17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OUMHURIYET 6 Mıvis 1973 ABDUL DA X HiH HEH U IITİf AT EPİYPS M ÇARLİSTÛN VAPTlNıl ) ZA&UHİ HAMlM. BENDÛNÎZ W MÖftÖ S AMı... / ÜVRLÎ^TÖNU PEk •W0Hr£ &YAK IN »A B L M K Ü N Ü vAfep I I TU 1 K İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 19 Evliliğimd'en sonra olup bitenleri ise günü günune anlatırdım ona. Bu sırada baldızım da yanmda olurdu hep. Bacanağım gerçl biraz fazla şakacı idi, ama anlattıklarımı, ne denlı onemsız olursa olsun, büyuk bır cıddıyetle dmlerdı. Baldızım ise sonunda mutlaka alay ederdl benimle. Onlar da, ben de, alışmıstık bnna. Sevgüımin evınde geçirdığlm o güzel saatlerin sonunda canımı sıkacak bir şey oldu. Çıkarken, dairenin kapısır.da, akşamkı miyop herifle karşılaştım genp. Kapıyı çalmamıştı, orada bekliyordu. Bizi gorunce nezaketle fapkasını çıkardı. Sizi rahatsız ettım, dedi. Hatta bu yuzden kapıyı çalsam mı, çalmasam mı diye lallantt içindeydım. Sevgillm öne çıkmış, dikkatle dlnliyordu adamı. Goğuslerı çıplaktı öjle. Bundan otıiru blraz buruldum. Ama adamın son kerte miyop olması belki de bu gibi ayrıntıları görmesine engel olurdu. Gerçekten de adamın gözleri, sevgillmln goğıislerine gıtmlyor gibi geldi bana. Ama bu gözler, gözlük kuyusunun öylesine derininde idi ki, nereye baktığı kesin olarak billnemezdi. Gerçi karısı da biliyormuş tuvaletin erte«i aktama hazır olacagını, ama belki bir gün önce bitmiş olabilir düşüncesiyle göndermiş onu, o gece giyip prova ederse, kiml aksaklıklann erteri gün erken erken dtizeltilmesl olanagı varmış, yoksa ertesi aksam gideceği yere bu yeni tuvaletle gidemiyecekmis... Ben, diyordu fldem elması, söyledlm kendisine bu akşam alamayacagımızı, fakat o direndi, git bir kez daha sor diye. Bılmezsiniz, ejlm çocuk gibidir, sözünü dinlemeseydim hasta olacaktı. Onun için geldim ve kapınızı çalmadan dönüp gidecektim. Ama on kat merdiveni çıkınca yoruldum, dlnleniyordum biraz. Sevgilim, giysinin ertesi akşam teslim edilebileceğinl yeniden anlatırken, ben adamı nezaketle selâmlayıp merdivenlere dogru yürüdüm. Birkaç basamak indikten sonra da, sevgilime dönup göğuslerini işaret ettim. Önce anlamadı, «Ne diyorsun?» diye soreTu. Adam da, «Göğüslerinizi söylemek istiyor beyefendi,» dedi. Bunun üzerine sevgilim kapının arkasına lakladı kendini, oradan seslendl bana: Bunu daha önce söyleyebilirdin, dedi. Adam tfa, Zarar yok hanımefendi, dedi, kusur bende. Ama ne yapayım ki, karımın ısrarına dayanamadım. Ben şimdi ona durumu... Merdivenlerden hızla indim. Sokak tenha ıdi, yağmur ıvice artmıştı. Kapalı durağa kadar koşarak gıttım. Orada otobus beklerken yenı ış konusunu. bacanağıma nasıl bildırmem gerektığını duşunüyordum. Bırdenbire soyleyecektim. Bacanagım kızacaktı, biliyorum ; duşünme suresi isteseydın dıyecek, boyle onemli bir değışıkliğe nasıl OİUD da kendi başıma karar verebıldığlme ?a?acaktı. Eskl muhasebe şefimi kıramadığımı söyleyince hele büsbutün kdpürecekti. Boylece sorgular uzayıp gidecekti. Belki hiç ummadık şakalar tfa başlayaeaktı. Hazırhklı olmalıydım. Beni o evlendirmişti. Okuldan arkadaşımdı, ama yakınlığımız çok sonra başlamıştı. Okulda bana biraz yabanî gbzu ile bakarlardı, çunkü kimse ile içli dışlı Olmazdım. Bu yüzden birtakım adlar da takmışlardı bana; «fener» derlerdl sözgelişi. «ahret» derlerdi. Bunlann benimle ne benzerüği oldugunu anlamamışımdır. Ama kızmazdım. lyi çocuklardı hepsi de, biraz aptaldılar, ama her lnsanda o kadar aptalhk olur. Okulu bitirip hepimiz birer yerde çalışmaga başladıktan sonra, eski okul arkadaşlanmla sık sık karşılaçtım elbette. Kimi yuzüme bakar, telâm vermeden geçerdi; kimi de dururtfu, konuşurdu. Bu konuşmalarda, çogun, alayla karıjık bir sevgl bulurdum. Gaz Sobalan Ortaklığı'nda üçüncü yılımı doldurduğum gün bana ikramiye vermişlerdi. lşyerimdeki iki oda arkada?ım da (bunlardan birinin ağzı kokardı) tutturmuşlardı «Bunu ıslatahm. diye. O ak?am üç kişi bır meyhaneve gıttık. Işte orada kar«ılaştım bacanağımla. Elbet o zaman bacanağim değildl, ama yuzüme bakar bakmaz beni bacanağı olarak seçtiğini anladım sonradan. «Kalk, bize gidelim,» demişti bana. Hatiatgarsonu çağırıp hesabı istemişti. Döjjrıi 3egildr bâvle <}avranması, ama dostluktan ileri geldiği içın bir ?ey denemezdi. ötekı iki arkadas bu işe şaşmış kalmışlardı. Evet, biraz ayıp oldu, ama hesabı ben ödedim. Onlardan izin alırken de. eski bir okul arkadasımı kıramayacağımı «.öyledim elbet. O da evleneli çok olmamıstı, yolda anlattı bana bunlan. Daba doğrusu evlenmesinin öyküsünü değil de, genel olarak evliliğin zorunluğunu ve yararlarını. (Devamı v«r) TOPRAGIMIZ İNSANIMIZ. Röportaj: Mahmut ALPTEKİN Başlık uğruna varmı yoğunu feda edenler «KADİR MEVLÂM DAHA NİCE YANALIM BİZDEN OLDU ŞU YIĞELAN KÖMÜRLER.» Halk türküsü Manisa Istasyon Caddesinde dolaşıyordum. Sonra parlca gırdim. Caddenın hemen kıyısındaydı park. öğrencüer, izinü erler gezıniyorlardı. Ötede bir grup fotograf çektırmekteydl. O sırada gördüm Ömer Akkaya'yi totogTaf çektirenlere bakryordu. Az sonra yürudü caddeye dogru... Selâm verdim; ilini, admı aordum: Tuncell'nin Mazılar köyündenim. Adım, Ömer Akkaya. ŞOyle azıcık konussak?... Duraksıyor ılkın. Ne konuşacagız? Nerede çalışıyorsun? Bir çıftlikte çalışınm. Ne kadar zamancjır?> * Bir yılı geçıyor. Onâan bnce KumKuyucak köyünde kaldım. Ttıttin işledim. Tarlalarda çahstım. KumKuyucak köyünü blldin mi? «Bilmedığimi», söyledim. Parktaki sıraiardan birine oturuyoruz. Manisa'ya yakmdır ama Sa ruhanirya baglı KumKuyucak köyU. Akhisar yolundan saga sapacaksm. Yarım saat ancak çeker. Yaşım soruyorum: Yaş yırmi Uçü geçiyor. Evli mlain? Heee ya. Çocuğun var mı? Allah bagışlarsa, bir kızls bir oğlum var. Memnun musun işinden? Memnun degilım memn'»n olmaaına. Çalışıyoruz işte. Memnun olmayışım, parası az. öyle uğursuz bir iş oldu ki abi, ne sen sor, ne ben soyıeyim. Kendımi kaybediyonım aklıma geldikçe. Acı bir olay mı yoksa? Bir başka dert: Başlık parası Hem de ne acı'... Sdylsmesl ayıp, bir Jaz sevdım ben köy Hasırm ardını gnrbet seymasuıa ragmen haDamn, toprak If ekmek için nzak rakm «Umnt bu dagin ardında» diye.. den. Sevmez olay dım. Kızm babası tutturdu, «flle de başlık ısterim» diye. Tam on bin lira! öyle azbuz degil lstedig) başlık parası, senin anlıyac&^tn. A« nam, babam çok üstelediler; «vazgeç», dediler. Ben de tutturdum, «bu is olacak», diye. Bir kavga, bir dögüs. Uzun zaman küs kaldık. En sonunda şöyle dedim anama, babama: «Bu kızı bana almazsanız askerlijimden sonra buralara dönmem.ı Aynen boyle söyledim. KLZI kaçırmayı düsünmedim de değıî ha ni. Belâlı bir iş sanlacaktı başımıza. Kızm abileri vardı, pehlivan gibi. Ya onlar beni oldurürdü, ya da ben onlan. Kaçırmamakla lyl ettim. Kan davası girecekti aramıza, Kısacası, dıişündüm, taşındım, vazgeçtım ka çırmaktan. Neyse. Uzun hikâye bu Tarlanın altı domimUnU sattık. Üst yanmı denkleştirdik, verdlk başlık parasını. Everdiler bizi. Askerllkterı sonra gurbete çıktım. Para biriktirip tarlayı kurtarmak istiyorum. BirürtirebillyoT musun n? pa demıyip jidiyor Durum vazlyetlerl öyle g9rünüyor. Bir yılı aşkm zaman. da sekizytizelli lira blrikirse.» olacağı o. Niyetlm, tarla parasının tümünU tamamlaymcaya kadar köye dönmemek. Ama çok zor benim için bu. DayanabJir miyiz ki? Aynlıgın, gurbetln bun ca güç oldugunu bilmezdim* Umut, bu dağın ardında... «Hasırm arduraı gurbet sayan halkımız; iş bulamadığı İçin, ekmek parası İçın, bir kans toprak içın uzakyakm demeyip gıdiyor. Yoksullugu, gurbetl yüklenip yayan • yapıldak; kamyonla gıdiyor, kara trenle gidiyor. (Şimdi den Almanya'yı komşu kapısı yaptık. Yakında başka ülkeleri da komşu kapısı yaparsak şaşmıyalım). ümut bu dağın ardında diyerekten... Dönüp duruyor el kapılannda. Karacaoğlan'ın dedigince hani: «Üç derdim var birbirinden seçilmez / Bır aynlık, bir yoksulluk, bir ölüm..» . x Ekmek parası için, bir kanş toprak İçin. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU BEYAZ İLÂHE «Üç derdfan var, birbirinden aynlmaz: Bir yokmlluk . bir aynlık . bir ölüın..» Iste garbet yoluna hazırlananlardan bir gmp daha.™. Çabalryorum ama olmuyor lstediğim gibi. Bir yılı geçıyor buralara geleli. Seklz yüz elli 1 1 ra yollayabüdim daha. Bakalım ne kadarda birikecek trtom tarlanın parası? , Galiba bu gldişle alüyedl yıl sürer? BİTJİ DİŞİ BOND Hasınn ardı gurbet... j, anuna... * • Peki, nıye geldin buralara? Mecburluktan, abi. Guroet zor... Öyle bir zor ki!.. Gelmesen ne yapacaksın? Topragın var mı memlekette? Toprak ne gezer bizde abi? Vardı bir zamanlar dokuz dönüm tarlarmz. îylcene azaldı. Dert bir değll ki, hangtsınc ya nayım?... Niye sattınız? SARIYER ASLtYE HUKUK Dosya No: 972/500 Davacı Kıymet Balaban ta rafından Maliye Hazınesi ve Abdülkadır kayyumu Av. Bur han Altınok aleyhine açılan Maden, Zekeriya Köy yolu 907 ada, 2 parsel sayılı en eski 7 kapı No. lu gayrimen kulün kısmî tescil davasmda: Tescil davası açılan işbu gayrimenkul için MJC. 639. maddesi gereğınce 15'er gün ara ile üç defa ilân icrasına karar venlmıştır. Bu gayrımenkulle alâkası olanlann ilân tarıhlerinden itıbaren üç ay ıçinde mahkememize rcüracaatlan ve 26/9/ 1973 Çarşamba gjnu saat 9 30 da durustnada bulunmalan ilân olunur. (Basın: 3231) 3262 TAVZİH İLANI ISTANBtJL l'NCl İFLAS MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1971/22 Muflis Mıgırdıç Şellefyan alacaklılannın :klncı toplantıya davetine dalr teblığ İ1Jnında konkordato mUzakeresınde yapılacağı ibaresi zuhU' le mustenıttır. 3/5/1973 tarıhli Cumhunyet gazetesinde neşredilen bu ilân tavzıh olunur. (Basın: 3227) 3266 TİFFANY JONES LÜTREKJ. fyf • GARTH LfsJCHÖlC SEOl. PLÂM F'UVll BE CAPTM Dl 6£U GLOECu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle