Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 6 Mayıs 1973 ümünU geçen haftaki yazımızda verdiğimiz «14 Nisan Protokolünü irnzalamış oian oarti liderlerinin kimlikleri ve partilerin durumu üzerinde biraz durmak, protoiîolün ve ona dayanan hükümet programının tuteıiği hakkında daha açık bir fikir verebilir, sanıyoruz. 7 nisan 1973 tarihini taşıyan gazeteler bir yandan Cumhurbaçkanı seçiminin sonuçlandığıw ve Sayın Korutürktin AP. CHP, ve CUPnin destegiyle, 3f>5 oy alarak Başkan seçudiğim kamuoyuna müjdelerken, aynı sayılannda. nükümetin AP, CHP ve tarafs:z üy?lerden kurulncağını yazıyorlardı. Doğrusunu söylemek gerckirse biz o zaraan, birinci haberder ne denli ferahlık duyduysak, ikinci haben de aym oranda yadırgadık. Inönü'nün liderliği zamanında olsaydı, (AP + CHP) koalisyonunu bu denli yadırgamazdık. Ama CHP*nln şimdiki sıvasal ve sosyal doğrultusunda, böyle bir koolisyonun yeri olamazdı. T Olaylar ve götüşler Protokolcular ve Partiler Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU rumuna gelirse, Ileride hırslar kıbarabilir. ordu içinde bn rnzden hiziplefmeler, hattâ, Tanrı esirgesm, çatısaıalar bile olabilir. Eğer bir komutan, devlet baskanlığı malranııua kendini lâyık görüyors» ve bu makamı istiyorsa. komutanlık görevinden çekilerek, ya da emekli oldnktan sonra politikaya ?tılmau, kendi sîyasal gücünü ve idare yetencklerini eöstermeli. banu memlekete kabul ettiımeli ve ancak ondan sonrs devlet baskanlığma adaylığını koy. nulı, y» da teklif edilen adaylığı kabol etmeliydi. Memlekette Atatürk ün ve İnrnü'nün bin güçlukle az çok rayina koyabildikleri sıvil idare feleneğinden sonra, tepeden inme asker başkanlar dönemi bir kez başlanta. banun sonunan nereye varacağı ve önünün ne zamao alınabileceği hiç belli olnuızdı. K'tmı Gfiney Amerika ülkeleruıin son yuzvıllık sıvi^al tarihi rözlerunizin önündevdi. tşte, dofru ya ds yanlış. biz o zaman böyle düşünüyorduk. Mesel» adayın meslekten asker ver* sivii olmasında depl, politikada görgü, bil^i, tecrübe ve ustahğı u> sivrilmiş ounasmdardo (Türkiye'de üc Devir. Cîlt I, s. 186). Vaktiyle bunlan yazmış olan biz^m eibi ta. rafsız bir kişi, eğer bugiin CGP'yi "'estırirse, hemen rejim düşmanı, demokrasi düşınanı ilân edilebüir. Daha iki hafta önoe vuKankı doğrultunun tam tersin© yönelen bir parti veya 11derl ise, hemen demokrasinin baş savunucusu oluvertr bu ülkede! Zaten Türkiye'de «olmaz, olmaz!> 1967'da AP'ye Hişkin yargım.z da şöyleydi: «AP iae, kapitaliztni, iktisadi librralizmi, fcrdiyetçfliği, tutuculuğu ve rankaddesatçılığı benimsemiş bir parti nitelifi ta^ımaktadır O, kapitalizm, liberalizm ve ferdr«etcilib üe hnviik ticaret, sanayi ve toprak ma'IUrri çcvreİPrinimukaddcsatçılık ile de kendısine Demokrat Partl'dcn miras kalan oy deposu köylü, kentli Kcnis hatt kitlelerini bünvesınde toplamak ve muhafaza etmek niyetindedir. Görüluyor kJ. bu parti mütecanis (türdes) bir parti değildir. İçinde, Halk Partisinde olduğu eibı. her eğilimde insan banndırmaktadır. l$te anarşi, bazılannın imâ ettiği gibi, Türkiyfc'nın bu«riinkü demokratik Anayasa düzeninae değıl, bu dülene lntibak edemeyen, etmek ıstemeyen AP' nin kendi içinriedir. Bu partinin başındakiler bnnn görmemekte; CHP pihı halka varmak amacıyle ve AP'nin mufc»adrsatcılık polıtikasıyle elinde tuttURu kitleleri kendisine çekmek ve oy kazanıp iktidara eeimtk için. her demokraside norraal ve meşru sayılan ve pek tabiî görüien demokratik <niicadrley: AP ıdarecileri kendi «niifuz mıntıkalan»ns bir tecavüz saymakta: ileride ıktidan kavbetmeK Korkusu içinde, memlekette bir anarşi havası yaratarak diktaya heveslenmektclrleı. «Bir ııt menfaatler partisi» diyebilecesüniz AP, bu zıt menfaatlerin (fün ışığına v^mıması ve böylece kendi bünyesindeki anarşinin patUk rer> memesi için şündiden, çanklı erkânı harp kornazlığıyle ve halkuı saffetioden favdalanarak, tedbirler almak seıdasına düsmüştiir.» (Cmn. huriyet, 25 Ağustoa 1967J. AP, 1967'de sezmiş olduğumuz bu arzusunun, liderinin hüneri ve bölücü ansışist gençlerin yarattığı ortam sayesinde eıhak tıpkl kusursuz uygulanan bir savaş planı gibi adım adım gerçekleştirmiş ve 12 Mart suçlamasını da omuzundan atarak, iktidarın eşiğine gelmeyi başarmıştır. Şimdilik ortaklığa katlanması, son aşamayı da, kazasıs belâsız atlatmak 6ogrultusundaki lnce bir hesabın sonucudur. Partilerin Doğrultusu Bu partiler hakkında 6 yıl once vanmş o'duğumuz yargı şöyleydi: «CHP, bir süreden beri Anvasamrnn, Iktisaden zayıf ve yoksul balk lelıine ve kamu yararına kovmuş olduğu bütün so«.ya> reformlan gerçekleştirmek isteyen demnkratik sol bir doktrin partisi duramana relme eğillminde görünüyor.» (Cumhuriyet, 25 Ağiistos 196T). «GP'nin ne oldnğu henüz an'.aşılamımıştır. Şimdilik AP'nin dâmen suyunda gittigi rzlenimini veren bn parti, ılımlı bir (sivîl avdffi • asker.) diktasına hevesli midir, bilinnrez. Bunu zaman gösterir.» (Cumhuriyet, 25 Ağustos 1967) Son Cumhurbaşkanı seçiminin türlü evreleri, şimdi CGP adıru alan bu partinin tutumunu bize gösterdi. Demokrasi havansi kesüen ve kendi doğrultusunda giöneyenleri hemen komünistlikle suçlayan bu partinin ve onun liderinin, hemen hemen son dakikaya dek. daha ikı gün önce Genelkurmay Başkanı olan bir zatın Cumhurbaşkanı seçilmesi için ne biıyiik bir çabs harcadığı, aklı başında hiçbir vatandasm gözünden kaçmamıştır. Kisısel olarak isız ise bu konudaki düşüncemizi yıllarca önce şöyle açıklamış bulunuyf duk: «Biz, Ihtilâl lideri olan bir generalin Cumhurbaşkaru seçilmesinin dorru olmadığı düsüncesindeydik. Bu düsüncede oldıığLmuzu da, sonradan Gürselin Cıunharbaçkanı buıundujhı sırada çıkan 1 Eylul 1962 tarihli bir yanmızda münasebet getirerek açıiüadık Bn düş'incemiz, vatansever ve iyi yürekli bir insan olan rahmetli Gürsele bu makamı çck cörmeraizden değil, ülkede doğnı durüst bir sivil yönetimin ve bütün koşullariyıe demokrasinin kurulması fecikir endişesinden, açıkçası, Türkiye'nin uzak gelecefini gözönflnde tutmsmi7dan ileri geÜTordn: «Her gönülde btr aslan yatar» derler. Her kuvvet konmtam, ya da het «jenerkurmay başksnı, daha sonra devlet ba^kanlığına geçer ve böylece, Cumhurbaskanlifn jenelkurmsy baskanlığından sonra bir <erfi n>«vkamı du Sürpriz mi? O günlerde, bir hafta önceki gazeteler bir AP + CHP koalisyonundan söz ederken bir hafta sonra CHP'nin yerini CGP'uın akvermesi, bazılannca bir sürpriz saynrru'stır Bizc« bıı, sürpriz degil. siyasal determinizmin bir scnucudur. Çünkü. geçen yıl bir kez daha beiirttiğimiz gibi: Bizim ülkemizde sağ kanat partilerinin görüs ııçıları arasındaki derece farklan çok azdır: • Bunlann hepsi, 27 Majis'tan öneekj düzenin taraflısıdırlar. 0 Durum böyle olunca, bunlann hepsi, 27 Mayıs Anayasasının öngördüğü sosyal ve özellikle ekononuk reformlan, Atatürk devrimciligi doğrultusunda, radikal bir şekilde gerçekleştirmek azminden yoksundurlar. Açıkçası, bu ülkade köklü sosyal ve ekonomik reformlann gerekliliğine inanmaktadırlar. # Bunlann hepsi, ülkeye getirilecek her türlü yenilik hareketinin üst yapıdan başlayıp al> yapıya doğru işleyebileceği kanısındadırlar. Tan zimat'ın ve her iki Meşrutiyetin ileri gelenlerl de bu kanıda idıler. # Bunlann hepsi, ekonomik işlerde özel te şebbüse ön planda yer vermektedirler Liberal ekonomi «istemi bu partilerin hemen hepsinin, çok küçiik ayırımlarla. kabul ettiği sistemdır. 0 Bunlann hepsi, yabancı sermayenin yapacağı katkı olraadan, ülkemizin kalkınamıyacağı düşüncesindedirler. En milliyetci geçinenleri bile, millî serret ve kaynaklarımızın, yabancı sertnaye ile iş birliği yapacak ö«el teşebbüs tarafın dan işletilmesinin, ülkenin yaranna olacağına inanmaktadır. # Bunlann hepsi, ülkede kendi karjılarmda, 27 Mayıs Anayasası'nın cevaz verdiği ölçüde, sol hattâ ılımlı sosyal adaletçi bir partinin bulunma sına tahammül edememektedirler. (Toplum Dergisi, 29 Aralık 19721. Bizde halkın büyük çoğunluğunun henuz kendi çıkarmdan habersiz olması, eski bölge, aH ret ve kabile rekabetleri kalıntılarının bugün p«r ti mücadele3i biçiminde sürüp gitmesi, partilerarası mücadelenin «kisiler» ortammdan ilkeler ve düşünceler> ortamına kaydınlmasına engel ol makta. bu ise, halkın uyanmasını istemeyen bir zümrenin işine yaramaktadır. Partüere, sosyal ve iktisadî görüş ayrılıklan <!gemen olur. Yoğunluklan birbirinden ayn sıvılana saydam bir bardak içine konulduklarında nasıl birbirine karışmayıp yoğunluklanna gör» kat kat yerlerini aldıkları görülürse, siyasal yaşamda da partiler. yelpazedeki yerlerini öylece kendiliğinden alırlar. Durum bu olunca, bir (CHP f AP) koalîsyonunun olanak dışı bulunduğu ve her ikisi de sağda bulunan fAP + CGP) koalisyonunun pek olağan olduğu kendiliğinden anlaşılır. Su halde bu son koalisyon bir sürpriz defildir. Bu koalisyonda Türk Turizmine büyük hizmeti geçmiş olan eski Turizra Bakanı Erol Tılmaz Akçal gibi genç politikaalara yer verümemiş olrcası da bir sürpriz değildir. AP lideri, uysal, itaatli Bakan istemektedir. PfiTfiOL 1960'ların ilk yıllarmda Türkiye'de bir millî petroi davasi vardı. Heyecanh bir kampanya kitleleri kapsamaya başlamışti. Petrolümüzü kendimiz arayacak, bulacak. üretecek, antıcak ve dağıtacaktık. Anayasamız yeraltı servetlerimizin İŞletilmesini devlete veriyordu. Anayasal ve ulusal bir amaçta birleşecektik. O sırada ülkemizde bulunan bir CIA fAmerikan Merkezi tstihbarat Teşkilâü) ajamnm gizli raporunu Millî Birlikçi Haydar Tunçkanat açıkladı. Ajanın saptadığı strateji şuydu: •Millî petrol kampanyasını etkisiz hale getirmek için siyasî iktidar değişrocli. devlet kcsimindeki milliyetci genel müdürler görevden uzaklaştırümalı...» Aradan çok zaman geçmeden bunlann hepsi oldu. Siyast iktidar değişti. Devlet örfrtitünün enerji kesimindeki millii yetçi genel müdürler. müdürler. memurlar, değiştirildi; yerlerine yabancı sermaye önceliklerini benimseyen kişiter getiril dL 12 Mart muhtırasıyle Millî Petrol davasınm sönınüş ateşi parlar gibi olduysa da çok sürmedi. Şimdi milli petrol kampanyasmı basında başlatan Çetin Altan'm cezaevinde bulunduğunu. bu davada bayraktar Prof. Muammer Aksoy'un sus turulduğunu, ve adı millî petrol ile özdeleşen İhsan Topaloğlunun kısa süren bir Bakanlıktan sonra kenara itilmif bulunduğunu görüyonız. Ve Petrol Reformu Kanunu denen'bir tasarı var elimizde... Bu tasarımn reformla bir ilişkisi bulunraadığtm söyIemek fuzulîdir. Ne var ki, Türkiye'de petrol davasınm bitmeyeceğini ve kısa sürede koşulların bu konuyu alevlendireceğini bilelim. Çünkü dünyada bir enerji sorunu vardır. Bazı uzmanlar, önümüzd'eki' dönemde petrol savaşının Ikinci Dünya Savaşı ertesindeki «Soçnk Harbin yerini alaeağım» söylemektedirler. Bugün ise Türkiye'de 1) Arlma, 2) Üretim, 3) Antım, 4) Dağıtım.kesımleri yabancılann kontrolundadır. Bizde durum böyleyken bir de dünyanın gidişatına bakmalıyız. , Ortadoğu'd» en etkin güç ve dünya'petrol üretim v« tüketiminde en ileri ülke Amerika için petrol sorunu önümüzd'eki 10 yıl içinde Washington'un politıkasına en ağır basan etken olacaktır. Amerikan dıs politikasına, petrol «orununun biçim vereceğini söylemek abartma sayılmaz. Şöyle ki: 1980'e kadar Amerika'nın, yarısı dıgardan saglacmak üzere günde 24 milyon varil petrole üıtıyacı olacaktır. Tüm Amerikan petrol tüketiminin yüzde 35'i de Ortadofu ve Kuzey Afrika Arap ülkelerinden sağlanacartır Amerücan vatandaşımn arabasından ısınmasına dek oetrole ıhrrvacı olduğu gibi dev endüstrisi bir gün oetrolsüz ıcaisa sonucun ne olacağı hesaplanabilir. Buna karşılüc Ortadoğu ülkelerinin de çözleri açıtmıstır. îster Euudi Arabistan, Katar, £buDabı Kuvej» gibi gerici ülkelerde; ister Ubya gibi ileriye açık savüan üikelerde olsun, yönetici Araplar petrol poıitıkasma çeşitlı nedenlerle etkili olmaya başlarmşlardır. Iran Şahı kumaa ve yetkili bir siyaseti çoktan uygulamaktadıı. tuudi Arabistan Petrol Bakanı Şeyh Ahmet Zeki yamani oe »rtUt dünya piyasasmda adı duyulan, atallı. müzakerecı, örsatlardan yararlanmasını bilen kişidir. Petrol üreacı uikeier bir örgütle (OPEC) bütünleşmişlerdir ve petrolün fıyntını durmadsn artarmak, gelirlerini vükseltmelc poliab^ıni uygulamaktadırlar. Petrol fiyatlan 198ü'leroe DugünKÜ degerin 23 katına ulaşacaktır. Bu artıştan saaece ileri sapitalist ülkeler degil. feodal Ortadoğu kınu ve şevhOıkJ«n da yararlanmakta, ellerinde ekonomik bir ablun vaptnak için büyük fonlar birikmektedir. öylesine lu, bu fonlarla yalnız kendi ülkelerinde degU. Bau ülkelerinde bile yatınmlara geçebilecek kuvvetı kazanmaktadırlar Dünyanın bu ortamında sanayileşmek isteyen Türkiye'nin durumu ne olacaktır? Ülkemizde enerji politikasmı Fuel Oil'a doğru iteleme çabalan görülmektedir. Otomobil parkı genışlemekte, genişlemesl için zorlanmaktadır. Demiryolları politikası kapatılmış, karayollan siyaseti uygulanmıştır. Endüstrı gellştikçe petrol gereği daha çok duyulacaktır. 1980 yılında ham petrol ithalinin 20 milyon tonu bulacağı öngörülmüştür. önümüzdeki yıllarda petrolün bize maliyetinin ton başına 50, 55 dolan bulacağı da hesaplanmıstır. Buna göre 1 milyar • dolarhk d8viz salt petrol ithalâu için gereklt olacaktır. Ve bu dunımda bizi yalnız llerl kapitalist ülkeler değil, Ortadoğu k«a^» •yMilert <te' sömürecektir. îşte Türkiye bu noktaya getirümişür. Protokolcülerin Kimlikleri Yukarıda AP ve CGP hakkındaki açıklamalar, bunlann liderlerinin siyasal kimliklerini de göz onüne koymuş oluyor. Zaten onlardan her birinin gerek siyasal düşünce ve amaçlannı, ge rek kişisel durumlarını kamuoyu oldukça iyi tanımaktadır. Yeniden üzerinde dumnağa gereklik yoktur. Buna karşıhk Sayın Başbakan Naim Talu'yu henüz çok kimse pek iyi tarumıyor. Doğrusunu isterseniz biz de tanımıyoruz. Bu nedenle onun icraaünı görmeden kişiliği üzerinde bir yargıya varmayı, erken sayanz. Şu hale göre, yeni hükümetin dıs ilişkilerde olduğu kadar, içeride de basanlı olmasım memleket hesabma dilernek gerekir. Biz «Seçimleri namusluca ve tarafsız olarak gercekleştiriniz, başka ihsan Utemiyonıı» demekten alamıyoruz kendimizi!. RAYINA OTURTMAK. OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Güniin ardından KUTUP SAYISI BEŞE ÇIKTI 1960 (onlanndan başlayarak, sına Avustralya ve Yeni Zelan» «YENİ NATO» PLÂNI . ÜSTÜNDE 1970 ortalarına yaklaşükça daha da karşı gelmışler, fakat Fransa önceleri iki kutup olan uluslarara denemeleri sürdürmüştür. Ge» ÇALIŞMALAR AFRİKA'DA, VİETsı ilişkiler, beş kutuplu olarak ge çen hafta Yeni Zelanda Başbalişmektedir. Amerika ve SovyetNAM ÖRNEĞİ ÇATIŞMA MI? kan Yardımcısı Hugh Watt, Paler yanında, Çin, Japonya ve Or jis'e, Avustralya Adalet Bakanı WATERGATE SKANDALINDA takpazar da yer almıştır. Amerika Lionel Murphy de Londra'ya ve Sovyetler aralannda, sakınmalı gelerek, Watt, Pompidou, Murve dengeli bir politika yürütüyor, • plry de Heath ile göriişmüşier, Amerika ile Çin, yakın ilişkiler fatat olumlu sonuç e}de edemeTOKADI. kurmu#l«rdır. Tnî|îerdîr. ' PompidouTTranSS" mi daha çok müttefikleri Avnjpanın vazgeçemiyeceğini söylemiş, lılarla Japonya'dır. NATO çerçeFransa'yı gücendirmekten çekiProf. Dr. Ahmet Şükrü ESMER vesinde Avrupa ile sürdürülen nen Heath da bu işe karışmayailiskilere Amerika, Japonya'yı da cağını anlatmıştır. Avustralya alarak ticaret ilişkilerini de katve Yeni Zelanrfa şimdi sorunu mak çabanndadır. .Yeni NATO» vermiştir. Sonu ne olursa olsun, Lahey Adalet Mahkemesine göeski Genel Sekreteri Şelest ile adı verilen bu plan üzerinde işli olayın Beyaz Saraya çekilen Nixtürecekler, aynı zamanda derıetarımcı Voronov (tarım sektöyor. Nixon Brandt ile bunu gö on ile Kongre arasındaki ilişkilermelerin yapıldığı sırada o yere ründe başansızlığı bahanesiyle) riişrnüştür. Sovyetlerin Çin ile de değişiklik yaratacağı görülmek içinde Bakanların da bulunacaPolitbüro'dan atümışlar ve yerilişkileri gergindir. Japonya fle tedir. ğı bir gemi yollayacaklarmış. lerine Silâhlı Kuvvetler Başkobarış antlaşması imzalamayı ve Meksika'da yapmakta olduğu mutanı Mareşal Greçko, Dışişledaha sıkı ekonomik işbirliğine gi. toplantıda verdifi kararla, UHirohito: ri Bakanı Gromiko ve bir üçünrişmeyi tasarlıyor, Avrupa ile de luslararası Sendikalar FederasKendilerine haber vermeden cü olarak da Gizli Polis TeşkiHelsinki görüşmeleri çerçevesinde Çin ile ilişki kurduğundan ve tiyonu (52 milyon üyesi var) da lâtı Başkanı (K.G.B.) Andropov, ilişki kurmak istiyor. Amerika' caret konusundaki denemelere karşı çıkmıştır. tutumundan Merkez Komitesince seçilmişlerdan ipini koparan Japonya. ken dolayı Nixon'a gücenen Japonlar, dir. Böylece sayısı 15 olan Politdisine yeni yol arıyor, Çin ile Amerika'dan kopup. kendilerine büro üyeleri 16'ya çıkmıstır. Şe Arjantin'de: ilişki kurmustur. Avrupa ile de yeni yol arıyorlar. Onlar da Çin lest, Genel SekreterUkten Ukortaklık pejindedir. Avrupa ise ile ilişki kurdular. Sovyetlerle gö Martta yapılan seçlm sonucu, rayna'da milliyetçiliğin gelişmetek sesle konuşmak çafcasındadır. rüşmek için Başbakan Tanaka, Arjantin'de iktidar askerlerden sini önleyemediği bahanesiyle Beş kutbun karsılıklı ilişkileri. çs sivillere geçmesi beklenirken, ağustosta Moskova'ya gidecektir. uzaklaştınlmıştır. Aslında, Batı tışmadan ziyade dünyanın do Nixon, Japonya'nın fazla uzaklaş solcu gerillaların faaliyete geile anlaşma politikasında Brejğal kaynaklarının paylaşılırçası i masını istemez ve 1971 eylülünde çerek, son günlerde bazı askernev'e karşı çıktığı ve Nixon'un çin yanş niteliğindedir. leri öldürmeleri, insan kaçırmaAvrupa gezisine çıkarken uğradıMoskova'ya ziyaretini önlemeye ları ve taşkın hareketlerde buğı Alaska'da Japon İmparatoru çalıştığı için uzaklaştınlmıştır. lunmalan, iktidar değısimıni enHirohito'yu Amerikayı da ziyareBeş Bölge: Son değişim Brejnev'in mevkiigelleyebilir. 3 Nisanda üç ordu te davet etmişti. Ondan sonra da ni daha da kuvvetlendirmiştir. Beş bölgede ise çatışma vardır: bu daveti, Tanaka ve Kissinger istihbarat şefi öldürülmüştü, geAynı zamanda West politiki (BaOrtadogu'daki Arap . îsrail sava aracılıklariyle tekrarladı. Arkasın çen gün de Genelkurmay eski tıya açılma) de onama anlamını şı yarmki 7 mayıs günü 25. yıldö dan kendisi de gidecek ve JaponBaşkanlarından emekli Amıral taşıyor. Her yıl Mayıs Bayramı nümüne varacaktır. Araplar çare yayı ziyaret eden ilk Amerikan Quijada, sokak ortasında vurulnutaklannda Batıya çatarken, sizlik ve ümitsizlik içinde tehdit Bafkanı olacaktı. Eisenhower du. Hükümet 4 eyalette sıkıyöbu yıl Brejnev, Batı ile dostluk savuruyorlar, îsrail ise kuvvetin 1960'ta davet edılmiş ve gitmek netim ilân etmiştir. Mart seçive işbirliğinin yararlannı sa5'den emin, soğukkanlı. Güneydoğu üzere yola çıkmışken, Japonya'da mini Peronist Partisinin adayı mıştır ve on gün sonra Bonn'a, Asya'daki Kurtulus Savaşına önce yapılan büyük gösteriler sonucu Campora kazanmış ve 25 Masonra da Amerika'ya gidecektir. sömürgeci Fransa ve yenilince ya. Hükümet Başkanının güvenliğini yıs'ta iktidan eline almak için rt sömürgeci Amerika müdaha koruyamıyacağı gerekçesiyle dahazırlık içinde idi. Bu konuda vet geri alınmış Formozaya giden le etmiş savas uzun sürmüş. çok kendisiyle danışmak için CamFransa'nın kan akmıştır. Fakat Amerikanm Eisenhower, geri dönmüştü. Bu pora, şimdilik sürgünde yaşamavarlığı azalmıştır ve bölge şimdi defa Dışişleri Bakanı Ohira «koşul Denemeleri: yı tercih eden Peronia Madrid' ların elverişli olmadığı bahanesiydaha çok bir iç savaşa sahne olu de idi. Acele Arjantin'e dönmüşAçık havada nükleer denemeyor. Basra Körfezi üçüncü çatış le» tmparatorun daveti kabul ede tür. Başkan Lanussa, iktidarı leri yasaklayan 1963 Moskova ma bölgesi olarak belirmiştir. Iran miyeceğini bildirmiştir. Nixon'un ancak barışın kurulması şartiyAnlaşmasına katılmadıklannile Irak savaşın eşiğinde iken, suratına indirilmiş bir tokat. le devredeceğini söylediğinden, dan Çin ve Fransa bu denemeIrak, Kuveyt'e saldırmıştır. Umaslında devre karşı olan nüfuzleri yapmaktadırlar. Fakat Çin man Sultanlığında da sağcı sollu askerlerin de baskısı ile iküPolitbüro: kendi topraklannda yaparken cu çatışmalan vardır. Silâhlanan darda kalabilir. Bu arada, 1970' Fransa'nın Pasifik'te kendi söSovyetlerin en yetkili organı îran'ın müdahalesinden korkulute kaldınlan idam cezası da geri mürgesi olan Tahiti Adası açıkolan Politbüro'da değişiklik olyor. Hint yarırnadasında ise. Hingetirilmiştir. larında bir ada üzerinde yapmamuş. Ukrayna Komünist Partisi distan 'ue Pakîstan 1971 arahk sa vaşmın hesaplarını görüyorlar. ba Cunta 6 Yasında: rış henüz yok, fakat savas da başlayamaz. Afrika'da ise azmlık be Yunanistan'da 1967'de darbe TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ yaz ırkın, Güney Afrika ve Roile iktidarı ele alan Cunta, 6 yadezya'da kurduklan rejimlere ve şını bitirip 7 yaşına basmıştır. BANKASINDAN Portekizin sömürgelerine karşı Bu vesileyle söylediği nutukta yerlilerin açtığı ve öteki Afrika diktatör Papadopulos, Cuntanın ülkelerinin de desteklediği gerillâ SINAVLA MEMUR ALINACAKTIR demokratik rejiml geri getirmesavaşı gelişiyor. Burada yeni bir ye oiyeti olmachgım söylemiş, «Vietnam» doğabilir. 1 Mersin, tskenderun, Erzurum, Kayseri, Trabzon ve fakat bazı zorluklarla da karşıEdime Şubelerimizde vezne servislerinde sayım işlerinde landığını itiraf etmiştir. GerçekSkandal: çahştırılmak üzere sınavla. 1 Mayıs 1973 tarihi itibariyle 35 ten bazı kımıldanmalar oluyor. yasmı ikmal etmemiş, askerliğini yapmış lise ve dengi okul öğrenciler Cunta ile çatışma haGeçen pazartesi günü radyo ve mezunları arasından. lüzumu kadar memur almacaktır. lindedir, üniversiteler kapanmıştelevizyonda }aptığı konuşmada tır, dört emekli general bir bil2 Yazılı smavlar 28 ve 29 Mayıs 1973 tarihierinde yukaNixon, Watergate skandahndan diri yayımlayarak, Cunta yönerıda yazılı şubelerde yapılacak. başarı gösterenler ayrıca kendisinin «sorumlu» olduğunu timini eleştirmişler, eski Başbasözlü sınava tabi tutulacaklardır. söylemiştir. Fakat «sorumluluğu» kan Stefanopulos ile 14 eski mil3 İsteklilerin sınav konulan ile smava girme şartlan barış işleriyle uğraştığından, seletvekili de Cunta yönetimlne vesair hususlarda tamamlayıcı bilgl almak ve smava giri? çim işlerini arkadaşlanna bırakson verilmesinl istemişlerd'lr. kayıtlarını yaptırmak için en geç 18 Mayıs 1973 saat 18.00'e masından ibarettir. Onlar da «he Bunlar arasında en Snemlisi, kadar mezkur şubelere bizzat müracaat ettneleri gerekmekvesleri mantıklannı yendiğinden» iktidardan çekilell Paris'te yatedir. bu isi yapmışlardır. Aslmda Nixşayan eski Başbakan KaramanTÜRKİYE CCMHtfRtYET MERKEZ BANKASI on, kumazca beyanatı ile hem lis'in normale dönmek için llerl kendisini, hem de etrafmdakileri İdare Merkeal sürdüğü plandır. Karamanlis, ?avunmuştur. Adalet Bakanı KleKralın hemen tfönmeslni (Roma1 indienst istifa ettiğinden. Nixon (Basuı: 148693263) dadır), Cuntanın çekilmesini, yerine vekil olarak tayin ettiği geniş kapsamlı b!r hükfimetin Savunma Bakanı Richardson'un kurulmasım ve seçime gidilmesorun errafında araîtırma yapasini Cnermektedlr. «Karamanlis MİLÜ EGİTİM BAKANLIĞINDAN ca&nı da söylemiş ve bu konuFormOlu» adı verilen önerl Cundaki davranısını önce elestirdiği Erkek Meslek öğretmen Okulu mezunu olup, Erkek Telcnlk ta çevrelerinde panik yaratmışbasının rolünü de övmüştür. NixYüksek Öğretmen Okulu mezunu olmak istiyenlerin fark tmtihantır. îtibardan düşmekte olduguon'un beyanatmı halk inacdıncı lan yapılacaktır. İsteklilerin altı adet vesikahk fotoğrafla, 15. Manu «ezen Cunta, tekrar ftibar ^ bulmamıs ve Senato da arastırma yıs 1973 akşamına kadar Bakanlığımıza baş^ u^nala^ gerektijl dukazanmak için, Yunan politikanın Nix"n'un adamı ve kendisinin yurulur. »ı «lanmda çok gecertf olan Türtâyin ettİEİ Richardson tarafından (Basın: 145293257) kiye aleyhtan politikayı ele »1değil tarafsız kimseler tarafından mı» görünüyor. araştırıimasına oybirliği ile karar «Demokrasi rayına oturdu» demiş sayın lnönü. «Dert *ümmi| olarak rejim yürüyecek» demiş sayın Batur... Rayına oturtmak da zor ya, galiba en önemlisi raydan hiç çıkart mamak demokrasiyi. Bir çıkınca bir daha girmiyor raya da on dan... Bir de bakıyorsunuz raysız işletmeye, yürütmeye kalkı«an lar da çıkıyor onu. İte kaka, hendek, tepe, bataklık, çıkmaz sürüklemek istiyorlar demokrasiyi. Giderek demokrasi .demokrasi» olmaktan çıkıyor. Başka, bambaşka bir şey oluveriyor. Hem bu kaçıncı raydan çıkış, kaçıncı rayma oturtu?! Gire çı ka, çlka gire tanınmar oldu demokrasimiz. Kendimrjte vergi bir kılığa gırdi, adı «demokrasi» ama gerçekt»nas»ldemokrasi, ne tür bir demokrasi? 12 Marttan öncesini hatırlarsmız. Herkes yürüyordu, her kes konusuyordu. Ama yasal bir parti toplantı yaptı mı bir takım eli sopalılar baskınlar yapıyorlardı. Toplu saldırı ekipleri yetiştiriUyordu dağlarda bayırlarda. Bazı partiler böy le saldın birlikleri kurmuşlardı. Bazı partüer de el altmdan tutucu halk jnğınlarmı belirli hedeflere doğnı kışkırtıyorlardı. «Her kes yürüsün, kaldınmlar eskimez» düşüncesindeydi o günlerin sorumlu yöneticisi. Öte yandan da «Bu böyle gitmez, Anayasa de İiştirilmeden işler düzelmez» diyordu açıkça. Kargaşıklıklan, yürüyüşleri. saldırıları (hem de el altından güçlendirüen, örgütlendirilen) davranışlan Anayasa'nın kötülüğünü ispat eden bir belge, bir kanıt olarak kullanıyordu. Işte görüyorsunuz, bu Anayasa ile ancak çıkmazdan çıkmaza gidüir demek istercesine.... Oysa sorumluluk nedir bilen bir hükümet 12 Marttan önceki akışı, gidişi önleyebilirdi. Ansyasa'yı tıygulamak yeterdi bunun için. Bir yandan Anayasa •uygulanmadı, kötülendi, yerildi, her yanlıslığın, her tersliğin nedeni sayıldı. Bir yandan da o Anayasa'nın tek bir noktası gerçekleştirihnedi. Sonrasını biliyoruz, 12 Mart, olaylar, sıkıyönetimler, bugüne geliş... , «Demokrasi rayına oturdu». Oturdu mu acaba? Belki de yalnız oturdu, o kadar. Bir de yürümesi gerek demokrasinin. Hem ge riye doğru değil ileriye doğru. Bu, olabilecek mi? Demokrasiyi Batılı anlamda bir içeriğe kavuşturmak istiyor mu demokrasimizin gönüllü tutkunlan? Belirli bir azınlığın daha iyi, daha güzel bir düzeye çıkması değil, tüm toplumun, tüm ulusun belirli bir geçim ve huzur cizgisine ulaşmasıdır gerçek demokrasi... Biz neyi kurmak yolundayız? Biz hangi tür bir demokrasi anlayışıru raya oturttuk diye seviniyoruz? Demokrasiyi rayına oturttuk, oh ne iyi ettik, demekle kalma malı... Rayına oturttuğumuz o 'şey» nedir önce onu incelemeli. Bakalım demokrasi mi o? Batılı anlamda bir düzen mi o? Yok sa kendimize göre. kendi kafamıza uygun, daha doğrusu bir takım egemen düşüncelerin. güçlerin, kişilerin keyfine, çıkanna gö re acayip bir şey mi? Bunu nerden anlayacağız? mı diyorsunuz. Yeni yöneticilerin tutumundan, partilerin, liderlerin tize verecek leri güvencelerden... Sayın Batur da «Ders almmıs olaralt rejim yürSyecelc» diyor. Ders alınmış olarak!.. Kim alacak o dersi? Dün sınıfta kalanlar dır, yarm bizi yönetecek kimseler! Hem sıfır alıp smıfta kalıyor lar. hem de sınavı başarıyle verdik diyerek ulus önünde yeniden kahramanlık taslıyorlar. Sınıfta kala kala belge almış bir takım politikacılar, denenmiş, ne oldukları ne olmadıklan iyice anlaşıl mış kimseler bir daha, bir daha karşımıza dikiliyorlar! Hangi ders alma? Bizde yalnız söylev çekme var. ona buna ders verme var. Boşuna bir umut bu. Rejim yürüyecek, yürümeli de, rayma oturttuğumuz demokrasi bir yerlere doğru gitmeli, ama o demok rasiye yön verenlerin ders aldıklarını, alacaklannı ummayalrm hiç. Yeni aldanmalar, yanılmalarm uçurumuna düşmemek için... Rayına oturttuğumuz şeyin gerçek bir demokrasi olup olmamasıdır önemli olan. Yoksa kimsenin ders aldığı yok, alacağı ise hiç yok! Serbest Çalısan Elektrik, lnsaat, Makind Mühendisleri ve Mimarlara 28 Nisan 1973 gün ve 14520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren Yönetmelikle Türkiyedeki bütün yapılann Mimari, statik, elektrik, sıhhi ve kalorifer tesisat projelerini yapacak ve Tek nik uygulama sorumluluğu jniklenecek bütün üyelerimizin ruhsa\ mercilerine başT.oırmadan önce projelerini Odalarımıza vize ettirmeleri ve TUS için belge almalan zorunlu kıhnmıştır. tlgili üyelerin Odalarmuzdan, gerekli bilgi ve dökümanlan istemesi rica olunur. • önemli Doyuru ö Elektrik, înşaat, Makina Mühendisleri ve Mimarlar Odası Yöne. tim Kurullan. Cumhuriyet: 32SI Sevim ÇEVIK üe Galip TÜNAK evlendiler Nazilli 5/5/973 Cumhuriyet: 3279 Avnkat Nilnfer Ünsal ile Avnkat S. Turgay Ünal . nisanlandılaı Nişantası 5 Mayıs 1973 Cumhuriyet 3278 Cumhuriyet 3272 Ordu Beledıye Başkanlığmdan 1 Belediyemizce yaptınlacak pasta ve kokteyl salonu inşaatı 549.136.37 lira bedelle 2490 sayılı kanunun 31 inci maddesi gereğince eksütmeye çıkartılmıştır. 2 Geçici teminatı 25J215.45 liradır. 3 Eksiltme 29^.1973 Salı günü saat 15.00 de Belediye Encümen Saîonunda yapılacaktır. 4 Bu işe ait proje, keşif ve şartnameler her gün Fen Işleri Müdürlüğünde görtilebilir. 5 Eksütmeye girebilmek için: a) 25.215.45 liralık geçici temlnat, b) 1973 yıh Ticaret Odası kayıt belgesi, c) Müracaat dilekçeleri ile birlikte verecekieri (Eksiltme şartnamesinde belirtilen ve usulüne uygun hazırlanmış) iş bej'annamesi sermaye ve kredi imkânlarma örnek (2) ve (2a) formuna uygun malî durum belgelerini ve Bayındırhk Bakanlığından aldıklan işin en az keşif bedeli kadar (C) grubu müteahhitlik karnesi ibraz suretiyle Belediyemiz Fen tşleri Müdürîüğünden alacaklan yeterlik belgeleri ile birlikte teklif mekhrplannı 29.5.1973 Salı günü saat 14.00'e kadar makbuz karşılığınria Ihale Komisyonu Baskanhğına vereceklerdir. 6 Yeterlik belgcîi için müracaat İ2S.5.1973 Pazartesi günü saat 15.00'e ksdardır. 7 Telgrafla yapılan müracaat ile postada vâki gecikmeler kabul edilmez. Keyfiyet ilân olunur. (Basın: 148913264) TESEKKÜR Yengem Nergiz Uçansu'nun göz «meliyatını başarıyle yapıp nura kavuşturan S.S.K. Beyojlu Hastanesl Operatör Dr. Natık EStN Asis Dr. Arif Kurdoğlu, Asis. Dr. Nurten Yetişkin, Başhemşire Muzaffer Pak, Şöhret Afacan, Nezahat Yalabuk ile Servıs hemşireleri Emel Güneş, rleriman Kuleli'ye minnet ve »ükranlanmı arz eder, bütün hastane personellne tesekkür ederimu Yeğeni: URHAN UÇANSO {Cumhuriyet • 3285)