18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 1 Temmuz 1973 orun insan yavrusudur. Daha doğrusu, yavrunun yavrusu. Çok seviür keratalar. Özellikle okula başlamadan önceki <masa! çağlan»na doyum oimaz. Aynı masalları tekrar tekrar an lattırmak için ne diller dökmezler, ne rüşvetler ver mezler. Her tümcesi «Ama dedeciğim !>le başlayan o tatlı yalvarıslar, o, içleri henüz ikiyüzlülüğün is karası ile kirlenmemiş olan pırıl pırı] bakışlar. renk renk soru ışınlanyle dolu masum gözler her zaman mat eder sizi. Dayanamazsınız. Ne denli çok işiniz de olsa kıramazsınız onlan. Okuyorsanız kitabınızı, yazıyorsanız kaleminizi. bir şey yapıyorsanız elinizdeki âleti bırakırsımr bir yana. îçte o andan hemen yararlanırlar. Ne güzel de büirler evcil bir kedinin sokulgan çevikliğiyle tırmsnıp dizlerinizde yerlesivermeyi. Birisi bir dizini. ze öteki öbürüne. Art:k geleceğini güvene bağlamtş insanlar gib! rahatlar icleri ve bir pazarlıktır başlar. llle en uzun masah anlattırmak isterler. T göüişîer TORUN Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU yapar: kimisl düjmanlık için insanlara eziyet eder, onlan döver, hatta öldürür. Sonunda kendileri de ölunıe gider. Kimisi de ölümünden sonra kendisini unutmasmlar diye iyi ijller göriir. insanlara yardım eder, hep iyilik yapar. Ölünce herkes onun için «iyi insan» der. İşte böyle insanlar ölse büe hiç unutulmazlar. Dedeciğim, sen insanları dövmüyorsun, öldür müyorsun değil mi? Hepimizi seviyorsun; sen hiç ölroe Biz kocaman olunca büyüklerin rüyalarmı anlat bize, olmaz mı? Oğhım nerede kaldm, hadi gelsenel Elerimi yıkıyorum bataacığım. Bu ne uzun el yıkaması böyle? Iki defa yıkıyorum babacığım. Neden? tkı ayağıma da dokundum babacığım. Bu çocuk mantığı karşısmdt eıinizde olmayarak gulmüşsünüzdür. 18 yıl önce. KUçük torununuzun: «Bi: daha anneme bağırmazsın değil mi dedee:ğirr > sorusu sizi uyandjnr eski anıların daJgıniıgırjdan: Bu evde en büyüb oeni'n Kım yemek yerr.ezse ona bagınrun, oen Hem bak. sen yine dikkat etmemişsin; ellerin şakır sakır yaj olmus. Dedeciğim, salar şakır musiuk aKar £ 1 . lerim vıcık vıcık yağ olmuş d^fü tnx? Bu yaştaki çocuğun. Türkçe sözcüklerin kullanılış yerlerl üserindeki ttıkksü Karşısuıda herkes takdirle birbirino bakaı. Bu sırada büyük torun ellerini sev:nç ve zalerle havaya kaldırarak: Ben tabağunı bitirdim. Aferin yavrum. Her zarnjın böyle olursa bak neler alırım sana. Kardeşime de al, ne olur dede! Küçük hemen söze kansır: Ama ben konuîturc üa onun için geç kaldım. Dedem beni konujturdu Iste ben de bitiriyorum. Bana da oyuncak alacaksın, değil mi Dede? Bana oyuncakçı magazannda «Dede» d*> meyip «Ağabey» derseniz alınm. Bu kez büyük atılır: Ama o zaman babarm serJn baban zannederler. Babam senin oğlun. Onun için sana «Ağabey» demeyiz. Ben de sizlere oyuneak aimam öyleyse. Küçük dayanamaz ve ağa'ceyisintı dönerek: Dükkânda babamı kim gfrecek; dedem oyuncağı alsın, sonra oca yine «Deae» deriz. Demek beni aldatacaksın. Bu iyi bir şey değil. Ama sen de bize «Ağabey» dedirtiyoraun. Bak, saçlann beyaz beyaz olınus. Inanmazlar ki! Peki vazgeçtim bundan. Oyuncaklannıa yine alacağım. İkisi biraen el çırparak: «Yasa öede!» çığlıgı ile sizi o anda dünyarun en mutlu lnsanı yaparlar. Deaım ya, seviür keratiar. çok seviHr. Masal ve Riiya Size karga ile tilkiyi anlatayım. Hayır. hayır dedeciğim. o çok küçük masal. Aslan padişahın savaşını anlat. îstersen cadı karının küpünii. Yavrum bugün çok işim var; leylek ile tilkiyi anlatayım. O da küçük masal. dede. Hem leylek tükiye oyun yapmak için o dar boyunlu siirahiyi nereden bulmuş? Onun evinde sürahi var mı? Bunlar masal çocuğum, masallarda her $ey olabilir. Niçin oluyor dedeciğim? Masalı çocuklar sever de ondan. Çocuklar sevinsinler diye oluyor bunlar. Peki kim yapıyor bunları? Büyüklerin masallannda olmaz mı her şey? Büyüklerin masallan olmaz, rüyalan olur. Nasü olur bu rüyalar? Meselâ bir yerde oturan ıdam, şöyle benim yaptığım gibi. basmı avucuna dayar, düşünür: olmayacak «eyleri olmus ve olacak sanır. Görmediği ve göremeyecegŞ seyleri görmüs gibi olur. lyte büyüklerin rüyan. Sen büyüksfln; bu rüyalan anlatsana dede? Ne olur anlat. Bunu şimdi anlamazsmız. Bu rüyalan büyfl. düğünüz, kocaman adam olduğunuz zaman anlatınm, sirlere. Bir an ikisî birbirine bakar. Kısa bir suskunluktan sonra dört yaşındaki büyük torun: Ama biz senin gibi kocaman olunca sen olmayacaksm ki! Ne demek olmayacağım? üç vaşındaki küçüğu atılır: Öleceksin dede, anlamıyor musun, oieceksln, Nereden biliyorsunuz öleceğimi? Hani padişahın bahçıvanı masahnda Tosunun dedesi ihtiyar oldu da Sldü, dedin ya! Ben ihtiyar olmadtm ki. Biz kocaman olurken »en ihtiyarlayaeaksm. Öbür torun söze karışır: Evet dede, bak sen kocaman olmusun, senin deden ölmüs, yok olmuş. tkiniz de doğru söylüyorsunuz. îçte ben bir kıyıya oturup hiç ölmeyeceğimi, yok olmayacağımı düşünürsem, bunun adına riiya derler. Büyüklerden birçoğu bu riiyanın içinde yaşarlar. Ölümü unuturlar. Kimisi çok zengin olmak için hırsızlık Çocuk Mantığı Siz böyle konusmaya dalmışken babaanne ye» meğe çağırır hepinizi. Çocuklar, yemekten sonraki uyku faslından önce «Aslan Padişahın Savaşları» masalımn anlatılması vaadini almadan inmezler kucağınızdan. Eller yıkanarak sofraya oturulur. Babaanne, anne ve babanın ve sizin büyük kaygmız şimdi, istahsız küçüklerin bir lokma fazla besin alması üzerinde toplanır. An;» onlar diretirler de diretirler: doyduk derler. Nihayet gizli bir göz işaretinden sonra (kendisi amcakınnızm tonınu olduğu için eski ahskanlıkla siz» «imdi de «dayı» diye hitap eden) gelininizi azarlarsınız: Hadi ye bakayım! Tabağında yemek duruyor daha. Gelin basını önüne eğerek sanki çok korkmuı gibi yemeğe koyulur. Torunlann hiç hosuna gitmez bu ihtar. Sofradakilerm yözlerine bakarlar birer birer. Fakat herkes görmezlikten gelir bu bakışlan. Suskunluk sürerken, solunuzda oturan küçük torun: Dededğim, annemin baba«ı Çorum'da. Sen onun dayısısm. Bizim de aajımız var. ama bize böyle bağırmıyor. Mükemmel bir mantık «rinciriyle, dolambaolı yoldan, dedeye yapılan bu lhtardan ötüril gülmemek içln herkes dudağını ısırır. Bu mantık zinciri birden 18 yıl önceye kaydınr düşüncenizi. Torunlann amcası (şimdi doktor) olan küçük oğlunuzun üç yaşındaki bir mantık zincirini ammsarsınız: Yalnız kalınca çoraplanm çıkan p atarak ayak parmaklanyle oynamayı seven küçük oğlunuza bunu yasaklamışsınız. Bir gün onu suçüstü yakalayınca sert bir sesle: «Hadi hemen çoraplannı, patiklerinl giy, banyoda sabunla ellerini yıka gel buraya» bujTugunu vermissinlz ona. Banyoda kalması uzayınca onu yüksek sesle çafırmışsuuz ve şöyle bir konuşma geçır.lş aranızda: Derken okul çağlan haşlar. Artık tlrilerl dışarıya dönüktür Yarnma^ııklai a oırbirinı & kovalar. Ana, baba ötaieıur bu dururtıjara. Işin ciddileştiginı. cennetten ciKnıa terbiye sıstemi tehlikesine vaklaşıidığ.nı göıünce Babaya, kendı çocukluğunda bir nrsalırlıkeıKen rıhtıma bağh sandala ginp p:ra çöz'iek denize açı lışını, ya da saklambaç oynarKen tu\nanun kıyısına tutunup Kendi.:ni içenye sarkıtısını; Anaya da. küçük yasında vüksek a*r.çJanD doruğuna tırmanışını. ya aa kar.leşivıe birlikta semersiz bir ata bindikten sonra Köî.ekten ürken attan korkup çıglık çıgııg3 varflım iFtevşini hatırlatarak. kurtarırsıniz torun'annızı onların öfkesinden. Zaman akıp gider durmacan Artık büyüyen masaî torunlarından Diri li<eyi bitirinca istediğ: branşın puanını tutturur, babası gibi mühendis olmak üzere iiniversiteye girer. Öbürü mimar ve ıç dekoratör oımsk sevdasındadır. Güzel Sanatlar Akademisi'nin puanırıı tutturamayınca, başka fakültelere gırmek ıstemez Çal'.şıp yaşamını kazanmaya başlar ve gpl?cek yılın giriş sınavlarım öekler. A'tık konuşmalarıruz hep ciddi konular üzerindedir Kimi zaman masal çağlannı ararsmız onıann. Bereket vers:n, ikinci oğlunuzun cocuğu yetişır imdada. Masal taslı yeniuen baslar Onun bahası aa. üç yaşındaykcn tna&al sövlediğiniz günler dün gibı geür size: Bu yaz eünil onu öğle uykusu iç>n yatırp var.m3 uzanaraiî masai söylerken kendinizin uyuva KaldıŞınızı, divandan sıyrılıp yavaşça odaaan çiKarak bahçede oturan annesine vsklaşıp onun şasırmış bakış'.arla yönelttiğ:: «Sen uyumadi'! mı? Baban nerede?» sorusuna, işaret narmajhm dudağ:na götürerek: «Susss, onu .ıvuttum» demesinin hikâyesini anımsarsınız. sımdi onun ojluna masal aniatırken Bu üçüncü torun dört yajına eelince. bir giin onu da denemek için ciddi ciddi «Sen benim kadar büyük olunca torunlarjıa masu söy lerken beni de beraber alır nusın?» diye sorduğunuzda onun :«Şaka mı söylCyoısun dede? Sen o zaman öleceksin. Bak senin deden var mı şimdi?» yanıtmı tevpkkülle dınleısiniz. Demek ki yaşamm gerçeklerl karşıınaa doğrucu ve acımasız: oluyor, bütün çocukıar!. Yıne zaman geçer; şimdi ükokulun son sınıfında. bulunan ve babası ve annesı gibi kendisi de hekira olmak isteyen bu torununuz siıden artık masal anlatmanızı degij kencüsiyle satranç oynamaruzj ister. Evet »atrarıç! «Za. man çok degişti» dersinız kendı kendinize, bu güzel dünyadan «göçüp gidsrken.» Bugün neden daldım. geçm^şin bir daha geri gelmesine olanak bulunmayan bu tatlı anılarına? Fikir suçundan, hem de kanaatimce bir adlî hata sonucu olarak içeride yatan büyük yazar re temiz insan Çetin Aıtan'ın ilk tonınunu, llk kez, demir parmaklık arkasmdan gördüğünü bir dergide okudum cıa ondan1 Umalım ki, o ve onun 'iuruınundft.kiler, Cumhuriyetin 50. yılını torunlannın ve bütün •evdiklerinin yanında kutlasınlar! Eğer Türklügün insanlık mez;yet'erini tümden kaybetmemişsek, hepimiı bu culekte birleşmeliyiz. Daha Sonra insan ve Tarih ?r:hle insan ilişkileri uzun süre tartışıldı. Bu tartışmanın anahtarını veren: Kahramanlar mı tarihi yapar? konusunu Batı'nm Türkiye'de çok tanınan bazı tarihçileri yakın zamana dek işlediler Kimine göre tarihp yön veren insandır. Atatürk, Lenin. Hitler. Napolvon. Mao. Stalin gibi kişiler tarihi yazmışlardır. Kimine eöre tarihe biçim vermek yolunda infanın rolü sıfırdır. Doğa kanunları gibidir tarihin yasaları. Kökeninde ekonomik nedenler bulunan bir değişim, tarihe biçim verir ve insanlar bu senaryoda yerlerini alırlar. Î Gcçenlerde sütun komtum Melih Cevdet, bu konuya de. ğinerek: Insanlnr tarihşel yasalann kııklalan mıdır? Eğer öyley<e ne gerek var insanların çaba harcamalarına? Yasalat bildiğini okusun.. diyordu. Ben Melih Cevdet'in insan ögesine uyarısında bir sanstçının titizliğini de insanın rolü küçüm.'enirse. sanat tarihi şündüm kendi kendime... Ama konuyıı sokmaktan kaçınarak somut bir alanda değer biçen hakh sezdim. E6er tarihte ne olacak? dive düdaha karmaşık yola konusmak istiyorum. Yaşadığımız günlerde Türkiye'nin onemli bir sonımı var: Keban baraiı! Keban barajı. çağımızm bilim ve tekniğine dayanan bir yapıt olacak. Ne var ki bir türlü bitmek bilmiyor Çünkü. barajm kuruldueu yer elverişli deeilmis. Toprakta sonradan birtakım çatlaklar görülmüş. Bu çatlakların kapatılmam nerekliymis. Ne var ki bir çatlajh kapattıktan sonra. bir başka çatlak ortaya çıkıyormus. Hani su dolduracağımız bir kovadaki bir deligi kapatıp «oldu» dedikten sonra bir başka delik ortaya çıkmaz mı! Bunun gibi, yıllardır çatlak kapatmakla uğraşıyoruz. Oysa bir barajm yapüması tümüyle bilim işi değil mi? Jeoloji, fizik. kimya, matematik bilimleH kesinliklerine karsı kim dursbilir? Mühendisler pozitif bilimi ve teknolojiyi uygulayan Insanlardır. Bir baraj yapılacağı zaman arazinin koşullan incelenir, irdelenir, hesaplanır; iyi hesaplanmazsa. sonuç kötü olur. Peki. Keban Barajının basansızlığından kim lorumlu*ur? Amerikan Ebaseo firmasıymıs barajm yerini inceleyip raporu veren. Bizim uzmanlardan Asım Alkumru, durumu lrdeleyip 19fi2 yılmda düzenlediğl raporla: Aman burada baraj yapmayın, demiş ama ıSzünü dinletememis. Pozitif blllm v« teknolojl alanında insan Bgesinin önemi böyleee ortaya çıkıvor. Bilim tarihi. yüzyıllar boyunca insanı sergiler.. Galile'den Von Braun'a dek. Einstein olmasa, Openheimer'in katkılan eksik kalsa. Amerika Ikind Dünya Savaşını Japonya'da atom bombasıyla bitirebilecek miydi? tnsan. do5a yasalannı hesap ederek doâaya biçim verebilir. «trade» ile «zornnlnk» arasındaki hesaptır bu. Ama zorunlukla istek arasindaJd hesabı iyi yapamayan insan, degil tarihe katkıda bulunmak. bir barajı bile zamanında bltiremez. Kişinin önemi burada ortaya çıkar. tnsanı tarih! oluşumda »ıfıra indirgeyen anlayış «mekanikı bir nitelik tasır ki, çagımızda benlmsenemez. Bu noktaya geldikten sonra «on yıllarda ilginç tartısmalara konu olan Atatürk'ün durumuna değlnelim. tnsanı tanrılaştıran ve tarihe biçim veren tek neden tayan göriiş faslzme prim tanır. Ama bu baska şeydir: tnsanı tarih bilimi içinde değerlendirmek başka sey... Wagner1, Dostoyevski'yl, Sinan'ı sanat tarihi kapsammda nasıl yerli yerine koyup degerlendiriyorsak. tnsarlıSın uvearlık volundaki ilerleyisine katkılan bulunan büyük klşilerl de öylece değerlendirmeliyız. Atatürk, çağının iç ve dıs dinamiklerinl çok iyi hesaplamıs bir llcTerdi. trade ile rorunluk arasındaki iliskiyi «ezmiçti. Ne kurtulu» hareketini boşluğa düşürecek yapay bir atılıma yöneldi, ne atılım olanaklannı kısıtladı. Devrimci gerçekçilikle yürüdü, ve kendinden önce bu yolda başvermis devrimcUerln katkıUrını da böylec» dejerlendirdi. Melih Cevdet: İnsanlar tarihsel yasalann kuklalan mıdır? öyleyse mtr imaniMTin cabalanna? diyor. lîjç ^kuskusuz haklıdır. tnsan çabası, lnsanlık İçin gs> rekfi. Tîîrlcfye' yalmr' Melih Cevdet gibi değerli bir sanatçının değil, daha mütevazı lşler yapanların çabalarıyla da uygarlık yolunda hızlanacak. Anadolu'nun yalnız Atatürk'e değil, tzmir'de isgalcilere ilk kez karyı duran gazeteci Hasan Tahsin'a da lhtiyacı vardı. Eğer tarihi sadect seyredersek, İnsan Sgeslne ve kiştlifilmiz* haksız bir saygısızlık yapmıs oluruz. Masaldan Gerçeğe TUTUKLÜ SARDUNVA... OKTAY AKBAL Evet Hayır Günün ardından ANLAŞMAK ÎÇİN ANLAŞMA! Uzun Zirve: kincl Dünya Sâva$ı'ndan bu yana yapılan zirvelerın en uzunu sona ermis ve Nixön'a veda eden Brejnev, Amerika" dan ayrılmıştır. Zirvenin sürdüğü on gün içinde Nixon ile Brejnev, Camp David, Washlngton ve California'da San Clemente arasmda mekik dokumuj^, lar, iki lider 40 saat görüşmüşler; Brejnev, Washington'da biri 20 senatöre, biri de 50 içadamına İki ziyafet vermiş, biri Washington'da, biri de San Clemente'de (Nixon'un evidir) tertip edilen iki kabul resminde hazır bulunmus, bunların rfışında hiçbir teması olmamıs, basın toplantısı yapmamıştır. Sadece ayrılmazdan bir gün önce televizyona çıkarak, Amerikan halkına ker.dini göstermis ve sesini duyurmuştur. Güvenliği için olağanüstü tedbirler alınmış, göç versisini protesto etmek isteyen Yahudilerin gösterilerl dışında herhangi bir hareket olmamıs ve onlar da uzakta tutulmuştur. Her halde zirve, gerek Brejnev' In kişiliği, gerek Sovyet • Amerikan ilişkileri bakımlanndan basanh ve yararlı olmuştur. Brejnev, ağırbaslılığı, vekan ve içtenliği İle Amerikalılar üzerinde olumlu lzlenimler yaratmıştır. «Ya'u ne güzel seymiş meğer karanlık» diyor Can. Elektrikler kesilmis bir gece. Çaresiz toplamışlar satranç taşlarını, yatmışlar erkenden. Bilirsiniz hapishanelerde hiç sönmez l$ıklar. Yanar da yanar gece gündüz. Karanlık özgür İnsanlara yakısır, tutuldular «paydırrhk içinde d'oiasırlar, tjyurlar, düs görürler. Ne «ıcaktır Temmuz'da Adana! Hele tutuklarevi nasıl yanar : Gözünün değdiği her yerde bir «insan manzarası». Her insanın bir «roman»ı. Yazılmayan, yazılmadan kalacak olan. Yazılsa da yazılmasa da ortaktır bu serüvenler, bir ekmek, bir iş, bir kadın, bir kızgın an, bir öç alma duygusu... Sonra kapatırlar insanlan gece • gündüz ışıkların yandığı dar yerlere, kendilerine benzer insaniarın arasına... Can Yücel de böyle bir tutukevinde. Bir kitap çevirdiği İçin almış yıllar sürecek bir cezayı. Nasıl almış, neden almış? O ayrı konu. Almış işte, yatıyor işte... Af çıkarsa o da çıkacak «içerden». Genel af çıkarsa. düşünce suçlanna af çıkarsa, basın suçlarına af çıkarsa... Adalet Bakanınm kabul ettiği gibi «azçok adli hata vardır» görüşünli benlmseyenler yeni Meclis'te çoğunluŞu ahr da böyle bir af çıkarmanın gereğino inanırlarsa... Can'lar, yurdun orasınd'a burasında af bekliyorlar. Kimi sabırla, klmi üzüntüyle, kimi umutla, kimi öfkeyle, kimi bıkkınlıkla... Şair klşi özgürlüğünü yitirmez hiç bir zaman. Dört duvar bir yerde yıkılır gider. Düşlerinin. hayallerlnin gücüne dayanamaz engeller. Neyi özleraişse bulur yanında, neyi istiyorsa uzatır ona elini, değdirir, duyar. Hiç bir yasa, hiç bir ki«J cnleyemez bunu. Duyan, düsünen kisiyi büsbütün susturmanın da yolu yoktur. Bulunmamıştır. Bulunamayacaktır da... •Elektrikler söndu bu gece / Zor belâ toplayıp satraccın taşlarını / Mecburen yattık / Simsiyah kediler gibi dolaşıyor koğusta / Uyuyan dtostlann nefeslerl / Dolajsınlar azıcık. / Tam ben de eve doğru açılıyordum / Şıpırdatmadan hiç kürekleri / Yanmaz mı o tepemdeki yüz mumluk ışık! / Bir kürek mahkumunu Boğaz'da sandal sefasına / Hakhlar, bırakmaziar tabiî ama. / Ya'u, ne güzel şeymiş meğer karanlık.» Kanlıca'daki yalı... Eski zaman öykülerine yakışan bir yer. Can Yücel'in «şıpırdatmadan kürekleri» yaklaşmaya çalıçtığı yer, orası. Evi, eşl, çocuklan orada yaçıyorlar. Yazm eşsiz bir güzellik, kışın pencereler, kapılar tikamyor soğuk girmesin diye. Can, bakar pencereden şiir düşünürrfu, çeviri yapardı, yazardı. Balkona atıp koltuğu, masayı iki tek de atmaî mıydı dostlarla?.. Şimdi eiektrikler kesilecek dc, şimdi tepedeki yüz mumluk ampul bozulacak da, eski anılar birden koşup gefecek .. Bir sandal yaklajacak o balkona, Arfana'daki bir koğuştan. lair Can gelecek bir an için evine, kitaplarına, dostlanna... Can Yücel birbirinden güzel «iirler yazıyor su sıralarda. Dizelerde buluyor özgürlüğü... Buldukça da dizeler birbirini izliyor. Tutuklu'uk, kapatılmak, çoluk çocuğundan, evinden, dostlanndan aylarca, yıllarca ayrı kalmak acıdır, kötüdür, ama yeni yeni dizeler yazmak, yazabilmek, yaratıcı bir coşkunluğun içind* dujTinak kendini... O azıcık azaltır, hafifletir acıyı... Can da bütün bu yeni çürlerini orada buldu, yaşadı. yazmak olanağım buldu, o koğuşta, o tutuklarevinde, yeni arkadaşlannın, dostlannın arasmda... «Tutuklayıp sardunyayı / Attılar dipkapalıya» diyor «Sardunyaya Ağıt» adlı yeni «jîrind'e. Böyledir, bir sardunya bir dost olur, bir insan olur, bir sevgili olur birden. Şair yüreğiyle, şair gözüyle bakan, duyan kişi sabahleyin faat beşte olsun, ikindiyin saat beşte olsun, çevresini olanca derinliği, gerçeğiyle görür, tanır, anlar. «Can'ın gözleri yaşta / Aklı idamlık yoldaşta / Yeşil ölünv le dalaşta / Sabahleyin saat beşte.» Kalacak dizelerle bugünün acüarı yarına. Yaşayacak, anılacak, dilden dile gezecek... Çağımızın en güçlü tanıklan bunlar, bu dizeler, böyle dizeler... I ABD SOVYET GÖRÜŞMELERİNDE 9 ANLAŞJVÎA «ORTAKLAŞA EGfy MENLİK» E . KARŞI AVRUPALILAR DİKKATLİ WATERGATE SKANDALINA YENİDEN EL ATILDI DOĞU ALMANYA ÇOK ÇEKİNGEN Prof. Dr. Ahmet Şükrü ESMER »••• ••• Korkut Yatıh Bölge i Fransa'yı pasifikte nükleer denemelerde bulunmaktan vszgeçirmek için Avustralya ve Yeni Zelanda rarsfinoan rnşılen teşebbüs, garip bir aşamaya varmıştır. Fransa'yı ikna edemeyınce, Avustralya ve Yeni Zelânda Lahey Adalet Divanına başvurmuşlar ve durdurma karan almışlarsa da, Fransa, Divamn yetkisini tanımadığını, kararına da ujTnayacağuıı bildirmiştir. Şimoi VVatergate: Avustralya ve Yeni Zelânda, denemenin yapılacağı bölgeye, tçleBrejnev*i ağurlayan Amerüca rinde birer bakanın da bulunlılar. Senato tarafından yürütü duğu birer savaş semisi yollamışIen Watergate skandalı araştır laıdır. Böylece Fransa'mn denemalannı diıılemek ıçin televiz me yapmaktan çekineceğini umuBilânço: yonlann önüne oturmuşlardır. yorlar. Bu arada, Çin de geçen Bilânçosu yapıldığında, tanm, 2irve 7fcsilesivle perr de en gün bir nükleer denenje yapmışkültür, Okyanus bilimi, taşıma, heyecanh bir nolnasında iken tır. Çin"in kendi top'raklannda maliye ile ılgili 9 anlaşma imaraştırmaıara *ra verilmısti. Es yapıldığı halde, Avustralye ve zalandığı görülüyor. Bunların ki hukuk dacıştnanı John Dean, Yeni Zelânda bunu da protesto tümü de daha önce hazırianmış sorgasunda oıarJi tertibinde etmişlerdir. Avustralya hükümaolacaktır. belki Kissinger'in Mos Nixon'un parnirfğı oıup olmadıkova'yı ziyareti sırasında. Sa gını bilmedtğinı, fakat onu ört ti önceleri. tngıltere'nin kendi topraklannda deneme yapmayılannı arttırmaya o kadar çabas etmek ırın sendisıyle kırk sına izin verdiği halde, şimdi ba harcanmıştır ki, gelecek yıl kez konustuğunu bunun için Fransa'mn denemesine karşı bu nükleer silâhların indirimi kobir milyon dolar narcamaya ha davranışlan, her iki ülkede de r.usunda aniaşmaya varılması zır olduğunu söviedigıni anlat son seçimde fktidara gelen îşci İçin bir aniaşmaya varıldığı da mıştır. Bu Nixon*UD şimdiy» anlaşmalann sayısına eklenmiş kadar en kesin suÇ'annıası ol hükümetlerinin dıs politikada bağlanrnaJrtadır. tir. Yani anlaşma değil de, an muştur. Buna karşj Beyaz Sa acemilrklerine îşçi hükihnetleri olduklarmdan laşmak için anlaşma. En önemray, olayı örtbas etmekte De dünya İşçi Sendikalarmın destelisi, nükieer savaşın önlenmesi an 'ın önayak oldugunu ıddîa et ğini de saglamîşlar, fakat çıkar için imzalanan 8 maddelik bir miştir. Aslında Dean bu yolda yolda değiîlerdir. anlaşmadır. 17 sayfahk bir bilçaba harcadığını jkar etmiyor diri rfe yayımianmıştır ki, yeni fakat Nixon'un d^rektir! altında bir şey bildîrmiyor. Öte yandan, hareket ettiguıi söylüyor. ö t e B.M.'de 2 Almanya: ticarette Sovyetier için «en ziyavandan Nıson, Kamboç'un bomAralık'ta imzalanan «Temel de musaadeye mazhar ülke» bardımanı için istenen tahsisa Antlaşma» Fed. Almanya ve D o hakkıns Senato'ya kabul ettirtın Senatoc*) verilen reo kara ğu Almanya tarafından onaylanmek vclundaki çabası başarısız rını veto etmis ranı vargı or dığrndan her iki Almanya da Birolmuştur. Senatörler: şart olaganı ile mücadelesin. sürdiire leşmiş Milletlere üye olmak için rak ileri sürdüklerı Yahudi göceğini anlatmısıtır Bu davranı Güveniik Konseyine başvurmuşçü vergisinin kaldmlmasmda direneceklerinl anlatmışlardır. lşadamlan da inceden inceye hesaplarını yapmadan, uzun vadeli kredi veremiyeceklerini söylemişler, fakat Brejnev"in «iyi bir satıcı» olduğunu da tesKIRKLARELİ İMAM • HATİP OKULU lim etmişlerdir. rafından venlen teminata ragmen, iki süper drsrletin dünyaaa bir Condo»nirıum (Ortaklaşa egemenlik» »urmak çabasmda oıduklanm Avrupalılar görmektedirler. Öte vandan, A . merika'nm Avruptt'dan askerlerini çekeceğindtn de kaygı duyulmaktadır «KarsıIıKlı ve dengeli kuvıet indirimi» görüşmelerinin 30 Ekimde başlaması için zirvede verilea kaıar is» NATO'da iyi karşianmı$tır. fakat askeri örgütUn dışında olan Fransa ou görüşmeiere katılmıyor. şın yeni bir anayasa bunalımına yol vermesi beklenİ7or. Fransa'nın Direnişi: lar ve Konsey isteği kabul ede* cek, meseleyi son sözü söylıye, cek olan, Genel Kurula yollamiftlt. «Terael Antlaşma» Fed. ^1manyâ'ya göre, bir millet içinde iki devlet kuruyor, bu nedenie, diplomatik ilişkilerin Büyukelçiler yerine Temsilciler tarafından yönetılmelerl gerekmektedir. Dogu Almanya bu görüşü kabul etmemiş, fakat Bonc'a Büyükelçi de yollıyamamıştır. Karşılıklı ilişkiler konusunda Doğu Almanya çok çekingen davranıyor. Fed. Almanya tarafından yutulacağından korkuyor. Her halde Genel Kurulun her iki Almanya'yı da üyeliğe kabul edeceğinden şüpha edilemez. îsrail, D. Almanya için olumsuz oy kullanacağını bildirmiştir. Birinci Dünya Savaşınd&n 8 yıl sonra Milletler Cemiyetine giren Alaıanya, İkinci Dünya Savaşmdan ancak 28 yıl sonra e,\re'oiliyor, hem de parçalannua ve bölünmüş halde. ACl BtR KAYIP Eşim, kardeşim ve babanua Ortadoğu: Brejnev'in gezisi yüzünden Watergate araştırmasma ara veren Amerika Senatosu, zirve sona erince, göreve tekrar başladığı gibi, aynı nedenie Ortadoğu savaşı konusuncîaki görüşmelerine ara veren B.M. Güveniik Konseyi, tekrar faaliyete geçecektir. Konsey çalışmalannın sık sık Yahudi gösterilerine sahr;e olan Xevv York'tan Cenevre' ye nakli düşünülüyor. Bu arada Mısır, Ürdün ile barışarak, Israil'e karşı cephe birliğinin kurulmasına çaba harcamakta, Îsrail de, Tunus Başbakanı Burgiba aracılığı ile Araplarla görüşmeye çalışmaktadır. Burgiba arabuluculuk yapmayı dolayh olarak kendisi önermiştir, fakat Araplarca pek sevilmeyen Burgiba'nın arabuluculuğunu kabul etmelerı olağan değildir. Savaş hazırlıklarına rağmen Enver Sedat'ın Israil ile savaşı göze alacağı şüphelidir. Kendisini özlediği barışa yaklsştirmayacağmdan Îsrail d'e savaşı tazelemek istemez. Sava? hazırîıklanna ve Güveniik Konseyinrieki diyaloğa rağmen, OrtadoŞu'da «ne barış, ne savaş» durumu sürüp gidecektir. Profesör Dr. Nüzhet ATAV 30 Haziran Cumartesi günü Hakkm rahmetine kavuşmuştur. Nâşı 2 Temmuz Pazartesi günü öğle namazı kılındıktan sonra Şişli Camiinden kaldınlacaktır. Akraba *e dostlanmıza teessUrle duyururuz. Esi: Nedret ATAV Kardeşi: Zekiye OURGCNUGLÜ Evlatlan: tnci ve Csn KIRAÇ Cumhuriyet 525P AZOT SANAYİİ T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Samsun Fabrikamız lhtiyacı Olarak Anıonyak Satın Alınacaktır Mezkur hammadeya ait Idarl •artname, slrketlmlsln (Izmir Caddesl No: 35 Kızılay • Ankara) adresrndekl merkezı ile (Söğüt Sokak N a 10 Kanköy • tstantrul) dakt BUro MüdürlUğümüzdeo temln edilecektlr. Şartn3me bükümlerine uygun olarak hanrlanacak t e t lif mektuplannın 18.7.1973 gUnll saat nfflje tadar Genel Müöürlütumü» Haberlesme Müdürlüğüne eldeD tevdi] veya aynı gün ve saatte Genel Müdürlüğümüzde tntlunacak şekilde postaya veriunesi şart olup, postada v&ki geclkmeler nazara alınmıyacaktır. 2J CBasm: 17922) 5223» Körfezde Rüzgâr: Fakat Ortadogu'nun Basra (6 Körfezi bölgesi, Akdeniz bölgesinden daha tehlikeli olmaya S başlamıştır. Mısır • tsrail çatısmasına benzer, fakat kansız bir Irak • tran çatışması, genişlemek yolunda görünüyor. Irak'ın Kuveyt'e saldınsına varan sınır anlasmazhğı çözümlenmemiştir. Irak iddialannd'an vazgeçmek İçin Kuveyt'in elinde olan Warka ve Rubyan adalarının kendisine verilroesini istiyor. tran tarafından desteklenen Kuveyt, bunu reddediyor. ö t e yandan Irak, Pakistan ve Iran'ın Beluçlarını kişkırtırken, îran da Irak' ın Kürtlerini kışkırtmaktadır. tran Irak çatısmanna uzaktan Hindistan'm cfa katıldıSı bilriiriliyor Hava kuv%et!eri pilotlannı egitmek içln Hindistan subaylannın Irak'a eeldiSI haber verilmlîtir. Sovyetier de Irak'a vs Göney Yempn'e Mfg uçakîan ve eesitli «ilâhlar verfrken, Amerika da tran. Kuveyt ve Sutıdt Arabfşfan'a Phantoro uç»kl*n ve c«>«!tH «ilihlar vermektedfr. Kör'pzrt? e«?n rüzgâr, fırtınaya çevrilecek mi? ÎLÂN Okulu Müdürlüğünden 1 Aşağıda muhammen bedelleri ile geçici teminatları yazılı yiyecek maddeleri 25 Temmuz 1973 günü saat 11.30'da Muş Millî Eeitim Müdürlüğü'nde kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Şartnameler mesai saatlerinde bedelsiz olarak Müdürlüğümüzde görülebilir. 3 lsteklilerin 2490 sayılı Kanuna göre teminat alabilecek belgelerini teklif mektuplanyla birlikte ihale saatinden bir saat evvel Komisyon Baskanhğına vermelerini, postada vaki gecikmelerin kabul olunmayacağı ilân olunur. MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Miktan K. Gr. bedel L. Krm. 24400 00 24000 00 Pompidou'ya Rapor: Brejnev Nıxon Ue görüşmeler fcakkında Pcmpıdou'va ve onun araci.'ığı ue oteki Ortakpazaıcııara bilgı veımek ıçaj Paris'te iki gtln ffalrnıştır Ik. oturumda H saat süren «jrüşmeleraeD sonra çıitanl>\p b'.ıaıriye eöre. Nixon i!e görüim>'ler Konusunda verilen b'lgivi iıkkatle dinleyen Pomoidou F'ansa'nın Kendi bildigi yoıd^n «vnlmayacağını. kend: 1ht.'vacla<ın» ııypın o . larak konvansıvonhi ve nükleer sılâhlar »aDMiına devana edeceğini v» Anıe'ikadPlci «ırvede verilen tcararlann Fransa'vı ve Avrupa'vı baglavamavacajhnı s«v lemiştir. drejutv ve Nıxon ta CSni 6 kalem Gıda maddesi 3500.000 Ekmek 20.000 Adet Geçici teminatı L. Krs. 1830 1830 00 00 Bandırma Doğum ve Çocuk Bakımevi Baştabipliğinden JMnhammen Mnvskbst Bedeli Teminatı C i nsi Miktan Lira Kuroş Lira Kamy Muhtelif ilâç 42 Kalem 54.835^0 4.112.66 Yukanda gösterilen ilSçlar kapalı zarf eksiltme uıulfl İle satın alınacaktır. tbalesi 18/7/1973 Çarşamba günü saat 14.30'da Baştablpligimizde kurulu Komisyonda yapılacaktır. Satın ahnarak flaçlann cins ve miktarlan i)e sartnamelerl, tatil günleri hariç her gün BayabipligîmiT tdare memurluğunda cörülebüir. tsteklilerin 2490 sayılı Kanunun 32 nci maddesine uygun hazirlayacaklan teklil mektuptanm ihale günü «aat 13 30'» kadar yukanda oelirtilen yerde toplsnan Komisyon BaşltanlıSraa vermeleri. teklif mekfuplannm posta ile B8nderilmesi halinde vuku buiacak gecikmelerle kabul edilmeyeceŞI İlân olunur. CBasm: 17539) 5238 thala sati 15.00 16.00 • • • 3 • 8. No: C i n s i 1 Bakkaliye Miktan Tntan Geçici teminatı 33 kalem 267.125,00 13.935,00 (Basın: 18080/5241) m • • • Yukanda iki kalem halinde yazılı olan gıda maddeleri 2490 sayılı kanunun 31. maddesi gereğince kapaiı wrf usulü ile 28 Temmuz 1973 tarihinde yapılacak ihale ile satın alınacaktır. Gıda maddelertne ait ayn ayn şartnameler Okul MUdürlüğünde görülebilir. tstekülerin usulünce haarlayacaklan teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar Komisyon Baskanlıgına vermeleri ilân olunur. CBasm: 181555239) (> &•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••} • < • i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle