Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHÜRÎyET 28 Haziran 1973 50. Yıidönümü K U'ağınm en ozgün Fran«ız romar.e.Iaruıdan olan büyuk Türksever Pierre Lctı'nin 50. ölüm yılddnümüydü bu ay Fransız eriebiyatına veni bir ses, yepyeni bir esin getiren yazarın Tıirk ulusuna içtenlikle bağlanması, Türkıye'vi «ikinci vatanı» (1) savması. ona kar«ı duyduğumuz ilgiyi bir kat daha arttırnor Ülkemizin binbır güzellık ve görüntusünü nıce kez s> cak bir sevgiyle kııcaklamıs gdzlerini, 10 Haziran 1923 günü Hendaye (Fransa) deki evinda diinvaya kaparken gönlünde kabaran son anı imeeler kuskusuz yurdumuzdan. kulağında çın« lavan son anı «esler kuskusuz dilimizdendi: J921'de inme geçirdiğinde, on bes gün kıpırdamayan dıli yeniden çözülünce dudaklarından ddkülen ilk sözcükler nasıl Türkçe olmuşsa. Giderefe Türkiye sevgi«ini tüm sevgileriyle, yaşamının en mutlu anılarıyle özdeşleştiren Pierre Loti'nin edebiyat dünyasındaki yerini ve sanatçı kişiliğini bir kez daha anımsamak bu büyük dosta karşı duyduğumuz iki yönlü ilginin bizlere yüklediği bir görevdir. Olaylar ve gö*üşlcr Pierre Loti'yi Anarken Berke VARDAR filkesine dönmesi. geri geldiğinde sevgillsinin ölüm bsbennj alması, Turk yujnası olarak katıldığı Osmanlı Rus savaşında ölmesı. Bu yapıtı, aynı turden bir olay orgüsü içeren ve sonradan Le Mariaee 4e L#t» ı Loîi'nin Evlenmesi) adını alan Rarahn izledı (1880). Buyük yankı uyandırdı \apıt. en tutulan romanlar arasında yer aldı Fransız okurunu uzak ülke!ere alıp götüren daha bir dızi roman ke*intisiz birbirini kovaladı: Le Roman d'l'n Sipahi (Bir Sipahintn Romanı) (1(81), Mon Frere Tve» (Kardeşim Yves) (1883), yazarın başyapıtı sayılan ve Breton denizcilerinın kabramanı oldukları acıklı bir seriiveni dıle getiren Pechenr dlslande (tzlanda Balıkçm) (1886), Madame Chrysantheme (1887). Le Matelot (Gemici) (1893), Ramantcho (1897). v.b. Bu arada Fransız Akademisi'ne seçilen (1891) yazar, 1896'de donanmadaki görevinden alındıysa da çok geçmeden yine e«ki görevine döndü, yarbay olarak bir filoyla Çin'e gonderildl. Pek çok ülkeye ugradığı bu geziden veni yapıtlarla döndü: Les Demiers J o a n de Pikiıt (Pekin'in Son Günleri) (1902). Linde sans les Anglais (Ingilizlerin Bulunmadıgı Hindi'tani (1903), Les Desenehante>s (Kırgınlar) (1906), v.b. «Çağdaş Türk haremlerinin romanı» diye adlandırdı|ı bu yapıtta Loti, harem yaşamına göroülen duygulu ve bilgili genç kadmlann içintfe bulundukları güç durumu dile getirir. Istanbul'da oturan ve yazara aşk mektupları gönderip çarçafa biirünerek onu kandıran iki Fransız kadının sakasından doğmus olması (2), romanm bildirisini değlştirınez. 19O6'da albayhga yükselen Loti, 1910'da etnek11 oldu, 1914 te yeniden görev ald1!. Bu arada, yofun üretimi yıllar boyunca hiç hızını yitirmedi. Daha önce olduğu gibi, I913'te yayımlanan L« Tanıvle A$«nİ8ante'ta kaleminin bütün fücüyle Türkiye'j'i «avunan yazann rurdumuza karşı duydu|u Ugi've »evgi gitgid* arttı. Hasta yatağında, blümıinden bir suı*e önce. Türkiye'yi savuran girişimlerinı sürdüreceği volunda başhca ızleyicisi saMİan Oaude Farrere (1876 • 1P57) e ant içirmesj gerçekten an:!maya değer. Pierre Loti hemen hemen bütün yapıtlarında kendl ya$aaunı dile getirir. değişik çerçeveler içinde dönüsük bir özyasam Öyküsü «ucar. Az okudufundan pek etki altında k.almamiî, klfisel ve özgtin bir roman yaratmıstır. Kisisellijiyle Chateaobriand'a. Bernardin de Sair.t • Pierre'e. Rousseau'ya uzanan çizgi üstünde yer ahr. XIX. yüzyıl sonlannda Fransız roraanında gorülen dıstan içe dönüşü de çak iyi yansjtır. Güncesini romajılastınnası rfısmd», ucak ülkelerden taze bir hava getirerek kuru kahplan kanıksamiş, ahşılagelmis biçimlere doymuş olan okura yeni ve gür kaynaklar sunar, onu yaşadığı dunyadan çekip çıkararak nzaklara, vadellere götürür. Toplumsal çevreye e^ilim, begeni ve gereksinmelerine uygun düşen bir büdiri yöne!tir. Böylece en az otuz yıl en çok tutulan yazarlar arasında yer alır. Bir tür romantik durarlıkla beslenen ve bakıslarının önünden akıp giden görüntüleri de gon Jünde dalgalanan rfüjleri de aynı akıd, yumusak. yalın anlatımla dile getiren Xoti, çok az sayıda öğeden oluşan bir olavörgfiîü içinde aslında hep aym koDuyu islemiştir. Birbirini çılgınca seven, ama bfr gün koparcasma birbfrinden avrılmak zorurda kalan sevgililerin yarınsız aşklarıdır bu. Söz konusu yüzeysel çerçeve, vazarın yaşam sıkıntısından, akıp giden, her şevi de kendısiyle birlikte sürükleyen <zaman> karsısindaki tedirgioUSinden, bunaltısından, hayat kınklıklanodan, ölüm korkusundan örülü derin bir temele yaslanrr. Aile dinl olan Protestanlıktan gitgid* uzaklasıp koparak esnek bir kamuttnn cılıkta karar kılan ve düşlerindeki cennetî yeryüzünde aramaya kalkısan Loti'nin romanlannda türekli bir kaçısın degişik göriinilmlere bürünen öyküsünü izleriz. Bu yapıtlarda, tutkunun, coşkunun tadı yitik kışı ve nesnelere karşı duyulan öziemin acısıyle buruklaşır. Zamanın kişilerl de nesneleri de kemiriji, tüm değişimlere yön veren bu değismez vazgı vıldırmaz vine de yazarı, onu veni veni yasamlara, törelere. ülkelere yöneltir Doğada olduğu gibi ülkelerde de değı«mezliği arar Loti, bundan ötiirü de birtakim tutucu eörüslere saplandığı olur. Ama var6ığı sonuç hep »ynıdır: Geüp çeeicilik ortak yazgı. ölüm değişmez vasadır. Dış dünyamn değisken görüntülerini de, ruhundaki kıpırtılan da olanca duyarlıÇıvle izler Loti, tüm içtenliğivle yazıya dönüjtüriir. Sonsuzluk ve değişmezlik susuzluğuyle jrelip geçici izlenimlerini betimlenteye, errensel kasırgadan birkaç kalmtı oUun kurtarmaya çahsır. Bu yoldan direnir ölüme karşı. Bir Dönem Kapanırken ir dönem kapamyor. Ne var ki 12 Mart Muhtırasıyle açılan bu dönemln büsbütun kapandığını sanmak da yanıltıcı olacaktır. TopJum hayatında, h:çbir dönem geçmişten bağımsız degildir. Elbette geçmişin mirası, gelecege vüklenir. 19611971 dönemi 77 Mayıs'ın varattığı butlın etkenleri taşıdı: 127 Mayıs Anava^ası ve öngördüğü kanunların etkileri toplum hayatını etkiledi. 2 BaSjmsız Anayasa kurumlan işlevlertni yürUttüler. 3 Devlet kesiminde 27 Masis'la önemli vprlere ?e*irilen tarafsız memurlar. vönetimde bir süre söz sahıbivdi'.er. 27 Mayıs. tamamlanmıs bir askercil müdahaleydi. 13 Mart tam müdahale niteliği taşımıror. 197Tin 12 Mart'ında verilen Muhtıra'nın vapısında tasıriıSı çelışki kısa bir duraksamadan sonra ürünlerini verdi Parlatnento. Muhtıra'da «Türkive CumhiTivetinjn eelecegini aâır tehlikeler attma sokmakla ve Anayasal reformlan vaümamakla» niteleniyordu. Şimdi aradan ifcf buçuk vıla vakın bir süre cecmiştir. CHP Genel Baskanı Bülent Ecevit'in dün sövledigi gibi «Tutucu parlamcnto çoeunlajhı Anavasayı ve demokratik re^mi tahrip rrmiırtir.» Bu tahribatın mirasım 1970'lerde yükleneceğiz Cünkü: 1 77 Mavıs Anayasası geriye dogru defiştirilmis, bu gerive deÇisikligın öngördüğü yasalar çıkanlmıstır. 2 Bagımsıı Anavasa kurumlan kısıtlanmıştır. 3 Devlet kesiminde tarafsız memurlar tasfiye edilmisOr. önümüzdeki dönetnde bir «Sivîl Sıkıvönetim» uygulamatl amaçlanmıstır. «Yönetimi sivilleştirme» devimı altında yatan anlam budur. Ardınlann çilesi de kolay kolay bitmiyecektir. Bu alanda karar verm*>k vetkisine sahip kuruml&rda siyast rüzgârlara göre rüzgar horozu gibi dönen öşllerin savısı az degildir. Dönem kapanırken birlkl noktanuı da artık iylce anlasılmıs olması gerekir AP'nin kimliginde demokratik blr nitelfk ttörmek isteyenler, son çıkanlan kanunlardan sonra serçekle yiizvüTe «elnrisierdir. Bir sivasl parti fasizmln sfmsıvah kafasıvie bir dlzi kanunu benimserse. o partiyi demokrasinin öğelerinden biri savmak eordur. Ama AP bu yolda vürümek zorundadır. Tutucu toprak aSasmdan İs cevrelerine, topraksız kövlüden sanavi i^çisine dek blr veîpaze Ustüne kitle partisi nitelifini korumak lsteven AP, hem so<val uvanışm önüne gecmpk için fasizan tedbirleri uysulayacak. hem de önlenemiren toplum degişimleri karsı=mda tAvia vererek çekllecektir. Zaman zaman lsaretlerl ırörülen «oraki Rertlemeleri Id simdi gerileme yok. ilerleme vardır demokratik nt yete baflamak safdillik savılmalıdır. Kitle partisi yelpazesinde yer alan ileriye açık güçleri koparmak isteyen her skımı. hukuk içi veya dısı usullerle safdıaı etmek islevini AP Terine geürecektir. V'arlığının yasası budur. Bu arada ülkemizde Cumhuriyeti kuran ve 27 Mayısi eerçeklestiren ilerici güçlerin tarihi ittifakı da bozulmustur. tlerici güç derken nevi kasdettiğimizi de belirtelim: Derici güç, değismez ve duragan değildir. Yerine ve zamanuıa göre saptanır. Emperyalizme karşı ulusun başuıda savaşan kral ya da padisah üerici olabilir: empervalîzmin hizmeündeki isçi »endlkası tutucu sayılabilir. Bu değişim içinde ilerici güçler ittifakını düşünmek gerekir. tlerici güç saydığı Uçiyi ve köyJüyü kazanmadan. bürokraük güç diye kötülediklerini karngına alan siyasî parti, acı bir yalnızlığa düşebilir. Yeni müttefîkler kazanmadan eski müttefiklerin tasfivesi, güçsüzlejıneye yoi açar. GiiesüzJesraek, demokrasi adına demokrasi dısı T>arlamentoeuluğa katlanmaya yol açar. , Ülkemiz bir bunalım geçiriyor. Her bunalım, bir değişim demektir. 12 Mart'Un yan a çok ?eyler gördük. Daha da göi"eeeğiz. Toplumlann hayaünda olur böyle şeyler. Tarih, dümdüz bir asfalt yol değildir. Geleceğe de dümdüz asfalt yoldan yürünmez. Bugün Türkiye'de seçim sonrası iktidarına hazırlanan Muhnrazedeler. kısa sürede büyük zorluklar kar»ısındı kalacaklardtr. Çünkü Türkiye'nin bunalımı ekonomik çıkmazlardan doğmuştur, v« o çıkmazlan ajacak blr yöntem ortada görülmemektedir. Türkiye çeyrek yüzyıldan beri sanayileîmeyi gerçekleştiremedi. Komsulanndan bile yavaş kaldığı bir bilim gerçeği. T "Bu get$e|t'tfi7e'<^Hl«n ve halkın istemlerini yansıtan bir muhalefet olacak elbet. Aydıjv^kisi, özel iddialannın kölesi, bçrtiığiain h.n>7anı4«£Üs*i o »nuhalefetin neferliğini sevinerek yapar. Demokrasivi savunmak ve gelijtirmek ancak bu yolda elbirlifiyle gercekle;ir. B Yaşamı ve Yapıtları XIX. vüzyıl sonianna doğru Fransız romantnın izlemeye başladığı anayollardan birini yabancı ülkelerin türlü görünüm ve törelerinden esin alan, yadelei (egzotik) ve kisisel nitelikll yapıtlarıyle açan Pierre Loti, 14 Ocak 1850'd'e Rochefort'da doğmuştur. Asıl adı Julien Viaud* dur. Daha ufacıkken Okyanusun şiirine kapılarak engin denizlerin çağnsına kulak veren küçük Julien'in tek amaci denizci olmak, görülmedik ülkeler görmekti. 18S5'e kadar Rochefort'da okuduktan sonra Paris'e gitti. denizcilik okuluıva girdi ve amacına ulaştı. önce bir okul gemisivle Fransa kıyılannı dolaştı, sonra subay adayı olarak bir başka gemiye atandı (1869), Japonya'ya, Tonkin'e gitti. Çoktandır günce tutuyor. izlenimlerini saptıvordu. 1872'de uğradığı Tahiti'den, edebiyat dünyasında benimseyeceği adla döndü: Loti.. Pasifik'te yetisen bir çiçeği belirten bu adı yerli bir kız vermişti kendisine. 1873'te Senegal'e ve daha bazı Afrika ülkelerine gitti. 1876'da teğmen oltfu, «La CourOnne» gemisiyle Selânik'e gönderildi, oradan da Istanbul'a geldi. Türk sulannda on sekiz av kaldı ve gördttğü güzelliklerle büyülendi. 18T9'da yayımlanan ilk romanı Arirade' bu geziden doğdu. Anı ve mektuplardan oluşan acıklı bir ask öyküsüydü bu. Konu son derece yahndı: 1876'da Selânik'te rastlaşan fngiliz subayı Loti'yle güzel Aziyade arasında doğan aşk, sevgililerin bir sür» Istanbul'da birlikte yasamalan, sonra ayrılnoak zorunda kalmaları, Loti'nia Bildirisi ve Sanatı Bize Düşen Görev Ruhsal bir titresime girer varhklarla, kişilerle, rıesnelerle; cosku dolu atılıçlarla dogayı da, yasamı da olanca renkliliği ve genl$ligiyl« kucaklamak ister. Gözyaşlan ve sevgileriyle, dııygu ve d*uyulanyle özyaşamından esintiler aktarmak ister kendi Tarlığının sınırlan ötesine, füreyle yarısa girer. Bütün bir yasam deneyinin ürünü olan bu içerik yalın, kenriine özgü bir anlatımla desteklenir. Sözcük ytnelemeleri, benzeti fiillerinin sıklığı öznel kaynaklı izlenim sıfat•lannın bolluğuvle dikkati çeken bu anlatım duypusal ve duyusal bir boyut ekler yazın diline. özellikle denizleri, renkleri, ı.«ık]an, vansımalan. bir anhk duvusları ustalıkla aktaran bu betimlemeçi ve izlenimci anlatım yazarın yasam »erüveninj bıitün yo|funluğu.vle okura duyuran, lezdiren bir şiire dönüsür yer yer. Kısaca anılan bu özellikler Pierre Loti'nin bfldirisfyle bu bildlrinin «ktanm araeı o!»n sana'ttnı belirlemektedir. Hemen eklemeliyiz ki, yazarın güncesi de, mektuplan da henüz gerejince değerlendirilmis savılmaz. Ayrıca yaDisal eles tirinin gür ıjıgı Loti'nln yarattığı eyrene bugüne dek bir türlü yöneltiİmemistir. Gönfll ister ki. yakın bir gelecekte tümü kapsayan, en inc» ayrıntılara kadar Inebilen vapı«al bir vaklaşımla yazarın eksiksiz bir denklemi ortaya konulsun. Bunu yapmak da sanırım herkesten önc* Türk arastıncılanra düşen bir görevdir. (1) Claade Farrerein titi. Bks. L«U, Fsris. Flamraarion, 193*. (2) A. Thibavdet. Hlıtaire de 1a Ittterartrt b a » çai*e, Paris, Stcek, 193», a. CM. SORU SORABtLMEK OKTAY AKBAL Evet Hayır TAHVİL ÇIKARMA NEDENLERl emlekeünüzde 1967 yılmda başlayan «tabvil çücarma» islemi daha sonraki yülarda da devam etmis ve özellikle son iki yıl İçinde en yüksek seviyesine ula$mıştır. Gün yok ki, tanınmış ve tutunmuş gazetelerin iç sayfa larmı boydan boya kaplayan muh telif firma ve anonim jirketler» ait yılda *o 15 faizli ve ayrıca bazı çekici çartlan taşıyan tahvil satıs ilânları yayınlanmamıf olsun. 1970 yılı başından bugüne kadar satışa çıkanian tahvillerin bir milyar lirayı çoktan a«tığı tahmin edHmelctedir. Basbakanlık tarafmdan mayıs 1970'te •Türkiye Büyük Mîllet Meclisi Ba;kanliKina> sunulan ve o gün . bugündür müzakere sjrasjı ,bek4eyen Bursa Mületvekill saym * Kasım önad:m ve 12 arkadajjnça^ hazırlanan «Sermaye piyasasının tanzimi ve tesviki» bakkmdaki teklifin, ya da hükümetçe hazırlanacak tasarmın kanuniyet kesbetmesine kadar anonim şirketlerin tahvil çıkarmakta avnı hızla devam edecekleri Vuvvetle tahmin olunmaktadır. M I ice sorular mı geliyor aklmıza? Neden, niçin, nerden, ne zaman, böyle sorular işte. öğrenmek. anlamak istiyorsunuz, çözmek istiyorsunuz birtakım tfügümleri. Niye bunca sır, bunca kapalılık, bunca anlaşılmadık yön? Görür görür de soramazsanız, o sorular kalır içinizde, büyüdükç» bilyıir, dolandıkça dolanır, kördüğüm olur sonunda. Çocuk sora sora gelişir. Çocuk demek soru demektir. Yaşama ilk adımları sorularla atar insanoğlu, ömrü boyunca yeni sorularla karfilaşır, yeni sorular geçer içinden.. Bir soru sorup yanıtını ahrsanız, lkincisini, Cçüncüsünü de sorraak geçer içinizden. Ayıplanmazsanız, kötü bir is yapmış sayılmazsanız, başınızı rferde sokmayacafınıza inanırsanız... «Bu neve böyle oluyor?», «Bunun ardmda Tie var?», «Işin gerçeği nedir?.. Bu tür sorulann açıkça, istendiği zaman sorulmadıgı bjij4ilkede jercfik özgürlük aramaym. Yoktur çünkU. Orda fiz^ürlük. &i>m&*mitt bir Sy^ınriuİ. ^ W sorulabilir, bunlar yanıtlanabilip; derf ^ egemen güçleri. Islerine gelmeyen soruları ya duymazlıktan gelir, ya da ağzına tıkar soranın!.. Sovyet şairi Yevtu?enko, bir konusmasırda şöyle demistl: «Hiç bir sey bir sorunun yutulma'indan daha tehlikeli o*epildir». O yutulan sorular bir eün çig eibi büyür, ezer önüne dikilen engelleri de ondan... Yanıt beklemeden, bu sordujureuz şeyler doğru mııdur demeden, sagduyuya uygun mudur diye bir an durup düşünmeden .. Sorulan blriktlrmemell de. Tek tek karşılamalı onlan. Açıklıkla, iyi niyetle. Kızmadan, köpürmeden, «Sen kim oluyor^un da bana sorular soruyorsun» demeden. Herkes sorabilir, herkes yanıtını alabilir, kanısını yaygınlaştırmaktan çekinmeden. Her toplumda zaman zaman birtakım yanlış isler olur, vanlışlıklar giderek kötülüklere, çirkinliklere vol açar. Derken o toplum bir çıkmaza. bir batağa doğru vönelir. Herkes susmaktadır, herkes beklemektedir. kimse söylenen sözlere inanmamaktadır. Kendini, yazgı adını verdigi umutsuz bir umudun eline bırakmıştır, baska çare bulamamıştır. UmutJUZ umut!.. Kör bir umuttur bu, se«İ7İikte büN"ür. yalnızlık» la gelişir, durur durur o insan. o toplum birdrn en korkunç işi yapar, birdenbire en bekîenmedik biçimi alır. en $a$ırtıcı kişiliğe bürünür... Büyük patlamalardır bunlar... Düzen değisiklikleridir, insan yaşamını alfiist eden ej'lemleirdir tvf de olabilir, kötünün kötüsü rfe. Bir anda oluveren içler elbette ki o anın işi deSUdir, yılların birikiminin dinamizinidir o. Ama nelerin birikimi? Olumlu düşünüşlerin, soru vanıt karşılıklanmn, perekli araştırma, inceleme, toplumca olgunluğa erişerek yeni bir biçim, yeni bir anlayış, bir düzen, bir yönetici düşünce düzejine ulaşmanın birikimi. ürünü mu? Değil. Susmalann, içe ıtmalann, kızgınlıklann. kinlertn, düsmanlıklann tnsanojlunun duyabileceği buna benzer en kötü duygulann patlaması... Umutsuzlukla bir umut arayışı... ltalya'da faşizmin. Almanya'da nazizmin uygar bir topluma kısa zamanda yerleşivermesinde bu toplum umutsuzluğunun büyük payı vardır. Sarılmaktır yılana, umut diye, kurtulus yolu db'e. kurtancı düçüncp, ülkü, inanç diye... Türk toplumu bir *oru sorntama. soramama, gerçekleri araştıramama çağına girmis gibi .. Bir zsmanlar her şey konuşulurdu, çare aranırdı. sorulara yeni sorular eklenirdi. »orudan soru çıkartılırdı, sonra yanıtlan da verilirdi, iyi kötü, doğru yanhs .. Gencivle vaslısıvle. aydınıvle emekçisiyle toplumu kendi ba'sma düşünmeye iten. götüren gerçek bir demokrasi düzenini kurmak ardmda idik. Şimdi bakıyorum, en hızlı kişiler bile, en genç yürekler bile. en sağlam kafalar bile soru sormaktan vazgeçmişe benziyorlar. Değil yeni yeni sorular ileri sürmek, düşünmek, en eski sorulan bile yutuyorlar içlerinde! Ne olur ne olmaz diyerek! Hep içte kalıyor bütün bu sorulmayan sorular. Ne yutuluyor, ne yitip gidiyor, ne ortadan kalkıyor. Bir iken ıki. ikiyken on, onken yüz oluyor, büyüyor gün geçtikçe. korkulu. ürpertili birer canavar gibi geüşiyor kisilerin iç evrenlerinde .. Yevtuşenko «Yeterince aydınlatılrrfamıs'yurttas. toplumun sakat bir üyesidir» demis bir yazısında. Kendi ülkesindeki durumun ele$tiri»ni yaparken.. Sovyet toplumund'a İşte ür>lu bir sair soru sormanın önemini. eereklitiğini açıkça «öyleyebiliyor. Yeni sorulara yeni yanıtlar gelecegini bilerek, bunun o toplumun gücüne yeni güçler katacağına inanarak, herkesi bu inançta birleşmeye çağınyor .. Evet, sorulan yutmamalı. sorabilmeli, yanıtını da beklemeli toplumdan, yöneticilerden. olmazsa kendimlzden... Sorusuz kalmak, yanıtsız kalmaktır. Soru soramamak, yasarken ölmektir. Soru sormaktan çekinen insanlarla dolu bir toplum buyük bir mezarlığa benzer. bugün değilse yann öyle olur. M ANONÎM ŞÎRKETLER, BANKA KREDİLERİNİN AĞIR KOŞULLARI KARŞISINDA, TAHVİL ÇIKARMAYI DAHA UYGUN VE KÂRLI BİR YOL OLARAK SEÇMEKTEDİRLER. tsmail DOĞANAY Yargıtay Ticaret Daiıen Cyetd aayıldıfiından, bir t&raftan, bu uzun süre içinde o panyı gelir getiren bir başka işte tullanmak imklnını tamamen kaybetmekte, Öte yandan da yine bu süre içerisinde meydana gelen para değerindeki düşüşler nedeniyle tahvile bağladıgı nakit parasmıa «satın alma gücü» iyice aatalmış olmaktadır. Gerek Bankalar Kanununun kredi verme konusunda öngbrdügti özel kosullar ve gerekse resmi mercilerin memleketin ekono mik gidişi yönünden zaman taman almak zorunda kaldıklan tedbir ve kararlar nedeniyle, ge» nellikle anonim şirketler, bankalardan istedikleri zamanda, ıstedıkleTİ mik tar krediyı, istedıkleri vâde ile almak olan&gma asla sahip dejildirler. BankaMr ai» ketlere kredi verseler bile, verecekleri bu kredi «yatınm kredisi» değil, '.20 oranına ulaşan bir «işletme kredısi» olacagı için hem en çok dokuz ay videli olur ve hem de teminat ve hatta lpotek bile gösterilraesini zorunlu kılar. İşte, bankaların bu agır şartlarından kurtubnak isteyen sirket ve firmalar, ihtiyaçlan olan «ödünç* parayı, münhasıran, tahvil çıkarmak suretiyle elde etmeyi banka kredisine tercih ederler. Şirketlerin tahvil çıkannalanna sebep olan en önemli etkenlerin başında, bankaların sos konusu olumsuz tutumlan yer ahr. Türkiyeıjin bugünkü banka kredi sartlan dikkate alındı&i takdirde, her halükârda, şirketler için, tahvil ihraç etmek «uretiyle «ödünç» para temin etm* şeklinin çok daha avantajlı oldugu geroeği ortaya çıkmaktadır. DüZELTME: Dün bu sütunlarda yayımladığımız Orhan Apaydin'ın «Bir Oavada Adll Yanılma» bashklı tartısma yazısının baştan ikinci cümlesinin sonundaki «... eleftirflmesini yasaklamnlardırji hükmü «yasaklamanışlardır> olacaktı. Düzeltir, 5zür /lileriı. Anonira şirketler neden ve han gi ihtiyBçlan sebebiyte tahvil eıkarma yoluna giderler? Satısa çıkanlan tahvil, onu satm alan kimse ile satan fîrma veya anonim şirket yönünden ne gibi deRİfik görüntüler arzeder? t?te biz bu yazımızda, bu sorunları cevaplandtrmaya çalısacağız. Ekonomik Zorunluk tçinde bulundugumuz yirmind yüzyılın en büyük ekonomik ilkesi, «daha çok satıs yapabilmek icin. daha fazla imalâtta bulunabilmek imkfinlannı yaratmaktır.» Bir ticarf i;letmenin. kendi üretim ve imalât sahasma friren mamul maddesini toptan ve sürekli olarak oiyasava sunup aynı nevi mamul msdde ile rekabete girisebilmesi için, o isjetmenin, gerek işletmecilik ve gerekse ser mave bakımlanndan rakip fîrmalara oranla daha KÜÇIÜ. dah* üstün blr durumda bulunması zorunlndur îste. bu zortmlufc nedeniyle son günlerde buyük fırmalar ve özellikle anonim sirketler. eskî makine ve teslslerine veni makineler eklemek veya eski makineleri unalSttan tamamen cekerek onların yerlerine teknoloji ve sanayinin en son buluslannı sinesinde toplamıs veni makineleri ikame etmek suretiyle üretimini arttıno genialeyebilmek ve günün kosullartna uymak suretiyle daha üstün. daha kaliteü bir malı piyasaya sürebilmek ve bu suretle daha çok kâr elde etmek amaoıvle maddî bakımdan kuvvetlenme çareleri arsmakta ve sırf bu ekonomik zorunluk altrada da yüksek faizH ve hatta ikramivelî tahvil çıkarma yoluna girmiş bulunmaktadırlar. Tahvil nedir? Tahvil, özellikle anonim «irketlerin halktan ödütıç para sağlamak için itibarl *nominal) deeerleri birbirine eşit ve metin ibareleri aynı olmak üzere cıkardıklan borç senetlerinin adıdır. Tahviller, nama veya hamiline yazılı olabileceği gibi «ale14de>. «primli» veya «ikramiyeli» de olabilir. Herhangi bir anonim sirketin satısa çıkardıeı tahvili satın alan bir kimse, ?irketten, her yıla ait olan faiz nisbetini alacağı gibi ayrıca sirket tarafmdan tahvîlin çıkarüması arasında ilân olunan öderoe çart ve planına göre de bir süre sonra ana parasını yanl tahvîl bedelini de tamamen ceri alır. Tahvil çıkaran anonim şirketin kâr etmeyip zarar etmis olması hali. asla. tah\il sahibln! il«rilendirmez. Sirket zarar etmis oisa bfle tahvil »ahihi hem faiz!ni ve h#m de itfa planı muc'Mnce belirli bir *ÜTt «onra tahvil kar»ılı8ı olarak anonim sirkete «ödünc» olarak verdiS ana oar». smı reri ahr Cünkii. tshvil. «ntl alan kîmseye ortaklık hakkı ver. mez. Bunun tonueu olarak. tahvll «ahibl, ortaklıSm yönetimlne kahlmafc ranl ortaklık fşîerlnln «idlıinl gornek ve denetSmbi yapmak olanak ve hakkına nhip degildir. O sadece, elindeki tahvil» fare sirkeîten, hem faiz rfîlrtan ve h«m ae ödünç verdiği «M» paıa iataıupdan alacaklı du rumdadır. Ojsa, hisse senedi sahibi olan bir kimse, ancak, airket kâr sağladığı takdirde «kâr hissesi» alabilir, yoksa tahvil sahibi gibi faiz veya hisse senedi karsihğı ana parasını geri alamaz. Bizim ;irketlerimiz hissa senedi yerine daha çok «tahvil çı karm»ya rağbet etmektedirler. Son iki ay içerisinde, sauşa çıkanlan ttahvil» rutarının 400 mil yon liraya yaklaştıgı söylenmektedir. Tahvillerde faiz önceleri ''. 13 iken bir yıldan beri bu mik tar V* 15*e çıkanlmıstır. Hatta, her tahvil alana ayrıca ikramiyeler bile vaad olunmakta; bu arada büyük bankaların teminaüna da'.ıi dayanmak ihtiyacı duyulmaktadır. Anonim şirketlerin tahvil fhracı yoluna gitmelerinin baska bir nedeni de son zamanJarda ortaya atılan «para darlıgı» ve ban kalann kredi imkânlannı azalttıklanna dair ısrarlı söylentilerin yaygınlasmıs olması halidir. Ser maye ve kredi temini ihtiyacı bugün memleketimizde olduğu gibi ekonominln genijleme için de olduğu devrelerde daha da fazla hissedilir. Bankalarda para biriktirme itiyadmm henüz yeteri kadar gelişmemiş olduğu ülkelerde bankalsrdan ticarl kredi temini son derece güç olduğu kadar aynca da vüksek faiz 5demeyi gerektirir. İşte bu nedenle de, anonim şirketler, bankalardan ticari kredi temin etmektense, tahvil çıkarmak suretiyle, halktan ödünç para almayı daha ktr» lı ve daha yeğlenir bir jol «Jarak kabul etmektedirler. Bugün ıçin memletcetimizde revâçta olan uygulamaya göre, cıkarilan tahviller beş veya, sekiz yıllık bir ödeme planı içinde ve yılda °'«15 faizle satışa sunulmaktadır. Bu faiz miktan vâdeli banka mevduatına ilişkin faiz oranının halen bir yıl için *,YI, iki yıl için »M faiz yürütüldügünden çok üstünde göründügü için, halk, tahvil alımına yakın ilgi göstermekte ve satışa çıkarılan tahviller kısa bir süre içerisinde tamamen satılmaktadır. İLÂVELİ İKİNCİ BASKI BÜTÜN KİTAPÇILARD* 1. BASKISI BİK AYDA TÜKENEN Alan ve Satana Göre Durum Her ne kadar tahviller yılda •öl5 faizle satHmakta ise de, satın alan kirasenin eline bu faiz miktan tam olarak geçmez, çünkü, tahvil faizlerj «stopa.1» yolu ile "'«20 oranmda. «Gelir Vergisi» ne tâbidir. Binaenaleyh • verşi kesildikten sonra tahvil sahibinin eline geçen net faiı miktan ancak •A12'dir. Tahvil satm alan kimse, parasını, tahvil çıkaran anonim şirkete en az bes veya sekiz yıl jçibi oldukça uzun sayılacak bîr süre için «ödünç» olarak vermis Y I L I N K İ T A B I Nihat Erim Olâyi YAZAN : KURTUL ALTUĞ Kursunmoğlu, tltaan Selçuk, Hasan Pulur, M. Kejnai Hilml Yavuı'un tanıtma yazılan ileOENEL DAĞITIM: BATB» (Cumhurlyet 5093) 12 Mart ve TEŞEKKÜR Fatma Yalın'ı, Guraba Hastanesi 1. Cerrahi Kliniğinde çok baçanlı bir sekilde ameliyat ederek sağlığa kayuştuıan mujfik ve degerli hoca, Sayın • ŞÜKRA1S BORCU Büyük varlıgımız. dostlannın degerlisi, öğrendlerinin yol göstericisi | Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. .,, Genel Müdürlüğiinden 17 Şeker Fabrtkası Tsrun Bölgelertnde çalıştınlmak üzere Ziraat Yüksek Mühandislert, Zootetoüst ve Veteriner Hekim aünacaktır. Görev alacak kimselere, Şirketimizde Ziraat Yüksek M0hendislerine ve Veteriner Hekimlere ödenen yan ödemeler verilecefi gibi. mümkün olan yerlerde meskeo tahıisJ d* yapılabilecektir. tsteklilerde 657 sayılı Personel Kanununda aranan nlteliklen taşımalan yanında mecburi hîzmet yükümJülüğünde bulunmamalan, askerlik hizmetinı yapmjş olmalan ve 30 yBşından büyuk olmamalan aranılmaktadır. Yukarıda oeürtilen şartlara tıaiz adayların, lüzumhj belgeleri iîe birlikte (Türkiye Şeker Fabrikaian AJŞ. Genel Müdürlüğü Mithatpasa Caddesl No: 14 • Ankara) adrestne 4 Temmuz akşamı saat 17.00'ye kadar müraeaat etmelerl ve aym adreste 5 Temmuz günü saat 10.00'da yapüacak mülftKata bizzat katümak üzere hazır bulunmalan. (Basın: 1792S 5057) Prot. Dr. Şevket TUNCEL beyefendi ile zamanmda isabetli teşhis koyan Aüemizin dost v» mümtaı doktoru degerli hoca Sayın TAHİR ALANGtTnun Prof. Dr. Muhlis ÖZEN beyefendiye; ameliyat sırasında ve tedavi süresince yakın flgl ve yardımlarmı görduğümüz Saym Dr. Cavit Avcı. Saym Or. Cengit öktem, Sayın Anest. Dr. Sevki Kökleşmişefe'ye; kaliteli Rlmîerle sür'atli teîhiste büyük rolü bulunan Röntgen Mütehassısı Sayın Dr. Necdet Çamlı'ya; degerli Baîhemşire Sayın Neclâ Giiven ve fedakâr hemşire Sayın Vur Tan'a; hastay» refakatte bulunmak zahmetine katlanan kadirşinas ve yardımsever komsu Sayın Ziynet Kara hanımefendiye; klinikte görevli iyi yürekli ve çalışkan hemsire ve hastabakıalara minnet v* saygılanmızj takdim ederiz. AtLESİ *>•«•»«•••«•«•••••«• | HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ | ( I 5 % B = = = = İ ş Eczacıltk Fakültesi ( Dekanlığmdan J Fakültemız Bnousuiyea Fa.'ması Dılırn Oftlırun tnnyau Için 1416 sayılı kanun uyaTjica 11 Tenunut ıa7i ırünt) sa»t 9J0'da Fakülterrjzde vapılacak yatrencı ctll v* DlUm s navı ıle Fransa'da doktora vaomak Uv>re eczacı *^naenlecelttiT. Fazla bilgi ıçin Takülte Sekreterlıjıne müracaaı edllebilir. § 1 1 = 1 = = = ş ölümü dolayısiyle acımızı paylasmava koşan dost ve arkadaşlantnıza, çok dost çok candan sanatçıdüşünür arkadaslanna. son anında hayatam kurtarmak İçin başucunda çırpınan büyük insanlar Dr Fikret AKSOY ve İsmail TEREM'e sonsuzca minnettarız. Telefon, telgraf ve mektupla bızleıi teselUye çalısan degerli dostlara. çiçek gönderen. hayır kurumlarma bagışta bulunan zevata ve kuruluşlara. Galatasaray Lisesı. Boğaziçi Üniversitesi. Yüksek Gazetecilik Okulu. Daruşşafaka CemiyeU. Terakki Vakfı. 5i?ü Terakld Llsesi ve djger bütün okullarla cemiyet ve kumluşlara candan teşekkürlerimiîi sunanz. Hocalannı son yolculugunda ellertnin üstünde tasıyan onun eösterdiJH voldan vürüyeeeklerine vürekten tnandıJhm» çok sevgH] «erenrtlerinln tlgl ve bathlıklanni hiç unutmavaeafız. 8Ukran bomımuzu bu birkac satirİ8 «devemevecegimizi btltvon» ama. simrtillk baslr* rürffMln* tmkSn bulamıvoruz. Acımızın btivtiklüPlne ba{iflanmasmı dlliyoru». AtLESf (Bajin: 18088/5060) î ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••| (Cumhuriyet 509fi) 8 j [ TEŞEKKÜR Eastahgımı kat'i bir isabetle teşhis eden • İLÂN İstanbul Asliye 9. Hukuk HâkimlİJİnden İstanbul Belediyesi Vekili tarafmdan S'hıemuu Hf). seyin Kâzım sokak Ko: 26'da mükıro (etM Aktun» aley hine açtlan ecrimlsıl davasımn vapılan muhaKerriPsınde. Davalıva gönderilen dava dılekçesı ve davetiy» «tendb sinm tkametgâhı belli olmadıgından h«hı«le bu* tebliS iade edilmis olup. dava dilekçesi ve davetivervn Oiî »v îüre tayinj ıle ilânen tebl!*ine bir nüshanjım ^vannaneve talikıne karar verilmlç olmakla mıuıanerne ıçu> tajrr ediien 27S1973 rünü saat 10.00'da mA.*»*eniev« pumedig< veya kanunı bir vekil göndermedigi »akdırde srıvamno» muhakcmeyp devam edileceftin» karar v*nle<«egind«r dava dilekçes! ve davetiyenin tebliji maJoun.na kaım ounak üzere ılin olunur. 21.6.1973 !•••••«•••••••••••* • tvn/ııı» Doç. Dr. Erdoğan Ö2DAMAR VE • • Dr. Hasan SARJ'yatedavimi ihtimaml» devam ettiren S Prof. Dr. Rauf SAYGIN VE Dr. fncî GÜRKAN'a kıjmetH alikalarmı esirgemeyen Doç. Dr. Kenan KARABAY ve Hayat Rastanesinin Bıtimamlı hemşire ve personeline, hastalığım dolayısiyle bizzat gelerek. telgraf telefon ve mektupla hatınmı soran kıymetli büyiiklerim, akn/ba ve dostlarıma ayn ayrı saygı ve minnetle te^ekkür ederim. SUAT fiinuıııuııınıııııuıuuıuiiuıınıııııııııııııııııınııniiıııınıııııııiMiıınınıııınıııınııııııııııııınıııııııtııııııııİfi ıBasiii: 1J02» (Bıaıa; «971 $061) »••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• (Cumhuriye* 5097)