Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ransızlann dilimize agelişmemiş» ya da «az gelışmiş ülkeler» diye çevrilen deyimi yerıne îngilizler «gelismekte olan ulkelerı deyimini kullamyorlar. Bız, anlasılan Fransızların devişine daha çok kulak kabarttığımız için olacak, zaman zaman ahnganlık gösteriyoruz bu deyime karşı: Osmanlı Devleti'nin parlak ddneınıni anımsayarak, Afrikalı zencilerle bir tutulmamızın yanlışhğmı öne sürüyoruz. Bence haks:z değil bu tepki; gerçi kendimizi dünyaya gereğince tanıtmamışız ama, bugünkü ekonomık duru^ıumuz bir yana, şunca yıllık kültürel birikimimizin hiçe sayılacak değin görmezlikten gelinmesi, giderek bunun bize de bemmsetilmek çabası karşısında başkaldırmamak yanhş olurdu. Ancak benim bugünkü yazımm konusu tam bu değil, belki sonunda zorunlu olarak geîeceğim bu soruna. F Olaylar ve görüşler Batılılaşma Dünyalaşma Melih Cevdet ANDAY ruhunun bilimsel yönetmelerle nasıl saptanacağı sorunlan da önemle yer almaktadır bu yazıda. Bu ülk.eler düsünür ve sanatçılarmın, yabancı kültürler konusunda sert, giderek anlaşmaz tutumlan, unutulmamah ki, ulus olabilmek özlemınin atesiânden doğmaktadır. Profesör Mikel Dufrenne, bu kültür çatışmasırıda üç ayn tutumun kendini gösterdiğini belirtiyor. Bunlardan birini, Japon Şuişi Kate, kendi ülkesinin yüzyıl baçmdaki durumunu 6mek alaralc şöyle anlatmaktadır: ve «Batı resmi» bölümlerine aynlmısrı. Geleneksel t:yatroda Kabukl, No oyunlan oynanırken, yeni tiyatroda Shakespeare, Çehov ve Batı üslubunda birkaç Japon oyunu gösteriliyordu. Kabuki oyunculan yeni tiyatroya, yeni tayatronun ovunculan da Kabuki'ye gitmezlerdi. Batı kültürü avrıcalıklı seçkinierin. geleneksel kültür ise halkm malı idi. Seçkinler bu durumdan kendilerini sorumlu tutuyorlardı. Yerli dili ile kimi duygularm anîatılmayacağna inanan vazarları bulunduğunu söyleyen Ferdinand Agolemagnen. Pransızca konusan kara Afrika vazarlannın baska bir kültürle yaşamaktan, köylerdeki okuma yazma bilmeyen karde^lerınden ayrı düşmekten bir suçluluk duygusuna kapıldıklannı aniatıyor. îşte burada iklnci tutum ortaya çıkıyor: Yerli kültürün, Batı kültürüne karşı savunulması. Hintli Mülk Raj Anand, Hindistan'da y»bancı kültüre karşı îoven ulusalcılığm sarunuldugunu, geleneksel kültürün ve onun sanatsal anlatımlarının ldmi aydınlarc» canlandırılmalt istendiğini an!attıkt»n sonra, bunun yanında Avrupalı roman biçimi ile Hindistan yasam özünün birleştirildığini. dansta belli bir anlayısla Avrupa koreografisinin benimsendiğinl açıkhyor. Üçüncü çözüm jolu olarak. bütün yazarların evrensel olduğu inanışını jösteren Profe^ör Mike! Dufrenne, yine Şuişi Kato'nun ağzından bu durumu şöyle aniatıyor: Halkm Batı'lı yetenek ile Japon ruhu arasında aynmlı kıldıgı günler artık geçmıştir; Batıiı yetenek »rtık, Japon yeteneği olmuştur. tkilik ortadın kalkmıştır. İnsanlarımızın otomobil kullandığı, tarlalannı traktörle sürdüğü, Batriı televizjon sey rettiği yerde Japon ruhunu klm, nereden bulacak? Bugün Japonlar, Avrupalılar gibi giyiniyor, onlar gibi yiyip içiyor. Evet, kızlanmız kimono giyiyorlar, ama yalnız Pazar gün'eri. Dünyanrn her yerinde vok mu buna benzer şevler? Hristiyanlar da Hristiyan ruhunu yalnız Pazar günleri buluyorlar. Batı da değısiyor Batı'yı izlemek Batılılaçmak değildir. dünyalaşmaktır. Su kısa özetlemeden sonra, bizim durumutnuzu ele alıp kimi sonuçlara varmaya çalışalım: Severim Heı Güzeli apkın olmak kolay değil. Erkek olsun, kadm olsun, çapkınlık yollarında başan gösterenlerin bir marifeti olmak gerekir. Kolay mı nabza göre şerbet vermek. Kolay mı sabahlevin Neclâ'ya: Canım benim. bir tanesin «en! Ve aksama Şevda'ya: Hayatım benim. sensiz yaşayamaml Kolay mı? Tarihte ünlü capkmlar vardır: Kazanova, Don Juan. v.b.'nın serüvenleri ilçıyle okunur. Çağımızda çapkınlığıyla ür yapmı? ki'ilerin hikâyelerıni de gazetelerde izliyoruz. En son Ingiliz Kabinesinin Bakanlsrı piyasaya çıktılar. Hele Hava Savunma Bakanı Lord Lambton meger nejmis! Fılm yıldızı Julie E?e bile çapkın Bakanın hükümetten çeki'dığini duvunca çok üzülmüs: Beynimden vurulmuşa döndüm, çok hoşlandıgım bir insandı, ö>m:s. Lord Lambton'un ehliyetli bir çapkın olduğu anlaşılıî'or. Bunca kadını id^re etmek kolay mıl Kolav deŞil elbet... Ne var ki, geçmis VP gelecek bütün çaplcmlan bir »ıraya dizseniz bizim pnlitikacının eline su dökecek birisi cıkamaz içlerirıden . Bizim pnlitikacının esi menendi yok Bizim politikacı i«ini övle Eİ7İİ saklı da yapmaz. Daha diınkü marifetini gazetelerde okuyunca gözlerim faltaşı gibi açıldı: HelSl adjma h'i vollar, (fedim. Nasıl demiyeyirr. ki! B:7im politikacı 24 saat içinde hem isçiye hem işverene ask ilftn etmesini beceren adamdır. Hem d« m «sk! Işçinin sözlerinin icine baka baka: Ha%Tit;m benim. sensiz vaşayamam... diyor. Daha sözlerinin yankısı kaj'bolmadan, doğru işverene koşuyor: GözUmUn nuru, aebebi hayatım, ayağının rurabı olayım. Aşkoisun yafau! Ankara'da davullar yurubnuş, reklftmlar yapılmıs, kongreler açılmıs. Bir yanda işveren kongresi, bir yanda isçi kongTesi. Kım han?i gafil ikisini bir arava getirmiş? Sabotaj mı? ümurssmazhk mı? thmal mi? Raslantı mı? Sebebı bllinemiyor Bövle kongrelere politikanın önde gelenleri çağnlır. Bizim politikanın önde gelenleri de sabah isç: kongresine gidip i?çiye aşk ilAn ediyor, aksam Işveren konerresine gidin işveren» aşk ilan ediyor. Haneisi dogru bunun? Bilivorum çapkına sorsan: îkisi de doğru.. Nasıl ikisi de doinj? Severim her früzeli senden eserdir diyerekPolitikamız da alaturka şarkı gibi. Hazret îşverene: Hayatım yoluna feda! Emrlndeyim, dedikten sonra ifçi davalarını nasıl savunacak? Partiler üstü iktidar, partiler üstü sendikacılıkla mıî Elbet bu yslan bitecek bir yerde™ Ve elbet yalan politikası iflâs edecek. Ama ne zaman? Bir odada soba yskçan ısmması için zaman ister; tohumu tarlaya eksen büyümesi için zaman ister, evin temelini atsan çatıyı kapatmak için zaman ister. çocuğu okula yollasan diploraa icin zaman ister. Evren yasası bu! Yalan poütikasınm iflâsı için de zaman ister. Bir süre önce Tfirk1« yöneticilerl baştan sona silme partiler üstü polltikayi yflrütörlerdi. Bir zamanlar sosyal demokrat sendikacı yoktu ortalıkta Solculuk küfürdü bir zamanlar... Toplumun ileriye doğru her adımı bir çabayı ve süreyi gerektiriyor. Ankara'da işverenle işçi arasında mekik dokuyup mavi boncuk dağıtan politikacı tipinin iflâsı da bir zaman sorunu. Ama çapkın yapacak şimdilik çapkınlığını. Ve işçi kongresinde işçinin gözlerinin içine hakarak işe'T» aık ilân ettikten sonra işçi aleyhine politikasını yürütecek, sonra seçim zamanı işçinin ayaspna (idip oy iateyecek, v« kapalı salonlarda ellerini uğuşturup: Bugünü de kıvırdık, yarma Allah kerim, diyecek. Adamın mesleği bu! Bizde Durum BatıHılanr) bizi «az gelişmi'» <:aymalanna kızmıştık ya hakh olarak, oradan yola çıkarsak. biz hiç bir zaman Afrikalı jpbi tngilizce, Fransızca yamnadık; (eskiden Arapça yazmışız ama kıırtuldu" o yabancı kü'.türden): Güney Amerikalı çibi, Avnıoa kökenli olmakla Amerika kökenli olmak gibi bir ikıliği vaşamadık: (Orta Asvahvız lâfı bir vana bırakıl'.r<=a); tiyatromuz Kabuki ve Shakesoeare a\nrımına dü=medi hiç bir zaman: karapözümüz va da orta oyunumuzla Batllı tiratrornuz bizi ikivp ayıracak bir çatı»maya yol açnnadı: Hindistan sibi vıllarca vabancı buvruStı altmda kalmadığımız için, Batı bize kendi adetlerini, sanatlannı zorla Betirmedi, biz onun kimi vanlarını «dünvalasmak» anlamında benimsedik. Batı'lı resivn anlavışımiîa, «minvatürle yetinseydık» diye karşı çıkanımız olmadı. Bizim tek ikilisirriz müziktedir, o da sonradan >aratıldı. Oözümü ise apaçık ortada duruyor: Folk müziğimiz ve uygarlık müziğimiz var. o kftdar. övlevse bizim yabancı sanat biçimleri ile ulusal ruh arasında çatısma dive adlandırabilecegimiî bir sorunumuz voktur Böv1« bir sorunu yar gÖ5termege kalkmak, ister i* temez bizi «az gelişmiş» Afrika ülkeleri ile bır hisaym sokar ki, alınınz bundan. Gelelim şu endüstrileşme çabası ve egiliml içinde, Batı teknolojisini benimseyen özenl! mutlu «z.nhğımıza... Bu kişiler, ak?am evlerine dönüıce gecelik eiymediklerine göre, efer fabrikada makine kullaracak, tarlada tnktfir ıüracek halkımıza bütün koşullan ile uvsarea bir yasamı çok görmekte direnirlerse, işte asıl ona ikilik denir. C Baslangıç oîarak üç sayısı eski sayılardan derlemelerle bizde de basılmaya başianan ve üç ay sonra her sayısı çevrilerek günü gününe verilecek olan Courier dergisi, Mart sayısmı «Dlinyada sanatın Uç yüzü» konusuna ayırrr.ış: Batı'da 53031, sosyalist ülkelerde sanat ve Asya'da, Afrika'da, Lâtin Amerika'da öncü ve gelenekçl sanat. Gerçi «gelişmiş bir ülke» değilsek ds, Ccurier'nin şu üçüncü bölümde ele aldığı sorunlann tartışılmasmı okurken, o sorunlardan bir takımının bizim için ilginç olduğunu düşünerek, o incelemeyi özetlemek ve kimi sonuçlara varmaya çalışmak özeninl duydum. Paris Üniversitesinde felsefe profesöril olan, estetik, dil arastırmaları ile tanınmıs Mikel Dufrenne, bu incelemesinde, Batı kültürü ile Batı'lı olmayan ülkelerin sanat anlayışları arasmdakl ça'ısmaları konu edinmiş. Yazıda Tıirkiye'nin adı geçmiyor Cgeçseydi alınırdık), daha çok eski eömürgelerdeki bagımsızlığın yeni kavuşmus Afrika, Asya toplumlarındaki durum Inceleniyor. Bu gıbi ülkelerde ulusal sanat bilincini edinmek çabası, ulusal birliğin kurulması amacına yöneliktir; bu yüzden de Batı kültürü «yabancı» ve giderek «diışman» sayılmaktadır. Afrikalı'mn, Afrika yonutunu Picasso'dan sonra değerlendirmesi ya da Afrikalı türkücünün, sınırları aşınca Avrupa dıllerinden biri ile söylemesi gibi iliskiler yanında, sözgelişi Güney Amerika halklarmm Avrupa kbkenli mi, yoksa Amerika kökenli mi sayılacağı, kara Afrika'da ulusal birliîc Teknoloji Gelenek 1868 den sonra Japonva Batı'dan meşrutivet yönetimini aldı, fakat geleneksel askert diktatoryaya bağlı kaldı. Batı teknolojisi ve agır endüstri, kırsal bölgelerdeki yaiamı degistirmeden ülkeye girdi; toprak ağasının sömürüsü, köylünün yiyeceğinde, giyeceğinde hiç bir degisikîik olmadan sürüp gitti. Eğitim görmüs Japonlar, gittikçe büvüyen kentlerde, gündüzleri Batı örnegi fabrikalarda ve hükümet dairelerinde çalışıp, akşamlan evlerinde geleneksel yasamlarnıa dönüoyrlardı, kimonolannı giyiyor ve pirinç yiyorlardı. Gündüz teknoloji, akşam gelenek. Tokyo'daki hükümet yapılan, bankalar, istasyonlar, okullar, büyük maSazalar hep Batıiı üslupta, tuğladan, tastan. çelikten yapümıştı. Pakat bütün konutlar geleneğe uygun olarak Japon üslübunda tahtadandı. Bu aynlık, kültür ve eğitimde de şöyleydi: Ulusal müzik akademisinin birbirinden bagımsız ikl bölümü vardı; geleneksel müzik bölümü ile, Batı müziği bölümü. Güzel Sanatlar Akademisi de «Japon resmi» ÜŞÜ DÜŞÜNCEDEN EYLEME M. İskender ÖZTURANL1 İZMİR BAROSU BASKANI ağlar boyunca insanoğiu, en yüksek değerin ne olduğunu sordu, ne olması gerektiğini diışündü, kendi kendine. Kia»i düşünür bu en yüksek değere sayı dedi, kimisi su dedi, atef dedi, akıl dedi. Kimisi de bilgi. ahlâk, hukuk ve banş dedi. Descarte.», 17. yüzyılda, jüpheyi kuşkuyu aldı çıkış noktan olarak. Pozitif kuşkuya dayadı düşünce sistemini. İnsan gerç«ğine, özgür iradeye ulaştı sonunda. Şüphenin karanlığı içinden geçerek aydmlık düşüncelere götürdü kişioğlunu. «Şüphe bir nura doğru koşmaktır» diyen ozanı etkiledi düşünceleriyle. Yeni bir yöntem. yeni bir görüş getirdi düşünce dünyasına. Bu yeni yöntem, giderek Cogito Ergo Sum «Düşünüyorum, öyleyse varım» gerçeğine ulaştırdı Descartes'ı. trade özgürlüğünü bilimsel bir biçimde ortaya attı ilk kez. Ve Ortaçağın karanlık düçüncelerinden kurtardı dünyamızı. Dejcartes"tan sonra Fichte geldi düşün alanına. «Bir sey yapıyonım, öyleyse vanm» dedi 19. yüzyılda. Ve Fichte ile birlikte kişioğlu anladı ki, eylem olmadan başlı başma düşünce ile hiç bir şey elde edilemer. Düşünce. yaratıcı gücünü eyleme borçludur. «Gerçek olan tek şey bilmek değil, yapmaktır. Bilmek için değil, bir şeyler yapmak ve yaratmak için yaşamaktayız« daha ç^k. Eylem ve düşünce sözcükleri bir arada kullamldısı zamsn, Atatürk gelir aklımıza. Çünkü Atatürk, her şeyden önce bir pylem adamıdır. Düşünoelerini önce uygulamış, sonra d« yszmıştır onları. Büyük Nutuk», yaptıklarını yazan bir insanın yapıtıdır. Yazdıklarını yapmağa çalışan kişilerden aynlarak, daha başka, daha değisik bir yöntem getirmiştir politika dünyasma. Yalnız bu nedenle bile ilericihk demektir Atatürkçülük. De\Tİmcilik ve eylemcilik demektir. Davranıştır, eylemdir, dü şüncedir Atatürkçülük. Bugün için Türk toplumunun tek çıkı? ve kurtuluş yolu Ataiürkcülüktür. Ancak şunu da belirtmeliyiz: Herkes istediği yone çekemez Atatürk'ü. istediği gibi yorumlayamaz Atatürkçülii*ü. Herhangi bir resmî kuruluş da saptayamaz Atatürk ilkelerini. Bu ilkelerin siptanmaa, resmi bir organın işi değildir de ondan saptayamaz. tki yıl kadar önce böyle bir resmî örgüt kurulmak istenmişti ülkemizde. Haürlarsanız, Sıvaslarda Bd;teri toplantılan, Erzurumlarda biçimsel törenler düzenlendi bu nedenle. Atatürk ilkeleri saptanacaktı sözde. Olmadı. olama^dı. Böyle bir davranış biçimi Atatürkçülüğe, Atatürk'ün devrimciliğine aykırı düşerdi her şeyden önce. Atatürk ilkelerini yenibastan saptamanm gereği 6e. yoktu avrıca. Bilinmeyen bir şey değıld! Atatürkçülük Bazı kişilerce bilinmek istenmiyordu yalnız. t?lerîne gelmediği için bilmek istemiyorlar, islerine geldiği gibi yorum luyorlardı onu Oysa ki sözleriyle. söylevleriyle, davranışlanyle acık spçik ortadadır Atatürk. «Durmayalım düşeriz. diyen devrim. ci. evlemci, atılımcı bir insanın doğrultusundadır Atatürkçülük. Atatürk'ün ve Atatürk gibi düşünenlerin dünya görüsüdür. Atatürkçü eylemi yaratan Atatürk'ün devrimciliğidir. Bu eylem. Atatürkçü düşüncenin uygulanmasmdan başka bir şey değildir. Çağımızla birlikte ileri doğru gitmekür Atatürkçü eylemcilik. Karanlık değil, aydınlıktır. Durmak değil, yürümektir, koşmaktır. Susmak değil, konuşmaktır. Dövüş değil, barıştır. Barış içinde özgürlük, barış içinde eşitliktir. Devrimcilik ve eylemcilik «özcüklerinden korkmamak gerek onun için. Ve sözde değil. eylemde Atatürkçü olmak gerek. Bu sözcükleri dilimizden atmağa kalkışmamalıyız. Bu sözcüklerden korkmak Atatürkten korkmaktır çünkü. Devrimci olduğu içindir ki aşılmaz duvarlar içine sığdıramazsınız, eylemci olduğu içindir ki değismez kurallarla kayıtlaya mazsınız Atatfırkçülüğü. Değisen ve ilerliyen dünya ile birlikte durmadan değişecek ve ilerliyecektir Atatürkçülük. Ama belli bir yönde. Atarürk'ün gösterdiği doğrultuda ilerliyecektir. Güzele doğru, iyiye doğru, insanlık ve uygarhğa doğru ilerliyecektir. EĞİTİM SORUNLARI VE BİR TASARI BİR PLANLAMA YAPILMADAN EĞÎP TİM ÇIKMAZINDAN KURTULMA OLANAGIMIZ YOKTUR. MİLLÎ EĞİarlamentoda görüşülmeyt başlanan •Milli EğiÜm Temel Kanun Tasarısı» nın getirmeyi öngördüğü hükümlerla eğiümimizi İçinde bulunduğu çıkmazlardan kurtaracak bir nitelik taşımadığı, tersine, birçok yönleriyle gerçeklerimize ve gereksinmelerimize, demokrasi, planlı dönem iddialanna aykırı bir tutum içinde yeni sorunlar yaratacağı görünüyor. dır. Ve Cumhuriyetin 50. yılında iekiz yülık üköğreüme geçıj aldatmacasiyle övünülecektir. Ç fjıııııııımıııııııııııııiHiıımıııımııııııııııııııımıııiMiıııiMimmıııı^ | T E Ş E K K Ü R | E Geçirdilim trafik kazasının ?kabinde vakın alâkasını gör = S düğümüz dostumuz, ağabeyimız Dr. HALİL DEGER'e, yaptığı başarıh ameliyatla beni en kısa zamanda sıhhate kavuşturan ^ S Sayın Prcf. Opr. Dr. E | Ş S ZİYA SEZGİlS'e Ameliyat öncesi ve sonrası müşfik ügisini esirgemeyen eşsiz insan, Opr. Dr. | = = | E = ÂYHAN KONURALFe | Opr. Dr. Oral Volkan'a, Narkozitör Milt. Dr. Oya özkanlı ile = Dr. Ayla Başkır'a, Ameliyat Bashemşiresi Bahriye Turan'a, = 5 Servis hemşireleri Nesrin ve Gülten hanımlara, Ist. Üni. Tıp = E Fakültesi 2. Cerrahî Kliniği tüm personeline şükranlarımı ^ E arzederim. = ERDEM ŞENER = nilIIIirillllllllllHIIIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIUIIHIIMIIIIIHIIIı? (Cumhuriyet 4111) KARA HARP OKULUNA ÖGRENCİ ALINACAKTIR 1. 19731974 öğretira yüı için Kara Harp Okulu 1 üıd sınıfına. Kara. Harita ve Jandarma subavı yetiştirilmek maksadiyle: Lise ve lise eşidi olduklan Millî Eğitim Bakanlığınra onaylanmış okullann gündüz bölümlerinin fen kollarında 19721973 öğretim yılmda okuyarak Haziran döneminde mezun olaniaı «rasından seçme sınavı ile öğrenci almacaktır. 2. tsteklilerin bulunduklan yerdekı Askerlik Şube Baskanlıklanna. Askerlik Şubesi bulunmayan ilçelerdekı Jandarms Bir. lik Komutanlıklarına veya ANKARA Maltepe'dekı Kara Harp Okulu Öğrenci Lokalinde (Gazi Mustafa Kemal Bulvan No 30/8> 1 Haziran 1973 gününden itibaren faaliyete geçecek olan kayjt ve kabul merkezine başvurara' daha fazla bilgi almaian mümkündür. HARP OKULU KOMUTANUGl (Basın: 16288/4097) Tasan; hazırteyanlann, Ulka ve toplum açısından değil; çogu (ithal malı), bUimsel gibi gosterilmek istenen vitrinler arHürrem ARMAN kasında, geleceği umulan iktiOzellikle bizim gibi gerl kaldariaruı yapılarına, görüşlerine mış toplumlarda zümre, tınıf, uygun olanaklan hazırlaraa, imparti, klşi görüş ve çıkarl«rını kân eşitliğini tümüyle ortadan yarlar, büyük bir oranda, bobölümü 8. maddesinde: «... Gee> aşabilen, tüm yurt sorunlannm kaldırma peşinde olduklan izlemi?i inceletirken, içinde yaşaçözümünd'e eğitiml gerçek bir şuna harcanmaktadır. Yapımıza, nimini veriyor. «Yöneltme». <ya dıkları derirde cereyan eden kalkmmanm aracı olarak ele a gerçekienmize, gereksinmelerimi tay ve dikey geçişlen», «telcıık sosyal, ekonomik ve siyasal olay labilecek nitelikte olması gerek ze uymayan ithai malı özentüer; öğretime önem verme», «smayların sebepleri üzerinde düşünli iktidarların içtenlik ve önce giizel süslenmiş hiçbir plana lardaki değışiklik» perdelen ard&yanmayan, daha hazırlamrken me, «raştırma ve muhakeme likle yapıcaklan işler nelerdir, kasında, yüksek öğrenima kavusgerçekleşmeyeceği bilinen güne yeteneklerinin geliştirilmesı» isneler olmalıdvr? Bu sorulann ma kısıtlanacak ve akadenrk öğ uygun amaç ve ilkeler ve sinra teniyor. Türkçe • edebiyat ders remm türlü barajlarla, istedîicleri cevabı, eğitim çıkmazımn temel bunlara ters dUşen uygulamslar lerinde gazete ve dergilerin o kadar yetenekli olsunlar, olanak nedenlerini olduğu kadar, yeni la egitünımiz bu duruma getiril kunup incelenraesi, önemli yakanun tasansınm niteliğinl de sız aile çocuklanna kesinlilrle mistir. Parlamentoya sunulan, rar, şair ve romaocıların tanıtıl kapanacaktır. Yöneltme tomel belirleyecektir kanısındayız. plan söyle durstm, en IrfiçüiC bir ması ve yapıtlarınm okutulmtsı eğitimde başlayacak ve akademilc Ü*?RP lÖtaptap bıle yoksun, zer doS»l oiarak istenmektedifcYurt • îisey» doğal «hrak iyi b*r ç«ıs» Önce Plan çeklerimale de çelişen (Millî Ejrt tasiık bilgisi, sosyolojı ve feise ma, beslenme ve özel dersier al tim Temel Kanun Tasansı) €a. fe derslerinde, tasarının bu mad önce varlıklı zümrelerin ve ma olanagını bulabilen geuçler bu tutumun en yeni bir örneğini desine göre hiç deginilmemesı onlann doğal ortaklannın değil; Kavuşabüecek. Barajlan aşarait li vennektedir. gereken, ters yorumlara elveriş seye kadar gelebilen diğerlen tatüm halkm ve ülkenin kalkınli türlü konular var. Söz konusu masını hedef alan bir devlet nm, sanat, meslek va (bpyatî) Parlamentoda görüsüimeye ba? madde yürürlüğe girerse, ders denen, oysa iş bulma olana^ını planı gereklidir. Böyle bir plalayan tasarının üc madae ile lerde ve den dısınd» en mısum nra gerçekleşmesinde bu hedefvermeyen difer lise bfllümierin* saptanan amaçiar onüç maddeinceleme ve tartışmalann bile ler ve önceliklere göre her sek«yöneltilecektir». Liseler, yüklık ilkeler oöıümlenndeka hübu hükme uydurulmaya çalışıla sek ögrenimde Keçerli o.'a^k tör ve alanda, her türden eğitilkümlerin pek çogu vürürlükte cafından. türlfl suçlamalara ve ve olmayacak: lki tür dipkjma mis insan gücü gereksinmelerl oıan kanun. \önetmeıik ve progjurnalciliklere yol açılacajın verecekler ve nihayet yüksek öğde kuşkusuz belirtilecektir. örramlarda 'omunan Dueüne kad«n, öğretmen ve Bğreneüerin renim naralı olacak. Paralı rLik neğin geniş yığınlan kapsayadar ujrpulanmamîş. bu dtizen kıvımına bugünkünden daha sek ö^renim konusunda, ftrnck cak az bilgi ve beceri isteyen r.çinde Uigulanma olanagı da ol yeterli btr ortam sağJanacağınaldığımıs demokrasilerde de anu emek gücü. her alanda 8zel bilmayan özlemler ^neriler rîtelidan, özgür düşünce eğitiminin uygulamanın olduğu gerekçesir.e gi ve beceriler gerektiren teknisgındedir. Tıısannın cger rr'adivice kı«ıtlanacağından korkudayamlıyor. Kurulacak oir lonven, üstün yetenek, beceri ve delerinde de bumann uygulanlur. la, yetenekli gençlerirı de öu ög bilgiye dayanan gerekli uzmanmasını saglayacak eecerli hUrenime kavusturulacağı vaauedihk kadrolan saptanacaktır. Elkümler voktur. Araa bu bölümliyor. Rejimi demokrasi \apan de bulunan insan gücö, bunlann 8 Yıllık Temel ler içine siKışrırnmıs veni biren önemli uygulamalan «ıroisız gerçek bir ulusal kalkınmada $akaç madde var ki tasarır: hada bu noksan kalmış ?ibi fna vı ve degerleri incelendikten zırlayanların çaoısını ve Duna Eğitim Öyküsü sürülen gerekçe, gerçeklenmiz sonra, derinliğine analizlerle yeuyj?ım duzeylerinj belirU»mesi Aslmda sekiz yühk bir iîkBffe niden yetiştirileeek kadroların bakımından ^er.^elren çolt ü tim özlenen, ulaşılması gerekli oir karşısında çok tutarsız kalıyor. Yapımız bilinince ve denev'pre yıllara serpistirilmis savılan ve pnç. Örnefın amarltnn binncı amaç. Ama bugünkü gerçekleri bakıhnca fon konusunun da namaddesinde: « .. Türkive Cumba<=an için gerekli nitelikleri bemiz ve çözüm bekleyen Uköğre sıl uygulanacağını bugünden Seshuriyetine 'carsı eörev ve solirlenecektir. Gerçekçi bir tutim sorunlan dururken sekız yıl tirmek güç degil. En yera bir rumluluklannı biıen ve bunlan tumla ödenekler de saptanıp lık bir temel eğitim, öyküden de ömek olarak 222 sayılı tlkftfredavranış haiıne eetırmış vurt öte bir masal, bir «güldürü» Plin planlandıktan sonra, ulaşılmak tim ve ESitim Kanunumın hükaaslar olarak vetiştirmek» deni bir yana, en kaba bir hesap ki istenen belirli hedeflere göre, me bağlanmış gelir kaynakl«nvor. Bu tek yönlö amaç düpe tantnn bile yoksun bir öneri milli eğitimin yönü ve temel ilnın uygulamadaki durumunu, na düz, monarşik re.iiml<»nn (muti keleri açıklıkla belirebilecektir. sıl ve nerelere kullanılarftk alkibuçuk milyon çocuğun ilköğ tatandaş) vetiştırme isteSine Bu tür bir anlayış ve tutvma denk düşmeftedh Oysa »urt retimden bile yoksun bırakıldıgı. maçlanndan saptınldıgını biimek onbeş bin yerlesme yerinde ilk yeterli. Bu kanunun bu pehrl*re göre yapılacak bir inceleme edasm hakları âa vardT. Onlan ğitim düzenimizin her yönü ile; istemesira, almasım da ynsata okulun bulunmadığı, ondört bin dayanan on yıllık bir planı da ilkten üniversiteye kadar, srurum rak öğretmek demokrasllerde köy okulunun bir öSretmenll ve vardı. Bu süre 1971 yılbaş'rda doldu. îlkögretimin durumn ortek derslikli olduğu ülkemizde bu ları, gelenekleşmis çağ dışı yönbir eğitim amacıdır. tada. Bu fondan birkaç rocuk; türden avunma ve avutmalarm temleri, programlar, kitaplar ve hiç bir gereği olmamalıdtr. Sekiz okutulur, asıl büyük bolümü araçlariyle tam bir amaçsızhk, yıllık bir Uköğretimin uygulana türlü Rerekcelerle baçka yttnhedefsızlik, dağınıklık, gerçafcleÇelişmeler ! lere kaydınlır. Olacak bud'jr. bilmesi için bugünkülerden başka rimiz ve gereksinmelerl.Ti z!e Tasarının «Demokrasi Eğitimi» yaklasık ikiyuz bin dersliğin ynpıl hiçbir ilişkisi olmayan uygiüaTasanda, amaçiar ve ilkelerde ilkesindeki hükümler içinde, ceması, yüzotuz bin öğretmenin yemalar içinde olduğunu göstereAtatürk'ürı adı var: ama özü za kanunlarında bulunan ve »nniden yetUtirilmesi, bu sayıdaki cektir. Hangi amaçlarla cak bir mahkerne yolu ile karayeni derslikler için ondört mitvar yok. ömegin Anayasa ile garanhedeflere ulaşmak için ra baglanabilecek nitelikte ya Iiranın harcanması gereklidir. Ye. ti sJtına alınan ve sonradan daeğitim, nerelerde istihdam amaha da bozulan «öğretim birlisaklamalar var: «... Siyasî olay tiştirme, aylıklar, yeni araç ve ciyle örneğin tarım, sanayi ve ve tartısmalara kanşılmasına gereçler, işletme harcamalan hi ği» ni sağlayacak, lfcyik ejitiml diğer sektörler içm gerekli tek koruyup gerçekleştireeek, teokhiç bir şekilde meydan verilezim için ulasilamaz astronomik sa nisyen ve ne sayıda münendıs, mez» deniyor. Yürürlükte olan yılara ulaşmaVtadır. En ilkel bir ratik egitimi önleyecek hiçbir doktor, plancı, işletmeci gıbi uz hükn.e rastlanmıyor. Tasanvı yönetmelik ve müfredat prt>gplanlamadan bile yoksun bulunsn manlıklara gereksinme oıd'jğu, ramlan, yurtta ve dünyada otasan «. Devletin imkânlan ölçü hazırlayanlarca, paraya da dayülar içinde ne olacağı; ounlasünde» hükmü ile olacağı şimdi yanmavan, bu konuların «temel lup bitenlerin derslerde izlennn hangi türden eğitim ortam den belirlemektedir. Sekiz yıllık eğitim» sorunu olarak görülmelarında, hangi metot ve yönttm mesini ve önemli günlük konuokullar (pilot bölge), (det»eme> diği anlasılıyor. lerle yetiştirilebilecekleri bilinların sınıfta tartışılmasmı haklı gibi gerekçelerle, tercüıli Uler ve meden, saptanmadan ve gerçekçi olarak istemektedir. Bu maddesemtlerde ortaokulların içinde *çı bir plana bağlanmadan Keşmeye göre bir okul içinde türlü voSonuç keşten kurtulma olanagı yoKnır. rum ve jurnallara yol açacak lacak. son üç yıl zorunlu da *1madıib için. fakir fukara çocııkla Bugünkü durumu ile efitimimız Baş tarafta ana yüzlercesinin içinde örnegin orrı beş yıldan sonra aynlacaklartopluma çok pahalıya malolmakbeliriemeye çahştığımız bir plantaokul tarih derslerinin amaçiar tadır. Milyonlarca çocugumuzun lama yapılmadan eğitim çıkmaRencimizın zaman ve enerjileri zından kurtulma olanağımız boşuna harcanmakta; bıitün alan voktur. Söz konusu tasarmm lanmız eğitilmiş üretici • yaratı en ilkel türden bila bir plana cı insan gücü beklerken, onlann dayanmadıfı görülüyor. Planlı doğadan getirdikleri bu vetenekdönem denilecek, hiçoir dayanaleri bugünkü düzen içinde ?defı olmayan bir kanun çîkanlmatâ yokedilmeye çalışılmaktadır. ya çalısılaeak; demokrasi deneVe bu amaçsızlık, hedefsiiHk, cek, (Muti vatandaş) amacı ırüplansızîılc yüzünden bu rukara dülecek: Pırsat ve imkan esifcmilletin sırtından saflanan mil 1 1.362.126.48 T L . kesiî bedelü Sirlteo» 4. vaKU ligine ajilmaz barailar Betirilecek: Atatürk denecek «ilim ve nmı işı kapah zarf usulü ile eksir.in»ve «kanJimstar. fenden ba$ka mürsitler» varatıl2 Geçici teminatı 54.813.79 TL.dır. masına eöz vumulacak: v« bu 3 Eksütme dosyalan Anisara'da Abide v« Yap» I«)er1 n«ltasarının adma da Eğitim Teresı Baskanlıgında vertaşmiidur.uS'irrt'iKle«W}!«*Uir mel Kanun Tasans» denecek. BILIM VE 4 lsteklilerin 1161973 Pazartesi «flru sa«.t HJira Eedsı Olur mu bövle sev? Parlameneksıltrne sartnamesmin 8. rnado»slnde •ste«iıer bei(>«ierle tomuzun «biz vaptık ve oldu» TEKNİKİN Genel Müdürlüğümüze baş\urarak ıstval t»lresl aVmaiadememesîni bekliyoruz. n Berekmektedir. 67. HAZİRAN SAYISI •••••••«••••'4 Telgrafla müracaatlar n Postada nto eecltapetor tobu) : ClKfl. edilmeveeefctır. NCSRST RITAT 5 Taiiptiiertn eksiitme sartnamesine ?öre hanr'av«calfian ı I• BÜTtÎN BAYİLERDE bu tse ait teklit mektuplannı fnstl'mentn Tspıweafı !6.6. rfKRFT RANDER 1973 Cuma eünü saat: 14.00'e saıter B^smOdUriüStirrrtb BULUNt'R. thale Komisvonu Baskuılıgına matbut cruxabia venneEVLENDİLBR. lert «rekmektedir. Beyoğhı Krtaadiraıe HairMİ : TBTAK 6 Idaremiz 2490 sayıh feanuna tîM olnıayıp *b«lın Tsoıp 31.5.1973 yapmamakta veya dıledijine ihaje etmekte «erresttlr. TİM TEMEL KANUN TASARISININ EN İLKEL TÜRDEN BİLE BİR PLANA DAYANMADIĞI GÖRÜLÜYOR. Öbür Maddelerdeki Barajlar kucaln dolusu para Y1LIN IKİNCİ CEKİLİŞİNDE BİR KİŞİYE 5 0 . 0 0 0 LİRA Ayrıca 10.000.5,000, 1.000, 500 ve 100 er liralık ceşitli p a n ile 5000 liralık tahvll Ikramlyeleri. SON PARA YATİRMA . TARİHİ 4 HA2IRAN1973 CEKİLİS TARİHİ 29 AĞUSTOS1973 UMERÇİVUE TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKANLIĞINDAN Sendikamızla, aşağıda ünvanları ve adresleri yazılı işyerleri işverenleri arasmda, işyerlerinde çalışan üyemiz isçiler aduıa İJyeri seviyesinde toplu iş sözleşmesi yapılacaktır. 275 sayılı yasa uyarmca duyurulur. UÜRÜTME KURLLU Bosstay Tarımsal Ürünleri Değerlendirme LTD. ŞTL Kefeliköy Büyükdere îstanbul ÎMSA (CocaCola . Elvanl Istanbul Meşrubat Sanayii A.Ş. Londra Asfaltı, lncirli durağı yanı Bakırköy . Istanbul. Istanbul Vakıflar Başmüdürlüğünden i IU.ctTf ifitfli» 1107 Kıral relrıâm ıknır