18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 31 Temmuz 1973 ürk yapı sanatı lçerislnde önemli bir bölümü kapsayan ahşap evler toplumun sosyal ekonomik düzeni ile bağlantıh olarak gelişmiştir. Bunlann yapılışında Türk zevkinin sadeliği, sükunun ifadesi ve aynca doğa sevgisi kendisini açıkça göstermektedir. Ahşap Türk erlerinin kaynağı oldukça eskidir. Anadolu ve Rıımeli'de pek çok örneklerl olan bu evler Türkün kültür ve sosyal düzenini göstermesi yönünden de ajrı bir anlam kazarırnaktadır. özellikle bu yapı sanatı zengin e k o nomik düzenin yardımı ile kendine özgü yenl bir üslüp yaratmıştır. İlk kez Anadoluda îcendine özgü karakterinl bulmuş sonra gelişerele kökleşmiştir. Türk miraan, plan zenginliği bir yana burada konfor ve ihtişamı da birleştirmiştlr. Genellikle ahşap Türk evleri bir ile üç kat arasında değişmektedir. Bir katlı olanlar daha çok köylerde karşınuza çıkmakta, şehirde görülenler lse yoksul aile bannaklanndan öteye gitmemektedir. Bu evler memleketimlzîn çeşitli bölgelerinde Türk yaşantısına uygun bir şekilde yapılmışsa da iklim yapı malzemelerinde, plan şekillerinde bir takım aynntılar ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle Anadolu ve Rumell ahşap evleri ile İstanbul'dakilerin genel karekterleri birbirinden farklıdır. örneğin Orta Anadolu'nun Niğde. Konya, Kayseri evleri nasıl Erzurum civanndakilere benzemezse, Mardin, Urfa, Gaziantep'tekiler de Kütahya, Bursa ve Fdirne evlerinden farklıdırlar. Ahşap Türk evîerinin en basit örneğl köylerde görülmektedir. Bunlar tek katlı birikl Böz odadan ibarettir. Kasabalardaki iki katlı evlerin ise alt katlan samanlık, ambar, taslık ya da mutfak olup günlük yaşantırun geçtiğt yer ikinci kattır. Bilinen en eski Türk evlerinde tist katta hayat, sergâh, yazlık, tahtaboş denilen bir geçit bulunur. Odalar bunun yalnızca bir vanına sıralanırdı. Bunlar sıcak bölgelerde açık, soğuk yerlerde lse camekânla kapatılırdı. Türk evleri XVI. yüzyıldan sonra zeng:n ekonomik koşullarla gelişmiş ve göze hoş gfirünür bir yapı sanatı meydana gelmiştir. özellikle XVIII. yüzyıldan sonra bir takım çıkma ve şahnişlerle hareketli bir görünüra elde edilmiştir. Artık odalar, geçidin, bir değil iki ya T Olaylar ve görüşler AHŞAP TÜRK EVLERİ Erdem YÜCEL ARKEOLOG nma sıralanmıştır. Daha gelişmlş yapıtlarda geçit tamamen evin içerisine girmiş, köşelere odalar yerleştirilmistir. Çoğunlukla fstanbul'da karşımıza çıkan bu evler Lâle, BarokRokoko dönemlerlnden sonra yaygınlaşrruştır. Türk sivil mimarisi lçerisinde Istanbul evlerinin, özellikle köşklerin konakların, yalıların ayn bir yeri, aniamı vardı. Bunları en iyi şekilde Abdulhalk Şinasi Hisar «Boğaziçi Yalıları» ve «Geçmiş Zaman Köşkleri» adlı eserinde dile getirmiştir. Bu yapılar harem ve selâmhk olmak üzere iki ayn bölümden meydana gelirlerdi. Selâmhk ve harem ya aym yapıda, ya da bir bahçe içerisinde iki ayn bina halinde idi. Alışılagelen bir düzene göre selâmhk sokak tarafmda, harem ise onun arkasında yer alırdı. Bununla beraber aynı bahço içerisinde yan yana iki bina halinde oîduklan da görülürdü. Her iki yapmın birbirleri ile bağlantısım gelgeç denilen köprü veya bir nevi geçit olan dolaplar sağlardı. Kafesli pencerelerin hareketlendirdiği cephe görünümünde ikinci kat çok kez «eli böğründe» diye adlandırılan desteklerle dışanya taşınlırdı. Aynca burada bir veya birkaç şahniş yer alırdı. Öte yandan büyflk konaklarda geniş meyilli «açaklann altma «Ya Hafız», «Malikülmülk» veya «Maşallah Kâne» yazılı levhalann yerleştirümesi de adet edinilmişti. GeneUikle malU taşı döşeU alt kattan ahşap bir merdiven üst kata çıkışı sağlardı. Bu merdivenier doğrudan doğruya tUt kata çık::ğı gibi bazen bir sahanlıkta ikiye ayrüarak devara ederdi. Bazı ömeklerde bunun aksi de görülürdü. Merdiven iki koldan başlar, sahanlıktan sonra tek olarak devam ederdi. Evin en gtizel odalan üst katta idi. Buradaki kabul odalanna evlerde «baş oda» konaklarda «divân odası» saraylarda ise «arz odası» denirdi. Ayrıea eski Türk evlerinde odalar yaz ve kış odalan diye ikiye aynldığı da çok görülürdü. Bunlardan yaz odalan daha büyük, pencere sayısı daha fazla olup tavanlar da oldukça yüksek turulmustu. Buna karşılık taj odaları evin daha kuytu yerlerine ahnmış pencere sayısı azaltılmış, baa durumlarda da bir ocak üâve edilmişti. Eski Türk evîerinin bir başka Bzelligi de pencere önlerine yerleştirilen 3540 cm. yüksekligindeki sedirlerdi. Bunun dışında odalara kullanılışlanna göre değişen yüklük, çubukluk, kavukluk, testilik, peşkirlik ve lâmbahk gibi isimlerle tanınan duvara gömülü bir takım dolaplar yerleştirilmiştir. Aynca tavanlar büyüi önem kazanmıştı. Bunlar yaglı boya resimler, zengin nakışlarla adeta küçük bir saray tavanı görünümüne bürttnmüslerdi. Türk yapı sanatı ve Türk zevkinin Bogaziçi kıyılannda adet» bir sıra inci gibi meydana getirdiği yaJılar da sivil mimarimiz içinde önerali bir yeri vardır. Geçmiş yıllann anılarım yaşatan Türk yasantuının 6zelliklerinden olan bu yalıların benzerlerine başka ülkede kolay kolay rastlamak mümkün degildir. Aynca Bogaziçindekiler kendilerine özgü biçimlert ile öbür ahşap evlerden kolaylıkla avnlmaktadır. Bunlarda arka pencereler yeşil tepelere, yandakiler bahçenin renk renk çiçeklerine, ön taraîtakiler lse günün hemen her saatinde renk değiştiren denizin mavisine bakmaktadır. Dünyanın hiç bir yerinde su ile yeşüliğin böylesine kucak kucağa oluşuna rastlamak pek mümkün değildir. Gençlik Düşmanlığı dama bir arkadaşımın evinde raştladım. Alabros kestirmiş saçlarını. Esmer surath. Cid*di yüzlü. Kocaman kafalı. Giyimi kuşamı yerinde. Gömlek ütülü. Kravatı düzgün. Ayakkabıları boyalı. Sesi tar.nan. Kelimeleri tesbih taneierini çeker gibi tane tane dizerek konuşujor. Dedi ki: Efendim, dofrusunu isterseniz bugünkü durum muvacehesinde memleketi gençlere emanet etmekte tereddüt ediyoruz. Küfus kiğıdım Slçmek için şöyle bir baktım: En aşağı altmış beş. Bedence dinç, ama kafası boalm:ş tramvay deposu gibi. Her davranışıyla simgeliyor bunu. Yirmiyle altrnış beş arasmda kaç yıl var diye düşündüm. Tam kırk beş. Başka zaman olsa önemsemem böyle konuşanlan; bu sefer nedense başka yöntem kullar.dım: Gençlere çüvenlnfz mi yokî Mar.zaraya baksanıza! Damarma basmak için: Beyefendi, dedim, istesek de istemesek de gençler memleketin kaderine el koyacaklar. Bunun önüne geçilemez. Sizinle bizim randevu yerimiz artık ya Karacaahmet, ya Zineirlikuyu. Dür.ya bizim değil, gençlerin rfüryaşıdır. Zatı muhterem. yeryüzüne kazık kakmak niyetinde olduğundan, bozuldu. O bozuladursun, biz gelelim yazımıza... înşanoğlu dogar, büyür, ölmezşe yaşlanır. Yaşadıkça yaşlanmak do?al bir şey. Ama yaşlandıkça ve yetki sahıbi oldukça, kendini toplumun tapulu şahibi sar.srak gençliğin yaşamına ve isteklerine ipotek koymak doğal değil. Prostat baskısıvla tuvalet seferleri artanlar. yaşamdan çözülmenin hıncını genç kuşaklardan çıkarmak isterlerje ayıplamak gerekir. H:ç kuskuşuz bu sözlerim yaşh gençler için değildir. Bir Hıfzı Veldet, bir Muhsin Ertugrul, bir Halikarnas Balıkçısı ve dah» niceleri, yaşlı gençlerdir. Kafası genç olar insan yaşlanmaz. Ama bu yaşlı cençler yanında bir de yaşlı ve orta yaşlı ihtiyarlar var. Gençlige karsı patolojik bir kıskançlıgın düsmanl:ga dönü.=meşl. çoğunlukla kafasız ve kül'iirsüz vetkı sahiplerinde enriilüyor. Adam müzik dinlemekten hoşlanmaz, kitap okumaktan zevk almaz şiirden anlamaz, edebiyattan çakmaz. Ne tivatro, ne resim. ne heykel, ne kültür üriinlerivle ilgilenir. Yemek. içmek ve cinsel tutkular üstüne sonuna dek yasamını sflrdüreceğini sanırken, hayat nhtımından palamarlan çözmeye başlamış. Çok yese gaz rapıyor: iki kadehdk dokunuyor: romatizmalarına mı kızsm, safra kesesiyle mt uğrassın? Bu gidişat içinde ve yaşlanmamn hırsmda gençlik düşmanlığını bilemek İçin iyi bir fırşat bulmuş: Bu gençlere memleketi nasıl emanet edecegis? diyor. Bu tip. üçbes olsa UsHlnde durmaya değtnez. Ama gençlik düşmanlığı bir salgın hastalık (ribt yayılmış dört yana... Gençliğine bu denli dis bileyen yaşlılüc, yaşlüık değil hastahktır. Üstünde durulmah. nedenleri araştınlmalı. Yirmi yaşındakl gencin taze bedeni üstünde tepinip «memleketi kurtardım» diyen kişiyi normai saymak yanlıştır. Oruz be? yıl önce bobstü modası geçerliydl. Saçlar top ense, ceket diz boyu, pabucun altı iki parmak, bıyıklar Douglas. O dönemin bobstilleri şimdi kart polltikacı! Çıkar ilişkilerinde gobek salıvermis vaşlılar ve orta yaşlılar, vönetim kurullarında, bürokraside. şurada burada görevliler. Nio» okul kaçkrnı, otuz yılda sermaye sınıfımn azgmları arasma girdi. Memleketin hali de işte ortada! Uzun lâfa ne hacet: Adam başma mill! »elir Yunanlstan' da 1200, Iran'da 420, bizde 360. Fikir özsürlügünden voksun bir parlamenter rejim ortammda gençlik düşraanlıgını körükleyerek Ulkeyi yöneten yaşlı kuşaklann eseri meydanda! Bu eserdekl başansızlığı gençliğe zülmederek ml kapatacağız? Gençliğe kızan, hayata öfkeleniyor demektir. Yajlılığın değil, Ihtiyarlığın belirtisidir bu... Ve gençlik düşmanlığı karşı • devrim politikasının ürünüdür. Doğaya aykın bu lalgmı. herkes kendi lösillğinde durdurmalı. ÇUnkü bu düşmanlığm son istasyonu nasıl olsa musaHa tasıdır. A Talihsizlikler Görmüî geçirmiş eski bir Türk uygarhğmı yansıtan bu ahşap evler ile Bogaziçinin süsü diyebileceğimiz yahlar çeşitli nedenlerle maalesef kendi kaderleri ile başoasa bıralalroışlardır. Bugün Istanbulda değil birkaç yüzyülık. hatta bir yüzyıllılc ev bile hemen hemen kalmamıs gibidir. Bunda da şehrin geçirdifi yangınlar, sokaklann açılması için yapılan istimlâklerin büyük payı olmusfur. Türk sivil mimarisinin yapı malzemesinin ahşap oluşu bir yönden talihsizliktir. Ahşabın depreme karşı dayanıklı olduğu söylenirse de »erçekte ahşabın kârgire oranla daha ucuza çıkma.<ı yapı sar.atımızı bu yola itrniştir. Eski Istanbul'un hemen tamamını, zaman zaman yok eden yan^ınlar ahşap evleri de yakmıştı. Bu nedenle Türk evlerini devir devir incelemek gerçekten eüçtür. Bugün eski Türk evîerinin. konaiclannın. valılannın vandıftı yıkıldıgı ve yavaş yavaş ortadan kalkhğı da kaqınılmaz bir gerçektir. îstanbul'un hızla ço|alan nüfusu ortaya kaçmılrnaz, ciddl bir mesken problemi yaratmıştır. Bunun sonucu olarak şehrin birçok yerinde zamana avak uydurmayan ahşap evler arsalanna tamah edilerek vıkılmakta. yerlerinde apartmar.lar yükselmektedir. Busün eski Türk evlerini Ali Rıza Bey. Ahmet Ziya Bey, Osman Asaf Bev. Mesrur îzzet Bey, Zekâi Paşa ve Halil Pasa gibi ünlü ressamların eserlerinde görüyoruz. Aynea Ord. Prof. Dr. A. Sühevl ür.ver'in de bu knnuria yapılm'.ş birbirinden güzel sulu boya çalışmalan bulunmaktadır. ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ M. İskender özturanlı İ5OGAZ KÖPRÜSU Köprüsü yapımı bitti. KÖPRÜNÜN KURULUŞUNA NE KAYakında gidiş gelişe açılacak. Yurda hayırlı olsun. DAR KARŞI ÇIKILSA DA HER MİLBu yurt hepimizin olduğuna göre, ulusun parasıyle yapıldığına LÎ ESER, BİR MİLLÎ DEĞERDİR. göre, korunması, iyi bakılması, iyi kullanılması hepimizin bir YURDUMUZUıNf BAĞRINDA BİR BAyurt görevidir. Ve, hepimizin de YINDIRLIK YAPITINA SEVİNMEyararınadır. Kuruluşuna ne kadar karşı çılalsa da her milii MEK MÜMKÜN MÜ ? eser, bir millî değerdir. Yurdumuzun bağnnda bir baymdırlıic yapıtına sevinmemek mümkün mü? Ama işin bu yönleri dışında, daha ileri gidilir de «bakın, Arslan Başer KAFAOĞLU fena raı oldu? Solcular zaten yurdun eser kazanmasını istemezler» denildi miydi, Boğaz köprüsüne vaktiyle karşı olmanın, anarşistleri koruduğuna delil rutuldugu anda tartışma sı önemüdir. Ama daha önem sorunun cevabı gayet T>asittir: nın şekli değişir. Bizim de o lisi Anadolu köylüsünün ahırda Araba vapurları iskelelcrı (iki vakit söyleyeceklerimiz vardır. hayvanıyla beraber yatmaktan adet) arttırılsa ve fazla değil 10 tane araba vapuru daha yaptırıl Hem de suçlayanlardan daha kurtulmasıdır. yola kavuşmaMsa bu kuyruklar kalmaz. Maliye güçlü söyleyeceklerimiz vardır. dır, suya kavusmasıdır. Uygar «Evet» deriz «Boğaz köprüsü insan en azmdan kendi yurttaş ti de köprünün ve çevre yollan rıun yapılmamasını isterdik.» lannın bu koşullar İçinde yaşa nm bir yıllık bakım parasından «Evet» deriz, «bu kanımız degiş masından rahatsız olan insandır. azdır. Kaldı ki, köprü Istanbul ile Anadolu arasındakl dengeyi memiştir. Bu konuda açılacak Bazı, yurttaşlanmız bildiğimiz her tartışmaya da kıvançla gire durumdayken. onlann dertlerine bozacaktır, ve belki de 10 yıl son riz. Çünkü hakîı olduğuna ina çare olacak paralan «estetik» a ra bir köprü yetmeyecek, bugün nanların rahat ve güçlüıüğU için çısından harcamanm insanlık yö araba vapuru bekleyen araç kuy deyiz.» ruğunun resmini çekenler, o zanü tartışma götürür. man «birinci köprü»de bekleyen Kaldı ki bir Bogaz Köprüsü, «raç kuyruğunun resraini basabir Kulttir Sarayı da yapılsa Is rak, • ikinci köprü«nün savunma Daha Yerinde tanbul çirkinleşiyor ve çirkinle sını yapacaklardır. Tabii o zaman şecek. Bütün toplumsal kaynak unutulacaktır, <Birînci köprü«ye Harcama lar, Istanbul'a ya da bir kaç ken yaptıeımız itirazlar. Aslında. n% te yöneldikçe, bu kentler çir köprüyle, ne de araba vapurlarıDeriz ki, her para harcama kinleşecektir. Çünkü devlet ve Ö V nın artmasıyle köklü ve yurt ya insana, aileye ya da topluma bir zel teşebbüsün hep Istanbul d rarına en uygun bir çörüm bulu doğum, bir kıvanç verir. Bir ihtıyaç karşılanmış olur. Ama bu varında yatınm yapması, lş bul nabilir. Asıl çözüm fiziksel plan ihtiyacın karşılanışının bir ma ma imkânlannı buraya kaydır lama esaslanna uygun bir programlamadır. Planı ekonomik ve liyeti vardır. Bu ihtiyaç karşı maktadır. Istanbul'a göç bu yolfosyal gerçeklere oturtmaktır. lamrken. başka ihtiyaçlar kar la körüklenmektedir. şılanmadan kalır. Ekonomik tar Açık açık söyleyelim: BugünSimdi biraz daha konuyla ilgili lışma, öteki üıtiyaçlar dururken kü yatınm ve kentleşme politi bazı noktalara değinelim: bu ihtiyacın karşılanmasının kasıyle Istanbul'un ne tralik ve 1 Köprü için yapılan bir sadoğru olup olmadjğıdır. Bir aile ne de imar sorunlannın çözübütçesine ek olarak 1000 lira mü yoktur. olamaz. İmar yolsuz vunma şudur: Bu köprü borcugelmiş olsun. Bu 1000 liraya kış luklarını sadece bir sdll olay o nu kendi ödeyecektir. Geçen kişi lık kömür tedarik edileceği gi larak düşünemeyiz. Göç arttıkça, ve taçıtlardan bir geçit parası ah bi, yanına biraz daha koyup ha arsa değerleniyor ve bunun sc nacak ve bu yolla köprünün bor nuna tuvalet yaptırabilir, ya da nucu, çıkarlar, gayrimesru olarak cu ödenecektir. Milll ekonomi ba çocukların (diyelim iki çocuk) harcanacak paralar artıyor. Bu kımmdan bütçeden para ödenme siyle, kişilerden paraların geçiş iki çift ayakkabı alınır, ya da nedenle Istanbul'u güzelleştirme hanımla gidilip bir açıkhava ga gibi bir maksatla yaptığımız har ücreti olarak alınmasınm hiç bir zinosunda Zeki Müren"i dinleye camalar bile, son incelemede Is farkı yoktur. Eğer israf varsa. •rada hiç bir fark yoktur. Her lek felekten gün çalınabilir. köylert ikisi de israftır, İsraf edilen para Bunlarıa her birı sağlandığın tanbul'u çirkinleştirir. milî tasarruftan gelmiştir. Ayn da «bak fena mı oldu» denile mizi oldugu kadar, başta Istanbilir. Ama sorun bu değildir. bul kentlerimizi kurtarmamn yo ca toplanan Türk parasıdır, öde necek olan ise yabancı para yani Eğer çocukların ayakkabılan lu da yatınmlannızı yurt yüzeyi yoksa, üstad Zeki Müren'i din ne yaymak noktasından geçer. dövizdir. Her ne kadar bugün dö lemenin ve dinlerken buzJu ra Yoksa bu gidişle Istanbul'u kur viz durumumuz iyi ise de yannların ne getireceği bilinemez. taramayız. kı içmenin rasyonellikle, akıllı eylemJe ilişiği olamaz. Yada geKaldı ki; köprünün getireceei lir düzeyi bakımından kışlık ya Bu Köprü de büyük çıkarlardan, otomobil, lâs kacak tedariki güçlüKler yaratıtik fabrikaları ve çevre arsalan yorsa, hanıma tuvalet alara^İJ Yetmeyecek nm sahipleri paylarına düşeni top göz zevkini doyurmanm sorumlarken, onun ceremesîni sadece ikinci bir suçlama yolu araba lu bir yönii olamaz. Bütün bungelip geçenlere çektirmenin ne vapurlarını bekleyen kuyrukları lar doğur değil mı? adalet ve ne de mantık ile Ugisi Bütün bunlar doğruysa, o ra gösteren resimler basmak ve «pe bulunamaz. Devlet, köprü yapakit biz soruyu şöyle ortaya ko k: köprü olmadan. bunun çare?i cak bu rüzden yurttaşların otomobil satınalma eğilimleri artacak, ar yalım: Bir ülkede fabrikalar iş nedir,» diye sormak, cevsbı veri lemek için hammadde. yeterli e lemez bir soru sormanm keyfi ile tan bu eğilimle birlikte montaj ve karşıdakini alaya almaktır. Oysa lâstik fabrikalan kazançlarını art nerji bulamazken, o ülke madenlerini işleyemezken, jurdun . altıda biri susuzluktan bunalır, j ahalisi göçe kalkarken, ormanla \ rı cayır cayır yanarkeo tedbir a j lamaz durumdayken, denizlerin j de canlılann bir kısmının nesli j Bizleri sonsuz acılar içinde bırakarak tükenirken, o ülkede çevre yolgenç yasında ebediyen aramızdan ayrılan larıyle birlikte en az 5 milyar liAVU KAT ralık yatınm yapıp Boğaza köprü yapmak doğru olur mu?.. Bu topraklara çıplak ayakla basmış, kimseye minnet duygusu duymayacak kadar ulusunun nicenaze törenine katılan, teigraf, telefon, mektupla ve metleriyle büyümüş, bir ayduı. bizzat geierek acılarımızı paylaşan meslektaşlarına; dost, akraba ve ırkadaşlanmıza teşekkurler ederiz. düşünen bir insan olarak bu gerçeği her zaman yazıp, söyleyece A 1LE S t ğiz. Evet Bogaz Köprüsü bir lüks yatırımdır. Yapılmamalıydi. (Cumhuriyet; 6076) B O zgürlük, demokrasinin vazgeçilmez bir ilkesidir. Özgürlük olmıyan yerde demokrasiden söz edilemez. Demokrasinin •bulunmadığı bir ülkede de özgürlük yoktur. Düşünce özgür. lüğü yoktur. sanat özgürlüğü yoktur, büim özgürlüğü yoktur, basın özgürlüğü yoktur. tıracak, eivar arsa sahiplerinin servetleri üç misli değerlenecek.. Ama borcu. köprüden geçenler ödeyecek... Bunun savunulacak tarafını bulan varsa beri gelsin Gerçeği Söylemek 2 Köprü yapılmaşıyle zamanm kısalacağmı, büyük zaman tasarrufu olacağını savunanlar vardır. Bunlar hakhdırlar. Ama bu tasarrufu da fazla abartmama lıdır. Bir öiçüde zaman tasarrufu olsa bile şimdi, arabalannı Ana. dolu yakasında bırakanların o za man bu tarafa taşıtlanyle geçecek leri de düşünülmelidir. Çevr» yol larının ortaya koyacağı çeşitli problemler hesaba katılmalıdır. Anadolu yakasmdan gelenler için bir zaman tasarrufunu da fazla abartmamak gerekir. Kısaca Boğaz Köprüsü bir bayindırlık yapıtıdır. Millt serveti mizdendir. Yurda hayırlı olrun. Ama yapılmasa daha iyiydl. Muh teşem bir siluet karşısmda bir ifademiz antipatik gelebilir. Ne gam... Aydın kişiler, sevimsiz ol ına bahasına da gerçekleri dile g« tirmeüdir. Yurdumuza borcujnuzu öderiz, ödüyoruz. Özgürlük; çeşitli düsüncede olan kişilerin banş içinde, karşılıklı sevgi ve saygı içinde yaşamalarını, düşüncelerini korkusuzca söylemelerini gerektirir. Bu nedenle de hoggörüye benzer özgürlük. Doğru ve gerçek dediğimiz şeyler, çağdan çağa değijcn, insandan insana değişen kavramlardır. Aynı doğruya giden çeşitli yollar da vardır aynca. Bu yollardan her bıri, o doğruların yandaşları için ayn ayn doğrular, ayrı ayrı gerçeklerdir. «Özgürlüğü kaldırma özgürlüğü» nasıl yoksa, özgür düşünceyi bir noktada durdurma özgürlüğü de yoktur. Özgürlük, yalnız kendi doğrusunu savunma hakkı tanır bir kişiye. Başkalarının doğıu bildiği şeyleri ortadan kaldırma hakkını tanımaz hiç bir zaman. •Bireylerin hepsinin bir türlü düşünmesini, bir türlü yaşamasını, hepsinin aynı kanıda olmasını» istemek, bir toplumu «duruk» bir toplum; bir ülkeyi, sönük ve donuk bir ülke ha line getirir. Böyle bir düşünce, çağdaş uygarlığa aykındır. Çağdaş dünya; çeşitli düşüncelerin, çeşitli görüşlerin, çeşitli eğilinılerin dünyasıdır çünkü. Çeşitli düşünceler, çeşitli partilerin doğmasuıa yol »çmıştır zamaola. Devlet gücü, ancak çeşıth parUleıın, düşüncelerini serbestçe ortaya koyması sonucu meydana gelmektedir. Halkın belirli bir kesimine dayanan siyasi partiler, düşünce özgürlüğünü bcnimsemelıdirler onun için. Ve birbirlerine karşı saygıh olmalıdırlar. Çeşitli düşüncedeki kişiler, karşılıklı ilişkilerinde nasıl hoşgörü kuralına uymak zorunda iseler, siyasi partiler de «tabiatın bu ilk yasası»nı göz önünde tutmak zorundadırlar. Demokrasinin oyun kurallarına aykırı olarak, siyasî partilerin birbirlerine bağnazca davranmaları, dövüş özgürlüğü içinde bulunmalan, bir memleketi, giderek partisiz bir devlet ya da tek partili bir ülke haline getirebilir. Buna hiç bir zaman partisiz demokrasi, ya da tek partili demokrasi denmez. Diktatörlük denir kısaca. Diktatörlüğün her çeşidi, ister tek kişinin diktatörlüğü, isterse bir partinin diktatörlüğü olsun, her vakit zulüm doğurur, istibdat yaratır. Tarih boyunca bunun başka türlüsüne rastlanmamışür. rastlanmaz da. Bu nedenledir ki, insan ve toplum ilişkilerini inceleyen G. Vedel, «Demokrasi siyasi partiler olmadan yaşayamaz. Ama siyasi partiler yüzünden ölebilir de. demişür. Demokrasi, çeşitli düşüncelerin, birbirine zıt düşüncelerin bir arada yaşadığı «fikirler manzumesi» dir. Sağcılar da olacaktır bir demokraside, solcular da. Orta düşünceliler de bulunacaktır orada, ortanın solunda düşünenler oTe .. Partiler yelpazesini benimsemeyen bir demokrasi, zaten gerçek demokrasi sayılamaz. Partiler arasında düşünce ayrılıklarının bulunması, demokrasiler için güçsüzlük değil, güçlülüktür. Memleket yararına her türlü tartışmaları ve düşünce çatışmalanm olağaD saymalıdır. Özgürlüğün gereğidir bunlar. Bu tartışmalardan korkmak, tasalanmak, kaygılanmak, paniğe kapılmak doğru değildir. «Tehlikelerle dolu bir özgürlük rahat bir tutsaklıktan daha iyidir» çünkü. Özgürlüğün tehlikeli olduğunu söylemek de doğru değildir aynca. Yeni yeni fikirler, yeni yeni düşünceler hep özgürlük içinde doğmsmış mıdır? Tutsaklık ve bağnazlık bugüne dek ne getirmiştir dünyamıza, ne getirmiştir insanlığa? Tüm yüce jeyler, tüm güzel şeyler hep özgürlük içinde doğmuş, özgürlük içinde oluşmuş, özgürlük içinde gelişmiş değil midir? Özgürlükle birlikte bunca yücelikleri engellemeğe çalışmak, bunca güzelliklerin akışını durdurmağa savaşmak boşuna bir çırpınış, boşuna bir çabalama değil midir? Insanlar için aşılmaz duvarlar yavaş yavaş ortadan kalkmıyor mu çağımızda? Yirminci yüzyıl insanı için, «a?ılmaz duvarların önünde yaşamak, köpekçe bir yaşamak» (Camus) değil midir? Andrö Maurois'nın o a ünlü sözünü hatırdan çıkarmayaT Iım: «Partiler aynı gemideki yolculara benzerler. Ecer gemiyi devirecek olurlarsa, hepsi de yok olacaklardır». Tüm siyasi partilerimizden içtenlikle dilekie bulunalım bu günlerde. Gemiyi devirmemeğe, gemiyi batırmamağa baksınlar. Bu özgılrlükleri savunan, bu düşüncelere sahip çıkmak isteyen bir partinin karşısında «mukaddes ittifak» kurmasınlar. Durmadan çamur atmak, iftira üstüne iftirada bulunmak ancak demokrasij'e, dolayısıyle hepimize zarar verir. OKUYUCU MEKTUPLARI 1,5 MtLYONLVK KAD1KÖY İL HALİNE GETİRİLMELİDİR tzmir Valisi Namık Kemal Şentürk'ün Istanbul Valiliğine tayinini memnuniyetle karşılıyoruz. Şentürk gibi icraatçı, genç, faal Izmir'e eser katmı; bir Valiyi Istanbul çoktan beri arzulamaktaydı. Tarihl ve azametli bir şehir zellikte yaptığı eserlerl ve lcolan güzel Istanbulun bugüne raatını hayranlıkla karşıbyoruz. kadar bakımsız ve pisliklerle Böyle bir Belediye Başkanını dolu bir devreye girdiği görül tarihî eser ve kalıntılarla un memiştir. Nereye bakılırsa ba yapmış Istanbul'umuza da nakılsın bu çirkinlik tnsanın gö sip olmasını yürekten diliyoruz. züne batmaktadır. Yüzlerce tu Tevfik TARCAN ristin gelip geçtiği büyük şehir, Kadıköy bakımsızlık netices) bir türlü pislikten kurtarılamıyor. Yollar bozuk, trafik akışı âdeta yolla n tıkıyor ve her araç istediei yerde park yapmakta hiç bir Devlet benden sakınca görmüyor. Bunun karşısında trafik polişi canla • baj geçikme zammı la çahîrnasına rağmen kadrosu o l rulll oKc e n ı n itibariyle bugünkü nkışık du * " » rumu karşılayamamakta haklı görülüyor. Bundan başka seh alabİİİr «« lelDI " r rin birçok yerlerinde ışıklı traYirmi yıllık memurum. Bir fik lâmbalan yetersiz olduğtınmeşkene sahip olamamanın dan yayalar karşıdan karşıya bin müşkülat ve korku için üzüntüsünü çekiyorum. Eşimin babasindan kalan mirade geçiyorlar. Çünkü, araçlar süratinl kesmlyorlar. Bu ara sıyle sadece bir arsa aldım. da Anadolu yakasında bulu 133 lira vergısi tutuyor. Sıkıntılı idim. 31/5/1973 tarihine kanan Ksdıköy llçesi artık ilçelik dar 1 inci takşit döneminde ten çıkmış, Vilâyet olacak kadar genişlemiştir. Nüfusu 1,5 vergiyl ödeyemedim. Ancak milyonu aşan ve yapüması 6n bugün diger ihtiyaçlarımı bir pörülen Kadık5y*e bugüne ka tarafa itip verginin tamamını ödedim. Hemen 7 lira gecikme dar ne yeralö geçidi ve ne de zammı tahakkuk ettirip benışıkh trafik lambası yapılmamıştır. Daha önce Alhyolda ö den 140 lira tahsil ettiler. lümle neticelenen trafik kazala Devlet Baba'da 1970 yılmdan rı olmuşken bu durum karşısekiz aylık maa? farkı alaeasında ihmale uğrayan Belediye ğım var. Parlamenterlere ödeislerinin çok bozuk sittiği de di. bize Sdemedi. bir gerçektîr. Yalnız bundan Acaba şimdi ben, bu alacakbir süre önce Şehir Meclisi, Be lanm için 1970"ten sonraki ilk lediye Başkanı Fahri Atabey'in ay için %\0 ve onu Izleyen her görevini yapmadığını öne süre ay için %2 gecikme îammı isrek istifasmı istemiş, yapılan oy tesem haksızlık mı etmiş olulama sonunda ise. az bir farkla rum? Saypılanmla. görevinde kalmıstır. Bir yan(Isim • adres saklı) dan bakıyoruz tzmir Belediye Başkanı sayın Osman Kîbartn bir Avrupa şehrini andıran gü Sincan gecekondu önleme bölgesi ve hizmet tablosu:: İmar ve Iskân Bakanlığı'nın ilgili Genel Müdürlüğünc» Ankara'nın 35 km. batısında, Sincan tren istasyonunun 4 km. kuzeyinde bulunan geniş bir arazi 775 sayılı Kanuna göre Gecekondu önleme Bölgesi olarak tesbit edllmij, bu bölgeden sabit ve dar gelirli vatandaşlara arsa ve konut yardımları tahsisli olarak yapılmıştır. 775 «ayılı Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen hususlar çoğunlukla yerina getirilmeden, 250 hanenin iskân ettirllmesiyle muhteiif sahalars getırllmi? yüzlerce inşaatın başlatılmış olmasına sebep olan kimlerdir? Bu bölge ve insanları her türlü sosyal hizmetlerden mahrum bırakılarak kaderleriyle başbaşa kalmışlardır. Bölgeda oturan vatandaşlar 15U0, 2000 metre mesafeden taşıyarak su thtiyaçlarım, petrol lâmbasıyla ışıklarını temın ederek sosyal yaşantıya erişmişlerdlr. Işyerlerine nasıl ve neyle gidip geleceklerl, hasta olup olmayacakları. haberlesme, PTT ihtiyacı. halka kontrollü ve mahdut fiyatlı bir gıda pazan ve bir Emniyet büroşuyla, ilk ve ortaokul ihüyaçlan düşünülmemistir. Bölşenin teftisi ve adı geçen sosyal hizmetlerin başlatılmaiinı ait dilekcelertme verilen cevaplarda, 1971 yılı vatınmında gerekli ve veterli Sdeneğin ayrılmı? olması bildirilirken, her ne sebeptense adı geçen hizmetler vapılamıyor ve halkın yaşantısı da gün seç tikçe agırlaşıyor Sosyal hizmetlerden mahrum kalmış bölgemiz sıjır otlaklyesidir. Sürüye bekçılik yapan köpekler. halkı rfışan çıkama* duruma getirmiştir Bilhassa emniyetten mahrum bırakılan bu bölge her türlü hadiselere sahne olmakta ve hırsızlar kol gezmektedir. kavgalar ve volsuzluklar ârtei hatini almıştır. Bölgede iskân eden vatandaşların işyerlerine Bidi» ?elişlerinl saglayan tren ve dolmustur. Dolmuşlar trafikte v» vergide kaydı bulunmavan hurdndaıt «lınmıj vaşıtalardır, bu vasıtalan da kullananlar 13 • 15 yaşlanrcraki çocuklardır. Sayın ilgililerce bölgenin ve vatandaşlann sosyal hizmetlerden mahrum bırakılmamaları için cereken hirmetleri yapmalannı rica erterir . Bölee saktnlerlnrlen Haon C.EZtCt TEŞEKKÜR Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrograil ve Oşinografl Daıresl Başkanlığından bildirilmiştir. DENtZCtLERE VE HAVACILARA 92 SAYILI BtLDİRİ 1 Ağustos ile 15 Eylül 1973 tarihleri arasındakl Pazartesi, Salı, Perşembe ve Cuma günlert. saat 13.00"den 18.00'e kadar, aşağıdaki noktaların birleştiğı saha içinde seyretme, demirleme avlanma ve bu sahanın 24.000 metreye Kadar olan yüksekligi. can ve mal emniyeti bakımmdan tehlikeüdir. KARADENtZ ŞİLE VE KEFKEN AÇIKLAR1 1 fnci Nokta : Enlemı 41 derece 11 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 37 dakika Doğu 2 nci Nokta : Enlemi 41 derece 18 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 42 dafciKa D>£u 3 üncü Nokta : Enlemi 41 derece 30 dakika Kuzev Boylamı 30 derece 00 dakika Dojru 4 üncü Nokta : Enlemı 41 derece 30 dakika Kuzey Boylamı 30 derece 12 daKifca Do£u 5 fnel Nokta : Enlemı 41 derece 15 dakika Kuzey Boylamı 30 derece 21 öakıRs Dogu 6 ncı Nokta : Enlemi 41 derece 09 dakıks Kuzey Boylamı 29 derece 4 aaklk» Uogu H 7 «nci Nokta : Enlemı 41 derece 10 rtanika Kuzey Boylamı 29 derece 38 dakika Dogu DENtZClLERE VE HAVACILARA ÖNEMI.F I (Basın: 19136 6070) TÜRGUT ALPORAL'm Uygar İnsan Şimdi yöneltılecek suçlamalan birer birer karşılamaya hazır olalım. Hazırız da. Bir kısım insanlar diyecekler kl «Zaten bunlar, uygarlığa düşman olan bir kampa mensuptur.» Bunlara ben zeyenler. «Kültür Sarayına» da karşı çıktılar. hatta bazılarmın bu sarayın yakılışında parmağı olduğuna dalr davalar var. Cevabımız şudur: Oy^arlık ve fcültürlü olmak fcimsenin tekelinde değildir. ıtKültür Sarayı»mn yanmasında bir yakınımız öl müş kadar üzüldük. Ama yapılmadan önce fikrimiz sorulsaydı kanaatimlz olumsu* olurdu. vani «yapılmasın» derdik. Cünkü biz Istanbul'da oturanlann bir «Kül tür Sarayı»nda doyuma varma D A VETİ YE DENÎZ HARP OKTJLO VE DENÎZ LtSESÎ'nin 200. Uncü Kurulu? Yıldönümü bu yıl 4 Ağustos 1973 Cumartesi günü Deniz Harp Okulunda kutlanacaktır. Emekli ve hiznıetteld Deniz Subaylannın tfiraö davetlidir. tflrene Davetliler için vapur Köpnl • Adalar 5 No. lu lskeleden saat 07.45'de hareket edecek v» 08.45'dg KadUÖy'e utrayarak, 09.00'da HEYBELÎADA'ya gelecektlr. (Basın: 20147 6069) Gazetenizin 12.6.1973 tarihll nüshasınm 2. sayfa ve 7. sütununda Eleşkirt ilçesi Cengiz Türklye Muharipler Demefl Topel İlkokulu öğrefmeni ve Kartal şubesi, Kartal Maltepe Dernek Yönetim Kunıiu BaşBağdat caddesi No: 155'de ben kanı Lütfü Yakut imzası ile cızin deposu üzerindeki yenl lo. kan yaza incelenmiş ve Bakankalins tasınmıştır. Imkânımız lığımız Yayımlar ve Basılı Eğidahilinde bir kütüphane ttmin tim Malzemeleri Genel Müdürettik. fakat ici bombos. Sene lüğü'nün mevcut yavımlanndan lerce eepheden ceoheve dur bir takımı adı geçen okula mak ve vorulmak bllmeden 21 6.1973 tarihinde gönderilmişkosan sayın komutanlanmızın tir. bu lokalde vakitlerini hoş geBilgilerinizi saygı İle rica edeçirmesi (fayesiyle bize kitap rim. gönderilmesini bekleriz. Fahri Alaçam. Em. Kd. Alb. KarUl Şube Başkanı Orhan DENGtZ Müli Eğitinı Bakanı Muharipler Derneğinin kitap isteği Eleşkirt'e kitap gönderitdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle