23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 30 Ağustos 197S larihle yaşıt olan savaşlar, çoğu kez, dünyanın siyasal haritasmı değiştirmiş, yeni devletlerin tarih sahnesine çıfcışt ya da eskilerin haritadan süinmesi zaferlere ve yenilgilere bağlı olmuştur. Büyük İmparatorlukların kuruluşu ve batışı. sömürgeleşme ve bağımsızlığm kszanır.a olaylan savaşların sonucuna sıkıca bsğlıriır. Yeni devletlerin kuruluşu, büyük devletlerin par çalanması ve ufalanması, küçük devletlerin genişlemesi ve büyümesi, uluslarm bütün güçlerinin bileşkesi ssyılan savaşın sonucuna göre biçim kazanan gelişmelerdir. Bu genel çerçeveyi yakın tarihimize uygulayacak olursak uçbeyüğin, den imparatorluğa kadar uzanan Osmanlı serüvenini, genişleır.e ve büyüme evresinden sor.ra da gerileme, parçaianma ve ufalanma evresine yol açan bir dizi savaşlan görürüz. Etkinlik dör.emlerinin «fetüı» savaşlan, edi.ginlik dönerr.Ierinde «savunma» savaşlarına dönüsmüş, Birincl Dünya Savaşından yenilgiyle çıkan Osmanlı împaratorluğu, kendisine reva görülen öliira fermanma boyun eğmeyince de tarihinin onurlu sa vaşlaruıdan birini daha vermek zorunda kalmıştır. Batı emperyalizmine ve kapitalizmme kars,ı Anadolu bozkınnda verilen ve yeni bir devletin, «T.C.» simgesiyle gösterilen Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna temel olan «İstiklâl Harbi», İnönü Sakarya Dumlupmar «muharebe» lerinin ürünü olan «büyük zafer»le sonuçlanmış t:r. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 'Başkumandanhk Meydan Mubarebesi*nin ikinci yıldönürr.ünde (30 Ağustos 19241 Dumlupınar'da yaptığı konuşmada bir «başkomutan«ın yanısıra bir «devlet kurucusu>nun da ilginç işaretlerini buluyoruz. Prof. Bedrettin Tuncel'in «kolaylıkla okunup anlaşılabilmesi için» bugünkü dille verdiği kor.uşmada özellikle 5u tümceler dikkati çekiyor: 0 «Efendiler, tıpkı bugün gibi, otuz sekiz yıh ağustosunun oluzuncu günü, saat ikide, şimdi hep birlıkte bulunduğumuz bu noktaya geîmiştim. Bu üzerinde bulunduğumuz sırtlarda kahra man 11. tümenimiz, şu karşıki tepelerde savaşma romnda bıraküan düşmanın asıl kuvvetlerine taarruz için yayılarak ilerlemekt» bulunuyordu. Şu gördüğümüz Çal kSyü, alevler ve dumanlar içinde yanıyordu.> • • 30 Ağustos Savaşı. Türk taröünin en Olaylar ve gok'üİİer Yeni Devlet'in Temeli Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL Snemli bir dönüm noktasıdır. Milil tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaierlerle doludur. Ama Türk milletinin burada elde cttiği zafer kadar kesin sonuçlu ve bütün tarihe, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni cereyan vermekte etkisi kesin bir meydan savaşı hatırlamıyonım.» 9 <Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devleti'nin. genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz hayatı burada şeref tacını giydi. Bu meydanda akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçuşan şehit nıhları. Devlet ve Cumhuriyet'imizin ölmeı koruvucularıdır.» go'türecek bir ekonoml hayatı sağlanmasını aır.ag edinen genel kültür ve eğitim sistemlerimiz her gün daha çok özleşecek ve elbette başan kazanacaktır». 50. yılını kutlamaya hazırlandıgımız Türkiye Cumhuriyetinin kökeninde, Atatürk'ün de haklı olarak belirttiği gibi, 30 Agusros Zaferi vardır. Savaş alanlar.ndan gelen «Devlet Kurucumuz» uîusumuza «büyük zaferden daha önemli» saydığı görevleri işaret etmektedir. Gazi Mustafa Kemal Paşaya göre. «O zaferin bilincine erişmek, milletimizin ekonomi alamndaki başanlan ile gerçekleşecektir». Atatürk'ün 1928 yılında söyledikleri, 1924 Dumlupmar konuşmasının bir yorumu sayılabilir: «Dünyada fütuhatın iki vasıtası vardır. Biri kıhç, dığeri sapan... Zaferinin vasıtası yalnız kılıçtan ibaret kalan bir millet bir gün girıüği yerden kovulur, terzil edilir, sefil ve perişan olur... Or.un için hakiki fütuhat yalnıjs taIıçla değil, sapanla yapılandjr.., Sapan kılıç gîbl değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde sapanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılıç ve sapan: Bu "iki fatihten birincisi. ikincisine daima mağlup oldu». Kılıca dayanan zafer bir fetih aracıdır; yeni bir devletin kuruluşuna da temel olabilir. Ne var ki, önerr.li olan zaferi kazanmak değil, sürdürmektir. Bunon aracı ise, gerçek zaferin simgesi olan sapandır, tarundır, üretimdir, ekonomik alandaki başanlardır. Sapanın başanlan kılıcın tesllm ettirdiği boyun eğişi tamamlamazsa «kıhçDi tutan el dayBnagmdan yoksun kalır v» gevşer. Atatürk'ün «omut bir örnek etrafmda ge HşHrdlği re «tıu İM fatihten blrincisi, ikmclsins daima yenildi» diyerek ortaya koydugu durum budur. Öte yandan, söz konusu benzetme, kılıç ile sapan karşı karşıya geldiği zaman da geçerlidir ve zaferin, eninde sonunda. sapan tarafında olduğunu ifade eder. Başkomutanın 1924 konuşmasında «miiletimlzi başanya götüreeek bir ekonomi hayatı sağlanmasını amaç edinen genel kültür ve eğitim sistpmlerimiz» için diiedikleri de «çağımız savaşısnı derinden anlayan büyük bir «Devlet Adamıonı haber vemıektedir. Cağımızın savaşlan, bir anlamda da. genel kültür ve eğitim sistemleri arasındaki bir savaştır. Bu savaşm başlıca özelliğinin, süreklilik ve yaygınlık o'.duğunu söylej'eblliriz. Hayatıtmzm her alanında tanığı olduğumuı bu savaş türünün belirgin son bir örneğl, ne ganp bir tecellidir ki, «Zafer Haftası» vesilesiyl« 26 Ağustos 1973 akşamı Türkiye TV'sinde gösterilen «Müthiş Türk» adlı belgesel film olmuştur. CBS tarafmdan hazırlanan filmin hangl yararlara hizmet ettiği, seyredenlerden birçoklan tarafından «değerlendirilmiş» olmalıdır. iiçük Buriuva H er «eyin küçüğu sevilir, burjuvanın küçüğü sevüme7. Fino köpekten, sıpa eşekten, tay kısraktan, kuzu koyundan hiç kuşkusuz daha sevimlidir. Küçük burjuvaya gelince, bu talihsiz yaratığa her yandan dudak bükülür. Parayı gıdım gıdım kazanıp gıdım gıdım harcayan, küçük çıkar ilişkilerinin küçük dünyasında y»şayan küçük burjuva, romanlara hikâyelert konu olur; azımsanır, küçümsenir. Zaferler ve Ozanlar Zaferleri komutanlar kazansa da uluslan o raferin bilincine erdirenler ozanlardır. Bu yargının «Büyük Zafer» için de geçerli olduğu görülür. Aiyonkarahisar'da «Büyük Zafemin anısına dikilen anıtı sözcüklerle yeniden kuran Fazıl Hüsnü Dağlarca, Atatürk'ün sırtını yere getirdiği cdüşmanaı konu alan anıt için sunlan söyler: artık Sbnemek midir, ÇİCeği «çılır özjrürlüfuıı yfirekten dışan Tarihlerden srda kalmıs Bir baslangıç, gonds Teniden baflar yas»mak Afyon'd»». Bu dizelerle söza baslayan Daglarcs İçin, «Sırtı yere serilen ksraabğıdır yüılerce yıhn Bafnazüktır, •öm&rüdür, nykndnr». Afyon'da sadeee «Yunanm yendiğimlzl sananlar «Büyük Zafer»in biüncine henüz erememl* olanlardır. Bu görevi ozanlanmıı yüklenmişlerdlr. «Amt mdır, «Unelmek midlr, Büyük burjuva, çoğu kisinin gözünde, p»ra, görgt, uygarlık, oTavranış özgürlüğü, yaratıcılık demektir. Batı külturünün etkisinde kalan Doğu aydınlarının çoğu, kendi ülkelerinde de sermaye şmıfının ilerici niteliğine inanmışlardır. Çünkü tarihin bir çagında burjuva gerçekten ilericiydi. Fransız Devrimini izleyen yıllarda, dünya eg«menliği burjuvanın eline geçmiştir. Bu dönemde endüstri girişimleri, doğa kaynaklarını biçimlendiren üretimi hızlanrfıran büyük bir etkinlik kazanmıştır. Soylular (aristokratlar) da para gücCnün bükülmeı bileği karşısmda eğilmişler; kültür?üz, kaba. çıkarcı «aydıkları burjuvanın elini öpmüşlerdir. Yeni dünyanın yeni kosulları, yeni krallarını yaratmıştır; Petrol kralı, şeker krah, muz kralı, çelik kralı, konserve krah, otomobil krtlı, pamuk kralı... Eski krallann gücü toprakla besleniyordu, yeni kraüarın gücü sanayiden gelmiştir. Para kimin elindeyse kral odur. Ve baron. dük, kont; eski soylulardan kim varsa, burjuva toplumuna aşılanmışlardır. Yeni dünyada bütün kapılar sermayeciye açılır. Aristotle Onas«is, Monaco Prensliğini satın ahp Pren» Rainier'yi «inem» yıldızı Grace Kelly ile evlendirerek kumarhanelerine reklâm yapacak gücü parada bulmuş; ve para eücü sayesinde eski Amerikan Cumhurbaşkanının dul eşiyle evlenmiştir. BUyük burjuvada bol para vardır. Ya küçük burjuva? Nesi var onunî Küçük toprak sahibi köylü, memurcuk, Sfretmen, rn'ltevazı avukat. doktor, teknisyen, genç öğrend v.b. küçük buriuvadır. Küçük burjuvanın parası yoktur. Bunlardan bazısı büyük burjuvahğa özenir, sermaye «ınıfınm üst katlanna tırmanma çabalarıyla geçer ömrü... Kimi de toplum düzenindeki sosyal adaletsizUğe başkaldırma yolnnu •eçer, ve «ermaye İle emek hesaplaşmasının tarihl anaforunrfa çoSu zaman kaybolur. Ama toplumların uyanışlan, tarihin çoğu kesiminde ve çoîu ülkede küçük burjuva aydınlarının çabalarıyla olanaklar kazanmıştır. Küçük burjuvanın parası yoktur büyük burjuva gibi..; Para önünde eğilir çoğu kişi... Büyük burjuvanm parası, fabrikalan, knnıpanyalan, bankalan. gazeteleri ve küçük burjuva aydınlanna durmadan hUcum eden yazarlan vardır. Büyük sermayenin yamacma yaslanmış nice yazara blr türlü kendini begendiremez küçük burjuva aydını... Mahkemeye düser, hapse girer, nice ezlyete katlanır, hatta hayatını yitirir... Iııh... Sermayenin yamaeına yaslanmış yazar, çok gerçekç! olduğundan romantizme prim tanımaz. Ölenlere. kBİanlara, yatanlara, dudağını bükerek bakar. Toplumun başına gelenlere neden olarak sermaye sınıfını değil. ktiçük burjuva aydırunı gösterir. Ona göre tüm olan bitenlerin suçlusu •ermaye smıfı değildir. Küçük burjuva aydınlandır. Büyük sermaye tarihl görevini yapmakta. devletl tbürokrat devrimci» lerden kurtarmakta, ülkeyi kaHfindırmakta, işçi sayısmı artırmaktadır. Ne demek böyle bir eidiste arabanın tekerine çomak sokmak? Ne demek bu gidise kafa rutmak? Ne diyelim, her seyin küçüğil sevilir. burjuvanın kuçüğü nedense sevilmez. Buzağı öküzden. civciv tavuktan, fino köpekten daha sevimlidir ama körolası küçük burjuvanm parası yok, eleştiriye de gerçekten müstahak. Müstahak ama, küçük burjuvanın llerici aydınını elestirmeye hak kazanmak için önce »ermaye sınıftnı eleştirecek kadar yürek olmali blr insanda.^ Uygarlık Yolunda • «Milletimizin hedefi, milletimizin ülküsü, bütün dünyada tam anlaını ile uygar insan topluluğu olmaktır... Uygarlık yolunda yürümek ve başarı kazanmak hayatın »artıdır. Bu yol üzerinde duraklayanlar veya bu yol üzerinde ileriye değil, geriye bakmak bügisizliğini ve dalgın lığını gösterenler, genel uygarlığın coşkun seli altında günün birinde boğulurlar. Efendiler; uygarlık yolunda basarı, yeniliğ» bağlıdır. Toplum hayatında, ekonomi hayatmda, bilim ve teknik alanında başan kazanmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur.» • «Efendiler; milletimiz burada elde ettiğimlz büyük zaferden daha önemli bir vazife peşindetiır. O zaferin bilincine erişmek, milletimizin ekonomi alamndaki başanlan İle gerçekleşecektir... Çağımız savaşmda milletimizi başanya 30 AGÜSTOS OKTAY AKBAL Evet Hâyır BUYÜK ZAFER zgür dofan ve bugüne k»dar bağımsız yaşayan bir Ülkenin çocuklan olaıa's Dünyanm hayranlığıru kazanan Türk Ulusunu ve onun Ordusunun 30 Ağustos Meydan Savaşındaki başansmı ve haksızlığa karşı nasıl ayaklandıgmı hepımiz biliyor ve bundan sonsuz kıvanç ve mutluluk duyuyoruz. O Ağustos bir gündür. Geçmlşte kalmış bir gün. öyle günler vardır ki süreleri uzundur. Hep yer.i baştan yasanır, hep yeniden incelenir. Kuşaklar o günün anlamını duyar. o gtinü simgeleştirir. Her uJusun geçmişinde geleceğs davanak olan, geleceği kuran böyle günler vardır. Türk ulusu için de 30 Ağustos, tarihin yıldızh bir anıdır. M BAĞIMSIZLIĞIMIZA SON VERMEK İSTEYEN, ÜÇ YILDIR KÖY VE KASABALARIMIZI SÖMÜREN, YAKAN İNSAFSIZ DÜŞMANA, CEZASI 30 AĞUSTOS'TA VERİLDİ. lastınyor ve başanya ulaşmamıa Cabuklastınyordu. 30 AĞUSTOS Mor dağlann arkasından doğan güneş yavaş yavaş >ükselirken Türk ordusu da bu büyük şaheserini tarihe mal etmeye ve âö.ae leşen bu mesut günlerin sonucunu almaya çalışıyordu. Binbir olanaksızlik içinde aylarca süren hazırlıklardan ve uykusuz geçen gecelerden ve en nihayet bitip tü kenmeyen fedakârlıklardan sonra bu büyük zafere ulaşıldı. Bugün düşman tamamiyle çember içina alınmış ve hiç bir tarafa kıpırdanamaz hale sokulmuştu. l'inci ve 2'nci ordularımızla Süvari Kolordusu tarafından iyice sanlan düşmanın yok edilmesi artiK bir an meselesiydi. Verilen eınırlere göre Hamurköy • Çalköy bölgesinde toplanmış olan düşman ordusu yok edilecek, Duınlupmar mevzii süratle ele geçirilecek, yorğunluğa bakılmadan İzmir yönunde çekilen düşman kısımlan takip edilerek önlenecckü. OrÎJumuAın geceden aldığı dftzenden haberi olmayan düşman 30 Ağustos sabahı Dumlupınara gitmeye çalışmışsa da daha önceden bu yön ttıtulmuş olduğundan hareketsiz kalmıştı. Uzun ve yok edici bir ateş çemberi içine sıkıştınlan düşman Adatepe bölgesinde gecenin başlamasma kadar boşuna çaba harcamışsa da sonunda Türk Süngüsü karşlsında boyun eğmek zorunluğunu duymuştu. Güneşin batmasından bir saat sonraya kadar devam eden «BAŞKO>IİTA\LIK MEYDAN MUHAREBESt» adı verilen bu büyük zafer yok edilmek istenilen Kahraman Türk Milletinin Yüksek Vatanperverliğinin bir timsali ve parlak tarihimizin unutulmaz bir eseridir. Bağımsızlığımıza son vermek isteyen ve üç yıldır en mamur köy ve kasabalarımızı insafHzca yakan düşmanın bu hareketinin cezası verilmiş ve Türklüğü yok efmenin ne demek olduğu öğretilmiştir. Bu mutlu ve parlak günleri bizlere yaratanları, bu uğurda, canlarını veren aziz şehitlerümzi, hayatını hiçe sayarak Ulusumuzun makus talihini degiştiren ve bu savaşları bizzat sevk ve idare ederek Zaferi adeta şahsında heykelleştiren Türkün en büyük evlâdı ve askeri ATATÜRK'ü minnet ve şükranla ananz. Bugün ylne 30 Ağustoi. Elli bir yıl geçmiş o günün üzerinden. Türk ulusu Anadolu'nun bağnnda boğmuş düşmanını, sürmüş denize, atmış topraklanndan... Gücünü göstermiş dosra düşmana. Mustafa Kemal Paşa 30 Ağustos Zaferine dayanan yeni bir devlet kurmuş ardmdan. Bir devrim yaratmış toplumunda. Türk insarunı bir bilince götürmüş, bir uygarlığa, bir değiçik dünja görüşüne... Cumhuriyet yönetimi, halka döniik politika, çağda? uygarlığa yetişmek için girişilen ilerici atllımlar... Hepsini, hepsini 30 Ağustosa borçluyuz. Bir 30 Ağustos Zaferi olmasaydı Anadolu bugün kimlerin elindeydi, Türk ulusu, ne haldeydi? Belki de daha o gün «son» Türk devleti de kalkacaktı ortadan!.. Geçen akşam TV'da bir program seyrettlk. Tam da 28 Ağustos gecesiydi, yani 30 Ağustos taarruzunun baslangıç günü. Büyük yankılar yarattı o film. «Müthiş Türk». Bir anlamda Aratürk o müthiş Türk, bir anlamda tüm Türk ulusu, Mehmetçik! Günlerdir bekleniyordu bu füm. Hiç gösterilmemls sahneler varmı?. Atatürk'ün daha önow bilinmeyen bir konuş» ması yannjş! He;ecan3a bekledfk. Sqffi» Cika çıka daba bncs kaç kez gördüğümüz bir film çıktı! Hep bilinen sahneler. hep bilinen sözler. Ama bütün bu bilinen sahneler, sözler, görüntüler öyleslne bir biçime gokulmuf ki anlaım değlsmlş, baskalaşmış... AtatUrk çıkıyor Amerfkan elçlsiyl* beraber ortaya. Am»rlka ile dostluk politlkasının önemini belirtiyor. «Yurtta ban ; dünyada barı;t llkesini koyan kisi İçin Amerlka İle da barışta yaşamak, Amerika'nın dünya banşına önemli lcatkılan olacağmı belirtmek doğal bir sey. Atatürk Sovyetlerle de, Ingiltere'yle de, Pransa ÜB de, yeni savasügı Yunanistan'la da barış içinde yaşamak, dostluk illşkilerl kurmak istiyordu. Özellikle Sovyetler Birliği llo ne denll yakınlık: kurdugu, ne denli işbirliği yaptığı, Sovyet dostluğuna n« denli önem verdiği ortadadır. Böyleyken TKT yöneticilerl 26 Ağustos gecesl Türk seyircisine Atatürk'ün yalnızca Amerikan dostlufunu öven konuşmasını aunmakta, dlnletmekta anlasılmaz bir yarar görmüşlerdir. Atatürk, Amerlkan dostluğunu ulusuna rasiyet etmis! Bfiyle diyer.ler unutmasınlar, O bütün uluslarla dostluk, y«km ilişki kurmamızı iıtiyordu, böyl» bir politika gudüyordu. Öyleyse niye böyle bir ulusal günde koyu bir Amerikan propagandası yapmak, böyle tek yanlı bir etkilemeye âlet olmak? Hele filmin başıntfa Sovyet sınınndaki nöbetçl askerl gostermek, o yana doğru «aldıran Türk athlannı, Türk bayrağını seyirciye sunmak, İkide bir NATO lözleri etmek! Bir Amerikan TV çirketl kendl ulusuna böyle bir film gostermek isteyebilir, «Bakın Türkiye'nin kurucusu bile Amerikan dostluğunu övmüş, Türkiye bize körükörüne bağlıdır» diyebilir. Ama Türk TV'sl tam Amerikan propagandası kokan «Müt» his Türk> filmini ekranlarm» aktannah mıydıT Sonra ne demek «MOthis Türk»?.. Müthiş sözcüğünde 8rgü var mı, sevgt var mı? Üstelik çeviri de yanlıs, clnamlmat iş'.er yapan Türk» anlamına geliyormuı lözcüğün Ingilizcesi. öyleyse kim uydurdu «Müthiş» sözcüğünü? Hem bilmiyorlar mı «Müthiş Türk» atfınm bir zamanlar Endonezya'da başkaldıran bir Hollandalı subaya verildiğini? Müthlş Türk hem yanhş, hem yersiz, hem d« kötü bir addır. Bu filmi gösterenler kendilerince büyük başan kazandılar, bakın bazı gazetelere, daha «imdiden «Atatürk'ün Amerikan politikasına uymamızı daha o günden istediğini» yazıyorlar. Oysa yok böyle bir sey, Atatürk körükörüne bağlanma isteseydi, mütareke yıllannda ortaya atılan Amerikan mandasına girmek görüşünü benlmser, boş yere yıllarca savaşmazdi: işi kestirmedeıı hallederdi. Hepimlz biliyoruz ki Atatürk, Türkiye'yl «tsm bağımsız» blr ülke yapmak istemiştir, yapmıştır da... Amerika da, Sovyetler de, öteki büyük devletler de Kemalist Türkiye'yl kendflerlyle eş ağırhkta blr ülke saymışlardır o günlerde. Atatürk'ten bir vasiyet kalmışsa, o da bütün rfevletlerle dost geçinmek, eşit koşullarla işbirliği yapmak öğütüdür. Yok»a şu ya da bu büyük devletin çizgisinde yürümek, peyki olmak, bütün varhğını o büyük devletin politikasına baglamak değil... Bugün 30 Ağustoı. Mustafa Kemal Paşa komutasmdakl Türk Ordusunun sömürgen düşmanlan topraklanmızdan *öküp attığı gün. Büyük anlamlı bir tarih yaprağı... Türk ulusu için umutlu bir çağm baslangıç noktası... Elli bir yıhn kesin ve sağlam muhasebesini çıkanrken 30 Ağustos'un anlamı, Türk'ün yazgısındaki etkl gücü, «tam bağımsızlık» ükesinln bu zaferle gerçekleştirildiğl unutulmamalı... Atatürk'ün ulusuna verdiği öğütleri, çizdîgi yolu. yabancı »irketlerin çevirdiği filmlerde değil, büyük kurtancının yaşamında, ülküsünde, yapıtında aramalı... Yıllardır yazıldığı ve söylendiği gibi 1914 • 1918 arasmda çeşitli cephelerde kahramanca savaştıktan sonra yenılgıye uğrayan, elinden sopu, tüfeği, tankı alınan her yönden büyük Ülkelerin saldırısına uğrayan inançll bir uiusun özgür yasamak için harikalar yaratmış olması elbette ki ne kadar yanlsa ve tekrarlansa jine de azdır. Bunun içindi r ki 3fl AĞUSTOS Zaferi, eşşizliğini korumakta, ATATİTRK'ün şahsında anıtlaşmış bulunmaktadır. Bizl bu amaca ulaştıran yo> lun tek nedeni Tüm ülusun miili birlık ve beraberlik içinde olmasıdır. Bu mücadelede gerçek amacı sağlayan ve tarihimize «BÜYÜK TAARRUZ» veya «BAŞKOMUTANMK MEYDAN MUHAREBESt» adıyle geçen ve beş gün süren iki yönlü bu muharebeleri yaJmzca askerî bölümü nü özet olarak vermekle yetıneoeğim: Feridun AKKOR bütün düşman merzileri ellmlade. öğleden sonra burası da zaptedilerek düşman kuvvetleri perisan bir halde Afyon ve Sincanh ovasına döküldü. Böylece düşmanın Afyon, Güney ve Güneybatısındaki en kuvvetli mevzileri de elde edildikten sonra cephe yanlmış ve kuşatma etkisinl göstermeye başlamıştı. (Çiyıltepe'nin almışında kahraman komutan Albay Reşat Bey'in hazin hikâyesini 27 ağustos tarihli Cum hurijfctte ol{jjyunu»>.' Tflfe bugürf*Süv5?r 'RoTÖfBusu dUşman gerilerine dalarken 8. Tümen de akşam üzerl Afyona girmeyi basanyor. Gerek 1 inci Ordu Cephesinde gelişen durumun etkisiyle ve gerekse 2 nci Ordunun sabahtan l»e ri sürdürdüğü taarruz karşısmda Afyonun Doğu, Kuzey ve Doğusundaki düşman da mevzilerinde kalamıyarak gerl çekilmeye başlıyor. Bütün Yurt 2 gündür d&vam eden bu büyük zaferin heyecanı içinde elde edilen başarıyı kutlarken Afyonda toplanmış olan bu mert uısanlar sağladıklan başan ile yeni Türkiyenin temellerini kurmaya çalısıyorlardı. saldıran ve yaptığı atlı hücunv larla düşmana buyük kayıplar verdiren bu yiğit insanlar karşısında her türlü uğrasmalar, didinmeler ve sağa sola kaçmalBr bir fayda vermiyor. Ancak, Afyon mevzilerinde yenilgiye uğrajan düşman kuvvetlerinin dökün tüleri Dumlupınar yönunde çekilmeyi basanyor. Kuzeydeki ormanlık bölgede sıkıştınlan büjTİK kısımlar ise kaçma olanağını bulamadıklanndan Mslim oluyorÜmit ve" İstîkftf^uneşmifzln" ktZfcin ışınlan Dumlupmar üzerinde hissedilirken düşman ordusunun sonu da yavaş yavaş belli olmaya başladı. Millî bağımsızlığımıza kastetmek istiyerek ö» yurdumuzda 3 yıldır insafsızca hareket eden, mağmurelerimizi harabeye çeviren ve bir sürü serüvenler peşinde koşan düşman ordusu artık tam bir bozgunluic içindedir. Yurdumuzun incisi Güzel Izmirimiz de bağnnı açmıs Türk ordusunu beklemektediı. 26 AĞUSTOS Cephe taarruzu İle birlikte kuşatmaya dönüşük olan bir plana göre hazırlanan BÜYÜK TAARRUZ 26 AĞUSTOS günü başladı. Uzun süren bir gecenin sessizliği içindeyiz. Yağmur taşıyan bulutlann dolaştığı bu yeşil dağ ve tepelerin eteklerinde toplanmış bulunan bütün Korautan, Subay ve Erlerimiz fecirle beraber baslayacak olan saldmyı sabırsızlıkla bekliyorlar. Işte 26 AĞUSTOS sabahı. Bir anda gürleyen Türk Topçusu düşman mevzilerine ateş püskürüyor Çıkardığı siyah dumanlarm ağırlığı yavaş yavaş düşmanın üzerine çöküyor ve gelecekteki sonucu sağlamaya çalışıyor. İJS saat süren bu ateş daha çok Erkmentepe, Belentepe, Tınaztepelercle toplaruyor. Geceden Uerleyen piyadelerimiz topçu ateşinin devamı sırasında düşman 1leri hatlanna iyice yaklaşmışlar va açılan gediklerden kolayca ve zayiatsızca girmeyi başarmışlardı. Harekâtı izleyen Başkomutan bu anda Kocatepe'de. Saat 9.00'a kadar süren muharebelerde cepheden taarruz eden 5. Tümenimiz arslanlar gibi dövüşerek bir hamlede karşılanndaki Beştepeleri ellerine geçirdiler. Süvari Kolordumuz da Ahır Dağ ları'nı aşarak düşman gerilerine sarkmaya başladı. Savasm başındanberi karşı taraf Ordusunda göze çarpan moral bozukluğu bugün de kendini göstermiş büyük bir tereddüt içinde bocalayan komutanlar sonuca şimdiden boyun eğmek zorunda kalmışlardı. Sakaryada baslayan atılganlık ruhu ile şahlanan Türk Ordusu düşmanı Afyonda yenmek için büyük çaba harcarken geride kalan bizlere emin bir gelecek vaad edlyorlardı. 29 AĞUSTOS Ana vatanm kurtulması uğrunHi yaptığımız meydan savaşımn kesin sonuçlar veren en parlak günlerinl yaşıyoruz. Düşman durmadan batıya ve Güneybatıya çekilmeye çalışıyor. Bu yüzden yollar tıkamyor ve ona kaçma fırsatı verilmiyordu. Bu anda Turk ordusu agırlık merkezivle Batıya çevrümişti. Takip ve taarruz bütün cephede aralıksız yürütülüyor. Süvari Kolordusu da düş manın Kuzeybatıya çekümesine engel olmakta ve kusatma çemberi hergün biraz daha daraltılmaktadır. Ne acıdır ki, bu mut lu günler içinde düşman kuvvetleri yok edilirken işgal altında bulunan civar köy ve kasabalarımız insafsızca yakılıyor, çıkan siyah dumanlar etrafı kaplıyordu. Ama bu hâl saldmlanmızı kolav VEFAT Bankamızın genç, dinarnık. herkesin takdir, sevgi ve •aygısmı kasanmış, mesleğınde başanh müdüıleıinden çok lyi İnsan 28 AĞUSTOS Engin tepelerin gerisinden yükselen güneş sanki Türk milleti için doğuyor ve ona bu büjlüc zaferi müjdeliyordu. Biraz sonra sabanın sessizliğini bozan cehennemi bir topçu ateşinin ardından kahraman mehmetçiklerimizin S3 bırsızlıkla ileri atıldıklannı görüyoruz. Bugün de ilerledik. Her adım yıllardır hasretini çektiğimiz Akdenize yaklaşırken ordumuzun da heyecanı artıyor âdeta kanatlaşıyordu. Bu imanla coşan 1 ind ve 2 nci ordulanmız düşmanı çember içine alıyor ve durmadan sıkıştınyordu. Bu arada Süvari Kolordumuz da düşman gerile ıne sarkıyor ve onu şiddetle takip ediyor. Göziinü kırpmad&n BÜLENT CINTAN'I kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyiz. Cenazesı (bugün) 30 8.1973 perşembe günü Kadıköy Osmanağa Camıinde kılınacak öğle namazını müteakip Karacaahmet kabristanında topraga verilecektir. Kederli ailesine, bankamız mensuplanna ve kendisini tanıyanlara başsağlığı düeriz. DEMZCtLtK BANKASI T.A.O. G«nel Müdnrluk (Basın: 22132 6«18) c. MALÎYE BAKANLIĞI 1.5 MİLYAR LİRALK VERGİSİZ % 9 FAİZLİ İKİNCİ TERTİP 27 AĞUSTOS Sabaiıın hafif ve tatlı sis bulutlan arasında yükselen tepelerden düşmamn şaşkınlığını sevinçle seyreden kahraman mehmetçikler 27 Ağustos sabahı yeniden saldınlanna başladılar. Öğleye kadar şiddetle devam eden muharebeler sonunda Çiğiltepe'den başiayan 1973 KALKINMA İSTİKRAZI TAHVİLLERİ 1694 Sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak karşılığı kamuyatırımlarınınfinansmanında kullanılmak üzere hazinece ikinci tertip 1973 kalkınma istikrazı tahvilleri 10 Eylül 1973 tarihinden itibaren ihraç olunacaktır. Bu tahviller : HER TÜRLÜ VERGİDEN MUAFTIR. TAHVİLLER İTİBARÎ DEĞERLERİ ÜZERİNDEN HER AN PARAYA ÇEVRİLEBİLİRî DEVLET İHALELERİNDE TEMİNAT OLARAK KULLANILIR. JlllIilllilllllllllllllllllllllllllHlllllllllMIIIIIIIIIIIIIHIIMIIIIIIIimillllU kOZEL HÂVA I KUVVETLERİNİ | k UNCVERSiTE! GİRIŞ Çembertitaşİstanbul TEL 27 35 05 26 54 07 6UÇUNDİRME VAKF1NA YAROIM E O d l ! TdllllllIlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllUlllllllIli:. 3.devre: 1 Eylül Son devre: 5 EytüJ Kalkınma istikrazı tahvili almakla tasarruflarınızı emin ve yüksek gelirli bir kaynaga yatırmış olursunuz. fBa=ın (Motif Reklâmcıhk: 664/6807)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle