jackson. şu cevabın cezasını, ailesi ve gerçek demokrasiye inananlann hayatlanyle ödeyecektir: .Ne yani. halkimı yeniden köleliğe götürmeTİ ml teklif ediyorsunuz bana?» SEÇMEN OLABİLMEK. OKTAY AKBAL Evet Hayır POLİTİKADA SOMUTLAŞMA 1950 . 1960 döneminin politikaCı nutuklarını, seçim konuşrnalarını hatırlar mısınız? Biz, hatırlamakla kalmayıp; son hafta geçmiş yıllar gazetelerini karıştırdık, yazı yazma alammız olan ekonomi ve maliye alanında neler demişler.. Okuduk. Demokrat Parti iktidarında, Menderes • Bayar ve arkadaşlan yatırımları ile yapılan yollar, getirilen sular, yükselen barajlar ile seçim nutuklarını süslerler idi. Bunlar somut »eylerdi, op.un için de halk kîtleleri buniarı anlardı, oylannı «erirlerdi. Bu demeçleri karjılayan CHP sözculeri ekonomik konularda «Istikrar bozuluyor, halkın paraya itımadı azalıyor» gibi sloganlarla iktidar sözcülerine cevap verirlerdi.. DP elbette daha somut bir düzeydeydi, daha belirli seyler söylüyordu. GHP ise bir kavram kargaşalığı tçindeydi» Ismail Rüştü Aksal, Ferit Melen, Cahit Zamangil gibi kökü bürokraside bulunan CHP sözculeri, halkın çektiği pahahlık sıkıntılarını bile dile getirmezler, «Devlete itimat azahyor, kredl kurumları yıkılıyor» şeklinde konusmalar yaparlardı. Hele Sayın Inönü, ekonomik konularda sankt Çince konuşuyor gibiydi. «Ikti^adt durumumuz uçurum kenarında» gibi sözler halka bir şeyler demiyordu.. Devlet nedîr? Uçurum kenarına nasıl gider? Uçuruma giderse ne olur? Halk buniarı gözünde, beyninde canlandıramazdı bir türlü. CHP'lilerden sadece Cemal Reşit Eyüboğlu. o da sadece yabancı sermaye ve petrol konulannds, doğru dürüst ayağı yerde sözlerle ekonomiye ait görüşlerini anlatır<Jı Karıştırın gazete kolleksiyonlannı, Meclis tutanaklannı, CHP adına onun Yabancı Sermaye Kanunu ve Petrol Ksnunu konalannda komisyonda yazdığı muhalefet şerhleri dişında ayakta kalmıs bir şey bulamazsınız. S eçim yöntemi yanlış, millstvekillerinin kimler olacağı azçok önceden belli. Bur.Iar doğru... Ama seçmene düşen görevler de yok degil. Secmen, iradesini gereği gibi kullanırsa, tuttuğu partinin adaylan üzerind'e ağırhğım duyurabilir. Nasıl? Tercihli oylannı halktan yana adaylara vererek... Diyelim bir parti Ankara'da yüı elll bin oy aldı. Bu oy altıya bölünüyor: Yirmi beş bin. Listenin sonundaki aday yirmi beş bin bir oy aldı mı o listenin birincisi oluveriyor. Tabii başka bir aday yirmi bes binden fazla tercih oyu almarnıŞjSa,Lds.te. başındaki yirrni beş bin tercih oyu aldı. liste son\ıTOâtî'ötu?" ttri "aldiysa, listenirj b a 5 l r ı » kuruluveriyor sonuirıcü aıiay! Hİere göre değişen bir oran. Çok ilgilenirseniz, alır hesaplarsınız tek tek. O zaman listî sonuncusunun da bu oyiarı kazanarak milletvekili seçilmesinin mümkün olduğuna inanırsınız. Ama kaç kişi kullanır bu tercih oyunu? Hem öyle bir yüksek oran ki, ulaşmak zor, nerdeyse olanak dışı. Hiç değilse tercihli oy oranını daha aşağı düzeyde tutsalardı! lstemediler bunu büyük partilerin liderleri. Kendi seçmenlerine niye bu kadar güvenmiyorlar, bilmem. Partili ön seçmenler şu adayı öne, bunu arkaya atabilir; ama o parti listesini oy]ayan yurttaşlara niye istediği, tuttuğu, beğendiği adayı öne çıkarmak fırsatı. hakkı verilmesin? Sanınm bundan sonraki seçimde bu tür aksaklıklar düzeltilir, «millî irade» denen gücun gerçekten kendini duyurmasına olanak sağlanır. Bakıyorum aday listelerine, birçok illerde sevilen, başarı kazanmış bazı kişiler seçilemeyecek bır çizgiye düşmüş. önseçim pazarlarında oynanan oyunlarla olmuş bu. Anlattılar, örneğin Ankara'da bir kahve varmış, aday borsası diye anıhrmış. Bu borsada fiyatlar günden güne değişirmiş. Biri kırk bine kadar çıkarmış aday harcamasını, başka biri iki yüz bine ulaşınca pes demiş ötekiler! Hatta bu kahveyi işleten rie «Niye ben de aday olmuyorum» diye duşünüp adaylık borsasına kendini cfe atmış aday adayı olarak, bakmış bu işe para yetişir gibi değil, bırakmış. Bir yazar çıksa da seçim öncesi günlerinin, şu önseçim borsalannın romanını yazsa. «önseçim» adh bir roman «bestseller» olurdu kısa zamanda... Saka bir yana, gerçekten partili seçmenler yaranna inandıklan adaylan öne, ön yerlere yükseltebilirler. Tercih oylannı dikkatli Jtullanmak gerek. Önce muhakkak lmllanma!c gerek tercih oylanm. Hem de belirli kişilerin üzerinde .. Kimler şu yoldan, bu yoldan öne geçmiş, kimler birtakım olanaksızlıklarla, oîunlarla sona itilmiş?.. Bir partiye oy veren kişi gerids kalmış değerli adaylan seçilecek sıraya yükseltmeyi bir görev bilmelıdir. Önce de dediğim gibi, yüz elli bin oy alan bir partinin listesinde en az yirmi beş bin tercih oyu alan bir aday seçilemeyecek yerden seçilecek yere çıkmaktadır. Böylece gerçek seçmen, önseçmene de bir ders verecektir. Sen değerli adaylan geriye ittin. ama ben sana rağmen onları öne getiriyorum. Gerçek «milli irade» benimkidir, bir takım hesaplardan, oyunlardan, çirkin düşüncelerden, özel çıkarlardan uzak bir davranıştır bu. Kamuoyunun gücü de budur zaten. Partilere ragmen, partilerin sözü geçen kişilerine rağmen, bu seçim oyunlanna rağmen birtakım değerli, yararlı adaylan seçmek, seçtirmek, Meclise yollamak... Ahn partilerin aday hstelerini önünüze, dikkatle inceleyin şimdiden. Bu, seçmen olarak göreviniz... Yalnızca bir kapırun arkasma geçip şu partinin, bu partinin Ustesine damgajn basmak değil! Kaleminizle, yerine göre, üç beş, altı adayı işaretlemek, tercihinizi gostermek, öne çıkarmak o geride kalan değerli kişileri... Bilmem bu tercihli oy yöntemi ne denll işleyecek, ne denli yararlı olacak? Gerçek milli iradenin kendini duyurmasıdır bütün özlenen, bütün beklenen... Yoksa birkaç bin partili önseçmenin sıraya dizdiği listeleri körükörüne onaylamak değil!.. Seçmen olmak, seçmen olduğunu ispatlamak, biraz da etkisini, ağırlığını duyurmaya bağlı... Bütün engellere, güçlüklere rağmen... 1950 1960 DÖNEMİNDE POLİTİKACILARIN EKONOMİK KONULARDAKî NUTUKLARINDAN HALK BİR ŞEY ANLAMAZDI. GÜNÜMÜZDE İSE SOMUT KAVRAMLAR ORTAYA ATILIYOR Arslan Başer KAFAOÛLU > T • m < da bulunmadığından soyut sloganlar ve seçim bildirgeleri içinde kalmak zorundadır. Geçim Konuları Bu, düelloda dar bir yere sıkıştınlmaktan farksızdır. Bir yandan CHP öte yandan Milli Selâmet Partisi ekonomik konularda somut şeyler söyleyerek APyi hırpalamaktadlrlar.. Eskiden «Devlet batıyor, Dış Ticaret Dengemiz açık veriyor» gibi sözler s^lenirdi. Tabîi halktan biri;«DeıSI ^Nedir?», «Nastt bataır?». «Dış Ticaret Dengesi ~ IMefliT?»^ «Açık Nedif?»T «Nasıl ~açi£ Verîyor?», «Açık verirse ne olur?» bunlara karşılık bulamaz, aynı zamanda gerçek bilimsel değeri de olmayan bu sloganlara kulak da kabartmıyordu.. Sirndi ise bir CHP sözcüsü geçim konularma değiniyor, MSP'den bir mühendis çıkıyor; bir buzdolabrnm bir otomobilin maliyet ve satis fiyatlannı ayrıntılanyla açıkhyor. Bunlar karşısına soyut iddialarla cıkmak kolay değil CHP*nin yanında bir .diğer açıdan CHP'ye tam zit bi r parti olan Millî Selâmet Partisi ekonomik konularda epeyce dişe dokunacak şeyler söylerken, Adalet Partisi"nin ve liderinin soyut bir alana sıkışmış olması, eskrimde köşeye sıkışmış bir oyuncu durumunda kalması, Demirel'in en büyük stratejik hatâsı değilse kaderınin en acı darbesidir. Üstün İnsan! Herkese İnsan haysiyetini veren bir yaşam umudu peşinde kosanlar, yönetme yetenegini kendilerinde bulanlann butün tarjh boyujjc» inşanlara çektirdikleri acıları kaialannda ' ^e gonıjpÇrTnde d u y a ı j ^ ı r . Toplumlarjn içinde »yn bir ırk gibi olu^an ve uiusjararası yeni bir toplum meydana getiren u1T • .• : :».ı.. fla'dan sonra 1973 dürıyasında insanlıja, . • • • « Santiago'da Moneda Sarayında kendisine ölüm snnulan bir seçilmiş Cumhurbaşkan! örneği verebilmişlerdir. Suçu. halkına dünya nimetlerinden biraz daha fazlasuu istemekti. koıay anlaşılmaz zarif üsluplanyla «öyle derine» ınerlerdi ki, halkı bırakın biz bile anlamak için zihnî bir ceht harcardık. Ama «her halde çok esaslı şeyler söylemek isterler de biz tam anlamını kavrayamadık» der, bürokrasinin Halk Partisine yatkınhğıyla, partiyi överken onları da överdik (Tabii sohbetlerde... O zaman yazı yazmıyorduk bir yerde..). Anlaşılmaz Nutuklar Peki halk ne derdi acaba? Halk. doğrusu nutuklardan pek bir şey anlamazdı. Onun için de ekonomik tercihlerden çok, hatır, gönCl ve bölgesel etkilerle oy kullanılması olağardı. Sadece 1957'de CHP oyları. pahaiılık, DP nüfuz çatışması dolavısıyle «rttı. Yoksa CHP sözcülerinin ustalığıyl» degil.. Bir de 27 Mayıs Ak Devrimi oldu. Kendi gitti ama isminden başka çok sey kaldı yadigâr, bir Işçi Partisi geldi. Halkın kesesi, midesi ve geçımiyle ilgilj sloganlar ve konular halk önünde söylenir konujulur oldu. Asıl politi ka buydu, ama yadırgandı ilk ke«. Gelen şiddetli tepkiler tecnibesiz îşçi Partisi liderlerince gereği gibi değerlendirilemedı. Belki de dış etkilerle partiye nifak girdi. Uzuvlan koparıla kopanla zayıf düşünce somut sloganlan bırakıp soyut sloganlar aradı. Biyolojikman takattan düşen her canlı gibi sonu geldi. Ama artık soyut politika nutuklarmm da îşçi Partisinin ortaya çıkışıyla beraber sonu geldi. îlk önce Halk Partisi sol'a açıldı, bilinen dönüşümlerden sonra bugüne gelinmiştir. S'mdi yeni seçimlere gidiliyor. Bu seçımlerde durum 1950 • 1960 hattâ 1960 1970 dönemlerinden çok farklıdir. Bugün somut olan CHPdir. Halk. bir mutlu azınlık zengın edilme pahasına mutsuz bırakılıyor diyor. Taban fiyatlannı elestiriyor, ücret ve maaş durumlannı dile getiriyor. Bölgelerarası dengesizlik, kooperatıfçilik konulannda seçim savaşmı yürütüyor. Soyut olan ise AP.'dir. Bu parti kendini kunılu düzene karşı saymadığından, bu düzene karşı da olamayacağından ve de bu düzende savunulacak bir taraf Umut.. Umut.. Umut.. UmutsuzluV mu? Neden? lnsanlıgın dramını, tarihin to« lu örtülerini silkeleyerek değil, Şili'de olanı dünyanın her tarafında duyarak, görerek, bilerek anlıyoruz bugün. Niçin oluyor dije şaşırıyor çoğumuz. Az da olsa, niçin oldujrunu bilenler var ve bilenler bilmeyenlere anlatırlar. Hiç kimse, îlya Ehrenburg'un roman kahramanı ressam Andre gibl yikılmış. yitîrmi;, yaşayan bir olüye dönmüş sanmasın kendini. O bile. Cherche • Midl soka?mdaki atölyesine döndügü zaman, bulvar kahvelerinde eri üniformalı Alman subaylannm hoppa kızlarla gönül eğlendirdigi işgal altındaki Paris* te, eskiden yaptı&ı bir tabloya bakarak, tekrar özgBr ve mutlu günlere dönüleceği umudunu canlandırabiliyordu içinde. Siz de Allende'ye bakarak insanhktan, özgür ve esit bir yaşamdan midinizi kesmeyebilirsiniz. MEVLIT Eski Birlesmiş Mllleüerin Hukuk Müşaviri Kerim, T. Erimin eşi, Cenan Çamoğlu ve New York Üniversitesi profesörlerinden Kenan, T. Erimin valdeleri Istanbul'da Çalışmak Üzere Bayan dis tabibl aranıyor Tel: 21 75 82 Cumhuriyet 7338 Kuyruklar Başlayıncc Ta 1956 yılına kadar durum budur. Ne zaman 1956'da kuyruklar dükkânlar önünde uzadı. karaborsa başladı, o zaman CHP sözcüleri pahahlık, halk kitleleri gibi konuları ele almaya başladılar. Ama ekonomide bir konusma tarzı vardır. Kitaplann 1940'tan öncekilerlnde görülen usluba benzer Halk Partisi. pahalılık gibi somut bir konuvu bile bu üslupla »oyutlastmrdı. Bu tip siyasal edebiyatın bir sembolü tsmail Rüştü Aksal ise ötekisi Ekrem Alican' dır. Tabiî kendilerine benzeyen ekonomik konular sözcüleri vardı ama, o zaman basındaki tartışma alanı çok dardı, bu iki «yıldız» övülür dururdu. Onlara ekonomlnin büyük üstatları eibi bakılırdı. Bütçe, Hazine rakamlarını eîe alır Rürül gürül okurlardı. Güzel ses tonlan, KALIPHANE ELEMANLARI ALINACAKTIR. 1 KALIP TESVİYECİSİ 2 KALIP KONSTRÜKTÖRÜ Sanat EnstitUsü mezunu Kalıpçılıkta asgari 3 sene tecrübeli olması. Mür: Ra Tel Sanayi ve Ticaret Koll. StiADRES: Aksaray, Namıkkemal cad. No: 89 (Hâncüık: 3824) 7317 FEHİME ERİM'in vefatmın yirminci yılı münasebetiyle aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 18 Eylül 1973 Salı günü öğle namazmı mütaakip Yeşilköy Mecidiye Camiinde okunacak Mevlidi Şerife dost ve akrabalann teşriflerini rica ederim. Oğlu: Kenan T. Erim Cumhuriyet: 7339 İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığından Fakültemiz Mineraloji ve Petrograf!, Botanik ve Genetik Kürsülerinde çalıştırılmak üzere aşağıda sınıf ve derecesi ile adetleri gösterilen personel alınacaktır. S t n ı f t Yardımeı Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Yardımeı Hizmetler Yardımeı Hizmetler Yardımcı Hizmetler Yardımeı Hizmetler Genel Idare Hiz. Genel tdare Hiz. Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Yırdırocı Hizmetler 1 2 3 * S S S f ÎLAN Istanbul Oruçgazi Ortaokulu Müdürlüıründen 1 Okuiumuzun onarun ısien sapaıı iarl usulü ile 2490 sayılı kanuna göre eksUtmeye konulmuştur. 2 lşın keşü bedeii (73.yya,i5> oracur. a Eksiltme İstanbul ı Sayılı Okullar Saymanlığında S Ekım 1973 Pazartesi eünti saat (15.00) te vapılacaktır 4 Eksiltme şartnamesı ve dığer evrak me S S S JJJ ••• J^J . JJJJ mmm JJJJ »^ tJnvanı Orfacı Laborant Laborant (•) Laborant (••) Kaloriferci Kalorifer Yard. Bahçıvan Gece Bekçisi Odacı Memur Daktilo Fotoğraf Teknisyeni Laborant Kaloriferci Laborant Kaloriferci Laborant Gece Bekçisi Derecesi Adet 16 12 12 12 12 16 16 16 10 13 13 11 12 12 13 14 14 16 1 1 1 1 1 2 3 1 1 1 1 1 3 1 1 1 1 2 ••• SS "JJ SZ J^J SS •j» K f i r ı i ı i Mineralojl ve Petrog Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Botanik ve Genetik Genel Zoolojl Genel Zooloji Genel Zoolojl Genel Zooloji Genel Zooloji Genel Zooloji Genel Zoolojl Genel Zooloji Genel Zooloji JJJJJ saı saatleri içinde Okulumuz Müdürlüfüngörülebilir. de, (İstanbul Bayındırlık Müdürıügünde» JJJJJ •JJJ Deniz Kuvvetleri Komutanliğı SEYtR. HİDROGRAFİ VE OŞİNOGRAFİ DAİRESİ BASKANLIGINDAN BtLDtRlLMtŞTtR /]iıııııııııııımıııııımııımnHi!iiıiıııımııııiHimwş DENİZCİLERE ve HAVACILARA 116 SAYILI BİLDİRİ 28 ve 29 Eylül 1973 tarihlerinde 09.00 ilâ 1 X ) saatleri 7K arasında. aşağıdaki noktalann birlestiği saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 1.500 metreye kadar olan yüksekliği. can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir ' KARADENIZ ISTANBUL BOĞAZI GİRtŞl 1 inci nokta: Enlemi 41 derece 13 dakika kuzey Boylamı 29 derece 09 riakika rtoğu E 4958 Ar.adolu Fenen 2 nci nokta: Enlemi 41 derece 13 dakika kuzey BoyİMmı 29 derece 07 dakika doğu 3 üncü nokta: Enlemi 41 derece \°> dakika kuzey Boylamı 29 derece Oi dakika doğu f 4 üncü nokta: Enlemi 41 derece 15 dakika kuzey Boylamı 29 fferere 11 dakika doğu. DENİZClLfcRK VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURUHJR. | n | TEŞEKKÜR §§ Hocam ve kıymetli eşim, ş H babanuz, aiabeyimiz 5 1 PROF. DR. f | §j Ş §§ s j ğ f{ g = I g i I = Emin Faik ÜSTÜN'ün § Tıp Fakülteri ve Balıkesir1 I deki törenlerinde bulunan ve = telefon, telgraf. mektupla acı Ş mızı paylaşan. Çelenk gönde = ren bütün trüyüklerimize ve 5 dostlarımıza. sevpli öğrenci = lerine ve meslekdaslarına u 2 nutamıyacagımız yakm ilgilerl 3 için sonsuz teşekkürlerimizi | | sunanz: 3 Eşi: Dr. Esin Üstün I Çocuklan ve Kardeşler! 1 Cumhuriyet 734* w^m 22 tmm J22 mmım ^JJJ ••^ 22 JJJ •a J2J* •JJJ p •••• SS K Eksiltmeye girebilmek için ısteKlilerin: A ) (*9*9^t6) liralık geçıcı teminatını. B> 1973 vılına ait Ticaret Odası belspvint. C) Müracaat dilekçelerıvie Dirııkte verecekleri (eksiltme şartnamesinde belırtilen ve usulüne göre nazırlanınış olan olân ve teçhizat beyannamesiru eksıitmeve cıRanlmıs olan iş tutannın varısı Kadar bir işin kabulünti vaptırmış oluuguna daır İş bitirme belgesinı ibraz surotivıe VilSvet Belge Komisyonundar alacak'an veterlik belgesini teklif mektuplan ile bırlikte zarfa koymalan lazımdır. 6 tstekliler teklif mektuplanru H Efcim 1973 Pazartesi günü saat H.OO'e sadar maühuz karşıhgında thale Komısvonu BaşKanlıgına 7 Yeterlik belgesi alınması için son müracaat tarihi 5 Ekim 1973 çünü mes&ı 5aan «nnuna kadardır. relgrafla mürscaaUaı VF postadaki eecikmeler kabul edilmez Keyfiyet ilân otunur (Basın: zjm'K ın "JJ" IZâZ "jj» ZmZ • »• »JJJ • J|JJ • JJU MI JJ"" JJU SSî a.^ 657 ve 1327 sayılı Kınunların memurlar için aradıgı şartlan haiz olmık. AskerUkle il£isi olmarosk, öğrendlikle ilgisi olmamak. (•) işaretli kadroya talip olacaklann Use dengi Ziraat veya Orman Okulu mezunu olmalan gerekir. 5 (•*) işaretli kadroya talip olacaklann Sanat Okulu mezunu olmalan gerekir. 6 25/lX/1973 günü laat 17'ye kad»r dilekçe ile Dekanlıja müracaat etmeleri. 7 26/9/1973 tarihinde yapılacak sınav veya mülâkatı kazanmak. •••• J22 JJJJ ZSm ^J» ^ ^ vereceklerdir. ZZZ "j" mmm *m~ JJJS mmm J^S ^ ^ ^ ^ (Basın: 22991/7330) yıııtımimımııııımıııitıımmımmıwiMmın»ıı>» (Basın: 23062/7331) %/ııııııııııııııııınıııııııııın#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle