Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 1 Ağustos 1973 aktıyle LorıJ Strangford, Osrcanh Devleti Dışışlerı Bakanına bir pusula ve küre >ollar, armağan olarak. Dışisleri Bakanı'nın öbur Bakanlarla birhkte bu aletleri şaşkınhk içensinde seyredıslen görulecek bir şe\dir. «Öyle sandım ki» dıyor armağanlan takdım eden elçı, «bu Bakanlardan sanki hıç birı ömurlerinde ne bir küre ve ne de deniz pusulası gormüş! > Bu anıları Walsh"in «Constantinople» adlı kıtabında bulmak mumkündur. 1793 jılmda Fransa'nın «Fevkalâcfe Büyukelçi» olarak Istanbul'a yolladığt Marquis de SaıntCroix, Bosna ve havalısınden geçerken o bolgedeki Genel Vali Turk paşası ile ve yuksek ratbedeki erkâtı ve dın adamlanyle gorusur. Bu temas sonucu Turk toplumunu yönetenler hakkmda edındıği izlenim'.eri Fran«a Dışişleri Bakarıı Lebrun'e bıldirir. 28 mart 1793 tarihli mektubunda şo\le der: «Turk (İDARECİ'nın) kafasma AKIL yerine rinvargılar koyduran, veva kamu yaran fıkri yerine kişisel çıkarlar ctuşüncesi oturtan, ve mılletın geleceğine karşı hayret edilecek bir ı!eısİ7İık duvgusu yerlestiren guç nedir ki acaba?». Vardığı kanı odur kl, Turk toplumunu her bakımdan geri ve ilkel bırakan ?ey, yoneticilerdeki yetenekMzliktir; özellikle Ov manlı Devletinin başmda bulunanların ulema İle dın acamının bılımsel düşunceden uzaklaşmafiıdır. Buna karsılık, yazar, Türkün yetenekleri ve ritelıkleri konusunda oldukça olumlu goruşler nakletfer. Yukanda belirtilen raektubunda Marquıs de SaintCroix, Turklenn oldukça üstun bir sağdu.u<a ve muhakeme gucune malik oldukla* rıtıı soyler, ve BUYÜK MİLLET olmak Içın yaratılmıs Turk toplumunun, batıl ıtikatlara saplanmış ve aşırı bılgısiz ve görgusuz bir yonetıci tınıfı elinde çuruduğunü ekler. XVIII. ve XIX. yCzyıllar boyunca Türk yönetlcilerinin benzeri rııtellkleri ve yetersizlıkleri hakkında yabancı gözlemcilerin yazdıkları kitaplar sayısızdır. Koçi Bey'den başlayıp Hammer'e kadar, bütün tarihçıler ne derlerse desinler ve Osmanh Devletı'nin çokuşunu ne gibi babane ve mazerete sığdırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, gerı kalmışlığıraızın ve Imparatorluk olarak çöküsumuzun nedenleri ne iman zayıfhğınd'adır, ne şenattan uzaklasmadır, ne padişahların (ve meselâ Kanuni Suleyman'ın) «ışbasırda bulunmarr.a» ve^a «Divan toplantılanna katılmama» gibi hatalarıdır, ne «luks ve sefahat» tır.. Yalnız ve yal V Olaylar ve görüşler Yönetici Yeteneksizliği Prof. Dr: llhan ARSEL nız bilgi ve olumlu düçünüş yetenegi yoklugudur Butun obur nederlerın kaynakları buradan cıkmadır. Kanunl'ye atfolunan bütün kusur ve ihmaller doğnı olabüir ve muhtemelen doğrudur da. Fakat bir an için bu şekilde değil de kendısmden öncekı padhahlar donemmde olduğu uzere Devleti, kendısı bizzat içleri e!e alarak yonetse ve Yeniçerl teşkilatının o ilk kuruluş şeklini zayıflatıcı yollan açmasa Idî de Osmanh Devleti ve toplumu vine de ilkellikler. genlikler ve bilcisizlikler içerisinde fetret devrine gırecektl. Sonunda yok olacaktı. Batınm rfîkir hürriveti» ve «akılcılığıi). kişı'yı en rüksek ve tek deger sayan zihniyetı ve kısaeası MÜSPET BÎLİMÎ var kılan hür düştince peüşmesl, bu gelismeye kolavlıklar saglayan vb'netici sınıflann çabalan karşı«nda AKLI cenderede tutan ŞERtAT'a koni kdrüne bağh ve medrese eğitlmi volu ile kişiyi tŞLEMEZ BEYIN durumunda tutan Osmanlı Devletınin vapabileceğı hiç bir şev voktu. Çöküntünün asıl nedeni «GERÎLÎĞÎMİZ» olmuştur ve gerılığimizi varatan nedenlerin kaynağı da fikîr voksulluğudur, hür düşünce voicsulluğudur, kültur yoksulluğudur. Bu voksulluklan yaratanlar da bizzat yöneten sımftır. Devletin başında bulunanların ve toplumu yöneten sınıflann korkunç bilgisizliklerl ve toplumu da bügisizlik içeriMnde tutma çabalanyle ÇÖKÜŞU özetlemek mümkundür. mektlr: dü^unce güeünün, bir yandan din ba» kısından, öbur yandan skolastık dogmalardan kurtuluşu demektir. Batı'nm XVI. yüzyüdald rönesans canlanması ve fikır bılım alanlarmda ilk hamlelere başlaması, bunun sonucu olarak da; bilim, fen ve sanatta şahlanması karşısında bizım dururr.umuzu incelevecek olursak zavaüıhğımızın gerçek nedenlenm kolayhkla anlanz. YUzyıllar boyunca aklı, ve aklın hür çalı?ma=ını, hur fikirlen, her şeyi iman ve şeriat uğruna feda edıp hıç işe yaramaz hale getırmlsz. Bunu yaparken de, bir vandan «Senat akla değer venr» deyip sanki kişi aklı ile hareket etmeliymiş gibi bir izlenim yaratmağa, fakat, 6te yandan aklın hiç bir suretle dokunamavacagı, değiştiremeyeceği ve üzerinde tarüşma dahi yapamayacagı emirleri ve miiesseseleri dikmeğe ve devleti bunlarla idareve eayret etmişiz. Bizim sultanlanmız, devletlilerimiz haremden çıkmaz ve burunlannı şeriat sayfalanndan kaldıramazlarken, savas alanlannda bızi yenilgiden venilgiye uğratan Rus Çarlan, mesela Romnov'lar (16131689) veya Bü>ük Petro'lar (16821725) ken di ülkelenni Batılüastırmak içm çırpınmakta idiler. Büjük ve ulu padisahlanmız saraylarda çocukra zevklerle vakitlermi öldürur, haremin yüz lerce kadıru arasında âlemlere dalarlarken onlar, (meselâ Rus Çariçesi Katerina) Batı fıtar geliş1 mesıni takip etmekte, Becana'lan. Montespuleu leri, Voltaire'leri okumakta ve benzeri filozofların gonişlerinı eleştirmekte, kendl toplumlan için yeni görüşlere. ılkeîera dayanan modern kanurüar geçırmekte idiler. Fransa gibi bir ülkede DIDEROT, kültür medenıyetıni kendisıne minnettar bırakacak o lan ünlü Ansiklopedi'yt yayımladıgı tarihte (vs daha sonra) sefalet içensinde açlıktan sürun mekteyken Katerina onun mal! yardtmına koş muş, kıtaplığını olduğu gibi satm almış ve kıtaplan Paris'te muhafaza enınp «rî Uım adamına yardırn olsun dıye Dıderot'vu kîtaplık memuru olarak tutmuş ve maaşa bağlamıştı. Batı ulkelerınm en gerı salmışlan Düe o donemlerde bılıme ve yenıhğe önem veren kendı toplumlannı gelıştırrnek mutluJultıara kavuşturmak ısteyen bu tıp hükumdarıara ve yö. neticı kadroya sahipti. XVIII ve XIX yüzyıllann o gerı ve Batı'ja nazaran Ukel ülkeleri dahı sosyal reformlar vaparlarken orneğin kovlüju feodal beylerin «ağalık» rejıminden kurtarıp toprak sahıbı kı^ırlarKPn b ^ . s,enaîın tabiî bir muessese olarak benimsed:ği KÖLELİK rejımını degr.ştırmek veya hattâ lstanbul'un göbegindeki kole pazarlannı lâğvetmek şoyle dursun, selaletten mlejen, ağasımn va da mültezıraın elinde sömurulen msanlanmızı INSAN nıtehğinde saymazdık. Faşizm Uygulaması eçenlerde bu koşeden sorduk: Bugün Türkiye'de cezaevlerinde yatan on binlerce mahkum arasında faşizm propapandası yapmah suçun. dan huküm gi\iniş bir kişi var mıdır? Cevap çıkmadı Turk Ceza Kanunu 142'ncı madde lasızmi suç saymaktadır. Burıuva sınıfımn otekı smıflar üstunde tahakkumur.u ısteyenlerın fasızm propas;andası yapmak suçundan kovuş»urulması. mahkemeve verılrr.esı var^iıanması geretar. Sız eazetelerde boyle bır dava naberı gordunüz mül Ben sımdıve dek raslamadım. «Ülkemiz komünizme de, fasizme de kapalıdır» demek lâfta kolay; ama uvsulama ortada. Bugün Tıırkıve'de cezaevınde yatan bir Süleyman t ° e Batı dıl^erınden dort kıtap çevirdı dive otuz vıla mankumdur 2U0C yılında cezasını bıtırmış olaıak demokratık Turkıve'mn ozgur vatandaşları arasına katılabılecek SuleiTnan Ege gıbı bırçoK aydın, yazar, çevirıci; Batı'da serbestçe satılan bazı kitapları Türkçe've çevırdiler veva bazı vazılar vavırrladılar d'ye 142'ncı maddeye gore mahkum edılmışleraır Bunlar bır vana, kahvede konuşurken, komsusuyla sohbet ederken lâfm endazesını kaçıran nıce vatandaş, komünızm propaeandası vapıyor diye hüküm givmiş. cezaevıne vollanmıstır. Acaba hiçbır vatandaş veya yazar, faşizm propagandası yapmamıs mıdır? Lâfı uzatmayahm: Bus^in Tlırkiye, faşizme açık bir parlamenter reıimm uygulamasmı denemekte .. Oysa ozendıgımız Batı demokrasılerınde tamamen ters bır hava. esmektedır. «Fikir suçu» dıve bır sey bılmez Batüı; böyıe bır suç tanımaz. Avrıca «Fikir suçn bilmeven Batı»n n bazı ülkeleri. komünıst partılerıne açık faşıst partılerıne kapalıdır. Italya'da bu nedenle aşın sag parti lıdennın dokvınulmazlığı kaldınlmıştır ve partının ıcapatüması düşünulmektedır. Ovsa Italvan Komünıst Partısı Avrupa'n:n en gtiçlü ikı komünıst partısinden bırıdir ve panamentoya bütün agırlıgını kovmustur. 1S95 yılında bugünkü durumuna yetişmek üzere planlama yapüğımız ttalya'dır bu.« Demek kl Batı demokrasilerinde işler başka türlü. Gerçl Batı demokrasilerinde de tanhten gelen denemelerin ışığında bırbirinden ayn nitehklerde bazı tedbırler alınıvor. Mussohni »erüveni ve faşizm maeerası. îtalva'yı faşizme karşı tedbirli davranma;a itmiştir. Batı Almanja ise Doğu Almanva'daki rejimin iırkekhği içinde Komünıst Partisıni bir vakitler kapatmı«tı. Bjtün bıı yerel aynntılara rağmen fiyesi bulunduğumuz Batı ulkelennde siva<;l parti kurma kayıtlan dışında bu" yasak yoktur. Fikır özgurluğu Batı demokrasilerinin temel tafldır. Fildr özgfirlüğü ise ancak bir şartla gerçeklejir: Fikir sucu tanunamakla!.. • Yazımızın bu noktasında, şimdiye dek belki bin kere ya» dığımız, ama gene de yazılmasında yarar bulunan bır durumu işaretlemek isüyoruz: Aşın sag, siyasl sözlüğe göre faşizradir. Türkiye'de ise büyuk bır yanıltmaeayla şariatçılığa aşın sağ denmekte, ve ?eriatçıhğın karşısına komünızm otuı tulmaktadır O>sa bılıme aykındır bu Din devleti kurmak isteyea akımın karşısuıd» lıyiklik vardır; ve komümzmin karşısında faşizm, Türkiye'de aşırı sağ olarak şenatçılar akla geldığınden faşızm serbestçe »t koşturmaktadır. Bir pohükacj kürsüye çıkıp• A«ırı sağa ve a«ın sola karşıyız. !• dedığı zaman faşiıme ve komünizme karşıyız» yerine «seriatçılığa ve komünuroe kar$ıyız» anlamı çıkmaktadır Ve bugun Türkiye'de on binlerce mahkum »rasında şeri«tçılık ve komünizm propagandasından yatan nice kiji vardır. Faşirm suçundsn vatan tek kişi yoktur Clkemizde faşizme açık bir rejim uygulamasının bundan canlı ka&ıb olur mu? G Hâlâ Iç Sızlatıcı 1850lerde Istanbul'da, Bah medeniîettnl v« kiiltürücü bugünkii zenginhğe kavuşturan fikır adamJarınm çoğunun adlannt büe telâffuz etmek mumkun değildi. Bırakınız gazeteleri ya da okulları, fakat üniversıtede daaı meselS Montesquieu'nün, J. J. Rousseau'nun adını ağzınıza alamazdmız. Voltaı^e'i Bzel konuşma sır3s:nda büe zücredemezdinız. O Voltaıre kı bütun Avrupa'run (ve Avrupavı ıdare eaenlerın» avdınlamasında en önemlı bir rol oynamı$ fılozoftur. Nıce Batıh hükümdara akıl hocalığı etmıştır. Suçlu olurdunuz ve Belkı katanıa uçumlurdu bu düşünürlerin hürnyetçl insani. yetçı fıkırlerını savunmakla Kendılennl «Allâmeı Cihan» sanan yöneticılenmızin yeni fikır gelışme'.erine vurdukîan darbe semeresız kalmamıştır Ne kendılen ve ne de haık, bıl?ısız atna lık vadisinden ç.ık dan koca bir devlet çokup gitmiştir. Bu konuda BUGÜN'ü, GEÇMİS'ten ayıran çok büyuk bir fark yok. Siyaset adamlanmızın bilgısızlık ömekleri, iç sızlatıcı nitelikte. Bu toplumu yönetme iddıasmdakı yetMlilers bakıyor ve kendı kendınize soruyorsunuzdur. «Nasıl olur da bu sahıs bu mekıe gelebilir? Bu milletin bunlardan daha iyl elemanı yoK mu?» Bu soruyu bin yü var M soranz ve kira. bilir daha ne kadar laman soracagu. Akıldan Uzak Bilindiği üzere Bah'da gelişmeler «Renaissance» ile başlamıstır. Rönesans lse aklın yenıden doğuşu demektir; hür fikirlerin var ohışu de BİLİNÇLl BİREYİ YARATMAK... OKTAY AKBAL Evet Hayır ıç bir zaman gerçek demokrasi var olmadı. Çünkü çoğunlugun yonetmesı, azınhğm yonetümesı doğa duzer.ıne aykın düşüyordu.» J. J. Rousseau boyle dıyor. Bir gerçegi görmus, nlye kızmalı'' Hep böyle oluyor, hep azınlık yonetıyor ÇLiğunlugu, hem de buyük çoğunluğu. îster monarşi, ıster demokrasi, adma ne dersenız deyın, bir azınlıktır yonetım gücünü elinde tutan, Butun sorun azınlığın niteliğinde. lş orda. Büyuk çoğunlugun yararma mı yonetım?.. Üzerinde durulacak konu budur once. Lincoin, «Halkın, halk ıçın, halk taraîından yönetimi» demiş demokrasıye... Buna bir de «halîc \ararına»yı eklememelı mı? Bence «halk yararına» bir yonetımdır demokrasi, çoğunluk yararına... Kım yonetırse yonetsın devlet gemısmi, halkın yararına mı, ona bakmalı. Yasa çıkartıvorlar, kimın yararına? Bir ulusun onda birinin yararınaysa, olumsuz bır yasadır o. On kışıde dokuzu ezüecek, sıkıntı çekecek, yoksulluğa duşecek, ama bır kışı tüm huzuru, ozgurluğu, zengınlığı elde edecek. Bakarsınız yasalanna, uypulanan yasalanna, onlaruı uygulama duzerujıe, anlarsuuz o ülkede demokrasi var mı, yok mu' Rousseau'nun demokrasi üzerıne sozlennı okuyorum: «Bır Tanrılar ulusu olsaydı, ancak o demokratık bir biçızmde yonetıhrdı. Demokrasi gıbı ustun bır yonetım msanlara yakısmaz» dıyor. Insanoğlu olgunlaştığı, yuceldıği, gerçek bir «ınsan» olduğu oranda demokrasıye kavuşacak demektir bu. Yalan da degıL Bır «şey»ı hak etmek gerek. Elde etmek gerek bır ?eyi uzun bır çabayla, almterıyle... Savaşarak nerdeyse... Venlen haklar, sunulan haklar havada kalıyor, bılinçsiz vığmlar o ıyı yasalann kendılenne verdığı haklan kullanamıyor ki! Seçım hakkını tanımıssımz herkese, okumamış, bılınç nedır bümemış, ne yapsın, nasıl kendi yararma kullansm oy hakkını? Kolaylıkla kaptıracaktır onu gözünü en başanyla bojavana, ya da bır gunluk çıkarını sağlayana .. Sonra o seçılenler ıktıdara çoreklemp kendi aleyhıne ışler vapacakmış, orasuiı duşünemez gerçek «birey» olamamış ınsan... Vıgny bır guncesrade • Gerçek insan daha yaratılmadı. Bis o insanm öncülerıyız» gıbılerden bır soz soyler. Rousseau'nun ancak «Tanrılar ulusuna» lâyık gorduğu, uygun bulduğu denıokrası de bılinçli bıreylerden, kendı baslanna düsunup ıyi nedir, kotü nedır, yararlı nedir, yararsız nedır anlayıp karar verebılen «bırey»lerden kurulu bir toplumda yetışip boy atabilır. Bakın hangi ülkede okuma yazma oranı yıizde yuze ya. kmsa, ulusal gelır payı yuksekse, kısaeası ınsanlar yığın olmaktan çıkıp uygar bır toplumun bıreylerı olabılmışse, ancak orada demokrasi uygulamyor başarıyle .. Demokrasi çoğunlugun yararına işleyebılıyor. Zaman zaman sapmalar olsa da elestiri ozgurluğune sahıp bıreyler çjkmazlardan kurtulmasını bıhyorlar. Tüıkiye'de gerçek bir demokratık düzen bır turlü kurula. ımyorsa, bundan. Insanlanmız henüz «bırey» olamadı. Kendl baslarına düşünup karar verebilen seçmen olamadı lyl nerda kotu nerde anlayacak bır duzeye ulaşamadı. Suç onlarda mı? Değıl. Bu toplumu yıllardır yönteenlerde. Onlar istemedi once. Çünkü kolaydır bilınçsiz yığınları yonetmek. . Istedığin yone sürükleyıp gotürebilırsin bır sürüyu. Bıraz kaval çalarak, biraz korkutarak, azıcık da çıkar sağlayarak. Ama eğıtılmış. yetışmiş, bekrli aydmlığa kavuşmuş insanlardan kurulu bır toplumda ucuz politikacıhk ıflâs eder; ancak ıyıler, başarılılar, guçlu kişiler yonetım yerlerine gelır. Yani ünlü deyımle, olumlu bır ayrım yapılır bılmçlı toptumlarda Iyı polıtıkacı, ıyı devlet adamı. kötulen kovar, sokmaz topluma hızmet yerlerine yaklaştırmaz. Bızde oyle mı ya' Yan yanya bilgısız, okumasız, yazmasız bır ulusuz. Nüfus arttıkça artyor, okuma yazma bılenlerın oranı bır turlü olumluya doğru ılerleyemıyor. Yenm:zde saymaktan kurtaramıyoruz kendımizı. Okuma yazma bılmeâ yeterlı mıdır? Neyi okuyacak. neyi bılecek? Orası önemlı. Yuzde ellıve vakını. ozelhkle kadın nufusun yandan çogu okumasız yazmasız bır toplumda demokrasi bır turlu boy atamıyorsa, çıkmazlarda dolaşıvorsa, şaşmamalı . Çoğunlugun yararına yonetim bu yüzden sağlanamıyor, gerçeklestırılemiyor. Rousseau'nun «Tanrüar ulusu»na yakıştırdığı demokrasi bilınçsiz yığmlann elinde va tehlıkelı bır sılâh olur, ya da bir uyutma aldatma aracı Hıç değılse kuçucuk bır çıkarcı azınlığın yararma, çıkarına bır çtrkin düzen Başka yolu yok: Bütün is bıhnçlı bıreyı yaratmakta butun toplumu tek tek bu bıhnçlı bıreylerle doldurmakta, oluşturmakta Zaten bu vuzden değıl mı butun baskılar, bütün engellemeler, halk çoğunluğunu büınç volundan uzaklastırmak, onları hep bir surü yaratığı halınde bırakmak ısteklerı hep bu korkuuan, bu çırkin hesaptan değil rru? «Hi I Osmanbey,Nişantaşı, Galatasaray, Fatih, Kadıköy nıagazalarmda Cem Yayınevi Sunar î DOĞAN AVCIOĞLU Türkiyenin Düzeni GENİŞLETİLMİŞ YENİ BASIM İKİ CİLT BİR ARADA 50 LİRA. DOGAN AVCIOGLU'nun büyük eseri, son polıtik ve ekonomık olaylann ve yeni rakamlann ışıgı altında, özellikle Ortakpazar konusunda genis bir lncelemenin eklenmesiyla, gsnişletilmij olarak çıktı Her d l t 25, İM cilt bır arada 50 Ura. CEM I A I I N E V İ Cağalojla . lstanbul tenzilâtlı satışlara bugün başladı (Radar Reklâm: 804/6094) Deniz Kuvvetleri Komutanlıği İst. PTT Nakliyat Müdürlüğünden DE1SİZ MOTORLARl İLE POSTA TAS1TTIR1LACAKTIR 1 Tophane Paket merkezi önü ve Harem kuçük tekneler barınağı. lımanda demirlemış yerli ve yabancı gemıler arasındakl posta taşıma işı 31 7.1973 tarihinden ıtıbaten 317 1976 tarihine kadar üç vıl 5Ürelı olmak dzere 23.7. 1973 tarihinden ıtibaren onbeş gün muddetle kapalı teklıf alma usulü ihaleye çıkanlmışhr. 2 Ihale 6 81973 Pazartesi günü saat 14.00'de PTT N*klnat Müdürlüğü odasında yapılacaktır. 3 Yıllık muhammen bedeli 360.000 lira olup geçici temmatı 18150 Hradtr. 4 Eksiltmeye ait sartname mesai saatleri dahOinde Müdurlüğümüz idari kalemlnde görülebilir. 5 tsteklilerin çeçici teminat makbuı veya mektupları ile lüzumlu belgeleri eksilüne «aatınden bır saat evveJ Müdürluğumüze tevdı etmelen şarttır. G Teşekkiilümüı ihaleyi yapıp yapmamakta veys diledig;ne yapmakta serbesttir. (Basın. 19840 • 6101) Seyir, Hıdrograîi vo Oşinografl Daıresı Baskanıığından 7 üe 10 Ağustos 1973 tarUılerı arasıada, saat 090.00'dan 17.00'ye kadar, aşağıdaki noktaların oıri^ştıftı iaha '.cinae seyretme, demırleme, avlanma ve bu sahdnın S00 ıretreve kadar olan yukseklığı, can ve mal emn'yet; Dakımujdan tehlıkelıdır. MARMARA DENlZt İZMİT KrtRFEZl E4929 numaralı Gölcük lenennden, 261 derece ve 5 3 mil messföâe, enıenı' 40 derece 44 dakıka kuzey. bTİoraı H derece 48 dakika dogu 2 nci Nokta: Enlemi 40 derece 43 daküta kuzev, boylamı 29 derece 46 dik.ta aoğu 3 ncü Nokta: Enlemi 40 derece 44 öak'ka «rczej boylamı 29 derece 46 dakiita doğu 4 ncü Nokta: Enlemı 40 derece 45 dakUa kuıey, Doylamı 29 derece 48 dakjbı doğu DENİZÇÎLERE VE H A V A C I L A R A YURULUR. 0^£MLK DU1 ncı Nokta: Türkiye Şeker Fabrikalan A. Ş. Eskişehir Şeker Fabrikası Müdürlüğünden » 1 A^açıda isimleri yazılı ınsaatlar hizalannt.n behrtilen keşif bedellerı uzennden 10 ASustos 1973 Cuma günu saat 14 OO'de kapalı teklif mektubu alınmak suretıyle şartnamelerlrıe gore ıhale edı!ecektır. a) Fabnka (42x27) m. gubre pmban irşaat TL. 675 COP, lira kesıf bedelll. b) Çifteler Bolçe ijef ığı <24x27) m gübre ambarı TL. 45<) 0D0, hra keşıf bedellı. c) Indnü Bölge Sefhgı 1 katta loıman (Bodrumlu) TL. 200(100, hra kesıf bedellı. d) Alpullu Bolge Seflıgı 1 katta 1 loıman (Bodrumsuz) TL 160 000, lira keşıf bedelli. Z Isîerin geçici teminatı teklif tutarlannın %, 5'i nisbetmde olup; ıslerın tamamı ıçın teklif verılebıleceiı gıbı her ınşaat için ayn ayn da verilebıhr. 3 İhaleye gırecek müteahhıtlenn b Ağustos 1973 Pazartesi günü Fabrıkamız inşaat servisine müracaat ederek, yeterlık belfesı almaları şarttır. 4 Bu işlerle ügıli şartname dosyalan (Her msaat için avrıdır.) TL. 100, er lira mukabilinde Fabrikamız Ticaret Servısınden temin edüebüir. ö Teklifler, 15 gün opsıyonludur 6 Fabnkarrm 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığmdan, ıhalevi vapıp vapmamakta veya riıledığine yapmakta serbesttır. (Basın 202836105) Inşaat Ihalesi Bayınriırlık Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünden Tahmini bedeli 112.000. TL. geç'ci terninatı 6 850. TL. olan 7327493 dosya numaralı 1400 adet ahşap sandığın imal ettirilerek satınalınması kapalı zarf usulu ile eksıltmeye konulmuştur Eksıltmesi 24 8.1973 Cuma gunü saat 16 00'da Ankara'da Karayollan Genel Mudurlugu Malzeme Subesinde yapılacaktır. Şartname almak istiyen firmalar, işin sıpariş numarası ve konusunu belırten başhklı kâğıtlarına yazılmış bir dilekçe ile Karayolları Genel Mudurluğü Sitesı A B'ok 7. Kat, 706 numaralı odaya müracaat edebıhrler Sartname bedeli 10 TL olup, makbuı karşılığı ahnır. Posta tfe sartname göderümez. n îstekhler. 1973 yılı vizesi \apılmış Tıcaret, Saayi Odası veya Esnaf belgesini geçici teminat mektup veya makbuzunu ve ahnan şartnamenin her sahıfesinı imza ederek dış zarf içerisine koymak şartiyle hazırlıyacakları teklıf mektuplarını, eksıtmeyi açma saatınden bır saat evveline kadar makbuz mukabilinde Komısyon Başkanhğına verecekleıdır. Postadaki gecîkmeler kabul edılmeı Duyurulur. (Basm 19999) 6123 (Basın: 19663 • 6102) «KKKKHMHKKM Ist, Dz: Tek: Sat: Al: Kom; Baskanlığından 1 Kapalı zarf usulü ile yedi kalem celik çekme kazin borusu satın almacakhr. Tamamımn muhammen bedf>lı 504.825 00 lira olup gecici teminatı 23943 00 liradır. Saıiramesi Komi<:yonumuzda Ankara ve tzmir Levazım âmırlıklerinde görülebılır. 2 Eksiltmesi 20 8.1973 günü «aat 11 OO'de KasmiT*sadaki Komisvonumuzda yapılacağından isteklılerin 2490 savılı kanunun 31'inci maddesine göre hazırlıvacaklan teklif mektuplarını en geç eksiltme eünü saat 10.00'a kadar komısyonumuza vermeleri. (Basın: 19788 6116)